27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 MART 2014 PAZAR 4 HABERLER Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın ‘iade yapmayacak’ bir 3. dünya ülkesine sığınabileceğini söyledi Kaldırımı Kim Yürüttü? Sevgili, Paris’in kimi metro duraklarının, bu arada Bastille istasyonunun duvarları, İnsan Hakları Bildirgesi metni ile bezenmiştir. Doğru bir seçim. İnsan hakları, eşitlik, özgürlük, kardeşlik kavramlarının evrenselleşmesini sağlayan Büyük Fransız Devrimi, nakledildiğine göre, 14 Temmuz 1789’da, orada, İnsan Hakları Bildirgesi duvarlarına işlenmiş o istasyonun birkaç adım ötesinde başlamıştır. Evet, Bastille ile insan hakları birbirleriyle gayet iyi bağdaşıyorlar. Ve benim kişisel yaşamımda da, Fransız Devrimi’nin başkenti bir özgürlükler diyarıdır. Orada bol bol kullanırım özgürlüklerimi, özellikle de birini. Hangisidir desem, kırk yıl düşünsen gelmez aklına. Çünkü bu insanın doğuştan getirdiği, hiçbir tiranın bile sınırlamayı düşünemediği yürüme özgürlüğüdür. Yok yok, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinden değil, düpedüz, elin cebinde ıslık çalarak yürümekten söz ediyorum. Bir İstanbullu olarak yıllardır, bu en doğal özgürlüğümü yeterince kullanamıyorum. Çünkü kentim, insanlar için ayrılmış parçasından “kaldırım”dan yoksundur. Kaldırım deyip geçme Sevgili! Önemli ve tartışmalı bir kavramdır. Melih Cevdet Anday ile Sami Karaören, kaldırım sözcüğünün kökeni “Kaladramos” mudur, yoksa değil midir tartışması yüzünden üç yıl dargın kalmışlardı. HHH “Kaldırım”ın teorik tartışması bile önemli olduğuna göre kendisi nasıl olmasın? Mine Sirmen, hep şunu söyler: Bir kentin uygarlığı kaldırımlarından belli olur. Haklı. (Zaten kim karısına haksız diyecek, o aptal cesaretini gösterebilir ki!?) Kentin insana ayrılmış yeridir kaldırım. Kaldırıma özen, insana özen demektir. Çetin Altan eskilerde, teknolojik gelişme sayesinde, bir gün köylere tenis kortlarının gireceğini yazardı. Öyle olmadı, tenis kortu gelmedi, teknoloji sayesinde köy kahvelerine porno girdi. Bu teknoloji tuhaf bir şey; nereden, nasıl geleceği ve nereye, nasıl gireceği belli olmuyor. Örneğin günün birinde teknoloji buzdolabı olarak geldiğinde, mutfak yerine, üstünde bir de işlemeli örtüyle salonun baş köşesine kurulmuştu, gerçek yeri mutfağa çekilmesi için de yıllar geçmesi gerekmişti. Bob Hope’un bir zamanlar “Eski Amerikan arabalarının ölmek için gittikleri ülke” dediği Türkiye’ye de arabalar bolca gelmeye, sonra da burada üretilmeye başlayınca, önce yolların hâkimi oldular, sonra da yürümedikleri zaman da telgrafın tellerine konuşlanan kuşlar gibi kaldırımlarımıza kondular. Böylelikle garip bir görüntü oluştu. Yayalar yolun ortasında yürümeye, arabalar da kaldırımların üzerinde istiflenmeye başladılar. Sonra trafikteki sıkışıklık, kentin insanlara ait bölümünün küçültülmesine, kaldırımların daralıp, yerlerini yollara bırakmalarına neden oldu. Bilmiyorum herhangi bir şehircilik uzmanı, kent yağmamızın kaldırımlardan başladığının şerhini düşmüş müdür eserlerinden birine. Kaldırım olmayınca, tabii yürümek daha doğrusu güvenli yürümek imkânı da kalmıyor. Zaten kaldırım olsa bile tümsekler, çukurlar, kırık taşlar ayağının takılacağı çıkıntılarla dolu olduğundan, düşmemek için bütün dikkatini önüne verdiğinden, kafanı kaldırıp şöyle bir etrafa bakmak imkânına bile sahip olamıyorsun. Kentimiz sokaklarında yürümek, savaş alanında yürümek kadar riskli. Mecburen yürüdüğünde, sağ salim dönüşte, herkes yüzüne “gazan mübarek olsun” der gibi bakıyor. İşte onun için, ben yürüme özgürlüğümü ya tepe tepe Paris’te kullanıyor ya da yürüyemez hale gelmeyeyim korkusuyla yürüyüş bandına çıkıyorum. Oysa bir zamanlar benim kentimin eğri büğrü de olsa, üstünde yürünen, etimolojik kökeni tartışılan kaldırımları vardı. Her şeyimiz gibi birileri onları da çaldı! İşe bak Sevgili, yürüyeceğimiz kaldırımları da yürüttüler! ‘Kurtuluşu kaçmak’ TÜREY KÖSE/SAVAŞ KÜRKLÜ SELAHATTİN GÖKATALAY ADANA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, büyük davalarla ilgili olarak yaşanan kaostan “hukuk içinde çıkılacağını” vurgularken “genel af” çağrılarıyla ilgili soruya “Şiddetle karşıyız, genel affa ihtiyaç yok onlar suçlu değil ki af çıksın. Erdoğan genel affı düşünebilir kendi yolsuzluklarını örtmek için” yanıtını verdi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bir üçüncü dünya ülkesine “kaçabileceği”ne ilişkin sözlerini yineleyen Kılıçdaroğlu, “Kurtuluşunun yolu bize iade etmeyebilecek bir üçüncü dünya ülkesine kaçmak olabilir. Katar, Suudi Arabistan, Malezya gibi” dedi. Kılıçdaroğlu, Adana Havaalanı’nda coşkulu bir kalabalık tarafından karşılandıktan sonra Kozan ve Ceyhan mitinglerinde konuştu. Kılıçdaroğlu, Kozan’a giderken otobüste gazetecilerle sohbet etti. Erdoğan’ın Facebook, YouTube yasağıyla ilgili sözleri anımsatılarak yöneltilen bir soru üzerine CHP lideri, “Dünyada Türkiye’nin saygınlığına vurulacak en büyük darbedir” dedi. Gençlerin buna izin vermeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Teknolojiyi Başçalan’dan daha iyi kullanıyorlar. AKP sosyal medyada aktif olmak için parayla adam tuttu, haklı olmadığınız sürece ister değil 6 bin kişi, 90 bin kişi tutun başarılı olamazsınız. Önce bir davaya inanmanız gerekiyor. AKP aşırı kirli bir parti, çok kirli bir yönetim” diye konuştu. Kılıçdaroğyurtdışına kaçma ihtimali çok yüksek. Bu kadar kirliliğe bulaşmış birinin Başbakanlık koltuğunda oturması kabul edilmez. İstifa edip yargıya başvurması gerekir aklanmak için. O da temiz olmadığını biliyor. Erdoğan’ın yalan söylediği, bütün bu görüşmelerin yapıldığı, kendi çocukları ve ailesiyle beraber devleti soydukları çıkacak. İlk kez bir hükümet devleti soydu, bu gerçek önümüzde. Genel af çıkarsa, kendisini kurtarmaya yönelik bir af çıkarmak ister. Buna şiddetle karşıyız. Kurtuluşunun yolu bize iade etmeyebilecek bir üçüncü dünya ülkesine kaçmak olabilir. Katar, Suudi Arabistan, Malezya gibi. Kaçırdığı paraları aklamaya çalışacaktır.” Kozan’a giderken Sarıçam’da yolu kesilen Kılıçdaroğlu, kısa bir konuşma yaptı. Bir yurttaşın “Burada hırsızlık yok” pankartını okuyan CHP lideri, “Hırsız Ankara’da” dedi. Kılıçdaroğlu’nun “Bir AKP mitinginde bir vatandaşın cüzdanı çalınıyor, ‘hırsız var’ diye bağıramıyor korkudan” sözleri kendisini izleyenleri güldürdü. Adana’dan sonra Malatya’da yurttaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, “Bütün dünya duysun. Biz her inanca, her kimliğe saygılıyız. Düne kadar kadınlarımızın başörtüsü üzerinden siyaset yapıyorlardı; yok başı açık, yok başı kapalı... Önce Başçalan duysun, sonra Türkiye duysun. İster başı açık ister kapalı bütün kadınların benim başımın üstünde yeri var” diye konuştu. Yurttaş ‘hırsız var’ diyemedi CHP lideri Kılıçdaroğlu, Adana’nın ilçelerinde sevgi gösterileriyle karşılandı. lu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bu konudaki sözleri anımsatıldığında da “Ülkenin Cumhurbaşkanı Türkiye’nin bütün dünyada rezil olmasını herhalde istemez. Türkiye bir üçüncü dünya ülkesi konumuna gelecek, aksini zaten söyleyemez” açıklamasını yaptı. Kılıçdaroğlu, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tahliyesinin ardından büyük davalarla ilgili olarak yaşanan kaos ve bazı çevrelerde dile getirilen “genel af” beklentisiyle ilgili soruya şu yanıtı verdi: “Anayasa Mahkemesi’nin kararı çok önemli. Genel affa ihtiyaç yok onlar suçlu değil ki af çıksın. Erdoğan genel affı düşünebilir kendi yolsuzluklarını aklamak için. Soruşturmanın önünü kesmek için toplumda bir genel af beklentisi yaratabilir. Bu davaların savcılığını bu kişi üstlenmiştir. Yandaş medyada yazıldı, bütün bu kişiler suçlu ilan edildi. Şimdi en yüksek mahkeme, bir kapı araladı, sağlıklı bir yargı süreci başlarsa kaostan çıkılır. Erdoğan’ı Türkiye’de genel af kurtarır. Ki ‘Genel affa şiddetle karşıyız’ ‘Ucuz’ provokasyon Mansur Yavaş’ın ulaşımda indirim vaadi üzerine az sayıda şoför seçim bürosu önünde eylem yaptı. Yavaş ‘Bir kişi elbiselerini parçalamış, malum televizyon da çekmiş’ diye tepki gösterdi SERTAÇ EŞ ANKARA CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Mansur Yavaş’ın “ulaşım fiyatlarında kesinlikle bir indirim yapacağız” yönündeki vaadi, provokasyon girişimlerine yol açtı. Yavaş, “Provokasyon yapılacağı haberleri bize geldi. Halk otobüsçüler büyük oranda bu işin içinde yok. Birkaç kişiyi provoke etmeye çalışıyor” dedi. Ankara’daki seçim yarışı gerginleşmeye başladı. Yavaş’ın bir televizyon programında ulaşımı ucuzlatacağı yönündeki vaadinin ardından, Gökçek tepki göstermişti. Gökçek’in “dolmuş ve özel halk otobüscülerinin zarar edeceği” yönündeki değerlendirmesinin ardından dün CHP’nin Ankara Beştepe’deki seçim bürosu önünde eylem gerçekleştirildi. Ancak eyleme özel halk otobüsü taşımacılığı yapan yalnızca 56 kişinin katıldığı görüldü. Gelişmeleri Cumhuriyet’e değerlendiren Mansur Yavaş, “Bize bu tür bir eylemin olacağı yönünde önceden bilgi geldi. Halk otobüsçüleri bizi aradı, ‘Size karşı eylem yapmak için bizi zorluyorlar. Biz bu kışkırtmalara gelmeyeceğiz ancak birkaç kişi eylem yapabilir’ diye bilgi verdiler. Şimdi de 56 otobüs seçim börosunun önünde eylem yapmış 89 kişi slogan atmış. Bir kişi ortada hiçbir şey yokken kendi elbiselerini parçalamış. Malum televizyon kanalı da çekim yapmış. Bu tam bir mizansen ve provokasyondur” değerlendirmesini yaptı. Melih Gökçek’in bugün özel halk otobüsçülerine yemek vereceği öğrenildi. BAHÇELİ: GENÇLER YANIT VERECEK ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tahliyesine ilişkin “Genelkurmay Başkanımız başından beri haksız bir yere cezaevine konmuştur. Tahliyesi çok güzel olmuştur” derken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Facebook ve YouTube’u kapatmaya yönelik açıklamalarına, “Y gençliği’ gerekli cevabı verecek” yorumunu yaptı. Bahçeli, parti genel merkezindeki “Siyaset ve Liderlik Okulu”nun 10. dönem açılışına katıldı. Bahçeli burada gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bahçeli, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un yanı sıra tutuklulukları 5 yılı aşan bazı sanıkların da tahliye edildiğinin sorulması üzerine, “Özellikle Genelkurmay Başkanı’nın, terörist başı ve terör örgütünün yöneticisi olması konusunun iyi ele alınması lazımdır. Terörist başı olarak ve terörist örgütünün yöneticisi olarak Türkiye’deki demokratik açılım zırvasının bir süreç olarak hâlâ devam ettiği bir dönemde, acaba başka teröristlerle ilgili de bir oyun mu oynanıyor, onu da görmemiz lazım. Genelkurmay Başkanımız başından beri haksız bir yere cezaevine konmuştur. Tahliyesi çok güzel olmuştur. Hayırlı uğurlu olsun” dedi. Bahçeli, Erdoğan’ın YouTube ve Facebook gibi sosyal medya araçlarının kapatılabileceğine dair sözlerine ilişkin “Çok yanlış bir davranış. ‘Y gençliği’ zannediyorum gereken cevabı verecektir” ifadesini kullandı. Sarıgül: Türkiye’yi bölmek istiyorlar İstanbul Haber Servisi CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Mustafa Sarıgül Maltepe Meydanı’nda yaptığı konuşmada AKP’ye oy verenlere seslenerek “Vicdani kanaatlerinize sesleniyorum. Türkiye’yi şu anda bölmek istiyorlar, parçalamak istiyorlar. AK Parti’ye oy veren kardeşlerimizin bir kez daha düşünmesini Allah’tan niyaz ediyoruz. Bayrağımız tehlikedeyse, toprağımız tehlikedeyse, inançlara saygılı laiklik tehlikedeyse, bir olacağız, ele ele, omuz omuza olacağız” dedi. Sarıgül, kendisini coşkuyla karşılayan binlerce kişiye şöyle seslendi: “Maltepe’de bugün bir tarih yazıyorsunuz. Bağımsızlığı, özgürlüğü, demokrasiyi en üst noktaya taşıdınız. Hepinizden Allahım bin kez razı olsun” dedi. “Size Üsküdar tamam diyorum, Maltepe tamam diyorum. 23 günümüz kaldı. Çalışa çalışa kazanacağız. Çünkü tehlike yanımızdan geçmiyor, tehlike artık üzerimize geliyor.” Gezi Parkı eylemlerine de değinen Sarıgül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı eleştirerek “Senden başka meydanı halka kapatan var mı” diye sordu. Başbakan Erdoğa’ı da eleştiren Sarıgül, “Zannediyor ki Sarıgül’ü susturabilirim, zannediyor ki Sarıgül’ü döndürebilirim. Korkutamazsın Sarıgül’ü” diye konuştu. DEMİRTAŞ: BAŞBUĞ’UN TUTUKLULUĞU SİYASİYDİ DİYARBAKIR (Cumhuriyet) BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un serbest bırakılmasıyla ilgili olarak, “Tutuklanması siyasiydi, bırakılması da siyasi oldu” dedi. BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, özel yetkili mahkemelerin (ÖYM) kaldırılmasının doğru ancak geç kalınmış bir adım olduğunu belirterek Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) kaldırılmamış olmasının ise ileride bütün ağır ceza mahkemelerinin ÖYM’lere dönüşmesi gibi bir durum ortaya çıkaracağını söyledi. Demokratikleşme adımının tamamlanması için TMK’nin de ortadan kaldırılması gerektiğini dile getiren Demirtaş, şunları söyledi: “Demokratikleşme adımının tamamlanması için TMK’nin de kaldırılması gerekiyor. Yargılamada üst sınır konulması da doğru ve olması gereken bir durumdur. Fakat mahkemelerin hızlı işlemediği Türkiye’de bu durum büyük haksızlıklara yol açacaktır. Hrant Dink cinayeti sanıklarında olduğu gibi. KCK’den tutuklu olan arkadaşlarımız ise zaten 5 yıl hapisle yargılanıyorlardı. Dolayısıyla hepsi infazını tamamlamış durumdalar. Dolayısıyla bu değişiklik KCK tutuklularının hiçbirine yaramayan bir değişikliktir. KCK davasından ceza alsalar bile zaten içerde 5 yıldır tutuklu oldukları için çıkacaklar” dedi. Kocaoğlu, ‘kentin çıkarının öne çıktığı’ projelerinin sunumunu yaptı İzmirlinin İzmir’i... SERDAR KIZIK İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, beş yıl içinde yapacağı projeleri ve stratejik amaçlarını sundu. Adnan Saygun Kültür Merkezi’ndeki sunuma ilçe belediye başkan adayları katıldı. Gerçekçi bir bakış açısının egemen olduğu, hayali ve gereksiz projeler yerine kentin ve kentlinin çıkarının öne çıktığı bir sunum izledik. Projeler heyecan verici olmayabilir ancak temel stratejilerden “yaşam biçiminin korunması” ve “yaşam kalitesinin geliştirilmesi” önemli bir saptama. Sürdürülebilir bir kentsel gelişim hedefi de öyle. Katılımcı bir demokratik yönetim konusuna gelince, umarım Kocaoğlu’nun söylediği gibi olur. Projelerde körfezin ve denizin insani boyutlarda kullanımına yönelik düzenlemeler dikkatimi çekti. Yüzülebilir bir körfez hedefi heyecan veriyor doğrusu. Denizden kopuk yaşayan kentin yeni kıyı düzenlemesiyle, yeni iskeleler ve semt marinalarıyla, Karaburun ve Foça’yı da içine alan deniz yolu ulaşımıyla yüzünü bu alana çevirmesi, kuşkusuz önemli bir yaklaşım... HHH Metro sürüncemesinin ardından ulaşımda tramvayın devreye sokulması, hem toplutaşıma hem de kentin estetiği açısından yararlı olacak. Bugün işyerleri ve araçların işgalindeki kaldırımlarda düzen değişikliğine gidileceğinin vurgulanması, yerine “yayalara özgürlük” yaklaşımını ve bisikletin öne çıkarılmasını önemli buldum. Ne ölçüde yaşama geçer bilmem ama çağdaş bir kent olmak için gerekli. Yayalaştırılan, bisikletin öne çıktığı bir kent, her açıdan önemli. Tarımsal üretimin ve üreticinin desteklenmesi politikaları kuşkusuz Kocaoğlu’nun önemli bir başarısı. Bunun yarımadayı da kapsayacak biçimde geliştirileceğinin açıklanması yerinde bir adım... HHH Gelelim çok önemsediğim iki temel yaklaşıma. Birincisi kentin tarihsel kimliğini öne çıkaracak yatırımlar. Bayraklı ve Agora gibi yüzyıllık değerlerin ortaya çıkarılması, bunun için Kadifekale ve çevresindeki düzenlemeler, kamulaştırmalar ve kazı çalışmalarına verilecek destek, kentin tarihi değeri ve bunun turizme yansıtılması açısından sevindirici. Bakalım ne ölçüde destek verilecek? İkinci önemli konu ise İzmir’in kimliğinde önemli yer tutan kültür ve sanat politikaları. Sanatın içine tükürüldüğü bir ülkede Kocaoğlu’nun Şehir Tiyatrosu’nu, filarmoni orkestrasını kuracağını ve Bostanlı’ya gerçek bir opera binası yapacağını açıklaması çok önemli bir adım. “İzmirlinin İzmir’i” olma süreci ilgiyle izlenmeli, Katılımcılıkla... ‘Akıl yaşta değil baştadır’ ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın, “Kaç dönemdir belediye başkanlığı yapıyor? Artık yorulmuş, bitmiş. Yaşı 70’i aşmış. Bundan sonra ne yapacak?” dediği Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkanı ve CHP adayı Yılmaz Büyükerşen, “Bir atasözü vardır. ‘Akıl yaşta değil baştadır’ der. Kaldı ki ben öyle yaşlı falan da değilim. Yan yana gelirsek o benden yaşla, yıllarca daha gençtir geriye doğru doğum tarihine bakacak olursanız, bir ona bakın bir bana bakın” dedi. Eskişehir’de Eskişehir Kadın Platformu’nun etkinliklerine katılan Büyükerşen, gazetecilerin sorusu üzerine Başbakan’a yanıt verdi. Büyükerşen, Başbakan’ın 3 dönemden bu yana seçim mitinglerinde sürekli kendisine çattığını, kendisinin ise seçimleri kazandığını ifade etti. Büyükerşen, “Yine öyle olacağından hiç şüphem yok. Ama söyledikleri son derece tutarsız ve gerçekdışı. Öyle anlaşılıyor ki etrafındakiler kendisine daima yanlış bilgiler verip gerçekleri söylemeyen bir Başbakan pozisyonuna düşürüyor” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle