04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2014 PAZAR [email protected] 16 KÜLTÜR OktAy RİfAt vE MElİh CEvdEt’lE bİRlİktE yERlEşİk şİİR bEğEnİlERİnİ yıkAn ORhAn vElİ 100 yAşındA Deli eder insanı bu şair... Ahmet Haşim, “Göllerde bu dem bir kamış olsam” mı dedi, Orhan Veli, “rakı şişesinde balık olsam” diyordu. Haşim, “Cânân ki gündüzleri gelmez / Akşam görünür havz üzerinde” mi dedi, Orhan Veli, “Canan ki gündüzleri gelmez / Geceleri hiç gelmez” deyiveriyordu. TURGAY FİŞEKÇİ Velev ki ‘Darbe’! Behiç Ak, birkaç çizgi, birkaç sözcükle ve kişiliğinin, birikimlerinin, zekâsının, yeteneğinin gücüyle en çok, en çok da eleştirel bilinciyle durumu harika bir biçimde özetleyivermişti... Cumhuriyet’te “Kim kime dum duma” köşesindeydi: (7 Nisan) Anımsatayım: İki çocuk karşılıklı uzanıvermiş. Biri ötekine soruyor: “Seçim sonunda ne oluyor?” Öteki yanıt veriyor: “Sanırım, kazananlar aklanıyor, kaybedenler ise tutuklanıyor.” İşte bu kadar... Gerçekten bu kadar mı? 17 Aralık operasyonu diye bir şey yaşadık. Velev ki komploydu... Ya da Başbakan’ın deyişiyle, “Bal gibi darbe”! Peki, ama evlerden çıkan çelik kasalar, ayakkabı kutularındaki milyarlar, hepsini sıfırladın mı, yok azıcık bir şey kaldı milyoncuk Avro’lar... Biz bunları kendi gözlerimizle gördük, kendi kulaklarımızla duyduk, dinledik. Hayal mi gördük? Hepsi sanal mıydı? Bugüne dek “montaj” dediler, “dublaj” dediler, ama içlerinden biri de çıkıp böyle bir şey yok, olmadı, olamaz falan demedi. Kimse bir savunma yapmadı. Sadece gürleyerek “komplo”yu kuranları suçladılar; “Darbe”yi yapanları cezalandırdılar... Gürleme, kasıp kavurma, suçlama, cezalandırma... İyi de, bir şey eksik değil mi? Çağdaş Türk şiirinin, adı Nâzım Hikmet’le birlikte anılabilecek büyük devrimcisi Orhan Veli’nin bugün 100. doğum günü. Orhan Veli, 36 yıllık kısacık ömründe ne yaptı da şiirimizde bunca derin izler bırakabildi? Nâzım Hikmet, 1929’dan başlayarak peşi peşine yayımlanan kitaplarıyla çağdaş şiirimizin ilk büyük yenilik hareketini gerçekleştirmişti. 30’lu yıllarda Ankara Erkek Lisesi’nde Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet’in okul arkadaşlıkları, kısa sürede yerleşik beğenilerin tümüne karşı çıkan, yeni, ortak bir şiir anlayışına dönüştü. Ortak kitaplarına verdikleri isimle “Garip” hareketi denilen çıkışları, bütün devrimci sanat akımları gibi o güne dek var olan şiir anlayışlarına karşı duruşla kendini belli ediyordu. 1930’ların şiir dünyasında önde görünen anlayışlar olan Ahmet Haşim tutumuna, kalıplaşmış deyişlerin yinelendiği hece şiirine ve yüksek sesli şiirleriyle eski şiirin kurallarından kurtulamadığını düşündükleri Nâzım Hikmet şiirine tepki duyuyorlardı. Geçmiş şiirin bütün kurallarını yıkacak bir “beğeni devrimi” peşindeydiler. Ahmet Haşim, “Göllerde bu dem bir kamış olsam” mı dedi, Orhan Veli, “rakı şişesinde balık olsam” diyordu. Haşim, “Cânân ki gündüzleri gelmez / Akşam görünür havz üzerinde” mi dedi, Orhan Veli, “Canan ki gündüzleri gelmez / Geceleri hiç gelmez” deyiveriyordu. Yahya Kemal’le alay etmek için aruz ölçüsüyle yazdığı şiirleri onun yüzüne okuyup, övgüsünü aldıktan sonra, bu şiirleri oyun olsun diye yazdığını söyleyiveriyordu. Başı göklerde, yüce duyguların öne çıktığı “şairane” şiirlere, Orhan Veli, Süleyman Efendi’nin “nasır”ının şiirini yazarak karşı duruyordu. Orhan Veli’nin karşı çıktığı geçmiş şiiri çok iyi bilmesinin yanında, çağının dünya şiirini, Fransız şiirinden Japon haiku geleneğine kadar geniş bir ilgi alanı olduğunu, bu şiir anlayışlarından etkilendiğini biliyoruz. Ama bunların da ötesinde Orhan Veli’yi bu denli önemli bir şair kılan temel unsur, Türkçenin güzelliklerinin farkına varmış olmasıdır. Tıpkı Yunus Emre gibi, yalın Türkçenin az sözle çok şey anlatabilecek günlük dildeki sıradan özelliklerini keşfetmiştir. Sokak macuncularıyla mâni yarıştıracak kadar çok mâni bilmesi; yüzden fazla baharat türünü bir nefeste sıralayabilmesi; Karagöz oynatabilmesi; Çingene kızı gibi fal bakabilmesi; balıkçı ağzıyla rüzgârların, balıkların adını sayabilmesi; türküleri yöre ağızlarıyla okuyabilmesi; onun Türkçenin kılcal damarlarına, şiirsel özelliklerine ne denli egemen olduğunu gösterir. Yaramaz oğluyla çekişen bir annenin, “Deli eder insanı bu çocuk” deyişinden, “Deli eder insanı bu dünya” diye başlayan üç dizelik şiirini çıkarabiliyor. “İstanbul’u Dinliyorum” şiiri, içindeki ses unsurlarına dikkat edilerek okunursa Orhan Veli’nin şehrin sokaklarındaki bütün sesleri nasıl şiirine soktuğu görülebilir. Bütün bu özelliklerin üstüne bir unsur daha eklemek gerekir: O da Orhan Veli’nin de tıpkı Nâzım Hikmet gibi, insani özellikleriyle bulunmaz güzellikte bir insan oluşudur. Kimseyi kırmadan; herkese iyilik, güzellik, incelik ve eğlence sunarak yaşayabilmenin gizlerine ermiştir bu iki büyük şairimiz. Hayatı ve insanı güzellikleriyle görüp bunu şiirlerinde ve yaşadıkları çevrede gösterebilmişlerdir. Orhan Veli yalnızca büyük bir şair değil, şiirle hayatın ne denli üst üste, bir arada yaşayan şeyler olduğunu göstermesiyle de benzersizdir. Şiirlerinin ve kişiliğinin toplum tarafından bu denli sevgi çemberiyle kuşatılmış olması onun bu yolda nasıl başarılı olduğunun da bir başka kanıtıdır. Eksik olan ne? Bir durup düşünmek gerek: Eksik olan ne? Ahlak? Haysiyet? Dürüstlük? Etik kavramı? İnsanlık onuru? Evrensel değer ölçüleri? Güldürmeyin beni! Bunlardan çoktan vazgeçmiş bir toplum olduk! Bu değerler için değil, kendi savundukları değerler için yani kendi çıkarları için, bu eksik olanı tamamlamaları gerekmez mi? Cumhurbaşkanlığı seçimi çok yakında... Tamam, demokrasiyi, salt “çoğunluğun dediği olur” sanan bir ülkede yaşıyoruz artık... Ama yine de, ortada tüm milletin gördüğü ve duyduğu, ama kimilerinin “inandığı”, kimilerinin “inanmadığı” bir gerçek, bir komplo, bir “darbe” varsa; muhatap olanların en azından bunun gerçekliğine inananlara bir savunma yapmaları gerekmez mi? Suçsuz olduklarını ispatlamaları gerekmez mi? Bunu yapmadıkları sürece korkarım ki, bundan böyle tek gerçeğimiz Behiç Ak’ın “Kim kime, dum duma” köşesi olacak. Yani seçilenin aklanması, kaybedenin tutuklanması... Ruşen Güneş’in Orhan Veli Konseri bugün Orhan Veli ve müzik EGEMEN BERKÖZ Değerli viyolacımız Ruşen Güneş yaklaşık 40 yıldır Londra’da yaşamasına ve bu kentin Londra Filarmoni, BBC Senfoni gibi dünyaca ünlü orkestralarında solo viyolacı olarak çalmasına karşın ülkesiyle ilişkisini hiç koparmamış, Türkiye’de de sürekli konserler vermiş, Adnan Saygun’un Viyola Konçertosu’nun dünya ilkçalınışını yapmış bir sanatçı. Ruşen Güneş bu günlerde yine Türkiye’de. Bu kez geliş nedeni büyük şair Orhan Veli’nin şiirleri için bestelediği müzikleri seslendirmek. İlk konser 9 Nisan Çarşamba Ankara’da Mozarthaus Müzikevi’nde, ikinci konser 10 Nisan Perşembe İzmir’de Yaşar Üniversitesi’ndeydi. Üçüncü konser ise bugün İstanbul’da, Beykoz’da Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı’nda. Çünkü bugün Orhan Veli’nin doğum günü ve önce başladım. Önce şiiri viyola ile piyano eşliğinde çalıyorum, sonra piyano bana eşlik ederken şiiri okuyorum. “Recitativ” olarak... Konserlerde de böyle mi çalıyorsunuz? Konserde de şiire yazdığım müziği viyola ile piyano eşliğinde çaldıktan sonra piyanonun çaldığı kendi yazdığım eşlik müziğiyle şiiri okuyorum. Piyanistim Tülay Gürerk. 20’yi aşkın Beykoz da Orhan Veli’nin doğ le oldu şiirleriyle. Orhan Veli ile yıldan beri birlikte çalışıyoruz. Peki, Orhan Veli’nin handuğu semt. aynı sınıfta okumaktan büyük Ruşen Güneş’le internet ara onur duyuyordu. Bana aldığı şiir gi şiirlerini bestelediniz? Bucılığıyla yazışarak bir söyleşi kitabı yoluyla Orhan Veli’nin şi gün konserde hangilerini dinyaptık. Orhan Veli, şiir, müzik ve irleriyle tanışmamı sağladı. Anı leyeceğiz? Konserlerde Orhan Veli’nin şu Orhan Veli konserleri üzerine… olarak hiçbir şey anlatmadı veşiirleri var: Yalnızlık Şiiri, Bay Orhan Veli’ye ilginizin ne ya ben hatırlamıyorum. deni? Neden başka bir şair Şiirleri nasıl besteliyorsu rak, Ölüme Yakın, Eskiler Alıyorum, Pazar Akşamları, Anladeğil de Orhan Veli? nuz? tamıyorum, Tren Sesi, Kitabei Benim Orhan Veli sevgim baBen besteci değilim, ama bamla başlar, çok erken yaşlar müziğin içindeyim, yıllardır mü Sengi Mezar 123, Kapalı Çarda. Ankara Lisesi’nde aynı za zikle yaşıyorum. Ne zamandan şı, Bedava, Dağ Başı, Eski Karım, Vatan İçin, Sol Elim, Söz, manda okumuş şair ve benim beri Orhan Veli’yi müzikle birAyrılış ve İstekler için intihar, peder bey. Orhan Veli’den sık leştirmek istiyordum. Sereserpe. sık söz ederdi, tanışmam böyPiyanoyla bestelemeye 7 yıl Ünlü viyolacı Ruşen Güneş’in Orhan Veli sevgisi küçük yaşlarda babasıyla başlamış. Pek çok şiirini bestelemiş Orhan Veli’nin. Ama Güneş’e göre, Türkiye bir şairler hazinesi... Okurlardan “Barış İçin Müzik Vakfı” yazıma okurlardan inanamayacağım kadar çok ve güzel tepkiler geldi. (Olumlu şeyler okumaya nasıl da gereksinimimiz var!) Bilin ki, benim sizlerle paylaştığımın bin katını gerçekleştiriyorlar. Ve her bağışın sonsuz yararı olacaktır. İletişim ve ayrıntılar için telefon: (212) 631 06 86. Faks: ( 212) 631 06 62 eposta: [email protected] Sinema Günleri dolu dizgin ilerliyor: Okurum Leyla Pekcan, birçok izleyicinin “hislerine tercüman olan” bir mektup yazmış. İzlediği filmlerin çoğunda yaşamın nasıl karanlık olduğunu, haksızlığın, vicdansızlığın, adaletsizliğin, kötülüğün hep galip geldiğine dikkati çekiyor... Haklısınız Leyla Hanım, ben de kimi filmlerde bunca kötü enerjiden çok rahatsız oluyorum. Ama inanın yaşadığımız dünya, filmlerden çok hem de çok daha acımasız... Üstelik sinema salonundan çekip gitmek elimizde... Ama yaşamda... İzlenmesi gereken İstanbullu bir indierock topluluğu Sapan. Bizdeki iyi örnekler arasında gönül rahatlığıyla adı sayılmalı. Bunu defalarca kanıtladılar, hep başa güreştiler; ilki 2012 yılında Miller Music Factory’de “Uktem” ile birinci, ardından “Che” şarkısıyla Be The Band yarışmasında ikinci olarak. Arada bazı festival ve şehrin alternatif müziğe kapı açan mekânlarında çaldılar, kâşiflerine mutlu zamanlar yaşattılar. Şimdi aynı işi ilk albümleri “Anlık İşler” ile yapıyorlar. Çok gençler, gerek yaş, gerekse anlayış olarak. 2010 yılında kurulduklarında çekirdek kadroda gitarcı solist Baykal Sapan ‘Anlık İzler’ Ada, basçı Cihan Deniz ve davulcu Hikmet Altınyıldız yer alıyor; albümün öncesinde gitarcı Tahsin Güngör Aktürk ile (belki de) ideal kadroyu ve soundu oluşturuyorlar. İngiliz müziği, Amerikan indie’si seviyorlar; dinlediklerinin etkisinde, ama asla taklit değiller. Temiz tınılı, berrak sözlü bu melankolik şarkılar iki Fransızca dışında Türkçe. Eski iki kısaçalarlarının (“Tundra” ve “Gökyüzünde Yeryüzü”) ilerisindeler. İlerlemenin garantisi güncel eğilimlere değil, müziğin büyüleyici etkisine tutunmaları. Sapan ilk albümüyle değişen modaya ayak uydurmak yerine, sevdiği ağacı taşlamaya devam ediyor. Kaptan Nemo’nun denizaltısı değil, kanlı canlı bir oldschool rock’n roll topluluğu bizim Nautilus. Aslında çok eski bir sahne ve performans projesi; Jules Verne kadar olmasa da, şaka maka 20 yıldan beri buradalar, aralarda eleman değişiklikleri yaşansa da... Rock barları yakalamış kuşak onları Caravan, Captain Hook, Kemancı, Shaft, Mojo gibi efsane mekânlarda izlemişti. Hard Rock klasikleri kavırlıyorlar; Deep Purple, Rainbow, Uriah Heep, Black Sabbath, Led Zeppelin söylüyorlar, sonuna kadar hakkını vererek çalıyorlardı. Şarkıcı Vahtang Ma Nautilus ‘Haydi Söyle...’ (Ecce Müzik) kalatiya Tiflis doğumlu bir Gürcü. Sosyalizm tedrisatından geçmiş, geniş bir ses aralığına sahip. Gitarcı İzi Eli şehir efsanesi, hocaların hocası, azılı bir senfonikprogresifhard rock delisi. Sağlam altyapı ise basçı Zafer Atalay ile davulcu Volkan Emişoğlu’na emanet. Pek kimsenin haberi olmadı, ama sessiz sedasız bir kısaç alar çıkardılar “Haydi Söyle...” adında. Nautilus bir döneme damgasını vurmuş baba rock kriterlerinden taviz vermeden müzik yapıyor. Örneğin Zülfü Livaneli’nin “Leylim Ley” şarkısını türünün en tanıdık simaları toplanıp allstar yapmışlar gibi çalıyor. Dört şarkıdan oluşan tadımlık CD, bu değerli müzisyenlerin arşivlik belgesi. [email protected] Grup Yorum yüzb inlerle buluşuyor Kültür Servisi Grup Yorum’un bu yıl dördüncüsünü vereceği “Bağımsız Türkiye” konseri bugün saat 15.00’te Bakırköy Halk Pazarı’nda yapılacak. “Ekmek, Adalet ve Özgürlük İçin” sloganıyla yapılacak konserde Yorum’un yanı sıra aralarında Erkan Oğur, Ezel Akay, Barış Atay, Fırat Tanış, Niyazi Koyuncu, Tolga Sağ, Grup Yorum’un eski solistlerinden Hilmi Yarayıcı ve Suriye Halk Dansları Topluluğu’nun da aralarında olduğu sanatçı ve topluluklar da sahne alacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle