27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 HAZİRAN 2014 CUMA 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada Musul’da konsolosluk baskınında derdest edip götürdüğü 49 çalışanı kurtarabilirse; bu hükümet, başkanı… … bu noktaya nasıl geldiğimizi oturup serinkanlılıkla özeleştiri yapacağı yerde; Suriye ve Irak’ta izlediği politikaları savunabilir ve bir yolunu bulup medyayı, muhalefeti suçlayan bir savunma taktiği de uygulayabilir! Ne var ki Musul baskınını sıcağı sıcağına irdeleyen haberlerle yorumlarda, bu noktaya Esad’ı devireceğim diye IŞİD başta, Suriye’de cirit atan bütün İslamcı terörist örgütleri desteklediği, hatta El Kaide’nin bir şubesi olan bu örgüte yardım yaptığı, o günlerde de ve bugün de baş sırada yer alıyor. Meclis’te baskından birkaç saat önce; kürsüden IŞİD’in Musul’u ele geçirdiğinden ve konsolosluğumuzun etrafını sardığından haberiniz var mı, diye soran MHP vekile AKP’liler “Atma atma” diye sürekli müdahale etti. Suriye ve Irak politikalarının mimarı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu; devleti içine düşürdüğü çukurdan kurtarmak için New York’ta… ….BM Güvenlik Konseyi’nin toplanması için sonuç alamayacağı önceden bilinen kimi girişimlerde bulunuyor. HHH Dünya lideri Başbakan’ın düştüğü, ne yazık ki Türkiye’de içine sürüklediği acınası durumun ilk sonuçlarına bakınız. RTE, baskın haberlerini alır almaz ilk olarak Başkan Obama’yı arıyor. Ne ki, şimdi üstü kapanan olaya göre, Başkan Obama telefona çıkmıyor ama TC’nin burnundan kıl aldırmayan başbakanını, Başkan Yardımcısı Biden’e bağlıyorlar. Türkiye NATO ülkelerini olağanüstü toplantıya çağırıyor... Sonuç? ABD, Musul baskınını şiddetle kınadığını açıklıyor. NATO ülkeleri de toplantıdan sonra baskını kınadıklarını duyuruyor. O kadar! Böylece hükümet yarattığı canavarla baş başa kalıyor ve artık saklanamayan gerçek bütün hatlarıyla sırıtıyor. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun baştan sona çizdiği ve hükümetin izlediği başta Suriye ve Irak politikalarının artık iflas ettiği saklanamaz, üstü örtülemez biçimde ortaya çıkıyor. HHH Daha ilk saatlerden itibaren kimi yanıtsız sorular kafalarda. Örneğin hükümet IŞİD tehlikesinin Irak’ta hızla ilerlediğinden ne ölçüde habersiz ki, Musul konsolosluğumuz çalışanlarına derhal Musul’u terk ederek ülkeye dönmeleri emrini ne zaman verdiği şu sıralar tartışma konusu. Bakan New York’ta konuştu ve “Maalesef Irak güvenlik güçleri (ki silahları bırakarak kaçtıkları açıklandı) IŞİD terör örgütünün ilerlemesi karşısında Musul’u terk etmek durumunda kaldılar. Biz riskler yükseldiğinde her zaman olduğu gibi üç gün, iki gün önce tahliye talimatı gönderdik” dedi Konsolosluk tahliye edilmiyor. Üstelik Bakan’a göre IŞİD baskınından iki üç gün önce tahliye talimatı göndermelerine karşın; pekâlâ ama konsolosluğun tahliye edilememesinin nedeni? Bakan’ın bu soruya daha sonra verdiği bir başka demeçteki şu yanıt şaşırtıcı. Bakan, “Konsolosluğu tahliye etmediler, zira dışarıdaki risk daha büyük olduğu için içeride kaldılar!” dedi. HHH Dışarısı baskını kınamakla yetiniyor ve böylece hükümet sorunun çözümünde başının çaresine bakmakla baş başa kalıyor... Hükümet ise askeri müdahale dahil, sorunun çözümü ile ilgili olasılıkları masaya yatırıyor ve ama …şu sıra IŞİD ile dolaylı yoldan yapılan görüşmelerden sonra TIR şoförleri dahil, 80 civarında vatandaşınızın serbest bırakılmalarını sağlamayı umut ediyor. Ya askeri seçenek? Altı da üstü de tehlikelerle dolu, Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına sürükleyecek bir olanak! Musul baskını ile yakından ilgili kamuoyunu bir açıklama ile bilgilendiremiyor hükümet. Ne yapmakta olduğu ve ne yapacağı, diplomatik çöküşü nasıl açıklayacağı bilinmiyor.. Komşularda bizi ilgilendiren her kargaşa çıktığında Bakan Davutoğlu’nun ezbere söylediği, sürekli ve yine yinelediği, “Türkiye’nin sabrını kimse test etmeye kalkışmasın” sözünden başka bir söylem yok ortalıkta! RTE hükümeti, bir türlü iktidarına son veremediği Esad’ı devirmek için IŞİD’i hiç önemsemedi. Tam destek vermese bile örgütü üstü örtülü biçimde kolladı, destekledi. HHH Sonuç ortada. Üç beş gün önce uyanan hükümet, IŞİD gibi belayla karşı karşıya kaldığını, tehlikeyi geç görebildiğini bugün Meclis’te yapacağı açıklamalarda kabul edebilecek mi acaba? Hele Suriye politikasının mimarı ve uygulayıcısı Davutoğlu, Musul baskınından sonra istifa etmeyi aklının ucundan geçirme erdemini gösterebilecek mi? Irak’ın kuzeyini, Suriye’nin önemli bölümünü ele geçiren güç olan, eli kanlı IŞİD güney komşumuz artık. Ne dersiniz, yeni komşumuz hayırlara vesile olur mu? Hâkim karşısına çıkan Gezi Dayanışması üyeleri suç işleyenler başka yerde aranmalı dedi CANAN COŞKUN Başbakan ‘Tarih önünde er ya da geç...’ HABERLER yargılanmalı Buyrun Cenaze Namazına! Erdoğan, “En yakın zamanda Şam’a gidip Emevi Camisi’nde namaz kılacağız” dediğinde tarih, 5 Eylül 2012 idi. O dönem Başbakan, Washington’ın desteğini arkasında hissediyordu. Suriye’de rejim devrilirse Türkiye’nin bölgesel güç rolüne kavuşacağına inanıyordu. Dışişleri Bakanı gibi o da Esad’ın düşmesinin an meselesi olduğunu sanıyordu. Yanılıyordu. HHH O bunları söylerken Amerika, Şam’da işlerin kötüye gittiğini, Esad’ın boşluğuna radikal İslamın yerleşeceğini görüp politikasından çark etmişti bile... 2013’te CIA’nın eski Başkanı Michael Hayden, Suriye’deki iç savaş sonunda ülkenin tamamen çözülme ihtimaline karşılık, Esad’ın kazanma ihtimaline yakınlık duyduğunu açıkladı. Washington, kötünün iyisine yönelmişti. Ancak Ankara, “Bölgede benden habersiz kuş uçmaz” böbürlenmesine kendini fena kaptırmıştı. Şam rejimini devirmek için kirli ilişkilere girdi. Topraklarını Esad karşıtı İslamcı örgütlere açtı, muhaliflerin İstanbul’da toplanmalarına önayak oldu, mülteci kamplarında onlara askeri eğitim, silah, mühimmat verdi. Suriye’ye savaşmaya giden militanların Türkiye sınırlarından geçişine göz yumdu. Yaralananlar için hastaneler kurdu. TIR’larla silah nakletti. Bu TIR’ları çeviren polisleri, savcıları “vatana ihanet”le itham etti. Ama olmadı. Esad gitmedi. HHH Irak ve Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Musul’daki Türk Konsolosluğu’nu basıp 80 kişiyi rehin alması, Türkiye’nin Suriye politikasının iflasıdır. Bu tablo, Amerika’nın Afganistan’da yaptığı hatanın aynıdır. Türkiye, kendi yarattığı canavarın esiri olmuştur. Üstelik Amerika’dan farklı olarak, artık o canavarla komşudur. HHH Başbakan’ın Emevi Camisi’nde namaz rüyası gördüğü günlerde Esad, Yurt gazetesine verdiği demeçte, Erdoğan’ın ikili görüşmelerde kendisine tek sorduğu şeyin, Müslüman Kardeşler’in Suriye’ye dönmesi olduğunu söylüyordu. Suriye’yi yakından bilen bir diplomatla görüştüm: Esad’ın radikal İslamcılar meselesini iyi kullandığını anlattı. “İki nedenle onların örgütlenmesine göz yumdu, liderlerini genel af kapsamında serbest bıraktı” dedi: Birincisi; ülkedeki El Kaide varlığı, Esad’a muhaliflerine karşı rahat silah kullanma imkânı verdi. İkincisi; bu sayede, Batı’daki El Kaide korkusunu kendisine desteğe dönüştürebildi. Nitekim Batı kamuoyu, kör bıçakla Şiileri gırtlaklayan şeriatçıları görünce, “Esad bunlardan iyiydi” demeye ve Suriye’ye müdahaleye ayak diremeye başladı. HHH Sözünü ettiğim röportajda Esad şöyle diyordu: “Radikal İslamın ideolojisi, toplumu yakan bir alevdir. Bu alev genişler, yarın Türkiye’yi de ‘kâfirler’den temizlemek için cihat başlatırlar. Yani Suriye yanarken Türkiye rahat edemez. Sınırlarını bu teröristlere açmanın bedelini ağır öder.” Gelinen nokta tam da budur. İsmail Saymaz’ın benzetmesiyle 2 yıl önce Emevi Camisi’nde namaz hayali kuranlara, bugün Musul’da “Buyrun cenaze namazına” denilse yeridir. Yapıcı, gözaltında sözlü tacize uğradıklarını da vurTaksim Dayanışması üyesi olan gulayarak, “Çıplak arama26 kişinin “suç işlemek” amacıyya maruz bırakıldım. Tula “örgüt kurmak, yönetmek, valete götürülmedim. Tuörgüt üyesi olmak” suçlamasıyvalette kamera olduğuna la yargılanmasına başlandı. 5 yılşahit oldum. 2 saatte bir dan 13 yıla kadar hapis istemiyle ilaç almam gerekiyordu. yargılanan Mimarlar Odası ÇED Polisler, ‘Yok öyle. Biz, seDanışma Kurulu üyesi Ayşe Münin hizmetçin miyiz? Sabah cella Yapıcı, insanlık dışı çıplak akşam içersin’ dediler” dearamaya maruz bırakıldığını bedi. Yapıcı, “Asıl adalet polirterek, “Bizim yerimize suçlulis şiddeti nedeniyle hayaların burada yargılandığını görtını kaybeden gençlerimimeden ölmek istemiyorum” dedi. zin faillerinin cezasız bıTaksim Dayanışması üyeleri dava öncesi sabah saatlerinİstanbul 33. Asliye Ceza rakılmamasıdır, bizlerin de adliye önünde toplanarak “Her yer Taksim, her yer direniş” ve “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloMahkemesi’nde dün görülen duyargılanması değildir” diganları attı. Grup adına basın açıklaması yapan TMMOB ruşmaya tutuksuz sanıkların hepsi ye konuştu. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, yargılanmakatıldı. Duruşmaya CHP’li Sezgin Ali Çerkezoğlu ise, 8 Temsı gerekenin Başbakan, hükümet yetkilileri, vali, emniTanrıkulu, Melda Onur, HDP’li muz 2013 tarihinde Vayet müdürü ve emniyet mensupları olduğuna dikkat çeLevent Tüzel, DİSK Genel Başkali Mutlu’nun parkı “yenikerek “Çünkü, halka acımasızca saldıran onlardır ve tarih nı Kani Beko, TTB Başkanı Prof. den halkın hizmetine” açılönünde er ya da geç yargılanacaklardır” dedi. Özdemir Aktan ve İstanbul Tadığını ilan ettikleri gün göbip Odası Başkanı Prof. Taner zaltına alındığını anımsatçok ciddi tehdit altına girmiştir” dedi. Gören de izleyici olarak katıldı. Yapıtı. Çerkezoğlu, “Açılışı yapılan parka şkence gördük’ cı, Taksim Dayanışması’nın yasal ve degitmek suçundan gözaltının akılla bir mokratik yollarla mücadele etmek üzeYapıcı; “Dünyanın hiçbir yerinde izahı olabilir mi” diye sordu. re bir araya gelen demokratik ve meşru park, vali beyin isteği ile açılıp kaÇerkezoğlu; “suç işlemek amacıyla bir platform olduğunu ifade etti. Yapı panmaz. Biz, şu anda Türkiye’de ha örgüt kurmak” iddiasıyla yargılandıkcı, 30 sivil giyimli erkek polisin yüzle va durumu gibi bir parka sahibiz. 8 ları için Gezi ve Haziran Direnişi’nin itiri ve gözleri hedef alarak gaz bombaları Temmuz 2013’te Vali’nin bir biçimde barsızlaştırılmaya çalışıldığını kaydedetti. attığını, saldırıdan sonra polislere zabı açılışını yaptığı parka gitmek isterTutuksuz sanıklardan Barış Akar’ın ta yeleği giydirildiğine dikkat çekerek, ken kızımla gözaltına alındık, polis ifadesi alınmak üzere yakalama ka“Yüzüme yaklaşık 50 cm’den iki gaz kalkanları ile itildik, üzerimize TO rarı çıkaran mahkeme, duruşmayı 21 tüpü boşaltılmış ve sağlık durumum MA ile su sıkıldı” dedi. Ekim’e erteledi. ‘İ Erdoğan henüz bir yıl önce çevrecilerle aynı görüşü savunuyordu Kendisi de ‘Gezi zekâlı’ymış! OĞUZ GÜVEN Başbakan Erdoğan, geçen yıl seçim beyannamesinde İstanbul’un kuzey ormanlarının korunmasına vurgu yapan “İstanbul Çevre Düzeni Planı”nı açıklamıştı. Planda, su havzaları ve kuzey ormanlarının çok kırılgan olduğu, bu bölgenin korunmasına defalarca yer verilmişti. Planda, 3. havalimanı Silivri’ye yapılacak, 3. köprü yolu da ormanların güneyinde alt tarafından geçecekti. 3. köprü ve 3. havalimanının yerine ve güzergâhına karşı çıkanlar “Gezi zekâlı”lıkla suçlayan Erdoğan, bir yıl önce aynı savı savunuyordu. Erdoğan, 3. havalimanı ve 3. Boğaz Köprüsü için yüzbinlerce ağacın kesilip ormanların yok edilmesine karşı çıkanları “Gezi zekâlı” diye nitelemişti. Oysa İstanbul belediye başkanlığı yaptığı dönemde, dönemin Başbakan’ı Tansu Çiller’in 3. köprü isteğine, “Kuzeydeki ormanlara otoyol yapmak cinayettir” diye karşı çıkmıştı. Erdoğan Başbakan olduktan sonra da geçen yıl, 2013 Nisanı’nda seçim beyannamesini tanıtırken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2023 vizyonuyla hazırladığı 1/100 binlik İstanbul Çevre Düzeni Planı’na vurgu yapmıştı. Bu planda kentin kuzey ormanlarının korunması, kentin doğu ve batı yönünde geliştirilmesi, havalimanının Silivri’ye yapılması öngörülmüştü. Yani Erdoğan’ın seçim beyannamesindeki planın dediği gibi köprüye ya da havalimanına değil yerlerine, su havzalarının ve ormanların yok edilmesine karşı çıkıyordu. Planın tersi yapıldı Erdoğan’ın 2023’ü baz alarak yaptırdığı ve geçen yıl seçim beyannamesinde açıkladığı İstanbul Çevre Düzeni Planı, tamamıyla “Gezi zekâlılar”ın savunduklarını söylüyor. Kentin varlığı için zorunlu İşte planın kuzey ormanlarıyla ilgili vurguları: l Kırılgan doğal yapının, İstanbul’un varlığını sürdürebilmesi için kesinlikle korunması gerektiğinden çevresel, ekonomik ve toplumsal sürdürülebilirlik plan kararlarının temelini oluşturmaktadır. l İstanbul’un doğubatı aksında ve Marmara Denizi boyunca doğrusal bir yapıda ve çevresel sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda sıçrayarak geliştirilmesi ve kuzeye doğru gelişimin kontrol altına alınması. l Öncelikle su toplama havzalarındakiler olmak üzere İstanbul ilindeki potansiyel ağaçlandırma alanlarının yörenin doğal türleri ile ağaçlandırılması. Mahkeme fuları iade etmedi ‘Festus Okey’de ilginç gerekçe CANAN COŞKUN Nijeryalı sığınmacı Festus Okey’in Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltındayken 20 Ağustos 2007’de polis Cengiz Yıldız tarafından öldürülmesi ilişkin davada Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin bozma kararına direnen İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararını açıkladı. Mahkeme kararında, “Ölenin kim olduğunun veya kimliğinin tespitinin suçun oluşumuna veya vasfına katkısının bulunmayacak olması da nazara alınarak geçen uzunca süre de gözetilerek dosyanın daha fazla sürüncemede kalmaması için ölenin kimlik bilgilerinin tespiti ve nüfus kaydının gönderilmesi için Nijerya adli makamlarına yazılan yazı cevabının beklenmesinden vazgeçilerek dosyada mevcut belge, otopsi raporu ve fotoğraflar ile yetinilerek karar verilmiştir” dedi. Hukuk dersi: Yürüyüş için izin gerekmez ÇANAKKALE (Cumhuriyet) Çanakkale 1. Sulh Ceza Hâkimi Dr. Halil Güner, Berkin Elvan yürüyüşü sırasında il emniyet müdürlüğünün yurttaşlara kestiği trafiği engelleme cezalarını iptal ederken hukuk dersi de verdi. Güner, kararında, “İzinsiz gösteri yürüyüşü diye bir suç yoktur. Gösteri veya yürüyüş için izin gerekmemektedir. İzin gerektirmeyen bir faaliyet için suç tanımlaması hukuka uygun değildir. Güvenlik birimlerinin görevi de gösteriyi engellemek değil, gösterinin düzenli ve güvenli şekilde gerçekleşmesini sağlamaktır” ifadelerini kullandı. Çanakkale’deki Berkin Elvan anmaları sırasında,125 kişiye, trafiği engelledikleri savıyla ceza kesilmişti. Yurttaşlar bunun üzerine yargıya başvurarak cezaları iptal ettirdi. Bu iptal kararlarından birini veren Hâkim Dr. Halil Güner, gerekçesinde de anayasaya ve evrensel hukuka vurgu yaptı. Güner, kararında,“‘İzinsiz gösteri yürüyüşü’ diye bir suç yoktur. Bu konuda gerek Anayasa Mahkemesi’nin ve Yargıtay’ın gerekse AİHM’nin sayısız kararı vardır” ifadelerini kullandı. Yargıtay Selek davasında ‘hukuk yanılgısı’ buldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay 9. Ceza Dairesi’, Mısır Çarşısı’nda 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin davada, sosyolog Pınar Selek’e verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının usulden bozulmasına ilişkin kararının gerekçesi tamamlandı. Kararda, Yargıtay, Selek’in avukatlarının hâkimlerin reddi talebinin kanuna uygun olarak karara bağlanmadığı yönündeki itirazını haklı bulduğunu ve mahkemenin yanlış yaptığını belirterek, yine de bu eksikliği bozma nedeni yapmadan doğrudan kendisinin inceleyerek sonuca bağladığını belirtti. Kararda ayrıca mahkemenin önce beraat kararında direnmiş olmasına rağmen Ceza Genel Kurulu kararına karşı direnme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle sonradan bundan vazgeçmesinin hukuki yanılgı olduğu vurgulandı. Selek hakkında müebbet kararı veren ÖYM’nin kapatılması üzerine dava dosyası, İstanbul ağır ceza mahkemelerinden birine gönderilecek. Yeni yargı paketine göre ise yeni mahkemenin vereceği kararın savcı ya da sanıklar tarafından temyiz edilmesi halinde bile dava artık Yargıtay’a değil istinaf mahkemesine gidecek. Bu durumda Selek’in önünde en azından 23 yıllık bir yargılama süreci daha olduğu belirtiliyor. n ANTALYA (Cumhuriyet) Gezi Direnişi sırasında taktığı kırmızı fular “sosyalizmin simgesi” kabul edilerek “silahlı terör örgütüne üye olmak”tan 98 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Ayşe Deniz Karacagil ile Murat Sezgin, M. Cihan Yılmaz, Ali Karakuş ve Leyla Nuyan’ın yargılanmalarına devam edildi. İddianamede mağdur olarak yer alan 6 polis, şikâyetçi olmadı. Mahkeme, sanıkların beraat talebini reddederken adli kontrol şartının kaldırılmasına karar verdi ve davayı 7 kişinin yargılandığı Gezi davasıyla birleştirdi. Sanıklardan gözaltı sırasında alınan eşyaların verilmesi kararlaştırılırken “suç aleti” kırmızı fuları ise iade etmedi. İngiltere’de TOMA devri başladı n Dış Haberler Servisi Türkiye’de toplumsal olaylarda sıkça kullanılan TOMA’lar, İngiltere’ye de girdi. Guardian’ın haberine göre Londra Belediye Başkanı Boris Johnson, toplumsal olaylara karşı Metropolitan Polisi tarafından talep edilmesi üzerine Almanya’dan üç adet ikinci el TOMA satın alındığını açıkladı. Johnson, TOMA’ların zararsız olduğunu kanıtlamak için üstüne su sıkılmasını teklif etti. Guardian, TOMA’nın kullanıldığı gösteren ve çoğunluğu Türkiye’de çekilmiş görüntüler yayınladı. Ne olacak? Amasya Genelgesi’nin 95. yılı n AMASYA (Cumhuriyet) Tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan, ulusal kurtuluş mücadelesinin yol haritası kabul edilen Amasya Genelgesi’nin 95. yıldönümü törenlerle kutlanıyor. Atatürk’ün kentte karşılandığı Cülüs Tepe’de temsili karşılama töreni düzenlendi. Ardından saygı korteji oluşturuldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle