08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 TEMMUZ 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] 13 Kimyasallar IŞİD’de Dış Haberler Servisi Irak Şam İs lam Devleti’nin (IŞİD) Irak’ın başkenti Bağdat’ın kuzeybatısındaki Muthanna kimyasal silah tesisini 11 Haziran’da ele geçirdiği bildirildi. Gelişmeyi, Irak’ın BM Daimi Temsilcisi Muhammed el Hakim’in BM Genel Sekreteri Ban Kimun’a önceki gün bir mektupla ilettiği açıklandı. “Silahlı terörist grupların” tesisi ele geçirerek subay ve askerleri esir aldıkları belirtilen mektupta Irak hükümetinin bölgedeki güvenlik durumunun kötüleşmesi nedeniyle Muthanna tesisindeki kimyasal silahları imha etme sözünü yerine getiremeyeceği vurgulandı. El Hakim, “Güven IŞİD, Saddam döneminden kalma kimyasal silahların bulunduğu tesisi ele geçirdi. Silahlar arasında sarin gazı doldurulmuş 2 binden fazla füze de var lik durumu düzeldiğinde ve tesisin kontrolü yeniden ele geçirildiğinde hükümet yükümlülüklerini yerine getirmeye yeniden başlayacaktır” dedi. Tesiste halen Saddam Hüseyin döneminden kalma içerisinde öldürücü sarin gazı olan 2 bin 500 kimyasal füzenin yanı sıra 180 ton sodyum siyanür olduğu da kaydedildi. ABD’nin söz konusu silahların sağlam olmadığını ve imhası mümkün değilse askeri amaçlar için kullanılabileceğini söylediği kaydedildi. BM’den yapılan açıklamada da tesisteki depoların körfez krizi sırasında 1991 yılında bombalandığı ve füzelerin imha olduğu ya da hasar gördüğü belirtildi. Açıklamada sarin gazının da “düşük kalitede” olduğuna dikkat çekildi. ABD 20 Haziran’da yaptığı açıklamada Irak’taki kimyasal silahların teröristlerin eline geçebileceğinden endişe duyduğunu açıklamıştı. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Gen Andrew Mango ve Bir Dönemin Sonu Andrew Mango’nun öldüğünü duyunca, en yakın D&R’a gittim ve Atatürk yazarının Türkçe kitaplarını istedim. D&R’daki görevli önce bilgisayarı, sonra rafları aradı ve çaresizlikle dönüp; “Yok” dedi: “Bizde Mango’nun Atatürk isimli İngilizce eserinden başka hiçbir kitabı yok!” Mango’nun oysa “Atatürk” kitabı yıllar önce, 2000’de “Atatürk: Modern Türkiye’nin Kurucusu” adıyla Türkçeye çevrilmişti. Yazarın ilaveten “Türkiye ve Türkler”; “Sultan’dan Atatürk’e Türkiye”, “Türkiye’nin Terörle Savaşı”, “Türkiye’nin Yeni Rolü” gibi Türkçeye çevrilmiş pek çok sayıda kitabı vardı... Ama bunların birini dahi, kentin işlek merkezlerinden birindeki büyük bir kitapçıda bulmak mümkün değildi. Kim bilir artık… “Best seller” alıcı kitlesi olmadığından mı?.. Yoksa… Atatürk ve Atatürk Türkiyesi’ni anlatan “Atatürkçü yazar”ın zamanın ruhuyla açılan “makas”ı ve “doku uyuşmazlığından” mı?.. Bilemedim. Ama içim acıdı. Türkiye üzerinde düne dek! yaşayan en büyük uzman kalemlerden birinin, İstanbul gibi bir megapolün en tanınmış kitapçılarından birinde bir tek “Türkçe” eserinin bulunmaması benim için anlamlıydı. Besbelli bu bir devrin sonuydu ve Mango da o devrin sonuyla birlikte bize veda etmişti... Eve döndüm. Kitaplığımın “Atatürk” bölümünden 1999 yılında çıktığında Londra’da almış olduğum 666 sayfalık kalın ciltli “Atatürk” kitabını raflardan indirdim ve vaktiyle altını çizmiş olduğum sayfalara göz gezdirdim. Mango’nun “Atatürk”ünü 15 yıl arayla, yazarının da ölümünden sonra okurken bir parantezin tam manasıyla kapandığını hissettim. On beş yıl öncesinde aynı yapıtı okurken düşünmediğim şeyler, bu kez kitabın satırları arasında dolaşırken aklıma geldi. Mango, 100 yıl önce bu topraklarda yaşanan değişimi anlatmıştı. Her şeyin değiştiği, dönüştüğü bir çağ... Kitabın açılış paragraflarında daha özetleşöyle diyor yazar: “Mustafa Kemal Atatürk’ün içine doğduğu Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü, çıplak gözle görünebilen bir şey değildi. Müslüman Türkler yüzyıl öncesinin resimlerine, bugün, nostaljiyle bakıyor. Ama babaları ve büyük babaları için bu çok hoş bir dönem değildi. 19. yüzyıldaki bir Osmanlı reformcusu (o yılları anlatırken!) ‘İstanbul bir gün Paris ya da Londra gibi düzenli ve müreffeh olabilir. Ama biz bunlardan faydalanamayabiliriz!’ diye yazmış. O yıllarda Müslüman Türklerin kâbusu ülkelerinin ayakta kalıp kalmayacağı değil, o ülkede kendilerinin var olup olamayacaklarıydı...” Bugünün endişelerine, farklı biçimde de olsa, çok benzeyen duygular bunlar... diye geçirdim içimden. Biz hem ülkenin ayakta kalıp kalamayacağı için endişe ediyoruz. Hem de kalan ülkede, ne ölçüde barınabileceğimizi düşünüyoruz. Etrafımda “10 Ağustos’tan sonra burada bana yer olur mu? Olacak mı? Olsa da değişen bu Türkiye ile ben nasıl baş edeceğim, nasıl yaşayacağım” diye soran onca tanıdığım var. Tanıdıkları bırakın… Gazetelerin günlük haberleri dahi bu tedirginliği yansıtıyor. Önümde önceki günün Posta gazetesi duruyor. Şöyle diyor “Posta”nın manşet haberi: “İstanbul’da sokaklardaki billboardlara asılan Beren Saat’in fotoğrafının yer aldığı reklam afişlerine, ‘Edep Yahu’ yazılı çıkartmalar yapıştırıldı. Beren Saat önceki gün bu haberin olduğu gazete kupürlerini Twitter ve Instagram hesabından paylaşarak şöyle dedi: Ne kadar özledim çocukluğumdaki ülkemi!!” Haberin yanında Saat’in sade çehresi ve edepsizlik ithamına yol açan! saçlarının görüldüğü olay poster göze çarpıyor ve üzerinde de “Edep Yahu! Ahlak ve Maneviyat Tahribatına Hayır” sloganı yer alan çıkartmalar dikkat çekiyor. Beren Saat’in çocukluğu 90’lı yıllar... 90’lardan bu yana ülke, gerçekten de tanınmaz derecede değişti. Bugünleri de ilerde “Onlar iyi günlerimizdi!” diyerek arayacak noktaya gelebiliriz. Diyeceğim o ki yüzyıl öncesindeki gibi tıpkı “çıplak gözle görülmeyen” bir büyük değişim yaşıyor bu ülke. Ama ters yönde. Mango’nun Atatürk eserine dönecek olursak; Atatürk’ün yüz yıl önce, 1916’da “kadın projesi” üzerinde kafa yorarken not defterine yazdıklarını özetle şöyle aktarıyor yazar: “22 Kasım: (Silah arkadaşlarıyla) Gece 9’dan sonraya dek, sekiz dokuz saat boyunca kadınların örtüsünü yok etmeyi ve böylece sosyal yaşamımızda ilerleme sağlamayı konuştum. 1. Yetenekli anneleri eğitmek. 2. Kadınlara özgürlük vermek. 3. Kadınlarla (kızlıerkekli) yaşam, erkeklerin ahlakı, düşünceleri ve duyguları üzerinde olumlu etki yaratır!” Yüz yıl önce verilen mücadelenin, tam 180 derece, taban tabana ters yönünde bir mücadele söz konusu şimdi... Ama geçmişi ve geçmişle beraber bir ülkeyi yitirmek duygusu aynı. Işıklar içinde yat sevgili Mango. Rusya konferans önerdi nadiy Gatilov, Irak’ta yaşanan krizin çözümü için uluslararası konferans düzenlenmesini önerdiklerini ve bunun için Birleşmiş Milletler’in desteği gerektiğini söyledi. Bütün ülkelerin, Irak’ta olup bitenler konusunda endişe duyduğunu belirten Gatilov, önerilerinin desteklenmesini ümit ettiklerini kaydederek Irak’taki durumun giderek kötüleştiğini, terörist grupların Suriye’de olduğu gibi burada da güçlendiğini ifade etti. Gatilov, Rusya’nın önerisine ABD yönetiminden de destek beklediklerini ifade etti. Rehinelerde ikinci Irak’ta 49 skandal kaçırılan personelin FIRAT KOZOK ANKARA Irak’ta IŞİD tarafından rehin alınan 49 rehine arasında 4 ay önce Musul’da çalışmaya başlayan kadrosuz D.Ö’nün de olduğu ortaya çıktı. D.Ö’nün ailesi baskının ardından Dışişleri Bakanlığı’nı aradığında, “Öyle biri yok” yanıtını aldı. D.Ö’nün ailesi 2 gün boyunca Dışişleri’ni oğullarının Musul Başkonsolosluğu’nda çalıştığına ikna etmeye çalıştı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru’nun, kaçırılanların aileleriyle yapılan toplantıda ailelere “Bizi anlayın, çalışmalarımız sürüyor” dediği, buna karşın ailelerin tepkisiyle karşılaştığı da öğrenildi. IŞİD, geçen ay ele geçirdiği Irak’ın Musul kentinde Türk Konsolosluğu’na girerek başkonsolos dahil 49 kişiyi kaçırmış ve gizli bir yere götürmüştü. Başbakanlık, rehinelerin durumunun iyi olduğunu açıklamıştı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Vatandaşlarımıza herhangi bir şekilde halel geldiğinde bunun karşılıksız kalması mümkün değildir. Türkiye’nin kudretini kimse test etmeye kalkmamalıdır” derken Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Ümit ediyorum ki çok kısa bir zaman içinde, bugün hayırlı bir haberi, bir müjdeyi alabilecek bir noktadayız” ifadelerini kullanmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise olayla ilgili yayın yasağı kararı aldırmıştı. Cumhuriyet, bugüne kadar adları açıklanmayan rehinelerin listesine ulaştı. Listedekilerin isimlerini güvenlikleri nedeniyle açıklamıyoruz. Ancak listeye göre D.Ö. isimli bir konsolosluk çalışanının kadrosu bulunmuyor. Bakanlık tarafından oluşturulan listede de D.Ö. hakkında “Kadrosuz işçi” notu bulunuyor. İşçinin D.Ö adlı işçinin 4 ay önce Musul’a giderek konsoloslukta çalışmaya başladığı öğrenildi. Edinilen bilgilere göre kadrosuz işçinin durumu, Dışişleri’nin de kafasını karıştırdı. D.Ö’nün ailesi, olayın hemen ardından yakınlarıyla ilgili bilgi almak için bakanlığı aradı. Bakanlıktan, Ö’nün yakınlarına “Konsoloslukta çalışan böyle bir isim yok” yanıtı verildi. Ailenin ısrarları sonrasında D.Ö’nün kadrosuz çalıştığı saptandı. Listede, rehinelerden 43’ünün yakınlarının isimleri yer alıyor. 3 kadın ve 2 çocuğun konsolosluk görevlilerinin çocuğu olduğu belirtilirken IŞİD’in elindeki isimse hâlâ meçhul. arasındaki kadrosuz işçiyi Dışişleri sonradan fark etti ‘Gözle görülmeyen çöküş’ İsrail, Gazze’ye bomba yağdırdı 1 Gecede Dış Haberler Servisi İsrail uçakları dün de Gazze’ye hava saldırılarını sürdürdü. Dün gerçekleştirilen saldırılarda 15’i kadın ve çocuk 22 Filistinlinin öldüğü, pazartesiden beri devam eden saldırılarda ölü sayısının 50’yi aştığı, 450’den fazla kişinin de yaralandığı kaydedildi. Hamas roketlerle Kudüs ve Tel Aviv’e saldırarak İsrail’e cevap verirken, İsrail polisi Kudüs’te ölü ya da yaralı olduğuna dair bir bilginin olmadığını bildirdi. Dün sabah erken saatlerden itibaren İsrail’e en az 7 roket saldırısı daha düzenlendi. En az iki füzenin Tel Aviv’deki Demir Kubbe Savunma Sistemi’ni vurduğu kaydedildi. Hama, dün ilk kez İsrail’in güneyindeki Nakab bölgesindeki Dimona kentine füze saldırısında bulunduğunu açıkladı. Saldırılarda İsrail uçaklarının Sınır Koruma Operasyonu çerçevesinde Gazze’de 160’ı dün olmak üzere toplamda 440 hedefi vurduğu ifade edilirken Hamas militanlarının ise 117 roket ile karşılık verdiği kaydedildi. Saldırılarda 400 ton bomba kullanıldığı belirtildi. İsrail ordusunun sivillerin canlı kalkan olduğu bir evi vurduğu ve ikisi çocuk yedi kişinin öldüğü bildirildi. Beyt Hanun bölgesine atılan bir füzenin ise İslamcı Cihad komutanın 160 saldırı İsrail saldırılarında ölenler göz yaşları içinde toprağa veriliyor. evine isabet ettiği ve kendisi dahil tüm ailesini öldürdüğü bildirildi. Saldırının gerçekleştiği evin komuşlarından Yasser Abu Awda ise uçakların sivil ve çocukları öldürdüğünü ve tüm dünyanın da seyrettiğini ifade ederken “Müslüman ve Araplar da dahil olmak üzere kimse bir şey söylemiyor. Kuşatma ve saldırı altındayız” dedi. Kısa bir süre sonra 30 yaşındaki bir adam, Refah’ta bir hava saldırısında öldürülürken gün boyu süren saldırılarda Nuseyrad mülteci kampından iki kişi yaşamını yitir di. Gazze’nin merkezinde bir eve isabet eden füze nedeniyle 5 kişi hayatını kaybetti. AFP, dünkü saldırılarda ölen 22 kişiden 9’unun çocuk 6 ’sının kadın olduğunu duyurdu. Ajans en az 4 saldırıda ölenlerin tamamının kadın ve çocuk olduğunu bildirdi. İsrail Savunma Bakanı General Moti Almoz dün askeri radyoya yaptığı açıklamada güvenlik kabinesinin askerlere saldırılarını genişletmelerini emrettiğini ifade ederken İçişleri Bakanı Gideon Saar ise saldırılar için bir zaman kısıtlaması getirmediklerini kaydetti. Beren’e ‘Edep yahu!’ İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, BM Genel Sekreteri Ban Kimun, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’i Gazze saldırısını savunduğu ve ülkesine füze atılmasının uluslararası toplum tarafından kınanmasını istediği bildirildi. Washington, Brüksel ve birçok Arap ülkesi karşılıklı saldırıların sonlandırılmasını talep ederken bölgede yeniden büyük bir çatışma yaşanmasından duydukları endişeyi dile getirdi. BM Güvenlik Konseyi’ne de acil toplantı çağrısı yapıldı. dünyaya İsrail’den çağrı: Hamas’ı kınayın Aileler isyanda Aileler, her gün düzenli olarak Dışişleri’ni arayarak bilgi almaya çalışıyor. Ancak 29’uncu güne giren rehine krizinde, bakanlık yetkililerinin, “Çalışmalarımızı sürdürüyoruz, sağlık durumları iyi” bilgisi dışında ailelerle de bilgi paylaşmadığı ortaya çıktı. Toplantıda bakanlıktan üst düzey yetkililerden bilgi almak istediklerini belirten ailelere numaralar verildi, ancak paylaşılan bilgiler değişmedi. Bir rehine yakını da tepkisini, “Diğer ailelere ulaşabilsem bakanlık önünde eylem yapacağım” sözleriyle anlattı. Olayın ardından 4 Temmuz’da ailelerle bir araya gelen Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru’nun, ailelere yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verirken tepkiler karşısında, “Bizi anlayın, çalışmalarımız kesintisiz sürüyor” dediği öğrenildi. Bin IŞİD militanı Irak’ta toplu infaz Kobani’ye saldırdı Elleri gözleri bağlı 53 ceset bulundu Dış Haberler Servisi Irak’ın başkenti Bağdat’ın güneyindeki Babil vilayetine bağlı Hilla ilçesinde elleri ve gözleri bağlanarak öldürülen 53 kişinin cesedi bulundu. İlçedeki meyve bahçelerinde bulunan ve en az bir hafta önce öldürüldükleri düşünülen kurbanların tümünün baş ya da göğüslerinden vuruldukları belirtildi. Şii bölgesi olan Hilla’da IrakŞam İslam Devleti (IŞİD) ile Irak ordu güçleri çatışmıştı. İnfazın ne gerekçeyle yapıldığının net olmadığı belirtilirken Hilla kentinin mezhep çatışmalarının en sık yaşandığı yerleşim birimlerinden biri olduğu hatırlatıldı. arzani: Geri adım yok B Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, lideri olduğu Irak Kürdistan Demokrat Partisi’nin internet sitesinden yayımladığı mesajda, bağımsızlığın ve bağımsızlık için yapılacak referandumun Kürtlerin de hakkı olduğunu ve bundan geri adım atmayacaklarını belirtti. Barzani, Irak merkezi hükümetinin Kürt halkına karşı kirli bir kampanya başlattığını ifade ederek “Hükümetin tüm kurumları bu kampanyada kullanılıyor. Merkezi yönetim, Irak’ın paralarını Kürtlere karşı yürütülen kampanyada kullanıyor” dedi. DİYARBAKIR (Cumhuriyet) IŞİD militanlarının Rojava’nın Kobani bölgesine yönelik saldırıları sürüyor. Fırat Haber Ajansı (ANF), IŞİD militanlarının önceki gece Reqa ve Til Ebyad’tan ağır silahlarla Kobani’nin doğusundaki Evdiko köyüne saldırdığını belirtti. Hawar Haber Ajansı’na konuşan Til Ebyed Sivil Toplum Birliği’nden İbrahim Muslim, sadece Evdiko saldırısında binin özerinde IŞİD militanını yer aldığını söyledi. IŞİD militanlarının 4 tank, çok sayıda panzer, 120’lik toplar, doçka ve havanlarla Kendal, Giri Sor, Birr Kitik ü Qiz Eli köylerine yönelik de saldırı düzenlediği, PYD’nin silahlı kanadı YPG’nin saldırılara karşılık verdiği ifade edildi. ANF’nin haberinde 100’ün üzerinde IŞİD militanının öldürüldüğü, 2 tankın da imha edildiği belirtildi. Özgürlük düşünden bugüne Suriyeli muhaliflere yeni lider Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun (SMDK) İstanbul’da yapılan genel kurul toplantısında Hadi el Bahra 62 oyla başkan seçilerek Ahmed el Carba’nın yerini aldı. Bir süre Suudi Arabistan’da yaşayan El Bahra’nın bu ülkeyle sıkı bağları olduğu belirtiliyor. Hadi el Bahra
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle