27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 MAYIS 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER AKP ‘işin doğası gereği’ kazaların önlenemediğini belirtip işletmeyi övdü 7 Araştıralım bari önergesi Muhalefet ateş püskürdü ‘Hitler kafası’ AYŞE SAYIN ANKARA Maden faciasını yaşayan Soma’da Başbakan Erdoğan’ın ziyaretinde, müşaviri Yusuf Yerkel’in bir yurttaşı tekmelemesinin ardından, Erdoğan’ın da bizzat kendisini protesto eden bir gence “İsrail dölü” diye hakaret edip tokat atma anını gösteren görüntüler kamuoyunda şok etkisi yarattı. Muhalefet partileri CHP ve HDP’liler yaptıkları açıklama ve soru önergeleriyle “Başbakan’ın yumruğunu” Meclis gündemine taşıdılar. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, gerek Başbakan Erdoğan’ın ve gerekse diğer hükümet yetkililerinin hem açıklamaları hem de kendilerine tepki gösterenlere “şiddet” uygulamasının “suçluların telaşı” tavrı olduğunu söyledi. Erdoğan ve hükümetinin hem hukuken hem de siyasi olarak Soma faciasının sorumlusu olduğunun farkında olduklarını ifade eden Ağbaba, “Artık hükümetin, Erdoğan’ın eline kan bulaşmıştır. Bir de ‘İsrail dölü’ diyor. Başbakan burada nefret suçu işliyor. Tam bir Hitler kafasıyla konuşuyor. Kafasının arkasındaki Yahudi düşmanlığını bir kez daha bu sözler ortaya koyuyor” görüşünü dile getirdi. CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören de Erdoğan Soma’ya gelene kadar CHP olarak Bakan Taner Yıldız’ın açıklamaları dışında konuşmama kararı aldıklarını belirterek “Ama ne yazık ki Erdoğan geldi, her zaman yaptığı gibi Soma’da da el bombasının fitilini çekti. Beyninde, yüreğinde taşıdığı kin nefreti Soma’da bile ortaya dökmekten çekinmedi. Beyninde, yüreğinde taşıdığı kin ve nefreti Soma’da da ortaya döktü” dedi. Ören, “Ama kendisinin psikolojisi iyi değil. Karşısındaki gencecik bir çocuk, ensesinden tutuyor, kendine çekiyor, yumruğunu sıkarak, yumruk vuruyor ya da yumruğa teşebbüs ediyor. Korumalar da ‘katli vaciptir’ anlayışıyla çocuğun üzerine yükleniyor. Başbakan artık dinlenmeye çekilmelidir” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’nin Soma’daki madenlerle ilgili araştırma önergesini 29 Nisan’da TBMM Genel Kurulu’nda reddeden AKP, Soma faciasının ardından hükümete yönelik eleştirilerin yükselmesi üzerine dün 50 milletvekilinin imzasıyla araştırma önergesi verdi. AKP Manisa milletvekillerinin de ayrıca vereceği önergeler, muhalefetin önergeleriyle birleştirilerek 20 Mayıs’ta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek. AKP’nin önergesinin gerekçeleri ise dikkat çekti. 13 Mayıs’ta Soma Linyitleri İşletmesi’ne ait ve özel sektörce işle tilen maden sahasında ülkenin karşılaştığı en büyük maden kazasının yaşandığı kaydedilen önergede, bu kazanın nedenlerinin detaylı bir şekilde araştırılması gerektiği kaydedildi. Yeraltı madenciliğinin gerek teknoloji gerekse iş güvenliği açısından son yıllarda büyük gelişmeler gösteren bir sektör olduğu belirtilen önergede, “Bütün bu gelişmelere rağmen yeraltı kömür madenciliğinde riskler minimize edilmesine rağmen ortadan kaldırılması işin doğası gereği mümkün olamamaktadır. Ülkemizde de bu riskleri ortadan kaldırmak veya minimize et mek acıyla sektördeki gelişmelere bağlı olarak birçok mevzuat değişikliği ve sıkı denetimler yapılmaktadır” dendi. Önergede, “Kazanın meydana geldiği ocağın bu yıl mart ayı içerisinde en son yönetmelikler çerçevesinde yapılan denetimlerinde mevzuata aykırı bir durum olmadığı ifade edilmesine, ocağın en son üretim tekniklerine sahip olduğunun belirtilmesine rağmen elim kaza meydana gelmiştir. Meydana gelen elim kazanın tüm boyutlarıyla araştırılması ve her yönüyle aydınlatılması büyük önem taşımaktadır” denildi. İnsan Yerine Koymamanın Yeni ve Acı Son Örneği... 27 Mayıs 1960’tan bu yana gelenler içinde “pısırık olmayan ilk” Başbakan olan Erdoğan, bu özelliğini Soma’da da kanıtlamayı başardı. “Pısırık” tanımı nereden çıktı diyenler olabilir. Başbakan’ın Afyonkarahisar’da yapılan partisinin danışma toplantısındaki kapanış konuşması medyaya pek yansımadı. Darbe karşıtlığı kapsamında son günlerde “27 Mayıs”ı diline dolayan Erdoğan, o konuşmasında şöyle demişti: “Sizin karşınızda merhum Menderes’in akıbeti ile korkutulan, korkan, sinen, pısırık başbakanlar, bakanlar yok.” 23 Ocak 1913’te yapılan Babıâli Baskını’nın 100’üncü yıldönümünü anımsatmayı da unutmadı. Her nedense 555K’yi anmadı. “Mayıs’ın 5’inde saat 5’te Kızılay’da” şifresi uygulandığında Başbakan Menderes’in otomobilinin önü kesilmiş, tekmelenmiş ve iddiaya göre de kendisi tartaklanmıştı. Ama ne Menderes ne de yanındakiler tokat atmıştı. HHH Soma’daki toplu kıyımı öğrendiğimde 1 Mart 1958’e gidiverdim. Ayazağa’daki Süvari Yedeksubay Okulu’nda öğrenciydim. Okul cumartesileri yarım gündü. Eve gidip sivilleri giydim. Gazeteye (Son Posta) uğradım. Patron Selim Ragıp Bey (Emeç) kapıda bekliyordu. Üsküdar Vapuru’nun İzmit Körfezi’nde battığını öğrenmişti ama muhabir takımı işlerine dağıldığı için kimseye ulaşamamıştı. Neredeyse cankurtaran gibi olmuştum. “Evladım” diye başlayıp bilgi verdi. Cumhuriyet gazetesi ekibini götürecek otomobilde bana da yer bulundu ve yola düştük. Niye o günü anımsadığıma gelince... Üsküdar Vapuru, ilçelerde lise olmadığı için Körfez’deki ilçelerin lise öğrencilerinin tek ulaşım aracıydı. Boğularak can veren 387 canın büyük bölümü öğrenciydi. Kimilerine, denizi tarayan ağlara takıldıkları için ulaşılabilmişti. Üsküdar Vapuru, Şehir Hatları’na aitti. 1927 yılında Almanya’da yapılmıştı. Vapurda en az 500 yolcu olduğu söyleniyordu. Sadece can verenlerin sayısı 387’ydi. Üsküdar’ın teknik bilgilerine göre, taşıyabileceği yolcu sayısı ise 344’tü. Çoğu lise öğrencisi olan yolcular bile bile ölüme gönderilmişti... HHH Soma’daki madenci toplu kıyımının duyulmasının ardından ilk akla gelen soru şuydu: “Yeraltında kaç kişi var?” Bir Allah’ın kulu çıkıp da yanıt veremiyordu ya da vermiyordu. Vardiya değişimi nedeniyle çalışma süresi bitenlerle onlardan görevi devralacaklar galerilerdeydi. 700’e kadar ulaşan sayılar ortalıkta uçuşuyor; karamsarlık ve acı daha da yoğunlaşıyordu. Madene inenler, ya Üsküdar Vapuru’na yetişenler gibi yazgılarına terk edilmişti ya da işveren bilgileri gizliyordu. İnsan yerine koymamanın yeni ve acı örneğini yaşıyorduk. Ne olup bittiğini hâlâ öğrenebilmiş değiliz... HHH 12 Mart 1971 ertesinde kurulan Nihat Erim’in Reform Kabinesi’ndeki Başbakan Yardımcısı Atilla Karaosmanoğlu “1994’te İtalya’nın bugünkü düzeyine ulaşacağız” demişti de sevinmiştik.(!) Başbakan Erdoğan da bizi 1862’nin İngiltere’sine götürüverdi. Can ve iş güvenliği düzeyimize bakarsak Başbakan’ın doğrularından biri ile karşı karşıyayız! BÜYÜK AYIP ZONGULDAK (DHA) Soma’daki maden faciasında yaşamını yitiren yüzlerce madenci için TTK’ye bağlı Kozlu, Üzülmez, Karadon, Armutçuk ve Amasra Müessese müdürlüklerinde önceki gün işbırakma eylemi yapan 10 bine yakın madencinin 2 yevmiyelerinin kesileceği belirtildi. Kozlu Müessese müdürlüğü maden ocağında çalışan işçiler, 1 günlük işbırakma eylemi nedeniyle 2 günlük yevmiyelerinin kesileceğini öğrendiklerini söyleyerek bu duruma tepki gösterdi. İşçiler, “Soma’daki kardeşlerimiz için işe girmedik. 1 güne 2 gün yevmiye kesiliyor. 2 yevmiye 150 lira. Ama sigorta da gidiyor” dedi. Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Şimşek, “Çalışanlarda belli kesinti vardır. Karar önümüzdeki günlerde belli olur” dedi. El bombasının fitilini çekti AKP’li Çelik, Erdoğan’ın bir yurttaşa dayak görüntülerine ‘öyle bir görüntü yok’ dedi, korumaların dayağını önlem diye savundu AKP ‘dayağı’ görmedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bir yurttaşa dayak attığı görüntülerle ilgili olarak “Öyle bir görüntü yok” derken, korumaların aynı yurttaşı dövmesini “daha vahim olaylara karşı önlem” olarak nitelendirdi. Çelik, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında Soma’daki kazayla ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Devlet Denetleme Kurulu ve bu konuda denetim, inceleme yapacak bütün kurumların idari ve adli yönden kazaya sebebiyet veren amirlerin araştırıldığını belirterek Türkiye’de denetim sorunundan söz etmenin doğru olmayacağını savundu. Erdoğan’ın Soma’da bir markette bir yurttaşa yumruk attığı, madende 15 yaşında çocuk çalıştırıldığı, kayıt dışı, sigortasız işçi çalıştırıldığı iddialarının da gerçeği yansıtmadığını ileri süren Çelik, Soma’da taşkınlık yapanların yüzde 99’unun kazada yaşamını yitirenlerin yakınları olmadığını, ekip ekip sağdan soldan Türkiye’nin muhtelif yerlerinden toplananlar olduğunu ileri sürdü. Çelik, “Eğer bir kalabalık kitle kontrolden çıkmışsa, daha sonra çok daha vahim olaylar yaşanabilecekse elbette polis gerekli tedbirleri alır, toplumsal olaylara müdahale ları olduğunun anımsatılması üzerine Çelik, “Taner Kuruca diye birisi veya başka bir şey, başka birisi bir iddiada bulunuyor. Bununla ilgili elde bir görüntü yok değil mi, yok. O sizin görüntü dediklerinizi ben de seyrettim, böyle bir görüntü yok. Şimdi siz onun beyanlarına itibar ediyorsunuz ama Başbakan’ın, başbakanın etrafında olan, orada yüzlerce bulunan insanın iddialarına veya onların ifadelerine itibar etmiyorsunuz. Bu size kalmış bir şey, takdir size aittir” dedi. Çelik, görüntülerde Başbakan’ın bir kişiyle fiziki münakaşaya girdiğinin çok açık görüldüğünün anımsatılması üzerine, “Başbakan protestocuların yanına doğru gitmeye çalışıyor, korumalarına ‘çekilin önümden konuşayım’ diyor. Kastettiğiniz buysa bunda bir anormallik görmüyorum” dedi. Çelik, marketteki görüntülerin anımsatılması üzerine Çelik, “Toplumsal olaylara müdahale etmek, daha vahim sonuçlar oluşturabilecek bir eğilime yönelim varsa buna mani olmak, önleyici tedbir almak korumaların, polislerin, güvenlik güçlerinin görevidir. Güvenlik güçleri haddi aşarsa bu tespit edilir yargıya havale edilir” görüşünü savundu. DİSK’ten Fikret Sazak: Define avı gibi HAKAN DİRİK SOMA Soma’daki maden cinayeti, aynı zamanda kapitalist sistemin mantığını da deşifre etti. Olayın vardiya değişim saatinde meydana gelmesi nedeniyle ölü sayısı katlanarak arttı. İki vardiya işçi bulunmasının nedeni, üretim bantlarının hiç boş kalmamasıydı. Bir madenci elindeki işini bırakmadan diğeri onun yerine gelmeliydi. DİSK işçi sağlığı ve güvenliği danışmanı Fikret Sazak, “Özel sektörde işveren dakika ve kuruş kaybetmek istemiyor. Ama işçiler ölüyor” dedi. Eynez’deki madeni işleten Soma Kömürleri Şirketi’nin sahiplerince daha önce yapılan “maliyeti düşürerek verimliliği artırdık” açıklamaları, aynı zamanda işçi sağlığı ve güvenliğiyle ilgili “tasarruf” yapıldığını kanıtlıyor. Bunun da ölümlere davetiye çıkardığını dile getiren Sazak, “Temel mücadele iki şey üzerinde odaklanmalı. Öncelikle kamunun küçültülmesi ve özelleştirme politikalarına, devamında esnek çalışma modeliyle emek piyasasının düzensizleştirilmesine karşı mücadele etmek gerekiyor. Türkiye’de ne yazık ki, özelleştirme politikalarına paralel olarak şirketler kısa vadede para kazanmak için madenciliğe girdiler. Oysa iş sağlığı ve güvenliği sağlanmış bir madenin işveren açısından kârlılığı uzun zaman alır. Ancak son dönemde özellikle kömür madenciliği bir define avına dönüştü. En büyük maliyet unsuru olan iş sağlığı ve güvenliğinden tasarruf ederek kısa zamanda büyük paralar kazanmaya çalışıyorlar” dedi. Rödovans sistemini de eleştiren Sazak, “Devlet bazı yükümlülüklerden kurtuluyor gibi görünüyor. Diğer yandan birileri de kâr ediyor. Tasarruf emek üzerinden sağlanıyor. Kamunun tasarrufu, işverenin kârı anlamına geliyor. Kaybeden her açıdan emek. Değerini, hayatını kaybediyor” diye konuştu. CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan da “Bu sistemde bir danışıklı dövüş yapılıyor. Şirket maliyetten kısarak kârını artırmaya çalışıyor. Esas mesele özelleştirme. Ayrıca yüklenici, alt işverenler kullanarak taşeronun taşeronunu çalıştırıyor” dedi. ‘Anormallik yok’ edilir. Soma’ya gitmiş Başbakan ve ekibine saldırmak, bazı milletvekillerimizin arabaları pert edildi. Acısı olan, evlatlarını, kardeşlerini kaybeden insanlar böyle bir vandallık içerisine girmez. Oraya giden insanlara saldıracaksınız, ondan sonra ‘Başbakan şunu tokatladı’ diyeceksiniz, sosyal medyada akla hayale gelmez senaryolar yazacaksınız, yazıktır günahtır” diye konuştu. Başbakan Erdoğan’ın Taner Kuruca adlı bir yurttaşı tokatladığı, Kuruca’nın da bu yöndeki açıklama ERDOĞAN’I KIZDIRACAK HUTBE ‘Kader, ihmali ortadan kaldırmaz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Diyanet İşleri Başkanlığı Soma hutbesinde, “Bu işin fıtratında var” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan’ı kızdıracak ifadeler kullandı. Hutbede, “Kader ve ecel, insanoğlunun ihmal ve sorumluluklarını asla ortadan kaldırmaz. Takdir, insanoğlunun tedbir sorumluluğunu ortadan kaldırmaz” denildi. Diyanet’in Türkiye genelindeki camilerde okunması için hazırladığı ve Soma faciası konulu cuma hutbesinde, “Yüzlerce insanımız çocuklarına ekmek getirmek için girdiği kara toprağın bağrında can verdi. Bu defa ateş düştüğü yeri de yaktı, düşmediği yeri de. Çünkü ateş bütün memleketin bağrına düştü” ifadeleri yer aldı.Bu tür olaylardan “ibret” alınması gerektiği belirtilerek şöyle denildi: “Müminler görev ve mesuliyetlerinin tam manasıyla idrakine ererler. Bilhassa insan sağlığı ve hayatı açısından risk oluşturacak işlerde, hiçbir şekilde tedbirsizlik zaafı içine düşmezler. Zira kader ve ecel, insanoğlunun ihmal ve sorumluluklarını asla ortadan kaldırmaz.” ‘Tekmeciye raporu vekil verdi’ iddiası Erdoğan: Başbakana yuh çekersen tokadı yersin Haber Merkezi Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanan maden faciasının ardından bölgeye giden Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ziyaretinde yaşanan olaylara ilişkin yeni bir görüntü ortaya çıktı. Görüntüde Başbakan Erdoğan’ın yurttaşların olduğu bölgeye giderek yurttaşlara “Sen bu ülkenin başbakanına yuh çekersen tokatı yersin” tehdidinde bulunduğu öne sürüldü. Erdoğan’ın Soma’da tokat attığı Taner Kurucan isimli gence “Niye kaçıyorsun lan İsrail dölü?” diye bağırdığı da iddia edildi. Çelik, Soma’da yerdeki protestocuyu tekmeleyen Başbakanlık Özel Kalem Müdür Yardımcısı ve Müşaviri Yusuf Yerkel ile ilgili olarak “Bir tek fotoğraf karesinden yola çıkarak bütün gerçeği saptamanız mümkün değildir. Yusuf Yerkel, yerde tekmelediği kimsenin kendisine saldırdığını, kendisini yaraladığını, 7 günlük rapor aldığına dair açıklama yaptı” dedi. Ancak, Yerkel’in İstanbul’da Eyüp Sultan Camii’nde cuma namazı kılan Başbakan Erdoğan’ın yanında olması dikkat çekti. Öte yandan Yerkel için 7 günlük darp raporunu AKP Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl’ün verdiği iddia edildi. Ancak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da doktoru olan Erdöl’ün, milletvekili olduğu için sağlık raporu veremeyeceği belirtildi. Başbakan Erdoğan’ın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ise dünkü köşe yazısında, “Tek bir fotoğraf karesiyle olayın tamamını anlamak mümkün değildir... Araçları tekmeleyen ve ekibi linç etmek isteyenlere karşı Yusuf Yerkel’in kendini savunması çok farklı şekilde yansıtılmıştır. Tek bir fotoğraf karesiyle olayın tamamını anlamak mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle