Katalog

SAYFA CUMHURİYET 28 NİSAN 2014 PAZARTESİ 4 HABERLER CHP’li Erdoğdu, “3. havalimanı projesinde göz göre göre yapılacak yolsuzluk millete küfreden işadamının gerçeği söylediğinin deşifresi” diyor ‘O müteahhit’ dediğini yapacak ERK ACARER Gerçeği Kabul Etmek… 2. Dünya Savaşı’nda ünlü Pearl Harbour baskınında Japonya Amerika’nın Pasifik filosuna başarılı bir baskın yaptı. Amerika, bu baskınla 2. Dünya Savaşı’na girdi. Savaşın bu döneminde Amerika’da yaşayan Japon asıllı Amerika vatandaşları enterne edildi ve toplama kamplarına gönderildi. Bu gerçek pek bilinmez. Savaşta etnik kökeni düşman tarafta olanların onlara yardım edecekleri, düşmana destek olacakları düşünülür. Bu düşünce pek yanlış da değildir. İnsanlar, etnik kökenine yakın olana destek olmayı görevleri sayarlar. Tarih, savaş içinde böyle dayanışmaların yaşandığını göstermiştir. OsmanlıRus savaşında da Ermenilerin Rus ordusuna destek oldukları görülmüş, dönemin yöneticileri de Ermenileri tehcirgöçe zorlayarak bir çözüm düşünmüşlerdir. Bu tehcir, büyük bir insanlık felaketine dönüşmüştür. Ermeniler, erkekleriyle, kadınlarıyla, çocuklarıyla yollara düşmüşler, saldırılara uğramışlar, bu arada her türlü felaket yaşanmıştır. Bunu kabul etmek elbette insanlık vicdanının gereğidir. Dostlarımız Türkiye Ermenilerinin yüzyıllar boyunca birlikte yaşadıklarımız olduğunu, mimarlık, kuyumculuk gibi sanatlarda neler yarattıklarını biliriz. Başbakan’ın 24 Nisan tarihinde değişik bir üslupla konuya değinmesi gerçekçi bir adım olarak değerlendirilebilir. Ama bu konuda da aklımızı kurcalayan çok önemli şeyler var. HHH Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, uluslararası önem kazanmış bir konuda gerçeğe yaklaşıyor mu? Başbakan’ın pek çok konuda hiç de uzlaşma aramadığı, sürekli olarak çatışmacı bir tutum benimsediği biliniyor. Simon Peres’e “Van minit” diye bilinen çıkışı, Avrupa topluluğuna “Kendi işlerine baksınlar” çıkışı, önüne geleni azarlayışı bilinmektedir. Şimdi büyük olasılıkla danışmanlarının önerisini dikkate alarak yaptığı bu uzlaşmacı tutumunu ülke içinde görebiliyor muyuz? En yakın tarih olan 1 Mayıs gösterilerinde Taksim Meydanı’nı sivil toplum kuruluşlarına kapatması, Kadıköy alanını yasaklaması, bu konuda kullandığı yasakçı dil, ifadedeki şiddet nasıl açıklanmalıdır? 23 Nisan törenlerinde daha önce yaşanan polis şiddetinde ölen çocukların anılmasını bile şiddetle bastıran polise verilen yönetim desteği nasıl açıklanmalıdır? İçerde böylesine şiddet dilini kullanan, polisin şiddetini “Efsane yarattılar” diye olumlayan, her demokratik hareketi en ağır ifadelerle suçlayan, yargılayan, hapisle cezalandıran bir yönetim anlayışı şimdi Ermeni tehciri konusunda yumuşuyor mu? Yoksa, bu girişim, artık hiçbir yanı ile savunulamaz duruma gelen bir liderin imajını düzeltme çabası mı? Böyle bir uzlaşmaya açık dil, Gezi olaylarında neden kullanılmadı? Ülkenin her yanında baskıya karşı çıkan demokratik gösterilerde yaşamlarını kaybeden gençlerimizi, insanlarımızı neden görmezden geldi siyasal iktidar? Bu olayları suç saymak, orada bulunan herkesi suçlu ilan etmek bu siyasal iktidara ne kazandırdı? Ortaya çıkan bunca hırsızlık, bunca rüşvet skandalı gerçek değil miydi? Bunlar gerçek değil midir? Bütün bunları inkâr etmek, bu inkâr için her şeyi kullanmak, bütün devlet gücünü bu inkâr doğrultusunda harekete geçirmek “gerçeği kabul etmek” ile bağdaşıyor mu? Seçimlerde oy almış olmak bu suçları aklıyor mu? Aklar mı? Bunları işin başındakiler bilmiyor mu? Elbette biliyor. Yapılanları görmüyor mu? Elbette görüyor. Öyleyse, bilinen, görülen gerçekler neden kabul edilmiyor? 1915’in gerçeklerini kabul etmek elbette doğrudur. Ama 2014’ün gerçeklerini kabul etmek daha da doğrudur. Bütün bunların hangi amaçla yapıldığı tartışması, olayın gerçekliğini değiştirmez. Kimin cumhurbaşkanı, kimin başbakan olacağı tartışmaları çok önem taşımıyor. Önem taşıyan konu, kimin gerçekleri kabul etmekte samimi, dürüst, ahlaklı olup olmadığıdır. Yalanların üzerine gerçekleri koyamazsınız. Yanlışların üzerine koyduğunuz doğrular durmaz, devrilir. Üstüne sürdüğünüz boya alttaki çürüğü örtemez. Gerçeği kabul etmek zorundasınız. “Belki yarın, belki yarından da yakın…” CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, Başbakan’ın çılgın projelerinin, aslında yolsuzluğa hazırlanan birer kılıf olduğuna dikkat çekerek, “Bunlar için usulsüz kanunlar çıkarıldı, ihalelerine fesat karıştırıldı” dedi. Erdoğdu, göz göre göre gerçekleştirilecek yolsuzluklara da örnek verdi: “Müteahhit şirketler bastırıyor ve havalimanı kotunun 130 metreden 90 metreye düşürülmesini istiyor. 76.500.000 m2 büyüklüğünde havalimanı projesinin kotunu 40 metre düşürmek müteahhit şirketlere 2 milyar dolarlık kıyak anlamına geliyor.” Erdoğdu’ “Çılgın projeler” ile ilgili sorularımızı yanıtlatı: Mega projelerin maliyeti ne olacak ve bu para nasıl karşılanacak? de veya çok ivedi işlerde ilana çıkılmadan İstanbul’da “mega projeler” ve “kentsadece davet edilmiş birkaç firmayla ihale sel dönüşüm projelerinin” 10 yıllık yapılmasına imkân veriyor. İlan edilmeyen maliyetinin yaklaşık 400 milyar ABD ve sadece davet edilen firmaların katılaDoları olacağı hesap ediliyor. Hükümet bildiği bu ihalelere pazarlık yani “davetibunları, “Devletin kasasından para çıkye” usulü ihale deniyor. İhale açık olunmayacak” diye savunuyor. Yabancı serca yolsuzluk yapmak zor! Çünkü ihalemaye rüyalarını ve kara para aklama hülye çok firma katılıyor. Yüzlerce aday firKöprüden araç geçmese, havalimanına manın gözü önünde yolsuzluk yapmak zor yalarını bir kenara bırakalım. Bu para bal yolcu gitmese bile müteahhide devlet oluyor. Oysa ihale davetiyeli olursa, sadegibi de halkın cebinden çıkacak. tarafından bedel ödeneceğinin belgeleri. Projelerin hiçbir olumlu yanı yok mu? ce ayarlanmış firmalar çağrılıyor. YolBu projelerin fayda maliyet analizi yasuzluk son derece kolaylaşıyor. Kentpılmadı. Yapıldıysa da biz duymadık. Hiçsel dönüşümle ilgili çıkarılan 6306 sabiri ne parlamentoda ne de başka bir platyılı yasanın 8. maddesine bütün ihaleformda tartışılmadı. Bilim insanlarının gölerin pazarlık usulü olacağına dair hürüşü alınmadı. Anadolu kan ağlıyorken küm koydular. TBMM’de, defalarca bu kadar kaynağı İstanbul’a aktarmak da anlattım; “Bu yolsuzluk hükmüdür” doğru değil. Üstelik Hazine ve Kalkınma dedim, dinlemediler. Öte yandan mega Bakanlığı gibi bu işlerden sorumlu kuruprojelerin ihaleleri kentsel dönüşümluşlar bu projelere olumlu geri dönüş vermedi. Dahası ihaleleri rekabetçi ve şeffaf değildi. Tek olumlu taraf yok yani! Bu projelerden biri 3. köprü… gin olacak. Havuzlar dolacak! Yolsuzluklara kılıf mı hazırlıyorlar? Erdoğan’ın çılgın projeleri son kalan or 3. havayolu projesinin çevre ve şehir Yapılacak yolsuzluklardan bir örnek manlarımızı yok edecek. Bunu ben söylemi için riski nedir? vereyim. 3. havalimanı ihalesinin en önemli yorum, AKP’li İstanbul Büyükşehir BeleÖncelikle çevredeki tüm binaların planlabelirleyicisi havalimanının kotu, yani yerden diyesi (İBB) söylüyor. İBB 200 milyon TL rının değişmesi gerekiyor. Bir havayolu inyüksekliği. Havalimanının yapılacağı yerde para harcamış. 400 bilim insanını iki yıl ça şaatına karar verilmeden önce 5 yıl rüzgâr +160 metreye kadar yükselen tepeler, lıştırarak “İstanbul’un anayasası” denilen ölçümü yapılır. Burada yapılmadı. Çevrede 60 metreye derinliğe kadar inen çukurlar 1/100.000 Ölçekli İstanbul İl Çevre Düze “döner rüzgârlar” var. Uçuş güvenliği için var. Bu devasa çukurların doldurulması ni Planı’nı çıkarmış. Bu ormanları yerleşigerekiyor. Şartnamede havalimanının en riskli rüzgârlar bunlar. İstanbul kuş sürüme açmak İstanbul için felaket olur diyor. kotu 130 metre olarak belirlenmiş. lerinin göç yolları üzerinde kurulu. Kuzey Planı İBB internet sitesinde bulabilirsiniz. Bölgede bu yükseklikte bir havalimanı ormanları sürülerin mola yeri. Kuşlar uçuş Peki, bu ısrar neden, neden illa kuyapmak için milyarlarca metreküp kaya güvenliği açısından riskli. Kuşlar uğramazey ormanları? ve toprağın taşınıp bu devasa çukurların Çünkü ormanlar Hazine’ye ait; yani sa sın diye su kaynaklarını kurutacaklar ve dadoldurulması ve 130 metrelik kot şartının hipsiz. Arsa maliyeti sıfır! Oltanın ucundaki ha fazla ağaç kesecekler. gerçekleştirilmesi gerekiyor. Ancak ihale Sık sık projelerin ihalelerine fesat kayem olan mega projeler, arazi değerini artısonrası müteahhit şirketler bastırıyor ve racak. Bu araziler konut, AVM ve rezidans rıştığını söylüyorsunuz… havalimanı kotunun 130 metreden 90 Bir ihalenin rekabetçi ve saydam olabilmeolacak. Sıfır maliyetli arsalar kat karşılığı metreye düşürülmesini istiyor. 76.500.000 sözleşmelerle TOKİ tarafından pazarlana si için ön koşul “açık” yapılmasıdır. Mevm2 büyüklüğünde havalimanı projesinin cak. TOKİ ihaleleri sayesinde yandaş zen zuat, deprem, yangın, sel gibi felaket halin den çok daha kötü. Yap işlet devret ihaleleri yaptılar. İhaleler sırasında ihale yöntemi değişti. Proje maliyetleri belirsiz... İşletme süresinin ne zaman başladığını kimse bilmiyor. Şaibe çok. Projelerin modeli ne? Mega projeler özü itibarıyla kamu yatırımları. Devlet bu yatırımları kendi parasıyla yaparsa yapılan tesis devlete kalıyor. Kendisi işletip parasını cebine koyuyor. Ancak “benim param yok bunu müteahhit yapsın, belirli süre işletsin ve sonra bana devretsin” derse projenin adı Yap İşlet Devret (YİD) oluyor. 3. köprü ve 3. havalimanı projeleri YİD olarak ihaleye çıktı. İhaleyi kazanan müteahhit, finansmanı kendi bulacak. Sonra belirli sürede bu tesisi işletecek ve devlete devredecekti. Ama öngörüldüğü gibi olmadı. Devlet önce asgari gelir garantisi verdi. Yani köprüden araç geçmese de havalimanına yolcu gitmese de müteahhitin geliri garanti edildi. Yani şaibe diz boyu... Bu aşamada her cevabı yolsuzluk olan pek çok soru var... Madem Hazine hem geliri, hem finansmanı garanti ediyor neden YİD modeli uyguladınız? Devlet yapsaydı ve işletme hakkı devletin olsaydı? Müteahhitler neden bu tesisleri 25 yıl işletip parayı cebine atıyor? Madem Hazine garantisi verecektiniz neden bu garantileri ihale öncesi vermediniz? Bu garantiler ihale öncesi verilseydi devlet adına ihale çok daha olumlu sonuçlanmaz mıydı? Cevap anahtarları, “Yandaş”, “havuz”, “ayakkabı kutusu” ve “TÜRGEV”de saklı. “Milletin ...a koyacağız” derken o müteahhidin ne kadar samimi olduğunu şimdi anladınız mı? ‘MÜTEAHHİDE 2 MİLYAR DOLARLIK KIYAK YAPACAKLAR’ kotunu 40 metre düşürmek müteahhit şirketlere 2 milyar dolarlık kıyak anlamına geliyor. Bu duruma kimse engel olamıyor mu? Bunu, Devlet Hava Meydanları Genel Müdürü Orhan Birdal’a sordum, boynunu büktü. “Bu ihaleye fesat karıştırmak olur” dedim. Konuyu yeni Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan’a da etraflıca anlattım. “Önüne gelecek, sakın kabul etme” dedim. Ama rant o kadar büyük ki ne genel müdürün, ne de bakanın bu yolsuzluğu engelleyebileceğini sanmıyorum. Bu yolsuzluk yapılacak! Yolsuzluğa onay verenler gelecekte Yüce Divan’da yargılanacak ve hüküm giyecekler. O günler geldiğinde üzülerek “Ben demiştim” diyeceğim. AKP vurguna kılıf arıyor MUSTAFA ÇAKIR Kamu İhale Yasası’nda 32 değişiklik iktidara yetmedi, şimdi sıra yönetmelik ve tebliğlerde mu İhale Genel Tebliği”nde değişiklik yapılmasına dair toplam 10 taslağı görüş için TMMOB’ye gönderdi. TMMOB, “kaANKARA Hükümetin bugüne kamuoyunun dikkatlerinden kaçırılarak dar 32 değişiklik yaptığı Kamu İhatorba yasalarla” yapılan değişikliklerle Yasası’nın yönetmelik ve tebliğleden sonra yönetmelikler hakkında görüş ri de değiştiriliyor. Yasa “delik deşik” istenmesinin ne hukuki ne de demokraolurken Yapım İşleri İhaleleri Uygulatik katılımcılık anlamında konuya bir katma Yönetmeliği’nden Kamu İhale Genel kısının olmayacağına dikkat çekti. Tebliği’nde yapılacak değişikliklere kaTMMOB, Kamu İhale Kurumu’na göndar 10 taslak hazırlandı. Taslaklar görüş derdiği yazıda, “Bugün temel yasalar için kurumlara gönderildi. Türk Mühendahil, hiçbir kanun ve diğer düzenledis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), yici işleme bırakın topluKamu İhale Kurumu’na mun katılmasını milletgönderdiği yazıda, “Ne vekilleri dahi bilgi sahibi söylersek söyleyelim, olamamaktadır. Kamuogöndermiş olduğumuz yu tarafından ‘torba’ yagörüşler yasaya aykırısalar olarak adlandırılan lık gerekçesiyle kurumubir yasa içine gizlenmiş nuzca değerlendirmeye Kamu İhale Yasası hakalınmayacak” siteminde kında bugün ne söylerbulundu. TMMOB, şimdisek söyleyelim, gönderye kadar İhale Yasası’nda TMMOB Başkanı miş olduğumuz görüşyapılan değişiklikleri de Mehmet Soğancı “Arler yasaya aykırılık gelisteledi. Yasada en faztık bu yasaya Kamu rekçesi ile kurumunuzla değişiklik “kapsam” ve İhale Yasası demek ca değerlendirmeye alın“istisnalara” ilişkin madyanlış olacaktır. Kamayacaktır. Bu bir irodelerde yapıldı. Bu madmu alım ve satımlarınnidir ve bunu yaşamakdeler neredeyse her yıl deda yolsuzluğu önleme, tan büyük üzüntü duyğiştirildi. sağlıklı ve kaliteli yapımaktayız” denildi. Yapım CHP Milletvekili Sena lar inşa etmek amacıyİşleri İhaleleri Uygulama Kaleli’nin soru önergesila kabul edilen yasa, Yönetmeliği’nde yapılacak ni yanıtlayan Maliye Batersi bir amaca hizmet değişiklikle, mühendis ve kanı Mehmet Şimşek, 1 etmektedir” dedi. mimarların yapım ihaleleOcak 2003 tarihinde yürinin dışında bırakıldıklarürlüğe giren Kamu İharına işaret eden TMMOB, le Yasası’nda bugüne dek “Mühendis ve mimarların belgeleri toplam 32 kez değişiklik yapıldığını bil1/5 değerine indirilmiş ve ihalelere dirdi. Yasanın ardından tebliğ ve yönetgirmeleri imkânsız hale getirilmişmelikleri değiştirmek için de adım atıltir” görüşünü dile getirdi. dı. Kamu İhale Kurumu, “Yapım İşleTMMOB, şimdiye kadar Kamu İhari İhaleleri Uygulama Yönetmeliği”, le Yasası’nda yapılan değişiklikle“Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetri de derledi. Buna göre, 70 maddemeliği”, “Hizmet Alımı İhaleleri Uyguden oluşan yasanın neredeyse delama Yönetmeliği”, “Danışmanlık Hizğişmeyen hükmü kalmadı. met Alımı İhaleleri Yönetmeliği”, “Ka AVUKATLAR, ERDOĞAN’A HEDİYE EDİLDİĞİ İDDİA EDİLEN VİLLALARIN OLDUĞU KOYA SOKULMADI Oraya girilemiyor! İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyelerinin, Başbakan Tayyip Erdoğan’a hediye edildiği öne sürülen villaların bulunduğu alanda inceleme yapmak istemesi üzerine bölgede gerginlik yaşandı. Çeşme Yarımadası’nın sorunları, orkinos ve balık çiftlikleri, taşocakları, rüzgâr enerji santralları ve Zeytineli’ndeki villaları konuşmak üzere, Seferihisar’da önceki gün toplantı yapan avukatlar, daha sonra Urla’ya bağlı Zeytineli köyündeki Hacılar Koyu’na gitti. Burada villaların bulunduğu çit gerisinden fotoğraf çeken grup, koy girişinin kapalı olması üzerine dönüşe geçti. Bu sırada sivil plakalı bir araç, yollarını kesti. Tartışmanın ardından Zeytineli köyüne doğru hareket eden grup, haklarında konut dokunulmazlığı ihlali şikâyeti olduğu iddiasıyla, jandarma tarafından alıkonuldu. İzmir Barosu Başkanı Ercan Demir ve bir grup avukat da bölgeye gitti. Savcı gelmemesi üzerine ifade vermeyen avukatlar, jandarma hakkında tutanak tuttu. Avukatlardan Arif Ali Cangı: “Önce konut dokunulmazlığının ihlali şeklinde ihbar olduğunu söyleyerek karakola götürmek istediler. İçeriye giremediğimizi, dolayısıyla bir ihlal olmadığını söyledik. Bu sefer de suçlama ilk araçtaki arkadaşların hakaret etmesine dönüştü. Villaların arasında Başbakan’a ait villaların olduğu da ileri sürülüyordu, şimdi bu olay karşısında bu iddiaların gerçek olduğuna inanmaya başladık. Üstelik burası bir koydur, koylar ve sahiller bu şekilde kapatılamaz” dedi. TKP’li Ovacık’a ‘siyasi turizm’ ANTALYA (DHA) Türkiye siyasi tarihinde Türkiye Komünist Partisi’nden (TKP) seçilen ilk belediye başkanı olan Tunceli’nin Ovacık ilçesi Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, seçim sonrası gruplar halinde Türkiye’nin her yerinden insanları ağırladıklarını belirterek “Ovacık için siyasi turizm başladı. Asıl patlamayı temmuzağustos aylarında bekliyoruz” dedi. Türkiye ve hatta birçok ülkeden davet almaya başladıklarını söyleyen Maçoğlu, tarihi Kaleiçi’ndeki Nâzım Kültürevi’nde Antalyalılarla buluştu. Maçoğlu, “İlk gezimiz Eskişehir’e oldu. Antalya ikinci yer ve önümüzdeki dönem İstanbul’da olacağız. Temmuz ayında Dersim’de bir festivalimiz var, sonra da Avrupa’ya gideceğiz” dedi.