04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 NİSAN 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA SÖYLEŞİ 7 Seçim sonuçlarını değerlendiren Kılıçdaroğlu ‘Her kapıyı çalıp projelerimizi anlatmalıyız’ dedi: Sandıktan ‘çalış’ çıktı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde siyasi kimliği ön plana çıkmayan, tüm Türkiye’yi kucaklayabilecek bir aday çıkarmak istediklerini belirterek “Vatandaşların tercihini de dinleyeceğiz. Eğer yüz binlerce imzayla bir ismi desteklerlerse biz buna saygı duyarız” dedi. Seçim sonuçları hakkında parti meclisi, milletvekilleri ve kadın kollarıyla toplantılar yapacaklarını açıklayan Kılıçdaroğlu, “Sandıktan ‘daha çok çalışın’ mesajı çıktı. Her kapıyı çalıp, evlere girip projelerimizi anlatmalıyız. Kadın kollarımıza büyük görev düşecek” dedi. Antalya, Mersin ve Artvin gibi CHP’li belediyelerin AKP’ye kaptırılması için “Onlar kazanmadı, biz kaybettik. Hatay’ı kazandığmız gibi Uşak’ı, Adana’yı da alabilirdik. Bu kayıpların nedenlerini iyi değerlendirmeliyiz” dedi. CHP’nin etnik ve dini temelli siyaset yapmadığı için Doğu ve Güneydoğu’dan oy alamadığını belirten Kılıçdaroğlu, “Bize oy vermeseler de o bölgelere gitmeye, sorunlarının çözümü için öneriler üretmeye devam edeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu TBMM’de kendisine yapılan saldırı konusunda da, “Erdoğan yaptığı haksız suçlamaların sonucunu görsün” dedi. Kılıçdaroğlu Cumhuriyet’in gündeme ilişkin sorularına şu yanıtları verdi: Geçmiş olsun. Saldırıdan çıkardığınız mesaj nedir? Bu olay kişisel bir olay değil. En büyük beklentim olayın arka planının sağlıklı sorgulanması. İlk gelen bilgi benimle ilgili olarak “vatan haini” tanımlaması üzerinden bu şiddeti gerçekleştirdiğini söylemesidir. O zaman siyasetçilerin ve özellikle de iktidarda olan siyasetçilerin kendilerine şu soruyu sormaları gere Devlet Dersinden Sıfır Aldılar Devlet katında kavga sürüyor. Halk şimdilik bu kavganın dışındadır; seçimlerle birlikte onun artık dışarda olduğu varsayılıyor. Herhangi bir siyasi özneye bir şekilde dahil olarak da olsa kavganın seyircisi konumunun dışına çıkması istenmiyor. Bu durum halkı sürekli bir şantajın mağduru haline getiriyor. Karşı karşıya olduğumuz şantaj, “Hizmet mi istiyorsun, peki, al sana hizmet ama benim zorbalığıma, memleketi, devleti istediğim gibi yönetmeme ses çıkarmayacaksın, itiraz etmeyeceksin” şeklindedir. Üstelik hizmetin nasıl bir hizmet olduğunu tartışmak ya da “Öyle değil de şöyle bir hizmet istiyorum, örneğin çevreyi talan etmeyen, ağacı ormanı kesmeyen, kaynakları kurutmayan türünden olsun” deme hakkımız da yok. Geniş kitlelerin sorgusuz sualsiz taraftarlığının azıcık sarsılsa da sürüyor olmasının iktidarda “evet, artık devlet tümüyle bana aittir ve ben istediğimi yapabilecek, devleti istediğim gibi yönetebilecek güce sahibim” düşüncesini güçlendirdiği ortada. Peki, ama iktidar gerçekten her şeye hâkim olabilmiş midir? Öyle olmadığı anlaşılıyor. HHH Uzun yıllar birlikte siyaset yaptığı, birlikte iş kotardığı ortağı sahneyi terk etmemekte direniyor. Aynı zamanda bir siyasi güç tarafından bu şekilde ele geçirilmiş olmayı, varoluşu uzun yıllara dayalı bir teori ve pratik tarafından biçimlenmiş devlet de kabullenemiyor. Buna kapitalist sistemin siyasete itirazı da denebilir. Bu itirazın içeride ve dışarıda kendine müttefik aradığı ve bunu saklamadan, gizlemeden yaptığı da bellidir. Sistem bu şekilde bir sahiplenmeyi kendi kurallarına uygun bulmadığını göstermekte kararlı. İktidardaki parti bu itirazı eski ortağının marifeti sanıyor ve fena halde yanılıyor. Şaşkındır, öfkelidir; bu nedenle her türden itirazı Cemaat’e bağlamaktan başka bir fikir geliştiremiyor. Şaşkınlıklarının temel nedeni devlet konusunda bilgi sahibi olmamaları ve öğrenmeye istek duymamalarıdır. HHH Anayasa Mahkemesi’nin son kararları bu kapsamda değerlendirilebilir. Sistem kendisini beceriksiz bir yöneticiden mümkünse kurtarmak, kurtaramıyorsa bu başı bulutlara değmiş, ayakları yerden kesilmiş yöneticiyi her türlü yöntemi kullanarak eğitmek istiyor. Eğitecektir. Bu arada halkın işe karışması ise hiç iyi olmayacaktır; bu nedenle de itirazların başka türlü anlaşılmasının önüne geçebilmek için devlet aklı, her yolu deneyecektir. Ama halkın bu olup bitenleri başka türlü anlamasının önünde teorik olarak da pratik hiçbir engel yoktur. Öyle yapmalı, bu olupbiteni başka türlü anlamalıyız biz. HHH Gezi’de nasıl anlamışsak öyle anlamalıyız. Anayasa Mahkemesi Başkanı bir Twitter hesabı olmadığını, yani bir Twitter’cı olmadığını söyleyebilir, biz ise yasağın kalkmasını düşünce özgürlüğünün küçük bir zaferi diye anlamakta özgürüz. Anayasa Mahkemesi’nin yürütmenin, yani devleti ele geçirdiğini düşünen iktidar partisinin yargıya tasallutunu bir şekilde frenleyen kararını da biz başka türlü anlayabilir, yorumlayabiliriz. Sistem iktidar partisine “kuralları yazılı demokrasiye uymak zorundasın” dediğinde, “Evet, ama o yalnızca kurallardan ibaret değil, bir de işin sınıflar ve kültür boyutu var; yasaması, yürütmesi, yargısıyla devlet olarak siz o işin çok uzaklarındasınız” deme hakkını kendimizde bulabiliriz. İktidar partisi bu gidişle devlet dersinden sıfır alacak. Belki de bütünleme sınavları için kendisine bir “dershane” arayacak. Biz ise Gezi Parkı’nda devlet kitabının yeniden yazılması için neler yapılması gerektiğini, olmadı müfredattan çıkartılması konusunu tartışıyor olacağız. ‘Hain’ ilan eden düşünsün kiyor: Ana muhalefet lideri hangi gerekçeyle vatan haini ilan edildi? Bunu söylediğim zat belli. Yaptığı haksız suçlamaların ne tür sonuçlar doğurduğunu ve doğuracağını görmelidir. Vicdanlarda sorgulanması gereken de budur. 30 Mart seçim sonuçlarından CHP Genel Başkanı ne mesaj aldı? ‘Daha fazla çalışın mesajı’ aldık. Türkiye şöyle bir paradoks ile karşı karşıya kaldı. AKP’nin yüzde 40’ın altına düşeceği bekleniyordu. Oyları 2 milyon azaldı ama yine de beklenen ölçüde düşmedikleri için sevindiler. Biz daha fazla alacağımızı düşünüyorduk. Nitekim oylarımız arttı ama beklediğimiz kadar artmadı. O yüzden üzülüyoruz. Ancak artış var ve bu süreklilik kazanmış durumda. Yine de yeterli görmüyoruz. CHP örgütünde, oy verenlerde bir hayal kırıklığı var. Bunu nasıl gidereceksiniz? Hiçbir CHP’li moralini bozmasın. Tam tersine. Daha fazla çalışma azmiyle yola çıkmak zorundayız. Eksikleri gidereceğiz. Toplumun her kesimiyle sağlıklı, tutarlı ilişki kuracağız. Projelerimizi, öngörülerimizi, dünya görüşümüzü geniş kitlelere anlatmak zorundayız. Daha farklı stratejiler geliştireceğiz. Ne tür yeni stratejiler? Çok az girdiğimiz evlere mutlaka girmek zorundayız. Kadın kolları çok daha güçlü olması lazım. Onları çok daha fazla çalıştırmalıyız. Siyasi çalışmalarda kadınlar çok daha fazla önde olacaklar. Onların çalışmaları için genel merkez olarak her türlü desteği vereceğiz. Tüm illerdeki kadın kollarını Ankara’da toplayacağız. Hedefler göstereceğiz. Ayrıca parti meclisini ve milletvekillerini topluyorum. Oturup soğukkanlılıkla bu sonucu düşünmemiz gerekiyor. Eksik, yanlış nerede oldu? Grubumuzla da seçimleri değerlendirmek için ayrı bir toplantı da yapacağız. Kadınlara görev ‘Sarıgül militan gibi çalışacak’ Mustafa Sarıgül ile bundan sonra işbirliğiniz nasıl olacak? Kendisinin bize ziyareti oldu. Çok verimli ve güzel bir sohbet oldu. Bundan sonra da CHP için bir militan gibi çalışacak. Genel başkanlık için aday olmasından rahatsız olmam. CHP’de herkes genel başkan adayı olabilir. Sonuçta hukuk dediğimiz bir kavram var. Tüzüğümüz var. Kim, nasıl genel başkanlığa aday olur, belli. Kurultaya gideriz biri seçilir, biri kaybeder ama, kaybedenin seçilenin elini kaldırmasını isterim. Biz demokratik ülkede olması gereken kuralları, hukuku işleteceğiz, eski hastalıklardan partiyi kurtaracağız. Mansur Yavaş partide kalacak mı? Elbette biz isteriz kendisini. Tüm partilerin kucakladığı iyi bir performans gösterdi. Örgütümüzün de kendisini benimsediği görülüyor. Aslında o da Ankara’yı kazandı ama başarısı şaibe ile gölgelendi. Maalesef AKP’nin YSK’si ile kaybetti. Onlar kazanmadı biz kaybettik Bir özeleştiri yaptınız mı? Neler daha iyi olabilirdi? Mesela Antalya, Mersin, Artvin... Bu iller neden kaybedildi? Şu anda değerlendirme yapılıyor. Bana göre o illerde aslında AKP kazanmadı, biz kaybettik. Kaybetmemek gerekirdi. Başka kazanabileceğimiz yerler de vardı. Hatay’ı almamıza çok sevindim. Ama Uşak’ı ve Adana’yı da almamız gerekirdi. YSK’ye yaptığınız itirazların çoğunluğuna yanıt alamadınız? YSK hükümetin baskısına boyun eğen bir kuruluş haline dönüştü. Bu seçimler yargı gözetiminde değil hükümet gözetiminde yapılan seçimlere dönüştü. Sandık başlarına bakanlar gitti. Görevlilere manevi baskı yaptı. YSK üyelerine doğrudan Başbakan ve AKP yöneticileri manevi baskı yaptılar. Açıkça tehdit ettiler. CHP Yavaş’ı benimsedi ‘Yolsuzlukları kanıtlayacağız’ Yolsuzluk meselesinin sandığa yansımadığı söyleniyor. Bu dosyaların peşini bırakacak mısınız? Hayır, kesinlikle hayır. Çok net bilgiler var. Yolsuzluk yapıp rüşvet aldıklarına ilişkin. Nüfuz ticareti var. Devletten ihale alanların rüşveti nereye verdiğini biliyoruz. Bu bilgiler tek tek çıkacak. Beni mahkemeye vermişler. Teşekkür ediyorum. Şimdi TİB’in tüm telefon kayıtlarını mahkemeye getirteceğiz. Tüm yolsuzlukları kanıtlayacağız. Aynı şeyi TÜRGEV için de yapacağız. Kimlerden kaç lira bağış aldığını, ödeyen şirketlerin sonra hangi ihaleleri aldığını tek tek ortaya koyacağız. Soruşturma komisyonlarında bir üyemiz bile olsa bütün pislikleri ortaya dökeceğiz. Yeni yolsuzluk dosyalarının çıkmasını bekliyor musunuz? AKP demek yolsuzluk, hortumculuk demek. Dolayısıyla her an ortaya çıkabilir. Yolsuzluk yapanları iktidarda tuttuğunuz sürece bu bir hastalıktır. Doymazlar. Aynı mantıklarını sürdürüyorlar. Kılıçdaroğlu, Ankara temsilcimiz Utku Çakırözer’in sorularını yanıtladı. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ) CHP lideri, cumhurbaşkanının 76 milyonu kucaklaması gerektiğini vurguladı: Çankaya için o özellikler Erdoğan’da bulunmuyor Önümüzde iki seçim var: Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler. Hedefleriniz neler? Cumhurbaşkanlığı seçiminde her siyasal görüşten insanın ‘Bu benim cumhurbaşkanım olabilir’ diyebileceği bir ismin seçilmesini istiyoruz. Buna uygun aday çıkaracağız. MHP lideri ‘Herkes olabilir ama Erdoğan olamaz’ diyor. Sizin Erdoğan konusunda çizginiz nedir? Cumhurbaşkanının devletin yönetiminde uyumu sağlaması lazım. 76 milyon yurttaşı kucaklaması lazım. Toplumda kutuplaşmalara yol açmaması lazım. Her kimlikten, her inançtan insan arasında ayrım yapmaması lazım. Temiz olması lazım. Şaibeli olmaması lazım. Bu özelliklerin hiçbiri onda yok. Sizin adayınızın ne özellikleri olacak? Her yurttaşın oy verebileceği, herkesi kucaklayacak bir isim olmalı. Vatandaşların da tercihi, kimi istediği önemli tabii. ‘Vatandaşın tercihi’ sözünüzü açar mısınız? Yasal bir zorunluluk yok tabii ama yurttaşlar bazı isimleri isteyebilir, tercih ettiklerini ortaya koyabilir. Binlerce, yüz binlerce insanın desteğini almış olmak tabii ki bir gösterge olur. Bu taleplere saygı duyarız. Bir demecinizde ‘sivil ve siyasi sında görüşmeler yapılıyor... Ben Erdoğan ile Gül arasında yapılan Cumhurbaşkanlığı pazarlıklarını doğru bulmuyorum. Seçmenlerin oylarını çantada keklik görüp kendi kendilerine Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı pazarlığı yapmalarını bu ülkenin insanlarına saygısızlık olarak görüyorunm. Başbakan, ‘Terleyen, koşan bir cumhurbaşkanlığından yana’ olduğunu ortaya koydu. Cumhurbaşkanı mı seçeceğiz yoksa cumhurbaşkanı koltuğunda oturan başbakan mı seçeceğiz? Cumhurbaşkanı meydanlara çıkıp ne propagandası yapacak? Görevi belli. Yargıç atayacak, rektör atayacak, kanunları inceleyip onaylayacak. Başka da pek görevi yok. Bakanlar Kurulu’na başkanlık etme konusu deniyor. Var o zaten anayasada. Olaganüstü durumlarda kullanılabilir. Ama her gün olmaz. Devletler hukuk ve teamüllerle yönetilirler. ‘Güneydoğu’da çalışacağız’ CHP’nin Güneydoğu’dan oy alamaması eleştiriliyor O bölgede düşük oy aldığımız doğru. Biz sosyal demokrat parti olarak inanç ve etnisiteyi siyasi malzeme yapmıyoruz. Dolayısıyla de o bölgede siyasette zorlanıyoruz. Ama o bölgede çalışmaya devam edeceğiz. Bize oy vermeseler de sorunlarının çözümü için öneriler getirmeye devam edeceğiz. Cumhurbaşkanlığı seçimleri CHP’nin Kürt tabana ulaşması için fırsat olabilir mi? Onların oyları önemil tabii ki, her yurttaşın olduğu gibi. Erdoğan’ın tek bir hedefi var: Nasıl cumhurbaşkanı olurum! O yüzden barış sürecini sağlıklı götüremez. Bir siyasetçi topluma yalan söylemeye başlamışsa ve yalancılığı kanıtlanmışsa o sağlıklı çözümler ürütemez. Herkesin bunu görmesi lazım. Biz Kürt sorununun çözümü için en sağlıklı, tutarlı önerileri getiren partiyiz. 17 maddeden biri gerçekleşti, ÖYM’ler kalktı. Ama demokrasinin gereği olarak kalkmadı. Erdoğan orada yargılanmasın diye kalktı. Biz yine de bunu demokratikleşmenin önemli bir aşaması olarak görüyoruz. Diğer 16 maddemiz de hayata geçtiğinde Kürt sorununun çözümünde önemli mesafe alınmış olacak. Yurttaşın tercihi de önemli Anne Övet’ten ‘af’ teşekkürü ANKARA (AA) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yumrukla saldıran Orhan Övet’in annesi Vesile Övet, oğlundan şikâyetçi olmayan Kılıçdaroğlu’na teşekkür etti. Övet, Kılıçdaroğlu’na atılan yumruğu 85 yaşındaki babasına atılan yumruk gibi gördüğünü belirterek Kılıçdaroğlu’ndan tekrar özür diledi. Anne Övet, “Bir babalık yaptı benim oğluma. Allah bir kere değil yüz bin kere razı olsun. Özellikle yine Kılıçdaroğlu’ndan özür diliyorum. Benim babam 85 yaşında. O Kılıçdaroğlu’na atılan tokat, babama atılmış tokattır. Ben onu kabul ediyorum. Benim çocuğum bir cahillik yaptı. Affetti, Allah bir kere değil bin kere razı olsun. Özür diliyorum çocuklarından, ne kadar akrabası varsa hepsinden özür diliyorum. Kılıçdaroğlu’na sesleniyorum. Bana bir randevu versin. Ben onun elini öpmeye gideceğim” dedi. Oğlunun banka borçlarının ödendiğine dair iddiaları da yalanlayan anne Övet, oğlunun 18 bin lira banka borcunun olduğunu ve bu borcunun ödenmediğini söyledi. ül, kendisini kukla yerine koydurmamalı kimliği’ olmayan demiştiniz? Siyasi kimliği çok öne çıkmayan demek istedim. Yoksa herkesin şu ya da bu görüşü var. Sandığa gidip oy kullanıyor. Belli bir partinin adayı gibi, parti kimliği ile bir kişinin öne çıkmasını doğru bulmuyorum. Başbakan ile Cumhurbaşkanı araCumhurbaşkanı Gül, şimdiden kendini başbakan yerine koyup birinci derece rol oynarsa kukla olarak kalır o başbakan koltuğunda. Kendisini kukla konumuna koydurmamalı. Tavrını net koymalı. Aday olacak mı olmayacak mı? ‘Erdoğan ile görüşüp söyleyeceğim’ diyorsa zaten tarafsız değildir. ‘Herkesin cumhurbaşkanı değil’ algısını da beslemiş olur. G ‘Hersh’ün sarin gazı iddiasına inanıyorum’ Amerikalı gazeteci Seymour Hersh’ün gündeme getirdiği ‘sarin gazı’ iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz Ben doğru olduğuna inanıyorum. Adana’daki mahkemelere bakılırsa ipuçları orada görülecektir. O mahkemelerde açılan davalarda verilen ifadeler Hersh’ün raporunu doğruluyor zaten. İnternete düşen ses kayıtlarında El Kaide unsurlarına kaç TIR’ın nasıl gönderildiği var zaten. ‘Oraya orduyu nasıl sokarız’ın hesapları bile yapıldı. Suriye ile savaş olasılığı hâlâ var mı? Bakın, bizim ve dünyanın uyarıları sayesinde Erdoğan Suriye konusunda geri adım attı. Artık Esad’ı eskisi kadar eleştirmiyor. Batılılar da, tüm dünya da onun kışkırtıcılığını iyi biliyor artık. Erdoğan’ın yapacağı tek şey var. El Kaide’ye kolunu kaptırdı, vücudunu nasıl kurtaracak? Bunun hesabını yapmak zorunda.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle