04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2014 PAZAR 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL olaylara katkıda bulunduğunu iddia ederek görevlerinden almaya gerekçe gösterdiği sırada; Başbakan’ın emrindeki Adalet Bakanı’na geniş yetkiler veren HSYK yasasının kimi maddelerini delik deşik etti. Yüksek Mahkeme, bakanı, yargının efendisi konumuna getiren yetkileri iptal ediverdi. Başbakan, hükümetin neye dayandırdığını çoğu zaman açıklamadığı “sakıncalar” öne sürerek hâkim kadrolarında dilediği uygulamaları yapamayacak artık. Yargıyı, Başbakan’ın emrine alan isterseniz diktatörlük uygulamaları deyin, bu maddelere anayasanın engel olduğuna karar verdi... MİT’e içeride dışarıda örneğin Suriye’deoperasyonlara yetki tanıyan yeni MİT yasasıyla Cumhuriyeti Şam gibi Muhaberat istihbarat devletine dönüştürme girişimi; devleti “tepeden” yönetmenin ikinci uygulaması... İlk uygulama HSYK yasasıydı. Twitter yasağını kaldıran kararına öfke saçan, hukuk devletinde olduğunu anımsamayarak ne çare uygulama zorunda kaldığını ve ancak bu karara saygı duymadığını söyleyen RTE; son AYM’nin kararını acaba sindirebilecek mi? HHH Altındaki parti yetkilileri, tabii ne dersem o kafasındaki patronları gibi, AYM’nin HSYK yasasının, bakana ve tabii Başbakan’a yargıda da astığım astık kestiğim kestik yetkisini veren maddelerini iptalinden sonra, karara saygı duymadıklarını içeren açıklamalar yaptılar. Bekir Bozdağ ise eh nihayet hukuk devletini, adaleti temsil ediyor ya; AYM kararlarına karşı bir duruş sergilemedi. Uygularız dedi. Tabii AYM kararını uygulayacağını söylemesini yadırgamak ve bakanın Yüksek Mahkeme’nin kararlarına saygılı olduğuna, bağlığına bir işaret saymak olanaksız. Zira AYM kararı üç ay uygulanamayacak! Yasa çıkmadan önce HSYK’de yaptığı uygulamalar nasıl ki yürürlükte kaldı; bu son karar, önümüzdeki üç ay Kurul’da yapacağı olası düzenlemelere dokunamayacak. Bakan, yasasının tanıdığı yetkileri kullanacak... Örneğin seçimle gelen HSYK üyeleri hakkında görevleriyle ilgili disiplin suçu oluşturan eylemleri, kişisel suçları nedeniyle soruşturma yürütemeyecek. Kısacası bakanın HSYK üyeleri üzerinde manevi baskı kurmasını sağlayacak maddeler üç ay için rafa kaldırıldı. HHH Fakat ilginç olan, RTE, AYM kararını öğrenir öğrenmez, bu kez bir zamanlar şikâyetçi olduğu ve üyelerini değiştirerek hizaya getirdiği Danıştay gibi, bu kararın ülkeyi gerçek demokrasiye ve bağımsız yargıya ulaştırmaya çabalayan hükümetin elini kolunu bağladığını... ... Henüz açıklamadı. Bu karara da saygı duymadığını henüz söylemedi. Acaba Başbakan’ın kafasında bir başka, bu kez demokrasiyi temelinden sarsacak olasılıklar mı dolaşıyor?.. Poliste, yargıçlarda, savcılarda genel anlamda bürokraside olduğu gibi HSYK’de de Pensilvanya’nın organize ettiği paralel yapıdan üyeler olduğuna mı inanıyor?.. Bu nedenle AYM’de temizlik yapabilmenin yollarını aradığı, RTE’yi bilenler ve tanıyanlar için boşa atılacak bir olasılık değil... ... Değil ama AYM’nin bünyesinde değişiklik yapabilmek için anayasada değişiklik yapması zorunlu... Bugünkü AKP Meclis kadrosuyla bu amacı gerçekleştirmesi olanaksız. Yüksek Mahkeme, Twitter yasağını kaldırdığı zaman, adeta hayıflanarak ve artık Yüksek Mahkeme’nin amaçlarını köstekleyen bu tür kararlar almayacağını sanarak, “AYM’yi de bugünkü konuma biz getirdik” dedi. HHH Hâlâ anlayamadığı, kavrayıp sindiremediği, sindiremeyeceği bir gerçek var. Yürütmenin tanıdığı olanaklarla devlet içinde istediğin uygulamaları yapabilirsin... Ama sıra hukuk devletini, demokratik rejimi kökünden sarsacak adımlar atmaya geldiği zaman... ... Kimi kurumları aleyhine olacak kararlar almayacak biçimde düzenlediğini sandığın sırada... ... Demokratik hakları kısıtlamaya, yargıyı sustalı maymuna çevirecek yasal girişimlerine hiç ummadığı bir anda, bir nöbetçi, örneğin AYM yasak diye karşı duruverir. Cumhurbaşkanı adayı olacağı zamana dek partiyi, hükümeti tepeden yönetmeyi öngördüğü olası daha nice uygulamalar izleyeceğimizi... ... Kim bilebilir? Yeniden yargılama gündemde SİNAN TARTANOĞLU n Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Yargıtay’ın kesinleşen bir mahkumiyet kararını bozması tartışmaları bir daha başlattı ANKARA Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusu üzerine, bir sanık hakkında kesinleşen mahkumiyet kararını “delil değerlendirmesi” yaparak kaldırması, Balyoz davası sanıkları için yeniden yargılama tartışmalarını bir daha alevlendirdi. Balyoz davası avukatı Celal Ülgen, “Sadece bir kişi! Başsavcının kendisi ya da başsavcılığın görevlendireceği bir savcı! Düğmeye basacak ve çok önemli sonuçlar elde edilecek. Böylesine olağanüstü yetkilerle donatılmış bir kişi var ama nedense, ısrarla kendisini gizliyor, görevini yapmıyor, sağır!” dedi. Yine dava avukatlarından Hüseyin Ersöz ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na 5 tane itiraz dilekçesi sunduklarını; dilekçe üzerine 5 No’lu harddiskin Yargıtay’da olduğunu, sürecin devam ettiğini söyledi. Hürriyet gazetesinin haberine göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 yıl kesinleşmiş mahkumiyet kararı olan bir sanığın avukatının talebi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesi’ne itiraz etti. Daire başvuru üzerine daha önce verdiği mahkumiyet kararını kaldırdı. Daire, dosyayı esastan görüşerek delil değerlendirmesinde hata yapıldığı gerekçesiyle bozma kararı verdi. Firari durumdaki sanık, beraat ederek mahkumiyetten kurtuldu. Ülgen, bu yöntemin daha ön ce de dile getirildiği ni belirterek Yargıtay Cumhuriyet Onursal Başsavcısı’nın uyarısını anımsattı. Ülgen, “Bu işin tek çözüm yolunun Yargıtay Cumhuriet Başsavcısı’nın yasanın kendisine tanıdığı olağanüstü yetkileri kullanmasından geçtiğini, yetkisini kullanır ise tek bir düğmeye basmakla çok önemli sonuçlar elde edebilece ğini dile getirmişti” dedi. “Sadece bir kişi, başsavcının kendisi ya da başsavcılığın görevlendireceği bir savcının düğmeye basması gerektiğini” belirten Ülgen, 9. Ceza Dairesi’nin dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na sevk etmesi gerektiğini dile getirdi. Konuşmaların ardından, rahatsızlığından dolayı ödül törenine gelemeyen Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun ödülünü kardeşi avukat Hayati Hilmioğlu, ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel’in elinden aldı. üreç devam ediyor Sorunun çözümü için “ikinci bir çözüm yönteminin daha olduğunu” vurgulayan Ülgen, “Meclis’te bir araştırma komisyonu kurulsun, yargıya etken bu nedenler ve yargıya etki ediş biçimleri tespit edilsin demiştim. Çete ortaya çıkarılsın demiştim. İki temel argüman. Balyoz davası sanıklarının mağduriyetini giderecek. Ama ikisinin de yüzüne bakılmıyor” ifadelerini kullandı. Yine Balyoz avu katlarından Hüseyin Ersöz ise söz konusu bozma kararının Balyoz davası için “emsal teşkil etmeyeceğini” söyledi. Ersöz, “Zaten 5 No’lu harddisk Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Orada devam eden bir süreç zaten var” diye konuştu. S Hilmioğlu’na anlamlı ödül KAYHAN AYHAN Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) tarafından 2007 yılından bu yana her yıl laiklik ilkesinin benimsendiği 10 Nisan tarihinde verilen “Cumhuriyet Ödülü” bu yıl Ergenekon davasından 5 yıl tutuklu kalan eski Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’na verildi. Beşiktaş Akatlar Kültür Merkezi’nde önceki akşam gerçekleştirilen ödül töreninde açılış konuşmasını yapan ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, ordunun seçkin mensuplarının, Atatürkçülerin, Cumhuriyetçilerin ve ülkemizin yüz akı bilim insanlarının, milletvekillerinin, bağımsız medya mensuplarının düzmece deliller ve kurmaca özel mahkemelerce yıllarca cezaevinde tutulduk larını belirterek “Siyasal iktidarın itibarsızlaştırmak ve gücünü ispat etmek için intikam kokan işlemlerine rağmen yıldızlaşan bir rektörümüz, laiklik gününde ‘Cumhuriyet Ödülü’ ile ödüllendiriliyor” diye konuştu. Çelikel’in konuşmasının ardından Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun üniversiteden eğitimci arkadaşları Prof. Dr. Mustafa Kılıç ve Prof. Dr. Mustafa Gündüz, Hilmioğlu’nu anlatan sunumlar yaptı. Prof. Dr. Mustafa Kılıç, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun gönderdiği mesajı okudu. Hilmioğlu mesajında, ödülün şahsına sunulmasından dolayı onur duyduğunu belirtti.İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal da yaptığı konuşmada, “Fatih Hocam bu dönemde sağlığını, özgürlüğünü yitirdi, ama bazıları gibi onurunu yitirmedi” diye konuştu. Fotoğraf: SERKAN YILDIZ ‘Aydınlar gerekeni yapmadı’ İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında yargılanan askerlerin eş ve yakınlarının kurduğu Vardiya Bizde Platformu, Beşiktaş’ta her hafta gerçekleştirdiği Sessiz Çığlık eyleminde dün, tutuklu askerlerin serbest bırakılması için beyaz güvercin bıraktılar. Eyleme, Ergenekon davasından tahliye olan Teğmen Mehmet Ali Çelebi, Poyrazköy soruşturması sırasında intihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar’ın ablası Hürriyet Ünver ve CHP İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt destek verdi. 81. kez yapılan eyleme katılan Tatar’ın ablası Hürriyet Ünver “Sadece bir kişiyle başlayan sessiz çığlığımız dünyanın birçok yerinde kabul gördü. Böyle güçlü bir aile olduk” dedi. Teğmen Çelebi de “Yaşadığımız süreçte en büyük sorumluluk kendisini aydın diye tanımlayıp bunun gereğini yapmayanlara aittir” dedi. Deniz Kurmay Albay Mehmet Örgen’in kardeşi Nurgün Özelçi tarafından okunan açıklamada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamaları Önleme Çalışma Grubu’nun “hak ihlali” tespitinin kendisi için bağlayıcı olduğuna hükmettiği anlatıldı. yürüyerek gitmek, eskimeyen ağaç dostları görmek iyi geldi. Şubat, mart boyunca sürekli görevinin götürdüğü yere git demekten, yüreğinin götürdüğü yere git demeye fırsat yoktu. Bu yüzden de Botanik Parkı’nda, martı badem çiçekleriyle karşılamayı kaçırdık. Sabah, tüm canlılar güneşle birlikte uyandığı için doğanın enerjisi insana da geçer. Ama bahar canlılığı elbette başka. En güzeli parktan inişte sağ yamaçtaki ve havuz çevresindeki süs elmalarıydı. Mart sonu, nisan başı alabildiğine çiçeklendikleri günler. Bir de rüzgâr esti mi, ağaçlardan pembe, beyaz çiçekler yağar. Sabahın hafif sertleşen rüzgârıyla birlikte tam da öyle oldu. Hani ağaçlar elbirliği yapıp, uzun süredir uğramayan arkadaşımızı karşılayalım deseler, rüzgârdan da yardım isteseler ancak bu kadar güzel olurdu. Rüzgâr ensemi kucaklarken süs elmalarından dökülen çiçekler avuçlarımda tekrar açıyordu. HHH Atkestaneleri de tam beklediğim gibi karşıladı beni. Onlar için mart, tomurcukların patlama ayı. Nisan, yaprakların mendil mendil açılıp ortasından çiçek tomurcuklarının minicik ağaçlar gibi yükselme ayı. Yaklaşıp yaprak demetlerinden birine dokunduğumda yanılmadığımı görmenin keyfiyle, “esaret, içinde köklenen ağaçları unutturmamış” diye seslendim kendime... Hele nisan sonunda görmeli onları... Asıl mayıs mıydı? Yok, mayıs meyveye durmaya başladıkları günlerdi. O zaman da başka güzeldir. Sağ yamaçta biraz azalmış bulduğum leylaklar açmış. Yaklaşıp koklamadan olmazdı. Doğanın ürettiği en güzel şey, koku... İnsan, leylakları içine çekince sanki içinde çiçekler açmış gibi hissediyor. Salkım söğütlerin yapraklarının çiçek gibi fışkırdığı günlerdeyiz. Nisan yağmurlarının en güzel armağanı salkımsöğüt dallarının arasında gizlidir. Yağmurdan sonra sarkan dalların altına geçip hafifçe sarstığınızda yağmur yağar. Bir de güneş açmışsa, tarifsiz bir doğa kucaklaşmasıdır. Salkımsöğüdün ince dallarının arasında çiçek tomurcuğu gibi duran damlalar başınızdan dökülür. Milyonlarca yaprak sizi selamlıyormuş gibi çoğalırsınız. Ceviz, dut, akasya, iğde için daha kış tam olarak bitmedi. Onlar mayısla birlikte yeşerecekler. İğdelerin çiçek açmasına daha çok var. Hele bir mayısın ikinci yarısını geçelim. O minicik sarı çiçeklerinden ne güzel kokular yayılacak. Birkaç yüz metre öteden hissedersiniz kokuyu, “burada bir iğde ağacı olmalı” dersiniz... HHH Doğanın en büyük gücü, üretmek... Hiçbir mevsim üretmekten vazgeçmiyor. Bazen don alıp götürse bile çiçeklerini yeniden deniyor. Olmadı, “seneye” diyor. Hiçbir ağaç, “mademki, benim birkaç haftalık çiçeklerim bile bu doğaya çok geliyor, hemen dökülüyor, seneye açmayacağım işte” demiyor. Çünkü doğada asıl olan üretmek, üretme gücü. Ayakta kalmayı sağlayan da bu... İnsanın doğadan alacağı, öğreneceği o kadar çok şey var ki. Bir ağacın mevsim değişikliğini selamlamamak, altında durup dallarına dokunmamak, kitapları açmadan uzaktan bakıp içindekileri öğrenmeye çalışmak gibi bir şey... Ağaçların dalları, kitapların sayfaları gibidir. İyi bakarsanız çok şey görürsünüz. Hayatta çok öğretmenim oldu ama ağaçların öğretmenliği bambaşkadır. Onlar öğretmekle kalmazlar, yaşatırlar da... Seğmenler’de çiçekler yağarken yaşamın bütün kaygılarına inat, yaşam sevincinin tartışılmaz gücünü bir kez daha gösterdi bana ağaçlar... Sessiz Çığlık Eylemi’ne, Ergenekon davasından tahliye olan Teğmen Çelebi de katıldı. Sümeyye Erdoğan’ın vakfına 4.5 milyonluk hibe ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Er do ğa n’ın oğlu Bi lal Er do ğan’ın yöneticisi olduğu TÜRGEV ile ilgili hibe tartışmaları gündemdeki yerini korurken küçük kızı Sümeyye Erdoğan’ın yönetim kurulu üyesi olduğu Kadın ve Demokrasi Derneği’ne (KADEM) de 4.5 milyon liralık hibe yapıldığı ortaya çıktı. Sözcü Gazetesi’nin haberine göre, 13 ay önce kurulan KADEM’in projelerine, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı aracılığıyla, Avrupa Birliği ile Birleşmiş Milletler’den (BM) bir yılda 4 milyon 440 bin liralık hibe geldi. Derneğin üyesi Nesrin Çe lik’in de Sümeyye Erdoğan’ın desteğiyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarlığı’na getirilirken, gelecek seçimlerde milletvekili olmak için derneği dayanak olarak kullandığı öne sürüldü. KADEM, Gezi olayları sırasında belden yukarısı çıplak bir grup tarafından saldırıya uğradığını iddia eden ancak bu sözleri kamera kayıtlarıyla örtüşmeyen Zeh ra De ve li oğ lu ’na ilk destek veren kadın sivil toplum örgütü olarak adını duyurmuştu. Sümeyye Erdoğan’ın birinci elden destek verdiği dernek, internet sitesindeki bilgilere göre bağış da topluyor. Başkanlığını İstanbul Ticaret Üniversitesi’nden Yard. Doç. Sare Ay dın Yıl maz’ın yaptığı KADEM, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın, bu yıl 8 Mart’ta İstanbul’da Başbakan Erdoğan’ın başkanlığını yaptığı “Dünya Kadınlar Günü” kutlamasına davet edilen tek sivil toplum örgütü de olmuştu. Uçan Süpürge, KADER gibi kadın hakları için mücadele veren sivil toplum örgütlerini çağırmayan bakanlığın bu derneği hangi kritere göre davet ettiği ise açıklanmamıştı. MİT’E AİT TIR’LARIN ARANMASI ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ’NDEN MISIR TEPKİSİ: Soruşturma medyaya yayılıyor SAVAŞ KÜRKLÜ Yaşam hakkı ihlal edilemez İSTANBUL/İZMİR Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) Türkiye Şubesi, dün Karaköy’de gerçekleştirdiği gösteride Mısır yetkililerine, Müslüman Kardeşler üyesi 528 kişiye verilen ölüm cezası kararının geri alınması çağrısında bulundu. Karaköy’deki Tünel çıkışında toplanan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi üyeleri Karaköy’deki Tünel çıkışında “Ölüm cezasına son” pankartı açarak toplandılar. İngilizce ve Türkçe, “Yaşam hakkı ihlal edilemez” ve “528 kişiye yönelik ölüm cezası kararını durdur” dövizlerinin açıldığı eylemde sembolik olarak yere idam ipleri bırakıldı. Uluslararası Af Örgütü adına açıklama yapan Simge Memişoğlu, Mısır’da mahkemenin sadece yarım saat içerisinde 545 kişiyi adil olmayan bir şekilde yargıladığını belirtti. Memişoğlu, “Mısır yetkililerini kararı bozmaya ve adil yargılama sürecini güvence altına almaya çağırıyoruz. Ölüm cezaları yasaklanmalı” dedi. İzmir Barosu avukatlarından Senih Özay ve Vedat Elçi, Mısır ve Kuzey Kore’deki idamların engellenmesi için Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdu. Kutlama için Datça’ya geldiler MEHMET EMİN BERBER DATÇA Rodos Müslümanları Derneği üyeleri ile Rodos adasının en büyük belediyelerinden biri olan İalisos kentinden 170 kişi Datça’ya gelerek CHP’den yeniden belediye başkanlığına seçilen Şener Tokcan’ı kutladı. Konuklarını yeni yapılan Datça İskelesi’nde, diğer meclis üyeleri ile çiçeklerle karşılayan Tokcan, Rodos ve Datça arasında başlayan kültürel, sportif ve sosyal ilişkilerin yeni dönemde de güçlenerek süreceğini söyledi. Eşi Behice Zamantakis ile birlikte Datça’ya gelen Rodos Müslümanları Derneği Başkanı Mehmet Zamantakis, başkan Tokcan’a Rodos’tan getirdikleri çiçekleri armağan etti. ADANA Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, MİT’e ait TIR’ların aranmasına yönelik soruşturmada tutuklama kararı veren yargıçlara yönelik yayın yapanlar hakkında soruşturma başlattı. Başsavcılığın açıklamasında, soruşturmalar kapsamında somut deliller bulunması nedeniyle mahkeme hâkimleri tarafından ilgili dosyalardaki tutuklama kararlarının verildiği belirtildi ve “Bir kısım medyada ve bazı sosyal paylaşım sitelerinde, ‘adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, iftira, hakaret, tehdit’ suçlarını içeren çeşitli yazıların sistemli şekilde devam ettiği görülmektedir” denilerek soruşturma başlatıldığı belirtildi. Yasadışı dinlemelere yönelik soruşturmada gözaltına alınan 8 Emniyet mensubundan 6’sı, daha sonra da bir yüzbaşı ve bir astsubay tutuklanmış, tutuklamalar sonrası açıklama yapan tutuklanan eski emniyet müdür yardımcısı İ.B’nin avukatı İsa Ayanoğlu, “Star gazetesinde yayımlanan, ‘Yargıya, polise paralel şantaj’ başlıklı haberin dayanak olarak gösterildiğini” ileri sürmüştü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle