28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 2014 PERŞEMBE 4 HABERLER Başbakan Baba İdi Başkan Baba Oldu 30 Mart yerel seçimlerine oranla oylarında dikkate değer bir artış sağlayamamakla birlikte Cumhurbaşkanlığı seçimini daha ilk turda kazanan Tayyip Erdoğan’ın anayasanın 101. maddesi gereği, sonuçların YSK tarafından açıklanıp Resmi Gazete’de yayımlanacağı yarından itibaren Başbakanlık’tan ve AKP Genel Başkanlığı’ndan istifası gerekirdi. Gerçekten anayasanın 101. maddesinin son fıkrası aynen şöyle diyor: “Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisiyle ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.” Oysa Tayyip Bey YSK’nin resmi sonucu açıklamasından sonra da üç şapkayı birden taşımaya devam edeceğini belirtti. Gül’ün görev süresinin dolacağı 28 Ağustos’tan bir gün önce AKP kongresini toplayarak yeni genel başkanı ile Başbakan’ı seçtirip geriyi güvenceye aldıktan sonra, Çankaya’ya çıkıp oturma planını harfiyen uyguluyor. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Tayyip Erdoğan’ın kongreye katılamayacağını, böyle bir davranışın anayasa ve yasalara aykırı olacağını söylüyor; anayasa hukukçularının büyük çoğunluğu da bu görüşte. Ama ne gam! Erdoğan anayasal ve yasal zorunluluklara kulak asmıyor, bildiğini okuyor. Davranışı anayasaya ve yasalara uyuyor mu, uymuyor mu? Onun umurunda değil. Onun Türkiye’ye getirdiği yeni rejimin adı “Tayyibizm”dir. HHH Tayyibizm örnekleri ancak Latin Amerika ülkelerinde görülen “başkancı” rejimlere benzeyen (oralarda bile artık geçmişte kaldı ya!) bir “uysa da uymasa da...” rejimidir. Bu rejimde, Tayyip Bey halkın babasıdır; halka da, yasalara da, anayasaya da babalığının gereğini yapar. Bu rejim 10 Ağustos seçimlerinin sonucu ortaya çıkmış bir uygulama değildir. Artık “Başkan Baba” rejimi olarak devam edecek olan yönetim biçimi ondan önce de “Başbakan Baba” rejimi olarak vardı. Cumhurbaşkanlığı ile birlikte “Başkan Baba” olan Tayyip, daha önce de “Başbakan Baba” olarak fiilen aynı yetkileri kullanıyordu. Tayyip “Başbakan Baba” iken de parlamento çoğunluğunu oluşturan AKP’nin milletvekili adaylarının atanmasında nihai karar yetkisine sahip kişi olarak, yasamaya egemendi. Yürütmenin zaten resmen başkanıydı. Yargıyı 12 Eylül 2010 halk oylamasının sağladığı imkânlarla oluşan yeni güdümlü HSYK aracılığıyla kontrol etmekteydi. Böylece kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ayaklar altına alınmıştı. Zaten yargı bağımsızlığının fazla bir kıymeti harbiyesi de kalmamıştı. Öyle ya! Nasıl olsa iktidar işine gelmeyen yargı kararlarını uygulamamakta özgürdü. Bütün bunlara ek olarak, dördüncü güç olarak nitelenen medya da onun denetimindeydi. HHH Yani Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce de demokrasinin bütün kalelerine girilmiş, bütün tersaneleri zaptedilmiş haldeydi. Rejim, bir hukuk rejim değil, fiili durum rejimiydi. Fiili durum rejimlerinde, anayasaya ve yasalara uygunluk, temel hak ve özgürlüklere saygı diye bir kural yoktur. Kural, “kurallara uysa da yaptım uymasa da yaptım” kuralıdır. Burada satranç oyununun gelecek hamlelerini öngörerek ince taktik hesaplara kalkışmak fazla bir anlam taşımaz. Çünkü oyunun hem tarafı hem de efendisi olan Tayyip, istediği anda satranç tahtasını devirip sonucu ilan edebilir: Ben kazandım! Evet o kazanmıştır. Ama kaybeden ülke, demokrasi, hukuk olmuş, ne gam! O kazanmıştır ya! Halkın yarısının desteğine sahip bu popüler tabanlı zulüm rejimi dün de böyleydi, bugün de böyle... Tek fark, dün Tayyip “Başbakan Baba” idi, bugün ise “Başkan Baba” oldu. ‘Peygamberimizi bile desteklemeyenler oldu’ EMİNE KAPLAN Erdoğan, aldığı oyun beklentinin altında kalmasını ilginç bir örnek vererek yorumladı ANKARA AKP MKYK’de, yeni genel başkan seçiminin yanı sıra cumhurbaşkanı seçim sonuçları da masaya yatırıldı. Partinin Kürt seçmenini az da olsa HDP’ye kaptırdığı, ağırlıklı olarak İç Anadolu ile Karadeniz olmak üzere pek çok yerde MHP tabanından oy aldığı değerlendirmesinin yapıldığı toplantıda, HDP’nin oylarını artırması “çözüm sürecine destek” ve merkez partisi olması yolunda umut verici olarak yorumlandı. HDP’ye partiden oy geçişleri olmasına karşın bunun geçici olduğu, bu oranla HDP’nin yüzde 9.8’lik oranla parti olarak genel seçime girmesinin zor olduğu kaydedildi. Erdoğan, yüzde 51.8’lik oy oranının az olduğu eleştirilerine “Peygamber efendimizi bile desteklemeyenler oldu. Bizi de yüzde 52 destek ledi” diye değerlendirdi. AKP’nin olağanüstü kongre tarihinin 27 Ağustos olarak belirlendiği hafta başındaki MKYK toplantısında seçim sonuçlarının analizi de masaya yatırıldı. rdoğan seçilir diye sandığa gitmediler’ ‘E Günün Kulisi Seçime katılımın yurtdışı seçmenler çıkarıldığında yüzde 77 olarak gerçekleştiği, bunun da iyi bir oran olduğu kaydedilen toplantıda, sandığa gitmeyen seçmenlerin büyük çoğunluğunun AKP seçmeni olduğu savunuldu. Partili seçmenin sandığa gitmemesinde kamuoyu anketlerinde yüzde 58 oranlarına ulaşılacağı beklentisinin etkili olduğu değerlendirmesi yapılırken, “Seçmenimiz nasıl olsa ilk turda başbakanımızın seçileceğini düşünerek sandığa gitmemiştir” görüşü dile getirildi. Partinin çözüm paketinin seçimden önce TBMM’den çıkarılmasına karşın ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu’da AKP’ye oy veren Kürt seçmenin az da olsa HDP’ye yöneldiği saptaması yapılır ken, “Daha önce partimize oy veren seçmen daha çok etnik köken psikolojisiyle Demirtaş’a yöneldi. Ancak bu kalıcı bir durum değil. CHP seçmeninden de HDP’ye kayışlar oldu” görüşü dile getirildi. Toplantıda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı oy oranı da değerlendirilirken, ilk turda seçimin yüzde 51.8 oy oranıyla kazanılmasının başarılı bir sonuç olduğu kaydedildi. Başbakan Erdoğan’ın, AKP’nin ulaştığı oy oranının beklentilerin altında kaldığı eleştirilerine ise “Peygamber efendimizi bile desteklemeyenler olmuştur. Bizi de yüzde 52 destekledi” dediği öğrenildi. Erdoğan, “Birlik ve beraberliğimizi hiçbir şekilde bozmamalıyız” diyerek yeni döneme işaret etti. Toplantıda, bazı üyeler yeni genel başkan seçimi konusunda “Liderimiz Tayyip Erdoğan’dır. Biz genel başkan seçiyoruz, lider değil. Cumhurbaşkanlığı’ndan sonra evde torunlarını severken bile liderimiz kalacak” dedi. ‘Evde de olsa liderimiz’ Danışmanı Başbakanlık’ta görevlendirildi l Kulislerde ‘Davutoğlu ekibini oluşturuyor’ şeklinde yorumlandı Genç ekip ‘Gül’süz parti’ için diretiyor Parti içinde, asıl olarak tüzükteki 3 dönem kuralına takılan 72 isimle birlikte AKP’ye ağırlıkla merkez sağ başta olmak üzere farklı siyasi kökenlerden gelenler yola Gül ile devam edilmesini istiyor. Ancak özellikle Erdoğan etrafında kenetlenen ve çoğunluğu 2007 ve 2011 seçimlerinde ilk kez milletvekili olan isimler, 2015 seçimlerine Gül’ün olmadığı bir yapıyla gidilmesinde diretiyor. Gül’ü istemeyen isimlerin parti ve hükümet içinde kilit görevlerde bulunmaları dikkat çekiyor. Erdoğan’ın da Gül dışında bir isimle yola devam edilmesinden yana tavır koyması, parti içindeki genç ekibin eski isimlere bu aşamada karşı üstünlük kurmalarını sağlıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Köşk seçiminin ardından Başbakanlık koltuğuna kimin oturacağı ile ilgili senaryolar tartışılırken senaryolarda başrol biçilen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun danışmanı Ali Sarıkaya’ya sürpriz bir görev verildi. Sarıkaya, Başbakanlık başmüşavirliğine atandı. Bu adım, Davutoğlu’nun Başbakanlık’taki ekibini oluşturmaya başladığı şeklinde yorumlandı. Sarıkaya, Davutoğlu’nun Başbakan’ın Dış Politika Danışmanı olduğu dönemlerde Davutoğlu ile birlikte çalışmaya başlamıştı. Davutoğlu’nun milletvekili ve bakanlığı sırasında da ekibindeki en önemli isimlerden biri olmuştu. Hatta bir dönem Dışişleri Bakan Yardımcılığı için adı konuşulmuştu. Cumhuriyet, Sarıkaya’nın adına tahsis edilen Başbakanlık lojmanını kayınpederine verdiğini ortaya çıkarmış. Bu konu Ankara’da tartışmalara neden olmuştu. Arınç’ın ‘yeniyetmeler’ çıkışına Akdoğan’dan yanıt geldi ‘Bu hareketin kimseye ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’de yeni genel başkan seçimi konusunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü isteyen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ekibiyle genç ekip arasındaki gerilim derinleşiyor. Arınç’ın, Gül’ün partiye genel başkan konumuyla dönmesini istemeyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan başta olmak üzere genç ekibi hedef alarak “Yeni yetmeler kardeşliğimizi bozabilir” sözlerinin ardından genç ekip sesini yükseltti. Akdoğan, “Kimse kendi kişisel pozisyonunu korumak için dava söylemini perde olarak kullanmamalı” derken, bu hareketin kimseye bir diyet borcu ya da açık hesabının bulunmadığını söyledi. Akdoğan, dün Yeni Şafak’ta “Yasin Doğan” takma adını kullandığı yazısında doğrudan Arınç’ı hedef aldı. Yazıda Gül’ün partinin başına dönmesi için formül aranmasını savunan AKP içindeki isimlere yanıt niteliği taşıyan ifadeler yer aldı. Yeni Türkiye metaforunda Erdoğan’ın yükleneceği misyonun büyük önem taşıdığını, “Erdoğan Köşk’e çıksın bir şeye karışmasın” yaklaşımında olanların bu ideali kavrayamamış olacaklarını kaydeden Akdoğan, “AK Parti’nin l Erdoğan danışman kadrosunu büyük ölçüde beraberinde götürecek diyet borcu yok’ FP’nin ‘yenilikçisi’ AKP’nin ‘gelenekçisi’ Arınç’ın “yeniyetme” sözleri bir dönem Fazilet Partisi’nde yaşanan “yenilikçi ve gelenekçi” tartışmalarını anımsattı. “Yenilikçi” grupta yer alan Arınç ile kadrolara hakim gelenekçilerin ayrılıkları ilk olarak Refah Partisi’nde başgöstermişti. Gül lideriğinde Arınç ve Abdullatif Şener’in sürüklediği yenilikçiler, kongrede Recai Kutan liderliğindeki gelenekçilerin karşına çıkmış, ancak kıl payı kaybetmişlerdi. FP’nin kapatılmasıyla kurulan SP’ye katılmayan bu ekip AKP’yi kurmuştu. geleceği hakkında söz söyleyenlerin ‘Yeni Türkiye’ idealini ve yeni Türkiye’de belirlenen misyon ve rolleri göz ardı etmesi büyük bir yanılgı olur. AK Parti’nin başına geçecek isim elbette halkın ve partinin kabulüne mazhar olabilecek bir kişi olacaktır. Ama daha önemli olan Yeni Türkiye’de belirlenen rolleri yadsımaması ve CumhurbaşkanıBaşbakan uyumunu üst düzeyde tutması olacaktır” dedi. set felsefesine ve dava anlayışına aykırı hareket edecek kimse olmadığını düşünüyorum. Bu hareketin gençlerle aşılanması ve yeni hedeflerin yeni kuşaklarca benimsenmesi fikriyatı doğru algılanmalıdır. Kimse kendisini olmazsa olmaz göstermemelidir. AK Parti kulislerin değil kural ve kurulların partisidir. Partinin geleceği adına söz söyleme yetkisi yetkili kurullara aittir. Erdoğan’ın iradesi ve ilgili kurulların takdiri tüm kişisel söylemlerin ve hesapların üzerindedir” dedi. Kendileriyle ilgili “şuna karşı, buna karşı” gibi tezviratların son derece yersiz olduğunu belirten Akdoğan, “Biz yeni Türkiye idealinin ve Erdoğan’ın yanındayız. Erdoğan’a ve bu ideale karşı olan kimse biz ona karşı oluruz.” ifadesini kullandı. Çankaya’da kadrolar da değişiyor FIRAT KOZOK Bahçeli’den İhsanoğlu’na ziyaret İstanbul Haber Servisi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanlığı için çatı adayı gösterilen ancak kazanamayan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu ziyaret etti. Levent Seçim Koordinasyon Merkezi’ndeki ziyarette Bahçeli, “Türkiye’nin siyasetine yüksek bir seviye, güzel bir üslup sunmak suretiyle bir mücadele vermiştir” dedi. İhsanoğlu ise “Sayın Genel Başkan lütfettiler, ziyaret ettiler. Bu seçim esnasında, kendilerinin, partilerinin, teşkilatlarının destekleri oldu. Ben de kendilerine teşekkür ettim” diye konuştu. Bahçeli bir gazetecinin, “İstifayı düşünüyor musunuz” sorusuna ilişkin de “Çok mu arzuluyorsun, Recep Tayyip Erdoğan’ın arzusu ile paralel gitme. Biz görevimizin başındayız” dedi. ANKARA Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından Köşk, kapsamlı bir kadro değişikliğine hazırlanıyor. Erdoğan, danışman kadrosunun önemli bir bölümünü beraberinde götürecek. Bu çerçevede Mustafa Varank, Mücahit Arslan, Ertan Aydın, Lütfullah Göktaş ile Müsteşar Yardımcısı İbrahim Kalın’ın da Köşk’te aktif rol alacağı belirtiliyor. Mustafa İsen’in bü Danıştay üyeliğine atanan DDK yükelçi olarak atan Başkanı Cemal Boyalı’nın yerine ması bekleniyor. yeni bir isim getirilmesi gerekiyor. Bu makam için Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Yunus Arıncı’nın adı geçiyor. Bir diğer kritik makam olan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nde ise mevcut Genel Sekreter Mustafa İsen’in büyükelçi olarak atanabileceği yorumları yapılıyor. Bu durumda Erdoğan, bu makam için de yeni bir isim belirleyecek. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi, Köşk’teki koruma polislerinin de farklı bölgelerde görevlendirmesini kesinleştirdi. Abdullah Gül, Ankara ile birlikte İstanbul’da da ikamet etmeyi planladığından beraberinde 50 civarında koruma polisi götürecek. Geriye kalan 300 civarındaki koruma polisi için AKP kulislerinde “hepsi paralelci” değerlendirmesi yapıldığı, tamamının pasif görevlere getirilmesinin beklendiği öğrenildi. lmazsa olmaz göstermemeli’ Partinin genel başkanlarının zaman içinde değişebileceğini, ancak hareketin liderinin Erdoğan olduğunu belirten Akdoğan, “AK Parti içinde yeni dönemi ‘makam taksimatı’ mantığıyla ele alacak ve partinin bugüne kadarki siya ‘O Sarkisyan: Önkoşulsuz oturalım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, Başbakan Tayyip Erdoğan’a gönderdiği kutlama mesajıyla ilk etapta Türkiye’nin 23 Nisan’da 1915 olaylarına dair yayımladığı taziye mesajına yanıt verdi. Sarkisyan mektubunda, Erdoğan’dan 2009’da imzalanan ikili anlaşmalara “önkoşulsuz” olarak kişisel çabasını koymasını istedi. Sarkisyan böylece Türkiye’nin öncelikle “Soykırımı tanımam, ortak tarih komisyonu oluşturulsun” önerisine karşı hamle yaparken ayrıca Türkiye’nin diğer üç şartından da vazgeçmesini istemiş oldu. Türkiye’nin diğer şartları şöyleydi: “Yukarı Karabağ’da işgalin sona ermesi, Ermenistan’ın anayasında bulunan ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanımayan hükümlerin kaldırılmasını, Ermenistan’ın soykırımın kabulü iddasıyla masaya oturmaması.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle