02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2014 CUMA 6 HABERLER Gül, Köşk adaylığı için ‘konuşma zamanı’ dedi, AKP’den ‘Millet Erdoğan’ı istiyor’ yanıtı geldi Pazarlık başlıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Konuşma zamanı geldi” dediği Cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili olarak AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, “Milletimizin genel arzusu, aday olduğu takdirde başbakanımızın cumhurbaşkanı olması millet tarafından desteklenecektir” dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Kuveyt gezisinde gazetecilerin Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak açıklamalar yaptı. Gül, aday olup olmayacağı sorusuna “Bana soruyordunuz, zamanı gelince konuşuruz diyordum. Şimdi bu seçim aradan çıktıktan sonra, bundan sonraki seçim ağustostaki Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğuna göre bunun da günü geldi. Bu da konuşulacaktır. Ne zaman derseniz, seçimden yeni çıkılmış, seçimin neticileri bile u Cumhurbaşkanı Gül, tekrar aday olup olmayacağı yönündeki soruya, ‘’Cumhurbaşkanlığı ile her şeyin artık konuşalacağı gün geldi. Herkes bununla uğraşacak. Mayıs ayı içerisinde herhalde bunlar netleşir” yanıtını verdi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop ise “Başbakanımızın adaylığı, teşkilatlarımızı, AKP seçmeni ve sempatizanları tarafından çok isteniyor” diyerek partisinin tavrını net olarak ortaya koydu. ilan edilmemiş. Bunlar bir ilan edilir. Nihayetinde o günlere gelmiş olduk. Nisan ayının sonunda mayıs ayının başında bunlar netleşmiş olur. Nasıl olur, ne olur, bunları Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce oturur konuşuruz. Başbakanla da, diğer arkadaşlarımla da. Ona göre karar veririz. Cumhurbaşkanlığı ile her şeyin artık konuşulacağı gün geldi. Herkes bununla uğraşacak. Mayıs ayı içerisinde herhalde bunlar netleşir” yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kendisine haber vermeden sürpriz adım atıp atmayacağı sorusu üzerine de “Açıkçası ben başbakana yapmam, o da bana yapmaz. Bu tip meselelerde oturup konuşuruz. Manşetlerden öğrenmem” dedi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Şentop ise cumhurbaşkanı adaylığını konuşmak için erken olduğunu belirterek belirleyici politikanın ancak AKP tarafından uygulanabileceğini söyledi. “Cumhurbaşkanlığı seçiminin ana aktörü, hatta tek aktörü AKP olacaktır” diyen Şentop, AKP’nin tezleri, destekleyeceği ve göstereceği adayın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde seçileceğini dile getirdi. “Başbakanımızın adaylığı, teşkilatlarımızı, AKP seçmeni ve sempatizanları tarafından çok isteniyor” diyen Şentop, yerel seçim öncesindeki tartışmalarda ana hedefin AKP’den çok Erdoğan’ın şahsı olduğunu söyledi. Şentop, “Seçimde verilen destek, AKP ile beraber belki de daha fazla başbakanımızın şahsına verildiği bir gerçektir. Bu dikkate alındığında, milletimizin genel arzusu, eğer aday olduğu takdirde, başbakanımızın cumhurbaşkanı olması millet tarafından desteklenecektir. Kararı kendisi verecektir, teşkilatlarımızla, yetkili kurullarla istişare ederek kararını verecektir. Bu seçim sonucu, böyle bir gerçeği ortaya koydu” dedi. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile 2015 yılında yapılacak genel seçimin birleşeceğini düşünmediğini kaydeden Şentop, erken seçime prensip olarak taraftar olmadıklarını kaydetti. Belli periyotlarla seçim yapılmasının faydalı olduğuna işaret eden Şentop, “Muhalefetin yenile yenile biraz yenilgiye alıştığı kanaatindeyim. Büyük pişkinlikle, hiçbir mağlubiyet yaşamamış gibi hadi seçime gidelim diye laflar ediyorlar” diye konuştu ABD’den Beklenen Telefon Gelmeyecek Gibi... 30 Mart seçimlerinin ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Katar Emiri Temim bin Hamed al Sani, Pakistan Başbakanı Navaz el Şerif, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani gibi isimler Başbakan Erdoğan’ı arayarak seçim başarısı nedeniyle tebrik etti. Batı dünyasından ise henüz kimse aramış değil... Yapılan en ilginç açıklama ise ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nden geldi. Sözcü Marie Harf pazartesi günü düzenlediği günlük basın brifinginde, seçimlerle ilgili soruyu yanıtlarken “Türk halkını seçimlere katılımları nedeniyle kutlarız” dedi ve seçim sonuçlarının henüz resmen açıklanmamış olmasına atıf yaptı. Harf’in bir başka soru üzerine “Seçim yetkililerine ciddi tüm usulsüzlük iddialarını araştırmaları” çağrısı yapması da dikkat çekiciydi. Peki, önümüzdeki günlerde YSK tarafından kesin sonuçlar açıklandığında ABD Başkanı Barack Obama, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı arayacak mı? Büyük olasılıkla hayır! Bir dönem aralarından su sızmayan Obama ile Erdoğan arasındaki ilişki, AKP hükümetinin Gezi Parkı protestolarına orantısız şiddet kullanmasından bu yana pek iyi seyretmiyor. Aylar sonra, biraz da Kıbrıs bahanesiyle yapılabilen son görüşmede ise ABD tarafı, “Türkiye’de hukuk devletinin işlemesi noktasında yaşanan sıkıntıları” gündeme getirmişti. Buna karşılık, Erdoğan’ın görüşmede, Fethullah Gülen konusunu açarak iade talebinde bulunduğu yönündeki açıklaması ise ABD tarafından bir açıklama yapılarak resmen yalanlanmıştı. Seçim öncesinde getirilen Twitter ve YouTube yasakları ise artık sadece Beyaz Saray’da değil ABD Kongresi’nde de tepki toplar hale gelmişti. Ancak Obama’nın Erdoğan’ı aramıyor olmasını bu sebeplerle ilintilendirmek çok doğru değil. ABD yönetimi yerel seçimleri “yerel” mesele gördüğü için aramayacak. Her ne kadar biz burada iktidarıyla, muhalefetiyle bunu Erdoğan için bir referanduma dönüştürmüş olsak da onlar için bu “yerel” bir seçim. Seçime Erdoğan değil, belediye başkan adayları giriyor. Erdoğan’ın kendi adına yarıştığı bir Cumhurbaşkanlığı seçimi ya da genel seçim değil. O yüzden de ABD yönetimi, büyük olasılıkla Sözcü Harf’in söylediği gibi yaparak yine “hükümeti” değil, “Türk halkını” kutlayacaktır. Seçim “yerel” olduğu için, tebriğin de “yerel” olması beklenmeli. Erdoğan değil ama AKP, CHP, MHP ve BDP’den seçilmiş belediye başkanları posta kutularında ABD damgalı birer tebrik mektubu görürlerse şaşırmasınlar!.. Bu yazdıklarımızdan Türkiye ve ABD liderleri arasında ilişkinin kesildiği ve önümüzdeki aylarda hiçbir görüşme olmayacağı gibi bir anlam çıkmasın sakın! Gerek Suriye, Ukrayna ve Kıbrıs gibi bölgesel meseleler, gerekse TwitterYouTube yasağı, basın özgürlüğü gibi sorunlu alanlarda, iki ülke dışişleri bakanlıkları arasında iletişim kanalları sürekli açık. Ama iş liderler seviyesine gelince, Obama ile Erdoğan’ın bundan sonra ne zaman ve hangi konuda görüşeceklerini iki taraf da gayet iyi biliyor: Erdoğan ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında ilişkilerin normalleştirilmesi kararı açıklandığı gün. O görüşmede belki seçimler de konuşulur. ‘İki seçim birleşmez’ Hükümeti değil, halkı kutladılar DIŞ BASINDA SEÇİM Tartışmalı Urla Zeytineli villalarının sorumluluk alanı değişti Yerel seçime ‘yerel’ kutlama Erdoğan’a darbeci benzetmesi Dış Haberler Servisi Türkiye’de seçim sonuçlarını değerlendirmeye devam eden yabancı basından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın uygulamalarına eleştiriler de sürüyor. İngiliz Financial Times gazetesi editörlerinden David Gardner, “Otoriter Erdoğan çekici olmayan bir örnek teşkil ediyor” başlığıyla yayımlanan makalesinde, Erdoğan ile Mısır’da darbecilerin lideri ve cumhurbaşkanı adayı Abdülfettah Sisi ve Irak Başbakanı Nuri el Maliki arasında benzerlikler olduğunu savundu. Gardner, üç liderin de vatandaşlarına idare hakkını verme konusunda aciz olduklarının altını çizdi. Gardner, “Seçilmiş olabilirler, ama demokrasi sultanlar, firavunlar ya da Sayın Maliki örneğinde olduğu gibi komplocu bir hizip lideri ile ilgili bir şey değildir” sözleriyle iddiasını destekledi. Gardner ayrıca Erdoğan’a göre demokraside önemli olan tek şeyin seçimler olduğunu söylerken “Sayın Erdoğan yargı bağımsızlığı gibi hukukun üstünlüğü prensibinin temellerinden birini bir tarafa koydu, devletin Twitter ve YouTube gibi ifade özgürlüğü için önemli siteler üzerindeki kontrolünü artırdı, kinci bir tavırla, karşısına geçen eski müttefiki yargıçların, polislerin ve casusların kökünü kurutma sözü verdi” yorumunda bulundu. İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden The Times gazetesi yazarı David Aaronovitch, “Demokrasiye benzeyen ancak kötü kokan ne” başlığıyla yazdığı makalesinde, dışarıdan bakıldığında demokrasiye benzeyen, fakat öte yandan da huzursuzluk hissi uyandıran yönetimlere sahip ülkeleri örnekleriyle beraber paylaştı. “Halkına oy hakkı veren, ancak muhaliflere acımasızca davranan ve sorunlarından yabancıları sorumlu tutan bir ülke” şeklinde sorusunu cevaplayan yazar buna örnek olarak Rusya ve İran’ı gösterdi. Yazar, “Sahte demokratlar, tıpkı Marx’ın yazdığı gibi kendi mezarlarını kazarlar. Muhafazakârlığın ve otoriteye müracaatın kombinasyonunun, modern herhangi bir toplumun başarılı olmasını istediği eğitimli gençler için cezbedici çok az yanı vardır. Kahrolsun sahte demokratlar” ifadesini kullandı. Top belediyede EMRE DÖKER Umut Oran’ın sorusuna sert tepki gösteren Arınç, “Böyle bir saygısız soruya nasıl cevap vereceğimizi bekleyip görsün” diye konuştu. CHP’li Umut Oran’dan Arınç’a kızdıran soru: @fuatavni siz misiniz? Haber Merkezi CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, kabine içinden geldiği iddia edilen bilgilerle Recep Tayyip Erdoğan’a eleştiriler yönelten Twitter’daki @fuatavni adlı hesabın kendisine ait olup olmadığını sordu. Soruya tepki gösteren Bülent Arınç, “Aklı sıra hakaret etmeye çalışıyor. Böyle bir saygısız soruya, nasıl cevap vereceğimizi bekleyip görsün” dedi. Twitter yasağını verdiği önergeyle Meclis’e taşıyan CHP’li Oran, Başbakan Yardımcısı Arınç’a ilginç sorular yöneltti. “Twitter’da @bulentarinc dışında başka bir hesabınız var mıdır? Twitter’daki @fuatavni hesabı size mi aittir?” diye soran Oran, “Yasağı neden ilk siz deldiniz? Recep Tayyip Erdoğan’ın 21 Mart 2014’ün ilk saatlerinde Twitter’ı yasaklamasından hemen sonra @bulentarinc hesabından saat 08.29’da ‘Bugün Manisa’da olacağız’ açıklamasını yaparak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte yasağı ilk delen kişi olmanızın gerekçesi nedir? Erdoğan ile tartıştığınız için mi 13 gündür tweet’lemiyorsunuz? Erdoğan ile tartıştığınız için mi 21 Mart’tan bu yana @bulentarinc hesabından tweet mesajı yazmadınız? Bu tarihten bu yana tweet mesajı yazmamanızın gerekçesi nedir? Anayasa Mahkemesi’nin Twitter’a özgürlük getiren kararı ne zaman uygulanacaktır?” sorularına yanıt istedi. Oran’ın soru öngeresine sert tepki gösteren Başbakan Yardımcısı Arınç, “Bu bir saygısızlıktır. Esasen bütün soruları buna benziyor. Cevap almak için sormuyor; aklı sıra hakaret etmeye çalışıyor. Saygısızlık. Böyle bir saygısız soruya nasıl cevap vereceğimizi bekleyip görsün” diye konuştu. İZMİR Urla Zeytineli’nde bulunan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da armağan edildiği savlanan villalarla ilgili denetim yetkisi, yerel seçimlerin ardından il genel meclisinin kapanması nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne geçti. Çevre ve Ekoloji Hareketi avukatlarından Şehrazat Mercan, villalalar hakkındaki yıkım kararının uygulanması için İzmir Büyükşehir ve Urla belediyelerine başvuracaklarını bildirdi. Önceki gün koltuğuna oturan CHP’li Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar da, “Hukukun üstünlüğüne inanıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’yle ortak hareket ederek, hukukun ve yasaların gereğini yapacağız” dedi. 17 Aralık operasyonunun ardından hazırlanan savcılık fezlekesinde, Urla Zeytineli Köyü Hacılar Koyu’ndaki villaların olduğu arazinin sit derecesinin, rüşvet karşılığı 1’den 3. dereceye dönüştürüldüğü öne sürülmüştü. Çevre ve Ekoloji Hareketi avukatlarından Mercan, idare mahkemesinin verdiği kararların temyiz süreci beklemeden 30 gün içinde uygulanması gerektiğini söyledi. Villalar için 2012’de yıkım kararı verildiğini ve İzmir İl Özel İdaresi’nce 380 bin lira yıkım bütçesi ayrıldığını belirterek, “Yıkım bugüne kadar yapılmadı. Özel idarenin kapanmasının ardından Urla Belediyesi’nin bu ruhsatsız yapıları yıkması gerekir. Bu nedenle belediyeye başvuracağız” dedi. Yaptıkları incelemelerde, kaçak villaların olduğu arazide arkeolojik buluntulara rastadıklarını ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’na başvuracaklarını da dile getirerek, “Bölgede, su sarnıçları, duvarlar, ev kalıntıları ve tarihi yollar var. Tespit ve tescili için talepte bulunacağız” dedi. ‘Ararsa İsrail için arayacak’ ‘Acemi’ elçi dönüyor Söz AnkaraWashington ilişkilerinden açılmışken, diplomasi koridorlarındaki son bilgileri de aktaralım. “İfade ve basın özgürlüğü ihlalleri” ile “uzun tutukluluk” konusunda hükümeti eleştiren ifadeleri nedeniyle Erdoğan’ın “acemi elçi” diye nitelendirdiği ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone önümüzdeki aylarda ülkesine dönüyor. Dönüşün AnkaraWashington hattındaki gerilimle alakalı olduğu iddiaları iki tarafça da doğrulanmıyor. Ricciardone’nin emeklilik planları yaptığı ve Washington’a son dönemde birkaç kez “Artık yerime birini bulun” mesajı gönderdiği belirtiliyor. Ricciardone’nin yerine gelecek isim de belli oldu: Son dakikada bir sürpriz olmazsa ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin özel kalem müdürü John Bass yeni Ankara büyükelçisi olacak. İsmi Obama’nın masasında onay bekliyor ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin özel kalem müdürü olan Bass hem bakanlık bürokrasisi hem de Beyaz Saray ve Ulusal Güvenlik Konseyi arasında koordinasyonu sağlayan önemli bir isim. 20092012 arasında ABD’nin Tiflis Büyükelçiliği görevini yürüten Bass, daha önce de Bağdat’ta görev yaptı. Eski ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve eski ABD Dışişleri müsteşarlarından Strobe Talbott ile de yakın çalıştı. Egemen Bağış özür dilemek yerine yine ‘montaj’ dedi, faturayı da ‘vaiz lobisine’ kesti ‘Bakara makara’ savunması EMİNE KAPLAN ANKARA Bir gazeteciyle telefon konuşmasında Kuran’daki Bakara suresiyle “bakara makara” diyerek alay ettiği ileri sürülen eski bakan Egemen Bağış, vekillere mektup gönderdi. Seçim öncesinde internet sitelerine düşen ses kaydında Bağış’ın her cuma günü Google’dan bulduğu bir ayeti paylaştığını belirterek, “Kitapçık yok lan, Google’a gir, Kuran’da atıyorum kardeşlik, nankörlük bilmem ne diye search yap, hepsi çıkıyor. Oradan bir tane salla gitsin” dediği ileri sürülmüştü. Bağış, ses kaydının montaj olduğunu belirterek konuş masının kendisine ait olduğunu düşünüp incinenlerden özür dilemişti. Bağış, dün de milletvekillerine konuyla ilgili bir mektup gönderdi. Ses kayıtları ile ilgili halen sistematik bir linç kampanyasına maruz bırakıldığını savunan Bağış, yargı önünde bu çirkin komploları yapanlarla hesaplaşacağını kaydetti. Bir gazeteci ile gazeteci sıfatı ile değil eski bir arkadaşı olarak yaptığı görüşmenin illegal şekilde dinlenmesi ve montajla çarpıtılarak servis edilmesinin çirkin olduğunu kaydeden Bağış, “En az o kadar çirkin olan şey de bunu doğruymuş gibi kabul edip ciddiye almak ve insanları kamuoyunun vicdanlarında yargılatmaktır. Hiç kimsenin dini değerlerimize, kutsallarımıza hakaret etme haddi olmadığı gibi bir başkasının imanını sorgulamaya da haddi olamaz” dedi. Bağış, “‘Kuran Müslümanlığı diye bir sapıklık çıktı’ diyecek kadar sapkınlaşan vaiz lobisi mi milletin imanını ve inancını ölçecek? Peygamber efendimizi kirli emellerine alet edip ‘tweet’lerinizi ikiye katlayın’ talimatı veren, efendimizi miraçtan indirip kamyonet kasasına bindiren çete lideri ve onun tetikçileri mi bizi hesaba çekecek?” ifadelerine yer verdi. CHP’Lİ HAYDAR AKAR’DAN YANIT: İmanınızı öğrendik Vaiz lobisi vurgusu ’li Bağış’ın mektubuna yanıt veren CHP rağ ye öfke i dek Haydar Akar, “İçim men nezaketimi bozmadan mektu m bunuzu size iade edip, birkaç kela cıedeceğim. Evet siz kimseye inan iz. nızı anlatmak durumunda değilsin öğ zı nını ima ek eyer Hepimiz sizi dinl errendik. Siz bu milletin kutsal değ acak yap ara mak ip geç a dalg leriyle elim ‘İki p yazı tup sınız, sonra da mek diyakanızda hakkımı helal etmiyorum’ ez bilm dini ken ne Bu iz. yeceksin Asıl lik, bu ne hadsizlik Sayın Bağış? şlamahkemeyi kübrada tüm vatanda ak olac a nızd yaka sizin rımızın elleri tır” görüşünü dile getirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle