28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 AĞUSTOS 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 Türkiye’de bu yılın temmuz ayı itibarıyla 2 milyon 377 bin 530 faal Katma Değer Vergisi, yani yaygın kısaltma adıyla KDV mükellefi var. Türkiye genelindeki tüm vergi mükellefi sayısı olan yaklaşık 9 milyon 670’e göre yüzde 25’e ulaşan ciddi bir oran bu. Yani her dört vergi mükellefinden biri KDV mükellefi durumunda. Bu niceliğin yanı sıra KDV aynı zamanda en modern ve önemli vergi sistemlerinden de biri aslında. Sistemin amacından da bunu anlamak mümkün. Sistemde indirim mekanizması sayesinde yaratılan katma değerin vergilendirilmesi amaçlanır. Pratik ise şöyle işler: Mal veya hizmet alımında ödenen KDV, mal veya hizmet satımında hesaplanan KDV’den indirilerek arada kalan fark vergi dairesine ödenir. İşte KDV sistematiğini bu indirim mekanizması oluşturur. Bu mekanizma aynı zamanda KDV’nin buharlaşmasını engeller. Öte yandan Maliye Bakanlığı bazı durumlarda KDV sorumluluğu da getirebilmektedir. KDV sorumluluğu getirilen işlemlerde Maliye Bakanlığı verginin satıcı tarafından değil de sorumlu sıfatıyla alıcı tarafından ödenmesini ister. Bu durumda alıcı, KDV’yi (veya KDV’nin Maliye Bakanlığı’nca belirlenen kısmını) satıcıya ödemez, II numaralı KDV beyannamesi ile beyan ederek doğrudan Buharlaşan KDV, Kaybeden Türkiye! vergi dairesine öder. Alıcı tarafından sorumlu sıfatıyla II numaralı KDV beyannamesi ile beyan edilip ödenen bu vergi ise yine alıcı tarafından I numaralı KDV beyannamesinde indirim konusu yapılır. Alıcıların bu KDV sorumluluğunu yerine getirmemeleri halinde ise vergi dairesi tarafından alıcılar için cezalı KDV tarhiyatı, yani vergi hesaplaması gündeme gelir. Alıcıların daha sonradan tarh edilen bu KDV’yi indirim konusu yapıp yapamayacakları ise son dönemde yoğun bir şekilde tartışmaya zemini oluşturuyor. Tartışmanın sebebi ise 1995 yılından beri uygulanan 49 numaralı KDV Genel Tebliği’nde yer alan ve genel kabul gören açıklamanın son dönemlerde yayımlanan Genel Tebliğler’de yer almaması. 49 seri numaralı Genel Tebliğ, sorumlu sıfatıyla beyanın hiç yapılmadığının veya eksik yapıldığının tespiti üzerine bu vergilerin ikmalen veya resen tarh edilmesi halinde de tarh edilen vergi aslı indirim konusu yapılabileceğini söyler. Aynı şekilde indirimin, ikmalen veya resen tarh edilen vergi aslının vergi dairesine ödenmesi ve ödemenin gerçekleştiği takvim yılı aşılmaması şartıyla kanuni defterlere kaydedildiği dönemde, I numaralı katma değer vergisi beyannamesi ile yapılacağını tanımlar. Ancak, 2012 yılında yürürlüğe giren 117 seri numaralı KDV Genel Tebliği, bu açıklamaları iptal etti. İndirim konusunda ise sessizliği tercih etti. İşte tartışma da bu sessizlik yüzünden başladı. 1 Mayıs 2014 tarihinde tüm eski tebliğleri iptal ederek yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği de bu sessizliği sürdürdü. Sonradan yapılan tarhiyatların indirimine ilişkin herhangi bir açıklama yapmadı. Oysa sorumlu sıfatıyla sonradan tarh edilen KDV’nin ödendiği ve deftere kaydedildiği dönemde indirim konusu yapılması gerekir. KDV indirimi için kanun, faturanın mevcudiyetini, deftere kaydedilmiş olmasını ve KDV’nin ödenmiş olmasını ister. İkmalen ya da resen yapılan KDV sorumluluğu tarhiyatlarında da bu şartların tamamı gerçekleşir. O halde indirim için herhangi bir engel olmaması gerekir. KDV sistematiğinin temel unsurunu KDV indirimi oluşturur. Kanunda yazılı şartların mevcudiyeti halinde mal veya hizmet alımı safhasından ödenen KDV indirim konusu yapılır. Bunun engellenmesi KDV’nin buharlaşması anlamına gelir. “Akıl adama sermayedir” demişler, gelin yol yakınken hepimizin en büyük yardımcısı “akıl” konuşsun… Engel yok… GÖRÜŞ RAZİYE KARABEY Akdeniz Sevgilim Akdeniz’i, yıllardır Zincirlikuyu’dan her geçişte gözlerimi ayıramadığım, yerinden kopartılarak bir kenara sokuşturulduğu Levent’in hercümercinde ise geçerken seçemesem de varlığını sevgiyle hatırladığım heykeli Gazze protestocuları tahrip etmiş. Önce İstanbul’un en kalabalık ikinci meydanı Zincirlikuyu’daki yüzük taşı uzletinde, sonraları 80 desibeli aşan gürültünün kol gezdiği Maslak Levent hattında önünden akan araç trafiğini ve koşuşturan insan selini dinginlikle izleyen, koruyucu bir anne gibi kollarını açmış kucaklayan, serin parmaklarıyla adeta okşayarak huzur ve sükunet veren, göğe yükselmeye her an hazır bir melek hafifliğiyle gönlümüzün tellerini titreten Akdeniz’e kıymışlar. Bunun üzerine, İstanbul’daki vandalların hışmını gören Edirne ve Muratpaşa belediyeleri heykeli kendileri sergilemeyi talep ettiler. Boğaz’daki İngiliz zırhlılarından sonra İstanbul’un uğradığı en büyük hakaret budur. AKM’nin 7 yıldır kapalı tutulmasını, İÜ Konservatuvarı binasına Büyükşehir Belediyesi’nce el konulmasını kabullenmeyen İstanbul, bu zillete de katlanmayacak, kendisine meydan okuyan bu taleplere, artık gelenekselleşen heykel kırıcılığının ve sanat düşmanlığının bu yeni tezahürüne gerekli cevabı verecektir. İnsandan çok heykel bulunan Paris’te, yüzlerce meydanının her birinde onlarca heykel barındıran Roma’da, şehir merkezlerinde heykelsiz tek bir meydanı bulunmayan, önünde, duvarında, çatısında, kapısında, penceresinde heykel ve fresk bulundurmayan bir binanın hayal dahi edilemeyeceği Viyana ve Prag’da, her adımda heykellerin size arkadaşlık ettiği Berlin’de ve hatta Budapeşte’de hiç heykel kırıldığını duydunuz mu? Hayır, çünkü heykelsiz bir Avrupa düşünülemez. Çağdaş şehirlerin en güzel yapıları parlamento, opera ve tiyatro binalarıdır ve bir heykel dehlizinden veya ormanından geçmeden bu binalara giremezsiniz. Bu heykeller geçmişi en somut ve en estetik şekliyle geleceğe bağlayarak, güçlü ve kalıcı bir aidiyet duygusu yaratır. Bu aidiyet, ulusal, etnik, dinsel bağlamların çok ötesine geçerek, büyük insanlık ailesinin bir ferdi olmanın, onurlu bir yaşamın ve varoluşun saygınlığını duyumsatır. Şüpheniz olmasın, bizim ağzıbozuk, başıbozuk siyasetçiler, idareciler, bırakın 100 Türk büyüğünü, 10 Türk büyüğünün heykellerinin, Kastamonulu Şerife Bacı’nın veya 275 kiloluk mermiyi top kundağına yerleştiren Seyit Ali Onbaşı’nın fresklerinin veya 1915 Sarıkamış Anıtı’nın önünden geçmek zorunda kalsalardı her gün, Türkiye dünya yolsuzluk listesindeki utanç verici sıralamasında giderek geriye düşmezdi. Ve yine şüpheniz olmasın, sıfırlanamayan paralara nerdeyse eşit cari açıklarla boğuşmazdı. Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü, Sevgili Faik Açıkalın, Akdeniz’i gerek yukarıda kısaca değindiğim somut önemine, gerekse tehlikeli bir hızla çoraklaşan sanat ortamımız için ifade ettiğim simgesel değerine ve güzelliğine yaraşır bir alana ve acilen yerleştirmenizi bekliyoruz. Karanlıkları ışıtan beyazlığıyla Türkiye’yi aydınlatmaya devam etsin. Dileriz ki, sizin çabanız diğer bankalara da örnek olur; kalkınmayı gökdelen ve AVM yığını sanan sözde şehirlerimizin çıplak, ablak ve yalnız meydanlarına umut olur. Fitili ateşlemek! SOSYAL GÜVENLİK İşsizlik Parası’nda bir ay şartı ücreti 1500 lira olan bir işçinin işsizlik ödeneği 600 lira olur. Ancak bu şekilde hesaplanan işsizlik ödeneği aylık alarak yürürlükteki asgari ücretin yüzde 80’inden fazla ise işsizlik ödeneği aylık olarak ancak asgari ücretin yüzde 80’i olarak ödenir. İşsizlik ödeneğinden ayrıca binde 6.6 damga vergisi kesilir. İşsizlik ödeneğinin verilmesinde bir süre işler. Buna göre; Son 3 yıl içinde en az 600, en fazla 900 gün prim varsa 6 ay, asıl hesaplanıyor? Son 3 yıl içinde en az 900 gün en fazla 1800 gün prim varsa 8 ay, Gelelim bu paranın nasıl Son 3 yıl içinde 1800 günden fazla hesaplandığına… Ödenekte, işten ayrılmadan önceki son dört aylık sigorta prim varsa 10 ay, işsizlik ödeneği alınır. Sonraki aylarda ise her ayın sonunda, primine esas kazançlara bakılarak hak edildikten sonra aylık olarak ortalama günlük brüt kazancın yüzde ödenmeye devam eder. 40’ı olarak hesaplanıyor. Örneğin brüt sürekli çalışma ve primlerinin eksiksiz bildirilmiş olması” durumunda işsizlik parası alınabiliyor. Sigortalı işten ayrıldığı tarihten itibaren en geç bir ay içerisinde başvuru yaparsa kendi yararına bir durum oluşuyor. Çünkü bu tarihi geçirirse ancak, başvuru tarihinden sonra kalan süre için işsizlik ödeneği alabiliyor. SORU CEVAP İşsizlik, Türkiye gündeminin en önemli ve yıkıcı sorunlardan biri. Çünkü milyonlarca kişi bu durumda. Ne yazık ki, çalışırken işsiz kalanlar da yine hiç azımsanmayacak düzeyde. Resmi rakamlara göre, 2013 yılının tamamında işsizlik ödeneğinden yararlanmak için başvuranların sayısı ortada. Tam tamına 732 bin 409 kişi. Bilindiği gibi sigortalılara işsiz kalırlarsa, gerekli şartları taşımaları halinde İşKur tarafından işsizlik ödeneği veriliyor. Yararlanmanın koşullarına göre, “İşsizlik ödeneğine hak kazanacak şekilde işten ayrılıp son 3 yıl içinde toplam 600 gün prim ödenmesi ve işten ayrılmadan önceki son 120 gün Askerlik Borçlanması Avantajı N İlk kez, 1 Temmuz 1985 yılında SSK’li oldum. Askerliğimi ise bu tarihten önce yapmıştım. Emekliliğim yaklaştı. 18 ay askerlik süresini borçlanma hakkım var mı? Haydar Kayan Borçlanabilirsiniz. Sizin durumunuzdaki kişiler için, sigorta başlangıç tarihleri askerlik süresi kadar geriye gider. Böylelikle sigorta başlangıcınız 1 Ocak 1984 tarihine gelecek, 25 yıl sigortalılık süresi, 48 yaş ve 5225 prim gün sayısını tamamlayarak SSK’den emekli olabilirsiniz. Sorularınız için malicozum@ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. Beklenen Oldu PERİHAN ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr 10 Ağustos 2014 günü yapılan seçimle cumhurbaşkanı ilk kez halkın oylarıyla belirlendi. Bu seçimde CHP ile MHP, “Çatı Adayı” Ekmeleddin İhsanoğlu’nu, HDP de Selahattin Demirtaş’ı aday göstermişti. Gün gelip çattığında seçim sandıklarının çevresinde genel hatta belediye seçimlerindeki katılım yoğunluğu ve coşkusu yoktu. Seçim gününden önce partili partisiz dost ve tanışlarımla seçimle ilgili konuşmalarımızda da zaten bu kayıtsızlık görünüyordu. Bunlardan birçoğuna özellikle de M.Kemal Atatürk’ün Kuvvayi Milliye ruhuyla kurtuluştan sonraki kuruluş çalışmalarını anımsatarak bu seçime, haklı olsanız da boykota kalkışarak katılmadığınız takdirde bizlere yaşatılması ve uygulanması yüce önderimiz tarafından armağan ve emanet edilen Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmek isteyen, II. Abdülhamit yönetimine özlem duyanlara gol atmaları için pas vermiş olacaksınız diyerek, sandığa gitmelerinin görev olduğunu hatırlattım. Bu arada başlangıçta o günlerin yasal zorunlulukla kısa bir süre adı SHP daha sonra gerçek adına, CHP’ye kavuşan Sosyal Demokrat Parti’ye uzun süre emek vermiş ve hatta genel başkanımız merhum Erdal İnönü’nün yönetiminde PM üyesi olduğum devrede “Kadın Kotası”nı Batı ülkelerindeki örnekleriyle güçlendirerek hazırladığım metni olağanüstü kongrede parti tüzüğü kapsamına da aldırdığım ve daha birçok çalışmaları anımsadığımda partimin yönetim kurulundaki Atatürk Cumhuriyetçilerinin de üzüntüsüne neden olan Cumhurbaşkanlığı adayının sadece genel başkanın seçimiyle belirtilmesine ve muhalefet zaafını kınayarak üzüldüm. Yurdumuzun padişahlığa özenenlere tesliminden, laik demokratik yönetimden uzaklaşmasından büyük kaygı duyuyor, bu kaygıyı ancak akla dayanan işlemlerle giderebileceğinin altını çizerek Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun seçmeni suçlamaktan vazgeçip lütfen gerçek CHP ilkelerini tekrar okumasını ve onlara göre duruşunu belirtmesini öneriyorum... HHH Ele almak istediğim 10 Ağustos seçimine dönersek, resmi sonuçlar açıklan madan seçimin ilk günü akşamında Marmara’nın Prens Adaları’ndan Heybeliada’da sandık görevlisi olan yakınlarımdan çatı adayı Ekmeleddin Bey’in yüzde 70 oyla önde gittiğini öğrendim. Ertesi gün de yetkililere sorduğumda tüm adalardaki oranın yüzde 57’yi aştığı haberini aldım. Ama bu oran Orta Anadolu ve Karadenizlilerce verilen oylarla değişti ve Tayyip Erdoğan yüzde 52’ye yakın oyla cumhurun başkanı oldu. İyi ki bu sayıda kaldı, aksi halde yüzde 60’lara doğru yükselseydi hemen en büyük istemi olan başkanlığa soyunacaktı. Yaradan Cumhuriyetçileri korudu. Bu arada HDP adayı Selahattin Demirtaş’ın Türkiye’ye bağlılık, birlik, beraberlik söylemleriyle Batı Anadolu’da bile aldığı oylarla yüzde 10’a yaklaşması da doğrusu övündürücü olmuştur. HHH Özetlemeye çalıştığım seçim çalışmalarının sonuçlarının Erdoğan’ın başarısı gibi gösterilmesi, onun devletin Başbakanlık sıfatıyla halkın vergileriyle donanan tüm imkânlarını kullandığının göz ardı edilmemesi böylece öteki iki adayın hakkının yendiğinin de kabulü gerekmektedir. Bu nedenle tüm kişisel donanımlarına karşın toplum tarafından hiç tanınmayan çatı adayının bir aylık yokluklar içinde çalışmaları sonucu yüzde 40’a yakın oy alması başarı sayılmalıdır. Ayrıca CHP ile MHP’nin geniş, yaygın, etkin seçim çalışmalarını çatı adayına uzak durarak yapmamış olmaları da görev ve sorumluluk eksikliğiyle Cumhurbaşkanlığını RTE’ye armağan etmişlerdir. Ana muhalefet bu gidişe devam ettiği takdirde 2015 genel seçiminde de gene ülkeyi sallanmakta olan AKP’nin eline sunacaklardır. Lütfen ayağa kalkın, çalışın... 10 Ağustos seçimi bunun görünen kanıtıdır. AKP devletin tüm güçlerini kullanılmasının eşliğinde bir de yandaşları ve işadamlarının milyonluk bağışlarıyla meydan mitinglerine armağanlarla taşıdığı yığınların görüntüleriyle halkın üzerinde yarattığı etkiyle 21 milyon 370 bini aşan insandan oy almıştır. Bu koşullarda CHP ancak umut veren çalışmalarla başarıya ulaşabilecektir. Bunu göz ardı etmemeli, var gücüyle iktidara yürüyüşünü hızlandırmalıdır. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Gazian 1 tep yöresine 2 özgü, et, pirinç ve sar 3 mısakla ha 4 zırlanan bir 5 tür çorba... 6 Panama’nın plaka imi. 2/ 7 Yurdumuzun 8 bir bölgesi... 9 Dönemeç. 3/ Futbolda, ka 1 2 3 4 5 6 7 8 9 le önüne dikle 1 V E T E R A N E mesine atılan top... 2 İ V İ Z L İ N K Nikel elementinin 3 R E K A K E T simgesi. 4/ Aldat 4 R T A Ş L AMA İ ma işi, hile... Bir 5 Ü R E V A H A sayı... Sığ sularV A N S U da yük taşımakta 6 Ö D L kullanılan altı düz 7 Z A Z A L A R L A L A O B A tekne. 5/ Adaçayı 8 na verilen bir baş 9 K A R A K U L A K ka ad. 6/ Gümüş elementinin simgesi... Katışıksız, saf. 7/ Hallaç tokmağı... Sert bir kumaş cinsi. 8/ Genellikle çay ve kokteyller için hazırlanan ve peynir, sucuk gibi şeylerle süslenen küçük ekmek. 9/ Arka, geri... İki küçük davuldan oluşan ritim çalgısı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Süt katılan meyanenin muhallebi kıvamına gelinceye dek pişirilmesiyle elde edilen beyaz sos. 2/ Sporda “bir rekoru yineleme” anlamında kullanılan terim... Aşıboyası. 3/ Giysi kolu... Fas’ın başkenti. 4/ Her türlü gereksinmesini gidermiş olan. 5/ Kötü bir işteki yardımcılar... Mısır İmparatorluğu’nun en parlak dönemindeki başkenti. 6/ Afrika’da bir ırmak... Anadolu halklarının en eski ana tanrıçası... İtalya’da bir ova. 7/ Gevişgetiren hayvanlarda, dört bölümlü midenin dördüncü bölümü. 8/ Büyük pazar. 9/ Çok sert ve tutarsız hareketlerde bulunan akıl hastası... Telefon sözü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle