08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 NİSAN 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET HABERLER 7 2013 yılında Türkiye’de 633 çocuğun yaşam hakkı elinden alındı Daha kaç çocuk öldürülecek FİGEN ATALAY Çocukların yaşadıkları ihlallerin üstü örtülmeye devam edildikçe, sorumlular cezasız bırakıldıkça, önlem almak yerine her bir olayı ‘münferit’miş gibi gösterildikçe, her bir çocuğun ölümü, ne yazık ki başka bir çocuğun ölümünü haber veriyor. Türkiye’de 2013 yılında 633 çocuk, önlenebilir sebepler yüzünden yaşamını yitirdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2013 yılında yaşam hakkı ihlallerine uğrayan çocuklarla ilgili verdiği 3 kararla Türkiye’yi mahkum etti. Raporda, “Bu yılın sonunda yine benzer çocukların isimlerini anarak,  benzer bir tabloyla karşılaşmamak için kamuoyunu konuya sahip çıkmaya ve devlet yetkililerini ve hükümeti bir an evvel harekete geçmeye çağırıyoruz. Kaybedecek zamanımız da, tahammülümüz de yok” çağrısı yapıldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yaşam hakkı ihlallerine uğrayan çocuklarla ilgili 2013 yılında 3 kararla Türkiye’yi mahkum etti. 16 Ağustos 2006 tarihinde Adana’da gerçekleştirilen gösteriye polis müdahale etmiş ve 15 yaşındaki Fevzi Abik kafasından vurularak yaşamını kaybetmişti. AİHM Türkiye’yi ateş eden kişiyi tespit etmediği için 10 bin Avro tazminata mahkum etti. 24 Mart 2006’da Diyarbakır’daki protesto gösterilerine polis müdahale etmiş ve 7’si çocuk 13 kişi yaşamını kaybetmişti. 13 yaşındaki Abdullah Yaşa da polisin attığı gaz fişeğinin kafasına gelmesi sonucunda ağır yaralanmıştı. AİHM, Türkiye’yi 15 bin Avro tazminata mahkum etti. Şırnak’ta 19 Ocak 2005 tarihinde 3’ü 18 yaşından küçük olmak üzere 5 genç, askerlerin düzenlediği bir operasyon sonucu öldü. AİHM, Türkiye’ye her bir başvurucu için 65 bin Avro olmak üzere mahkeme masraflarıyla birlikte toplamda 330 bin 930 Avro ceza verdi. Yaşam hakları çalındı Gündem Çocuk Derneği “Türkiye’de Çocuğun Yaşam Hakkı 2013 Raporu”nu açıkladı. Ocak 2013 31 Aralık 2013 tarihleri arasında yaşanan ölümle sonuçlanan yaşam hakkı ihlallerine yer verilen raporda yer alan bazı veriler şöyle: l 6 yaşındaki Efe Boz gibi sağlık, bakım, eğitim gibi kamu hizmeti alırken en az 21 çocuk... l 13 yaşındaki Uğur Kaymaz gibi yargısız infaz sebebiyle en az 4 çocuk... l 14 yaşındaki Ceylan Önkol gibi kara mayınları ve askeri mühimmat sebebiyle en az 5 çocuk... l 15 yaşındaki Berkin Elvan gibi toplumsal olaylar sırasında en az 3 çocuk... l Şiddet sebebiyle en az 41 çocuk... l İş cinayetleri sebebiyle en az 89 çocuk... l 3.5 yaşındaki Pamir gibi kentsel ve kırsal alanda en az 101 çocuk yaşamını kaybetti. Fotoğraflar: UĞUR DEMİR / KAYHAN AYHAN ? SAYFA Ceza vermek yerine istismarı engelleyin İstanbul Haber Servisi “Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimi”, Galatasaray Lisesi önünde çocuk cezaevlerinin kapatılması için imza kampanyası düzenledi. Girişim adına açıklamayı yapan İHD İstanbul Şubesi Başkanı Ümit Efe, “Hakkında isnat edilen suç ne olursa olsun 18 yaşın altındaki hiçbir çocuğun artık tutuklanmamasını talep ediyoruz. Çocuklarımızın bu acımasız ortamdan çıkarılarak açlığın, yoksulluğun, eğitimsizliğin ve istismarın önleneceği bir çözüm için mücadele edeceğiz” dedi. Çocuk cezaev lerinin kapatılması istemiyle dün İHD, ÇHD, TİHV, Eğitim Sen, SES TTB’nin de aralarında olduğu “Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimi” mensubu bir grup, Galatasaray Lisesi önünde bir araya geldi. Burada grup adına açıklamayı okuyan Ümit Efe,“Çocuk tutukluluğuna artık son verilmelidir. Girişim üyesi örgütler olarak hakkında isnat edilen suç ne olursa olsun 18 yaşın altındaki hiçbir çocuğun artık tutuklanmamasını talep ediyoruz” diye konuştu. İstanbul Haber Servisi Taksim Gezi Parkı gösterileri sırasında Okmeydanı’ndaki evinden ekmek almak için çıkan 14 yaşındaki Berkin Elvan’ı başından gaz kapsülüyle vurarak ağır yaralayan ve 269 gün komada kaldıktan sonra ölümüne neden olan polislerin yakalanması için yapılan “Berkin İçin, Adalet İçin Taksim Anıta Bir Ekmek de Sen Getir” eylemine polis müdahale etti. Anıta ekmek bırakmak için gelen 2 gencin önü polislerce kesilerek uzaklaşmaları istendi. Göstericiler meydandan ayrılmayınca polis, yaka paça gözaltına aldı. 1 saat sonra da 4 kişilik bir grup, siyah kurdeleli ekmekle anıtın önüne geldi. Polis ekmek bırakmak isteyenleri gözaltına aldı. Akşam da yurttaşlar anıta ekmek bırakmak istedi. Polis 50’nin üzerinde eylemciyi darp edip sürükleyerek gözaltına aldı. Otobüslere alınan eylemciler cop ve kasklarla dakikalarca darp edildi. Çevik kuvvet polisi gözaltı otolarından görüntü alınmasını engellemek için kalkanları yukarı kaldırdı. Kalkanların üzerinden görüntü alan bir basın mensubunun kamerasına ise kalkanıyla vurdu. Gözaltı otolarından basın mensuplarının olduğu bölgeye kanlı su gelmesi de dikkat çekti. Çevredeki yurttaşlar polisin şiddetini protesto ederek “İşkence yapmak şerefsizliktir” sloganı attı. Polis, tepki gösterenleri de yaka paça gözaltına aldı. Gözaltındaki arkadaşlarına destek olmak isteyen 20 kişi ise polisin karşısında oturma eylemi yaptı. Bazı göstericiler polise para ve ekmek uzattı. Grup daha sonra Galatasaray Meydanı’na yürüdü. Bu arada Halk Cephesi üyesi 7 kişilik bir grup, sorumlu polislerin bulunması istemiyle Boğaziçi Köprüsü’nde kendilerini korkuluklara zincirledi. Polis, göstericileri gözaltına aldı. Trafik bir süreliğine durdu. Fotoğraf: UĞUR DEMİR Berkin nöbetine dayak ve gözaltı GEZİ ETKİNLİĞİNE POLİS ENGELİ Güvenlik nedeniyle kitap okumak yasak İstanbul Haber Servisi Taksim Gezi Parkı’nda kitap okuma ve kitap takası etkinliğine engel olan polis, bir kişiyi gözaltına aldı. Parkta kitap okuyanlar, polis tarafından parktan çıkarıldı. Sosyal medyadaki çağrı üzerine dün yapılmak istenen “Gezi Parkı’nda Kitap Okuma Etkinliği”ne polis izin vermedi. Kitap okumak ve kitaplarını değiştirmek için Gezi Parkı’da toplananlara parkın girişlerinde polis engel oldu. Grup park dışına çıkarıldı. Olayı görüntüleyen Ümit Karabilek isimli bir kişi polis tarafından gözaltına alındı. Daha sonra Gezi Parkı “güvenlik gerekçesiyle” yurttaşlara kapatıldı. Düzeltme servisinden ricalar Haklar Şantaj Aracı mı Olacak? Bir süre önce internet yayıncılığını düzenleyen 5651 sayılı yasa 6518 yasayla değiştirildi. Yapılan değişiklikler internet trafik bilgilerinin takibi ve “kişilik haklarını ihlal eden hukuka aykırı içeriklerin” yayından kaldırılmaması halinde yargı kararı ile gündeme gelebilecek erişimin toplu engellenmesi tedbirini öngörüyor. Hukukçular bu yöntemin “ceza sorumluluğunun şahsiliği” ilkesine ve ifade hürriyetinin özüne aykırı olduğu kanısındadırlar. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de 18.12.2012 tarihli Ahmet Yıldırım – Türkiye kararında da, internet sitelerine erişimin toplu engellenmesi kararlarının ve bu kararlara dayanak olabilecek yasal gerekçelerin ifade hürriyetini ihlal ettiği sonucuna varmıştır. Ama hükümetin bu yöndeki çabaları Anayasa Mahkemesi kararı ile durdurulmuşsa da devamının planlandığı ve yeni yasalarla durumun daha da vahim hale geleceği anlaşılıyor. Şimdi gündeme gelen ve Basın Kanunu’nda değişiklikler öneren yasa tasarısının da bu nedenle bütünüyle ve dikkatli bir gözle incelenmesi gerekiyor. Özellikle tasarının 7. maddesinde sakıncalı bulunan içeriklerin kaldırılmaması halinde geçici önlemlerden değil, resmi ilan ve reklam ile basın kartına ilişkin hakların daimi olarak ortadan kalkacağı herhangi bir mahkeme kararına bağlı olmaksızın bir ceza olarak hükme bağlanıyor. Bu tür bir düzenlemenin “yargısız infaz” olacağı tedbir özelliği taşımayan bu türden bir yaptırımın masumiyet/ suçsuzluk karinesine de aykırı düşeceği de ortadadır. Öyle anlaşılıyor ki hükümet bir taraftan internet siteleri sahip ve yöneticilerine resmi reklam alma ve diğer gazeteciler gibi basın kartı alma vb. hakları tanırken, bu hakları siteleri denetleme aracı, deyim yerindeyse şantajı olarak kullanmayı ihmal etmemektedir. Sayın Yetkili, iyi niyetinize sığınarak birkaç konuda (yapıcı) eleştiride bulunmak istiyorum. 11.04.2014 tarihli gazetenin 14’üncü sayfasında yazan, sinema yazarımız Sungu Çapan’ın “Nymphomaniacİtiraf” filmini konu alan yazısının dokuzuncu paragrafnda iki defa “Bach” adına yer verilmiş, birincide değil, ikincide “Bach” adı kalın (bold) harflerle yazılmıştır. Aynı yazın üst başlığında Danimarkalı yönetmenin adı “Lars von (v küçük) Trier” olarak yer alırken, 14’üncü paragrafında yönetmenin adı “Von (v büyük)” şeklinde yer almıştır. Kaldı ki “von” isim değil, yönetmene sonradan verilmiş soyluluk unvanıdır. Ayrıca yazının üst ve alt başlıklarındaki tırnak işaretleri, tek tırnak değil çift tırnak (yazının içinde olduğu gibi) olması gerekirdi. Sayın Özgen Acar’ın 11.04.2014 tarihli yazısında, ABD Merkez Bankası’ndan bahsederken “Federal Rezerv’in (FED)” şeklinde yazmıştır. Yazıdaki “FED”in, “Fed” (son iki harfi küçük) şeklinde olması gerekmez miydi? Eğer Sayın Acar’ın yazdığı doğru ise, gazetemizin 21 Mart 2014 tarihi dahil, daha önce “Fed” şeklinde yazılanlar mı yanlıştı? Ayrıca 17.04.2014 tarihli gazetemizin 16. sayfasındaki, Figen Atalay’ın YÖK ile ilgili haberinde “YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, Türkiye’de önümüzdeki 10 yıl için 55 bin öğretim elemanı, 25 öğretim üyesi ve 300 bin araştırmacıya ihtiyaç olduğunu söyledi.” Bu haberdeki “25 öğretim üyesi” rakamı yanlış olabilir mi? Saygılarımla. Ali Durmaz Okur Temsilcisinin notu: Kurumlarla ilgili kısaltmalarda büyük harf kullanılması kuraldır. NATO, CIA, TBMM gibi... Gazetede zaman zaman, çoğunlukla haber yazılarında, kimi zaman da deneyimli yazarların yazılarında yanıltıcı ifadeler yer almakta. Çarpıcı bir örnek olarak 15 Nisan 2014 tarihli gazetenin 3. sayfasında Kongar’ın yazısının hemen altında yer alan “İki bebek ...” başlıklı haberin ilk cümlesini okuyalım: “Aksaray’da N.T.’ye ait Hürriyet Mahallesi’ndeki evde ... yangın çıktı.” Bu okunurken “N.T.’ye ait” olanın, ilk bakışta, “ev” değil de “Hürriyet Mahallesi” olduğu algılanıyor. Bunun zayıf düzeltmesi “ait”ten sonra bir virgül konulması; daha doğrusu ise cümlenin “Aksaray’da Hürriyet Mahallesi’nde, N.T.’ye ait evde ... yangın çıktı.” şeklinde yazılmasıydı. Saygılar. Ömür Akyüz Mahallenin sahibi mi? AKP iktidarı Taksim’den korkuyor İstanbul Haber Servisi DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’nın Taksim’de kutlanmasına izin ver meyeceğini açıklamasını “Siyasi iktidar 1 Mayıs’ın, Taksim’in simgesel değerinin, tarihsel ve politik anlamının, gücünün farkında. Bunun için engellemek istiyorlar” diye değerlendirdi. Çerkezoğlu, bugün saat 12.00’de 1 Mayıs’ı düzenleyen 60’ın üzerindeki kurumun Taksim Meydanı’nda olacağını ve Taksim iradelerini bir kez daha ortaya koyacaklarını kaydetti. Gezi Hukuki İzleme Grubu ve Levent Sporcu lar Parkı Forumu, dün Levent Kültür Merkezi’nde “Gezi ve Hukuk” konulu panel düzenledi. Gezi Parkı Direnişi’nin Merhaba, üniversite öğrencileri Cumhuriyet’i en iyi gazete seçmişler. Gençler doğrusunu bilir. 13 Nisan 2014 Pazar günü bu seçimin yerinde olduğunu gösteren iki yazı vardı. Öztin Akgüç’ün CHP’nin Toparlanması başlıklı yazısını CHP’li siyasetçiler dikkate alırlar umarım; yoksa treni iyice kaçıracaklar! Erhan Karaesmen’in kaleme aldığı 30 Mart’ın Dökümü ve Yorumu başlıklı yazı dizisinin önsözündeki şu tümce gerçek demokratların yüreğine su serpmiştir: Yılgınlık ve bozgun psikolojisine girilmemesi gerekir. Saygılarımla. A. Tarık Emre En iyi gazete Gazetemizin karikatüristlerinden Behiç Ak’ın 6 ve 7 Nisan tarihli karikatürleri aynı yayımlanmıştır. Değerli yazarlarımız O.BURSALI ve M.KIRIKKANAT’ın yargılandıkları davalarda beraat etmeleri Cumhuriyet’i ve yazarlarımızı ne kadar sevindirmiş ise bizleri de bir o kadar sevindirmiştir. Tebrik ederiz. B.Elvan haberinden dolayı ceza aldınız gazete olarak belki ama siz(ler) doğru olanı yaptınız. Bu para cezasının da haksız yere kesildiğini biliyoruz. Okurunuz olarak şunu söyleyebilirim: gazetemize kesilen ceza biz Cumhuriyet Berkin cezası yıldırmasın okurlarına kesilmiştir. Cumhuriyet’e kesilen ceza 20 bin TL de olsa 20 milyar Avro da olsa okurunuz olarak yanınızdayız. Kesilen para cezalarıyla Cumhuriyet’i kapatacaklarını veya etkisiz, sıradan bir gazete haline getireceklerini düşünenler yanılmaktadırlar. Cumhuriyet’in okuru gücünü CUMHURİYET’ten almaktadır. Yüce önderimiz ATATÜRK’ümüz Cumhuriyeti ilan ederek ve bizlere CUMHURİYET’i kurarak en büyük iyiliği yapmıştır. Yolumuzun Cumhuriyet Işığıyla aydınlanmasının sürmesi dileğiyle... Anıl Vural 20 Nisan Oktay Akbal’ın doğum günü. Rahatsızlığı nedeniyle bir süredir aramızda olamayan Oktay Akbal’ın eksikliği hissedilmektedir. Akbal’ın duygu yüklü yazıları, biz okurları kâh umutlandırıyor, kâh hüzünlendiriyor, kâh neşelendiriyor, ama en önemlisi bilgilendiriyor, eğitiyor. İyi ki doğdunuz, iyi ki varsınız güzel kalpli insan Oktay Akbal! En kısa zamanda yazılarınızda görüşmek umuduyla... Saygılarımla. Roza Kurban Oktay Akbal için ilk günlerinde İstanbul’da yaşamını yitiren Mehmet Ayvalıtaş’ın babası Ali Ayvalıtaş’ın da katıldığı panelde konuşan Dr. Çerkezoğlu, Gezi Direnişi’nin Türkiye’nin en büyük tarihsel kırılmalarından biri olduğuna dikkat çekti. Başbakan’ın Taksim’de 1 Mayıs mitingine izin vermeyeceği açıklamasını eleştiren Çerkezoğlu “Taksim’den vazgeçin demek ‘tarihimizden vazgeçin’ demektir. 2014 1 Mayıs’ında Taksim iradesini ortaya koymak demek, Gezi Direnişi iradesine sahip çıkmak demektir” diye konuştu. Marmara Üniversitesi Anayasa Hukuku Profesörü İbrahim Kaboğlu da “Demokrasi, insan hakları ikinci plana atıldı. Hukuku daha çok dışlayan bir iktidara doğru gidiş söz konusu” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle