Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 MART 2014 PAZAR 6 HABERLER Özgürlüğüne kavuşan Başbuğ, hâlâ cezaevinde bulunan Alan’ın durumuna dikkat çekti: B Bu ayıp Meclis’in aşbuğ, Balyoz davasından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan MHP İstanbul Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan’ın durumuna dikkat çekerek “Bir tek milletvekilinin Balyoz davası kapsamında cezaevinde tutulması her şeyden evvel TBMM’nin ayıbıdır” dedi. de tutuklu bulunmaktadırlar, ama inanıyorum ki onların da özgürlüğü yakındır” dedi. Başbuğ şöyle devam etti: “Tutuklu durumda olan bütün milletvekilleri hürriyetlerine kavuşurken bugün cezaevinde sadece bir milletvekili vardır o da Engin Alan. Onun bugün aramızda olmaması her şeyden evvel bana göre TBMM’nin ayıbıdır.” Başbuğ konuşmasını “Bütün arkadaşlarımızın özgürlüğü yakındır, bunu hep birlikte göreceğiz, burada hep beraber onları kucaklayacağız” sözleriyle tamamladı. CHP Genel Başkanı Yardımcısı Umut Oran ve İstanbul Milletvekili Melda Onur’un da katıldığı eylemde, haksızlığa uğramış tüm kadınlar için gökyüzüne mor balonlar bırakıldı. Başbuğ daha sonra Balyoz davasından hükümlü bulunan askerlere, yurttaşlar tarafından gönderilen mektupların derlendiği “Er Mektubu Görülmüştür” kitabının Kanyon Alışveriş Merkezi’nde düzenlenen imza gününe katıldı. Başbuğ’a, gazeteciler Uğur Dündar, Atilla Sertel, Soner Yalçın, Yılmaz Özdil, Nedim Şener, Ruhat Mengi, sanatçılar Tarık Akan, Rutkay Aziz, Müjdat Gezen, Türkiye Barolor Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı (FOTOĞRAF: VEDAT ARIK) (FOTOĞRAF: NECATİ SAVAŞ) Özgürlüğe Haykırış Zulmün kapıları aralandı ve İlker Başbuğ özgürlüğe kavuştu. Diğer delikanlıları da artık hiç kimse orada tutamaz. Mahkemeler hiç ayak sürtmesin, gereğini hemen yapsınlar. Yarından itibaren 5 yılı aşkın süre zulüm kuyusunun içinde tutulan yurtseverlerin hepsi bu milletin kahramanları olarak birer birer dışarı çıkacak. Bu yetmez, bu alçaklığın bütününe son noktayı koymak gerekir. 5 yılı beklemeden, içeride ne kadar insan Balyoz ve Ergenekon isimli alçakça açılmış davalardan tutuklu insan kaldıysa, hepsi hemen salıverilmelidir. Bütün subaylar dışarı! Bütün gazeteciler dışarı, Tuncay Özkan, hâlâ ne işin var orada, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesinden arkadaşlar, Doğu Perinçek ve partidaşları, hadi durmayın, toplayın kitaplarınızı! Hemen yarın kapılar açılmalıdır. Bunun için ne Anayasa Mahkemesi’nin kararı gerekmeli ne başka bir şey. Nasıl olur bilemem, mahkemeler toplanır, dosya açarlar, sadece savunmanın madde madde davaları çökerten gerekçelerini okurlar, bunların karşılığında savcı kılıklıların insanlara yaptıkları suçlamalarda bir karşılığı var mı yok mu bakarlar. Hiçbir şey göremeyeceklerdir. Bir günde karar verirler, bu sahte delillerle insanları içeri nasıl tıkarlar diye açıklama yaparlar ve davaları çökertirler. Adalet ve özgürlük, sahteliği kanıtlanmış bir davanın ne hukuki prosedürünü bekleyebilir ne başka bir şey. İlahi adalet böyle bir şeydir. Başından beri davaları izleyen Halk Jüri’sinin bir ferdi olarak adalet için gösterebileceğim yol yordam budur. İşte bakalım edelim, usuller, süreçler falan filan... Bunların hiçbirinin önemi, varlığı falan yoktur. Sonra da bu alçakça tezgâhı düzenleyenlerden hesap sorma dönemi başlayacaktır... İntikam mı, hayır, sadece adalet için. O yüce adaletin gerçekleşmesi için. Tanrı bana sesleniyor: O dünyanın hesabının orada görünmesi gerekir.. Yeryüzünden hiçbir açaklığın hesabının görülmesini bana haval etmeyin. Bu sesi siz de duyarsınız.. Kulak verin, bakın.. dinleyin.. HHH Bir kitap rafım, Silivri’den suçsuzluk ve özgürlük haykırışlarıyla dolu!.. Dünyanın hiçbir bölgesinde böyle bir olay görmeniz, yaşamanız bundan sonra da mümkün değildir. Neredeyse tutukluların hepsi, davalar üzerine özgün kitaplar yazacak kadar isyan halindeler. Bu dava hepsini yazar yaptı. Ben çok iyi biliyorum, yazmasalar kendilerine kurulan bu komployu kaldırmaları, bu büyük haksızlıkla yaşamaları mümkün değildir. Bu nedenle yazıyorlar yazıyorlar yazıyorlar.. Sadece kitap yazmıyorlar. Mektuplar yazıyorlar.. Durmadan masamın üzerine yenileri yığılıp duruyor... Mektuplarıyla seslerini duyurmamız çoğu zaman mümkün olmuyor.. Yazdıklarının hepsi baş ucumda adalet bekliyor.. HHH İşte, hem Ergenekon’dan hem Balyoz’dan ağır cezalara çarptırılan Cengiz Köylü’ nün “Ergenekon’dan Balyoz’a Asrın İftirası” kitabı (Kaynak Yayınları) sökün etti. “Ülkemizde herkesin susmayı tercih ettiği süreçte, gördüğü doğruların arkasında durabilen bir gazeteci olarak bizleri ülkemiz adına umutlandırdı” diye hak etmediğime inandığım bir övgü ile imzalamış. Ordunun parlak bir kurmayı... Lime lime ediyor savcısını da, mahkemesini de, iddiaları da... Meriç Velidedeoğlu’nun önsözünü yazdığı kitabın girişinde diyor ki Cengiz Köylü “beton duvarlar ve arasından gökyüzüne tam beş yıldır adalet diye haykırıyorum”. Sayfaları karıştırıyorum, ne kadar okunacak yazı var, ilginç olay var henüz bilmediğim ve atladığım. HHH İşte İkrami Özturan’ın ikinci kitabı “Paşa Paşa Ya ta cak sı nız”. İlk kitabı “Elveda – Elbirliğiyle Vatanında Esir Düşürülen Askerler” (Bilgi Yayınevi) idi. Bu ikincisini özgürlükte yazdı Özturan. Bu kez kitabını, iddiaların zırvalıklarını ortaya sermekten ziyade, “kamuoyuna yansımayan, mahkeme salonundaki trajikomik öyküleri ve davada yaşanan komedi tadındaki ilginç olaylar” üzerinde kurgulamış. Ayrıca “eş, baba, evlat, meslektaş, avukat, sanık, hâkim, savcı, mübaşir ve onların mahkeme salonunda birbirleriyle olan ilişkilerini, duygu ve düşüncelerini” iyi bir yazar kalemi tadında anlatıyor. Bir dizi bilmediğimiz olay... Mesela bir avukat, salonda yargılama yapılıyor görünse de tüm yargılama ilkelerinin ihlal edildiğinden yola çıkarak sanıkların “susma hakkı” yasal hakkına benzer “gülme hakkımı kullanıyorum” diyor... Avukat Haluk Pekşen: “Bu salondan bir örgüt çıkması mümkün değil çünkü sanıklar, aileler ve avukatlar Bergama köylüsü kadar bile örgütlü değil.” Ve daha yüzlerce ve buraya aktaramayacığım hem trajik hem komik ancak bu tür yargılamalarda görülebilecek öyküler. Tanıma fırsatı bulduğum İkrami Bey’e eline sağlık ve mizah yazarlığında yolu açık olsun diyorum. HHH 4 Ocak tarihli ve “Bir şey yanlışsa hepsi çöptür” başlıklı Cumhuriyet’teki yazım, Pınar Doğan Dani Rodrik’in, davanın sahtekârlıklarını gösteren Balyoz isimli kitabına ayrılmıştı. 2003 yılında kaydedildiği söylenen CD’lerde, 2008 yılına kadar bir dizi olayın yer aldığının gösterilmesi ile davanın aslında çöktüğünü yazıyordum. Burada bir de bilimsel bir teoriye gönderme yaparak “bütün kuğuların beyaz olduğu” sanılırken Avustralya’da siyah kuğunun görülmesiyle, “bütün kuğular beyazdır” önermesinin çöpe atıldığını belirtiyordum. CD’lerde bırakın yüzlercesini, bir tane sahtelik veya yanlışlık varsa dava çöker demiştim. Mahkemelerdeki savunmada bu görüşen avukatlar tarafından kullanıldığını görmekten de mutlu oldum. HHH Balyoz ve Ergenekon, daha onlarca kitabının yazılmasını bekliyor. Bunlar daha başlangıç. Bu düzmeceleri tezgâhlayanlara da sıra gelecek. Bu kitapların hepsini alın, onların adaletsizliğe karşı haykırışlarına hepimiz benzer şekilde yanıt veremeyebiliriz. Ama kitaplarını okuyarak, seslerine vicdanlarımızda yer açarak, yaşadıkları bu adaletsizliğin ve bu zulmün bir parçasını içimizde taşıyarak onlara yanıt vermiş oluruz. Bu yani haksızlığa, adaletsizliğe zulme karşı durmak, aynı zamanda, ömür boyu süren bir insanlaşma sürecinin hayati bir parçasıdır. İstanbul Haber Servisi Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, özgürlüğünün ilk gününde Balyoz davasından yargılanan asker yakınlarının oluşturduğu Vardiya Bizde Platformu tarafından Beşiktaş’taki Demokrasi Anıtı önünde düzenlenen “Sessiz Çığlık” eylemine katıldı. Asker yakınları ve yurttaşlar “Sessiz Çığlık” eyleminin 76’ncısına katılan emekli Orgeneral İlker Başbuğ’u “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganlarıyla karşıladı. Başbuğ’a sevgi gösterisinde bulunan yurttaşlar ve izlemek isteyen gazeteciler izdihama neden oldu. Başbuğ, eylemdeki konuşmasına “Bugün Dünya Kadınlar Günü. Bu nedenle öncelikle bütün dünyanın kadınlarını, Türk milletinin kadınlarını ve özellikle Vardiya Bizde kadınlarının kahraman, cesur, kar kış demeden her zaman eşlerinin yanında olan Vardiya Bizde Platformu’nun bütün kadınlarının gününü candan kutluyorum” sözleriyle başladı. Başbuğ, önceki gün cezaevi çıkışındaki konuşmasını anımsatarak “Benim bu esaret döneminden çıkma konuşmamın devamı mutlaka gelecektir. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne en büyük darbe Balyoz davası vasıtasıyla vurulmuştur. 323 silah arkadaşım bu dava kapsamında ceza almıştır. Şu anda cezaevin Kitap imzaladı Henüz özgür değiliz Başbuğ özgürlüğünün ilk gününde İstanbul’daki Vardiya Bizde Platformu eylemine katıldı. Başbuğ, “İnanıyorum ki cezaevinde tutuklu bulunan diğer arkadaşlarımın da özgürlüğü yakındır” dedi. Ankara’daki “Vardiya Bizde” eylemine ise, Balbay destek verdi. Tahliyesinin ardından Anadolu’yu köy köy gezdiğini belirten Balbay, halkın yüzde 95’inin bu davaların gerçekliğine inanmadığını gördüğünü anlattı. Balbay, “Mustafa Kemal’in düşüncelerini iktidara taşıma zamanı. Tüm yurtseverler özgür olmadan özgür değiliz” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Aysel Çelikel, İşçi Partisi Şişli Belediyesi başkan adayı Ümit Zileli de eşlik etti. Yurttaşlar, kitabı imzalatmak için uzun kuyruk oluşturdu. Balbay’dan destek Balyoz, Ergenekon ve askeri casusluk davalarında yakınları tutuklu bulunanların her hafta yaptıkları “Vardiya Bizde” eylemine gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay da destek verdi. Balbay, tutuklu yurtseverlerin yanında, arkasında yer alan kadınları “yılın kadını” ilan etti. Balbay, “İçerdeki son yurtsever çıkıncaya kadar biz özgür değiliz. Acıyı bal eyledik diyorduk, şimdi de acıyı iktidar eyleyeceğiz diyoruz. Hedefimiz Mustafa Kemal’in düşüncelerini iktidara taşımak” diye konuştu. Eylemde ilk konuşmayı tutuklu Deniz Kurmay Albay Derya Ön’ün annesi Hayriye Ön yaptı. Ön, 76 haftadır nöbette olduklarını belirterek “İftiracılardan itiraf bekliyorum. Oğlum düşmana esir düşseydi bu kadar üzülmezdim. Gerçek suçluların cezalandırılmasını istiyorum. Hukuksuzluğa daha fazla seyirci kalmayacağız” diye konuştu. Daha sonra sözü alan Balbay, özel yetkili mahkemelerin hukuksuz olduğunu TBMM’nin de kabul ederek kaldırdığını anlatarak, “Toplu tahliyelerin zamanı geldi. Özel yetkili mahkemelerin kararları başka mahkemelerce değerlendirilmelidir. Bir an önce gereği yapılmalıdır. Bunu yalnız buradan değil TBMM’den de haykıracağım” diye konuştu. Avukat Ersöz, Ergenekon dosyasına yasadışı kayıtlar konulduğu gerekçesiyle HSYK’ye şikâyette bulundu: Savcılara soruşturma açılsın ZİRVE TAHLİYELERİNE TEPKİ Ülkenin vicdanı yaralandı SELAHATTİN GÖKATALAY MALATYA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, tutukluluk süresini 5 yıla indiren yasayı onaylamasının ardından 7 yıldır tutuklu bulunan Malatya Zirve Yayınevi davasının 5 sanığı da önceki gece tahliye edildi. Protestan Kiliseler Derneği ise bir açıklama yaparak Zirve Yayınevi davasının beş sanığının “uzun tutukluluk süresi” gerekçesiyle tahliye edilmesine tepki gösterdi. Dernekten yapılan açılamada “Türkiyeli Hıristiyanlar olarak bu tahliye kararını büyük bir acıyla karşıladık. Türkiye Cumhuriyeti hükümetini, devletini ve tüm adli organlarını bu tehdit ve tehlike karşısında acilen göreve çağırıyoruz. Bu duyarsız ve adaletsiz karara en kısa zamanda müdahale edilmesini bekliyoruz” denildi. Yeni yasal düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle birlikte, 7 yıldan bu yana tutuklu bulunan 5 sanık için önceki akşam saatlerinde tahliye kararı verildi. Kararın cezaevine ulaştırılması ile birlikte 7 yıldan bu yana tutuklu bulunan 5 sanık gece yarısı tahliye edildi. Savcı, son duruşmada dosyaya ilişkin esas hakkındaki görüşünü açıklarken sanıklar Abuzer Yıldırım, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker, Emre Günaydın hakkında 3’er kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istenmişti. Protestan Kiliseler Derneği ise sanıkların tahliye edilmesine tepki gösterdi. Yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Tahliyeler, Hıristiyanlar arasında büyük bir üzüntü ve adalete inancın yitirilmesi etkisi yaratmıştır. Türkiye’nin vicdanı yara almıştır. Bu duyarsız ve adaletsiz karara en kısa zamanda müdahale edilmesini bekliyoruz.” Artık sahte CD ile suç yaratılamayacak İstanbul Haber Servisi Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un tahliyesini değerlendirirken “Balyoz davasında da TÜBİTAK’ın sahte dediği CD’ye dayanan mahkeme kararlarını ben Türkiye’de halen geçerli kabul edecek bir genel mahkeme görmüyorum” dedi. Başbuğ ile tahliyesinin ardından Fenerbahçe Orduevi’ne giden Metin Feyzioğlu, çıkışta basın mensuplarının sorularını yanıtlarken “Özel yetkili mahkemeler kaldırılmamış olsaydı, Anayasa Mahkemesi’nin kararı duvara çarpacaktı. Bu kimsenin lütfuyla değil Türk milletinin mücadelesiyle kapatıldı” diye konuştu. Feyzioğlu şöyle devam etti: “Artık özgürlük rüzgârları esmeye başladı. Balyoz davasında da 5 No’lu harddiskin sahte çıkması üzerine artık, yeniden yargılamayı malum peşinen hükümlerini vermiş olan özel yetkili mahkemeler yapamayacak. Bu, Başbuğ ile başladı. Umut ediyorum bundan sonra da devamı gelecektir.” İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında sanık avukatlarından Hüseyin Ersöz, İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi hâkimlerini, “hürriyeti tahdit suçunu” işlediklerinin, Anayasa Mahkemesi’nin İlker Başbuğ kararıyla tespit edildiği gerekçesiyle HSYK’ye şikâyet etti. Avukat Ersöz, dilekçesinde son günlerde yayımlanan ses kayıtlarına ilişkin tartışmalara dikkat çekerek internet ortamında yayımlanan ses kayıtlarının dosyaya konulmasını talep eden savcı Mehmet Ali Pekgüzel hakkında da soruşturma açılmasını istedi. Ersöz, Anayasa Mahkemesi’nin İlker Başbuğ kararında 7.5 aydır gerekçeli kararı yazmayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görevli hâkimlerin “kişi hürriyet ve özgürlüğü hakkı”nı ihlal ettiğine karar verdiğine dikkat çekerek “Bu, hâkimlerin TCK’de düzenlenen ‘Görevi Kötüye Kullanma ve Hürriyeti Tahdit Suçu’nu işledikleri sonucunu doğuran bir tespittir” dedi. Ersöz, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) önceki gün sunduğu dilekçesinde, müvek killeri Levent Göktaş’ın 5 yıl 2 ay, Tuncay Özkan’ın 5 yıl 6 aydır hürriyetinin kısıtlandığına dikkat çekti. Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese, üye hâkimler Sedat Sami Haşıloğlu, Hüsnü Çalmuk, Ercan Fırat, Nihat Topal ve Mehmet Fatih Uslu hakkında soruşturma açılmasını talep eden Ersöz, talebinin gerekçelerini şöyle sıraladı: “Anayasa Mahkemesi’nin kararında da tespit ettiği üzere, sanıkların ‘özgürlükleri hürriyeti tahdit’ suçunu oluşturacak şekilde kısıtlanmış, internette yayınlanan yasadışı ses kayıtları dosyaya dahil edilerek hukuka aykırı delil niteliğindeki kayıtlar sanıklar aleyhine delil olarak kabul edilmiştir.” Sistematik Ersöz dilekçesinde, “Kovuşturma sürecinde yaşanan yasadışı uygulamalar, avukatlara yönelik şiddet eylemleri ve hukuka aykırı kararlar Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ve üye hâkimler tarafından hayata geçirilen ‘sistematik’ ve bilinçli bir tavrın göstergeleridir.” Başbuğ kararINDAN SONRA DİĞER Ergenekon tutukluları için DE başvuru YAPILDI: Tüm sanıklar tahliye edilmeli dan Yanardağ’ın da aralarında bulunduğu 30 kişi tahliyesini istedi. 5 yılı aşkın süredir tutuklu olan sanıkların tahliye taleplerini nöbetçi İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi aldı. Mahkemenin tevzi işlemini 10 Mart Pazartesi günü yapacağı, talepleri hangi mahkemelerin değerlendireceğinin daha sonra belli olacağı öğrenildi. Avukatları aracılığıyla tahliye isteyen sanıklar dilekçelerinde, Anayasa Mahkemesi’nin İstanbul Haber Servisi Anayasa Mahkemesi’nin eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkındaki ihlal kararı ile özel yetkili mahkemeleri kaldıran yasal düzenlemelerin ardından Ergenekon davası sanıkları dün de nöbetçi mahkemeye tahliye başvurusu yaptılar. Ergenekon davasında yasal düzenlemenin ardından Prof. Dr. Yalçın Küçük, Sedat Peker ve Teğmen Mehmet Ali Çelebi ile gazeteci Mer Başbuğ hakkında verdiği “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği” şeklindeki kararına dikkat çektiler. Ergenekon davasında İnternet Andıcı dosyasından müebbet hapis cezasına çarptırılan emekli Orgeneral Hasan Iğsız’ın yarın tahliye talebinde bulunacağı öğrenildi. Danıştay saldırısından 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Alparslan Arslan da yarın tahliye talebinde bulunacak.