29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 MAYIS 2014 CUMARTESİ 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK Balyoz Davası hükümlüsü Albay Murat Özenalp ilklerle son yolculuğuna uğurlandı gazıyla gözyaşı dökmelerine, TOMA ile sabah akşam banyo yapmalarına ek öyle bir önleyici önlem aldı ki... ... Sakın ola; yalaka basın esnafı, örneğin onları temsilen CNN Türk’teki Dört Bir Taraf programında her hafta iki gece gerçekleri söyler gibi yapıp, Başbakanlarına övgüler sıralayan Nagehan’lar ve Abdüllll Selvi’ler aman alınmasınlar... Bir yeniliğe tanık olduk. Başkent Ankara’da Sıhhiye’den Kızılay’a 1 Mayıs göstericilerinin çıkmalarını engellemek için RTE iktidarı, polisin emrine çelikten, mavi renkte metrelerce boyu olan bir “kale” verdi. Yolları kapattı. İstanbul ise ana baba günü! Halkımız TOMA’nın suyuyla sabah banyolarını aldı. Biber gazıyla ölenlerinin arkasından gözyaşları döktü. Taksim’e çıkış yok. O meydanda 1 Mayıs’ı sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının kutlamaları yassak! Dedi mi beyefendi hazretleri Taksim yasak kardeşim! HHH Yahu adamcağız tam da Çankaya’dan, yani ne çanı ne de kayası kalmayan, bir zamanlar kutsal sayılan Pembe Köşk’te tam yan gelip ülkeyi tepeden idare etmeye hazırlanıyor. Şöyle geceleri Köşk’ün ön cephesindeki balkona maaile çıkıp aşağıda, ışıklar içinde pırıl pırıl parlayan ayakları altındaki başkenti izleyecekler. Suspus etmiş muhalefet kanalları durup durduk yerde sorun çıkarıyor. Dünya medyasında, insanların demokratik toplanma özgürlüklerini kısıtlayan tek siyaset adamı diye yazılanları; galiba bu olumsuz yazıları, resmi açıklamaları kendine övgü kabul edip sindiriyor ki RTE, hepsini Köşk’teki koltuk uğruna bir güzel umursamıyor. O, Taksim’e kimsenin adım atmasını, polis kuvvetlerinin, eylemcilerin sapanlarından çıkan taşlar ve havai fişeklerini gaz bombasıyla, TOMA’larla durdurarak son Taksim meydan savaşını kazanan bir kahraman! Şimdi bir de yolları kaplayan çelik gezici duvar da keşfetti ya, artık keyfine diyecek yok! İşte diyor; 1 Mayıs’ı yasaklara uyumlu, ne dersen o diye sineye çeken sendikaların ilin başka yörelerinde davullu zurnalı, halay çektikleri kutlamaları örnek gösteriyor. İstanbul’u ölü kente çevirdikten, insanların hangi anlamda olduğunu biliyorsunuz hayır dualarını aldıktan sonra, “işte benim 1 Mayıs’ım bu” diye övünüyor. Tabii evdeki boy aynasında kendisini izlerken... HHH Demokrasiyi sandık gününden ibaret sayan bu kafaya uyarıcı olur diye ne söylesen nafile! Hürriyet’te yarım sayfa yer alan şu haberi de umursadığını sanmıyorsunuz herhalde: Dünyada ülkeler bazında basın özgürlüğünü araştıran ve 1980’den beri bu konuda her yıl bir rapor yayınlayan ABD merkezli sivil toplum örgütü Freedom House... ... Son on beş yıldan beri “kısmen özgür” diye nitelediği Türkiye’yi ilk kez bu yıl “özgür olmayan ülkeler” kategorisine aldı. RTE; Türkiye’ye öylesine kıvanç duyduğu özgürlükler getirdiğine inanan bir iktidar lideri olarak, bu raporda yazılanlara burun kıvırmış ve her zaman o ve başbakan yardımcılarının, yalaka basının söylediği gibi basına demokratik özgürlüklerin en çoğunu kendilerinin uyguladığını aralarında bir kez daha yinelemiş olmalılar.... ... Varsın bu içerikte raporlar yazar ossunlar, ne umuruma. Halkın yarıya yakını, ah sandık, vah sandık diyorum da başka bir şey demiyor ya, işte sürekli benim yanımda... RTE tam kadro, raporda yazılanlara yüzde yüz fuzuli gevelemeler demiş, gamsız uykuya dalmıştır. HHH Rapor daha neler diyor: Türkiye, Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) verilerine göre, 1 Aralık itibarıyla demir parmaklıklar arkasındaki 40 gazeteciyle, 2013’te gazeteci hapsetmede dünya lideri kaldı, diyor. Başbakan’ın, bu konuda da ondan önde giden Yardımcısı Bülenç Arınç’ın defalarca açıkladığına göre, gazetecilik görevi yapan üç beş gazetecinin dışında hapiste yatan başkaları yok! Diğerleri?.. Ha onlar mı, terörist! Ve terör suçundan içeride! Zaten Başbakanları da bu türden suçlamaları artık dinlemek bile istemiyor. Sandık var ya sandık. Benim yanımda. Ötesi lafügüzaf! Bitmedi. Rapor, Gezi Parkı protestolarını haber haline getirmeye çalışırken taciz edilip saldırıya uğrayan gazetecilerin ya işten atıldığı ya da istifaya zorlandığını yazıyor. Dışarının iç taşeronlarla tezgâhladığı darbe oyununa ortak olan gazetecileri ben kovdurmadım ama patronlarına bir telefon, ya kovuldular ya da istifaya zorlandılar veya aralıkta ortaya çıkan RTE ve yakınlarının dahil olduğu yolsuzluk skandalı gibi hassas konuları yazdıkları için işlerine son verildi. Üstelik bu gerçekleri, canları sağ osssun varsın yazsınlar raporlarında; ama bak ey dünya medyası, son olarak aklını kendine saklamasını öğütlediğim Almanya Cumhurbaşkanı... ... 30 Mart’ta halkın yüzde 50’sine yakını sandıkta yine benim yanımda!.. HHH Dünyada özgür olmayan ülkeler yarışında da tabii RTE sayesinde birinciliği kimseye kaptırmadık. Türkiye’yi bu duruma getirdiği için ne kadar övünse hakkıdır! Amirallere protesto BARKIN ŞIK ANKARA Mamak Cezaevi’nde ailesi ile yaptığı açık görüş sırasında beyin kanaması geçirmesinin ardından tedavi gördüğü GATA’da yaşamını yitiren Balyoz Davası mahkumu Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp, TSK komuta kademesi ve hükümete yönelik protesto gösterileri arasında son yolculuğuna uğurlandı. Özenalp için ilk kez askeri bir cezaevinde tören düzenlendi. “Hukuk şehidi” olarak tanımlanan Özenalp’in Kocatepe’deki cenaze törenine, “17 Aralık Yolsuzluk Soruşturması” sonrasında “Orduya kumpas kuruldu” şeklinde çıkışlarda bulunan hükümetten hiçbir ismin katılmaması dikkat çekti. Özenalp için dün ilk tören GATA’da düzenlendi. GATA morgunun “Cennet” kapısında düzenlenen törene Özenalp’in yakınları ile Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu katıldı. Törende, Özenalp’in 8 yaşındaki kızı Duru, gözyaşları içinde ağlayarak babasına son kez dua etti. Üniformalılara tepki gösterilen törende Özenalp’in ailesi, “Murat bunu hak edecek ne yaptı?” ve “Hakkımızı helal etmiyoruz. Bize bunu çektirenler cezasını çeksinler” diye haykırdı. Balyoz Davası’ndan tahliye olan kanser hastası Amiral Cem Aziz Çakmak’ın da hasta yatağından kalkarak cenazeye geldiği görüldü. Bostanoğlu’nun seleflerinden emekli Oramiral Yener Karahanoğlu da hem GATA’da hem de Kocatepe’deki törenlerde hazır bulundu. GATA’nın ardından Özenalp’in naaşı, Mamak Askeri Cezaevi’ne getirildi. Özenalp’in Mamak’ta tutuklu bulunan silah arkadaşlarının talebi üzerine cezaevinde ilk kez cenaze töreni düzenlendi. Basına kapalı gerçekleştirilen Mamak’taki törende Özenalp’in naaşının karanfillerle karşılandığı bildirildi. Balyoz sanıkları askeri tören kıtasının tabutu taşımasını reddetti ve tabutu kendileri taşıdı. Hükümet yoktu Özenalp’in naaşı daha sonra Kocatepe Camii’ne getirildi. Kocatepe’deki törende hükümetten hiçbir isim yer almadı. TSK Komuta Kademesi’nden ise az sayıda general ile Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bostanoğlu ise cenaze namazında hazır bulundu. Bostanoğlu, protestoların hedefi haline geldi. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Karahanoğlu ile Donanma Komutanlığı görevinden istifa eden Oramiral Nusret Güner de cenaze törenindeydi. Ergenekon Davası’ndan tahliye olan generallerin olduğu törende ayrıca, Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Metin Feyzioğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, Grup Başkanvekili Engin Altay ve bazı milletvekilleri ile eski bakanlardan Yaşar Okuyan ve çok sayıda yurttaş yer aldı. Cezaevinde ilk kez tören Güner: İstifa Etmeseydim Ben Yuhalanacaktım! Balyoz davasında hüküm giyen Mamak’taki subaylardan Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp’in Kocatepe’deki cenaze töreni. Öğle namazı 1’i biraz geçe okunacak. Daha saat 12’de, eşi Sema Özenalp, oğlu Batu (14), kızı Duru (8), annesi ve kız kardeşine taziye için merdivenlerin başına kadar uzanan bir kuyruk var. Murat Albay’ın cezaevindeki arkadaşları, oğlu Batu için özel şapka yaptırmış. Üzerinde TCG Gökova yazıyor. Babasının tutuklanmadan önce komutanlığını yaptığı firkateynin adı. HHH Taziye kuyruğunda kimler yok ki... TSK’den muvazzaf ve emekli silah arkadaşları. Ankara ve İstanbul’daki cezaevlerindeki Balyoz hükümlülerinin eşleri ve çocukları. Ergenekon Davası’nda yıllarca tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen siviller ve askerler. Siyasetçiler. Balyoz sanıklarının her daim yanında yer alan gazeteci Yılmaz Özdil. Aileyi hiç tanımasalar da yaşanan bunca hukuksuzluğa isyan eden yurttaşlar... Kimi ellerini sıktı. Kimi kucakladı, sarıldı. Kimi ağladı... HHH Kocatepe Camii avlusuna erken gelenler arasında Ergenekon ve Balyoz davalarında askerlerin tutuklanmasına isyan ederek istifa eden eski Donanma Komutanı, emekli Oramiral Nusret Güner var. İstanbul’dan gelmiş. Davaları protesto için bıraktığı sakalı kesmiş. Tanıyan herkes saygıyla selamlıyor kendisini. Günün en zorlu ziyareti Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu’nun taziyesi. Oldukça üzgün. Protestolar arasında gelişini, aileye başsağlığı dileyişini ve törenin ardından yuhalanarak ayrılışını Güner ile birlikte izledik. Kimi “Ne yüzle geldiniz?” dedi. Kimi “Necdet Özel nerede” diye sordu. Sema Özenalp ise çok vakur bir duruş sergiledi, taziyeyi sessizce kabul etti. Törenin ardından Bostanoğlu’nun makam arabası protestolar eşliğinde ayrılırken emekli Oramiral Güner şunları söyledi: “Eğer istifa etmeseydim bugün o arabada ben oturuyor olacaktım. Aynı şekilde beni yuhalayacaklardı. İşte bu nedenle istifa ettim. O insanlar zindanda kaldığı sürece bu komuta kademesinin vicdanı rahat olamaz.” Sonra da hızla neler yapılması gerektiğini sıraladı: 1. İçerideki subaylar derhal salıverilmeli. 2. Bu işin sorumlularından hesap sorulmalı. ‘Diktatöre biat ettiniz’ Cenazede, “Susma, sustukça sıra sana gelecek”, “Kumpasçılar dışarda, kahramanlar içerde”, “Katil AKP, Katil Erdoğan”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atıldı. Bostanoğlu’na yönelik olarak ise “Diktatöre biat ettiniz” ve “Fenerbahçe taraftarı kadar olamadınız” çıkışlarında bulunuldu. “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” sloganları arasında Özenalp’in cenazesi defin için Karşıyaka mezarlığına götürüldü. Özenalp’in annesi Saniye Özenalp “Oğlum sen buraya layık değildin. Bu mezara girmesi gereken bendim” dedi. Defin işleminin ardından Özenalp’in eşi Sema Özenalp de mezara karanfil bıraktı ve oğlu Batu’ya sarıldı. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, Özenalp’in eşine Sema Özenalp taziyelerini bildirdi. Savcılık, Berkin Elvan’ın öldürülmesiyle ilgili soruşturmada sona yaklaşıyor Failler belirleniyor CANAN COŞKUN Gezi Parkı eylemlerinde ekmek almaya giderken polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesiyle komaya giren ve 269 gün sonra 11 Mart’ta yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın katil zanlılarına yönelik yürütülen soruşturmada geçen günlerde dosyaya giren fotoğraftaki polisler ifade verdi. Fotoğraftaki çevik kuvvet polislerinin çoğunluğu gaz fişeği silahı kullanmadığını belirtirken çevik kuvvet polisi Bahri Türk, amirinin dahi ismini hatırlamayarak “Ben fotoğraf çıkıncaya kadar o gün orada olduğumu bile unutmuşum” dedi. Halkın Hukuk Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre ise soruşturmanın, gerçek faillerin ve saldırıdaki sorumluluklarının tespiti yönünden tamamlanmak üzere olduğu vurgulanarak bilirkişiden dosya içerisinde yer alan polislerin yüz ve eşkâl görüntülerinin, şüpheli polislerin karşılaştırılabilmesini sağlayacak görsel malzemenin ve olay yerinde bulunan tüm polis araçlarından elde edilen video kayıtlarının saati konusundaki belirsizliğin açığa kavuşturulmasının beklendiği kaydedildi. Cumhuriyet Savcısı Faruk Bildirici tarafından yürütülen soruşturma dosyasına giren fotoğraftaki 5 polis 24 Nisan’da ifade verdi. Polis memuru Bahri Türk “Kalkancıyım, Zet silahı kullanma belgem yok. Fiilen de Zet silahı kullanmadım. TOMA ya da herhangi bir emniyet aracının da müdahale anını hatırlamıyorum. Ancak fotoğrafın çekildiği yakın bir yerde gösterici grupları vardı. Ancak bu da sabah 10.0011.00 sıralarındaydı. Başımızdaki amirin de ismini hatırlamıyorum” dedi. Polis memuru Recep Salbaş da grup gazcısı olarak çalıştığını ve Zet silahını kullanma belgesi olduğunu aktararak olay günü Zetçi olarak görev yapmadığını belirtti. Salbaş, “Grup şefiydim ancak resmi görevlendirmelerde Zetçi olarak gözüküyorum. Ancak fiilen grup şefi olarak görev yaptım. Şikâyetçi Serbest bırakılan uzman çavuşlar BDP ve HDP’liler tarafından alındı. (Fotoğraf: AA) 5 kişi hâlâ PKK’nin elinde MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır’ın Lice ilçesinde Abalı Jandarma Karakolu’ndaki inşaatı protesto için 6 gün önce terör örgütü PKK’nin gençlik yapılanması Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDGH) üyeleri tarafından kaçırılan 2 uzman çavuş serbest bırakılırken, daha önce kaçırılan 2 baz istasyonu teknisyeni ve Hazro’da karakol inşaatında çalışırken kaçırılan 3 kişi ise hâlâ PKK’lilerin elinde bulunuyor. Abalı Karakolu’na karşı yapılan protesto eylemleri sırasında kaçırılan 2 uzman çavuş önceki gün HDP ve BDP’lilerden oluşa heyete teslim edildi. Lice Kaymakamlığı’na getirilen 2 uzman çavuşun sağlık durumlarının iyi olduğu belirtilirken uzman çavuşlar kaçırılma olayına ilişkin önce İl Jandarma Komutanlığı’nda, ardından da Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’nda ifade verdi. Dolunay köyünden 23 Nisan’da kaçırılan 7 baz istasyonu teknisyeninden 5’i serbest bırakılırken, Tamer Yiğitoğlu ve Murat Yalçın PKK’liler tarafından hâlâ bırakılmadı. Karakol protestoları sırasında 6 gün önce Hazro’da kaçırılan 2 işçi ve 1 müteahhit firma yetkilisi de hâlâ PKK’nin elinde bulunuyor. Kaçırılan siviller HDP’li heyete teslim edilmedi. Buldan, “Görüşmelerimizi de sürdüreceğiz” dedi. vekilinin sunduğu resimdeki polislerden birisi benim” dedi. Fotoğraftakilerin hiçbirinin üzerinde gaz mühimmatı olmadığını savunan Salbaş, “TOMA fotoğrafın çekildiği yerde göstericilere sabah saatlerinde su sıkıyordu. Ancak biz gaz kullanımı yapmadık. TOMA’nın sürücüsünün kim olduğunu bilmiyorum. İçerisini görmeyiz. Numarasını da hatırlamıyorum. Emniyet’ten sorulursa öğrenilebilir. Olay tarihinde bizim yanımızda Aziz isimli komiserimiz görevliydi” diye konuştu. Polis memuru Muhammed Güneş ise robokopçu olduğunu, gazcı olmadığını kaydederek “Fotoğraftaki kişilerden birisi de benim. Yanılmıyorsam sabah 08.00 sıralarında fotoğrafın çekildiği yere gittik. Biz intikal ettikten sonra herhangi bir gösterici grupla karşılaşmadık, müdahale etmedik” dedi. Yanlarında bulunan TOMA aracının şoförünün kim olduğunu ve numarasını hatırlamadığını anlatan Güneş, “Biz intikal etmeden önce polisin bu bölgede müdahale edip etmediğini bilmiyorum” ifadelerini kullandı. Halkın Hukuk Bürosu ise 25 Haziran 2013 tarihinde yaptıkları suç duyurusuyla başlayan soruşturmada, tüm ısrar ve taleplerine karşın yaklaşık 7 ay süren bir hareketsizlik yaşandığı belirtilerek “Berkin’in vurulduğu andan beri devam eden ve ölümü üzerine daha da artan, katillerin cezalandırılması yönündeki talep ve halk desteğinin de etkisiyle, sunduğumuz deliller ve taleplerimiz sonucunda soruşturma daha ileri bir aşamaya taşınmıştır” denildi. Açıklamada, olaya karışan amir ve memurların, olayı bizzat gören tanıklar tarafından yapılmış ayrıntılı tip ve eşkâl tariflerinin savcılık dosyasına girdiği kaydedilerek, gelinen noktada, kısa zaman içerisinde, faillerin ve sorumluluklarının savcılık tarafından tespit edilerek kamu davasının açılmasının önünde engel bulunmadığı anlatıldı. Murat Albay’ın da avukatlığını yapan Balyoz avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol ile karşılaştık. Balyoz hükümlülerinin bireysel başvurularını bir türlü sonuçlandırmayan Anayasa Mahkemesi’ne tepkiliydi: “İçerdekilerin hepsinin bireysel başvuruları aylardır önlerinde. Kararı açıklamadıkları gibi görüşme taleplerimize de yanıt vermiyorlar. Kararlarını açıklasalar belki de bugün Murat Albay ölmeyecek, aramızda olacaktı. Daha fazla ölüm görmek istemiyoruz. Pazartesi gününden itibaren Anayasa Mahkemesi önünde nöbet tutacağız. Balyoz avukatları ile aileler artık orada bekleyeceğiz. ‘Vardiya Bizde Platformu’nu Anayasa Mahkemesi önüne taşıyacağız. Artık bu duyarsızlık son bulmalı...” Anayasa Mahkemesi önünde ‘Vardiya’ Eşkâl tarifi yapıldı PARİS (AA) BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), basın özgürlüğü ödülüne layık görülen gazeteci Ahmet Şık’a ödülü verildi. Şık, Paris’teki UNESCO merkezinde düzenlenen törende, Guillermo Cano Dünya Basın Özgürlüğü Ödülü’nü, Cano’nun eşi Ana Maria Busquets de Cano’dan aldı. Şık, ‘çalınan’ özgürlüğünün geri kazanılmasında emekleri olan avukatlarına, arkadaşlarına ve meslektaşlarına teşekkür etti. Ahmet Şık’a UNESCO basın özgürlüğü ödülü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle