06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 AĞUSTOS 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 13 2008 yılındaki Fransa yerel seçimlerinde, Perpignan kentindeki bir sandık başkanının cep ve çoraplarından önceden damgalı deste deste oy pusulası çıktı. Sandık başkanı, Perpignan Belediye Başkanlığı’na yeniden aday Jean Pierre Alduy’un yakınıydı. Görevli olduğu sandıktan zabıt tutulup kovulan adam, “sade bir yurttaş” gibi soluğu aldığı başka bir sandıkta, bu kez Alduy’un rakibine verilmiş oy pusulalarını araklarken yakalandı. Montpellier İdari Mahkemesi, epeyce hile saptanıp hilecinin yakalandığı Perpignan yerel seçimlerini, 7 Ekim 2008’de iptal etti. Seçime hile karıştırmak suçundan yargılanan aday yakını ise masum olduğunu iddia ettiği mahkemede, şöyle konuştu: “Hile yapmak isteseydim, ceplerim daha derin, çoraplarım da uzun konçlu olurdu!” HHH Rusya Federasyonu yurttaşları, 4 Aralık 2011’de Duma’ya 450 milletvekili seçmek için sandık başına gitti. Putin’in liderliğindeki Birleşik Rusya Partisi’nin oyların yüzde 50’sini alması bekleniyordu, yüzde 49.69’unu aldığı açıklandı. Oysa seçim sandıkları kapandıktan hemen sonra kimi seçmenlerin oy sayımı sırasında cep telefonlarına çekip sosyal medyada paylaştıkları videolar, akıl almaz sahneler içeriyordu. Sandık sorumluları, videoya çekildiklerini bile göre, kimi yerde sandıklara deste deste sahte oy pusulaları dolduruyor; kimi yerde seçim tutanaklarını önceden hazırlanmış ve iktidar partisini önde gösteren tutanaklarla değiştiriyorlardı. Bu sandık sorumlularının alenen hile yapmaktan niye çekinmedikleri, asla aday vardı. Böylece ülkenin zaten tartışılmaz hükümdarı, orduların başkomutanı ve ulusal savunma konseyi başkanı, Kim hanedanından 3. kuşak Kim Jong Un, katılım oranı yüzde 100 olarak açıklanan oyların yüzde 100’ünü alarak milletvekili DE seçildi… HHH AB’nin çiçeği burnunda ve en yoksul ülkelerinden Bulgaristan halkı, 2011 yılında hem cumhurbaşkanı, hem de yerel seçimler için sandık başına gitti. Yeni Bulgaristan Partisi, yerel seçimlerde Varna Belediye Başkanı Kiril Yordanov’un karşısına rakip olarak Marko adı verilen bir eşeği çıkardı. YBT sözcüsü Angel Dyankov, fikri bile sorulmadan parti üyesi kaydedilen eşeğin adaylığını şu sözlerle savundu: “Diğer aday ve politikacıların aksine Marko’nun güçlü bir karakteri vardır. Hırsızlık yapmaz, yalan söylemez ve çok çalışır!” Eşek Marko’nun ne yazık ki kazanamadığı yerel seçimlere karşı, bir Bulgar keçisi de cumhurbaşkanlığı seçim yasaklarına uymamaktan suçlu bulundu. Zavallı keçi, tabii ki hilekâr insanların tetikçisiydi. Sol sağrısına bir cumhurbaşkanı adayının adı yazılmış, sağ sağrısına bir parti amblemi çizilmiş olan keçi, seçim günü Misarija bölgesinde dolanıyordu. İşin tuhafı, sağ sağrısındaki parti amblemi, sol sağrısındaki cumhurbaşkanı adayının değil, rakip adayın partisiydi! Adı bile bilinmeyen keçi, hemen gözaltına alınıp, seçimleri şaibeli hale getirmesi engellendi. Bulgar YSK Başkanı Jordan Danbulev, keçiyi suça azmettiricilerin bulunamadığını açıkladı. Dünyada bütün bunlar ve daha neler, neler, gerçekten oldu. Kıssadan hisse mi? Varın onu da siz çıkarın. “Özgür yurttaşların kendilerine sahip ara dıkları operasyona, seçim de nir.” ELIZABETH HARDWI CK ARADA BİR ERCAN YEŞİLYURT Eşek Partili, Keçi Partizan! Fotoğraf: Gülen Eşek anlaşılamadı. Zaten 4 Mart 2012’de de Vladimir Putin, yüzde 63 oy oranıyla Rusya Başkanı seçildi. En çok oyu da her nasılsa, Çeçenistan’dan almıştı! Üstelik Çeçenlerin yüzde 99.6’sı sandık başına gitmiş, bunların yüzde 99.8’i de “İlla ki Putin!” demiş, başka da bir şeycik dememişti. HHH Yeryüzünün çileye köle halkı Kuzey Koreliler, 9 Mart 2014’te uzuuun bir aradan sonra parlamenter seçimler için sandık başına gittiler. Ancak oy pusulalarında yalnızca “evet” ve “hayır” seçenekleri vardı. Çünkü 687 seçim bölgesinden her biri için muhalefetsiz iktidardaki İşçi Partisi tarafından belirlenmiş tek bir Bugün, onca zamandır pes perdeden yalanlar, küfürler, iftiralar ve tehditlerle kirlenen kulaklarınızı biraz dinlendirmek ister misiniz? İnternet üzerinden yayın yapan İTÜ Radyo’nun caz/ blues kanalını açın ve saat 12’den öteye Kış Bahçesi programını dinleyin. Bu köşede fotoğraflarını gördüğünüz ressam ve fotoğrafçı Ali Arif Ersen ile İTÜ öğretim üyesi H.Turgut Uyar’ın birlikte hazırladıkları Kış Bahçesi’nin anlamını, değerini anlamak için, Mehmet Keskin’in kaleminden 7 Ağustos’ta Cumhuriyet Kültür sayfasında yayımlanan Hafızadan Caz başlıklı çok güzel röportajı okumanızı da öneririm. Bu program, on yıldır gözleriyle konuştuğu yatağında varlığıyla hayatımızı ışıtmaya devam eden Ali Arif ile vicdanı zekâsıyla yarışan bilim insanı Turgut’un dostluk bahçesi. Ve iki ahbap, bugün Kış Bahçesi’nde, 13 yıl önce yitirdiğimiz Memet Baydur’un dünyamızdan bir kuyruklu yıldız parlaklığıyla geçip giden kısacık yaşamına doğduğu günü, onun sevdiği caz parçalarıyla kutlayacaklar. https://www.facebook. com/pages/KışBahçesi/1387882154769898 ‘Sanık’ Yılmaz Güney’in yazdığı bir kitabın adıdır “Sanık”. Bildiğim kadarıyla bu adla yazılmış tek kitaptır. Bugün olduğu gibi, işlerin kötüye gittiği, olağanüstü dönemlerde, hukuk dışı yöntemlerle yani zorla yaratılan bir olgudur “Sanık”. İşlerin kötüye gitmesinin sorumlusunun her zaman iktidar değil muhalifler olduğu kabul edilir. Önce birtakım suçlar bulunur veya yaratılır, sonra suça uygun birileri bulunup işkence ile sanık yapılır ve buna toplum inandırılır. Bu kitap, olağanüstü dönemlerde devletin zorla olaylarla hiç ilgisi olmayan insanlardan nasıl sanık yaratıldığını anlatıyor. “Sanık” Yaşar Yılmaz İTÜ İnşaat Fakültesi son sınıfta tek dersi kalmış bir öğrenci. Yılmaz Güney’in hemşerisi Adanalı fakir bir ailenin çocuğu. 1968 yılında Harun Karadeniz’le tanışıp devrimci eylemlere katılmaya başlamış. 1972 yılına kadar İTÜ Öğrenci Cemiyeti Başkanı olarak eylemlerin içinde bulunmuş bir öğrenci lideri. Zaman zaman gözaltına alındığı için poliste kaydı var. 12 Mart 1971’de muhtıra verilmiş ve solcuların çoğu gözaltına alınmış. O sıralarda Kültür Sarayı, şimdiki adı AKM yakılmış ve Haliç’te gemiler batırılmış. Ama polisin elinde hiçbir bilgi ve belge yok. Polise sanık gerekiyor. Polis “yaratıcı zekâsıyla” 24 Ağustos 1972 günü bir inşaat bürosunda çalışan Yaşar Yılmaz’ı alıp ondan sanık yaratmaya çalışıyor. Yaşar’ın hiçbir şeyden haberi yok. Sürekli yaptıklarını, bildiklerini anlat diye işkence yapıyorlar. Yaşar ne istediklerini bilmediği için bir şey söyleyemiyor ve aylar sonra iki ayrı eylemi üstlenmesi için “kabul et artık bitsin bu iş” diye dayatıyorlar. Kültür Sarayı’nı yakmayı ve gemileri batırmayı kabul için hazırlanan senaryoyu imzaya zorluyorlar. Yaşar kabul etmiyor ama polis fezlekeyi hazırlayıp kendisini mahkemeye sanık olarak sunuyor. Yıllar sonra beraat ediyor. Polisin bu yöntemi 12 Eylül’de de, sonrasında da devam ediyor. Bugün de Balyoz, KCK, Ergenekon, Odatv gibi kurgulanmış uyduruk davalarla insanlar hukuksuz bir şekilde yıllarca hapishanelere atıldılar. İktidarlar işler kötüye gidince hep aynı yönteme başvururlar. Her döneme örnek olduğu için bu kitabı ve Yaşar Yılmaz’ı örnek aldım. Yaşar abi sen hiç AKM’ye gittin mi dedim, yangından 30 yıl sonra konuşmacı olarak gittim gördüm, dedi. Toplumsal algı için, örnek olaylardan 30 yıl sonra, bir ahbabı “essahtan AKM’yi sen mi yaktın” diye sormuş. Sanık şimdi ülkemizdeki tarihi eserleri bir mühendis olarak inceleyip, hem dünyaya tanıtımı için, hem de nasıl korunması gerektiğini anlatan kitaplar yazıyor. En son kitabı “Anadolu’nun Gözyaşları”. Ülkemizden kaçırılan tarihi eserleri dünyadaki müzeleri gezerek tespit edip, ülkeye geri getirmeye çalışıyor. Vatan haini diye eziyet ve işkence görmüş bir devrimcinin duruşuna en güzel örnek. Şimdi de işler o kadar kötüye gitti ki, yeni sanıklara ihtiyaç duyuldu. Hukuk yok edildi, yargı ve polis kendi içlerinde birbirine girdi, her şeyin cılkı çıktı. Çıkarlar çatıştı, ortaklık bitti, hesaplaşma ve kavga başladı. Bunlar korkunun belirtileri, yolun sonu görünüyor… GÖRÜŞ HÜROL BİLAL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK G NOKTASI [email protected] Küba’dan ‘Feyz’ almak Okurlarımızın hafızalarını tazeleyelim birazcık... İleri demokrasinin uygulandığı ülkemizde Youtube ve Twitter’a yasaklar uygulanırken, Castro’nun komünist rejiminde Küba, vatandaşlarına özgürlük tanıyor diyerek örnek almamız gerektiğini vurgulamıştık!.. Biraz acı gelecek ama şimdi bir başka örneği sizlere yansıtmadan önce, 1992 yılında revize edilen Küba anayasasının 8. maddesine bir göz bu vatanın ana çimentolarından biri olan yurttaşlarımız, maalesef sırf Alevi oldukları için ötekileştirilmenin acısını yaşıyor... Sözde inanç hürriyetininin olduğu ülkemizde, ileri demokrasimizin liderleri sadece kendi inançlarını halka empoze etmek için düz liseleri kapatıp ülkemizi imam hatip okulları ile dolduruyor!.. Bizde, hiç utanç duyulmadan oruç tutmayan insanlar, radikal dinci zorbaların şiddetine maruz kalırken ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY atalım: Madde 8: Devlet din özgürlüğünü tanır, saygı gösterir ve güvence altına alır. Küba Cumhuriyeti’nde dini kurumlar devletten ayrılır. Farklı inançlar ve dinler aynı saygıyı görürler. Aslında “Anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz…’’ gibi teranelerin makul bulunduğu ülkemiz ileri demokrasisinde, yukarıdaki maddenin bir başka benzerinin olduğu varsayılsa da günümüzdeki görüntü bunun hiç de böyle olmadığını açıkca belgeliyor!.. Küba’da Katolik, Protestan, Budist, Babtist, Yahova Şahitleri ve hatta Afrika’dan gelen Santeria dinini seçen insanlar, hiçbir müdahale olmadan serbestce inançlarını uygularken bizde, ben, 3000 Müslümanın olduğu bu güzel ülkede, devletin de yardımı ile kurulan Havana’daki camide Kübalı dindaşlarımız ile cuma namazını kıldığımda sadece sevgi ve saygıya muhatap oluyorum. Benim muhteşem ülkemde insanlar, inançlarının farklılığı yüzünden diri diri yakılırken komünist Küba’da ayrı din mensupları bir diğerini taciz etmeden uygar bir yaşam sürüyorlar. İster inanın ister inanmayın, 7 senedir devamlı gittiğim bu harika ülkede, insanların, inançları bir yana, normal hayatta bile kavga ettiklerine şahit olmadım!.. Ne dersiniz, acaba bu Küba örneği, bizim ileri demokrasimizin çok ileri lideri için feyz alacağı güzel bir rehber olabilir mi?!.. UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] [email protected] SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Uyuz ol 1 maktan du 2 yulan korku. 2/ Kı 3 sa bacak 4 lı bir köpek 5 cinsi... “Hi6 le, dümen” anlamın 7 da argo söz 8 cük. 3/ Alçak 9 enlemlerde esen düzenli 1 2 3 4 5 6 7 8 9 rüzgâr... Telefon 1 D I M I Ş K İ P sözü. 4/ Pazar ya 2 İ Ş A R İ N A R da panayırın ku 3 L İ T R E rulduğu gün... İki 4 Y I L A K A D E M İ N tarla arasındaki sı5 G T İ M B A S nır. 5/ Yemen’in B A D İ ekonomik başken 6 R İ Y A N U H G ti... Bağ budamaya 7 A R A L A K D O ya da ağaç kesme 8 M A ye yarayan bir tür 9 N E V Ş E H İ R eğri bıçak. 6/ Derviş selamı... Yunan mitolojisinde kavga tanrıçası. 7/ Oyunda cezalı çocuk... Bir pamuk cinsi. 8/ Türkiye’nin de üyesi olduğu bir örgüt... Sayı, tane. 9/ Soğuktan duyulan korku. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Eski Türk güreşlerinden biri... Uyum. 2/ Maden külçelerinin eritilip arındırılması... Eti lezzetli bir balık. 3/ Un, et ve bamya ile yapılan bir yemek... Hitit. 4/ Kimi yiyeceklere ve içeceklere tat vermek için kullanılan hoş kokulu bir bitki... Rey. 5/ Rütbesiz asker... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 6/ Bir nota... Dünya işlerinden vazgeçip bir yere kapanma. 7/ İnce dantel... Güney Amerika’ya özgü, fırında ya da ızgarada pişirilen sığır eti yemeği... 8/ Çatı kirişi olarak kullanılan ve kiremitlerin altına döşenen ince tahta... Eski dilde dudak. 9/ Ortodokslarda tahta pano üzerine yapılmış her türlü dinsel resme verilen ad... Gelecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle