07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 TEMMUZ 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Hayata Dönüş için 2 ay önce düğmeye basılıp keşif sonucunda rapor oluşturulduğu ortaya çıktı: Kansız sonuçlanmaz CANAN COŞKUN Atatürk’ü Yok Saymak... Ayrıcalıklı cumhurbaşkanı adayı Erdoğan’ın “Nuh deyip peygamber dememek” örneğine uyan yaklaşımlarından biri de Atatürk’ü yok sayıp “Gazi Mustafa Kemal” demesi. Erdoğan’ın seçim propagandasına Samsun’dan başlaması da kimilerince vatanı kurtarmak için(!) yola çıkmış olduğunun göstergesi olarak yorumlanıyor. Peki, Gazi Mustafa Kemal’e öykünerek yola çıktı, ama onun yaptıklarını yapabilecek mi? Önce Gazi Mustafa Kemal’in yaptıklarından kimilerini sıralayayım: * Büyük Millet Meclisi’ni topladı ve büyük önem verdi. * 2. sayılı yasa olarak “Vatana İhanet Yasası”nı çıkardı. (25 Nisan 19201991’de Özal kaldırdı.) * İstiklal Mahkemeleri Yasası’nı çıkardı. (11 Eylül 1920) * Şeriye ve Evkaf bakanlıkları ile hilafeti kaldırdı. (3 Mart 1924) * Şeriye mahkemelerini kaldırdı. (8 Nisan 1924) * Şapka giyilmesiyle ilgili yasa çıktı. (25 Kasım 1925) * Tekke ve zaviyeler kapatıldı. (17 Aralık 1925) * Uluslararası saat ve takvimin kabulüne ilişkin yasa çıkarıldı. (26 Aralık 1925) * Medeni Yasa kabul edilerek Mecelle kaldırıldı. (26 Şubat 1926) * Cuma hutbesi camilerde Türkçe okunmaya başlandı. (3 Şubat 1928) * Anayasadan dinle ilgili maddeler çıkarıldı. (10 Nisan 1928) * Uluslararası rakamların kullanılması yasası kabul edildi. (24 Mayıs 1928) * Türk Harfleri Yasası çıkarılarak alfabe değiştirildi. (1 Kasım 1928) * Hafız Yaşar Okur tarafından Yerebatan Camisi’nde ilk Türkçe Kuran okundu. (22 Ocak 1932) HHH Görüldüğü gibi kimilerini sıraladığım, “Atatürk Devrim ve İlkeleri” olarak nitelendirilen atılımların büyük bölümü “Gazi Mustafa Kemal” döneminde gerçekleştirilmiştir. Çünkü Soyadı Yasası, 21 Haziran 1934’te kabul edilerek 2 Ocak 1935’te yürürlüğe girmiştir. Gazi Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadını veren yasa ise 24 Kasım 1934’te kabul edilmiştir. Soyadı Yasası sonrasında yaptıklarının başında da dinci kesimin en fazla kızdıklarının başında gelen laiklik kavramının anayasaya girmesidir. (5 Şubat 1937) Hafta tatilinin cumadan pazara alınması da yine “Atatürk” dönemindedir. (27 Mayıs 1935) HHH Cumhuriyet ve Devrim tarihimiz özetle böyleyken Erdoğan’ın “Gazi Mustafa Kemal” yinelemesinin kendisine göre tutarlı bir nedeni olmalı. Açıkça bilinemediği için insanın aklında çeşitli sorular çengelleniyor. Bunlardan biri de “Acaba içinde Türk sözcüğü geçtiği için mi” sorusudur. Bu sözcük de Erdoğan’ın ağzına almadığı bir başka önemli sözcüktür. Zaten “millet” sözcüğünü “ümmet” yerine kullandığı da hakkındaki iddialardan bir başkasıdır. HHH Ayrıcalıklı cumhurbaşkanı adayı Erdoğan, reklam gezisine Samsun’dan başladı, ama Gazi Mustafa Kemal’in yaptıklarını değil tersini yapacak gibi görünüyor. Zaten yaptıkları da bunun ipuçlarını veriyor. Özellikle de “anayasa dışı başkanlığı” sürecinde TBMM’yi de hesap vermek yerine hesap sormak için kullanma niyetini açıklamışken. HHH Erdoğan’ın Samsun’dan yola çıkışını yandaşlar, “ikinci Kurtuluş Savaşı asıl şimdi başlıyor” diye yansıtıyorlar. Başbakan’ın sözlerinden de anlıyoruz ki 1725 Aralık yolsuzluk, rüşvet ve görevi kötüye kullanma ile ilgili soruşturma, bir darbe girişimiydi. Başbakan devrilecek, ülke bir yabancı ülkeye peşkeş çekilecekti... AKP’nin kurgusu böyle. Seçim de kendini kurtarma planının önemli bir parçası... Türkiye çapında 19 Aralık 2000’de eşzamanlı düzenlenen “Hayata Dönüş” operasyonu kapsamında Bayrampaşa Cezaevi’nde 12 kişinin öldürülmesine ilişkin 39 jandarma erinin yargılandığı davaya devam edildi. Jandarma ve Adalet Bakanlığı yetkililerinin, operasyondan 2 ay önce cezaevlerinde keşif yaptığı ortaya çıktı. Duruşmaya ise 2 tutuksuz sanık ile müşteki avukatları katıldı. Mahkeme, dönemin İstanbul İl Jandarma Komutanı Halil İbrahim Tüysüz’ün tanıklıktan çekilme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle hakkında zorla getirme kararı çıkarılmasına karar verdi. Mahkeme dosyasına giren evraka göre Balyoz davasından da yargılanan ve “Yörük Ali” adıyla tanınan dönemin Jandarma Genel Komutanlığı Asayiş Daire Başkanı Kurmay Albay Ali Aydın ile Ceza ve Tevkifevleri Şube Müdürü Jandarma Kıdemli Binbaşı Cemal Vural’dan oluşan heyetin, operasyondan 2 ay önce cezaevlerinde keşif yaptığı ortaya çıktı. Raporda, “Jandarma müdahalenin kansız neticelenmeyeceği inancından ve görev tamamlandığında yargılanacağı endişesi taşımaktadır” denildi. Raporun, “F tipi cezaevlerinin son durumunu yerinde görmek, bir direnişte müdahale birliklerinin hareket tarzlarını etüt etmek” amacıyla oluşturulduğu kaydedildi. Raporda, cezaevinde 5 yıldır sayım ve arama yapılamadığı aktarılarak, “Bazı tutukluların kaçmış olabileceği gibi, kadın ve erkeklerin bir arada kaldıklarına, içeride çocuklarının dahi olabileceğine dair şüpheler vardır” denildi. Raporun değerlendirme kısmında ise, “Başsavcılık ve Adalet Bakanlığı’nca devletin saygınlığına gölge düşüreceği bilinmesine rağmen tutuklu ve hükümlüler taraf kabul edilerek pazarlık ve anlaşmalara girişilmiş, devlet ciddiyeti gösterilememiştir” denildi. Raporda, tutukluların direnç durumuna göre farklı müdahale yöntemlerin önerilirken “Elektriği, suyu, yiyeceği kesilip tecritle kendiliğinden cezaevini tahliyeleri için kuşatılıp beklenmelidir” görüşü bildirildi. “Her şeye rağmen müdahale gerekenler” şeklinde tanımlanan grup için ise “Gaz atılmalı, çıkmadıkları takdirde zor kullanılarak cezaevlerine girilmelidir” ifadelerine yer verildi. Heyet, tanık Zeki Bingöl’ün Koruma Şube Müdürlüğü tarafından korunduğunu belirterek, açık adresinin bildirilmesi için İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazılmasına karar vererek duruşmayı 9 Aralık’a erteledi. l ‘Oğullarımızın katledilmesinin baş sorumlusu Erdoğan’dır’ diyen üç acılı anne, ‘Başbakan’ın Alevilerle ilgili sorununu çözemedik’ diye konuştu. ‘Öldürsünler diye büyütmedik’ MEHMET ALİ SOLAK HATAY Gezi Direnişi’nde geçen yıl 2 Haziran gecesi polisler ve eli sopalı kişiler tarafından dövüldükten sonra komaya giren 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın ölümünün üzerinden tam 1 yıl geçti. Ali İsmail, bugün Antakya’da düzenlenecek törenlerle anılacak. Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük ve Abdullah Cömert’in annesi Hatice Cömert, Ali İsmail Korkmaz’ın ölümünün birinci yılında anne Emel Korkmaz’ı ziyaret etti. “Çocuklarımızı katledenler, ömürleri boyunca rahat uyuyamayacaklar” diyen anne Emel Korkmaz şunları söyledi: “Yüzyıl da geçse çocuklarımızın katilleri lanetlenecek. Bu acıya katillerden hesap sormak için dayanacağım. Katiller sürüm sürüm sürünecek. Oğlumun vatanseverliği ve insanseverliğini haykırmak için dayanacağım. Benim oğlum, insanlara hizmet etmek için eğitmen olacaktı. Katiller hem oğlumun geleceğini, hem bizim geleceğimizi kararttılar.” Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük de “Son duruşmada oğlumun katilinin tutuklandığı duyunca ilk kez rahat uyuyabildim. Ancak acımız ve öfkemiz dinmedi. Ben oğlumu katiller öldürsün diye büyütmedim. Oğlumun katledilmesi emrini veren Başbakan Erdoğan’dır. Erdoğan’ın Alevilerden ne istediğini anlamış değiliz. Aleviler kendisine ne yaptı ki?” diye konuştu. “Bizim yüreğimizi yakanların da yuvaları yansın” diyen Hatice Cömert ise, “Oğlum Abdullah insanlık için sokağa çıktı. Atatürk’ün bayrağını taşırken sırtından vurdular. Evlat acısı kolay mı? Yatarım ağlarım, uyanırım ağlarım. Gözyaşlarım hiç dinmedi. Başbakan Erdoğan, benim bu acımı anlayabilir mi? Bizim halimizden anlamış olsaydı, katillere vur emri vermezdi” dedi. Ali İsmail Korkmaz adına kurulan Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV) bugün çeşitli anma törenleri düzenleyecek. Ali İsmail’in Ekinci Mahallesi’ndeki anıtmezarı saat 18.30’da ziyaret edilecek, saat 20.30’da ise Defne Sümerler Amfi Tiyatro’da bir konser düzenlenecek. Konsere, İlkay Akkaya, Hilmi Yarayıcı, Pınar Aydınlar, Tolga Sağ, Mesreh El Emeh Kaldırım Müzik Topluluğu ve oyuncu Barış Atay da destek verecek. Ali İsmail anılıyor TİB’e dolaylı denetim ‘İfadesi işkence MAHMUT LICALI ANKARA İnternet haber sitelerini Basın Yasası kapsamına alan tasarıda, “basın kartının iptali” ve “resmi ilanın kesilmesi” gibi yazılı basında olmayan ve tartışma yaratan yaptırımlardan vazgeçildi. İnternet sansürünü düzenleyen 5651 sayılı Yasada’ki yükümlülükleri yerine getirecek olmaları; Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) dolaylı denetimini gündemine getirecek. İnternet haber sitelerini Basın Yasası kapsamına alan yasa tasarısı TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilirken internet medyasını baskı altına alacağı endişesi duyulan maddelerde değişikliğe gidildi. Buna göre “internet haber sitesi” olarak Basın Yasası kapsamına girmek isteyen internet siteleri beyanname vererek bu statüye geçebilecek. Tüm internet sitelerinin aynı zamanda internet sansürünü düzenleyen yasadaki yükümlülükleri de yerine getirme zorunluluğu devam edecek. Buna göre mahkeme kararıyla TİB’in talep etmesi durumunda internet siteleri herhangi bir haberle ilgili bilgileri vermekle yükümlü olacak. HASAN POLAT’IN TAHLİYESİ İSTENDİ altında alındı’ Komisyonun dünkü görüşmelerinde basın kartının Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından iptalini esas alan yeni düzenlemeden de vazgeçti. Buna göre, internet haber sitelerinin beyanneme şartlarını sağ Basın kartı iptali yok lamaması durumunda cumhuriyet savcılığının talebi üzerine internet haber sitesi vasfını kaybettiğine karar verilebilecek. İnternet haber sitelerinin yayını durmasa da Basın Yasası kapsamındaki internet haber sitesi statüsünü kaybetmiş olacak. Basın Yasası kapsamına giren internet haber siteleri çıkarılacak bir yönetmelikle kamu ilanlarını alabilecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 1991’de pankart asarak iki polisin yaralanmasına neden olduğu, Gazi Mahallesi’nde 1995’te yaşanan olaylarda halkı kışkırttığı iddiasıyla müebbet hapis cezasına çarptırılan ve AİHM’nin ihlal kararıyla yeniden yargılandığı davada aynı cezayı alan Hasan Polat’ın temyiz duruşması Yargıtay’da görüldü. Avukat Özlem Gümüştaş, gözaltında işkence gördüğü ve ifadelerinin işkence altında alındığı gerekçesiyle AİHM’ye başvuran Polat hakkında ihlal ve yeniden yargılama kararı verildiğini ve Polat’ın yeniden yargılamasının ise kapatılan özel yetki li mahkemede yapıldığını belirtti. Gümüştaş, yeniden yargılamada, “AİHM’nin ihlal kararına uyulmayarak delil değerlendirmesi yapılmadan Polat hakkındaki ilk kararın yerinde olduğu yönünde karar verildiğini” belirterek bu durumun eşitlik ilkesine aykırı olduğunu söyledi. Yargıtay, kararını 16 Temmuz’da açıklayacak. Bu arada Kadıköy’de ESP’nin kurduğu çadırda 3 gündür süren “Hasan Polat’a özgürlük” eylemi dün sonlandırıldı. ESP Parti Meclisi üyesi Ayhan Yener, Yargıtay’ın, AİHM’nin “adil yargılanma hakkının ihlal edildiği” kararına uyarak Polat’ı tahliye etmesini istedi. Erdoğan’ı giydiği tişörtle protesto eden boksör Ünsal Arık tehdit edildiğini söyledi ‘Özür dile, 150 bin dolar verelim dediler’ MELTEM YILMAZ Logodaki peygamber vurgusuna tepki ‘Bu istismar’ FIRAT KOZOK ANKARA Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Twitter’daki mesajında, “Cumhurbaşkanı adayımız Erdoğan’ın logosunda Arapça ile ‘Muhammet’ isminin kullanıldığını biliyor musunuz?..” ifadelerini kullanması tepki çekti. Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, “Bu istismardır. Biri çıkıp Hazreti Peygamber’in adını kullanırsa, öbürü de Allah’ın adını kullanır. Dinimiz, siyasi ve ticari şeylere alet edilmemelidir” dedi. Bakan Şimşek, mesajının sosyal medyada yayılmasından sonra attığı yeni tweet’lerle sözlerinin kendi görüşü olduğunu savunmuş ve sadece Arapça bilenlerin bu çağrışımı yaptığı için benzerliğe dikkat çektiğini söylemişti. Siyasi bir logodan yürüyen tartışmaya tepki gösteren Yılmaz, “Dinimiz, insanların tabii hayatlarıdır. Ona bir şey diyemeyiz. Ama siyasi şeylerde kullanılmasına itiraz ederiz. Tarih boyunca insanlar, iktidarları için dini kullanmışlardır, ama günümüzde bunların yapılmaması gerekiyor” dedi. Tekirdağ’daki bir boks maçında, üzerinde “Bu ülke Atatürk’ün, Tayyip’in değil” yazılı tişörtle ringe çıkan süper orta sıklet boksörü Ünsal Arık, o günden sonra ölüm tehditleri, sponsorluk anlaşmalarının iptalleriyle hayatının altüst edilmeye çalışıldığını anlattı. Arık, “AKP’den bazı isimler televizyona çıkıp Başbakan’dan özür dilemem karşılığında bana 150 bin dolar teklif etti” dedi. Almanya’nın Regensburg şehrinde doğup büyüyen Ünsal Arık, kariyerinde çok sayıda başarıya imza atmış, süper orta sıklet boksörü. Ancak Türkiye onu, Tekirdağ’daki bir boks maçında, üzerinde “Bu ülke Atatürk’ün, Tayyip’in değil” yazılı tişörtle ringe çıkmasın dan sonra tanıdı. O günden sonra yaşadıklarını Cumhuriyet’e anlatan Arık, “Ben Türkiye’nin gidişatını beğenmediğim için, Erdoğan’ın politikalarını yanlış bulduğum için sesimi TV maçını kullanarak duyurmak istedim. Çünkü PKK’ye destek veren, İslamiyeti insanları kandırmak için kullanan bir Başbakan’a tahammülüm yok” diye konuştu. Tepkisini dile getirdikten sonra çok sayıda ölüm tehdidi aldığını anlatan Arık şöyle devam etti: “Bu ülke Atatürk’e borçlu ama AKP bu değerlere saygısızlık ediyor. Bayrak iniyor, TC kalkıyor, bunlar inanın Türkiye için utanç verici gelişmeler. Ben tepkimi ortaya koyduktan hemen sonra PKK’den ve aşırı dinci gruplardan tehditler aldım. Hatta en son elden posta yoluyla atılmış bir mektup ta ‘Ya sus, yoksa sustururuz’ diye tehdit edildim. Tehditlerin yanı sıra masaya oturmaya hazırlandığımız yeni sponsorlar elini çekti. Herkes korkuyor.” Daha önce Başbakan’a mektup yazarak tepkisini dile getirdiğini, geçen hafta da Başbakan hakkında suç duyurusunda bulunduğunu anlatan Arık, AKP’den bazı isimlerin, Başbakan’dan televizyon ekranlarında özür dilemesi karşılığında kendisine 150 bin dolar teklif ettiğini iddia eden Arık, “Özür dilemem karşılığında bana 150 bin dolar teklif ettiler. ‘Bu parayı al Başbakan’dan özür dile, bundan sonra zorluk yaşamazsın, sadece özür dilemen yeterli’ dediler. Yaşadığım tüm bu olumsuzluklardan sonra artık boksu bırakma kararı aldım” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle