28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 MAYIS 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 1 Mayıs Tertip Komitesi, polisin provokasyon ve şiddetini AİHM’ye taşıyacağını açıkladı 7 ‘Barbarca saldırı’ İstanbul Haber Servisi DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü Taksim’de kutlamak isteyenlere uygulanan polis şiddeti ile ilgili değerlendirme toplantısı düzenledi. DİSK Genel Başkanı Kani Beko, İstanbul’da barbarca bir saldıya maruz kaldıklarını söyledi. Beko, eylem alanlarında sivil giyimli polislerin provokasyon yaptığını da iddia etti. DİSK Genel Başkanı Kani Beko, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Süleyman Solmaz, Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey üyesi Dr. Osman Öztürk, Şişli’deki DİSK Genel Merkezi’nde basın toplantısı gerçekleştirdi. 1 Mayıs Tertip Komitesi adına ortak açıklama yapan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Kamboçya ve Türkiye dışında 1 Mayıs’ın tüm dünyada coşkuyla kutlandığını söyledi. Yaşanan polis şiddeti ile ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını ve konuyu yine AİHM’ye taşıyacak Faşizme Karşı Yürürken... Gezi Parkı’na bir kez daha topluca girer ve çıkmazlar korkusuyla Taksim’i yasaklayan bir başbakanın yönettiği ülkede, geçen yıla göre basın özgürlüğünde de 14 sıra gerileme sağlanması(!) doğal bir sonuçtur. AKP’nin temsilcisi olduğu hukuk anlayışının yanı sıra mantık anlayışının da tutarsızlığı bir kez daha kanıtlandı. Başbakan Taksim’in yasaklanmasına kendince iki neden ileri sürmüştü. Birincisi kentin merkezi olması nedeniyle trafiğin aksayacak olmasıydı. İkincisi de Taksim çevresindeki esnafın alışverişine getirilecek sınırlamanın önlenmesiydi. Bu göstermelik gerekçelerle alınan yasak kararı ortaya koydu ki, sonucu düşünülmeden alınmıştı. Trafik sadece Taksim’e ulaşan cadde ve sokaklarda değil, neredeyse tüm İstanbul’da aksadı. Hem de metrobüs, otobüs, hızlı tramvay, vapur, deniz otobüsü seferlerinin sınırlandırılması nedeniyle. Çalışanların büyük bölümü işlerine gidememekten yakınıp isyan ettiler. Turistlere de Türkiye’yi başarılı bir şekilde tanıtmış olduk. Polis de Başbakan’ın yönlendirmesiyle bir kez daha destan yazdı! HHH Askeri yönetimler döneminde de Taksim yasaktı. Dolmabahçe Sarayı’nın çapraz karşısından başlayarak Taksim’e ulaşan İnönü (eski Gümüşsuyu) Caddesi’nin başına sarmal dikenli tel çekilirdi. Aynı yöntem üç ayrı ad taşıyan (Büyükdere, Halaskârgazi, Cumhuriyet) caddenin Mecidiyeköy kesiminde de uygulanırdı. Yasağı da süngü takmış askerler denetlerdi. Şimdi bir yandan teknolojinin gelişmesi, öte yandan da sokağa atılacak paranın bolluğu faşizme yeni olanaklar kazandırdı. Demirden yapılmış yüksek kafesli engeller, çelik gezici duvarlar, TOMA’lar, gaz fişekleri, gaz bombaları, plastik mermiler dönemine girildi. Faşizm, teknolojiden aşırı biçimde yararlanıyor ama insanlık da yerlerde sürünüyor. HHH Bugün Dünya Basın Özgürlüğü Günü... 12 yıllık AKP iktidarı döneminde “kısmen özgür” ülkeler düzeyinde sürünürken, Özgürlük Evi (Freedom House) adlı kuruluşun 2014 Raporu’nda “Basın Özgürlüğü Olmayan Ülkeler” arasına katıldık. 14 basamak düşerek yer aldığımız 134’üncü sırada Ermenistan, Ekvador, Libya ve Güney Sudan ile eşitleniverdik. İleri demokrasi sürecinde çıkarılan MİT Yasası uygulanmaya başlarsa bu sırada da tutunamayacağımız gün gibi apaçık görünüyor. İktidar, basın özgürlüğü konusunda elle tutulur gözle görünür bir şey yapmıyor ama önemli bir girişimi var. Ceza öngören yasalarda yapılan değişiklikle gecekonduya dönen Basın Yasası’nın üstüne akıllı bir kat çıkmaya niyetleniyor. Gutenberg’in bulduğu baskı yöntemi, teknolojinin katkısıyla gelişti ama, onu elektronik yayıncılıkla aynı yasaya bağlama başarısını gösteren tek ülke olma özelliğini kimseye kaptırmama çabaları sürüyor. Resmi ilanların sadece Basın Yasası kapsamındaki yayın organlarına veriliyor olmasının bu değişikliğe çıkış noktası olduğu belirtiliyor. Bakalım iş nereye varacak?.. HHH Türkiye’nin 134’üncü sıraya düştüğü haberinin havuz medyasında yer almaması da basın özgürlüğünün düzeyini doğrulayan özel bir örnek oluşturuyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin önünden düzenlenen ilk protesto yürüyüşünde panzerlerin namluları Cağaloğlu’na doğru çevrilmişti. Bakalım bugün bizi nasıl bir sürpriz bekliyor olacak? İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA BAKAN, POLİSE MAZERET ARIYOR ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı Efkan Ala, 1 Mayıs’ta polisin göstericilere sıktığı gaz için yapılan eleştirilere, “Daha az zarar veren bir yolu henüz yok” yanıtını verdi. NTV’nin sorularını yanıtlayan Ala, 1 Mayıs’ta polisin orantısız güç kullandığına ilişkin eleştirilere, “Polise orantısız güç kullanıldı. Polisimiz görevini tam anlamıyla yerine getirdi. Çok teşekkür ediyorum” yanıtını verdi. Ala, orantısız güç kullanıldığı konusundaki iddia ciddi bir bulguyla iletilirse ilgileneceklerini belirtti. ‘Gazdan zararsızı yok’ Çelik, şiddette huzur buldu İstanbul Haber Servisi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 7. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı hakkında bilgi verdiği basın toplantısının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Türkiye’nin dört bir tarafında 1 Mayıs’ın huzur içinde kutlandığını, sadece biriki yerde bazı olumsuz görüntülerin olduğunu ileri süren Çelik polis şiddetini görmezden gelerek, olayların sorumlusu olarak sendikaları ve 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyenleri gösterdi. larını kaydetti. Beko, “Yaşadıklarımız akıl tutulması. Biz Milli Cephe hükümetlerini de yaşadık. 12 Eylül faşist cuntası sonrasındaki 1 Mayıs’ları da yaşadık. 1977 katliamı hariç böylesi bir vahşetle karşılaşmadık” diye konuştu. Çocukların, yaşlıların yoğun gazdan etkilendiğine dikkat çeken Beko, “kamu düzeni” bahanesiyle bütün kenti felç eden faşist uygulamaların 15 milyon İstanbulluya işkence çektirdiğini belirtti. Beko, tek tip sırt çantası, mont, şapka giyen eylemci görünümlü sivil polislerin Halaskargazi Caddesi’nde eylemcilerin arasına karıştığını ve polislere taş attığını belirtti. Beko, 1 Mayıs günü yürüyüş öncesinde yaşananları şöyle anlattı: “Polislerle müzakere halindeyken sol tarafımızdan taş atıldı. Bu arkadaşların polis olduğunu görüyorduk. Provokasyon yaratılması için zemin hazırlandığını gördük. Biz 3 bine yakın işçi arkadaşımızla müzakere yaparken işçi arkadaşlarımız neden polise taş atsınlar? 76’da Taksim’de 400 bin işçi ile 1 Mayıs’ı kutladık kimsenin burnu kanamadı. 1977’de yine 400500 bin işçi kutlama yaparken otel çatılarından ateş açıldı. Polis müdahale etmezse, derin devlet işin içine girmezse, provokasyon yaşanmazsa milyonlarca emekçi de gelse kimsenin burnu kanamaz.” TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Osman Öztürk de Beşiktaş’ta günün sonunda yol trafiğe açılırken tek tip siyah sırt çantası taşıyan sivil giyimli 200 kadar kişinin polisle buluştuğunu ve birlikte geri çekildiklerini söyledi. Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in “Huzur içinde kutlandı” açıklamasına da tepki gösteren Beko “İstanbul Valisi ve Başbakan da kutlama mesajı yayımladı. Bu bana göre yüzsüzlüktür” dedi. Çelik’e tepki YARALI VE GÖZALTI SAYISI Şiddetin boyutu da gizleniyor İstanbul Tabip Odası 1 Mayıs’ta polis şiddetine uğrayıp da hastaneye gitmeyenler nedeniyle yaralı sayısının tam tespit edilemediğini açıkladı. ÇHD gözaltı sayısını, valiliğin verdiği 177 değil, 266 olarak açıkladı. Emniyet sayı için 211 dedi ve ‘işçi değiller’ açıklamasıyla bir ilke imza attı. İstanbul Haber Servisi 1 Mayıs Emeğin Birlik Mücadele Dayanışma Günü’nü kutlamak ve katledilen emekçileri anmak için Taksim’de toplanmak isteyenlere karşı uygulanan polis şiddetinin boyutunu İstanbul Tabip Odası’nın (İTO) tespitleri ortaya koydu. İTO Yönetim Kurulu üyesi Dr. Ümit Şen tarafından yapılan açıklamada, polisin uyguladığı şiddet sonucu binlerce kişinin polis copu, plastik mermi, basınçlı su, biber gazı ve fişekle yaralandığı belirtildi. Açıklamada “En az 4 kafa travması, 1 kulak kesiği, 1 kol kırığı, 1520 gaz kapsülüyle yaralanma, yüzlerce klinik başvurusu ile bir göz kaybına yol açabilecek göz yaralanması var” denildi. Yoğun gazdan etkilenenlerin, ara sokaklarda astım gibi sebeplerle kriz geçirenlerin, gazdan, basınçlı ve kimyasal sudan etkilenenlerin hepsinin yaralı olarak değerlendirildiği ifade edildi. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyesi Dr. Osman Öztürk ise, yaralı sayısının daha fazla olabileceğini belirterek “Biber gazı ve gaz kapsüllerinden yüzlercwe insanın yaralandığını ancak çekindikleri için çoğunun sağlık kurumuna başvurmadığını düşünüyoruz” dedi. Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu Başkanı İsmail Tutoğlu da Beşiktaş’ta başına gelen gaz fişeği sonucu yaralandı. Kafasına iki dikiş atılan Tutoğlu, 6 saatlik gözetimin ardından taburcu oldu. İstanbul Valiliği, önce 142 kişinin, ardından da devam eden olaylarda 35 kişinin daha gözaltına alındığını, toplam 177 kişinin gözaltında olduğunu açıkladı. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi ise gözaltı sayısının İstanbul Valiliği’nin açıkladığından çok daha fazla olduğuna dikkat çekti. ÇHD, üçü avukat 266 kişinin gözaltına alındığı belirtti. Avukatlar önceki akşam serbest bırakıldı. İstanbul Barosu yetkilileri, emniyetten Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevkedilen 5 kişi hakkında savcının ek gözaltı süresi istediğini ifade etti. 250 civarında kişinin ise bugün adliyeye çıkarılması bekleniyor. 1 Mayıs Tertip Komitesi adına yapılan basın açıklamasında göstericilerin arasına karışan polislerin çevredeki işyerlerine verdikleri zararı gösteren fotoğraflar basın mensupları ile paylaşıldı. Polisin ‘suç’ üretme gayreti! almayan çalışan polisler Flash TV kameralarına yakalandı İstanbul Haber Servisi Beşiktaş’ta önceki gün 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için yürümek isteyen gruplara müdahale eden polis, eylemci gençlerden birine zorla poşu takıp fotoğrafını çekti. Flash Haber’in yayımladığı görüntülerde biri duvara yaslanmış 2 genç, etrafındaki 10 kadar polis ile tartışma yaşıyor. Polislerden biri duvara yasladığı gencin boynuna zorla elindeki poşuyu takmaya çalışırken sivil bir Flash TV kameralarının kaydettiği görün polis de bu anı kamerası ile görüntütülerde bir grup polis bir öğrenciye poşu lüyor. Genç boynuna poşu takılmaya takmaya çalışırken sivil bir polis de bu anı çalışılmasına tepki göstererek, poşukamera ile görüntüyor. nun kendisine ait olmadığını söylüyor ancak polisler, “Ya oğlum tak. Taksana şunu” diye bağırıyor. Genç de “Amirim ilk kez katılıyorum. Ben öğrenciyim yapmayın böyle” diye itiraz ediyor. Boynuna zorla poşu takılan gencin fotoğrafını çeken polis de “Tamam çektik, bitti” diyor. Bu sırada polis görüntülendiğini fark edince kameramana engel oluyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran da polisin zorla poşu takıp gençleri fişlemesini TBMM gündemine taşıdı. Oran, Ala’ya, “Poşu takmak suç mu? Bu yanıltıcı fişlemenin gerekçesi nedir?” sorularını yöneltti. 1 Mayıs’ta eylemci gençlerden birine zorla poşu taktırıp görüntü Bilanço ağır Mesleki gruplandırma! İstanbul Emniyet Müdürlüğü ise 211 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. Bu kişilerden sadece 29’unun işçi olduğunun belirtilmesi dikkat çekti. Yapılan yazılı açıklamada güvenlik güçlerine saldırıldığı savunuldu. Açıklamada, “Göstericilerden sadece 29’unun işçi olduğu tespit edilmiştir. Diğerlerinin 60’ı öğrenci, 17’si öğretmen ve 16’sı işsiz olup geri kalan şahıslar ise diğer meslek gruplarına ait olduğu anlaşılmıştır” denildi. Ben görevimi yaptım MUSTAFA ÇAKIR Çocukları kurtarmak isterken polis tarafından burnu kırılan öğretmen: İZMİR’İN 1 MAYIS’I ‘Korktular’ Eğlenceye saldıracaklardı 1 Mayıs günü Taksim’de görev yapan basın mensupları, önceki yıllarda yaptıkları gibi İstiklal Caddesi’ne açılan Mis Sokak’taki bir mekânda eğlence gecesi düzenledi. Gazetecileri gösterici zanneden polis, sokağı terk etmeleri yönünde uyardı. Bunun üzerine gazetecilerle polisler arasında kısa süreli bir gerginlik oldu. Gerilim polislerin sokaktan çekilmesiyle son buldu. Gözaltı sayısı Kızılay’da çocukları polislerin elinden kurtarmak isterken yediği dipçikle burnu parçalanan okul müdürü Murat Köyden, “Ben her insanın, her babanın, her öğretmenin yapacağı bir şeyi yaptım. O çocuklar bizim çocuklarımız, öğrencilerimiz’’ dedi. ANKARA 1 Mayıs’ta Kızılay’daki polis müdahalesi sırasında çocukları kurtarmak isterken yediği dipçikle burnu parçalanan tarih öğretmeni Murat Köyden, “Ben her babanın, her öğretmenin yapacağı bir şeyi yaptım” dedi. Köyden’in üyesi olduğu EğitimSen, polis hakkında hem adli, hem de idari soruşturma için başvuracaklarını açıkladı. Murat Köyden son dönemde görev yeri değiştirilen çok sayıda okul müdüründen birisi. Yıllardır Abidinpaşa Anadolu Lisesi Müdürlüğü yapan Köyden, Yenimahalle Dr. Ümit Yaşar Akyol Ortaokulu’na gönderilmiş. Köyden’in üyesi olduğu EğitimSen’in Ankara 2 No’lu Şube Başkanı Özgür Bozdoğan, “Biz bu görev değişikliklerini sürgün olarak görüyoruz. Siyasi iktidara yakın olmayan okul yö neticilerine karşı girişilen bir faaliyet olarak değerlendiriyoruz” dedi. Bozdoğan, Köyden’in uzun yıllar okul müdürlüğü yaptığını, ayrıca il disiplin kuruluna da EğitimSen adına taraf olarak katıldığına dikkat çekti. Olayın kabul edilemez olduğunu belirten Bozdoğan, hukuksal ve demokratik yollara başvuracaklarını söyledi. Bozdoğan, “Köyden’e vuran 06111 kask numaralı çevik kuvvet polisi hakkında adliyeye suç duyurusunda bulunacağız. Ayrıca Ankara Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü’ne de idari soruşturma için başvuracağız” dedi. Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’ndeki tedavisinin ardından evine geçen Köyden ise dün sorularımızı güçlükle yanıtlayabildi. “Yurttaşlık” görevini yaptığını belirten Köyden, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Lokantada oturuyordum. 1416 yaşlarında bir çocuğu muz polisten kaçıyordu. Polisler de peşinden kovalıyordu. Tam çocuğa vuracakları sırada koştum, araya girdim. ‘Durun yapmayın’ diye önlerine atıldım. Bunun üzerine çocuğun arkasındaki polis memuru durdu. Ancak onun arkasındaki polis bana gaz tüfeğinin dipçiği ile vurdu. Oysa ben her insanın, her babanın, her öğretmenin yapacağı bir şeyi yaptım. Onlar daha çocuk. O çocuklar bizim çocuklarımız, öğrencilerimiz. Polisin bana vurması için hiçbir sebep yoktu.” Köyden, en fazla 7 güne kadar rapor verilebildiğini ancak bu süreyi uzatacaklarını söyledi. Burnunda “parçalı kırık” olduğuna dikkat çeken Köyden, “büyük kesikler” oluştuğunu belirtti. Kalp hastası olduğunu dile getiren Köyden, kullandığı ilaçlar nedeniyle de çok fazla kanaması olduğunu söyledi. Kafeteryada oturanlar bile gözaltına alındı EMRE DÖKER İZMİR İzmir’de 1 Mayıs sonrası Basmane’deki AKP binasına yürüyerek iktidarın şiddetini protesto etmek isteyenlere polis müdahale ederken, kafeteryalarda oturanların bile gözaltına alındığı belirtildi. DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, gözaltına alınan 36 kişinin DİSK, KESK, TMMOB temsilcileriyle İzmir Valiliği ve Emniyet güçleriyle görüşmelerinin ardından serbest bırakıldığını kaydetti. Sarı, “Basmane Garı’nın önünde açıklama yapmak istedik. Ancak Emniyet güçleri grubun içinde taşlı sopalı insanların olduğunu bahane ederek müdahaleye başladı. Bu sırada 16 kişiyi gözaltına aldı. Daha sonra grubumuz Konak’a doğru dağıldı. Polis, bu bölgede 1 Mayıs kutlamalarından çıktıktan sonra kafeteryalara oturanların da içinde bulunduğu toplam 36 kişiyi gözaltına aldı. Görüşmenin ardından gözaltına alınanlar serbest bırakıldı” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle