06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ 2014 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER CHPParti İçi Demokrasi ve Cumhurbaşkanı Adayı Önerisi MHP’ye Cumhurbaşkanı aday önerisi götürülürken, Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu önerisini merkez yönetim kuruluyla bile görüşmeden yapması, parti içi demokrasi anlayışından ne denli uzak kalındığının en açık örneğidir. Türkiye’de gerçek demokrasiyi isteyenlerin inandırıcı olabilmeleri için, önce kendi partilerinde bunu uygulamaları ve örnek olmaları gerekir! Cumhuriyet Halk Partisi’nin MHP’ye götürdüğü öneri doğrultusunda, iki parti liderinin Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olarak kamuoyuna sunulmasında anlaşmaları, Türkiye için son derece önemli bir gelişmedir. Avrupa’daki siyasetin içinden gelen bir siyasal bilimci olarak, ülkemizde gördüğüm en büyük sorun, uzlaşma kültüründe bir hayli geri kalmış olmamızdır. Bu nedenle siyasi görüşleri oldukça farklı olan CHP ve MHP’nin bu konuda uzlaşmaları Türkiye’nin geleceği için büyük bir kazanımdır. 12 Mayıs tarihinde bu sayfada yayımlanan “Cumhurbaşkanı Seçimlerinde Sorumluluk Muhalefette” başlıklı yazımda, CHP ve MHP’nin ortak bir Cumhurbaşkanı adaylığında ivedi olarak anlaşmaları gerekliliğine vurgu yapmıştım. İki partinin sürekli olarak işledikleri ortak görüşleri, Türk toplumunu kutuplaştırma stratejisine dayalı bir politika izleyen, demokrasi, hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, fikir ve basın özgürlüğünü kendi dikta amaçlarıyla yok etmeye çalışan, Türkiye’yi Suriye ve Irak’la savaş eşiğine getiren ve ülkemizin dünyadaki itibarını dibe vurduran Başbakan Erdoğan’ın, cumhurbaşkanı olmasını engellemektir. Öncelikle bu iki muhalefet partisinin bu konuda ortak tavır sergilemeleri son derece gerekliydi. Hatta ben daha da ileriye giderek bu iki siyasi partinin birlikte, AKP yönetimine son verebilmek için bir koalisyon hükümetine kendi parti tabanlarını hazırlamalarının da gerektiği inancındayım. Gerçek o ki, ne CHP ne de MHP’nin tek başına seçimleri kazanma şanslarının olmadığı görülmektedir. Gelişmiş demokrasileri olan neredeyse tüm ülkelerde, Almanya, İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika, İtalya, İskandinav ülkeleri on yıllardır koalisyonlarla yönetilmektedirler. Yararlı 3 Kitap Birinci kitap, insan ilişkileri ve özellikle aile konusunda uzman olan değerli Psikolog Ebru Tuay Üzümcü’nün Çeyiz Sandığı adlı eseri. Ebru Tuay Üzümcü, Prof. Doğan Cüceloğlu’nun asistanlığında yetişmiş, yurtdışında ihtisas yapmış bir uzman. Daha önce Bir İlişki 50 Günde Nasıl Kurtulur? diye de güzel bir kitap yazmıştı... Son kitabının adı, Çeyiz Sandığı. Evliliğe hazırlanırken yaşanan ilişkiler ve sorunlar konusunda son derece işlevsel, yararlı bilgiler içeriyor. Kitap bir genç kızla babaannesinin sohbeti gibi, roman tadında kurgulanmış... Son zamanların moda deyimi “empati” kavramını mükemmel bir biçimde anlatıyor: Önce karşındakini anla, sonra kendini anlat! Rahatça ve keyifle okunan, sadece gençlere değil, herkese yararlı bir çalışma. HHH İkinci kitap, okulöncesi eğitim ve çocuk gelişimi konularında uzman olan Tuğçe Acaröz Oğuz tarafından yazılmış, Çocuğunuzu Anlamak adını taşıyor. 26 yaş arası çocukların anne babalarına hitap ediyor: Cinsellik, korku, dil gelişimi, yalan, anaokulu, kardeş, ödül ve ceza, boşanma ve bunlar gibi, anne babaların önünde ciddi sorunlar oluşturan daha pek çok ilginç konuda temel bilgileri ve önerileri kapsıyor. Bence kitabın en önemli özelliği, her konudan sonra gerçek kişilerle yapılmış konuşmalarla, örnek olaylar anlatması... Anne babalara yol gösteren çok güzel bir çalışma. HHH Üçüncü kitap savaş muhabirliği sırasında, hapse girmiş, dayak yemiş ve pek çok ödül almış bir gazeteciöğretim üyesi olan Chris Hedges tarafından yazılmış, Savaş, Bizi Anlamlandıran Güç adını taşıyor. Hedges, savaşın insanları nasıl yozlaştırdığını, tanık olduğu olaylardan hareket ederek anlattığı için, kitap heyecanla okunuyor. Üstelik klasik edebiyat yapıtlarına göndermeler, psikolojik analizler de yaparak okura keyifli bir okuma fırsatı sunuyor. Zülal Kalkandelen güzel ve akıcı bir Türkçe ile çevirmiş... Çevirmenin, özgün bir esere nasıl değer katabileceğini de, 114’üncü sayfaya koyduğu bir dipnot ile gösteriyor: Hitler’in, söylediği iddia edilen “Ermenilerin yok edildiğini kim hatırlıyor ki” sözünü hiç söylemediğini ve bu yalanın nereden, nasıl kaynaklandığını, bilimsel bir atıfla açıklıyor. Her gün savaş bataklığına daha çok gömülen dünyamız ve Türkiye için mutlaka okunması gereken bir bilgi hazinesi. CHP ve MHP birlikte, Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığında anlaşarak bunu kamuoyuna duyurmuşlardır. Artık ok yaydan çıkmıştır. CHP’de bu yöndeki tartışma noktalanırken, tartışmanın parti içi demokrasinin bundan sonra uygulanmasını sağlayacak tüzük değişikliğine yoğunlaşması gerekmektedir. Bu konuda daha fazla zaman kaybedilmemelidir. Prof. Dr. HAKKI KESKİN Siyasal Bilimci Örneğin Almanya’da 1950’lerden günümüze tüm hükümetler koalisyonla kurulabilmiştir. Şu anda da siyasi görüşleri çok farklı olan tutucu (konservativ) Hıristiyan partilerle Sosyal Demokratların oluşturduğu bir hükümet görevdedir. AKP sürekli olarak, koalisyon hükümetlerinin ülkeye istikrar getiremeyeceğine vurgu yapmaktadır. Oysa kendi tek parti hükümetlerinin Türkiye’yi nasıl çok yönlü bir çıkmazın eşiğe getirdiğini görmekteyiz. O halde Türkiye artık uzlaşma kültürünü geliştirmeli ve farklı görüşü olan siyasi partiler de ülke çıkarları etrafında ortak tavır sergileyebilmelidirler. Türkiye’yi yeniden en büyük gereksinimi olan toplumsal barışa ve dış politikada tüm komşu ülkelerle iyi ilişkilere kavuşturacak bir hükümeti kurabilmenin öngörüsünü yapmaları ve seçmenlerini de buna hazırlamalıdırlar. HP parti içi demokrasiyi ivedi olarak uygulamalıdır CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun, MHP’ye Cumhurbaşkanı adayı önerisini, partinin kurultaylardan sonra en yetkili organı olan merkez yönetim kurulunda bile görüşmeden yapması, partide demokratik kuralların uygulanmadığının en açık kanıtıdır. Oysa özellikle Türkiye’ye gerçek demokrasi ve hukuk devletini getireceğini söyleyen ve benim de buna şahsen inandığım CHP’nin önce kendi parti işleyişinde demokrasiyi uygulaması gerekir. Sayın Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin olarak siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu yöneticileriyle bir dizi görüşmeler yaptı. Bu görüşmeler sonunda MHP’ye götüreceği Cumhurbaşkanı adayı önerisini, tabii ki önce CHP’nin yetkili parti organında görüşmesi, en C tabii parti içi demokrasi anlayışının gereğidir. CHP tüzüğü kendisine ne denli yetki verse bile, bir başka partiye götürülecek böyle bir önerinin MHP ile görüşmeden önce basına kapalı bir toplantıda CHP Merkez Yönetim Kurulu’nda görüşülmesi vazgeçilemez bir demokrasi anlayışıdır. Bu parti içi demokrasi uygulansaydı, eminim ki CHP’de oluşan huzursuzluk en azından bu boyutta olmayacaktı. Parti içi demokrasinin CHP’de uygulanması için, sık sık engel olarak gösterilen Siyasi Partiler Yasası, inanılırlıktan uzaktır. CHP, tüzüğünü değiştirerek tüm parti içi kararlara demokratik işlerlik kazandırabilir. CHP bunu yaparak diğer partilere de örnek olabilir ve Türkiye’de gerçek demokrasiyi savunduğunda daha da inandırıcı olabilir. CHP’de de yakın ilişkide olduğu sosyal demokrat partilerde olduğu gibi parti içi demokrasinin en alt birimden en üst parti birimine değin, parti işleyişinde kararların tartışılarak, görüşülerek ve çoğunluğun kararına saygı duyularak sağlanabilir. CHP adına kimin muhtar, belediye encümen adayı, belediye başkan ve milletvekili adayı olacağına CHP genel merkezi değil, köydeki, ilçedeki ve ildeki parti üyelerinin kendilerinin oylarıyla karar vermeleri gerekir. CHP üyelerinin, gönülden istekle ve coşkuyla parti çalışmalarına katılmaları, destek olmaları ve gerekli özveride bulunmaları ancak böylece olasıdır. Parti içi demokrasi CHP’ye büyük bir dinamizm kazandıracak ve gençlerin ve kadınların da partiye daha büyük ilgi duymalarını sağlayacaktır. Tabii ki toplumda saygınlığı olan, adaylığıyla seçmenler üzerinde olumlu etki bırakacağına ve parti için kazanım olacağına inanılan kişileri milletvekili adayı gösterebilmek için de parti yönetiminin, kendisine yüzde 1015’lik bir kontenjanı tanıması doğrudur. Kontenjan uygulaması, yukarıda özetlediğim parti içi demokrasiyle çalışan Batılı sosyal demokrat ve sol partilerde de vardır. CHP ve MHP birlikte, Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığında anlaşarak bunu kamuoyuna duyurmuşlardır. Artık ok yaydan çıkmıştır. CHP’de bu yöndeki tartışma noktalanırken, tartışmanın parti içi demokrasinin bundan sonra uygulanmasını sağlayacak tüzük değişikliğine yoğunlaşması gerekmektedir. Bu konuda daha fazla zaman kaybedilmemelidir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle