07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 TEMMUZ 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 AKP, özelleştirmeleri yargı tarafından durdurulan 5 dev kuruluşu geri almaktan vazgeçti Sanki babalarının malı MUSTAFA ÇAKIR ‘Dava’! Başbakan ve AKP’nin cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, adaylığının açıklandığı toplantıda siyasal İslamcı kimliğini biraz daha ilerilere taşıdı. AKP adayı, bir dua ile başlayan, Mülk Allah’ındır yaklaşımıyla devam eden ve yine bir dua ile sonlandırılan konuşmasında partisinin üyelerinin içinde yoğrulduğu düşünce hamurunu anlatırken şöyle diyor: Bu teşkilat içinde kendisine vazife verildiğinde dava sancağını canı bilip göğsünü siper edip gidecek nice kahraman var. AKP’nin cumhurbaşkanı adayının davası nedir? Israrla sorulması gereken soru budur! HHH Kendisi geçmişte özellikle Aleviler konusunda büyük yanlışlar yapmış olsa da sorun adayın inanmışlığı değildir. Sorun, AKP adayının kişisel inancının çok ama çok ötesindedir. Gerçekten birilerinin canı gibi bilmesi istenen sancak, hangi davanın sancağıdır? AKP adayı, yakın yıllarda giderek artan bir sıklıkla kullandığı buradaki dava sözcüğü ile, konuşmasında bir kara dönem olarak nitelediği son iki yüz yıl öncesinden başlayan ve Cumhuriyet ile taçlanan çağdaşlaşma kazanımlarının bu topraklardan tamamıyla silinmesini mi istemektedir? Kaldı ki, davanın sancağı, taşıyıcısına birileri tarafından verilmektedir. Sancağın taşıyıcısı ya da sancaktar bir büyük seçici tarafından seçilmekte ve görevlendirilmektedir. Dikkat edilmeli, taşıyıcı sancağı kendi özgür iradesiyle almıyor; o bir emir kuludur; sancağı bir güçlüden alıyor ve ona göğsünü kahramanca siper ediyor. Bu anlayışın hiçbir noktasında, özgür düşüncenin, yani, özgür insanın yeri olmadığı çok açık değil mi? Ne olduğu açıklanmayan dava bağlamında kullanılan sancak, göğüs, siper ve kahramanlık gibi sözcüklerin Cumhuriyet’in Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer’in de değindiği gibi (2 Temmuz) bir kutsal savaş çağrısı anlamını içermediği söylenebilir mi? HHH Çok açıktır ki buradaki dava, çağımızın insanlık değerlerinin, örneğin hukukun üstünlüğü; düşünce özgürlüğü, kadınerkek eşitliği ya da bilimsel bilginin yol göstericiliği davası değildir. Bunlar olsaydı, adlarıyla sıralanırlardı. Küresel kapitalizmin dizginsiz at koşturduğu bu ortamda Mülk Allah’ındır dedikten sonra ayaklar yerden kesilir; uçarsınız! Cumhuriyet’te Çiğdem Toker’in de sorguladığı gibi (2 Temmuz) mülk, ister adalet mülkün temelidir sözlerinde olduğu gibi ülke anlamında kullanılsın, istenirse egemenlik diye düşünülsün, istenirse de mal varlıkları olarak alınsın, bu sözle, tüm işler öbür dünyaya aktarılmış olur. Bu nedenle artık salt ekonomiye ilişkin bir dava da söz konusu olamaz. Gerçekte, çoktandır bu ülkede adalet varlıklara çalışır; yani, adalet mülkün değil, mülk adaletin temelidir. Eğer mülk egemenlik anlamında kullanıldıysa, AKP adayı bu sözlerle egemenliği, Osmanlı’da olduğu gibi yeniden mülkün sahibi olan Allah’a ait mi saymaktadır? Kuşkusuz, mal varlığı olarak mülkün anlamını, sermayenin kimlere ait olduğunu ve nasıl el değiştirdiğini en iyi bilen, onu çok kararlı bir biçimde yandaş sermayedar yaratmak için kullanan AKP adayıdır. HHH Kamuoyu oluşturan çevreler, diğer cumhurbaşkanı adayları ve onların destekçileri AKP adayını asıl, bu dava noktasından sorgulamalıdır. Davayı görmeyip yarışı yalnızca AKP adayının mal varlığı ya da Başbakanlık’tan istifa etmesi gerektiği sınırlarına çekme yanlışına düşülmemelidir. AKP adayı, sığındığı din kalkanından çıkarılarak dava konusuna açıklık getirmek zorunda kalmalıdır. ANKARA Devletin “kamunun malından vazgeçmesi” anlamına gelen Meclis’teki torba tasarıda yer alan madde değiştirilmeden kabul edildi. Bu arada genel müdürler ve daire başkanlarının yanı sıra polis ve jandarmanın mahkeme kararıyla eski görevlerine dönmeleri de engellendi. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşmeleri devam eden torba tasarıya alt komisyon görüşmeleri sırasında Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Yasa’ya eklenen madde şöyleydi: “Bu maddenin yayımı tarihi itibarıyla devir ve teslim işlemlerinin tamamlanmasının üzerinden 5 yıl geçmiş olan özelleştirmeler hakkında verilmiş olan yargı kararları ile ilgili olarak sözleşmelerinde belirtilen haller dışında bu kuruluşların geri alınması yönünde herhangi u Tüpraş’ın yüzde 14.76 hissesinin yanı sıra, Eti Alüminyum, Kuşadası Limanı, Çeşme Limanı, Balıkesir SEKA İşletmesi özelleştirmelerini iptal eden yargı kararları, yasada değişiklik yapılarak aşılmaya çalışılıyor. Torba tasarıya eklenen maddeyle devlet, satışları iptal edilen “kamu mallarını” geri almayacak. bir işlem tesis edilemez.” “Adrese teslim” bu düzenleme özelleştirmeleri yapılan 5 dev kuruluşu hedefliyor. Tüpraş’ın yüzde 14.76 oranındaki hissesinin yanı sıra, Eti Alüminyum, Kuşadası Limanı, Çeşme Limanı, Balıkesir SEKA İşletmesi özelleştirmelerle satılmıştı. Bu satışlarla ilgili yargıdan çok sayıda durdurma ve iptal kararı çıktı. Ancak hükümet her defasında yargı kararlarını aşmak için değişiklikler yaptı. Bu değişiklikler de yargıdan döndü. Şimdi de yasa değişikliğiyle yargı kararları aşılmaya çalışılıyor. Madde ile devlet, satışları yargı tarafından iptal edilen dev kuruluşlardan vazgeçiyor. CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, düzenlemenin hukuk devletine aykırı olduğunu vurguladı. Türeli, “Anayasa Mahkemesi’nden döneceği bilinen bir maddenin tasarı içinde olmasının anlamı yok” dedi. CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin de, “Kimse ‘ben yargı kararlarını uygulamıyorum’ diyemez” diye konuştu. Komisyonda kabul edilen diğer önergelere göre de kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri kapsamında belediyenin yurttaşlarla yaptığı anlaşmalarla belediye mülkiyetine geçen ve üzerinde proje uygulanarak yeniden yurttaşlara verilecek taşınmazlara haciz uygulanamayacak. Belediyenin proje karşılığı borçlanma yo luyla elde ettiği gelirleri, şartKimleri etkileyecek? lı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları Türkiye KamuSen’in yaptığı çaile belediye tarafından tahsil lışmaya göre, değişikliğin ardınedilen vergi, resim ve harç dan dava açsalar bile, mahkeme gelirleri üzerinde bulunan kararının gereği 2 yıl sonra yerine getirilecek olan, ayrıca eski görevhacizler kaldırılacak. lerine de dönemeyecek olan görevÖte yandan komisyonliler şunlar: Valiler, büyükelçiler, daida, memurların iş güvenmi temsilciler, daimi delegeler, MGK cesini ortadan kaldıran Genel Sekreteri, Diyanet İşleri başkanı maddenin kapsamı da ve Yüksek Din Kurulu üyeleri, Yüksek raltıldı. Üst düzey yö Denetleme Kurulu başkan ve üyeleri, neticiler ile daire baş müsteşar ve yardımcıları, genel müdür kanlarının yanı sıra po ve yardımcıları, DPT genel sekreteri ve lis, jandarma, sahil gü daire başkanları, DPT planlama uzmavenlik personeli ise yi nı, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma ne kapsamda kaldı. Bu Kurul üyeleri ve genel sekreteri, Vakıflar unvanlarda görev yapan Genel Müdürlüğü İdare Meclisi başkan memurlar görevden al ve üyeleri, DİE başkanı, Devlet Personel başkanı, AEK genel sekreteri, bama ve atama kararları kanlıklardaki kurul başkanları ve üyelena karşı açtıkları dava ri, bakanlık müfettişleri, bakanlık müşaları kazansalar bile es virleri, birinci hukuk müşaviri, bakanlık ki görevlerine döneme daire başkanları, il idare şube başkanyecek. Ayrıca mahkeme ları, bölge müdürleri ve başmüdürler, kararları 1 ay içinde de vali muavini, kaymakam, il hukuk işğil 2 yıl sonra uygulana leri müdürü, il emniyet müdürü, daire başkanları, polis, jandarma, gümrük bilecek. muhafaza ve sahil güvenlik teşkilatı kadrolarında görev yapan personel. Para mı var ki biriktirelim MemurSen AKP ile büyüyor! Bakanlık mazeret arıyor DUYGU GÜVENÇ Ekonomi Servisi Türkiye’de tasarrufların önündeki en büyük engel gelir yetersizliği olmaya devam ediyor. ING Bank’ın “Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması”nın 2014 ilk çeyrek sonuçlarına göre, tasarruf edememe nedenleri arasında ilk sırayı geçmiş dönemlerde olduğu gibi “gelir yetersizliği” aldı. Bu faktörü “borçların/ödemelerin olması” izledi. Araştırmada şunlara dikkat çekildi: 4 Tasarruf oranı yüzde 15.1 seviyesine çıktı. 4 Tasarrufu olmayıp gelecekte tasarruf yapmayı planlayanların oranı yüzde 39. 4 En önemli tasarruf nedenleri: Yüzde 34 ile “çocuklar”, yüzde 32 ile “geleceğe yatırım” ve yüzde 11 ile “ev sahibi olmak”. 4 Belirsizliğin arttığı bu dönemde altın ve dövize yönelim arttı. 4 TL vadeli hesaplar yüzde 25 oranıyla en çok tercih edilen araçların başında geldi. Dünyada yaklaşık 1.2 milyar Müslüman var. Geçen hafta yayımlanan bir uluslararası eğilimler raporu, Müslümanların büyük çoğunluğunun, kökten dincilikten (“aşırı” akım ve yorumlardan) yana olmadığını gösteriyor. Diğer taraftan Afrika’dan Ortadoğu’ya, El Kaide türevi cihatçı örgütlerin siyah bayraklarının giderek daha yoğun biçimde dalgalandığını, bu “örgütlerin” saldırılarında, ölenlerin, kaçırılıp tutsak alınanların sayısının artmakta olduğunu görüyoruz. Son dönemde, üç İsrailli genç kimliği belirsiz kişilerce kaçırıldı, sonra cesetleri bulundu. Bir Filistinli genç kaçırıldı, onun da cesedi bulundu. IŞİD adlı örgüt, etkinliklerini Suriye’den Irak’a kaydırdı, Musul’u aldı ve ramazan başlarken, örgütün lideri kendini halife ilan etti; IŞİD’in adı, tüm dünyayı potansiyel toprağı kabul eden bir İslam Devleti (İD) olarak değişti. ABD ve İngiltere’de havaalanlarında yine güvenlik alarmı verildi; medyada terörist saldırı olasılığı paranoya hızla artmaya başladı. Tüm bunlar olurken kökten dinciliğe karşı olduğunu iddia eden büyük Müslüman çoğunluğun, bu “çoğunluğun” entelektüellerinin bu kökten dinci akımların yarattığı ve çoğu zaman yaşamlarını altüst eden kaos, terör, yıkım karşısında öfkelendiğine, dehşete düştüğüne ilişkin kayda değer bir belirti yok. Paradoks işte burada! Bu büyük çoğunluk, kederli gözlerle, bu şiddetin kurbanlarına bakarak “Ama bu İslam değil ki. Bunlar Müslümanları temsil edemez ki. Bunlar Müslümanlığa zarar veriyor” diye söylene u KESK ve KamuSen’in üye sayısındaki artış 2 binlerde kalırken MemurSen’in üye sayısı 55 bin arttı. ANKARA (Cumhuriyet) Türkiye KamuSen ve KESK tarafından iktidara yakın olmakla eleştirilen MemurSen üye sayısını bir yılda 54 bin 998 artırdı. MemurSen’in üye sayısı 762 bin 650’ye yükseldi. Türkiye KamuSen ile KESK’in üye sayısındaki artış 2 bin 706 ve 2 bin 520’de kaldı. Çalışma Bakanlığı, memur sendikaları ve konfederasyonlarının Temmuz 2014 üye sayılarını yayımladı. Türkiye’de 2 milyon 270 bin 558 memur var. Sendikalı memur sayısı 1 milyon 589 bin 964. MemurSen’in üye sayısı temmuz 2013’e göre 707 bin 652’den 762 bin 650’ye yükseldi. MemurSen, 11 hizmet kolunun tamamında yetkili hale geldi. Türkiye KamuSen’in üye sayısı aynı dönemde 447 bin 641’e, KESK’in üye sayısı da 239 bin 700’e çıktı. Birleşik Kamuİş’in üye sayısı 50 bin 503’e çıktı. Cemaate yakın olduğu ifade edilen Aktif EğitimSen’in üye sayısı 23 bin 489 oldu. Aktif EğitimSen, bu hizmet kolunda 5. sırada yer aldı. CihanSen Konfederasyonu’nun üye sayısı da 24 bin 299’da kaldı. En fazla sendikalı memurun yer aldığı hizmet kolu yine eğitim, öğretim ve bilim hizmetleri oldu. Who’s Next’ten özür Ekonomi Servisi İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Yardımcısı Volkan Atik, Türkiye’nin onur konuğu olarak katıldığı Who’s Next Paris’te düzenlenen ve büyük tepki çeken şovun kendileriyle hiçbir ilgisi olmadığını vurgulayarak “Tamamen İHKİB’in bilgisi dışında gerçekleştirilen bu yerleştirme sanatını hiçbir şekilde kabul etmiyor ve protesto ediyoruz. Bunu fuar idaresine bildirdik. Onlar da hem İHKİB’e hem Ekonomi Bakanlığımı za özür mektubu gönderdiler” dedi. Türkiye’nin 2013’te Fransa’ya 1.1 milyar dolarlık hazır giyim ihracatı gerçekleştirdiğini söyleyen Atik, “Fuarın tamamında Türk kültürünü, geleneklerini ortaya koyan titiz bir çalışma sergiledik. Dünyanın dört bir yanından katılımcılar, fuarın her bir noktasında Cumhuriyet Türkiyesi’nin aydınlık yüzünü, tasarım ve üretim gücünü gördüler. Who’s Next Paris’ten, rekor ihracat artışının tohumlarını ekerek ayrıldık” diye konuştu. ANKARA Fransa’daki Dünyaca ünlü Who’s Next moda fuarında “fesli ve dansözlü” tanıtıma kamuoyundan gelen tepkiler üzerine Dışişleri’ndeki kaynaklar fes savunmasını “tanıtımın 15 dakikada durdurulduğu” bilgisini vererek yaptı. Fuarda Türkiye onur konuğu olduğu için özel davet düzenlendiği ve davetin de fuar kapandıktan sonra verildiği belirtildi. Diplomatik kaynaklar bu tanıtımın sorumlusunun fuarın çalıştığı organizasyon şirketi olduğunu ve belirlenen konsepte uyulmadığını belirterek “Bu anlaşmamızdaki proje değil. Abuk sabuk” diye yorumladı. İslam Dünyasında Büyük Paradoks rek savunmaya geçmeye çalışıyor. Diğer taraftan, ne zaman, İslam dininin dışından birinin, Müslümanlığa saygısızlık ettiği, Müslümanlığı kötü tanıttığı iddia edilse bunlar kolaylıkla sokaklara dökülerek siyah bayraklı militanlarla birlikte kitlesel protesto gösterileri sahneleyebiliyor. Uluslararası eğilimler araştırma kuruluşu PEW 14 ülkeden Müslümanlar arasında 14 bin 200 örnekle 10 Nisan25 Mayıs 2014 döneminde gerçekleştirdiği anketin sonuçlarını geçen hafta yayımladı... Bu anketin bulguları, söz konusu ülkelerde, “aşırı” dinci akımların etkinlikleri karşısında kaygı duyanların oranının, 2013 yılında yüzde 23 (Türkiye) – 81 (Lübnan) arasında değişen bir düzeyden, 2014 yılında artarak yüzde 50 (Türkiye) – 92 (Lübnan) düzeyine yükseldiğini gösteriyor. El Kaide’ye olumlu bakanların oranı da yüzde 2 (Lübnan Sünnileri) ile yüzde 28 (Bangladeş) arasında yer alıyor, daha çok yüzde 15’in altında (Türkiye yüzde 5) yoğunlaşıyor. PEW anketi, cihatçı İslamın, Boko Haram, Hizbullah, Hamas, Taliban gibi gruplarına yönelik algıları da araştırmış, olumsuz algıların son yıllarda giderek daha ağır bastığını görmüş. Nihayet bombalı intihar saldırıları konusunda da genelde Gazze şeridi dışında olumlu bakanların oranları da yüzde 40’ın altında, genelde yüzde 5 (Tunus) ile yüzde 24 (Mısır) arasındaki bir yelpaze içinde kalıyor. Bu olumsuz yaklaşım da yine genel olarak 2007’den bu yana bir artış eğilimi sergiliyor (daha ayrıntılı bilgi için: http:// pewrsr.ch/TzwhOQ) IŞİD’in lideri kendini halife ilan etmesiyle İslam dünyası, 1924’ten bu yana ilk kez bir halifelik iddiasıyla karşı karşıya kaldı. İddia iki açıdan çok büyük. Birincisi, kendini halife layan bir küresel İslam devletinin kuruluşu ilan edilmiş oluyor. Bu iki iddia tüm Müslümanları halifeye boyun eğmeye ve cihat için oldukları yerde savaşmaya çağırmış oluyor. Hem de ne çağırma! Kendini halife ilan adam şöyle diyor: “Allah’tan kork, korkulması gerektiği gibi ve öleceksen Müslüman olarak öl... Ey mücahit atıl ileri Allah’ın yolunda. Allah’ın düşmanlarını terörize et ve ölümü arzula... Zira yaşam sona erecek bu dünyada, sonra sonsuza kadar sürecek.” Bu “Halife”nin cihat anlayışı: Korkmaktan, terör saçmaktan, ölümü arzulamaktan, yaşamı bu dünyanın dışında aramaktan... Allah adına bu dünyayı yakmaktan söz ediyor, öbür dünyada sonsuza kadar yaşamak için... Bu çağrı, yukarda aktardığım ankette kaygılarını dile getiren Müslüman çoğunluğu bence iç huzuruyla kaçmaları mümkün olmayan bir ikilemin içine adeta fırlatıp atıyor. Ya “Halife” hakikidir, öyleyse çağrısına cevap vermek her dini bütün Müslümanın görevidir. Ya da “Halife” hakiki değildir, bu mevkiyi kapmaya çalışan bir sahtekârdır. Öyleyse, bu adam Müslümanlığa büyük bir kötülük yapmaktadır; bu iddiaya karşı çıkmak, savaşmak her dini bütün Müslümanın görevidir. Ama ben ne birincisinin ne Çoğunluğun eğilimi Halifenin ikinci gelişi ilan eden şahıs, ortada hiçbir kanıt olmadan, El Kureyşi (peygamberin kabilesinden gelen) ve El Hüseyni (peygamberin ailesinden gelen) isimlerini kullanıyor. Bu durum, bu iddialara inanan Müslümanların, bu yeni “Halife”nin buyruklarına karşı çıkmasını çok zorlaştırıyor. İkincisi, bu halifeyle birlikte, önce tüm Müslüman dünyasını, sonra “Roma”yı (Hıristiyan dünyasını) egemenliği altına almayı amaç de ikincisinin gerçekleşeceğini düşünüyorum. Müslüman dünyasının çoğunluğunu oluşturan kesim bugüne kadar hep bu tür ikilemlerden kaçtı. Her savunulamaz şiddet olayından sonra “Ama bu İslam değil ki. Bunlar Müslümanları temsil edemez ki. Bunlar Müslümanlığa /İslama zarar veriyor” diyerek itiraz etti. Ama, bunlar İslama zarar veriyor, öyleyse karşı çıkmak, kampanya yapmak, hatta bunlara karşı mücadele etmek için adım atmadı. Bütün dinler “mutlak”a ilişkindir, ister istemez. Şiddet, baskı öğelerini, içine doğdukları dönemin bugün garip, hatta korkutucu gelecek özelliklerini yansıtırlar. Bunların yanı sıra dinler, insan yaşamına bir anlam veren, “yaşam dünyasını” düzenlemeye, ahlaka, adalete ilişkin öğeler de içerirler. Bu ikinci grup öğelerin egemen olmasını isteyenlerin, şiddet ve baskı öğelerini öne çıkaranlara, sahte “halifelere”, uydurma “mehdilere” karşı dinlerini korumak için mücadele etmeleri gerekmez mi? Bu mücadelenin, Müslüman olmayanların soran bakışları karşısında “ama şöyle, ama böyle” demenin, yakınmaların ötesine geçen bir pratiği sergilemesi gerekmez mi? Gerekir, ama Müslüman dünyasının çoğunluğu ya anketlerde sorulara cevap verirken doğruyu söylemiyor, ruhlarının derinliklerinde “radikal grupları benimsiyor”. Ya da “Müslümanlığa” zarar verdiğini düşündüğü bu gruplar karşısında infiale kapılıp harekete geçmediğine göre, aslında dini inançları konusunda kendisine doğruyu söylemiyor. Saman el yakacak Ekonomi Servisi Kurak geçen kış ve ilkbahar mevsiminin ardından başlayan aşırı yağışlar tarım sektörünü vurmaya devam ediyor. Çiftçiyi bu kez ot ve saman fiyatlarının artacağı endişesi sardı. Yaklaşan Kurban Bayramı nedeniyle hareketlenen hayvancılık sektöründe çiftçiler, hasat başlamadan ot ve samana yoğun talep gösterince fiyatlar tırmanışa geçti. Geçen yıl hasat döneminde kilogramı 1015 kuruş arasında olan samanın fiyatı 3540 kuruşa kadar çıktı. Ot balyasının fiyatı da 6070 kuruşa yükseldi. AA’ya konuşan Çubuk Ziraat Odası Başkanı Orhan Gülle, olumsuz hava şartlarının hububat ekimlerini olumsuz etkilediğini bunun da saman üretimini azalttığını söyledi. Gülle, “Henüz buğday hasadı başlamadığı için samandan ziyade ot balyasının fiyatı arttı. Bazı besiciler de diğer illerden saman balyası getiriyor. Bu da saman fiyatlarını artırıyor. Saman bu yıl yine cep yakacak” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle