05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 HAZİRAN 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 Faizi İndirmeyen Bakanlar Kurulu! Son günlerde bir faiz tartışmasıdır gidiyor. Bağımsızlığı kesinlikle sorgulanmaması gereken Merkez Bankası’nın faiz oranları konusunda aldığı kararlar başta Başbakan olmak üzere, hükümet tarafından ağır bir şekilde eleştiriliyor. Anımsanacağı gibi mayıs ayı sonunda, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu faiz oranlarını açıkladı. Merkez Bankası’nın kararına göre haftalık repo faizi yüzde 10’dan yüzde 9.50’ye indirildi. Ancak bu indirim başta Başbakan olmak üzere bazı siyasilerce yeterli görülmedi. Oysa hükümet faizlerin daha fazla Aynı üst ara başlıktaki verdiğimiz atasözündeki gibi öyle anlaşılmayacak bir şey yok, hesap ortada. Bakınız, geç ödenen vergiler için hesaplanacak faizin oranı, öyle düşünüldüğü gibi Merkez Bankası ya da Vergi İdaresi’nin yetkisinde değil. Bu yetki Bakanlar Kurulu’na ait. Ancak Bakanlar Kurulu bu oran üzerinde uzun süredir hiçbir indirim yapmıyor. Yani faizi düşürmeyen bizzat Bakanlar Kurulu. Son yıllarda uygulanan oranlar ise tablodaki gibi. Ay aydın, hesap belli indirilmesini savunurken tamamen kendi yetkisindeki bazı faiz oranlarını ise indirmeyi unuttu! Şaşırmayın! Evet aynen böyle oldu ve “zamanında ödenmeyen vergiler için hesaplanan faizin oranı” indirilmedi. Şu çok iyi biliniyor ki, zamanında beyan edilmeyen vergiler için VERGİ İÇİN FAİZ ORAN TABLOSU gecikme faizi, vadesi geçtiği halde ödenmeyen vergiler için ise gecikme İlgili BKK Geçerli Olduğu zammı hesaplanıyor. Her ikisinin Sayısı Tarih Aylık Yıllık de oranı aynı. Bu faiz oranı 6183 2009/15565 19/11/2009 sayılı kanunun 51. maddesi ile Sayılı BKK tarihinden itibaren 1.95% 23.40% belirleniyor. Son olarak aylık yüzde 2010/965 19/10/2010 1.40 olarak belirlenmiş. Yani yıllık Sayılı BKK tarihinden itibaren 1.40% 16.80% yüzde 16.80’e denk geliyor. Tablo çok net olarak gösteriyor. Bakanlar Kurulu yetkisi olmasına rağmen yaklaşık 4 yıldır bu oranlarda hiçbir indirime gitmiyor. İlginç değil mi? Daha da ilginci var! Hükümet, Merkez Bankası’nın faiz politikasını eleştiriyor, ancak kendi yetkisindeki geç ödenen vergiler için hesaplanan faiz oranı, Merkez Bankası’nın uyguladığı faiz oranının yaklaşık iki katı. Başbakan’ın faiz indirimi isteği, elbette bu ülkenin yararına. Enflasyonist baskıları göz ardı edersek, faiz indiriminin yatırım ortamını iyileştirerek ekonomik canlanmaya sebep olacağının herkes farkında. Ancak görülüyor ki, ilk adımı Başbakan’ın ve hükümetin atması gerekiyor. Tamamen kendi yetkilerindeki gecikme zammı ve gecikme faizi oranları istenirse hızla indirilebilir. Olmadı, en azından Merkez Bankası faiz oranları seviyesine getirilebilir. Bu adımın yatırım ortamına ve ekonomik canlanmaya etkisi olacağı ise tartışılamaz. Var mısınız? GÖRÜŞ SEVGİ ÖZEL Laik Eğitim Neden Gerekli... Gündemi saat başı değişen, gündeme düşen olay, oluşum ve olguların çoğunun ülkenin temel niteliklerini acımasızca kopardığı zaman diliminin içindeyiz. Olup bitenlerin ayrımında olan da var, aldırmayan da... İktidarla yakın ilişkileri bozulmasın diye yaşananları yüzeysel değerlendirmelerle topluma onaylatmaya çalışanların yanı sıra aslanlar gibi savunanlar arasındaki tartışmalar kafa karışıklığını körüklüyor. Türban dediğimiz örtüyü başörtüsüyle eşleştirerek savunan özellikle kadın gazetecilerle bilimcilerin geldiğimiz noktayı nasıl değerlendirdiklerini merak ediyoruz. Örneğin okulları hızla imam hatipleştirilen, laik eğitimi bitiren 4+4+4’lük sözde eğitim yasasının uygulanmasıyla ortaya çıkan sonuçları izleyebiliyorlar mı? Türbanı savunanların bir bölümü bu örtünme biçiminin kamusal alana (özellikle okullara) girmeyeceğini, bir bölümü de girse bile bunun kadınlar açısından özgürlük olduğunu ileri sürüyorlardı. Annelerle öğretmenlerden öğrendiğim, yaşayanların okulunu, kentini, semtini, çocukların cinsiyetini saklı tutacağım örnekleri, laikliği savunanları “laikçi, ulusalcı, Kemalist, statükocu...” diye suçlayan hemcinslerime sunuyorum. 201314 ders yılında 4+4+4’lük eğitim “ucubesi”nin ikinci yılı geride kalırken okullar ne durumda ve beş, beş buçuk yaşındaki çocuklar nasıl eğitildi? Eğitildiler mi; hepsi şıkır şıkır okuyor mu? Okulu sevdiler mi? Ana babalar niçin okullarının imam hatip olmaması için eylem yapıyor; neden onları iktidar yandaşı kadınlar duymazdan geliyor? İlk ve ortaöğretim çağdaş yöntemlerden hangi amaçla uzaklaştırıldı? İktidarın Fatih Projesi’ni savunanlar, bu tasarının verimlilik durumunu merak ediyor mu? Öğretmenler, miniklerle neler yaşıyor? Soruları çoğaltabiliriz. Ev hanımı olan anne, okula birkaç kez çağrılmış; ilk günler çocuk çok ağladığı, bir iki kez de tuvaletini sınıfta yaptığı için... Her çağrılışında çocuğunun temiz giysisiyle gitmiş. Annenin söylediğine göre bu duruma düşen yalnız kendi çocuğu değilmiş; öğretmen bir gün, sınıf bazen çiş kokuyor demiş. Beş buçuk yaşındaki bu çocuk, eve üzgün dönmüş. Nedenini sormadan söylemiş; “Öğretmenim, annesinin başı örtülü olanları daha çok seviyor!” Anne, ertesi gün okula gitmiş; ders yılı başında örtüsüz olan öğretmenin sımsıkı örtündüğünü görünce ağzını açamamış. Aynı okula giden komşu çocuklarının da aynı kaygılar içinde olduğunu öğrenmiş. Demek ki örnek tek değil. Bir başka örnek olay, tüyler ürpertici... Çocuk ikinci sınıfta... Kovalayan varmış gibi koşa koşa gelmiş, fısıldayarak sormuş, “Anne biz Müslümanız değil mi?” Annenin dili tutulmuş; “Elbette” demiş. Ancak çocuk tepki vermiş: “Öyleyse neden namaz kılmıyorsun? Neden başın açık? Niçin oruç tutmuyoruz? Niçin kurban kesmiyoruz?” Anne gereken yanıtları vermiş. Bu soruları çocuğa kimin yönelttiğini araştırmaya başlamış. O zaman görmüş ki kendi çocuğu yalnız değil. Öğretmeniyle konuşmak istemiş; türbansız öğretmen, duymamışı oynamış. Arkasını dönüp gitmiş. Bir başka örnek, 4+4+4’lük eğitim “ucubesi” başlatılmadan önce ve sonrasında minicik çocuklara bedava dağıtılan ders ve okuma kitapları... Ders kitaplarının dersle ilgisi uzak... Masallar masal, öyküler öykü değil... Dinsellik ağır basıyor; minik kızlar örtünüyor; onların değil erkeklerin okumasının önemi sözlüyazılı aktarılıyor. Bir okul müdürü kızlara, “İyi bir anne olmak, meslek sahibi olmaktan daha önemlidir” diye öğüt veriyor; öğüdünü, “yarının gençlerini siz yetiştireceksiniz” diye açıklıyor. Çocuk ve gençlerin dünyasından ulusal bayramlar, bayrak törenleri, andımız bir bir çıkarılıyor. Kuran kursları okullarla yarışa giriyor. Bir okul önünden geçmek bile laik Cumhuriyetin eğitim kurumlarının görüntüsünü yansıtıyor. 2014 yazında komşumuzda yaşanan vahşetin kaynağı laikliğin, laik eğitimin önemini ve Mustafa Kemal’in ne denli öngörülü bir önder olduğunu kanıtlıyor. SOSYAL GÜVENLİK Gurbetçiye kolay emeklilik mi! önemli sorunlarından birisi de yurtdışında çalışmaya başladıkları ilk tarihin sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmemesiydi. Torba kanuna göre, artık uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde akit ülke sigortasına girdiği tarih Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edilecek. Böylelikle özel bir hükümle sigortalılık sürelerini borçlananların akit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilecek. Yurtdışında geçen sürelerin tamamı veya istenildiği kadarı borçlanılabilecek. Başvuru sahiplerinin kısmi borçlanma taleplerine istinaden yapılacak borçlanma süresinin tespitinde ibraz edecekleri belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınacak. Burada önemli bir eksiklik giderilirken yurtdışı borçlanmasında tarih belirleme hakkı ortadan kalkacağından yüksek maaş sağlayacak dönemler seçilemeyecek. Bunun da düzeltilmesi gerekiyor. SORU CEVAP Son günlerin gündemde olan konularından birisi de torba kanunla yapılan değişiklikler. Torba kanunda gurbetçilerin bazı sorunlarını çözecek düzenlemeler de var. Türk vatandaşları ile Türk vatandaşı olarak yurtdışına geçiş yapanlara, kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olmaları kaydıyla ve istek doğrultusunda kanun hükümlerine göre sosyal güvenliklerine göre değerlendirilerek işlem yapılıyor. Bununla birlikte Mavi Kart sahibi kişilere de borçlanma hakkı verilmiş oldu. İş arama izninde çalışılabilir mi? Çalıştığım işyerinden özel nedenlerden dolayı ayrılmam gerekiyor. Ancak bu arada günlük iki saat iş arama iznimi de işverenin talebi üzerine işyerinde çalışarak geçirmek istiyorum. Bu mümkün müdür? Faruk Ateş İş Kanunu’na göre günlük 2 saat iş arama izniniz olup, bu süreyi günlük veya toplu olarak kullanma hakkınız vardır. Ancak işveren yeni iş arama iznini vermez veya eksik kullandırırsa o süreye ilişkin ücret işçiye ödenir. İşveren, iş arama izni esnasında işçiyi çalıştırır ise işçinin izin kullanarak bir çalışma karşılığı olmaksızın alacağı ücrete ilaveten, çalıştırdığı sürenin ücretini yüzde yüz zamlı öder. Sorularınız için [email protected] adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. İşe ilk giriş tarihi Ayrıca gurbetçilerin Ortadoğu Depremi karamsarlıklar yaşanırken yurdumuzun Güneydoğu sınırında IŞİD’i (Irak Son bir haftanın ilk Şam İslam Devleti) 6 gününde yaşananlar amaçlayanların terör öldürücü deprem örgütünün silahlı canileri niteliğiyle Atatürk başta Musul’daki Cumhuriyetçilerini soydaşlarımız olmak düşünülemeyecek üzere özellikle de şaşkınlığa uğrattı. Bu Şiilere kanlı saldırılarda yetmedi, CHP Genel Başkanı K. Kılıçdaroğlu bulunup katlederlerken sağ kalanlarını da 10 gündür siyasi ve sivil rehin alıyorlar. Musullu kuruluşları dolaşarak kardeşlerimiz AKP’den onlardan Çankaya’daki korunma beklerlerken Cumhurbaşkanlığı bizim Başbakan’la koltuğuna tüm toplum Cumhurbaşkanı artık katmanlarınca kimin sayısı saptanamaz yakışacağını öğrenmek düzeydeki iç ve dış amacıyla bu çalışmayı gezilerine çıkıyorlar. yaptığını söylediğinde Buna karşın İran, bu halkçı ve demokrat Irak’ta IŞİD’in acımasız davranışını takdir saldırılarına karşı silahlı etmiştim. askerleriyle Şii, Sünni Söylentilerde isimleri demeden koruyuculukla geçenleri uygun yardımlarını gönderiyor. görmesem de laik Epeyce de IŞİD teröristini Cumhuriyetimizi ve de yok ediyorlar. Bu vatanını seven birinin arada Musul savunma beklentisindeyken sözcülerinden birinin birdenbire 16 Haziran’da ikinci kez aday belirlemek görüntülü medyada “Bizim için Türkiyeliler amacıyla MHP Genel kutsallarımızdır. Bizler Başkanı Bahçeli’yi ziyarete gidip aday olarak bu durumumuza ilgisiz AKP’nin desteğiyle İslam kalmalarına çok esef ettik” diye sitem ediyor. Birliği Teşkilatı’nın Bu söylemi acıyla eski genel sekreteri izlerken çocukluğumun olan Ekmeleddin önemli bir duyumunu İslamoğlu’nu da anımsadım. Şöyle önerdiğinde Bahçeli de ki Atatürk hasta bu çatı adayını uygun yatağındayken Hatay gördü. sorununu halledip Adı geçen aday orayı sınırlarımız CHP yöneticilerine içine katmıştı. Başka sorulduğunda bundan bir dileği de iyileşir hiçbirinin haberdar iyileşmez Musul olmadığı, genel Türklerinin istemleri başkanlarının kendisine olan kendilerinin yakın birkaç yönetim yaşadıkları toprakları kurulu üyesiyle bu kararı aldıklarını, ama gerekenin da sınırlarımızın içine almaktı. Yazık ki ecel yapılacağı cevaplarını yakasını bırakmadı verdiler. Kişisel olarak bizleri de Musullular gibi ben de 60 yılı aşkın yetim bıraktı. süre CHP’ye Atatürk HHH ilkelerine bağlılıkla Yıllar önce Arap verdiğim hizmetlerle emeği geçen bir vatandaş Yarımadası’yla İran’ın batısını Anadolu’nun olarak genel başkanı doğusunu içine alan bir eleştirenlere daima ABD haritasıyla tanışmış karşı çıkarak kendisini ve tepkilenmiştik. İsraille savunmama karşın, bu tavrına ters düşerek aklını ABD’nin petrol sahalarını başına almasını istedim... elde etme istemi bir türlü bitmemiş olmalı Çankaya hiç kimsenin babasının çiftliği olmadığı ki IŞİD terör örgütünü oluşturarak aynı amaçla gibi gerçek CHP’liler kan dökmektedir. de çobanın sopasıyla Buna ABD yakınlığıyla güdülecek koyun sürüsü değildirler. Ulu önderlerine suskun kalan Erdoğan hükümeti ileride bizler ve onun Cumhuriyetinin için de aynı acıların laik, demokratik, sosyal yaşanabileceğini bilmeli, ilkelerine sonsuza aklını başına alarak dek bağlı kalmaya hareket etmelidir. ant içmiş olan Türkiye Vatanımız kutsalımızdır, vatandaşlarıdırlar... TSK de buna hazır HHH olmalıdır. İçerde bu öfkeli PERİHAN ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1/ Kötü yola düş 1 müş kadın. 2/ 2 Sivrisineğe benzer, kan emici bir 3 sinek... Aynı do 4 ğumda dünyaya 5 gelen iki kardeş. 3/ Narçiçeği ren 6 gi, alev kırmızı 7 sı. 4/ Meyveleri 8 haşladıktan sonra ezip şeker ve 9 suyla koyulaşın 1 2 3 4 5 6 7 8 9 caya kadar kaynatılmasıyla yapılan tatlı 1 K A P U Ç İ N O yiyecek... Bir tür ya 2 A F İ Ş Ş A NO banmersini. 5/ Yapı 3 R A K A M K Ö R sına girdiği sözcüğe 4 I R K A G İ R “kendi kendine” an 5 N AM H A S T lamı katan yaban A R A B A Ş I cı önek. 6/ İslam hu 6 T A Ğ kukunda öldürme ve 7 I H L A R A yaralamalarda suçlu 8 A T E R A T nun ödemek zorunda 9 E Ş A N T İ Y O N olduğu para... Ticaret eşyası. 7/ Az masraflı, kazançlı, hesaplı. 8/ Kayınbirader... Katarakt hastalığına verilen bir başka ad. 9/ Azerbaycan’ın plaka imi... Bir tür küçük ekmek... Tümör. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bursa yöresine özgü bir halk oyunu. 2/ Muşmulaya benzer bir meyve... Dostoyevski’nin, dilimize de çevrilmiş bir romanı. 3/ Kırmızı cıva sülfür. 4/ Erik ya da kızılcık pekmezi... “Çirkin huy, kötü yaratılış” anlamında eski sözcük. 5/ Otomobil sözcüğünün kısa söylenişi. 6/ Almanya’yı oluşturan eyaletlerin özel parlamentolarına verilen ad... Büyükbaş hayvanlara verilen ortak ad. 7/ Ekonomiyle ilgili olan; iktisadi. 8/ Küçük erkek kardeş... Akdeniz Bölgesi’nde bir ırmak. 9/ “söz erin yüküdür / Çok söz hayvan yüküdür” (Yunus Emre)... Yapmacıklı davranış... Kale hendeği. 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle