24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 MAYIS 2014 CUMARTESİ 6 HABERLER Erdoğan aday gibi EMİNE KAPLAN AnkARA AKP, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) iptali durumunda 2015 seçimlerine “sıfır baraj”la gidilmesinin koalisyon riskini ortaya çıkarabileceği kaygıları üzerine dar ya da daraltılmış bölge sistemine ilişkin yasa değişikliğinden vazgeçti. Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK) ardından AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nda da ağırlıklı olarak (MKYK) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın aday olması gerektiği yönünde görüş belirtildi. Başkanlık hesabının yapıldığı seçim sistemi değişikliğinden vazgeçilmesi ve 3 dönem kuralının devamı yönünde karar alınması Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na aday olacağı yorumlarını güçlendirdi. AKP MYK’nin ardından dün toplanan MKYK’de de Cumhurbaşkanlığı seçimleri, dar ve daraltılmış bölge sistemleri ile 3 dönem kuralının devam edip etmeyeceği konuları değerlendirildi. MYK’nin ardından MKYK’de de üyelerin büyük bölümü Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na aday olması gerektiği yönünde görüş bildirdi. Az da olsa bazı üyeler ise partinin geleceğini dikkate alarak partide kalması yönünde değerlendirme yaptı. AKP, seçim sistemi değişikliği ve üç dönem kuralının kaldırılmasından vazgeçti Genel Bir Değerlendirme “Parayı sıfırla” kod adıyla siyaset, devlet soygunculuğu, utanmazlık ve yüzsüzlük tarihimize geçecek olan yolsuzluk olayları ve operasyonları ile hemen ardından gerçekleşen yerel seçimler sonrasında bir genel değerlendirme yapmak gereğini duydum… Bu genel değerlendirmeyi hem ülkemiz bakımından, hem de bir köşe yazarı olarak kendi adıma yapmayı deneyeceğim… Bunu yapmayı başarabilirsem o günlerden bugünlere içimde büyüyüp duran gerginliğin yarattığı sıkıntı belki biraz hafifleyecek… HHH Ülke bakımından değerlendirmede kestirmeden gideceğim… II. Mahmut’tan Mustafa Kemal’e, oradan 1960’a ve sonrasına aydınlanma değerleri bu topluma başından beri yukarıdan aşağıya indirildi. Başka türlüsü zaten olamazdı. Fakat böyle olduğu ya da böyle olmak zorunda olduğu için de bu değerler parça buçuk kaldılar. Toplumun bütününce benimsenip içselleştirilemediler. Gericiliğin yükselişinin başlıca nedeni budur. HHH Cumhuriyetin ilk aydın kuşakları aydınlanma değerlerinin sarsılmazlığına inanmaktalardı. Oysa bu değerleri savunacak örgütlenmeler bizzat Cumhuriyet yönetimlerinin kendilerince engellenip yaşatılmamıştı. 1960 sonrası kuşakları ve onlardan sonrakiler ise, 40’lı toplumculardan da el alarak çözümün sosyalizmde olduğunu düşündüler. Çoğumuz bugün de böyle düşünmeyi sürdürüyoruz. Fakat demokrasi konusunda üst üste sınıfta kalmış bir toplum nasıl sosyalist olacak? Aydınlanma değerleri gibi sosyalizm kavramının da yoksul, eğitimsiz, bilinçsiz, kitlelere ulaşamıyor olmasının açıklanması “MURAT AlbAY’In yine bu sorunun kATİllERİ bAlYoz yanıtında değil mi? kARARInI vEREn vE Örgütsüz, bilinçonAYlAYAn HUkUk siz, eğitimsiz kitlelerin yalan dolanla CEllATlARIDIR.” ve küçük maddi çıkarlarla kandırılıyor olmasının şaşılacak bir yanı yoktur. Aydınlanma ve sosyalizm değerleriyle büyük halk kitleleri arasındaki kopukluk giderilmedikçe, biz aydınların kendi aramızdaki tartışmaların, çırpınmaların, itişip kakışmaların pratikte hiçbir anlamı ve değeri olamaz… Ülke bakımından genel bir değerlendirme dediğim şeyin özeti de aşağı yukarı budur. HHH Köşe yazarı olarak kendime ilişkin değerlendirmeme gelince… İktidarı ele geçirmiş olan bir çıkar grubu ve başındaki kişi hakkında yıllardır yazıp çizmekten sıkıntı ve usanç duyuyorum. Bu sözcüklere çok daha ağırlarını da ekleyebilirim… On yıl önceki güncel siyasal bir konuda yazılmış bir yazıyı bugün bir açıklama koymaksızın yeniden yayınladığınızda, okur haklı olarak yeni bir yazı okumakta olduğunu sanacaktır… Çünkü hiçbir şey değişmiyor… Ülkenin üstüne çöken lanet dağılmıyor. Karanlık seyreleceğine yoğunlaşıyor…. Her hafta aynı ya da benzer şeyleri yazıp durmak insanı kendi gözünde de değersizleştiriyor, insanlığını küçültüyor, sözünü ettiğiniz çirkinlikler dilinizi ve düşünme biçiminizi bozarak sanki sizi de çirkinleştirip bozuyor, değer yitimine uğratıyor… HHH Öyleyse… Öyleyse sevgili okurlarımın da izniyle artık her hafta ille de güncel siyasetin dayattığı konularında yazmak zorunluluğunu hissetmeyeceğim… Cumartesi yazılarıyla Cumhuriyet Dergi’deki Pazar söyleşileri arasındaki bariyerleri de kaldırıyorum… Artık bundan böyle her iki köşemde de her konuda yazacağım… Güncel siyaset kurulduğu köşeden inerek yerini şiire, sanata, okuduğum kitaplara, kuşkusuz siyaset de içinde olmak üzere her alanda ilginç bulduğum farklı konulara, insan yaşamına ilişkin bin bir ayrıntıya bırakacak… Biraz soluklanmak, yaşamı tek ve sevimsiz bir yönüyle değil bütünüyle kucaklamak ve yazı konularımı yıllardır her gün tıpkısını yaşadığımız ıvır zıvırdan çıkarmaya çalışmak yerine, daha tam, daha derinliğine, daha geniş bir yürekle insan olabilmek için… ‘AYM iptali büyük risk’ Dar ve daraltılmış bölge sistemleriyle ilgili hazırlanan simülasyonlar da üyelerin bilgisine sunuldu. Simülasyonlarda dar bölge sisteminde Türkiye’nin 550 seçim çevresine ayrılacağı, bu sisteme göre AKP’nin çıkaracağı milletvekili sayısının 400’ün üzerine çıkacağı, ancak Doğu ve Güneydoğu ile Trakya ve Ege’de milletvekili sayısının düşeceği kaydedildi. Kırklareli’nde partinin hiç milletvekili çıkaramayacağı, Diyarbakır’da milletvekili sayısının 1’e düşeceği, İzmir ve Aydın gibi CHP’nin güçlü olduğu yerlerde milletvekili sayısının çok gerileyeceği saptaması yapıldı. Bu sistemde MHP’nin çıkaracağı milletvekili sayısının çok düşeceği, BDP ve CHP’nin ise bazı illerde farklılık göstermekle birlikte büyük bir kayıp yaşamayacakları kaydedildi. Daraltılmış bölge ile ilgili ise 3 ve 5 milletvekiline göre seçim çevrelerinin belirlendiği barajlı ve barajsız olmak üzere ayrı simülasyonlar hazırlandı. 3’lü seçim çevresine göre AKP’nin milletvekili sayısının 380, 5’li seçim çevresine göre ise 350 bandında milletvekili çıkaracağı saptaması yapıldı. yabileceği ve koalisyon riskinin ortaya çıkabileceği dile getirildi. Yapılan değerlendirmelerin ardından AYM’nin iptal riskinin göze alınamayacağı belirtilerek, mevcut seçim sistemiyle devam edilmesi kararı alındı. Toplantıda, 3 dönem kuralının devam etmesi yönünde karara varıldı. Her iki karar Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na aday olacağı yorumlarını güçlendirdi. AKP, seçim sistemi değişikliğiyle 2015 seçimlerinde anayasayı değiştirecek çoğunluğu ulaşarak başkanlık sistemini getirmeyi planlıyordu. 3 dönem kuralının devam etmemesi kararıyla birlikte Başbakan Erdoğan, 2015 seçimlerinde milletvekilliğine, kongrede de genel başkanlığa aday olamayacak. AKP kulislerinde, bu kararlar “başbakan, adaylığını gayri resmi olarak ilan etti” şeklinde yorumlandı. Üç dönem kuralı devam Barajsız seçim olasılığı AYM’nin seçim sistemiyle ilgili yasa değişikliğini iptal etmesinin büyük bir risk oluşturacağı değerlendirmesi yapılırken, bu durumda 2015 seçimine sıfır barajla gidileceği, milletvekili sayısının 300’lere kadar gerileyeceği, genel seçimde beklenmedik gelişmeler ya da partiler arasında bazı illerde ittifaklar yaşanması olasılığına dikkat çekilerek tek başına hükümet kuracak sandalye sayısına ulaşılama Abdullah Gül, Erdoğan’ın adaylığını değerlendirdi ‘Daha istişare yapması gerek’ zonGUlDAk (DHA) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak, “Sayın başbakan’la hangimizin aday olacağıyla ilgili ikimiz arasında bir karar vereceğimizi söyledik. Ama Sayın başbakan’ın daha istişare yapma ihtiyacı var, çünkü bazı istişareler yapılıyor” dedi. Gül, Zonguldak Valiliği önünde toplanan yurttaşlara kısa bir konuşma yaptıktan sonra Vali Ali kaban’ı makamında ziyaret etti. Gazeteciler, Gül’ün Başbakan Erdoğan ile önceki akşam yaptığı görüşmeyi anımsatarak “Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin tablo netleşti mi?” diye sordu. Gül, “Takvim işlemeye başladı. neticede adaylar olacaktır. Millet karar verecek, halk karar verecek. İlk defa halk tarafından seçilecek cumhurbaşkanı. Sayın başbakan ve ben söz konusu olduğunda, başka adaylar şüphesiz söz konusu olacak. biz, hangimizin aday olacağıyla ilgili ikimiz arasında bir karar vereceğimizi söyledik. Ama Sayın başbakan’ın daha istişare yapma ihtiyacı var, çünkü bazı istişareler yapılıyor, siz de görüyorsunuz. bunun ötesinde bu konuyla ilgili fazla da bir şey söylemek istemem. Halk kimi istiyorsa ona karar verecektir. Sadece sabırla bu süreçlerin bitmesini takip etmek gerekir” diye konuştu. Merkezi Washington’da bulunan sivil toplum kuruluşu Freedom House’un “Dünyada basın özgürlüğü” raporunda Türkiye’yi “kısmen özgür ülkeler” statüsünden “Özgür olmayan ülkeler” statüsüne indirdiğinin anımsatılması üzerine Gül, basın özgürlüğünün demokrasinin temel göstergelerinden biri olduğunu vurguladı. Gül, “bu yönde yapılan eleştirileri muhakkak dikkate almak gerekir ve bunları gidermek için gayret göstermek gerekir. bunu her zaman söyledim. İnsanlar düşüncelerini rahatlıkla belli bir üslup çerçevesi içinde ifade edeceklerdir. bunun bir alanı da basın vasıtasıyla yapmaktır” dedi. kılıçdaroğlu, uluslararası medya kuruluşlarının temsilcileriyle İstanbul’da bir araya gelerek Türkiye siyasetine ilişkin güncel meseleleri konuştu. ‘En saçma tartışma’ Köşk için Gül ve Erdoğan’ın isimlerinin öne çıkarılmasına tepki gösteren CHP lideri ‘Bu ülkede cumhurbaşkanlığı yapacak başka insan yok mu’ diye sordu ALİ AÇAR İstanbul’daki yabancı medya mensuplarının temsilcileri ile bir araya gelen CHP Genel Başkanı kemal kılıçdaroğlu, 17 Aralık operasyonu kapsamında 60 kişi hakkında verilen takipsizlik kararını, “Toplumun beklediği şekilde sonuçlanmayacağını hepimiz biliyor ve görüyorduk. Dolayısı ile takipsizlik kararı verilmesini çok olağanüstü bir durum olarak görmüyorum. Deniz Feneri’ndeki gibi olayı soruşturanların yargılandığı bir süreci yaşıyoruz” sözleriyle değerlendirdi. 1 Mayıs’ta yaşanan müdahale görüntülerine yönelik Kılıçdaroğlu, “Türkiye totaliter rejime doğru ağır ağır sürükleniyor” diye konuştu. CHP lideri, Cumhurbaşkanlığı tartışmalarıyla ilgili olarak da “Gül mü, Erdoğan mı cumhurbaşkanı olsun tartışması hayatımda duyduğum en saçma sapan şey. bu ülkede cumhurbaşkanlığı yapacak başka insan yok mu?” dedi. Kılıçdaroğlu dün sabah Taksim’de bulunan Park Bosphorus Hotel’de uluslararası medya kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelerek Türkiye siyasetine ilişkin güncel meseleleri konuştu. Basına kapalı olarak gerçekleştirilen toplantıya CHP genel başkan yardımcıları Gürsel Tekin, Faruk loğoğlu, Sezgin Tanrıkulu ile Şafak Pavey katıldı. Çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu 1 Mayıs’ta çıkan olaylar yüzünden insanlarda yılgınlık olduğu yönündeki soruya “Hiç kimsenin yılgınlığa ve umutsuzluğa kapılma lüksü yok. Türkiye’de rejim değiştirilmek isteniyor ve totaliter sisteme ağır ağır sürükleniyor. Dün (önceki gün)yaşanan olaylar bunun bir göstergesidir. biz kaygı duyuyoruz bu konuda bütün dünya da kaygı duyuyor” diye yanıt verdi. ‘Siyaseten gerekenler yapılacak’ Kılıçdaroğlu, Balyoz davasında tutuklu bulunan Kurmay Albay Murat Özenalp’in cezaevinde ölümüne ilişkin olarak da, devletin cezaevindeki tutukluların sağlığından sorumlu olduğunu, siyaseten yapılması gereken adımları atacaklarını söyledi. Cumhurbaşkanlığı konusunda Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan isimlerinin kamuoyunda tartışıldığının anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, “Gül mü, Erdoğan mı cumhurbaşkanı olsun tartışması hayatımda duyduğum en saçma sapan şey. bu ülkede cumhurbaşkanlığı yapacak başka insan yok mu? Putin modeli cumhurbaşkanlığı deniyor. Hani Türkiye ileri demokrasi olan ülkeydi” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin basın özgürlüğünde 17 sıra birden düşerek “özgür olmayan ülkeler” kategorisine alınmasını ise, “İnsanların bilgi edinme hakkı ellerinden alınıyor. Eğer bir ülkede özgürlük medyanın elinden alınıyorsa o toplum özgür değildir. ona ilk tepkiyi vermesi gerekenler bu ülkenin aydınları ve üniversitelerdir” sözleriyle değerlendirdi. Erdoğan’a Cumhurbaşkanı’nın açıklaması soruldu ‘Gül rahatsız diye yorumlanamaz’ Çocuk cinayetleri ‘Bu işin hakkı idam’ başbakan Tayyip Erdoğan bir gazetecinin son günlerdeki çocuk cinayetleri üzerine Sağlık bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun “idam gelebilir” açıklamasında bulunduğunu anımsatarak, “Hükümetin böyle bir çalışması var mı?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Şimdi bir çalışmamız var. Yargıyla ilgili Adalet bakanlığı’nın yürütmekte oldugu bir çalışma var. bu olaylar adeta idamlık olaylar ama idam gelmese dahi bu cezaların çok çok ağırlaştırılması noktasında arkadaşlara talimatım var. Ülkemizde, Ab süreciyle ilgili olarak idamın kaldırılması nedeniyle bir sıkıntımız var ama yerine ağırlaştırılmış müebbete varıncaya kadar düşünülebilecek süreçtir bu” Erdoğan, bir gazetecinin “İdam olmazsa cerrahi ya da kimyasal hadım etme olabilir mi?” sözleri üzerine de “karıştırmayın o işleri ya. Öyle bir şey söz konusu değil, ağırlaştırılmış müebbet hapistir, buradaki şeyimiz. kanaat olarak söylüyorum, Ab ile ilgili idamlar kaldırılmamış olsa bu işin hakkı idamdır. bu kadar açık. bunun olmadığı yerde ağırlaştırılmış müebbet hapistir” ifadelerini kullandı. AnkARA (Cumhuriyet bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Köşk adaylığı konusunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Sayın başbakan’ın istişare yapma ihtiyacı var” ifadelerinin “Gül’ün istişarelerden rahatsız olduğu” şeklinde yorumlanmaması gerektiğini savundu. Başbakan Erdoğan, cuma namazını konutunun bulunduğu Subayevleri’ndeki Aksa Camisi’nde kıldı. Namaz çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan cumhurbaşkanlığı için aday belirleme çalışmalarının hangi aşamada olduğu sorusu üzerine, istişarelerin sürdüğünü söyledi. Türkiye genelinde de konuya ilişkin kamuoyu araştırmasını ayrıca yaptırdıklarını belirten Erdoğan, bu çalışmaların ardından adaylarını açıklayacaklarını bildirdi. Cumhurbaşkanı Gül’ün “Sayın başbakan’ın istişare yapma ihtiyacı var” ifadeleri anımsatılarak “bu sözler Gül’ün istişarelerden rahatsız olduğu şeklinde yorumlanabilir mi?” sorusu üzerine de Erdoğan, şöyle konuştu: “Asla öyle bir şey bugüne kadar ne aramızda olmuştur ne de bizim kendi aramızda partimizi birlikte kurduğumuz günden bu yana istişare mantığımızda böyle bir şey söz konusu. Hiç böyle bir şey söz konusu değildir. biz, her şeyi olgunlaştırırız, ondan sonra yetkili mercilerde biz yetkili olarak karar veririz. Şu anda bu kendi aramızda, idari konuda bir şey değil, partinin kendi bünyesinde alacağı bir karar ama bir de yıllar yılı beraber aynı ideallere gönül vermiş insanlar olarak ülkemizin geleceği için böyle bir kararı vermede bunu birlikte olgunlaştıracağız.” Savcı, CHP liderinin vekil olduğunu unutmuş! ‘Sehven’ savunma DSP’nin adayı Masum Türker İzMİR (DHA) Yerel seçimde DSP’den İzmir büyükşehir belediye başkan adayı olan Selçuk karakülçe, İzmir İl başkanlığı’na yeniden atandı. Partisinin il başkanları toplantısına katılan karakülçe, 20 milletvekilinin imzasını alabildikleri takdirde DSP Genel başkanı Masum Türker’i cumhurbaşkanı adayı göstereceklerini söyledi. karakülçe yeniden şekillenen Türkiye’de DSP’ye ihtiyaç olduğunu kaydetti. İstanbul Haber Servisi Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir, CHP Genel Başkanı kemal kılıçdaroğlu’na gönderdiği “Sehven çağrıyı” savundu. Savcı Demir, “bu olayda sehven olan konu Sayın kılıçdaroğlu’nun milletvekili sıfatının gözden kaçmasıdır” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu bilal Erdoğan’ın şikâyeti üzerine CHP lideri Kılıçdaroğlu hakkında soruşturma başlatan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir, hâkim ve savcıların hukuki görüşlerini paylaştığı internette yayın yapan Adalet.org adlı siteye konuyla açıklama yaptı. Savcı Demir, “Sehven Çağrılmıştır” başlıklı yazıda, “birkaç gazeteci beni telefonla aradı bir tanıdık gibi olayla ilgili bir şeyler sordu. bunu bir röportaj gibi kaydettiklerini veya not ettiklerini söylemediler. Hatta söylemediğim sözleri de ilave etmişler” değerlendirmesi yaptı. Savcı Demir, yazısında son görevlendirmeler sonucu kendisine 1700 dosya verildiğini anlatarak şöyle devam etti: “bilal Erdoğan, kemal kılıçdaroğlu’nu hakaret ettiğinden bahisle şikâyet etmiş. bu dilekçe müracaat savcılığına verilmiş. UYAP’a kemal kılıçdaroğlu şüpheli olarak kaydedilmiş. Ben son iki buçuk ayda bütün bu dosyaları tek tek okudum gereğini yaptım ve şu an dosya sayısını 650’ye düşürdüm. İşte bu yoğunluk içinde diğer dosyalarda olduğu gibi bu dosyaya da ‘şüpheli ve şikâyetçi davet’ yazarak kaleme vermişim. Çıkan davetiyeleri de elektronik imza ile imzalamışım. bu olayda sehven olan konu Sayın kılıçdaroğlu’nun milletvekili sıfatının gözden kaçmasıdır. bu husus davetiyenin Ankara’ya gönderilmesinden de bellidir. Eğer bilerek olsa Ankara’ya talimat yazmak gerekirdi.” ‘Abartılıp kabartıldı’ Davete muhatap olanların konuyu fazlasıyla abartıp kabarttığını belirten Savcı Demir, “Sehven de olsa bir davetiye gelmiş, gelinmez biter gider. zorla getirme çıkarmamışız, yakalama çıkarmamışız, sorgulama yapmamışız, olmayan bir suçu biz isnat etmemişiz. Yani abartılacak hiçbir şey yok ortada. Sehven gönderilen şey dahi sonuçta bir davetiyedir. bundan bu kadar fazla sonuç çıkarmanın hiçbir gereği yoktu” dedi. Demir, Kılıçdaroğlu’na çağrının “anayasa ihlali boyutuna kadar çıkarılmasının” işgüzarlık olduğunu vurguladı. AnTAlYA (Cumhuriyet) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun amcası Arslan Karabulut (75), akciğer yetmezliği ve KOAH nedeniyle üç ayı aşkın süredir tedavi gördüğü özel hastanede yaşamını yitirdi. Antalya Cemevi’nde düzenlenen törenin ardından Karabulut’un cenazesi toprağa verilmek üzere Tunceli’nin Nazımiye ilçesi Ballı köyüne gönderildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Arslan Karabulut’un oğlu Bülent Uğur Karabulut’u arayarak başsağlığı diledi. Karabulut, “Kemal Kılıçdaroğlu telefonla aradı, görüştük. Bir programı var. Antalya’daki cezane törenine yetişemiyor. Büyük ihtimalle yarın (bugün) Tunceli’ye gelecek. Tunceli Cemevi’nde bir tören düzenleyeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu’nun amca acısı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle