28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 NİSAN 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 1977 yılının 1 Mayıs’ında babalarını yitirenlerin çocuklarından Başbakan’a tepki: 7 Taksim emekçinindir VALİ MUTLU’DAN TUHAF AÇIKLAMA SİBEL BAHÇETEPE Artık Sivil Kuvvet Komutanımız da Var Cumartesi günü yürürlüğe giren MİT Yasası ile ilk sivil kuvvet komutanına da kavuştuk. Anımsanacağı gibi kuvvet komutanları ile ilgili yargılama usulü 11 Şubat 2014’te çıkarılan yasa ile değiştirilmiş, Başbakan’ın izni sonrası soruşturma açılan komutanların görevden alınması kararına itirazın “Cumhurbaşkanı’na yapılacağı ve onun kararının kesin olduğu” kuralı getirilmişti. MİT Yasası’nın “Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu”na gönderme yapmasıyla MİT Müşteşarı da kuvvet komutanı düzeyine çıkarıldı. Tek fark onların Yüce Divan’da yargılanacak olmasına karşın MİT Müşteşarı’nın Yargıtay’ın ilgili dairesinde yargılanacak olması. Cumhurbaşkanlığını çantada keklik gördüğü sanılan Başbakan Erdoğan’ın Fidan’ı cumhurbaşkanlığı döneminde de korumak istediği yorumlarına yol açan değişikliğin nedenini yakında öğreneceğiz. HHH MİT Yasası’nın çıkarılmasındaki akıl yürütmenin, 12 Eylül askeri yönetiminin uyguladığı yöntemle aynı oluşu da dikkat çekici. 12 Eylül paşaları, çıkardıkları yasaların maddelerinin anayasaya aykırı olması durumunda, o maddelerle anayasanın da değiştirilmiş olduğu ilkesini hukukumuza (!) kazandırmışlardı. AKP’nin ileri demokrat sivilleri de benzer mantığı MİT Yasası’nın 28’inci maddesine şöyle yansıttılar: “Bu kanun ile diğer kanunlarda aynı konuyu düzenleyen farklı hükümler bulunması halinde bu kanun hükümleri uygulanır.” Anayasadaki başta ifade özgürlüğü ve özel yaşamla ilgili kuralların yok sayılması bir yana, uygulamadan kalkan çok sayıda yasa maddesi oldu. Örneklerini özetle sıralayalım: 5187 sayılı Basın Yasası’nın “Süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibi, bilgi ve belge dahil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamaz” 12’nci maddesi. Ticaret Yasası’nın ticaret sırlarını korumaya alan maddesi. Bankalar Yasası’nın mevduat sahiplerinin sır sayılan bilgilerini düzenleyen maddeleri. Avukatlık Yasası’nın, avukatların temsil etttiği kurum ve kişilerle ilgili gizli tutmaları zorunlu olan işlemlerle belgeleri düzenleyen maddeleri. Sağlıkla ilgili yasanın, hekimlerin hastaları ile ilgili gizli tutmaları gereken bilgilerini belirleyen maddeleri. HHH Tabii bir de çıkarılmadan geçersiz bırakılan “Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Yasa” var. Tam 11 yıldır yasalaştırılmayan tasarının taslağı, 24 Temmuz 2003’te dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından tartışmaya açılmıştı. Avrupa Birliği bu yasaya o günlerde çok önem veriyordu. Türkiye konu ile ilgili uluslararası sözleşmeyi 28 Ocak 1981’de imzalamıştı ama, önce askeri yönetimin, ardından da sivil yönetimlerin işine gelmediği için özel yasa çıkarılmamış, dolayısıyla da sözleşme yürürlüğe girmemişti. AKP, hazırladığı “Kişisel Verilerin Korunması Yasası Tasarısı”nı 22 Nisan 2008’de TBMM’ye sundu, 2012’de de güncelledi. Taslağın tartışılmaya açılmasının üzerinden 11, TBMM’ye tasarının sunulmasının üzerinden 6 ve güncellenmesinin üzerinden de 2 yıl geçti. Belki fişleme yasal duruma getirildiği için bakarsınız çıkarılır. Çıkarılır ama MİT Yasası varken neye yarar? Son söz: Arasına Rufailer karışır... Meydandakiler işçi olmayacak İstanbul Haber Servisi İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Taksim’e çatışma niyetiyle gelmek isteyen gruplar olabileceğini belirterek “Taksim Meydanı’na gelecek olanlar işçi ve emekçi kardeşlerimiz olmayacaktır” dedi. Gezi olaylarının iyi yönetilmediği itirafında bulunan Mutlu, “İlk günler daha iyi yönetilebilseydi belki buralara gelmezdi” ifadesini kullandı. Mutlu, CNN Türk Televizyonu’nda yayımlanan Haftasonu Keyfi programında Hakan Çelik’in sorularını yanıtladı. Vali Mutlu, 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına ilişkin şunları söyledi: “Bunların bir eylem gerçekleştirmek maksadıyla, polisle çatışmak için o meydana gelmeye gayret eden gruplar olduğunu biliyoruz. Taksime’e gelecek olanlar bu aldığımız duyumlar çerçevesinde işçi ve emekçi kardeşlerimiz olmayacaktır. ” Hakan Çelik’in “Bu tahmin mi istihbarat mı” sorusu üzerine Vali Mutlu, “Tahminin ötesinde bunu böyle biliyoruz biz.” yanıtını verdi. Vali Mutlu, 1 Mayıs’ta İstanbul Taksim’de 39 bin polisin görev alacağına ilişkin soru üzerine, “39 bin kişiyi Taksim’e yığmak gibi bir tedbir planımız yok. Kadıköy’de, problem beklemediğimiz mitingde bile 5 bin görevlendirme yapıyoruz” diye konuştu. Gezi’nin özeleştirisi Gezi Parkı Direnişi’ne ilişkin soruları da yanıtlayan Vali Mutlu, “İlk günler daha iyi yönetilebilseydi belki buralara gelmezdi. Bütün süreci buna göre özeleştiriye tabi tutmak lazım” dedi. 1977’de tarihe “Kanlı 1 Mayıs” olarak geçen kutlamalara katıldıklarında 17 yaşında ve lise öğrencisi olan Zeki Eyi ve Gönül Birsen Kement, çıkan olaylarda babalarını kaybetti. O yıldan sonra hayatları değişen Eyi ve Kement, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Taksim’de kutlamalara izin vermeyeceği yönündeki açıklamalarına tepki gösterdi. Yasaklamalara karşın işçi ve emekçilerin Taksim’e çıkacaklarını vurgulayan aileler, “1 Mayıs, kutlama değil anmadır. Taksim, bir simgedir, 1 Mayıs alanıdır. Gezi Parkı olaylarında Taksim bir kez daha simgesel hale gelmiştir. İktidar bundan korktuğu için yasaklamaya çalışıyor, ama unutmasın emekçiler asla vazgeçmeyecektir” dediler. 1977 1 Mayıs’ında çıkan olaylarda hayatını kaybeden 36 kişiden biri olan Rasim Elmas’ın kızı Gönül Birsen Kement ve Bayram Eyi’nin oğlu Zeki Eyi, gazetemize o yıllarda yaşadıklarını anlattı. Erzurumlu ve inşaat işçisi olan Bayram Eyi, 1 Mayıs 1977’de DİSK’in önderliğinde Taksim Meydanı’nda yapılan kutlamalara katılmak için evinden çıktı ve bir daha geri dönmedi. Eyi, Kazancı Yokuşu’nda ezilerek yaşamını yitirdi. Ailesinden gizli, arkadaşları ile ilk kez 1 Mayıs’a katılan Eyi’nin 17 yaşındaki oğlu Zeki Eyi’de, alandan zorlukla çıktı. Bu gün 54 yaşında olan Zeki Eyi, o gün yaşananları şöyle anlattı: “Meydan hıncahınç doluydu, halaylar çekiliyor, horonlar tepiliyordu. Kutlamaların bir saat uzatıldığı anonsu yapıldı ve çok kısa bir süre sonra peş peşe silah sesleri duydum, orta kaybettik’ dedi. Kazancı Yokuşu’nda ezilme sonucu ölmüştü, boynunda bir yara vardı.” Öldüğünde 41 yaşında olan elektrik teknisyeni Rasim Elmas’ın kızı Birsen Gönül Kement ise o günlerde 17 yaşında lise birinci sınıfa giden bir genç kız olduğunu anla Babamı son görüşüm olduğunu bilemezdim Babası Rasim Elmas’ın, Beyoğlu’ndaki bir film şirketinin stüdyolarının elektrik makine aksanıyla ilgilendiğini söyleyen Birsen Gönül Kement o günlere dair şunları anlattı: “Alandan zor çıkıp, eve geldim. Babam, o gece eve gelmedi. Taksim’de ölenlerin olduğunu öğrenince, ölen insanlar için rahmet diledim. Nereden bilebilirdim babamın da öldüğünü... Ertesi gün kardeşimle babamı aradık ve Sultanahmet’te morgda bulduk. Yasaklamalara karşın bu yıl Taksim’e yine gideceğiz. Taksim, 1 Mayıs alanıdır. Bir katliam yapıldı, şimdi devlet kutlamalar Yenikapı’da olacak diye yer gösteriyor. Kabul etmiyoruz. 1977’den sonra Taksim’deki işçi ve emekçi bayramı artık kutlama değil, anma oldu.” 1 Mayıs 1977’de yaşamını yitiren Rasim Elmas lık bir anda karıştı, sonra kitlenin içine ses bombaları atıldı. Zorlukla Gezi Parkı’nın oradan çıkmayı başardım. O gün babam eve gelmedi. Ertesi gün gelmeyince telaşlanmaya başladık ve babamı aramaya koyulduk. Çevre hastanelere, her yere baktık, bulamadık. Sonra, ağabeyim, bana ‘İsmi tespit edilemeyen biri var ona bakacağım’ dedi ve beni eve gönderdi. Akşam eve geldiğinde ağlıyordu. ‘Babamızı tarak “Babam, 1 Mayıs’a katılmamı çok istemiyordu. Onunla çok güzel bir ilişkimiz vardı, hayat dolu bir babaydı, ilk kez o pazar babamla ayrıldık ve bir daha bir araya gelemedik” dedi. Bakanlığın hileli gıdalar listesi İnternet sitesinde magazin haberleri Sayın Okur Temsilcisi, Cumhuriyet bizim gazetemiz, Cumhuriyet bir ideoloji gazetesi; Cumhuriyet, gerçeklerin aynası. Fakat, uzunca bir süredir http:// www.cumhuriyet.com.tr/ adlıhaber portalınız gazetenin duruşundan farklı tavır sergiliyor. Biz eğer sansasyon ve magazin haberleri istesek inanın piyasada çoğunluğu yandaş medyaya ait olmak üzere çok gazete var. Hem de çok ucuz. Ama biz Cumhuriyetçiyiz. Örneklemek gerekirse, 20.04.2014 11.45’te bir haber vardı. İşte Demet Akalın’ın kızı Hira diye duyurulmuş hem de Twitter üzerinden önemli habermiş gibi paylaşılmış. Yine bir gün önce “Ağlayarak Erdoğan’dan yardım isteyen Petek Dinçöz’e Can Tanrıyar’dan yanıt geldi” başlıklı haber http: www.cumhuriyet. com.tr ’de/ flaş olarak verilmiş. Pes! Üstelik bu iki habere sosyal medya üzerinden “Cumhuriyet’e yakışmıyor” türünde tepkiler geldiği halde kıllarını kıpırdatmadılar. Siz Okur Temsilcisi’nin notu: Magazin haberleri hem gazetelerin hem internet sitelerinin vazgeçilmezleri arasında. Kuşkusuz magazinde de haberin olmazsa olmaz özelliklerini aramak zorundayız. Kimi zaman zaten ince bir çizgi üzerinde öteki tarafa kaymamaya çabalamak zorundasınız, kimi zaman da kaynaktan olduğu gibi aktarmak hatalara yol açabiliyor. Cumhuriyet internet sitesinin bu konuda titiz olmaya çalıştığının, diğer sitelerde olduğu gibi kadını meta olarak gören bulaşıcı anlayışlara kapılarını kapattığının tanığıyım. eğer kabul ediyorsanız bu tür haberciliği, susmak en iyisi. Aynı sitenin, Galatasaray Odeabank kadın takımı Avrupa şampiyonu olduğunda işi ağırdan aldığı, yine Fenerbahçe’nin Avrupa ikinciliğine (masa tenisi) ilgisiz kaldığını da hatırlatırım. Saygılarımla. Doğuş Kartal ‘Medya Eril Dilden Vazgeçmeli’ Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, Taksim’de 1 Mayıs açıklaması yapmak isteyen DİSK, KESK, TMMOB ve TTB temsilcilerine polisin müdahalesi sonucu görüntülere yansıyan bir kadına yönelik olarak www. ensonhaber.com isimli internet sitesinde yer alan “sarışın seksi eylemci” ifadesini kınadı. Meslek örgütümüz TGC Yönetim Kurulu’nun kesinlikle dikkate alınması gereken ilkeye vurgu yapan açıklaması şöyle: Medyada kadınlara yönelik kullanılan eril dilin son örneği Taksim’de 1 Mayıs açıklaması yapmak isteyen sendika ve meslek örgütleri temsilcileri arasında yer alan bir kadına yönelik olarak kullanıldı. Sarışın, seksi eylemci ibarelerine yer verilen www.ensonhaber.com sitesi daha sonra kullandığı başlığı “çakma devrimci, çakma sarışın” olarak değiştirmiş ve aynı tutumunu sürdürmüştür. Sitenin bu tutumu Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin gazetecinin temel görevlerini ve ilkelerini tarif eden E bendinin 3. maddesine aykırıdır. Bu madde şöyle der; “Gazeteci; başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çoksesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. Milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan tüm ulusların, tüm halkların ve tüm bireylerin haklarını ve saygınlığını tanır. İnsanlar, topluluklar ve uluslar arasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır. Bir ulusun, bir topluluğun ve bireylerin kültürel değerlerini ve inançlarını (veya inançsızlığını) doğrudan saldırı konusu yapamaz. Gazeteci; her türden şiddeti haklı gösterici, özendirici ve kışkırtan yayın yapamaz.” www.ensonhaber.com sitesinin kadına yönelik bu tutumunu kınıyor, tüm meslektaşlarımızı TGC Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uygun bir yayıncılık anlayışı benimsemeye davet ediyoruz. Yalnız eleştirmiyoruz... Saygın Kızılyalın, 24 Nisan’da spor sayfasında “Türkiye Gerçeği” başlığıyla yayımlanan yazınızı okudum. Spor yazarlığının “topu göğsüyle yumuşattıktan sonra...” benzeri anlatımlarla kısıtlı olmadığını kanıtlayan, dört bölümde ülkemizin dört ayrı gerçeğini dile getiren, düşünsel içeriği olan bu yazınız için size çok teşekkür ederim. Sayın Kızılyalın, Tarık Konal denince, sürekli eleştiren “geçimsiz bir Cumhuriyet okuru” us’a geliyorsa da, bu sanı doğru değildir. Bu Cumhuriyet okuru, Cumhuriyet’e teşekkür de eder. Sağ olun, var olun! Erinç, gönenç dilerim. Tarık Konal Gazetemiz Cumhuriyet’in yayımladığı bakanlık listesine bakılınca birçoğunun ekonomik nedenlerle hile içeren gıdalar listesi olduğu görülüyor. Oysa, 4 yılık mahkeme mücadelesi sonrası bakanlıktan aldığım insan sağlığına aykırı gıda üreten firmalar listesindeki suç unsurları hiç de bu listedeki kadar masum katkılar olmadığı yönünde. O listede, hemen hemen tüm firmalar için gıdaya zehirli madde katma olan TCK 185. ve 186. maddeler gereği savcılığa suç duyurusunda bulunmak zorunda kalmış olan bakanlık, iş topluma duyurmak olunca ne hikmetse tek bir kanserojen kimyasal kalıntı limitlerinin üstünde hiçbir gıda ürünü tespit edilmemiş olduğunu beyan ediyor adeta. Sucukta kanatlı et, tereyağında çiçek yağı, balda şeker, yoğurtta jelatin katkılarını tespit etmekle sanki “gıda pazarında sağlığa aykırı kimyasallar taşıyan ürünler yok. Merak etmeyin” der gibi. Maalesef basın da bu listeleri sorgulamadan yayımlayarak, bakanlığın bu halka karşı firmaları koruyan tavrına hizmet ettiğini göremiyor. İnternet sitesinde yayımlananı alıp gazeteye haber yapmanın birilerinin borazanı olmaktan öteye bir anlam taşımadığı ve hele gazetecilik olmadığını bilirsiniz. Cumhuriyet’in de bu oyuna alet olması hiç hoş değil. Elimde mahkeme kararını tam uygulamamış ve yarım liste gönderdiği için yayımlamadığım firmalar ve sağlığa aykırı, zehir dolu ürün tespitleri listesini görünce şaşıracaksınız emin olun. Yakında... Nusret Atayman Not: Mahkeme kararını tam ve eksiksiz uygulaması için bakanlığa verdiğim son şansın cevabını bekliyorum. İSTANBUL TABİP ODASI SEÇİMLERİ ‘Yolculu vapur’ da diyelim mi? Merhaba, 23 Nisan tarihli Cumhuriyet gazetesinin manşeti: “Aç, üşüyor, kıyafeti yok”; kimi çocuklarımızın durumuna dikkat çekmeye çalışıyor. Niyet iyi de Türkçe çok kötü. Giysi ya da elbise dememek için kıyafet denmiş. “Kıyafet” sözcüğü, kılık sözcüğünün Arap kökenli Osmanlıca karşılığıdır; bir kimsenin giyim tarzı, görünüşü demektir. Giysi, elbise anlamında kullanılarak medyaya taşınmış ve doğru dürüst Türkçe bilmeyenler, Türkçeyi aptal TV programlarından öğrenenler tarafından bu anlamda kullanılmaktadır. Cumhuriyet gazetesinin bu bozuk “Türkçeyi” kullanması ayıptır. Ne yazık ki son zamanlarda, Cumhuriyet gazetesinde bu tür bozuk “Türkçe” örneklerine artık sıkça rastlıyoruz. Geçen gün de bir haberde “arabalı vapur” gibi deli saçması bir sözün kullanıldığını görmüştüm. Bilmiyorum söz konusu vapur türüne “araba vapuru” denildiğini belirtmem gerekir mi? “Arabalı vapur” sözü de, son yılların cehaleti yayma kampanyasında, medya yoluyla yaygınlaştırılmıştır. Denizcilikle ilgili kimi genel müdürler kullanıyor olsa bile, “arabalı vapur” sözü yalnız cahilce değil, aynı zamanda dilin mantığına aykırı ve aptalcadır. Aynı mantıkla yolcu vapurlarına da “yolculu vapur” demek gerekir. Saygılarımla. Kaya Ersoy Yeni başkan Prof. Dr. Erez SİBEL BAHÇETEPE İstanbul Tabip Odası’nın yeni başkanı, gazetemiz yazarlarından, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Prof. Selçuk Erez oldu. Erez’in listesinde yer aldığı Demokratik Katılım Grubu oyların büyük çoğunluğunu aldı. 25 bine yakın üyesi ile Türkiye’nin en büyük tabip odası olan İstanbul Tabip Odası’nın yönetimi için iki yılda bir yapılan seçimleri dün Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi ve Sultanahmet Ticaret Meslek Lisesi’nde gerçekleştirildi. 18 yıldan bu yana yönetimde olan “Demokratik Katılım Grubu” ile “Özgür Hekimler Platformu” ve “Hekimlikte Özlük ve Onur Platformu”nun listelerinin yarıştığı seçimde yaklaşık 4 bin 500 hekim oy kullandı. Resmi olmayan sonuçlara göre Demokratik Katılım Grubu oyların yüzde 72’sini alarak seçimleri kazandı. Prof. Erez’in listesinde şu isimler yer alıyor: “Dr. İncilay Erdoğan, Dr. Hakkan Hekimoğlu, Dr. Z. Dilek Kammaz, Dr. Samet Mengüç, Dr. Ümit Şen, Dr. Ozan Toraman.” Yönetim kurulunda görev dağılımı ise daha sonra yapılacak. Seçimlerde, AKP’ye yakınlığı ile bilinen “Hekimlikte Özlük ve Onur Hakları Platformu”nun, sandık başındaki gözlemcilerinin (müşahit) hekim olmaması ise dikkat çekti. Prof. Dr. Taner Gören, oda tarihinde ilk kez hekim olmayanların gözlemcilik yaptığını belirterek “Etik bulmuyoruz” dedi. Ekler bir gün sonra ücretsiz olamaz mı? Selamlarımla, bir önerimi size iletmek istedim. Gazetemizin 2 güzide eki güçlenerek yayınını sürdürüyor. Bu eklerimiz kalite olarak benzersiz, gazetemize saygınlık veriyor. Cumhuriyet Bilim Teknoloji eki ile Cumhuriyet Kitap eki ücretsiz ve şifresiz yayımlanmalıdır. Kitap eki, Cumhuriyet Kitapları ağ sayfamızda gerekirse 1 gün sonradan sitede yer alabilir. Bilim ekimiz ise 1 gün sonra, ücretsiz ve şifresiz Cumhuriyet Portal’da yer alabilir. Saygılarımla. Haluk Yalvaç
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle