29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 2014 PERŞEMBE 12 DIŞ HABERLER [email protected] IŞİD’ten kaçan Hıristiyanlar Erbil’de kiliseler, okullar ve metruk binalarda yaşam savaşı veriyor Irak’ın Hıristiyanları ERBİL Kürt bölgesinin başkenti Erbil’in Ainkawa Mahallesi’ndeki kiliseler, okullar, henüz inşaat halindeki binalar, Irak’ın Musul vilayetini ele geçiren Irak Şam İslam Devleti’nden (IŞİD) kaçan Hıristiyanlarla dolup taşıyor. St. Joseph Kilisesi, Marelya kilisesi, okullar, spor tesisleri ve metruk binalarda yatak ve yorganlarıyla ‘kamp kurmuş’ durumdalar… Kadınlar, çocuklar, bebekler 40 dereceyi aşan sıcakta bekleşiyorlar, geceleri kilise avlularında açık havada yahut inşaatlarda uyuyorlar. Gelecekte başlarına ne geleceğini hiç bilmeden… Bazıları için bu ilk göçleri değil. IŞİD 10 Haziran’da Musul kentini ele geçirip ardından Irak’ın en kadim Hıristiyan yerleşimlerinden Karakuş kasabasına saldırdığında da çoğu kaçmış. Ama peşmerge güçlerinin kontrolü ele almasıyla geri dönmüşler. 6 Ağustos’ta ise peşmergenin geri çekilmesi ve bütün bir Musul ovasının IŞİD’in eline geçmesi Karakuş, Bartella, Keremliş, Tilkef, Batnaya, Teleskof ve Elkuş’tan 200 binden fazla Hıristiyanı yerinden yurdundan etmiş. Son aylarda 1 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapan Kürt Bölgesinde sadece Erbil’de 65 bin Hıristiyan sığınmacı var. soykırımla karşı karşıya Sıcak Bölgede ‘Omurgasız Ülke’ Kutuplaşma, Ayrışma, Dayatmacılık 1. Omurgasız ülkenin imparatorluğu 1600’lü yıllarda çöküş dönemine girmiş, çözülme ve dağılma aralıksız üç yüz yıl sürmüştür. 2. Çözülmenin tamamlanıp (20.) yüzyıl(ın) başında bir ulus devlet kurma aşamasına gelindiğinde bu kez de ülke içinde başgösteren “ayrılıkçılık akımlarıyla” içerden, yeni bir çözülme başlamıştır. 3. Henüz ulus devleti tam yerine oturtamadan başgösteren yeni ayrılıkçılık akımları; ortak toplum projesi oluşturmayı ve tüm kesimleri böyle bir projeye ortak etmeyi imkânsızlaştırmıştır. 4. Bunun sonucu ortaya modern anlamda “toplum”un çıkmamasıdır. Ortada halk var ama toplum yoktur. “Toplum” çünkü, “ortak proje”ler geliştirebilmek, bir ulus organizasyonu yapabilmek anlamına gelir. Omurgasız ülkede böyle bir organizasyon yoktur. 5. Bu durumda omurgasız ülke halkının en temel özelliği “her koyun kendi bacağından asılır” (ya da “gemisini kurtaran kaptandır!”) şeklinde ortaya çıkar. 6. (“Gemisini kurtaran kaptandır”) anlayışı, toplumun gerisiyle “uzlaşmacılık” aramaz. Bu anlayışın en tipik örneğini merkezi iktidarlar sergiler. Siyasetçinin ülke gerisini hiçe saydığı yerde ülke de siyasetçiyi hiçe sayar… 7. İşte bu yüreklere ulaşan hiçbir fikir, hiçbir siyasetin üretilemediği bir ortamdır. Amaç yalnız geçmişi korumakla sınırlı kalır ve yeni olan her fikre, şüphe ve kuşkuyla bakılır. 8. Siyasetin, projenin, ulusu bir arada tutan bir büyük örgüt anlayışının olmadığı yerde, kurumlar aracılığıyla yapılan diyaloğun yerini “dayatmacılık” alır. Çünkü (“Gemisini kurtaran kaptandır!”) felsefesiyle yaşanılan bir yerde, ulusal diyalogda kurumların aracılığına başvurmayı, güç sahibi olanlar “aşağılayıcı”, “küçültücü” bir davranış olarak algılar. Sürekli “muhtıra vermek” alışkanlığının temelinde yatan olgu budur. 9. Omurgasız ülkede en sık duyulan şeylerden biri, “vizyon sahibi lider yok” lafıdır. Aslında liderlerin çıkmaması toplumun kendi omurgasızlığındandır. Kişi çünkü yalnız kendi değerleriyle liderlik mertebesine ulaşamaz. Bir de toplumun ona yüklediği bir sosyal enerji vardır ki o sosyal enerji depolanmadan liderlerin çıkması olası değildir. 10. Omurgasız ülkede herkesin kafasında “toplumsal ahlak şöyle olmalı”, “bu yoz adalet sistemi yıkılmalı, yerine başka, daha iyi bir adalet sistemi getirilmeli” şeklinde ideal görüşler vardır ve herkes kafasındaki görüşü dayatmaya çalışır. “Şöyle olmalı”, “böyle olmalı” anlayışı 18.19. yüzyıllarda kalmış, toplumu oraya ya da buraya çekmeye çalışan bir tür “ilericiliktir” aslında ama kendi başına hiçbir anlam ifade etmez, işe yaramaz. Bir toplumu belli noktaya getirebilmek için bu tip arzuları ifade etmenin anlamı yoktur. Çünkü mesele gerçekte, “üstün bir ahlak” ya da “iyi bir adalet sistemi” inşa etmek değil, önce toplumu inşa etmektir. 11. Bu da çeşitli kesimler arasında her şeyden önce “dayatmacılık” yerine “diyalog” kurabilmek demektir. Asıl sorun toplumu “diyalog” noktasına getirebilmektir… Türkiye’den bahsediyorum sandınız değil mi? Hayır. Jose Ortega y Gasset’in ünlü kitabı, Omurgasız İspanya’dan alınmış çok kısa bir özet bu. HHH 20. yüzyılın en büyük tarih filozoflarından biri olan Jose Ortega y Gasset; “omurgasız” sözcüğüyle, haliyle “karektersizlik/kişiliksizlik” gibi bir değer yargısını değil, toplumu bir arada tutan bir “ortak sütundan yoksun olma halini” ve bunun içerdiği sonuçları betimliyor. Ülkesinin içinde bulunduğu derin siyasi, sosyal krizin; tarihten gelen çözümlemesini yapan düşünür, İspanya’nın en temel çatışma meseleleri olan “ayrılıkçılık” ve “bölgeciliğin” yanı sıra; 1921’de yayımlanan bu sıra dışı başyapıtında, kitle dayatmaları ile sonuçlanan vasatlık, bağnazlık, entelektüel kapalılık/ dargörüşlülükten yakınıyor; diğer en önemli sorunu böylelikle “göbeğini kaşıyan adama” tekabül eden “kitle insan” olarak tarif ediyor… Ortega y Gasset’in bu satırları kaleme almasından az sonra İspanya malum iç savaşa girdi ve 40 yıl “tek adam” Franco’nun demir yumruğuyla yönetildi. Yukardaki özeti “Omurgasız Ülke” başlığıyla ben ilk olarak, bundan 17 yıl önce, Türkiye’de askeri vesayetin ivme kazandığı günlerde, 24 Nisan 1997’de yayımlamıştım… Önümüze her seçimde konan o üç renkli “kutuplaşma” ve “ayrışma” haritası ile anayasa, hukuk, kural tanımaksızın tüm yetkileri toplayan “sivil vesayetin” tırmandığı şu günlerde, “tarihi” olduğunu düşündüğüm o yazıyı işte yeniden hatırladım ve arşivimden çıkardım. Yazının sonunu: “İspanyollar arasında ‘diyalog’ ancak, böylesine büyük bir trajedi ve 40 yıllık bir diktadan sonra başlayabildi. Bu tarih dersi üzerinde hep birlikte düşünelim!” diyerek bitirmişim. Tarihin dersleri üzerinde sanırım şimdi her zamandan çok düşünmeye ihtiyacımız var. CEYDA KARAN ler de öyle ama kriz giderek artıyor” diyor. ‘Son sürgün mü?’ Irak’ın 2003’teki işgaliyle sayıları gün geçtikçe azalan Hıristiyanlar için bu kez sonuncu sürgün olabilir. Pek çoğu Türkiye ve Ürdün üzerinden pasaport alarak Avrupa’ya göç etmek ve yeni bir yaşam kurmaktan söz ediyor. Irak’taki Hıristiyan kuruluşları ve partileri ise buna itiraz ediyor. Hıristiyan Mülteciler Yüksek Komitesi’nin üyesi Ano Jawhar Abdoka’ya göre sığınmacılar için iki senaryo çizdiklerini anlatıyor. Ya ABD’nin yardımlarıyla Daiş Musul Ovası’ndan temizlenecek ve insanlar evlerine dönebilecek yahut bulundukları yerlerde konut ve iş sahibi kılınacaklar. Abdoka, “Ancak Kürt bölgesinde bunun için yeterli kaynak yok ve Bağdat hükümetinin bütçe ayırması gerekiyor. Bütün bunları müzakere ediyoruz” diyor. IŞİD zulmünden kaçan ailelerin pek çoğu Türkiye ve Ürdün üzerinden pasaport alarak Avrupa’ya göç etmek ve yeni bir yaşam kurmaktan söz ediyor. leti’ için kullanılan “Daiş” diye andıkları IŞİD’le karşı karşıya kalanları da var. Azad isimli kadın, “Daiş geldi, önce bizden dinimizi değiştirmemizi istediler, cizye talep ettiler. Direnince bütün paramızı aldılar, üzerimizde ne varsa, bütün takılarımızı da. Buraya nasıl ulaştık bilmiyorum” diyor. Daiş, Karakuş bölgesinde yakaladığı insanlardan aile fertleri başına 175 bin Irak dinarı (130 dolar) istemiş. Beş kişilik bir aile için ayda 800 dolar ödemek anlamına geliyor. Araya giren annesi ve babası “Barış içinde kendi köyümüzde yaşamak istiyoruz” diye ısrar ediyor. Ama IŞİD varken başka bir ülkeye gitmek dışında şansları olmadığını düşünüyorlar. Besma, Karakuş köyünden. Erbil’e 6 Ağustos’ta gelmiş, “Onları gördük korku içindeydik. Bütün kiliselere saldırdılar, Hıristiyanlara saldırdılar bu yüzden buraya gelmeye karar verdik” diye anlatıyor. Kasabaya dönse de evini yerinde bulabileceğinden emin değil. “Başka bir ülkeye gitmemize yardım etmeleri lazım. O zaman barış içinde insan olduğumuzu hissederek yaşayabiliriz” diyor. Daiş için “İslam değiller, onlar iyi insanlar değil” demekle yetiniyor. Dört katlı inşaat halinde bir binada onlarca aile beton üzerine attıkları minderlerde barınıyor. Yusef, eşi ve üç küçük çocuğuyla birlikte Ninova’nın Batnaya köyünden gelmiş Erbil’e. “Durum düzelse bile artık biz geri dönmek istemiyoruz” diyor, Müslümanların Hıristiyanlardan nefret ettiklerini söylüyor. Kilisede yardım faaliyetlerini organize eden Hıristiyan gençlerden Kaml Nasser, “Onlara elimizden gelen yardımı yapmaya çalışıyoruz. Kürt hükümeti biraz yardım ediyor, UNİCEF ve bazı ülke ‘IŞİD tüm insanlığın sorunu’ Kürdistan Parlamentosu eski üyesi ve Keldani Asuri Hıristiyan toplumun liderlerinden Romeo Hakari 7 bin yıldır yaşadıkları topraklardan sürüldüklerini belirterek “Ninova bölgesinde bir soykırım yaşanıyor. Hıristiyanlar ve kardeşlerimiz Ezidiler için bir soykırım yaşanıyor” diyor. Sığınmacıların ülkeyi terk etmemesi için gerekli yardımların sağlanması gerektiğini vurguluyor. Hakari, IŞİD virüsü temizlenmezse tüm insanlığa ağır bedelleri olacağını belirtip Türkiye başta olmak üzere tüm dünya ülkelerine çağrıda bulunuyor. ‘Daiş’ korkusu Kadınlar, erkekler, çocuklar alabildikleri üç beş parça eşyalarıyla gelmişler. Çoğu sadece Aramice konuşuyor, bir kısmı Arapça biliyor. St. Joseph Kilisesi’ndeki gönüllü Servin Sauran’ın yardımıyla onlarla konuşuyoruz. ‘İslam Dev Washington Post, sınırda alınan önlemlerin sonuç verdiğini bir IŞİD komutanının sözleriyle aktardı ‘Artık Türkiye’ye girmek zor’ Dış Haberler Servisi Amerikan Washington Post gazetesi, Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) ilerleyişi karşısında Türkiye’nin alarma geçerek sınırlarda yeni önlemler aldığını yazdı. Gazete, bir IŞİD komutanının “Artık Türkiye’ye girmek o kadar kolay değil” dediğini aktardı. Washington Post’un haberine göre, muhabirler Anthony Faiola ve Suad Mekhennet’in Reyhanlı’da görüştüğü, 27 yaşındaki kod adı Ebu Yusaf olan “üst düzey IŞİD komutanı”, Türkiye’ye eskisi gibi kolay giremediklerini söyleyerek “Ben kendim bile buraya kaçakçılar sayesinde geldim ama gördüğünüz gibi hâlâ bunun yol ve yöntemleri var” diye konuştu. Avrupa doğumlu olduğu belirtilen Ebu Yusaf, IŞİD’in yakın zamanlardaki başarısında payı olduğunu söylediği Türklere teşekkür etti ve “Türk hastanelerinde tedavi olan, üst düzey komutanlar da dahil savaşçılarımız var. Savaşın başlangıcında bize katılan savaşçıların çoğu, ekipman ve malzemelerimiz Türkiye’den geçerek geldi” diye konuştu. Ebu Yusaf, Suriye ve Irak’ta yeterince silah bulabildiklerini, böylece Türkiye sınırını kullanmaya çok ihtiyaçları kalmadığını da belirtti. Türkiye’nin artık Avrupa ülkeleri ve ABD ile birlikte çalışarak yabancı savaşçılar ile silahların Suriye’ye geçişini kontrol altına alacak önlemler aldığını yazan gazete, yine de IŞİD’in Türkiye’ye sızmak için yeni yöntemler keşfettiğini belirtti. IŞİD militanlarının, Reyhanlı çarşısında üniformalarıyla rahatça gezdiği, IŞİD ve El Nusra Cephesi’ne mensup yaralıların Türk hastanelerinde tedavi edildiği de haberde yer alıyor. Habere göre kimliği saklı tutulan bir Türk yetkili de Batılı müttefiklerin daha önce Türk tarafıyla yeterince işbirliği yapmadığı ve sınırlı istihbarat paylaştığını, ancak haziran ayında IŞİD Musul’u ele geçirdikten sonra durumun değiştiğini, ABD ve Avrupa ülkelerinin daha fazla istihbarat paylaştığını söyledi. Başkan adayı uçak kazasında öldü Dış Haberler Servisi Brezilya’da devlet başkanı adayı Eduardo Campos’u taşıyan uçak düştü. Brezilyalı yetkililer kazada, üç gün önce 50 yaşına basan Campos dahil yedi kişinin öldüğünü duyurdu. Brezilya’da, devlet başkanı adayı Campos’un, içinde bulunduğu küçük uçağın düşmesi sonucu hayatını kaybettiği açıklandı. Associated Press’e konuşan yetkililer, kötü hava şartları altında Santos kentine inmeye çalışan uçaktaki yedi kişinin de yaşamını yitirdiğini söyledi. Uçakta Campos dışında iki pilot, basın danışmanı ve kampanya fotoğrafçısı dahil altı kişinin daha olduğu açıklandı. Yerleşim bölgesindeki bir spor salonunun üzerine düşen uçağın tipinin, “Cessna 560XL” olduğu belirtildi. 5 Ekim’deki seçimler öncesi yapılan anketlerde üçüncü sırada çıkan Campos’un sözcüsü ise henüz konuyla ilgili açıklama yapmadı. Brezilya’da Pernambuco eyaletinin eski valisi ve eski Çevre Bakanı olan Campos, Brezilya Sosyalist Partisi’nden devlet başkanı adayıydı. Campos’un son kamuoyu yoklamalarında yüzde dokuz oranında desteği bulunuyordu. Fransa da Kürtlere silah verecek Irak’ta ilerleyen IŞİD’e karşı oluşan uluslararası cephe genişliyor. Almanya ve ABD’den sonra Paris de kolları sıvadı Dış Haberler Servisi Irak’ta ilerleyişini sürdüren IŞİD’e karşı uluslararası cephe giderek genişliyor. ABD’nin ardından Fransa da Irak’ta IŞİD’le savaşan Kürtlere silah göndereceğini açıkladı. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın ofisinden yapılan açıklamada, silah yardımının “Kürdistan bölgesindeki yetkililerin acil ihtiyaç talebine yanıt olarak” yapıldığı belirtildi. Açıklamada “Fransa, IŞİD’in bölgedeki saldırılarına karşı savaşan güçlerin kapasitelerini desteklemek için gerekeni yapmaya hazırdır” denildi. Daha önce peşmergelere silah gönderen ABD dün de Irak’a 130 askeri danışman gönderdiğini açıkladı. Askeri danışmanlar bölgedeki insani durumu değerlendirecek ancak çatışmalara girmeyecek. Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen de Kürtlere askeri teçhizat göndermek istediklerini yineledi. Leyen, teçhizatların bölgeye ulaştırılmasında Türkiye’nin yardımcı olabileceğini belirtti. Avustralya’nın da “soykırımı önlemek amacıyla” yeniden Irak’a asker gönderebileceği bildirildi. Irak’ta hükümeti kurmakla görevlendirilen Haydar el Abadi’nin Bağdat’taki evinin yakınlarında dün bir intihar eylemi gerçekleştirildi. İntihar eylemcisinin Abadi’nin evine yakın bir kontrol noktasında kendisini havaya uçurduğu, Abadi’nin toplantıda olduğu sırada gerçekleşen saldırıda can kaybı ya da yaralı olmadığı bildirildi. Irak ordusu, Anbar’da 10, Diyala’da 9 IŞİD militanının öldürüldüğünüaçıkladı. Bağdat’ta meydana gelen dört ayrı patlamada 18 ki şi öldü, 49 kişi de yaralandı. Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetimine bağlı peşmerge güçlerinin de Musul’a bağlı Güver beldesinde IŞİD’e ait üç karargâhı ele geçirdiği belirtildi. Eski Başbakan Nuri el Maliki mahkeme kararı olmadan görevi bırakmayacağını açıkladı. Devlet televziyonundan halka seslenen Maliki, federal mahkeme aksi yönde bir karar almadıkça kendisinin ve hükümetinin görevini sürdüreceğini söyleyerek “Masum’un hükümeti kurma görevini Abadi’ye verme kararı anayasaya aykırıdır ve hiçbir değeri yoktur” dedi. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, hükümeti kurma görevinin Ulusal Şii İttifakı adayı Haydar elAbadi’ye vermesini desteklediğini söyledi. Maliki: Bırakmayacağım Gazze’de ‘imha’ faciası: 6 ölü Dış Haberler Servisi İsrail tarafından Gazze’ye fırlatılan ancak patlamayan bir füze imha çalışması sırasında patladı. Bomba imha uzmanları füzeyi imha etmeye çalıştığı sırada füzenin patlaması sonucu aralarında iki gazetecinin de olduğu 6 kişi hayatını kaybederken 6 kişi de yaralandı. Ölenlerden ikisinin Simone Camelli adındaki bir İtalyan gazeteci ve çevirmeni Ali Abu Afaş olduğu açıklanırken Amerikan haber ajansı AP’nin fotoğrafçısı Hatem Musa’nın da ağır yaralandığı kaydedildi. İngiltere hükümeti ise, İsrail ile yapılan 12 silah anlaşmasını Gazze’ye saldırıların yeniden başlaması halinde askıya alacağını duyurdu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle