14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 HAZİRAN 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Türkiye’nin en büyük iş faciasının yaşandığı Soma’da yapılan mitingde iktidara öfke damga vurdu Ölüm ocakları 301 madenciyi bilerek ölüme yolladılar Mitingde konuşan Türkiye Maden İşçileri Sendikası Soma Şube Başkanı Ali Gökmen, kömür ocaklarının Soma’da hayat kaynağı olduğunu, iş, ekmek verdiğini belirtti. Gökmen, “Hükümetin özelleştirme uygulamaları, işverenin gözü dönmüş kâr hırsı Soma’ya hayat veren bu ocakları, 301 canımızı bizden alan ölüm ocaklarına dönüştürdü” ifadelerini kullandı. MADENİŞ’E TAZMİNAT DAVASI istemiyoruz ‘İşçiyi değil patronları korudular’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Manisa’nın Soma ilçesindeki maden faciasında yaşamını yitiren 301 işçi arasında yer alan Sezai Kilinç’in ailesi adına avukat Hamdi Özşarlak, şirket ile kamu kurumlarının yanı sıra, üyelerinin kendisine verdiği denetim ve çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik görevlerini yerine getirmediği gerekçesiyle Madenİş Sendikası’na yönelik de ilk kez tazminat davası açtı. Özşarlak, ayrıca Sezai Kilinç’in eşi ile iki çocuğu adına istedikleri toplam bir milyon elli bin liralık tazminat tutarı için, Türkiye Kömür İşletmeleri, TKİ Eli Müessese Müdürlüğü ile yine Madenİş Sendikası’nın da hesaplarına el konulmasını talep etti. Özşarlak, dava dilekçesinde sendikanın kusuruyla ilgili olarak, “Sendikalar, madenlerdeki işçi katliamlarını ortadan kaldıracak ve iş güvenliği önlemlerini aldıracak asıl güç olması gerektiği yerde, bu olan biteni görmeyip işçiler adına itiraz etmeyerek sendika da katliama ortak olmuştur. Binlerce işçinin üye olduğu Türkiye Madenİş Sendikası işverenin işini kolaylaştırıcı faktöre dönüşmüş durumdadır” ifadelerine yer verdi. Şırnaklı işçiler: Kömür bizim ekmek kapımız ŞIRNAK (DHA) Şırnak’ta elektrik kesintisi nedeniyle kapanan kömür ocaklarının açılmasını isteyen bir grup maden ocağı işçisi, Cizre karayolu kenarında çadır kurarak oturma eylemi başlattı. “Şırnak halkının tek geçim kaynağı olan kömür ocakları kapatılmasın”, “Ben de babamın kömür ocaklarında kaçak çalışıp ölmesini istemiyorum. O zaman iş ver” ve “Sosyal devlet istihdam sağlar” yazılı pankartlar açan işçiler, ocaklar açılıncaya kadar eylemlerine devam edeceklerini söyledi. İşçilerden Ömer Cavlak, kömürden başka geçim kaynaklarının olmadığını belirterek, “Biz ekmeğimizin peşindeyiz. 1990’dan beri buranın geçim kaynağı kömürdür. Memurdan, işçiye kadar, bakkala kadar tutun da herkes faydalanıyor. Buradaki isteğimiz, 30 yıldan beri çalıştığımız gibi istiyoruz. Ölüm Allah’ın emridir, mutlaka bir gün öleceğiz. Biz hiçbir suretle kömür madenlerimiz serbest oluncaya kadar kalkmayacağız” dedi. METE KIZIK SOMA Türkiye tarihinin en büyük maden faciasının yaşandığı Soma’da “Özelleştirmelere, Talan ve Taşeronlaşmaya Hayır” mitinginde iktidara öfke damgasını vurdu. Soma’da sendikaların çağrısıyla özelleştirmeler ve taşeronlaştırmaya karşı mitinge 15 bine yakın yurttaş katıldı. Üç dakikalık saygı yürüyüşü ve İstiklal Marşı’yla başlayan mitingde işçiler sıkça “Katil, hırsız AKP”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Taşerona hayır”, “Soma’nın kömürü katilleri yakacak” sloganları atıldı. Çok sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı mitinge gelen bazı yurttaşların ilçe girişinde tek tek polislerce video çekimi yapıldığı gözlendi. Yatağan, İzmir, Elbistan, Zonguldak, Bursa illerinden gelenlerle birlikte ADD üyelerinin de yoğun katılımıyla dikkat çeken gruplar, saat 12.00’den itibaren Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) Müdürlüğü önünde toplandı. Ardından İstasyon Caddesi boyunca yürüyen kitle “Hırsız, katil Erdoğan” ve “Hükümet istifa” slo Başkanı Ali Gökmen, kömür ocaklarının Soma’da hayat kaynağı olduganlarını attı. Yürüyüş, Cengiz Topel Meydağunu, iş, ekmek verdiğini nı’ndaki Hükümet Konağı’na kabelirtti. Gökmen, “Hüdar sürdü. Burada kurulan sahkümetin özelleştiroma’da nede konuşan Türkiye Maden me uygulamalasendikaların İşçileri Sendikası Ege Bölrı, işverenin gögesi ve 1 No’lu Soma Şube çağrısıyla özelleştirmeler zü dönmüş kâr Soma’ya ve taşeronlaştırmaya karşı hırsı hayat veren mitinge 15 bine yakın yurttaş bu ocakları, katıldı. Mitingde işçiler sıkça 301 canımı“Katil, hırsız AKP”, “Faşizme zı bizden alan ölüm ocaklakarşı omuz omuza”, “Taşerona rına dönüştürhayır”, “Soma’nın kömürü dü. 301 canımıza rahmet dikatilleri yakacak” liyorum. Bu son sloganları atıldı. olsun, ölüm ocakları istemiyoruz. Binlerce emekçi, emek dostu, bu alanda katliamın baş sorumlularının tehditine, baskılarına rağmen toplandı. Hiçbir baskıya boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Hükümetin özelleştirme uygulamalarının, işverenlerin azgın kâr hırsının kurbanı olmak istemiyoruz. S Özelleştirme, rödovans, taşeron ölümdür. Özelleştirme değil kamulaştırma istiyoruz. Kamuda istihdam, sağlıklı, güvenli çalışma ortamında, insanca ücret almak istiyoruz. Taleplerimiz yerine getirilene kadar mücadelemize devem edeceğiz” dedi. Miting, Türkiye Madenİş Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul, Türkiye Madenİş Sendikası Genel Sekreteri Vedat Ünal, Türkiye Madenİş Sendikası Teşkilatlandırma Sekreteri Hasan Hüseyin Yıldız ve diğer sendikacıların kalabalığa karanfil atmasıyla sona erdi. İnşaatta iskeleler çelik olacak ANKARA (AA) Türkiye’de en çok ölümlü iş kazalarının yaşandığı inşaat sektöründe gerekli önlemlerin alınması için çalışma başlatan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, inşaatlarda kurulan iskelelerin belli bir yükseklikten sonra ahşap yerine çelik olmasını zorunlu hale getiriyor. Buna göre, ruhsat verilirken iskele projesi sunulması da zorunlu olacak. Medyada Nesnellik ve Bitmeyen Tehditler Yayın yasağı: Önce tehditlerden söz edelim. Başbakan Erdoğan, Irak konusundaki yayınlar konusunda medyayı susmaya çağırınca yayın yasağı da hemen çıktı. Bu, medyaya halkın haber alma hakkını göz ardı edin, gerçekleri yazmayın demektir. Kabul edilebilir bir iş değildir. Gazeteciler, meslek örgütleri yayın yasağı kararını kınadılar. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti karara itiraz etti ve IŞİD baskınları konusunda konulan yayın yasağını yargıya taşıdı. Nesnel yayın: Cumhurbaşkanlığı seçimi ve adaylar konusunda medya yeni bir sınav veriyor. Nesnelliğin gözlerden uzak tutulması bir tehlike olarak gündemde. Adaylar konusunda bilgi verici olmanın ilke olduğu, lehte ya da aleyhte haberlerin herhangi bir kısıtlamaya tabi tutulmadan nesnel bir anlayışla verilmesi, yine lehte ve aleyhte yorumların ise yazarlara bırakılması en doğru tutum olacaktır. Halkın, seçmenlerin eksiksiz bilgilenmesi gazetelerin nesnel davranması ile mümkün olabilir. Cumhuriyet’in bu sınavı başarıyla geçtiği görülüyor. Zeytin Yasası yine tehlikede: Okurumuz Salih Sönmezışık Cumhuriyet gazetesinin, AKP döneminde zeytin alanlarının talana açılmak istendiği gerçeğini hep dile getirdiğini ama AKP’nin inadından vazgeçmediğini yazıyor ve gazeteden bir kere daha bu gerçeği okurlarına duyurmasını istiyor. Gerçekten de Zeytin Kanunu diye bilinen kanunun özellikle 20. maddesinde yapılmak istenen değişiklik zeytin alanlarını her türden talana açık hale getiriyor. Konu bugünlerde kimi internet sitelerinde kapsamlı olarak ele alındı. Örneğin, Diken internet sitesi konuya yer verdi. Cumhuriyet editörleri de konuya duyarsız kalmayacaklardır. Sağlıkta bir kadrolaşma hamlesi daha İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi Yasa Tasarısı’nın, üniversiteleri tam anlamıyla ele geçiremeyen AKP’nin yeni bir kadrolaşma hamlesi olduğu vurgulandı. Söz konusu tasarıya göre İstanbul’da, Marmara Üniversitesi’nin gayrimenkullerine el konularak Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi kurulacak. Mütevelli heyetinde de Sağlık Bakanı, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, bakanın atayacağı iki isim ve bir rektör olmak üzere toplam 5 kişi bulunacak. Reklamları küçümsemeyin 2.11.1962 tarihinden beri Nadi/Selçuk ve arkadaşlarının terk dönemleri hariç bu gazeteyi reklamına kadar izler, ona göre alışveriş yaparım. Son on beş senedir de hafta içi her gün iki Cumhuriyet gazetesi alırım. 1990’lı yılların ortalarında, araba alacağım ama gazetede reklamı çıkmıyor; o zaman distribütör olan firmaya yazı yazdım. “Arabanızı alacağım ama okuduğum gazetede reklamınız yok” dedim. Sonrasında ilanları çıktı ve arabayı aldım. Gazetemde, son on senedir, AKP’de bir toplantı olsa, hemen “AKP kurmayları toplandı, toplanıyor gibi..” sinirlerimi allak bullak eden bu cümleyi okumaktan gına gelmişti. Bu kurmay sözcüğünü kullanan, onu denetleyen gazetedeki yöneticiler ya da yazarlar, hırsızlık, talan ve Cumhuriyet düşmanlığından başka bir şey bilmeyen bir örgütün yöneticilerine “kurmay” denmesini nasıl hazmediyor? Kurmaylık ciddi bir mertebedir, hak ediyorlar mı? Sağlıkla kalın. Alim Önder Mermisiz makineli 1. 15 Haziran 2014, Dış Haberler, sayfa 13, sütun 5: “Ayrılıkçılar askeri uçağı düşürdü: 49 ölü” Satır 8: “....mermili makineli tüfeklerle....” Mermisiz makineli tüfek ne işe yarar acaba savaşta!.. 2. 16 Haziran 2014, Haberler, Sayfa 8, “Alıkonulmuşlar” başlıklı haberin 1. sütundaki “MİT Musul’da yardım dağıtıyor” ara başlıklı kısmında ne MİT’e ne de Musul’da yardım dağıtıldığına dair bir kelime bile yok! İlter K. Akbuğ Saygın Spor Sorumlusu, çarşamba günü gazetenizle aynı ciddiyette olduğuna inanmak istediğimiz www.cumhuriyet.com.tr portalında Aziz Yıldırım’ın mahkemece aklandığına dair bir haber vardı. Haber öyle sunulmuştu. Haberin içeriğindeyse beraat eden tarafın Trabzon Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu olduğu görülüyordu. Bu hatanın dikkatsizlik ya da kopyala yapıştır telaşından olduğunu da tahmin ediyoruz. Ancak burası Cumhuriyet diye düşünmekten de geri kalmıyoruz. Biraz daha dikkatli olun Arif Bey... Saygılar. Doğuş Kartal Okur temsilcisinin notu: Spor Servisi Şefi Arif Kızılyalın haberin servise ait olmadığını belirtti. İnternet sitelerinde sizin de belirttiğiniz gibi hızlı hareket etme kaygısı bu türden hatalara yol açabiliyor. Kuşkusuz olmaması için çaba göstermek ve düzeltmek gereklidir. Semah ibadetin bir parçası 15 Haziran 2014 tarihli Cumhuriyet gazetesi bulmaca sorularından biri: (soldan sağa 3) Dinsel tören niteliği taşıyan Alevi Bektaşi oyunu. Cevap olarak Semah çıkmaktadır. Cem, Alevi Bektaşi inancında bir ibadettir. Semah da bu ibadetin bir parçasıdır. Kesinlikle bir oyun değildir. Tanrı’ya yakarıştır. Bulmacayı hazırlayan Sedat Yaşayan’dan bu konuda aracılığınızla bir cevap bekliyorum. Saygılarımla. Mehmet Gürboğa Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Kaynak, “Üniversite hastaneleri borç batağındayken, bu üniversite genel bütçeden ve her türlü bağıştan beslenecek. Ayrıca ülke genelindeki tüm devlet hastaneleriyle protokol yaparak buralarda istediği gibi kadrolaşacak” dedi. Bugün Türkiye’deki 85 üniversitenin tıp fakültelerinde 10 bin 500’e yakın öğretim üyesinin görev yaptığına dikkat çeken Kaynak şu değerlendirmede bulundu: “Bugün itibarsızlaştırılan üniversite hastanelerinin boğazına basıp cansız bırakırken, hatta varlıkları rehin alınırken, Sağlık Bakanlığı’nın kurumları üzerinde ve sadece Sağlık Bakanı’nın özellikle kadrolaşmada tek yetkili olduğu bir Sağlık Üniversitesi’nin kurulup, bin bir mali kaynağın bu kuruluşa yönlendirilmesi nasıl tanımlanmalı? İster YÖK’ün içinde ‘paralel’ sağlık üniversitesi diyelim, ister tıp fakültelerine ‘darbe’ diyelim, isterseniz gizli üniversite reformu diyelim... Sağlık Bakanlığı, kendisini üniversiteleştirip bu yolla özerkleştirmeye (!) çalışıyor galiba.” Büyük borç batağı Haberin başlığı ve içeriği
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle