07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 TEMMUZ 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 l 12 Mayıs 2014. Soma’daki maden faciasından bir gün önce. Bir maden işçisi dumandan etkilenmiş, halsiz, bitkin halde dışarı çıkmaya çalışıyor Kaza değil cinayet BDP’de isim değişikliği: Bölgelerin Demokrasi Partisi DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) 3. olağan kongresi hazırlıkları kapsamında Diyarbakır il başkanlığında basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan BDP Kongre Hazırlık Komisyonu Üyesi Kamuran Yüksek, partinin yeni dönemde kullanacağı isim konusunda görüş birliğine vardıklarını söyledi. “BDP’nin yeni dönemdeki isminin, komisyon olarak yaptığımız tartışmalar neticesinde ‘Bölgelerin Demokrasi Partisi’ olmasını benimsemiş durumdayız” diyen Yüksek, parti içi toplantıda da arkadaşlarının bu konudaki görüşlerini alacaklarını ifade etti. Yüksek, BDP’nin kısaltma olarak değişmeyeceğini bildirerek, partinin yeni amblemini belirleme çalışmalarının da devam ettiğini belirtti. Konuşmanın ardından toplantı BDP eş genel başkanlarıyla basına kapalı devam etti. İstanbul Haber Servisi İş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin aileleri, “31. Vicdan ve Adalet Nöbeti”ni dün, Galatasaray Lisesi önünde gerçekleştirdi. Haziran ayında en az 140 işçinin iş cinayetinde yaşamını yitirdiği anımsatılan eylemde, 28 Nisan’ın “İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenler İçin Anma ve Yas Günü” ilan edilmesi gerektiği yinelendi. Adalet Arayan İşçi Aileleri tarafından her ayın ilk pazar günü düzenlenen “Vicdan Nöbeti”ne Van depreminde yaşamını yitiren gazeteci Cem Emir’in ailesi, Esenyurt’ta bir alışveriş merkezi inşaatı şantiyesindeki çadırlarda çıkan yangında hayatını kaybeden Barış Kıyak’ın ailesi ile iş kazalarında yaşamını yitirenlerin yakınları ve gazeteci Banu Güven katıldı. Açıklamada gerekli cezaların verilmemesi durumunda iş cinayetlerinin devam edeceği kaydedildi. Acı gerçek İZMİR (DHA) Manisa’nın Soma ilçesinde, 301 madencinin yaşamını yitirmesine neden olan yangının ardından, ocak içindeki 16 güvenlik kamerası kaydının laboratuvarda kriminal incelenmesi, faciadan bir gün ve iki gün önce de yangın çıktığını ortaya koydu. 27 Nisan 18 Mayıs arasındaki döneme ait bu görüntüler facianın göz göre göre geldiğini ve yeraltındaki can pazarını belgelerken, iki ayrı yangın çıktığı halde şirket yetkililerinin işçilerin bayılmasına rağmen buna önlem almadığını da gözler önüne serdi. Görüntülerde, yeraltındaki işçilerin canlarını kurtarma çabaları, dışarıdaki arkadaşlarının kurtarma çalışmalarındaki çırpınışları, madenin içinin duman altında kalması, baygın işçilerin bantlar üzerinde çıkarılmaları da yer aldı. Geçen 13 Mayıs’ta Soma Kömür İşletmeleri A.Ş’ye ait ocakta çıkan yangında, 301 madenci yaşamını yitirdi. Madende hayatını kaybeden işçilerin cesetleri 5 gün süren çalışmayla dışarı çıkarılabildi. Faciayla ilgili başlatılan adli soruşturmada aralarında Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Genel Müdür Ramazan Doğru ile İşletme Müdürü Akın Çelik’in de bulunduğu 8 kişi tutuklandı. Ölen işçilerin aileleri adına açılan tazminat davalarından dolayı da Soma Kömür İşletmeleri’nin tüm mallarına, Soma 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından tedbir konuldu. Facianın hemen ardından başlatılan adli soruşturmada, maden sahası ve ocaklarda bulunan güvenlik kamera kayıtlarının depolandığı bilgisayarlara el konulmuştu. Kriminal uzmanlar kameraları incelerken faciadan 2 gün önce de kameralara yansıyan ancak, defterlere işlenmeyen bir yangın tespit etti. Kamera kayıtlarına göre faciadan iki gün önce, yani 11 Mayıs 2014 tarihinde, saat 07.25 sıralarında kameralarda yoğun duman görülüyor ve bu duman yoğunluğu yaklaşık 16 saat sürüp aynı gün saat 23.05’e kadar devam ediyor. Yine bu sıralarda, bazı işçilerin baygınlık geçirdiği kamerada bazılarının da bitkin halde bantlardan destek alıp güçlükle ayakta durdukları kameralara yansıyor. Ama görüntülere göre madende üretim faaliyeti aynen devam ediyor. Görüntü tespitleri bununla da kalmadı. Faciadan 1 gün önce de 12 Mayıs 2014 tarihinde saat 06.00 sıralarında kameralara duman yoğunluğu tekrar yansıyor. Bu sırada baygınlık geçiren ve halsiz durumdaki işçilerin görüntüleri de yine kameralarda görülüyor. Ancak, üretime yine ara verilmiyor. Facianın meydana geldiği 13 Mayıs’ta saatler 14.55’i gösterdiğinde geriye dönülmez o anlar başlıyor. Önceki iki yangından çok daha yoğun duman ocak içinde hızla yayılıyor. Bu yangından haberi olmayan bazı bölümlerde üretim hâlâ sürüyor. Bu saatten kısa süre sonra da, güvenlik kameralarının yoğun dumandan dolayı görüş alanı tamamen kapanıyor ve ocakta göz gözü görmüyor. Facia günü saat 14.00’te ocakta son kez kömür üretiminin yapıldığı da yine görüntülerde yer alıyor. İstanbul Haber Servisi Avcılar Belediyesi, Sivas Madımak Oteli’nde yaşamını yitirenlerin anısına “Dostlar Anısına” başlıklı anlamlı bir etkinlik gerçekleştirdi. Avcılar Barış Manço Kültür Merkezi’nde önceki gün düzenlenen geceye halk müziği sanatçıları Arif Sağ, Mazlum Çimen, Berrin Sulari katıldı. Sanatçıların “Yaşamını yitiren dostlar anısına” söyledikleri türküler ve deyişlere eşlik eden vatandaşlar ise dinletiye yoğun ilgi gösterdi. Dostlar anısına Okurlardan kısa kısa Bunu daha önce de yazmış, hatta CBT’nin 1400. sayı kutlamasında portal sorumlusuna da söylemiştim, Cumhuriyet’te astrolojiye yer verilmemesi gereği bir yana, alfabe sırası sebep olsa da bunun Bilim ve Teknik’in hemen üstünde olması iyice beter! Ömür Akyüz İnternet sitesinde köşe yazarları... İlhan Selçuk’tan köşe yazarlarına kalan bir gelenek: İzne çıkmak isteyen köşe yazarları okurdan izin almalılar. Hikâyesini çok yıllar önce İ. Selçuk’un Pencere’sinde okumuştum. Birkaç gün önce de köşesinde Ali Sirmen yazdı. Okura güzel bir jest. Böyle şeylere alışan okurun, bir de Cumhuriyet okuru ise, farklı beklentiler içinde olması doğal değil mi? Üstelik ve belki de dünyada salt Cumhuriyet okuruna ait olan “gazetesi için kafa yoran” okur profili olunca... Ben Cumhuriyet gazetesini yazılı basın ve internet üzerinden takip eden, üstelik neredeyse köşe yazarlarının tamamına yakınından daha eski bir Cumhuriyet okuruyum. Hani okuyamadığında hafakanlar basan okurlar var ya... İşte onlardan biriyim. Günün hayhuyu içinde gazeteden okuyamadıklarımı portaldan okuyorum. Ve bundan da son derece memnunum. Çünkü o yazılardan özellikle beğendiklerimin sanal adreslerini bağlı olduğum gruplara önererek onların da okumalarını sağlıyorum. Fakat son günlerde bu olanağım üstelik Cumhuriyet yönetimi tarafından elimden alındı. Portalda bu yazıları bulamıyorum. İsim olarak girildiğinde çıkıyor olmasını önemsemiyorum. Bu durum geçici ise söylenecek bir şey yok... Dilerim öyledir... Kalıcılığına da tahammül yok... Saygı ile... Özdemir Özkan Soma itirafları Bir kere daha astroloji üzerine Parayı İnternet Siteleri ve Gazeteler Geçen hafta ele aldığım konuyu bir başka açıdan daha tartışmak istiyorum. Biliyorsunuz, gazeteler oldukça kalabalık bir kadro ile, muhabirler, idari personel, yazarlar ile çıkar, yayımlanır. Bir gazete durumuna, sayfa sayısına örgütlenme modeline göre 50 ile 400500’e kadar varan, belki de daha fazla bir kadroya gereksinim duyar. Bu da gazetenin maliyet hesabında yüklü bir miktara denk düşer. Bir internet sitesinin gazeteler daha dağıtıma girmeden haberlere ve yazarlara “el koymasını” onlara sitede herhangi bir izin alma gereksinimi de duymadan, kimi zaman kaynak bile göstermeden, herhangi bir masraf yapmadan yer vermesini, onları kendi personeli imiş gibi değerlendirmesini nasıl karşılamalı? Düşünün internet sitesine, bu tanıma gazetelerin kendi siteleri dahildir, giriyor ve bir gazetenin haberini, yazarlarını o gazeteyi satın alma gereksinimi duymadan okuyabiliyorsunuz. Peki, o gazeteler bu durumdan zarar görmezler mi? Okurları o gazetenin haberlerini ve köşe yazarlarını herhangi bir ücret ödemeden okuyabiliyorlarsa o gazeteyi satın alırlar mı? Ne yazık ki bu durum yerleşmiş ve alışkanlık yaratmış gibi görünüyor. Çaresi internet sitelerinin etik değerleri hatırlaması, gazetelerden bağımsızlaşması ve kendi gelirleri ile kendi muhabir ağlarını kurmaları, kendi yazarlarını bulmalarıdır. Ancak o zaman gerçek anlamda bir internet medyasından ve gerçek anlamda yazılı medya internet medyası rekabetinden söz edebileceğiz. verip kurtulmuş MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Soma’da 301 madencinin yaşamını yitirdiği ocağın Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) tarafından 7 kez, Çalışma Bakanlığı tarafından 16 kez olmak üzere toplam 23 kez denetlendiği, mevzuata aykırılıklar tespit edildiği, buna karşın sadece para cezası verildiği ortaya çıktı. Şirket para cezaları ile kurtulurken mayıs ayında facia meydana geldi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, madenlerdeki eksiklikleri itiraf etti. Yıldız, facianın yaşandığı ocağı işleten Soma Kömür İşletmeleri AŞ’ye de 3 yılda 543 milyon lira para ödendiği açıkladı. Bakan Yıldız, milletvekillerinin Soma konulu yazılı soru önergelerini yanıtladı. Yıldız, Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) “hizmet alımı” yöntemiyle kömür üretimi yaptırdığını belirtti. Böylece işletmede asıl işverenin TKİ olduğu da resmen kabul edilmiş oldu. Bu durumda mahkeme aşamasında işçilerin işe girdikleri ilk andan itibaren asıl işveren olan TKİ’nin işçisi oldukları kararı da verilebilecek. İşçilerin tazminatlarından TKİ de sorumlu tutulacak. Yine yanıtlara göre, facianın meydana geldiği ocakta 2 bin 700 işçi çalışıyor. Yıllık ortalama 1 milyon 933 bin 200 ton üretim yapılıyor. 2 bin 600 kcal/kg baz kalorideki kömür için Soma Kömür İşletmeleri AŞ’ye ton başına 50.2 lira ödeme yapılıyor. Firma 2 bin 600 kcal/ kg’lik kömür üreteceğini taahhüt etti. Bugüne kadar ortalama 2 bin 760 kcal/kg’lik üretim yaptı. Firmadan 36 milyon 970 bin liralık teminat mektubu alındı. Devlet, firmaya 2010 ile 2013 yılları arasında ürettirilen kömür için hizmet alımı karşılığı toplam 543 milyon 895 bin 758 lira ödeme yaptı. Yıldız’ın verdiği yanıta göre, facianın meydana geldiği ocak 2009’dan bu yana MİGEM tarafından 7 kez denetlendi. Çalışma Bakanlığı da 4 yıl içinde 8’i programlı, 8’i inceleme teftişi olmak üzere ocağı 16 kez teftiş etti. Maden, MİGEM ve Çalışma Bakanlığı tarafından toplam 23 kez denetlendi. Denetimlerde mevzuata aykırılıklar saptandı. İdari para cezası uygulandı. Şirket para cezaları ile kurtuldu. Sayın Aziz Naci Bey gibi televizyon sayfasına yeniden işlerlik kazandırılmasından memnuniyet duydum. Teşekkürler. Darısı daha önce de yazdığım fakat sonuç alamadığım Cumhuriyet Portal’daki “Arkadaşıma Gönder” servisinin başına, çünkü yazarlarınızın bazı beğendiğim yazılarını dostlarımla paylaşamıyorum. Metin Akyar ‘Arkadaşıma gönder’e ne oldu? İçerik reklam dengesi Birkaç hafta evvel bu satırlarda, gazetenizin reklam politikasına dair, benim de fevkalade isabetli bulduğum bir okur mektubu yayımlandı. Bir gazetenin reklamsız yaşayamayacağı savınıza tüm içtenliğimle katılmakla birlikte, söz konusu alelade bir gazete değil de Cumhuriyet olduğunda, içerikreklam dengesine azami dikkat gösterilmesi gerektiği inancındayım. Geride bıraktığımız haftalarda, zevkle okuduğum ve Cumhuriyet’in belki de en müstesna köşesi olan Olaylar ve Görüşler sayfasına, birkaç gün hariç her gün tam sayfa reklam alındığını üzüntüyle müşahade ettim. Ayrıca, pazar günlerini dört gözle beklememin sebeplerinden biri olan Pazar Yazıları da zannediyorum hafta aşırıya düşürülmüş. Ne kadar acı... Bu gözlemlerimin ışığında, gazetedeki nitelikli yazıların sayıca arttığı değerlendirmenize maalesef iştirak edemeyeceğim. Cumhuriyet’i, bu değerlendirmenin isabetli olmadığını bilecek kadar uzun süredir okuyorum. İyi çalışmalar dilerim... Arda Bilget desteği yetmez. Otomobil sayfası arabam olmasa da hoşuma gidiyor, yeni gelişmeleri ilgiyle izliyorum. İlla ki araba alacak para olması gerekmiyor! Spor eki güzel fikir. Ancak ücretsiz olmalı. Futbol dışındaki sporları da tanıtmak gerek! Saygılarla... Mustafa Dorsay Kabotaj Bayramı neden unutuldu? Okurlarımız haklı olarak serzenişte bulunuyorlar. Cumhuriyet gazetesi de Kabotaj Bayramı’nı unuttu. Evet haklıdırlar. Bu unutuşun “haklı” nedenleri olduğu savunulsa da gazetelerin bu gerekçelere sığınması doğru olmayacaktır. Peki, nedir unutuşun gerekçeleri. Türkiye’nin deniz kıyılarının, nehirlerinin her türden ticarete, ulaşıma açılması ve kullanım hakkının yalnızca Türk uyruklu gemilere verilmesinin, kısaca denizciliğin, deniz taşımacılığının özendirilmesini amaçlayan Kabotaj Bayramı’nı unutan her şeyden önce Türkiye’nin devleti, hükümetidir. Limanları etkin bir şekilde kullanmayan, deniz filosuna gereken önemi vermeyen deniz ulaşımını ciddiye almayan da odur. Ama yine de bu gerekçe gazetelerin kabotaj hakkının kazanıldığını ilan eden 1926 tarihli Kabotaj Bayramı’nı unutmasını haklı çıkarmaz. Cumhuriyet’te Öztin Akgüç’ün konuyu kapsamlı bir şekilde köşe yazısında ele almış olması bir teselli olabilir mi, bilmiyorum. Bugün, (4 Temmuz 2014, Cuma) Cumhuriyet’in arka sayfasındaki “Dünyayı Koru” başlıklı haberde, fotoğrafta “Save the earth: Go vegan” yazıyor. Haberde, fotoğraftaki yazı “Vejetaryen ol, dünyayı koru” şeklinde çevrilmiş. Vejetaryen ve vegan arasında çok büyük fark olduğunu haberi yapan arkadaşlar biliyordur sanırım. Ahmet Sungur Vejetaryen mi Vegan mı? 26 Haziran sayfa 17 (spor) “NIKE’TA SOLUK KESEN FİNAL” yazılmış. Hatalı! Neden: Türkçe okursak “NİKE’DE...”, İngilizce okursak da aynen, çünkü bu marka “nayk” değil “nayki” şeklinde okunuyor İngilizcede. Reklamların çok olmasına seviniyorum. Gazeteye reklam geliri geliyor ki, bu zamanımızda önemli, sadece okuyucu Eleştiriler, öneriler...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle