08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 TEMMUZ 2014 PAZARTESİ 6 HABERLER Sağlık sorunları nedeniyle başvuru yapan 1121 tutuklu ve hükümlü geri çevrildi Mahkumsan hasta olamazsın! MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Hastalık gerekçesiyle rapor için Adli Tıp Kurumu’na başvuruda bulunan bin 121 tutuklu ve hükümlünün başvurusunun reddedildiği ortaya çıktı. Cezaevlerinde 104 kanser hastası hükümlü ve tutuklu olduğu da bildirildi. CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, Adalet Bakanı’nın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede, cezaevlerindeki kanser hastaları hakkında bilgi istedi. Önergeyi Adalet Bakanı Bekir Bozdağ yanıtladı. Bozdağ’ın yanıtına göre, ceza infaz kurumlarında 104 kanser hastası hükümlü ve tutuklu var. Bu kişilerin bir kısmının tedavileri kurum revirinde, ileri tetkik, tedavi ve rehabilitasyon gerekenlerin tedavilerinin devlet hastanelerinde, daha ileri sağlık hizmeti gerekenlerin tedavilerinin ise üniversite hastanelerine sevk edilerek yerine getirildiği belirtildi. Yanıtta, iyileşinceye kadar infazı ertelenen 184 hükümlü ve tutuklu bulunduğu ifade edildi. Yanıta göre 1 Ocak 2013 ile 31 Aralık 2013 tarihleri arasında hasta hükümlü ve tutuklularla ilgili Adli Tıp Kurumu’na 2 bin 495 dosya geldi. Bu kapsamda 1527 rapor ile 968 müzekkere düzenlendi. Yanıtta, “Bunlardan Cumhur başkanı affı kapsamında 5, infaz tehiri (erteleme) kapsamında 178, hastane şartlarında yatırılarak tedavi edilmesi istenilen 60, akıl hastalığı tepsit edilerek yüksek güvenlikli sağlık kuruluşunda tedavi olması gereken 38 kişi hakkında gerekli raporların düzenlendiği” dile getirildi. Toplam bin 121 kişinin talebinin ise reddedildiği ve ilgili Cumhuriyet savcılıklarına gönderildiği belirtildi. Kurul tarafından değerlendirmeye alınan hastalar içerisinde kanser hastalarının da bulunduğu ancak, salt kanser tanısına yönelik istatistik tutulmadığı ifade edildi. Öcalan Çıkmayı Umut Edebilir mi? İktidarın Meclis’e yasalaşmak için getirdiği yeni “Çözüm Paketi” tasarısı, acil olarak yasalaşacak, çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimlerine şunun şurasında az bir zaman kaldı. Ama daha önemlisi Meclis kapanacak.. Bu tasarının öncelikle Kürt seçmenin oylarının RTE’ye akması amaçlı olduğunu, bilmem söylemeye gerek var mı.. Müthiş bir olumlu hava estiriliyor. Hürriyet’teki Okan Konuralp’ın dünkü haberini okuyorum, yasada tabii ki olmayan ama uygulama mutabakatı olarak topluma sunulanlara göre, PKK çekilme sürecini yeniden başlatacakmış. Biliyorsunuz önceki pakette de geri çekileceklerdi ama geçen mayıs ayında PKK geri çekilmeyi durdurmuştu. Şimdi ise bu süreç “denetimli ve gözetimli geri çekilme” olarak yeniden başlayacakmış. Dahası, bu yeni süreçte, PKK silahlarının imhası da söz konusu olabilirmiş. HHH Olabilir mi, belki. Önyargılı olmak istemem. Çünkü PKK’nin silah bırakması, silahlı mücadeleyi tamamen terk etmesi, Kürt siyasal hareketinin “dağdan ovaya” inerek meşru zeminde mücadele vermesi büyük çoğunluğun isteği. 30 yılı aşkın süren bu belalı durumun son bulmasına karşı çıkmanın mantıkla ve yurtseverlikle bir ilgisi olamaz. Belki de bu sürece çok önceden girebilirdi Türkiye. Ama bugüne kadar RTE iktidarı Kürt meselesini kendi politik yararlarına uygun olarak kullandı. Bazen silah ve sopa kullandı bazen havuç.. Özellikle seçim zamanları öncesi havuç, seçim sonraları da sertlik.. AKP Kürt siyasetini araçsallaştırmıştır.. Kürtler bunun farkında değil mi.. Tabii ki.. Ama, daha önce yazdığım gibi, Kürt silahlı ve siyasal hareketini kontrolünde bulunduran ve iktidarın da bu amaçla kendisine yardım ettiği Abdullah Öcalan’ın siyasi kaderi ve dışarı çıkması, RTE iktidarının elinde. Cumhurbakanlığı seçiminde de ilk turda seçilememesi durumunda, RTE’nin kaderi de Kürt seçmenlerine bağımlı. Bir kader birliği söz konusu.. RTE ilk turda seçilerek Kürt oylarına muhtaç olmamak istiyor.. Kürtler de tam tersini.. HHH Abdullah Öcalan ve Kürt Siyasi Hareketi, PKK’nin tam geri çekilmesinde, hatta silahsızlanmasında ve dağdan inerek siyasal sürece entegre olmasında samimi olabilirler mi? Yoksa, iktidar ile RTE yine geçici bir kader birliği içindeler mi, kısa bir süre sonra, bu ortaklık yeniden bozulacak ve herkes kendi mevziine geri mi dönecek? Beşir Atalay “bu yeni sürecin hedefi, silahların bırakılması, şiddetin bitmesi ve eve dönüşün sağlanması” olduğunu belirtti. Gerçekten yeni bir döneme mi giriyoruz? Bu sorular, önemli ölçüde Öcalan’ın, dışarı çıkmak ve Kürt siyasal hareketinin başına geçmek arzusunun ne kadar güçlü olduğuna da bağlıdır. MİT ile İmralı’da yapılan görüşmelerin içeriğini şüphesiz bilmiyoruz.. Ama hem Öcalan’ın hem İçişleri Bakanı Efgan Ala ve Başbakan yardımcısı Beşir Atalay’ın yaptıkları açıklamalar bize içerikle ilgili fikirler veriyor. Şüphesiz, İmralı’da yapılan görüşmelerin geçen yıl medyaya sızdırılan tutanakları da aslında, ÖcalanMİT görüşmelerinin seyri ve karşılıklı verilen sözlervaatler hakkıda da temel bilgiler veriyordu. Bütün bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, Öcalan’a bir dışarı çıkma perspektifi verilmiş. Öcalan bunun gerçekleşeceğine ve “normal hayata” dönebileceğine epey inanıyor. Eğer bu olası durum, PKK’nin gerçekten silahları bırakıp “eve dönmesi” ile, yani şiddetin bitmesi ile sonuçlanırsa, Öcalan’ın bu beklentisi gerçekleşebilir ve böyle bir umudu beslemesinin de maddi koşulları var demektir. HHH Eğer yukarıda yazdıklarımız perspektifinde, süreç yeni bir döneme girecekse, AKP iktidarının “eve dönüş”ün kapılarını açacak garantileri yasalaştırmasına karşı çıkmak, ancak “siyasal hesaplar”ı gerektirir. Biz ise burada nesnel davranacağız.. Tasarıya bazı eleştirilerimiz olmasına rağmen, seçimlerde bir araç olarak kullanılacak olmasına rağmen, eğer umut saçılan sürece yardımcı olacaksa, bu tasarının Meclis’ten geçmesine hayır diyemeyiz. Tabii hemen gelecek: Ne karşılığı bu süreç? İzleyeceğiz, bakacağız ve yorumlayacağız. Irak ve Suriye’de gelişmeler büyük Kürdistan düşü için Kürtler arasında gerçekçi umutlar yaratsa bile biz kendi sorunumuza odaklanmalıyız. Belki de Türkiye Kürtlerinin, Türkiye ve bizlerle birlikte yaşamaktan daha iyi olanakları yoktur.. Öyle mi acaba? Veya böyle olması için neler yapılmalı? Gezi korkusu bitmiyor Adana Emniyeti’nin savcılığa gönderdiği akıldışı fezlekede Erdoğan’ın açıklamalarını çürütmek, poliste ‘nereden çıkacaklar’ endişesi yaratmak gibi suçlamalar bulunuyor KAZ DAĞLARI SİNAN TARTANOĞLU HES direnişi kaldığı yerden devam edecek İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Başta Kazdağları olmak üzere ülkenin önemli doğal alanlarına yönelik HES, maden ve termik santral tehditlerine karşı gençlerle çevreciler, yine Edremit Zeytinli’de buluşacak. Bir hafta bölgede kamp kuracak gençler, “Kazdağları’nın Bin Pınar’ı gözyaşı olmayacak. Derelerimiz özgür akacak” vurgusu yapacak. Yürüyüş ve konserler gerçekleştirilecek. Gençlik Muhalefeti’yle Güney Marmara Doğal ve Kültürel Çevreyi Koruma Derneği (GÜM ÇED) Edremit Şubesi tarafından geçen yıl yine Zeytinli’de “Gezi ruhu Kazdağları”nda adıyla, konaklamalı kamp gerçekleştirilmişti. Etkinlikteki yürüyüşte atılan sloganlarla, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı mağdur ettikleri gerekçesiyle 8 kişi hakkında dava açılmıştı. Davaya 21 Ekim’de devam edilecek. Başbakan’ı çürütmek suç oldu Fezlekede, kentte Adana tikleri görüntülerin içeDireniyor Platformu tarafın riğinde sözde polis şid4 kişi dan, Atatürk Parkı ve benzeri detinde kullanılan oranpark ve alanlarda akşam sa tısız güç gibi konuların öldü iddiası atlerinde düzenlenen park fo işlendiği, Başbakanımırumları için dikkat çeken değerlendirmeler yapıldı. Fezlekede, “Her forumun legal/illegal bir yapılanmanın kontrolü altında olduğunun görüldüğü, forum alanlarına hakim örgütlerin dışında organizatör olarak farklı bir grubun girmesine müsaade edilmediği, bununla birlikte farklı grupların kontrolünde bulunan forumların gündemlerinin aynı olmasının dikkat çektiği, bu hususun etkinliklerin tek bir merkezden yönetildiğini gösterdiği” denildi. Forumlarda Halkevleri’nin kontrolünde “video gösterimlerinin” düzenlendiğinin belirtildiği fezlekede, “İzlet ANKARA Adana Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, kentte Ağustos 2013 ile Nisan 2014 arasında gerçekleştirilen tüm protesto eylemleri ile ilgili 25 kişi hakkında fezleke hazırlayarak savcılığa gönderdi. Fezlekede, şüpheliler “Ahmet Atakan, Ethem Sarısülük, Berkin Elvan, yolsuzluk ve YÖK protestoları”na kadar tüm eylemleriyle “Gezi eylemlerini yeniden canlandırmaya çalışmakla” suçlanırken, aralarında öğretmen ve doktorların da bulunduğu 25 kişi DHKP/C gibi başta olmak üzere sayıda örgüte üye olmakla suçlandı. Kentte düzenlenen “park forumları”nın da terör etkinliği gibi gösterildiği fezlekede, “Başbakanımızın açıklamalarını çürütmek”, “Güvenlik güçlerine ‘Bu sefer nereden çıkacaklar’ endişesi yaşatmak” gibi suçlamalar yöneltildi. Adana Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, aralarında doktor ve öğretmenlerin de bulunduğu 28 kişi hakkında “Silahlı terör örgütüne üye olmak, terör örgütünün propagandasını yapmak, halkı hükümet aleyhine isyana teşvik etmek” suçlarının işlendiği iddiasıyla fezleke hazırlayarak nisan ayında Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. ‘Engeller ancak zihinlerde aşılır’ Fezlekede, 27 Nisan 2013 15 Nisan 2014 tarihleri arasında Adana’da gerçekleştirilen “Gezi Direnişçilerine Özgürlük”, “Berkin Elvan Onurumuzdur”, “6. Şehit Ahmet Atakan”, zın Gezi Parkı olayla“Yolsuzluğa, Talana, Hırsızlığa Hayır, HüküFezlekede, ülke rında yaptığı açıklamet İstifa”, “Sürgünlere Karşı Sessiz Kalmageneline yayılan Gezi maları çürütür mayacağız”, “YÖK kaldırılsın! Parasız, BilimParkı protestoları ile hiyette görüntülesel, Demokratik, Anadilde Eğitim” talepleilgili “80 ilimizde toplam rin derlendiği tesrinin dile getirildiği tüm protesto eylemleri ile 3 milyon 178 bin 320 pit edilmiştir” ifaAnkara’da KESK ve Eğitim Sen tarafından katılımcı ile gerçekleşen desi yer aldı. Fezdüzenlenen ve eğitim politikalarının proteseylemler neticesinde 1 lekede, “Park foto edildiği eylemlerinin tamamında, “Hüküpolisimiz şehit olmuş, rumlarının, polis met karşıtlığı temelinde geniş halk kitlele2 vatandaşımız hayatını ve hükümeti eykaybetmiş, 1 vatandaş da rini bir araya getirmek, örgütsüz halk kitlemleri ve eylemgösterecilerin yolu trafiğe lelerini örgütlemek ve bu yolla eleman kacileri merak eder kapatmaya çalışması zanmak, Gezi Parkı eylemleri farklı alansonucu trafik kazasında hale getirilme lara taşıyarak sürdürmek” amacıyla, “Teyaşamını yitirmiştir. 665 si, ‘Bu sefer nerör örgütlerinin talimatları doğrultusunda güvenlik görevlisi ile 4 reden çıkacaklar’ sol terör örgütleri ve fraksiyonları ile birlikbin 56 vatandaşımız endişesinin güvente hareket edildiği” öne sürüldü. Polis, soruşda çeşitli yerlerinde lik güçlerine yaşatılturma kapsamında, 28 kişi ile ilgili görüntü tesyaralanmıştır” gibi ması” amacına yönepit tutanaklarını, tape değerlendirme tutanaklarıgenel ifadeler lik olduğunun öne sünı, iletişim tespit tutanaklarını, teknik araçlar ve kullanıldı. rülmesi dikkat çekti. izleme tutanaklarını savcılığa sundu. Her protesto terör Protesto gösterilerine katıldıkları için terörden yargılanan KESK’liler destek istedi İstanbul Haber Servisi Tunceli Bedensel Engelliler Derneği ya rarına Bostancı Gösteri Merkezi’nde bir etkinlik düzenlendi. Engellilerden oluşan müzik ve folklor ekiplerinin gösterisinin yapıldığı etkinlikte, halk müziği sanatçıları Mustafa Özarslan, Emre Saltık, Yılmaz Çelik ve Aynur Haşhaş da konser verdi. Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki etkinliğe, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, CHP İstanbul Milletvekili Celal Dinçer, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, CHP Engelliler Üst Kurulu Üyesi Gökhan Canoğlu, Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkanı Yılmaz Demirel, eski Tunceli Emniyet Müdürü Hayati Yılmaz’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. Akkaya, “Biz CHP grubu olarak engelli kardeşlerimizin her zaman yanında olduk ve olmaya devam edeceğiz” dedi. Kılıç ise “Asıl engel zihnimizde kurduğumuz engelledir” dedi. ‘Esas suçlu iktidar’ HAZAL OCAK Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri, 8 Temmuz’da Çağlayan Adliyesi’nde görülecek duruşmaları için meslek örgütlerini ve yurttaşlara çağrı yaptılar. Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) ve Türk Tabibler Birliği (TTB) üyesi Dr. Onur Bilgiç “Bizlere yöneltilen ÇHD’li avukatların gözaltına alınmasını protesto eden eylemlere katıldın mı, Grup Yorum bileti aldın mı, 1 Mayıs’a katıldın mı suçlamalarının hepsini kabul ettik. Biliyoruz ki bunlar suç değildir. Asıl suçlu aranacaksa iş güvencesini savunan bizler değil, taşeronlaştırmayla Soma’da madencilerin katledilmesine göz yuman hükümet yetkileri yargılanmalıdır” dedi. Gazetemizi ziyaret eden KESK üyelerinden Dr.Onur Bilgiç, “Bu dosyada bizim işgüvencemiz için yaptığımız mücadele ve buna karşı AKP’nin hazımsızlığıyla bir yılı aşkın bir zamanda hapishanelere doldurulmamız. İddianame adı altında bu gerçeğin üstünü kapatmaya yönelik kurmacalar, safsataları var” değerlendirmesi yaptı. Dr. Bilgiç’in eşi Özden Doruköz Bilgiç de 4 günlük gözaltı süresi sırasında kendilerinden zorla tükürük örneği aldıklarını belirterek, bu uygulamanın hukuka aykırı olduğuna dikkat çekti. Tutuksuz yargılanan öğretmen Özgür Doğan ise hakkında 25 yıl hapis cezası istediklerine dikkat çekerek “Suçum, 1 Mayıs’a kırmızı montla katılmam. Örgüt montu demişler. İş güvencesi istemişim hâlâ istiyorum. Taşeronlaşmaya karşıyım” ifadesini kullandı. OKKIR, ÖLÜMÜNÜN 6. YILINDA ANILDI Hukuk katliamı sürüyor İstanbul Haber Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan, cezaevindeyken akciğer kanserine yakalanan ve yaşamını yitiren Kuddusi Okkır, ölümünün 6. yılında anıldı. Okkır’ın eşi Sabriye Okkır, eşinin ölümünün ardından çok sayıda dava açtığını, halen devam eden davaların olduğunu, bugüne kadar sonuçlananların hepsinin ise aleyhine olduğunu söyledi. Türkiye Barolar Birliği (TTB) Başkanı Metin Feyzioğlu ise hukukta katliam olduğunu belirterek “Okkır’ın ölümünden sorumlu olanlar bugün ya da yarın yaptıklarının karşılıklarını göreceklerdir” diye konuştu. Kuddusi Okkır için dün Beyoğlu’ndaki Bindalla Sanat Merkezi’nde bir anma töreni düzenlendi. Törende konuşan Sabriye Okkır, “Yalnızca Kuddisi Okkır’ı değil, bu davada yargılanan ve yaşamını yitirenleri de anmaya geldik. 7 Mayıs 2007’de koma halinde eşimi buldum. Böyle ağır bir hastanın cezaevinde ne işi vardı? Suçlular için dava açtım ancak hepsi aleyhime sonuçlandı hâlâ devam eden davalarım” dedi. Bornova’da viyadük eylemi n İZMİR (AA) Bornova’da bir grup yurttaş yapımı devam eden İzmir İstanbul otoyolunun projesinde hatalar bulunduğunu iddia ederek projenin kendilerini mağdur edeceği gerekçesiyle basın açıklaması yaptı. Doğanlar semtinde bir kamyon garajında toplanan grup yola ilişkin imar planı haritaları ve benzeri projelerden olumsuz etkilenen binaların fotoğraflarını gazetecileri gösterdi. Grup adına açıklama yapan avukat Kemal Turan, viyadük yapılmaması nedeniyle semtin önemli ulaşım yollarından 1550 sokağın tamamen kapanacağını anlattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle