03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 2014 CUMARTESİ 4 HABERLER CHP lideri Kılıçdaroğlu, İhsanoğlu’nun kampanyasının ana temasını açıkladı 12 Eylül Hâlâ Canlı 12 Eylül’ün son iki kalıntısı yargılanıp ömür boyu hapis cezasına çarptırılalı 10 gün oluyor. Türkiye öylesine garip, gündemi öylesine yüklü, hızlı ve değişken bir ülke ki, herkes davayı da unuttu, Evren’i ve Şahinkaya’yı da. Şimdi gidip sorsanız birine “Evren ne oldu? Nerede” diye alacağınız cevap şundan farklı olmayacak: Sahi yahu Evren ne oldu? Nerede şimdi? Bunda davanın bir kıymeti harbiyesi olmaması kadar yargılananların da önemlerinin kalmamasının biraz da, 12 Eylül darbesinin geçmişte kaldığının sanılmasının rolü var. Ne var ki, 12 Eylül’ün geçmişte kaldığını düşünenler yanılıyorlar. Evet, 12 Eylül yargılandı. Ama gerçek müsebbipler, işkenceciler, hukuk çiğneyenlerin kalanlarıyla hesaplaşıldı mı? 12 Eylül’ün zihniyeti ve uygulamaları iktidardayken 12 Eylül ile nasıl hesaplaşılsın ki? 12 Eylül’de içeri alınan kimi tosuncuklar şaşkınlıkla söyleniyorlardı, “Bu nasıl iştir, fikirlerimiz iktidarda biz hapisteyiz” diye. Oysa yadırganacak bir yön yoktu. Bir sonraki aşamaya geçilmiş, onların işleri bitmişti. Yeni egemenlerin de onları yargılamalarında yadırganacak yön yoktu. Zaten aynı felsefenin takipçisi olduklarından, davalardan da bir şey çıkacağı yoktu. HHH 12 Eylül duruşmaları başladığında Evren’in algısı açıktı. Bilmiyorum, o ya da Şahinkaya şu soruyu kendilerine hiç sormuşlar mıdır? Bizim yöntemlerimiz ve uygulamalarımız iktidarda biz neden yargılanıyoruz ki? Çaresizliğin ifadesi olmaktan başka anlam taşımayan sorunun yanıtı hiç değişmedi: İşleviniz bitti, size ihtiyaç kalmadı, onun için tasfiye edildiniz. Olaya bu perspektiften baktığınızda, 12 Eylül felsefesinin bazı farklarla sürdüğünü de görürsünüz. 12 Eylül sürecini, salt Evren takımının askeri darbesi ve Kenan Evren’i de baş oyuncu olarak görürsek yanılırız. 12 Eylül’ü aslında Türkiye’yi küreselleşen düzene eklemlemeyi amaçlayan bir süreç olarak görür ve ilk bölümünün baş oyuncusunun da, 24 Ocak kararlarının mimarı Özal olduğunu ve orada Evren ile silah arkadaşlarının birer figürandan başka bir şey olmadıklarını kavrarsak, olayı doğru okumuş oluruz. Tabii aradan geçen 30 yılı aşkın sürede, kimi koşullar değişmiş, yeni çözümler kapıyı çalmaya başlamıştır. Artık 12 Eylül’ün baskıcılığını küreselleşmenin asla tahammülü olmadığı, ulus devlet çerçevesi ve üniter yapı içinde değil de, ümmet, mezhep birimlerine dayalı, şimdilik federal veya konfederal bir model içinde yürütmeye amade bir yönetimle götürmek gereği doğmuştur. HHH Bu askeri darbenin başaracağı bir iş değildi. Zaten gittikçe karmaşıklaşan bir bölgede ve genişleyen ekonomik ilişkiler çerçevesi içinde, artık askeri darbeye de yer yoktu. Aynı sonuca demokrasiyi sandık darbeleriyle dönüştürecek bir sivil yönetim ile ulaşmak mümkün olunca, neden askeri darbede direnilsin ki? Evet, artık askeri darbenin dönemi geçmiştir. Dikkat buyurunuz, dönemi geçen yalnızca askeri darbedir, yoksa bütün darbeler değil. Asker kökenli silahlı devlet terörü, şimdi yerini onun kadar baskıcı, korkutucu sivil darbenin terörüne bırakırken, ulus devlet yapıları da küçük etnik kimlikler, mezhepsel talep ve çözümlerle parçalanmaktadır. Bu süreçte modeller, baskılar, amaçlar aynıdır, yalnızca giysiler farklıdır. Olaya bu açıdan bakıldığında, 12 Eylül’ün, askeri darbeden sivil darbeye evrilerek sürdüğünü görmemek mümkün değildir. Evet 12 Eylül değişiyor, ama hâlâ yaşıyor. 12 Eylül’ün adı öne çıkanları dahi farkında olmasalar da gerçek aynen böyle. ‘Sloganımız: Huzur’ UTKU ÇAKIRÖZER KÖLN Salı günü cumhurbaşkanı adayları ile birlikte “vizyon belgesi” açıklamaya hazırlanan AKP’ye, muhalefet partileri de bir “demokrasi bildirgesi” ile karşılık vermeye hazırlanıyor. CHP bildirgenin ana ilkelerinin demokrasi, barış ve insan hakları olacağını belirten CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ortak adayları Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kampanyasının ana sloganının da “huzur” olacağını belirtti. Avrupa’daki Alevi toplumunun temsilcileriyle buluşan Kılıçdaroğlu, İhsanoğlu’nun demokrat kimliğini överken Alevi temsilcileri, “Soldan bir aday olmasını isterdik. İçimize sinmedi. Ancak AKP adayına da verecek değiliz” mesajı verdiler. Alevi dernekleri CHP liderine, “İhsanoğlu ile birlikte Sivas’a Madımak’ı anmaya gidin” mesajı verdi. Kılıçdaroğlu dün Köln’de Diyanet İşleri Türk İslam Birliği camisi, Ortodoks ve Süryani kiliseleri ile Alman Alevi Birlikleri Federasyonu’na ziyaretlerde bulundu. Görüşmeleri sonrasında sorularımızı yanıtlayan CHP lideri şu mesajları verdi: Alevilerden CHP liderine ‘İçimize sinmedi ama AKP’ye de vermeyiz’ Almanya’daki Alevi derneklerinin temsilcileri arasında yaptığı görüşmede, CHP lideri, İhsanoğlu’nu “Partilerin uzlaşısı ile ortaya çıkan ve DP geleneğinden gelen biri” olarak tanımlamış. Bu tanıma itiraz eden Alevi dernek yöneticileri, “Keşke CHP geleneğinden solcu bir isim olsaydı. İhsanoğlu’nun içimize tam olarak sindiğini söyleyemeyiz. Ancak Madımak katliamının sorumluları ile onların savunucularının yer aldığı AKP’li bir adaya da hiç vermeyiz” mesajı verdiler. Aleviler, İhsanoğlu’nun Madımak katliamını lanetlemesini ve Madımak’a gitmesini de istedi. Kılıçdaroğlu, İhsanoğlu’nun Türkiye’nin her yerine gideceğini ve Hacıbektaş’ı da ziyaret edeceğini söyledi. ci sınıf demokrasiye layık olduğunu, 3. sınıf demokrasiyi benimsemediğimizi, 12 Eylül yasalarının yürürlükte olduğunu, düzelmesi gerektiğini söyledim. Bazı konuşmacılar CHP’nin daha demokrat olması gerektiğini ifade ettiler. Ben de CHP’nin şu anda demokrasinin savunucusu olduğunu söyledim. Örnekler verdim, toplantı yürüyüş kanunu, YÖK’ün kaldırılması gibi. İnanç ve etnik kimlik üzerinden siyasete karşı olduğumuzu söyledim. Batı’da ne varsa Türkiye’de de olması gerektiğini söyledim. Alevilerin adayınıza desteği konusunda taşlar yerine oturmaya başladı mı? Efendim Aleviler destek verecek ya da vermeyecek diye bir şey yok. Sonuçta vatandaşlar sandığa gidecek, oy verecek. Alevi kuruluşlarının lehte ve aleyhte açıklamaları var. Bütün Alevi kuruluşlarını homojen bir yapı olarak görmemek lazım. AKP’yle bildiri savaşı AKP kendi adayını bir vizyon belgesi ile ortaya koyacak. Sizin buna karşı bir hazırlığınız var mı? Adayımızı birden fazla siyasal parti destekliyor. Dolayısıyla bu cumhurbaşkanının neden Türkiye’nin cumhurbaşkanı olması gerektiği yönünde bir düşünce açıklamamız gerekiyor. Demokrasi, barış, hukukun üstünlüğünden yana, temel ilkeleri içeren bir açıklama olacak. Aşağı yukarı bir ilkeler bildirgesi gibi bir şey olacak. Yakında açıklanacak. Eşit muamele istiyorlar Temaslarınız nasıldı? Ziyaret ettiğimiz 4 yer de farklı inançlardan ama hepsi Türkiye’den gelip Almanya’da çalışan insanlar. Kendilerine bir dünya kurmuşlar; dayanışmalarını, Türkiye’den beklentilerini an lattılar. Sorunları var. Bu sorunların çözümünde siyaset kurumunun daha fazla ilgi göstermesini istediler. Biz de bu taleplerini uygun gördük. Almanya’da her inanç grubuna siyasal partilerin eşit yaklaştığını, Alman anayasasının gereğini bir anlamda yerine getirdiğini Türkiye’de de benzer bir durumun olması gerektiğini söylediler. Türkiye’de iktidarın inanç gruplarına eşit mesafede yaklaşmasının önemli olduğunu söylediler ve bunu istediler. Alevilerin cumhurbaşkanı adayınız İhsanoğlu ile ilgili eleştirileri oldu. Hangi noktalarda itiraz ediyorlar? Ekmeleddin Bey’le ilgili bir itiraz gelmedi. Ama biz kendilerine cumhurbaşkanı adayımızı hangi ilkelerden yola çıkarak belirlediğimizi anlattık. Niye böyle belirlediniz diye itiraz gelmedi. Kendi yaşadıkları sorunu Almanya’da nasıl aştıklarını anlattılar. Ben de Türkiye’nin birin ‘CHP’den başka aday çıkmaz’ CHP’de 20 vekilin imzasıyla başka bir aday çıkar mı? Hayır, çıkmaz. Ekmel Bey bir soru üzerine “Başörütüsü haktır” dedi. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu sözleri? Başörtüsü tartışmasını Türkiye’nin gündeminden çıkarmak lazım. Artık çıktı da zaten. O soru, “Acaba İhsanoğlu’nu AKP lehine bir tartışmanın içine sokar mıyız?” beklentisi içinde sorumuş bir sorudur. l CHP’de 20 fire İmza çatlağı AYŞE SAYIN ANKARA CHP ve MHP milletvekillerinin imzasıyla yarın TBMM Başkanlığı’na adaylık başvurusunun yapılması planlanan Ekmeleddin İhsanoğlu’na parlamento dışındaki partiler DSP, BBP ve DP de “deklarasyon” desteği verme kararı aldı. Adaylığı en çok CHP içinde tartışma yaratan İhsanoğlu’na aralarında eski Genel Başkan ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın da bulunduğu 20 dolayındaki milletvekili ise imza desteği vermeyeceklerini bildirdi. Baykal’ın yakın çevresine de imza vermeyeceğini ilettiği öğrenildi. CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanlığına aday gösterme kararı aldığı Ekmeleddin İhsanoğlu’na “destek çatısı” genişliyor. Hem CHP ve MHP liderlerinin hem de İhsanoğlu’nun ziyaret ederek desteğini aldığı BBP, DSP ve DP’nin milletvekillerinin olmaması nedeniyle İhsanoğlu için “deklarasyon” yayımlanması kararlaştırıldı. Söz konusu deklarasyona İhsanoğlu’nu aday gösteren CHP ve MHP liderlerinin de imza koyması planlandı. Böylece İhsanoğlu’nun adaylığı, geçmişte parlamentodaki 6 partinin imzasıyla cumhurbaşkanlığına aday gösterilen 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer gibi “büyük uzlaşmanın adayı” olarak sunulacak. CHP’de İhsanoğlu’nun adaylığına imza vermeyeceğini açıklayan bazı milletvekillerini grup ve parti yöneticileri tek tek arayıp ikna etmeye çalışırken 20 dolayındaki milletvekili imza vermedi. Aralarında Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ın da olduğu bazı isimler ise “içlerine sinmemesine” karşın, partinin tartışılmaması için imza verme kararı aldı. Adaylık başvrusunun ardından önce Anıtkabir’i ziyaret edecek olan İhsanoğlu 2 Temmuz’da memleketi Yozgat’ı ziyaret edecek. İhsanoğlu, ertesi gün Aleviler için kutsal olan Hacıbektaş’a, oradan da Kırşehir’e geçerek ünlü ozan Neşet Ertaş’ın mezarını ziyaret edecek. İhsanoğlu, gelecek hafta sonu da Soma’ya gidecek. Ekmeleddin İhsanoğlu cuma namazını Hacı Bayram Veli Camii’nde kıldı. İhsanoğlu, camiye gelişinde MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ve Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya tarafından karşılandı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) Cumada MHP’liler eşlik etti ‘İhsanoğlu çözüme katkı olacak’ İhsanoğlu, Barolar Birliği ve KESK’i ziyaret etti ‘Kimse yeni vesayet olmasını istemiyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP ve MHP’nin ortak cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, Ankara’daki ikinci gününde, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve KESK yöneticilerini ziyaret etti. İhsanoğlu, Hacıbayram Camii’nde de cuma namazını kıldı. Ziyaretlerinde toplumun değişik kesimlerinde Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili, “değişim iradesi” olduğuna inandığını belirten İhsanoğlu, “Eski vesayetlere son vermek isterken yeni vesayetlerin kurulmasını hiç kimse istemiyor” dedi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik temaslarını sürdüren İhsanoğlu, dün ilk olarak TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nu ziyaret etti. İhsanoğlu görüşmenin ardında yaptığı açıklamada görüşmede hukukun üstünlüğü, hukuk devletinin egemenliği anayasasının temel hükümleri üzerinde durduklarına dikkat çekti. Feyzioğlu ise İhsanoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olarak TBB’yi ziyaretinden mutlu olduklarını söyledi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumlarının ağır tehdit altında olduğunu, içlerinin boşaltıldığını, milli devletin sorgulanır hale getirildiğini vurgulayan Feyzioğlu, “Hep birlikte ortak bir payda çizmek zorundayız. Anadolu’nun tertemiz inançları ile din bezirgânlığı arasına kalın bir çizgiyi çekmek zorundayız” diye konuştu. Feyzioğlu, TBB olarak herhangi bir adayın lehinde görüş bildirmelerinin mümkün olmadığını belirtti. İhsanoğlu daha sonra KESK’i ziyaretinden sonra yaptığı açıklamada da Türkiye’de artık kimsenin “vesayet sistemi” istemediğini belirterek şunları söyledi: “Eski vesayetlere son vermek isterken, yeni vesayetlerin kurulmasını hiç kimse istemiyor. Anayasal sistemin, rejimin; hürriyet, adalet ve insan hakları temeli üzerine, özellikle emekçilerin haklarının sağlanması ve onların insanca bir düzen içerisinde yaşamaları, Türkiye’de asgari ücretin yükselmesi, emeğin karşılığının verilmesi ve gördüğümüz sıkıntıların giderilmesi hususunda Türkiye’nin çok daha mesafeler katetmesi gerektiğine inanıyorum.” Hükümetin çerçeve tasarısına İmralı’dan destek geldi... Ben o tür değerlendirmelere girmek istemem. HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “İhsanoğlu, Kürt sorununda MHP’nin jargonunu kullanırsa bizden oy alamaz” demişti. Bu konuda ortak bir söylem belirlediniz mi? Ekmel Bey cumhurbaşkanı seçildiğinde, o evrensel insan hakları çerçevesinde bir sorun olmamasına çaba harcayacaktır. Olaya böyle bakacaktır. Demokrasi ve özgürlükler yönünden kısıtlayıcı bir tavır cumhurbaşkanı tarafından dile getirilmemeli. Evrensel değerleri benimsemiş birisinin kısıtlamalar getirmesi elbette doğru olmaz. Ekmeleddin Bey, çözüm sürecinin güvencesi olur diyor musunuz? Türkiye’de huzurun güvencesi olacak. Kendisi hükümet değildir. Türkiye’nin sorunlarını tek başına çözemez ama çözüm atmosferine katkısı olacak. Çünkü bunlar MGK’de görüşülecek. ‘Geriye gidişte Gül’ün katkısı var ‘ Cumhurbaşkanı Gül’ün “AYM hâkimlerini ben atadım” sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce nasıl bir cumhurbaşkanıydı? Sayın Gül, özgüveni eksik, siyasal iktidara bağımlı ama bu bağımlılığını da çok açık bir şekilde göstermeyen bir kişiydi. Cumhurbaşkanlığı sürecinde Türkiye’ye bir katkısı olduğunu düşünüyor musunuz? Hayır, tam tersine bu süreçte demokrasi açısından Türkiye ciddi bir ivme kaybetti. Demokrasimizde ciddi bir geriye gidiş var. Bunda Sayın Gül’ün de katkısı var. Hacıbektaş ve Soma’ya
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle