Katalog

SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2014 PAZAR 4 HABERLER Gezi’deki şiddet kayıt altında Anılar ve Yazarları Sevgili, Bir kitap kurdu olan askerlik arkadaşım rahmetli Selçuk Yıllar, Nadir Nadi’nin “Olur Şey Değil” kitabının bilmiyorum kaçıncı baskısını okuduğunda şu ilginç yorumu yapmıştı: “Kitabı çok beğendim, özellikle de yazarın kendisine karşı tavrını. Şimdiye dek okuduğum anı kitaplarının yazarları, sanki onlar olmasalar dünya dönmeyecekmiş, havasındalar. Oysa Nadir Nadi, son derecede alçakgönüllü, bu yanına bayıldım.” Haklıydı. Hatta az bile söylemişti. Nadir Bey, zaman zaman mizahının oklarını, eleştirilerini kendisine yöneltmekten de çekinmiyordu. Bu açıdan eşsiz bir anı yazarıydı Nadir Nadi. Mizah dehası Aziz Nesin ise ne yazık ki iki ciltte kalmış anıları “Böyle Gelmiş Böyle Gitmez”i, aynı alçakgönüllükle kaleme alırken bana kalırsa yazın yaşamının en güzel eserlerine imza atıyordu. Tabii anı türü deyince, mutlaka söz edilmesi gereken bir yazar da, Altan Öymen. Öymen anılarında yalnızca kendi tarihini değil, toplumun sosyal geçmişini, siyasal olaylarını ekonomik durumuyla evlendirip bütün bunları, dönemin magazin yanını da ihmal etmeden, dünya tarihi içindeki yerine oturtarak sunuyor ki enfes bir tür çıkıyor ortaya. HHH “Üslubu beyan ayniyle insandır” sözünün kanıtını en iyi anı kitaplarında görürsün. Örneğin, iki ayrı “anı”da aynı kişinin anlatılışı değişiktir; değişiklik kimi zaman küçük farklarla sınırlı kalır, bazen de yüzde yüz ters görüntüler sunabilir. Oysa sözü edilen adam, aynı adamdır. Onu böylesine değiştiren, kendisini izleyen gözler ile betimleyen sözlerin sahiplerinin değişikliğidir. Zaten kişinin geçmişini hikâye etmesi de kendi kişiliğine uygun olmaktadır. Örneğin Ferhan Şensoy’un “Kalemimin Sapını Gül ile Donattım” başlıklı anılarını okurken Mine bir ara gülmekten, yeni geçirdiği ameliyat yerinin dikişlerinin atacağından korkmuş. Kalemimin Sapını Gül ile Donattım’ın devamı olan “Başkaldıran Kurşun Kalem” ise tam bir mizahi roman, anı ile mizahın kahkaha ile nostaljinin böylesine hoş birleşmesine şapka çıkarmak gerek. Anımsıyorsun, sana bu kitaptan daha önce de söz etmiştim ve galiba “anı dediğin işte böyle yazılır” diye de eklemiştim. Hani yaşam, Ferhan Şensoy’un betimlediği gibi olsa, “Hayat bayram olsa” şarkısındaki temenni gerçekleşirdi. Bütün bunları anımsamamın nedeni henüz bitirdiğim iki yeni kitap. Bunlar Artun Ünsal’ın “Tel Dolaptaki Karpuz” ile Orhan Karaveli’nin “Çanakkale Olmasaydı, O Olmasaydı” adlı eserleri. HHH Prof. Dr. Artun Ünsal; gazeteci, akademisyen bir yazar. Hikâye, anı, araştırma türlerinden gastoronomiye kadar birçok türün kapısını çalmış, koridorlarında başarıyla dolaşmış, yazarın hası. Son kitabı Tel Dolaptaki Karpuz’u kendisi anı olarak nitelemiş, gerçekten de öyle. Yaşamının belirli dönemlerinden kesitler almış ama her kesit, aynı zamanda Sait Faik, Memduh Şevket Esendal ustalığını çağrıştıran birer öykü. İnsan tıpkı Ferhan’ın anılarını okuduğunda dudaklarından döküleni tekrarlıyor: Aferin işte anı dediğin böyle yazılır. Şimdi soracaksın Sevgili: Ferhan Şensoy ile Artun Ünsal’ın anılarının ortak noktası ne? Ortak nokta yazar ustalığı, anlatımın sıcaklığı. Okurken keyif alıyorsun ikisinden de. Orhan Karaveli’nin onuncu kitabı ise Çanakkale Savaşı’na katılmış olan, er Tevfik Hasköy’ün anılarından yola çıkarak, Çanakkale’nin abartısız bir rölövesini sunuyor. Bilmiyorum, hakkında çok şey yazılmış Çanakkale Savaşı konusuna bir erin bakışıyla yaklaşan oldu mu? Ben çok öğretici ve keyifli buldum. Hülasa Sevgili, ben bir anıseverim. İnsanların binbir mihnetle yaşadıklarını damıttıktan sonra bize lezzet olarak sunmalarına bayılıyorum. Onun için anı temelli iki kitaptan söz etmeden duramadım. Şimdi de usta yazar Yiğit Okur’un yakında piyasaya çıkmasını beklediğimiz anılarının yolunu gözlüyorum. Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla, mağdurların şikâyetleri avukatlar tarafından kaydedildi. Avukatlar savcılıklara başvurarak konuyla ilgili soruşturma açılıp açılmadığını araştıracak. İstanbul Haber Servisi Taksim Dayanışması’nın çağrısı ile Gezi olayları sırasında polis tarafından hak ihlallerine uğrayan, şiddet gören yurttaşlar, dün İstanbul’da Makina Mühendisleri Odası’na (MMO) başvurarak mağduriyetlerini anlattılar. 4 avukat 10.0018.00 saatleri arasında mağdurların şikâyetlerini kayıt altına aldı. Şikâyetler toplandıktan sonra savcılıklara başvurularak bu konuda soruşturma açılıp açılmadığı araştırılacak. Beyoğlu’ndaki MMO İstanbul Şubesi’ne gelen yurttaşlar, avukatların yardımı ile 9 sayfadan oluşan formları doldurdular. Formlarda mağduriyet nedenleri, nerede şiddete uğradıkları, sağlık raporu alıp almadıkları, sonrasında eğitim ve iş hayatında baskı görüp görmedikleri, gözaltında maruz kaldıkları muameleye ilişkin sorular yöneltildi. Mağdurlara kimyasal gaz kullanımı sonucu yaralanmaları veya gözaltına alınmış olmaları halinde hu kuki olarak neler yapabilecekleri anlatıldı. Avukat Yasemin Zeytinoğlu, insanların yaşadığı hukuki, sosyal, psikolojik sıkıntılarına ilişkin beyanlarını aldıklarını, suç duyurusu yapmak isteyenlere de yardımcı olduklarını belirtti. Başvuruların alınmasına bugün de MMO İstanbul Şubesi’nde ve Kartal Hukukçular Derneği’nde devam edilecek. Yaşadıkları hak ihlallerini beyan etmek isteyenler bugün de İzmir ve Tunceli’de baroya başvurabilirler. Dolmabahçe’deki cami önünde destek eylemi ‘Doktorları yargılamaya Hipokrat’tan başlayın’ Gezi eylemleri sırasında Dolmabahçe’deki Bezmialem Valide Sultan Camii’ne sığınan yaralılara yardım ettikleri için haklarında 6 yıla kadar hapis istemi ile dava açılan Dr. Erenç Yasemin Dokudan ve Dr. Sercan Yüksel’e destek için cami önünde eylem yapıldı. Aralarında İstanbul Tabip Odası, Adli Tıp Uzmanları Derneği ve İnsan Hakları Vakfı’nın da bulunduğu kurumlar Dolmabahçe Parkı’nda bir araya gelerek “Gezi hekimliği yargılanamaz”, “Camiye ayakkabıyla değil steteskoplarımızla girdik” pankartlarıyla Bezmi Alem Valide Sultan Camisi’ne yürüdüler. Hekimlerin beyaz önlükleriyle katıldığı eyleme CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Millevekili Sezgin Tanrıkulu ile CHP Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt de destek verdi. Sağlık meslek örgütleri ve insan hakları örgütleri, yaralıyı tedavi eden hekimlerin yargılanamayacağına dikkat çekerek “Çünkü hekimlik yargılanamaz. Eğer hekimliği yargılamaya ve cezalandırmaya niyetlendiyseniz Hipokrat’tan başlamak zorundasınız” dediler. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) Protesto korkusu İTÜ Stadyumu’nda geçen sene Gezi eylemlerinin damga vurduğu mezuniyet töreni iptal edildi LİSEDE ‘CADI AVI’ ABİDİN YAĞMUR MERSİN Mersin Pakize Kokulu Lisesi’nde öğrenciler Berkin Elvan için eylem yaptı. Milli eğitim müdürlüğü, okulun müdür yardımcısını “eyleme destek vermek ve devlet aleyhine konuşmakla” suçladı. 15 yaşında polis şiddetine kurban giden Berkin Elvan’ın ölümünün ardından yurt genelinde birçok lisede öğrencilerin eylemler düzenlemesi Milli Eğitim Bakanlığı’nı harekete geçirmiş ve valiliklere gönderilen yazıda, “Okullarda siyasi faaliyette bulunanlar ile görevi aksatanlar hakkında okul müdürlüklerince yasal işlemlerin yapılması” istenmişti. Bu yazı üzerine harekete geçen Mersin Milli Eğitim Müdürlüğü, Pakize Kokulu Lisesi’nde mart ayında yapılan bir eylemden, hiçbir sendika ya da partiye üye olmayan bir öğretmeni sorumlu tuttu. Pakize Kokulu Anadolu Lisesi’nde müdür yardımcısı Mustafa Özçelik ve 10 öğrenciye soruşturma açıldı. Soruşturma yazısında, “Bir grup öğrencinin ölen bir genç için eylem yaptığı, devlet aleyhine slogan attığı, öğrencilerin yanına gelen müdür yardımcısı Mustafa Özçelik’in devlet aleyhine bir konuşma yaptığı” iddiasına yer verilerek Özçelik’in savunması istendi. Özçelik, haberi alınca fenalaşarak hastaneye kaldırılırken bir grup öğrenci soruşturmayı protesto etti. EğitimSen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu, “İktidarın kanunsuz bir talimatla görevlendirdiği Milli Eğitim müfettişleri, özel okul, dershane, yurt ve devlet okulu demeden cadı avına ve fişlemelere başlamıştır” dedi. Okulda yasaklanan ‘Gezi’ oyunu, parkta sahnelendi SAVAŞ KÜRKLÜ ADANA EğitimSen’in Ceyhan’da sahnelemek için izin istediği, Haldun Açıksözlü’nün yazdığı ve oynadığı, Gezi olaylarına vurgu yapan “Çarşı Pazar Geziyorum” oyunu, daha önce tahsis edilen salonun, İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün isteği üzerine Ceyhan Kaymakam’ı Gürbüz Karakuş tarafından iptal edilmesiyle Azerbaycan Dostluk Parkı’nda sahnelendi. EğitimSen Adana Şube Başkanı Ahmet Karagöz, “Gezi temalı oyunun bir okul salonunda oynatılmasının engellenmesini doğal karşılıyorum. Sanata kelepçenin vurulduğu, sanatçının yaşam hakkının engellendiği, sanatseverlere zulüm edilen bir dönemi birlikte yaşıyoruz” dedi. İstanbul Haber Servisi İstanbul Teknik Üniversitesi, her yıl İTÜ Stadyumu’nda bütün fakültelerin toplu olarak yaptığı mezuniyet törenini iptal etti. Geçen yıl yapılan mezuniyet töreninde öğrenciler Gezi eylemlerine destek veren pankartlar açmış, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca konuşurken sırtlarını dönerek protesto gösterisi yapmışlardı. İTÜ yönetimi kararına gerekçe olarak; Roger Waters, Justin Bieber, Justin Timberlake gibi dünyaca ünlü sanatçıların dev konser organizasyonlarına ev sahipliği yapan stadyumun kapasitesinin yetersiz olmasını gösterdi. İTÜ, resmi internet sitesinden yaptığı duyuruda, 20132014 mezuniyet törenlerinin stadyumda yapılmayacağını belirterek 811 Temmuz arasında her fakültenin kendi törenini düzenleyeceğini açıkladı. Duyuruda, geçen yıl yaklaşık 3 bin 500 öğrencinin mezun olduğu törende İTÜ Stadyumu’nu kullanmakta kalabalık nedeniyle sorunlar yaşandığı iddia edilerek “Bu yıl mezun sayısı 4 bin civarında olacaktır. Öğrencilerimizin aileleri ve üniversitemizin mensupları hesaplandığında yaklaşık 15 bin kişilik bir kitle bulunması öngörülmektedir. Stadyum kapasitesinin çok üzerindeki bu sayı, düzenli ve güvenli bir biçimde tören yapılmasını engellemektedir” denildi. Öğrenciler tepkili Öğrenciler karara sosyal medyada tepki göstererek konserlerin yapılabildiği stadyumun öğrencilere kapatılmasını eleştirdi. Bazı öğrenciler de 13 Temmuz günü İTÜ Stadyumu’nda gerçekleştirilecek Metallica konseri nedeniyle mezuniyet töreninin iptal edildiğini belirtti.