02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 NİSAN 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Kapatılan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin üyeleri 8 ay sonunda Ergenekon kararını açıkladı 16 bin 798 sayfalık ‘geçersiz’ gerekçe SAVUNMA Sıradaki Seçimin Sırrı Üç seçimden birisini tamamladık. Gerçi daha itirazlar, gidip gelmeler olacak, ama sonuçta verilen oy bellidir ve bu değişmeyecektir. Bu da bize siyasi partilerin durumu ve geleceği konusunda yeterli ipucu veriyor. Tablo şöyledir: İktidar partisi AKP 2011 seçimlerine göre 2 milyondan fazla seçmenini yitirmiştir. CHP yerinde saymış, MHP oylarını 2 milyon dolayında artırmıştır. İktidar partisinin kayıplarının nedenleri arasında iki önemli gelişme öne çıkıyor. Birincisi iktidar partisi bakanlarının istifalarına yol açan inandırıcılıkları çok yüksek dinleme kayıtlarına dayalı yolsuzluk iddiaları, ikincisi baskı rejiminin kalıcılaşacağına dair işaretlerin artmasıdır. Toplam oyları yerinde saysa da CHP büyük metropollerde, özellikle Ankara ve İstanbul’da oylarını belirgin bir şekilde artırdı. Bu sonuç yukarıda saydığımız iki olgudan güç aldı. Anadolu’da bir varlık gösterememesinin nedeni ise yolsuzluk iddialarının ve özgürlük talebinin sınırlılığı nedeniyle baskının buralarda fazla hissedilmiyor olması ve kuşkusuz partinin propagandasını yalnızca bu iddialar üzerine kurmuş olmasıdır. Bu belki metropollerde işe yaramış, Anadolu’da ise ilçeler düzeyinde önemli gelişmeler olsa da yeterince etkili olamamıştır. Bu arada cemaatle işbirliği algısının olumsuz etkisini de hesaba katmak yerinde olacaktır. HHH Sonuçta üç önemli ve birbirini kısa aralıklarla izleyecek üç seçimden birisini tamamladık. Sonuçlar, serinkanlı değerlendirilirse muhalefet partileri için olumsuz değildir. Tam tersine iktidar partisinin iniş trendinde olduğunu, yıprandığı ve tamir edilmesi güç yaralar aldığı ortaya çıktı. Sıradaki seçim Cumhurbaşkanlığı seçimidir ve bir halkoylaması söz konusudur. Partiler yine aday gösterecekler, ama rivayet odur ki “tarafsız hareket edeceğine, partilere, siyaset ve ideolojilere eşit mesafede duracağına” inanacağımız birisini arayıp bulacağız. Var mı böyle birisi? Hiç oldu mu? Olmadı ve olmayacak mı? Bu sorunun yanıtını sonra arayalım ve duruma bakalım. Cumhurbaşkanı Gül her ne kadar “Erdoğan’ın adaylığını manşetlerden öğrenmem” dese de AKP’nin demagojide usta bir sözcüsü Başbakan’ın adaylığını çoktan ilan etmiş bulunuyor. “Hayır, onun sözü bu bapta değer taşımaz” denilebilir belki, ama herkes biliyor ki Erdoğan’ın gönlünde yatan yer Çankaya’dır ve öyle ya da böyle stratejisini ilan etmesi yakındır. Zira vakit dar, risk fazladır. HHH Hem vakit dar hem de zor bir seçim olacağı Erdoğan için aşikâr. AKP’yi terk eden seçmen sayısının çokluğu ilk turda zaferi zora sokuyor; ikinci bir turda birleşik muhalefet lehine bir sonuç çıkması ihtimali gündeme geliyor. Başbakan’ın ilk ittifakı Cumhurbaşkanı Gül ile arayacağı ortada. Sonraki olası müttefik şu bunca yatırım yapılmış ve kimselere zorunlu ilişkiler hariç Kürtlere bile bırakılmamış “çözüm” kozuyla Kürt partisi ve kuşkusuz Öcalan olabilecektir. Ama Kürt partisi ile ittifak da sonucu garanti etmiyor. Bir müttefik daha gerekli Başbakan Erdoğan’a. HHH Bu koşullarda seçimlerde toplam oylarda yerinde sayan, ama metropollerde atağa geçmiş ana muhalefet partisi CHP’nin strateji geliştirme şansı daha fazladır. Tüm muhalefeti bir araya getirebilecek bir aday ortaya çıkarması mümkün görünüyor. Erdoğan, BDP ile MHP’yi ne anlama geldiği besbelli olan adaylığı konusunda bir araya getiremez, ama CHP, MHP’nın de BDP’nin de kabul edebileceği, parlamento dışı solun, son yılların politikaları etkileme gücüne sahip olduğunu göstermiş sokağın da “evet” diyebileceği gerçekten tarafsız ve gerektiğinde çözücü olabilecek bir aday bulabilir. Bunun anahtarı AKP’nin elinden “Kürt sorununun çözümü bende” silahını almak ve gerçekten işe yarar hale getirmektir. AKP ile ittifakın çözümü tıkayacağını BDP’ye, tarafsız cumhurbaşkanının ne demek olduğunu MHP’ye iyi anlatmak gerekiyor demek ki. Hâkimler rekor kırmış İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasına bakan ve 6526 sayılı Yasa ile kapatılan eski İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin davaya ilişkin gerekçeli kararına dava avukatları tepki gösterdi. Ergenekon davası avukatlarından Celal Ülgen, gerekçeli kararın 16 bin 600 sayfa olduğunu belirterek, “8 ayda 34 hafta, 34 haftada 170 çalışma günü var. Demek ki günde 94 sayfa karar yazmışlar bu çalışkan yargıçlar. Günde 94 sayfa birisi okusa yazamazsınız. Bu bileğinin hakkıyla Guinness Rekorlar kitabına girer” dedi. Ülgen, Ergenekon adı verilen davanın gerekçeli kararının yazıldığının iddia edildiğini belirterek, “İddia ediliyor’ diyorum. Çünkü bu mahkemeye kanunla verilen süre içinde bir gerekçeli karar ortaya çıkmadı” dedi. Ülgen, mahkemenin yetkisi olmadığının altını çizerek, “Mahkeme yargıçları bir başka ilin yargıçları. Bu yüzden UYAP’a girme izinleri yok. Gerekçeli kararın altına elektronik imza atamıyorlar” dedi. 16 bin 600 sayfanın nasıl bu kadar günde yazılabildiğini soran Ülgen, “Ek klasörlerden alıntılar boşluk doldurdu. İnternetten çöplük bilgileri süsleme yaptı. İşte size gerekçeli karar” diye konuştu. Gerekçeli karar, açıklanmasının ardından Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’ne (UYAP) yüklendi ancak sanık ve müşteki avukatları kararı görüntüleyemedi. Avukatlar, dosyanın UYAP’ta yüklü olduğunu ancak görüntüleyemediklerini, bu durumun çok sık yaşanmadığını ifade etti. Celal Ülgen: 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin eski hâkimleri tarafından yazılan gerekçeli kararda, ‘Ergenekon; denilen silahlı örgütün, bir derin devlet yani gladyo/ kontrgerilla yapılanmasına karşılık geldiği ve esas olarak Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yasadışı olarak oluşturulup faaliyet gösterdiği’ belirtildi. Mahkeme heyeti kararda darbe suçlamalarına kanıt olarak ordunun daha önce darbe yapmış olmasını gösterdi. HATİCE TUNCER / CANAN COŞKUN Ergenekon’un özellikle Ecevit, Gül ve Erdoğan hükümetlerini hedef aldığı savunulan gerekçeli kararda, bombalı saldırıya uğrayan Cumhuriyet gazetesi de suçlandı. Kararda, gazeteye insanlara zarar vermeyecek şekilde üç saldırı yapıldığı belirtildikten sonra saldırıların sorumlusu Alparslan Arslan’ın daha sonra Danıştay saldırısını niçin gerçekleştirdiğini izah edemediği savunuldu. başbakanlığındaki 57. hükümeti ve Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan başbakanlıklarındaki 58. ve 59. hükümetleri hedef alan faaliyetlerini yoğunlaştırdığı anlaşılmaktadır” denildi. na karşılık, henüz tahrik ediciliği açık ve somut olan Cumhuriyet gazetesine insanlara zarar vermeyecek şekilde bir eylem gerçekleştirmiş ve bu karikatürü çizen kişiye herhangi bir zarar vermemişken daha önceki tarihli bir mahkeme kararı üzerine kararı verenlere neden anılan şekilde zarar verdiği ve neden üzerinden uzunca bir süre geçtikten, yani bir anlamda karar soğumuşken saldırı yaptığı konusunu izah edememiştir.” Sanıkların ortak bir savunma stratejisi geliştirdiği savunulan kararda, İlker Başbuğ’a yöneltilen suçlamalara “Genelkurmay başkanından terörist mi olurmuş” söyleminin çelişki içerdiği anlatılarak “Bir mahkeme eğer böyle bir kişinin hiyerarşik olarak altındaki kişilere aynı eylem dolayısıyla ceza vermişse, ‘Yasalar önünde herkes eşittir’ ilkesi gereği bu kişilerin eylemlerinin ortağı olan komutana da ceza vermesi kaçınılmazdır” denildi. Savunmalarda, Türk ordusuna büyük bir “buhtan” yapıldığının iddia edildiği ve sanki Türkiye’de hiç darbe olmamış gibi yaklaşım sergilendiği belirtilen kararda “Sanıkların özellikle belli bir kısmının gerek telefon konuşmalarında, gerek yazılarında ve gerekse savunmalarında 1960 askeri darbesini bir devrim olarak değerlendirdikleri, bu tür bir müdahalenin gerçekleşmesini açıkça ifade ettikleri, ordu millet el ele bir araya gelmesiyle ordunun gidişata ‘dur’ demesi gerektiğinden bahsettikleri görülmüştür” şeklinde ifadeler yer aldı. Ergenekon terör örgütüne ait muhtelif yerlere gizlenmiş nitelik ve nicelik olarak vahamet arz eden silah, bomba, mühimmatın ele geçirildiği anlatılan kararda şöyle devam edildi: “Örgütün Karargâh Evleri ismi altında Türk Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlendiği anlaşılmış, bazı sivil sanıkların harp okulunda okuyan askeri öğrencileri buralardaki örgüt mensubu öğrenciler aracılığıyla kazanma amaçlı çalışmalar yaptıkları ve bu öğrencileri üstlerine hatta o tarihteki mevcut Genelkurmay Başkanı aleyhine kışkırttıkları görülmüştür. Yine geçmişte devlet içindeki derin yapıyla ilişkisi gündeme gelen ve çete lideri olmaktan mahkum olan dosyamız sanığı emekli Emniyet mensubu bir sanığın liderliğinde bazı suikast ve sabotaj planları yapıldığı, bu eylemler için subay ve Emniyet teşkilatındaki örgüt üyelerinden kadrolar oluşturulduğu, bu kişilerin özellikle azınlık cemaat önderlerine ve Alevi toplum temsilcilerine karşı eylem hazırlıkları içine girdikleri anlaşılmıştır. Dosya genelinde azınlıklara karşı sistematik olarak bir nefret söylemi geliştirildiği açıktır.” Görüntülenemedi Hüseyin Ersöz: Örgüt yaratma çabası Avukat Hüseyin Ersöz ise gerekçeli kararın örgütsel ilişkileri somut olaylara dayandırmaktan yoksun bir metin olduğuna dikkat çekerek, “Mahkeme heyeti, kamuoyunda Ergenekon davasına olan inancı yeniden tesis etmek noktasında geçmişte gerçekleşen darbelere atıf yaparak, varlığı yargılama boyunca ispatlanamamış bir örgüte vücut vermeye çalışmıştır” dedi. Ersöz, kapatılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti hakkında “tarafsızlıklarını ortadan kaldıracak şekilde siyasi değerlendirmeler içeren ve kamuoyu algısını yönetmek maksatlı basın açıklaması gerçekleştirdikleri” gerekçesiyle HSYK’ye suç duyurusunda bulunduğunu kaydetti. Ergenekon davasını karara bağlayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 8 ay sonra gerekçeli kararı açıkladı. Mahkeme heyeti, gerekçeli kararında “üzerindeki bütün baskı ve zorluklara karşın titiz bir çalışma ile” davayı tamamladığını anlattı. Mahkeme, gerekçeli kararında, “Ergenekon örgütünün gladyo denilen bir derin devlet” yapılanmasına karşılık geldiği sonucuna vardığı görüşüne yer verdi. Mahkeme “Toplumda geçmişten bu yana Ergenekon ismi dahil değişik isimlerle bilinen, kabul edilen ve eylemleri şikâyet edilen ‘derin devlet yapılanması’ hakkında ilk kez bir yargı kararı verilmiştir” şeklinde hüküm verdi. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile ilgili olarak “Bir genelkurmay başkanından nasıl terörist olur” söylemleriyle bir algı oluşturulmak istendiğine dikkat çeken mahkeme heyeti, kararında “Terörist kelimesi hukuki değildir. Hukukta ‘terör suçlusu’ kavramı tercih edilir” görüşüne yer verdi. Mahkeme, “Genelkurmay Başkanı’nın bir altı statüde bulunan Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur, yine iki altı statüde bulunan Birinci Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız, generaller Nusret Taşdeler, Mehmet Eröz, Veli Küçük ve daha bazı alt rütbe mensubu komutanlar da, sanık İlker Başbuğ ile aynı cezaya çarptırılmışlardır. Bu algı referans alınırsa hiçbir üst düzey generalin veya diğer askeri kişilerin cezalandırılmaması gerekirdi” değerlendirmesinde bulundu. Kararda, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması ve Danıştay saldırısı değerlendirilirken “Cumhuriyet gazetesinin tahrik ediciliği açık ve somut” şeklinde suçlayıcı ifadeler yer aldı. Cumhuriyet gazetesine insanlara zarar vermeyecek şekilde 3 el bombası atıldığı, “domuza türban” karikatürünü çizen Turhan Selçuk’a zarar vermediği vurgulandı. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Prof.Dr. Mehmet Haberal’ın da sanıkları arasında yer aldığı 275 sanıklı Ergenekon davasının gerekçeli kararı tamamladı. 20 Ekim 2008’de başlayan, 5 Ağustos 2013’te sona eren davaya bakan mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese, üye hâkimler Sedat Sami Haşıloğlu ve Hüsnü Çalmuk’tan oluşan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, gerekçeli kararında mahkemeye yöneltilen eleştirilere de yanıt verdi. Kapatılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, özel yetkili mahkemelerin kapatılmasının ardından gerekçeli karar için verilen 15 günlük süre 21 Mart’ta dolmasına karşın gerekçeli kararı dün imzalayarak UYAP’a yükledi. 16 bin 600 say fadan oluşan gerekçeli kararın 20 sayfalık önsözünde 5 yıllık dava sürecine ilişkin mahkeme heyetinde oluşan görüşler açıklandı. Gerekçeli kararın önsözünde “Bu yargılama sonunda, Ergenekon diye bir örgüt olduğu, bu örgütün yapısı, eylemleri ve belgeleri dikkate alındığında mevcut yasalara göre silahlı bir terör örgütü özelliği taşıdığı, bu silahlı terör örgütünün bir derin devlet yani gladyo/kontrgerilla yapılanmasına karşılık geldiği ve esas olarak Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yasadışı olarak oluşturulup faaliyet gösterdiği, mensupları arasında askersivil toplumun her kesim ve statüsünden insanların bulunduğu sonucuna varılmıştır. Toplumda geçmişten bu yana Ergenekon ismi dahil değişik isimlerle bilinen, kabul edilen ve eylemleri şikâyet edilen ‘derin devlet yapılanması’ hakkında ilk kez bir yargı kararı verilmiştir” görüşü yer aldı. Kararda “Ergenekon terör örgütünün özellikle Bülent Ecevit Gladyo örgütlenmesi Cumhuriyet’e suçlama Danıştay’a silahlı baskın değerlendirilirken Anadolu Vakit gazetesinde 13 Şubat 2006 tarihinde türban konusundaki kararı veren Danıştay 2. Dairesi üyelerini teşhir eden haberin yayımladığı anlatılarak “19 Nisan 2006’da Cumhuriyet gazetesinde Turhan Selçuk imzası ile türbanlı domuz karikatürü yayımlanmıştır. 5 Mayıs 2006’da Cumhuriyet gazetesi binasına el bombası atılmıştır. 10 Mayıs 2006’da Cumhuriyet gazetesi binasına ikinci kez el bombası atılmıştır. 11 Mayıs 2006’da Cumhuriyet gazetesi binasına üçüncü kez el bombası atılmıştır. 17 Mayıs 2006’da Danıştay saldırısı eylemi gerçekleştirilmiştir” şeklinde olaylar özetlendi. Kararda Cumhuriyete gazetesi şöyle suçlandı: “Sanık Alparslan Arslan yargılama aşamasında kendisine ısrarla sorulması İlker Başbuğ Darbe suçu 1960 darbesi Karargâh Evleri ‘Ciddiye almıyorum’ Ergenekon davası kapsamında tutuklanan ve Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru kapsamında hak ihlaline uğradığı gerekçesiyle tahliye edilen eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ dün MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan’ı ziyaret etmek üzere Ankara’ya geldi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’yla birlikte Alan’la görüşen Başbuğ, ziyaretin ardından açıklamalarda bulundu. Alan’ın hukuk cinayetleri sürecinde simge haline geldiğini belirten Başbuğ, bunun TSK ve Türk milletinin iradesine yapılan bir saldırı olduğunu belirtti. Başbuğ, “Bu saldırılar sadece kişilere değil Türk ordusuna ve Türk milletine yönelik birer saldırıdır. Aziz milletime şunu söylüyorum: Artık yeter deyin” diye konuştu. Başbuğ, Ergenekon davasının gerekçeli kararının ilişkin olarak da şu yorumu yaptı: “Bugün süregelen davaların kumpas olduğu ve bu kumpası yapanların seçilmiş polisler ve yargıçlar olduğu bir ortamda bana ne düşündüğümü sormayın. Ciddiye almıyorum. Bu kararı savunmak için 16 bin sayfalık bir gerekçeli karar açıklandı. Ben onlara acıyayım mı? Artık kelime bulamıyorum.” ‘Amaç yanıltmak’ Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer ise Ergenekon davasının gerekçeli kararında “terörist değil terör suçlaması” değerlendirmesinin “kamuoyunu yanıltmaya” yönelik olduğunu savundu. Ergenekon hâkimlerine tenzili rütbe ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HSYK, 17 Aralık operasyonunun ardından kaldırılan özel yetkili mahkemelerde görevleri sona eren hâkimlerin çoğunlukta bulunduğu toplam 607 hâkimin yeni görev yerlerini belirledi. Cemaate yakın hâkimler iyice pasifize edilirken, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin daha önce kent dışına atanan üyeleri tenzili rütbe ile asliye ve sulh ceza hâkimi oldu. Kapatılmadan önce 28 Şubat, faili meçhul cinayetler ve Turgut Özal davalarına bakan TMK’nin 10. maddesiyle yetkili Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Tayyar Köksal, yeni kurulan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na getirildi. CMK’nin 250. maddesiyle yetkili olan ve kapatılmadan önce derdest dosyaları bitirmekle yükümlü tutulan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Dündar Örsdemir tenzili rütbe ile Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimliği’ne, 12 Eylül davasına bakan Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Süleyman İnce ise Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimliği’ne atandı. Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi Mehmet Öztunç yeni kurulan Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na getirildi. Sakarya’ya atanan Ergenekon davasını gören İstanbul 13. ACM Başkanı Hasan Hüseyin Özese, 2. Asliye Ceza Hakimi oldu. Kocaeli Hâkimi olarak görevlendirilen Hüsnü Çalmuk ile Balyoz Hâkimi Ali Efendi Peksak da tenzili rütbe alarak, Sulh Ceza Hâkimi yapıldı. Trabzon’a atanan Ergenekon hakimlerinden Dr. Sedat Sami Haşıloğlu ise 2. ACM üyesi oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle