04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 NİSAN 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 15 N erede ve hangi koşullarda olursa olsun, bir insanın yaşamını yönetmek ya da değiştirmek için kullanabileceği iki koz vardır: İrade ve şans. Kimimizin hem iradesi vardır hem de şansı; ama çoğumuzda ya biri vardır, ya öteki… Dünyayı ölçek alırsak, her ikisinden yoksun olanlar elbette çoğunluktur. Fotoğraf: ALİ ARİF ERSEN Ama bu yazının konusu, akıntıya kapılan o çaresizler değil. Ya şans eseri ya da iradeyle kıyıya çıkmayı başaranlar. Şans nedir? Örneğin asgari bir zekâ ve pek vasat göstergelerle, ama muktedir bir babadan doğmak; babasının kurdurduğu vakfın başına getirilip milyon dolarlık bağışları evinde dökecek, devleti batıracak depolamaktır, şans... kadar dönen ve zaten çekiş Paraları bir gecede sıfırlamak gücü zulasına attığı ya da gerektiğinde ise, ona buna dağıttığı “dolar” oktanıyla ölçülen emaneten dağıtırken dökülen muhteris muktedirlerin yengi terlere de bu kapsamda, babaya iradesinden söz etmiyorum. biat şanssızlığı denilebilir! Akıntıya kürek çekerek, Böyle bir şansı doğuştan insanlığın alkışlayacağı bir yakalayan kişiler, elbette irade başarı, kendisinden sonra gereksinmez. Zaten irade, asgari gelenlere daha iyi bir yaşam zekâ ve azami vasatlıkta üremez. hazırlayabilmek gibi soylu bir İradenin ürediği yerde de babaya amaç peşinde gösterilen iradeyi biat, şans sayılmaz, ama neyse... sorguluyorum. Nasıl bir inanca HHH dayanır böyle bir irade, hangi Peki, irade nedir? En olumsuz dinamodan beslenir? koşullarda bile insanı kafasına Bilmiyorum. Ama Türkiye’de, koyduğunu gerçekleştirmeye iten böyle bir irade göstermenin kararlılık, nasıl bir enerjidir? çok zor olduğunu, çünkü Elbette kişisel hırsları uğruna bedelinin ağır ödetildiğini, hatta halkını yandaşları ve “ötekiler” kırılamayan kimi iradelerin, arasında bölen, iktidar olmak kararlılıklarını hayatlarıyla ya da kalmak için gözü kan İradenin Dayanılmaz Ağırlığı ödediğini biliyorum. Ve kanla, canla ödenen bedellere karşın hiçbir şeyin değişmeyip hatta daha kötüye gittiği bu ülkede; bazen umutsuzluğa kapılıyorum. Kendi çapımda, karınca kararınca verdiğim mücadeleyi ne için, kimin için sürdürdüğüme ben de bir anlam veremiyorum. İradem ne işe yarıyor? Bana zaten zararı var, başkasına da yararı dokunmuyor, öyleyse niye diretiyorum? HHH İşte böyle bir yılgınlık zamanı karşıma, yarışmaya yarım saat kala kiralayabildikleri kontrbasla, Avrupa’da 5 ödül kazanan 5 konservatuvar öğrencisinin öyküsü çıkıyor. Devletin itip kaktığı, yok etmek istediği bir sanat dalında, onca yoksunluğa karşı dünya çapında başarı gösteren bu gençler için mücadeleye değer, değil mi? Onları çok iyi eğitmekle kalmayıp, uçak biletlerini cebinden alan Doç. Dr. Burak Karaağaç’ın işine inancı ve öğrencilerine güveni de zaten “irade”nin en soylu tanımı değil midir? İrade gücüyle herkes, her şey olabilir. Ama sanatçı olunamaz. Raslantının genetik mucizesidir, sanatsal yetenek. Ya vardır, ya yoktur. Türkiye’de var olan sanat yetenekleri de yok edilmeye çalışılmaktadır. Öyleyse, yıkıcıya karşı yapıcı irade zorunlu! Öyleyse mücadeleye devam... NICCOLO MACHIAVE “İradenin büyüdüğü ye rde, zorluklar küçülür.” ARADA BİR HİKMET ALTINKAYNAK LLI ethullah Gülen’in, ilk kez bir kadın F yazara açtığı ve 1 yıldan 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılandığım davada, beraat ettim. Geçen salı İstanbul 2. Asliye Ceza’da yapılan duruşmada beni yalnız bırakmayan TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, TGC, kadim dostlarım Melih Aşık, Özlem Yüzak, Av. Suzan Yaltı ve haksız, hukuksuz, suçsuz olarak 6 yıldır yattığı Silivri zindanından yeni çıkan Tuncay Özkan; ama en çok biri Samsun’dan gelen okurlarıma minnetim sonsuz... Cumhuriyet gazetesinin deneyimli hukukçusu, avukatım Bülent Utku’ya çok teşekkür ederim. Duruşma hareketli ve bereketli geçti. Adliyeye soluk soluğa yetişen arkadaşım Orhan Bursalı, aynı mahkemede, aynı gün, aynı saatte davası olduğunu unutmuş! Bana destek vermek için girdiği duruşma salonunda hemen ardımdan yargılandı ve o da beraat etti, dolayısıyla sevincimiz ikiye katlandı. Yıllardır, hemen her davamda yanımda olan Melih Aşık’a duruşmadan bir gün önce “Melihciğim küçücük bir kadınla ne kadar uğraşıyorlar...” dediğimde, “Onlar da küçücük bir kadın bizi ne kadar uğraştırıyor, diyor!” diye teselli etmişti. Duruşmadan sonra ise en ince espriyi yine o yaptı: “Bu beraat olmadı Mine, demek hakaret edememişsin!” Fransız gazeteci ve hukukçu Sylvie Braibant, TV5Monde’un Kadın Dünyalılar sitesinde davayla ilgili bir makale yayımladı. Türkiye’de muhalif basını susturmak ve sindirmek için yargıyı bir taciz aracı olarak kullananları ihbar ettiği makalesini, “Mine Kırıkkanat’ın ileriyi gösteren işaretparmağını ve Fazıl Say’ın Türk Marşı’nı dünyada en iyi çalan ellerini kesmeye kalkanlar, bilsinler ki karşılarında bizi de bulacaklar!” diye bitirdi. Evet, mücadeleye değer. Direnmeye devam. Kütüphane Haftası Derken… Yerel seçimler, 50. yıldönümü kutlanan Kütüphane Haftası’nı unutturdu. Ama unutmayanlar da oldu. Arkadaşımız Metin Celâl, konuyu gazetemizdeki köşesinde “Kütüphane Türkiye” açısından değerlendirdi (2 Nisan). Ayrıca geçen hafta (31 Mart6 Nisan) gazetelerde, “81 İlde Kitap Okuyoruz” sloganıyla okuma eylemleri yapıldığı haberi vardı. Üstelik tutuklanmasız, gözaltısız, TOMA’sız, biberligazsız gerçekleştirilmişti. Ne güzel! Güzel, çünkü kitabı “bomba” sayan, daha basılmadan ele geçirip suç öğesi olarak dosyalayan anlayış karşısında böylesi eylemler yapmak, kitaba önem vermenin göstergesi değil mi? Bu eylemler desteklenmelidir. Çünkü kütüphane, kitap, okuma haftası gibi eylemler demokratik ülkelerin vazgeçilmez kültür eylemleridir. Elbette yapılmalıdır. Yılda bir kez değil, dahası ülkemizde özellikle ayda bir kez yapılmalıdır. Çünkü ülkemizin özgürleşmeye, halkın sesini duyurmaya ihtiyacı var ve bunların başında okuma özgürlüğü ve basın özgürlüğü gelmektedir. 1964’ten beri kutlanan haftanın amacı, “öğrencilerde okuma tadı, alışkanlığı ile kitap sevgisini artırmak, okuyucuların kitaplardan daha çok faydalanmalarını sağlamak ve halkı kütüphanelerin gelişmesi için bilinçlendirmek” olarak belirleniyor. Doğal olarak önce yapılacak iş kütüphane sayısını artırmaktır. Kütüphane sayısının artmasıyla kütüphanelerde çalışan sayısı ve okur sayısı artacaktır. “Okuma özgürlüğü” okur sayısının artması demek, kütüphaneye her yıl alınacak kitap sayısının artması anlamını taşır. Kitapların artması demek, kitapların daha çok okunması, yazarların daha çok kitap yazması ve kitaplarının değerlendirilmesi demektir. Bunu gerçekleştirmek için de Kültür Bakanlığı bütçesinin büyük olması gerekir. Bütçe büyük olduğu zaman kütüphane yaptırma, kitap satın alma olanağı artacaktır. Kütüphane Haftası’nda İzmir’de öğrenciler ve aileleri; “İsteyen herkesin, her zaman ve her ortamda, istediği biçimde, kendi istek ve tercihi ile dilediği tür ve konuda okuyabilmesi ve okuduklarını hiçbir kısıtlama olmadan paylaşabilmesi gerektiğine” dikkat çekerek; yasakların, sansürün, bilgiye erişim engellerinin olmadığı daha özgür ve yaşanabilir bir Türkiye istediklerini “Okuma Özgürlüğü Bildirgesi” ile duyurdular. Ben de bu haftadan hareketle iki güzel kitabı hatırlatmak istiyorum. İlki Oktay Akbal’ın yeni öykülerini bir araya getirdiği “Selimiye Bir Yokuştur” (Cumhuriyet Kitaplar) adlı kitabı. İlk öykü, kitabın da adını taşıyor, toplam 21 öykü yer alıyor. Büyük usta Oktay Akbal’ın anılara dayalı öyküleri çoğunlukta. Kitabın adıyla da zaten 12 Eylül’e gönderme var. Akbal, “Paris’te Bir Düş” de anlatıyor, “Hücre Komşularım” dediği idamlıkları da… 12 Eylül günlerinin zindanı Selimiye’yi şimdilerin Silivri’si ile karşılaştırırsanız, birbirinden ürpertici olduğunu görürsünüz. İkinci kitap Emine Uşaklıgil’in “Bir Şehri Yok etmek” (Can Yay.) adlı incelemesi. İstanbul’un 1204’teki 4. Haçlı Seferleri’nden başlayarak nasıl yağmalandığı ele alınıyor. Yazar, iki büyükbabası Halid Ziya Uşaklıgil ile Yunus Nadi’nin yazdığı İstanbul’un artık günümüzde yok olduğunu saptıyor, sonra, Erdoğan’ın belediye başkanı olmasıyla birlikte yağmalanmanın da ivme kazandığı dönemde yoğunlaşıyor. “Bir Şehri Yoketmek”, AKP’li, TOKİ’li yılları ele alıyor. Bir yandan bilginizi yeniliyor. Bir yandan kente sahip çıkma duygunuzu güçlendiriyor. Kentsel dönüşümün öyküsünü ayrıntılı anlatıyor. Uşaklıgil, “Afet Yasası kaldıracıyla uygulanan ve adı kentsel dönüşüm konulan süreç, toplum yararından uzak, spekülatif bir faaliyet olmanın ötesine geçmiyor” (s.69) diyor. Özetle yerel seçimler, TBMM’de kendini yumruklu saldırıyla anımsattı. Oysa merakla beklenen dört bakan için hazırlanan fezlekelerdi. Tam grup toplantıları sonrasında Meclis’te okunacaktı ki, gündem değişti. Demokrasiyi savunanlara ilkelce göz dağı mı verilmek istendi? Saldırıyı şiddetle lanetliyorum. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK G NOKTASI [email protected] Ökten’e son veda Çanakkale’nin Ezine ilçesinde, motosiklet kullanırken yıldırım isabet etmesi sonucu 42 yaşında hayatını kaybeden EPA foto muhabiri Kerim Ökten, dün son yolculuğuna uğurlandı. Levent’teki Afet Yolal Camisi’nde düzenlenen törene Ökten’in ailesi ve yakınlarının yanı sıra çok sayıda gazeteci ve foto muhabiri katıldı. Taziyeleri Ökten’in eşi Aybige Mert Ökten ile annesi Prof. Dr. Ayşenur Ökten kabul etti. EPA foto muhabirlerinden Gero Breloer, Ökten ile birçok işte görev aldıklarını anlatarak, “İyi bir foto muhabiri ve arkadaştı. Çok iyi bir insandı” diye konuştu. Öğlen kılınan cenaze namazının ardından Kerim Ökten, arkadaşları, ailesi ve eşi Aybige Mert Ökten’in omuzlarında cenaze aracına taşındı. Ökten’in cenazesi, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. (Fotoğraf: FATİH ERDOĞDU) ‘Psikiyatri profesörü ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] liderleri izledi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, bir psikiyatri profesörünün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 8 mitingini izleyerek içerik analizi yaptığını söyledi. Atalay, “Başbakanımızın konuşmasının yüzde 65’i pozitif, Kılıçdaroğlu’nun söyleminin sadece yüzde 17’si pozitif” dedi. BULMACA SEDAT YAŞAYAN Genç çifti güldürdü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gözde Güler ile Onur Güneşli’nin nikâh töreninde şahitlik yaptı. Sheraton Oteli’ndeki törende Kılıçdaroğlu, “salona girişte damadın kederli göründüğü” yönünde espri yaptı. Damadın üç kez “evet” dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Üç kez ‘evet’ demek için cesur olmak gerekiyor. Gelinimiz iki kez imza attı, o da bu işi garantiye aldı” dedi. HARBİ SEMİH POROY Şehit ailesine kolaylık Şırnak’ta kaçırılanlar serbest bırakıldı l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Emniyet’te personelin hizmet sürelerinde değişiklik yapıldı. Şehit ailelerine “pozitif ayrımcılık” getirildi. Malatya mecburi görevden çıkarıldı. l ŞIRNAK (AA) Güçlükonak ilçesinde terör örgütü PKK mensuplarınca kaçırılan köy korucusu Nimet Özbey ile Emin ve Abdullatif Özbey, Ağaçyurdu köyü yakınlarında serbest bırakıldı. Serbest bırakılan 3 kişi ifadelerine başvurulmak üzere İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürüldü. UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] Yeni başkan Taşdelen, Gül ile görüştü l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya Belediye Başkanı seçilen Alper Taşdelen’i makamında kabul ederek projeleri hakkında bilgi aldı. Taşdelen, “Sayın Cumhurbaşkanımıza Çankaya’yı Avrupa başkentleri standardına ulaştırmanın en büyük hedefimiz olduğunu söyledik” dedi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Daha çok ge 1 miciler tara2 fından kullanılan ve omuzla 3 4 ra değin inen bir tür fes püs 5 külü. 2/ Japon 6 müziğine öz7 gü bir tür lavta... ABD Ulu 8 sal Havacı9 lık ve Uzay Dairesi’nin kı1 2 3 4 5 6 7 8 9 sa yazılışı. 3/ Tek 1 K A R A Ç Ö R M ke edebiyatına öz2 A C U R N İ N E gü bir şiir türü... Cil 3 R İ G A T O N İ ve. 4/ Leylak rengi, 4 A Z A A L A Z A açık mor... Bir nota. N İ V O A N 5/ Eskiden harman 5 G 6 İ S MA J Ö R ürünlerinden onİ Z İ N da bir oranında alı 7 R İ B A Ü Y E nan vergi... Din iş 8 İ D A R E lerini devlet işleri 9 E R S İ T EM ne karıştırmayan. 6/ Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı... Doğalgazın önemli bir bileşeni olan gaz. 7/ Bir şeyin yere bakan yanı... Tirsi balığına verilen bir başka ad. 8/ İzmir’in Seferihisar ilçesinde ünlü bir antik kent... Yıllık. 9/ Osmanlı Devleti’nde kürek mahkumlarının yattığı cezaevi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Asya’da bir ırmak... İradesizlikten ileri gelen sürekli cansızlık. 2/ Balçık... Yük gemisi. 3/ Düdenden daha geniş olan çukurluklara verilen ad... Yayla ya da bahçe kulübesi. 4/ Gereğinde kullanılmak için saklanan tahıl... Bir nota. 5/ Vilayet... Tantal elementinin simgesi. 6/ Bir şeyin esas tutulan yüzü... Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde ünlü bir höyük. 7/ Bir ilimiz... Ekvator bölgelerinde yetişen bir meyve ağacı. 8/ “İsimler” anlamında eski sözcük... Unvan. 9/ “Kenarın dilberi de olsa nazenin olmaz” (Nabi)... İngiltere’de çok sevilen bir cins bira.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle