04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 2014 CUMARTESİ 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada diye sormasını ve partilerinin gösterecekleri çatı adayında bulunmasını istedikleri toplumsal, siyasal ve ekonomik nitelikleri araştırmasını, üstelik bu ziyaretleri alaya alarak şöyle yorumladı: “Kapı kapı dolaşarak cumhurbaşkanı adayı arıyor.” Fakat iki parti ortak çatı adayı olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nu gösterdiklerini ilan edince… …buzda kıç üstü oturanların şaşkınlığı içinde, iki partinin çatı adayını karalayacak tek cümle yorum yapamadı. HHH Siyaset dünyasının kuralları RTE’yi bakın nasıl vurdu. Partiler arasındaki ziyaretleri alaya alan aynı RTE; bir de ne görelim... ...iki partinin düştüğü yollara düşüp parlamento dışı partilerle görüşme ziyaretlerine başladı! Fakat Kürt oylarının peşinde olan Başbakan, HDP, Kandil ve İmralı’nın aylardır çözüm sürecini bir yasanın olanaklarına bağlamayı öngören dayatmasını karşılayacak yasayı, Cumhurbaşkanlığı seçimi arifesinde Meclis’e sevk edeceğini açıklatıverdi. Çözüm süreci ile ilgili HDP’nin olumlu karşıladığı çerçeve yasayı Çankaya seçiminden önce çıkarma girişimini muhalefet, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kürt oylarının RTE’ye yönelmesini sağlamak diye yorumladı. Ama RTE, alaturka kurnaz. Muhalefetin haklı değerlendirmesini boşa çıkarmak için hazırlıklıydı. Gazetecilerin, ziyaret ettiği partiler arasında yasayla doğrudan ilgili HDP’yi ziyaret edecek misiniz sorusuna hayır yanıtını verdi. Böylece asıl amacı, çözüm sürecini yasal diyaloglara bağlamayı öteden beri dayatan HDP’nin, Kandil’in ve İmralı’nın bu yöndeki isteklerini karşılamayı değil; sözde çözüm sürecini gerçekleştirmeye nasıl inanarak sarıldığını Kürt oylarına kanıtlamak istediği havasını yaratmaktı. RTE şimdi bir HDP heyetinin İmralı’ya gidip döndükten sonra Öcalan’ın Kürt oylarıyla ilgili lehine söylemlerini bekliyor. HHH Başbakan nihayet 1 Temmuz’da AKP’nin cumhurbaşkanı adayını açıklayacağını duyurdu ve fakat… …Anayasa gereği 1 Temmuz’da tatile girmesi gereken Meclis’in, eldeki önemli yasaları çıkarıncaya dek 25 Temmuz’a kadar çalışmasına karar verdi. Acep bu kararın altında RTE’nin bir başka alaturka kurnazlığı mı var? Öyle ya RTE, 1 Temmuz’da cumhurbaşkanı adayı ama hâlâ Başbakan. 25 Temmuz’a, ilk turun yapılmasına 15 gün kalıncaya kadar, her hafta grup toplantısına katılabilir ya da Başbakan olarak ülkeye neler katacağını açıklayan propaganda konuşmalar yapabilir!.. HHH RTE yalancının mumu yatsıya kadardır atasözünü pek umursamaz... Kılıçdaroğlu CHP’nin son grup toplantısında bu gerçeği tarih ve örnekleriyle halkımıza duyurdu. Bu örneklerden sonra özetledi RTE gerçeğini: “Emin olun ben bu kadar yalan söyleyen bir adamla karşılaşmadım” dedi. Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı, medyada yer almayan RTE yalanlarından kanıtlanmış birkaç örnek: 15 Temmuz 2008 tarihinde Ergenekon ve Balyoz davaları için “Bir anlamda savcılık ise evet ben bu davaların savcısıyım” diyen RTE… Aradan 3 yıl geçtikten sonra, 2011 yılında “Hiçbir yerde bu ifadeyi kullanmış değilim. Benim kullanmış olduğum ifade şudur: Ben milletin avukatıyım” diye konuştu. Bir diğer yalan: Başbakan RTE, 14 Ocak 2014’te “Yeniden yargılama haktır. (ertesi günü) Yeniden düzenleme yapılabilir. Bizim açımızdan sıkıntı yok. Arkadaşlarım bu konuda çalışıyor” dedi ve ne ki bu konuda Meclis’e hiçbir çalışma gelmedi. Malatya mitingi sonrası uçakta gazetecilere şunları söylüyor: “Balyoz davasını alelacele hallettiler. Ergenekon’da hâlâ gerekçeli karar hazırlanmadı. Burada katakulli olduğu çok gerçek.” 22 Haziran’da yine İstanbul’da bir toplantıda var, yine zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkmaya çalışıyor... Balyoz davasında yıllarca içeride mahkemenin amaçlı ve hatalı kararlarıyla yatanlardan, Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararıyla tahliye olanlardan özür dileyeceği yerde “teşekkür beklediğini” söylüyor. Kılıçdaroğlu’nun sabrı taşıyor: “Vallahi pes. Sen adalet mi sağladın Balyoz mağdurlarına” diye soruyor RTE’ye... HHH Bunlar, inanılmaz yalancılığın, ikiyüzlü siyaset yapmanın canlı kanıtları ve... …bu ve daha pek çok benzeri örneğe karşın RTE, Çankaya’ya çıkmaya ve ayırt etmeksizin toplumu kucaklayacağını söylemeden cumhurbaşkanı olmaya hazırlanıyor. Üstelik yalan dünyasını yukarıya taşıyarak; Türkiye’de 1 Eylül’den itibaren yeni bir devir başlayacağını AB büyükelçilerine açıklayarak... HABERLER İstanbul Kent Savunması KURULDU Yargıda bir ilk l Danıştay’da türbanlı hâkim dönemi başladı l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avukatlıktan hâkimliğe geçen bir kadın hâkimin türbanıyla görevine devam ettiği ortaya çıktı. Mesleğe 29 Ocak’ta kabul edilen hâkimin Danıştay tetkik hâkimi olarak görevlendirildiği ve halen başı kapalı olarak hâkimlik görevi yaptığı, müzakerelere katıldığı öğrenildi. Yargıçlar Sendikası, Türk yargı tarihinde ilk kez gerçekleşen bir olayı yaptığı açıklama ile ortaya çıkardı. Sendikadan yapılan açıklamada, yargıda ilk kez başı kapalı bir kadın hâkimin görev yapmaya başladığı kaydedildi. Açıklamada “Anayasa Mahkemesi’nin bu karar uyarınca, hukuka, uluslarası metinlere, AİHM ve AYM kararları ile evrensel hukuk ilkeleri ile Cumhuriyetin temel değerlerine aykırı olarak oluşturulacak uygulama ve davranış yargının bağımsızlığı ve hâkimin tarafsızlığı ilkelerine aykırıdır. İnsanların adalet duygularını zedeleyici niteliktedir. Şimdi; yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının korunup sağlanması bağlamında HSYK ve Danıştay Başkanlığını, Adalet Bakanlığını, TBB Başkanlığını ayrı ayrı açıklama yapmaya davet ediyor, Yargıyı, yargıç, savcı ve avukatları demokratik ve özgürlükçü yaşam biçimlerini dönüştürmeyi hedefleyen bu amaç ve davranışlardan vazgeçmeye davet ediyoruz” denildi. Gezi’nin en yeni çocuğu l CHP Milletvekili Yalçınkaya Hema Endüstri AŞ iddialarını Meclis’e taşıdı O firmaya arsa kıyağı AYŞE SAYIN ANKARA Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın, Amasra’da doğa katliamına neden olacağı için protesto edilen “termik santral”ın yapımına talip olan Hema Endüstri AŞ adlı firmaya “denize sıfır arsaları yok fiyatına devrettiği” iddiası Meclis gündemine taşındı. CHP Milletvekili Rıza Yalçınkaya, iddialar konusunda Enerji Bakanı Taner Yıldız’dan bilgi istedi. Yalçınkaya, soru önergesinde, TTK Genel Müdürlüğü ile HEMA Endüstri AŞ firması arasında 15 Nisan 2005’te imzalanan rodövans sözleşmesi gereği, AmasraB sahasındaki kömür varlıklarının işletme hakkının 20 yıl süreyle bu firmaya devredildiğine dikkat çekti. Yalçınkaya, AmasraB Sahası’nda, 56 milyon ton kömür üretilmesi ve karşılığında TTK’ye 400 milyon TL rödovans bedeli ödenmesini taahhüt eden firmanın, iki yıllık hazırlık ve 3. yıl sonu itibarıyla 500 bin ton/yıl üretim taahhüdünü yerine getirmeyince 3 kez ek süre talebinde bulunduğuna, ancak verilen usulsüz ek sürede de taahhüt edilen üretimi gerçekleştiremediğine işaret etti. Sayıştay’ın 2012 raporunda HEMA Endüstri AŞ’ye TTK tarafından satış suretiyle Karadeniz kıyısında bulunan Gömü köyünde 4 adet arsanın devrinin yapıldığı bilgisinin yer aldığına dikkat çeken Yalçınkaya, şu görüşlere yer verdi: “Toplamı 16 bin 980 metrekare olan bu arsaların HEMA Endüstri’ye 185 bin 378 lira gibi çok düşük bir bedelle satılmış olması dikkat çekicidir. Firma, arsanın metrekaresine, KDV dahil 10.9 TL ücret ödemiştir. Aynı bölgede emsal kabul edilebilecek arsaların metrekare fiyatı 25 TL ile 173.33 TL arası ücretle aynı firmaya satıldığı bilinmektedir. Firma firma üretime başlamadığı halde TTK’ye ait bina ve arsaların da firma tarafından ücretsiz veya düşük kiralarla kullanılması da aynı soruları akla getirmektedir.” İstanbul Haber Servisi Kadıköy’de 22 Aralık 2013’te düzenlenen Kent Mitingi’nin çağrıcıları Kuzey Ormanları Savunması, Kent Hareketleri, Park Forumları, yüzü aşkın mahalle derneği, çevre örgütü, kent dayanışma inisiyatifleri bir araya gelerek İstanbul Kent Savunması’nı kurdu. “Gezi Direnişi’nin en yeni çocuğu” olarak nitelenen savunma, ulaşım yatırımı adı altında yürütülen kent yağmasına ve sayısız gökdelen AVM projelerine karşı mücadele edecek. İstanbul Kent Savunması ilk eylemini bugün saat 14.00’te yapılaşmaya açılan Fatih Ormanı’nda yapacak. Beyoğlu’ndaki Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde düzenlenen toplantı ile İstanbul Kent Savunması’nın kuruluşu resmen ilan edildi. Yeni oluşum adına ortak açıklama yapan Ece Demirer, Kent Mitingi’nden 6 ay sonra İstanbul’u yağmaya karşı savunan direniş odakları arasındaki iletişimi, güç birliğini ve dayanışmayı güçlendirecek bir koordinasyon düzlemi yaratmak amacıyla İstanbul Kent Savunması’nı kurduklarını söyledi. Demirer, Gezi Direnişi’nin bir parçası ve ürünü olan İstanbul Kent Savunması olarak kent, doğa ve barınma hakkı için mücadele eden tüm tekil direnişlerle dayanışma içinde olacaklarını duyurdu. Önümüzdeki dönemde çalışmalarını 3 ana başlıkta yoğunlaştıracaklarını belirten Demirer, bu başlıkları şöyle açıkladı:“3. köprüden Marmaray’a, Kanal İstanbul’dan Limankent projesine kadar planlanan tüm ulaşım projeleri İstanbul’u yağmalamanın araçları haline geldi. Kent ve doğa yağmasını değil İstanbul halkının ulaşım hakkını savunan bütünlüklü çalışmaları yaygınlaştıracağız. İstanbul; Kartal’dan Maslak’a, Bakırköy’den Taksim’e her türlü imar hukukunu çiğneyen, trafik sorununu ağırlaştıran, her biri birer ‘suç bölgesi’ oluşturan sayısız gökdelen, AVM, iş merkezi tarafından kuşatıldı. Önümüzdeki dönemde bu suç alanlarının kentimizde yayılmasını durdurmak için aktif bir mücadele içinde olacağız. Yerel seçimler sonrasında belediyeler tarafından 6 ay içinde oluşturulması gerek 5 yıllık çalışma planları kapsayan stratejik planların oluşumuna müdahil olmak istiyoruz. Belediyelerin özel şirketler gibi yönetilmesine karşı daha adil ve eşit bir kentte yaşama talebimizle, aktif ve bağımsız biçimde müdahil olmamızı sağlayacak çalışmaları yaygınlaştıracağız.” çağrısı Savunma Tozkoparan Mahalle Derneği temsilcisi Ömer Kiriş ve Kuzey Ormanları Savunması temsilcisi Ezgi Öz de İstanbul Kent Savunması’nın bildirgesini okudu. Bildirgede, herkese 3. havalimanı ve 3. köprü gibi mega yağma projelerine, riskli alan ve 2B kararlarıyla yapılan sürgünlere, Haydarpaşa, Emek Sineması AKM gibi kültürel yapıları yağmalayan, özelleştiren projelere karşı İstanbul’u savunma çağrısı yapıldı. Katolik Kilisesi’ne bıçaklı saldırı girişimi İstanbul kuşatıldı... Yeşilköy’de tehlikeli tırmanış ‘Torpil’ İstanbul Haber Servisi Yeşilköy’deki Latin Katolik Kilisesi’ne son iki ay içinde iki ayrı saldırı gerçekleştirildi. 15 Haziran’da kilisede vaftiz törenini basan 8 kişilik grup, bıçakla cemaati ve güvenlik elemanını tehdit etti. Grubu uyaran Kilise görevlisi Doğan Yıldırım’ı da bıçakla tehdit eden grup, Yıldırım’ın yoldan geçen ekiplere haber vermesine rağmen olay yerinden uzaklaştı. Saldırının ardından Yıldırım yaptığı açıklamada, “Bir tanesi bıçak çıkararak beni tehdit etti. Bıçağı bana doğru salladı, geri çekildim. Bu sırada yoldan üç polis ekibi geçiyordu. Onlara seslendim ama durmadan devam ettiler. Sonrasın da Emniyet’e ve savcılığa suç duyurusunda bulundum” dedi. Yıldırım benzer bir saldırının mayıs ayında da yaşandığını vurgulayarak, “Mayıs ayında da 34 kişilik bir grup, kimsenin olmadığı bir sırada içeriye girmişler. Burada mumların bulunduğu yerleri dağıtmışlar. Sonrasında kiliseden dumanlar çıkmaya başlamış. Çevredeki insanlar dumanı fark edince olaya müdahale etmişler. Kiliseye bu tür tehditlerin gelmesinden rahatsızız. Polislere şikâyetlerimize rağmen önlem alınmıyor” diye konuştu. Saldırıların ardından pazar ayinlerine gelen cemaatin azaldığını söyleyen Beyoğlu Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı Başkan Yardımcısı Kenan Gürdal da, “Son dönemlerde bu saldırılar artıyor. Buraya gelen grup ‘Hıristiyanların kökünü kazıyacağız’ diye slogan attı. İki ay içerisinde iki saldırının olması çok ciddi bir durum. Güvenlik önlemi alınması konusunda gerekli yerlere başvuracağız” dedi. Kiliseye saldırı düzenlediği iddia edilen grubun kiliseye giriş çıkış anları ise güvenlik kameralarına yansıdı. Kamera kayıtlarının savcılık ve polis ekiplerine verildiği belirtildi. İKLİM ÖNGEL ‘Tanıdık hasta’yı öne almadı sürgünü... n İstanbul Haber Servisi Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı’nın (TÜRGEV), CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında 23 Haziran’da grup toplantısındaki konuşması nedeniyle 100 bin lira manevi tazminat istemiyle dava açtığı, ceza soruşturması başlatılması için de suç duyurusunda bulunduğu belirtildi. TÜRGEV’den yapılan açıklamada “Sayın Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları, vakfımıza bağış yapan bağışçılarımızı, vakıf çalışanlarımızı, yurtlarda kalan öğrencilerimizi de bu saldırının hedefi haline getirerek derinden rencide etmiştir” denildi. TÜRGEV’den Kılıçdaroğlu’na tazminat ve soruşturma talebi Kameradan kaçamadılar ANKARA Yenimahalle Devlet Hastanesi’nde radyoloji tekniyesi olarak çalışan 2 sağlıkçı, hastane CEO’su Ali Babademez’in gönderdiği hastayı öne almayınca “sürgün” edildi. Başkentin en uzak yerlerinden birine 2 ay için gönderilen sağlıkçılar, ev ile hastane arasında her gün 3 saatlerini harcıyor. SES Ankara Şube Başkanı Hüsnü Yıldırım, görüşme talep ettiklerini, talepleri kabul görmezse dava açacaklarını kaydetti. Yenimahalle Devlet Hastanesi yöneticisi Babademez, 24 Haziran Salı günü, taşeron firma çalışanıyla gönderdiği bir hastanın radyoloji bölümünde öne alınmasını istedi. O sırada görevli olan ve aynı zaman SES’in işyeri temsilciliğini yapan radyoloji teknisyeni, “Dışarıda kavga çıkar, bunu göze alamam, hastayı diğerlerinin önüne geçiremem” diyerek taşeron firma çalışanını geri gönderdi. Olayı öğrenen sorumlu teknisyen, torpilli hastaya bakmayan 2 radyoloji teknisyeninin yanına gelerek “İçeri kim almadıysa bunun bedelini öder” tehdidinde bulundu. Olaydan 3 gün sonra ise her iki teknisyene de Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’ndan gelen yazıyla, Gölbaşı Hasvak Devlet Hastanesi’ne 2 aylık geçici görevlendirme yapıldığı tebliğ edildi. SES Ankara Şube Başkanı Yıldırım sendikanın işyeri temsilcisine ve üyesine mobing uygulandığını belirterek “Hastane yöneticisi kendisine biat edilmesini istiyor” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle