07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 TEMMUZ 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Emniyet, Gülen’in elinde silahlı bir güç olup olmadığının belirlenmesini istedi Cemaat için talimat ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Savcısı Serdar Coşkun’un, Fethullah Gülen ve cemaatine yönelik gönderdiği araştırma talimatı üzerine Emniyet harekete geçti. Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı, 30 ilin emniyet müdürlüğüne gönderdiği yazıda, Gülen ve cemaatinin elinde silahlı bir güç bulunup bulunmadığı, ordu, jandarma, MİT ve Emniyet birimleri içerisindeki cemaate bağlı üye olanların silahlı bir eyleme kalkışmaları halinde hükümeti yıkabilecek güçlerinin olup olmadığının belirlenmesini istedi. ‘Sürrealist’ Kumpas: Balyoz Şükür: Hâlâ aynı yerdeyiz İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, Emniyet’in talimat yazısına ilişkin sosyal medyadan şu açıklamayı yaptı: “... ‘Cemaate operasyon belgelerinin’ her satırına bakın; buram buram 28 Şubat kokuyor. Hizmet hareketine iftira, kumpas ilk bakışta kolay gibi gelebilir. Acı olan ise akrebin kendisini sokması gibi AKP’nin kendi eliyle planın sürmesi. Bu zulümmazlum ilişkisinin sonunda kim biter, kim kalır; Allah bilir... Son not. Başbakan Erdoğan milletvekilliği teklif ederken, 28 Şubat ve DGM’de duruşumu övmüştü. Elhamdülillah hâlâ aynı yerde ve mazlumlayız.” lu ve Üzeyir Garih’in öldürülmesi gibi olaylarda irtibatlarının araştırılması” denildi. evlet içindeki imamlar bulunsun’ Yazıda, yurtdışına çıkanların tespiti ve dönenlerin yakalanması, Jandarma, MİT, EGM, yargı organları ve ordudaki üyelerinin belirlenmesi ve şemalarının çıkarılması istenirken “Emniyet’ten sorumlu imamın Ömer kod adlı O.H.Ö, TSK’den sorumlu imamın H.Ö, MİT’ten sorumlu imamın Sinan kod adlı M.K, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılığı yapan ve soyadı A. olan imamın ve diğer devlet kurumlarında sorumlu imam düzeyinde görevli olan kişilerin açık kimliklerinin tespiti” ifadesine yer verildi. Gülen ve yanındakilerin yurtdışındaki ilişki ve irtibatları ve kim adına çalıştıklarının tespit edilmesinin araştırılması talimatı verilen yazıda, cemaatin neyi savunduğu, hangi konularda hassas olduğu, geçmişteki faaliyetleri, cemaat içi kuralları, cemaat dışı ilişkileri, bağlı olduğu ilkeler, cemaat mensuplarının davranış modellerinin belirlenmesi istendi. ‘D ‘Cemaatin arşivleri bulunsun’ Gülen cemaatine yönelik yürütülen soruşturmada savcılığın talimatının ardından dün de Emniyet’in araştırma yazısı basına sızdı. Radikal’in haberine göre, Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi Başkanı Turgut Aslan, 30 ilin emniyet müdürlüğüne gizli ibareli talimat yazısı gönderdi. 25 Haziran tarihli yazıda, TEM Daire Başkanı, şu bilgilerin araştırılmasını istedi: “Öncelikle istihbarat birimleriyle irti bat kurulup cemaatin tuttuğu arşvilerin bulunduğu yerlerin tespit edilerek acil aramalar yapılması ve elde edilecek delillerin değerlendirmeye tabi tutulması. Bu soruşturmanın çerçevesine giren cemaat üyesi olup örgütlü olarak hükümeti devirmek ve anayasal düzeni yıkıp doğrudan faaliyet yürüten kişilerin tespiti, adreslerinin ve açık kimliklerinin belirlenmesi. Ülke çapında eşzamanlı arama ve delil elde etmek için ayrıntılı çalışma yapılıp gecikmeksizin arama ve delil elde etme işlemlerinin gizlilik içerisinde yürütülmesi. Cemaate üye olup aktif olarak hükümeti devirmek ve anayasal düzeni yıkmak için faaliyet yürüten kişilerin cep telefonu ve elektronik ileti şimlerinin denetlenip izlenebilmesi için her türlü araştırmanın yapılması, gerekli kararların mahkemelerden alınabilmesi için işlemlerin başlatılması.” Emniyet yazısında, son 10 yılda işlenen cinayetlerle cemaatin irtibatının da araştırılması istenirken “Cemaat üyelerinin Türkiye’nin son 10 yılında işlenen önemli olaylara azmettiren, yardım eden ya da doğrudan suç işleyen sıfatıyla katılıp katılmadıklarının belirlenmesi, cemaat üyelerinin rolleri bulunduğu iddia edilen Aziz Santoro cinayeti, Hrant Dink’in öldürülmesi, Danıştay saldırısı, Zirve Yayınevi Katliamı, Necip Hablemitoğ Cinayetlerle bağlantısı Hükümet yeni kimlik kartlarında ‘din hanesi’yle ilgili AİHM kararına karşın net yanıt vermekten kaçındı Din hanesi çıkacak mı? u AİHM’nin din hanesinin çıkarılması gerektiği yönündeki kararına karşın Bolu’da devam eden pilot uygulama kapsamında dağıtılan kimlik kartlarının arka yüzünde din hanesi yer alıyor. CHP, konuyu Meclis’e taşıdı. MAHMUT LICALI Fotoğraf: AA ‘Hak ve hukukun bekçisiyim’ İhsanoğlu, yürüyüş sırasında “Başbakan Samsun’da sizin için ‘Statükonun bekçisi’ dedi, ne söyleyeceksiniz” şeklindeki soru üzerine de “Ben hak ve hukukun uygulanmasına, kanun hâkimiyetine bekçiyim. Ben insanların eşit muamele görmesine bekçiyim. Ben anayasada yazılı olan hükümlerin bekçisiyim. Ben Cumhurbaşkanı andındaki hükümlerin bekçisiyim” diye konuştu. Bu arada, İhsanoğlu yanına gelen Şişecam’da çalışan Süleyman Çakmak isimli bir işçinin, “Şişecam grevini hükümetin ertelemesi hakkında ne düşünüyorsunuz” sorusuna da “Türkİş’le konuştuk, biz işçilerin haklarını destekliyoruz” yanıtını verdi. İhsanoğlu Galatasaray Meydanı’nda da basın açıklaması yapan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesi kadınların yanına giderek sohbet etti. İhsanoğlu, kadın cinayetlerinin insanlık ayıbı olduğunu ifade etti. CHP, Anayasa Mahkemesi’nin “adil yargılanma hakları ihlal edildi” kararı verdiği Balyoz davası mağdurlarının “haklarının iadesi” için TBMM Başkanlığı’na bir yasa önerisi verdi. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi’nin imzasını taşıyan “iadei itibar” önerisinde, mağdurların rütbe, derecelerinden kaynaklı hak ihlallerinin iadesinin yanı sıra tahliyelerin geldiği 18 Haziran’ın da “Adil Yargılanma Günü” olarak kutlanması istendi. Başta Balyoz olmak olmak üzere AKP hükümetleri döneminde açılan siyasi davaları “kumpas davaları” olarak nitelendiren Hamzaçebi’nin yasa önerisinin gerekçesi de son derece ilginç. Başta, 1215 tarihli Magna Carta, Mecelle dahil olmak üzere ulusal ve uluslararası demokrasi belgelerinin hiçbirisinde olmayan “sürrealist” bir hukuk devleti yaratıldığını belirten Hamzaçebi, bu görüşüne son derece “edebi ve felsefi” bir yaklaşımla açıklık getirdi:“Sürrealizmi (gerçeküstücülük) Salvador Dali resimlerinde, Victor Brauner heykellerinde, Louis Aragon şiirlerinde, Luis Bunuel filmlerinde, Roger Vitrac oyunlarında gördüğümüz, bilinci hayal gücünün sınırsız özgürlüğünde bilinçdışının emrine veren ve gerçeğin sanatçıdaki izdüşümüne indirgeyen bir sanat akımı olarak biliyorduk. Türkiye’de ise herkesin gözü önünde ve göz göre göre hukukun yargı eliyle iğdiş edilerek özel görevli mahkemeler ve özel yetkili savcılar eliyle muhalefet odaklarını tasfiyenin ve totaliter bir rejimi inşa etmenin uygulamalı hukuk teorisi haline getirildiğini gördük. Sürrealist hukuk teorisi uygulamalarının, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a uzanması üzerine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi kanununun 250. ve 251. maddeleri, 02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı kanunun 105. maddesiyle yürürlükten kaldırılarak 75. maddesiyle 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. maddesine taşınmıştır. Ancak, 6352 sayılı Kanun’un 105. maddesiyle bir yandan sürrealist hukuk teorisinin uygulayıcısı özel görevli mahkemeler kapatılırken diğer yandan geçici 2. maddesiyle açılmış bulunan kumpas davalarını sonuçlandırması öngörülebilmiştir.” Vekile Özel ‘Kuru Temizleme’ Tarifesi Milletvekillerinin yeni makam odalarının bulunduğu hizmet binasında açılan kuru temizlemeci, piyasanın dörtte bir fiyatına hizmet verince, çuvalla gelen yorganlar ve bavulla getirilen kıyafetlerle uğraşmak zorunda kalmıştı. Şirket yoğun ilgiye yetişemeyince önce milletvekilleri dışında personelden kıyafet alımını durdurmuş, ancak bu kez bavullar “milletvekili tarafından gönderilince” son çare olarak da kepenkleri indirmişti. Milletvekilleri ve personelin düşük fiyatlar nedeniyle başta memnun olduğu kuru temizleme hizmeti, şimdi TBMM’de herhangi bir kuru temizlemeci bulunmaması nedeniyle tam bir krize döndü. Tabii bu krizi fırsata çeviren uyanık yatırımcılar da yok değil. TBMM’deki yoğun talep ve TBMM yerleşkesi içindeki kuru temizlemecinin kepenk kapatmasıyla Ankara’da hizmet veren pek çok kuru temizlemeci Meclis’teki müşteri potansiyelini çekebilmek için çeşitli tanıtımlar yapmaya başladı. Öyle ki milletvekilli odalarına tanıtım broşürleri bırakıldı. Hatta bazı şirketler, milletvekilleri ve TBMM personeline “özel tarifeler uygulayacağını” belirterek müşteri kazanmaya çalıştı. Sokaktaki yurttaşa değil milletvekiline özel kampanya yapan şirketlerden birinin vekil odalarına bırakılan tanıtım broşüründe milletvekilleri ve TBMM personeline uygulanacak özel tarife hakkında şu bilgiler verildi: “Takım elbise 25 TL yerine 15 TL; pantolon, pilesiz etek, gömlek, kazak, tshirt 11 TL yerine 6 TL; ceket, mont, pileli etek, bluz 14 TL yerine 9 TL; palto, pardesü, kaban, elbise 17 TL yerine 13 TL.” Daha önce yoğunluk ve garip isteklerle baş edemediği için kepenk kapatan Meclis’teki kuru temizlemecide bir takım elbiseyi 6 TL’ye temizleten milletvekilleri ve personelin özel tarife fiyatlarını pahalı bulduğu konuşulurken biz de haklı olarak “Vekiller bu fiyatları pahalı buluyorsa, sokaktaki vatandaş ne yapsın” diye sormadan edemiyoruz. ANKARA TÜBİTAK tarafından geliştirilen ve yakın bir zaman içerisinde hayata geçmesi beklenen yeni kimlik kartına ilişkin pilot uygulamada yer alan “din hanesinin”, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararı üzerine çıkarılıp çıkarılmaması tartışma yarattı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kimlik kartlarında hangi hanelere yer verilip verilmeyeceğinin ilerleyen süreçte belli olacağını belirterek bu konuda net bir yanıt vermekten kaçındı. AİHM’nin ihlal olarak değerlendirerek kimliklerden din hanesinin çıkarılması gerektiği yönünde kararına karşın Bolu’da devam eden pilot uygulama kapsamında dağıtılan kimlik kartlarının arka yüzünde din hanesinin yer alması üzerine CHP Milletvekili Aykan Erdemir bir soru önergesiyle hükümetten bilgi istedi. CHP’li Erdemir, AİHM’nin nüfus cüzdanında “din hanesinin” yer almasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü düzenleyen maddesini ihlal ettiğine ilişkin kararını anımsattı. 2010’de AİHM tarafından verilen karara karşın nüfus cüzdanlarında din hanesine yer verilmeye devam edildiğini belirten Aydemir, yeni kimlik kartlarında din hanesine yer verilip verilmeyeceğini sordu. İhsanoğlu’ndan Gezi çıkarması KAYHAN AYHAN CHP ve MHP’nin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu Gezi Parkı’nı ziyaret etti. Ardından İstiklal Caddesi boyunca yürüyen İhsanoğlu’na yurttaşların ilgisi büyük oldu. İhsanoğlu, dün akşam saatlerinde beraberinde CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ile Gezi Parkı’nı ziyaret etti. Daha sonra İstiklal Caddesi’ne geçen İhsanoğlu’nu yüzlerce yurttaş karşıladı. İstiklal Caddesi üzerinde bulunan CHP Beyoğlu ilçe binasından da İhsanoğlu’na karanfiller atıldı. İhsanoğlu da partilileri selamlayarak karşılık verdi. Galatasaray Lisesi’ne kadar halkın yoğun ilgisi altında yürüyen Ekmeleddin İhsanoğlu, daha sonra Mısır Apartmanı önünde açıklama yaptı. Ekmeleddin İhsanoğlu, “Bu apartmanın tarihimizde önemli bir yeri vardır. İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif Ersoy son günlerini burada geçirmiştir. Babam da kendisine eşlik etmiştir. Türk milletine burada seslenmekten mutluluk duyuyorum” dedi. İhsanoğlu bir gazetecinin yönelttiği “Sayın Başbakan Samsun’da isim vermeden ‘monşer’ benzetmesi yaptı, ne söyleyeceksiniz” sorusunu ise yanıtsız bıraktı. Ayşe Sayın, Emine Kaplan, Mahmut Lıcalı [email protected] ‘ lerleyen süreçte belirlenecek’ Bülent Arınç verdiği yanıtta, konunun muhatabı olan kamu kuruluşundan aldığı bilgiye göre yeni kimlik kartlarıyla ilgili proje çalışmalarına devam edildiğini belirtti. Arınç, bu kapsamda kimlik kartlarının dizaynı ile hangi hanelere yer verilip hangi hanelere yer verilmeyeceğinin ilerleyen süreçte belli olacağını ifade ederek din hanesinin kaldırılıp kaldırılmayacağı konusunda net bir yanıt vermekten kaçındı. Vatandaşların kullandığı mevcut nüfus cüzdanları üzerinde de din haneleri bulunurken, yıllardır çıkarılmayan Kişisel Verilerin Korunması Hakkındaki Yasa Tasarı’nda dileyen vatandaşların din hanesini boş bırakmasına ilişkin düzenleme bulunuyor. İ Dışişleri kiradan kurtulacak! Bakan Ahmet Davutoğlu, Abdullah Gül’ün kullandığı Dışişleri Konutu’na taşınırsa devlet aylık 47 bin TL kira ödemeyecek MUSTAFA ÇAKIR Konutu’nu kullandığı için Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Gaziosmanpaşa’da kiralanan konutta oturuyor. Gül’ün taşınmasının ardından Davutoğlu da Dışişleri Konutu’na geçerse devlet de ayrıca konut kirası ödemeyecek. Davutoğlu’nun kullandığı konut ve karşısındaki daire için devletin aylık 46 bin 550 lira kira ödediği ortaya çıkmıştı. Gül, Dışişleri Bakanlığı’nın ardından 2007’de Cumhurbaşkanı seçildi. Ancak ikamet için Çankaya Köşkü’nü değil, Dışişleri Konutu’nu kullanmaya devam etti. Gül’ün Dışişleri Konutu’nu kullanması nedeniyle Davutoğlu için Ankara’da “konut” kiralandı. Bu kiralama yıllarca tartışma konusu oldu. Davutoğlu, bir ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül görev süresinin dolmasının ardından şu an kullandığı Dışişleri Konutu’ndan da ayrılacak. Gül, Dışişleri soru önergesine verdiği yanıtta, kiralanan binaya ne kadar kira ödendiğini de açıklamıştı. Davutoğlu, şu bilgileri vermişti: “Halihazırda Dışişleri Bakanlığı Konutu olarak kullanılmakta olan ‘Kırlangıç Sokak No: 32’ adresinde bulunan müstakil bina, 15 Temmuz 2009 tarihinde aylık 39 bin TL kira bedeli üzerinden iki yıl süreyle kiralanmıştır.” Davutoğlu başka bir soru önergesine verdiği yanıtta da konutun hemen karşısında 275 metrekare alanlı başka bir daire daha kiralandığını ifade etmişti. Davutoğlu, “1 Temmuz 2010 tarihinde kiralanan dairenin aylık kira bedeli 7 bin 550 TL’dir” demişti. Böylece toplamda aylık 46 bin 550 lira kira bedeli ödendiği ortaya çıkmıştı. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Kasım 2012’deki tartışmalar sırasında CHP’li Aydın Ayaydın’ın, Davutoğlu’na konut için yıllık 589 bin 816 lira, 3 yılda 1 milyon 769 bin lira kira bedeli ödendiğini anımsatarak “Ödeyeceksen, cebinden öde” demesi üzerine tartışma yaşanmıştı. CUMHURBAŞKANI GÜL: SEÇENEKLERDEN BİRİ ‘O villa damadıma ait’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresi bittikten sonra İstanbul’da 5 dönümlük villada oturacağı iddialarına Köşk’ten açıklama geldi. Cumhurbaşkanlığı açıklamasında villanın “Gül’ün damadına ait olduğu ve seçenekler arasında olduğu” belirtildi. Medyada önceki gün yer alan haberde Gül’ün İstanbul’da Kanlıca sırtlarında Hıdiv Kasrı’nın üst kısmında lüks bir siteden aldığı villada oturacağı belirtildi. Haberin ardından yapılan açıklamada, villanın Gül’ün kızı Kübra ile evli olan işadamı damadı Mehmet Sarımermer’e ait olduğu belirtilirken “Sayın Cumhurbaşkanımızın, söz konusu villada ikamet etmesi seçenekler arasındadır” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle