04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 MART 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Daha önce hiç tanışmayan insanlar eylemler sırasında tutuklanan çocukları için bir araya geldi 7 Gezi dayanışma getirdi ANTALYA’DAKİ GEZİ ŞİDDETİ ÖZLEM GÜVEMLİ Fotoğraf: VEDAT ARIK Menderes’in Camileri... Başbakan Adnan Menderes, bugünün çılgın projelerine benzeyen “İstanbul’un imarı” projesini 1956 yılının sonlarında düzenlediği basın toplantısında açıklamıştı. Menderes, İstanbul’un imarı işini bir hükümet meselesi olarak ele aldığını da vurgulamıştı. Ancak başlangıçta görüldü ki hem İstanbul Belediyesi’nin parasal kaynakları yetersizdi, hem de İstanbul yetkilileri çekimser davranmaktaydılar. Menderes anladı ki işin başında olmadıkça sonuç alınamayacak. Mahkeme tutanaklarına göre örtülü ödenekten ayrılan fonlarla Park Otel’de düzenlenen özel daireye yerleşti, vilayet binasında da özel bir bölüm hazırlattı. Çaylak gazeteciliğimden anımsıyorum. O dönemin vilayetbelediye muhabirleri aynı zamanda Başbakanlık muhabirliği de yapmak zorunda kalmışlardı. Kamulaştırmalar ilerlerken Menderes’e ilk karşı çıkan İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay olmuştu. “İstanbul’a zulm etmeye mi geldiniz?” sözlerinin karşılığı önce üç ay izne çıkarma, ardından da Bern Büyükelçiliği’ne atanarak Türkiye’den uzaklaştırılma olmuştu. HHH Bugün artık yetersiz kalan, Atatürk Bulvarı ile Vatan ve Millet caddeleri ile Barbaros Bulvarı’nın yapımı, Aksaray, Eminönü ve Karaköy meydanlarıyla KaraköyBeşiktaş yolunun genişletilmesi, nice yapının yıkılmasına, sahiplerinin ellerinin böğründe kalmasına yol açmıştı. Para alamadıkları gibi evsiz de kalmışlardı. Haşim İşcan 1963’te Belediye Başkanı olduğunda belediyenin tüm gelirleri hacizliydi. Yıkıma uğrayanlar arasında Mimar Sinan yapıtı olanlar da dahil 54 cami de vardı. (Ayrıntı için: www.sinanmeydan.com) İsmet Paşa’nın İkinci Dünya Savaşı’nda “camileri depo yaptığını” söyleyenler, sözün gelişi ne hikmetse bu gerçeği ağızlarına almazlar. HHH Eminönü’nde Mısır Çarşısı’nın çevresi yıkılırken buldozerlerin yetersiz kalması nedeniyle ucuna ağır topuzlar asılmış büyük askeri vinçlerin, tarihi eserleri o topuzlarla vurduklarında çıkan sesi bugün bile anımsarım. HHH Bir yandan anayasaya aykırı kamulaştırmalar sürüyor ama projeyi ilerletmek için de para gerekiyordu. Onun da yolu şöyle bulundu. O yıllarda Türkiye’nin parası olan kuruluşları sınırlıydı. Kamunun elinde sadece Emekli Sandığı, PTT, Tekel ve İşçi Sigortaları Kurumu (sonra SSK) vardı. Metrekaresi 40 ile 200 lira arasında kamulaştırılan ya da kamulaştırılacak olan yapıların arsaları, bu kuruluşlara Başbakan Menderes’in biçtiği 2 bin 500 ile 4 bin liradan satılıp fon oluşturuluyordu. Yüksek Adalet Divanı’nın “İstimlak Davası Yolsuzlukları” dosyası kapsamında, Menderes’le birlikte Mümtaz Tarhan, Kemal Hadımlı, Ethem Yetkiner, Emin Kalafat, Medeni Berk, Haluk Şaman ve Hayrettin Erkmen de yargılanmışlardı. Onlar beraat ettiler. Başkanvekili Selman Yörük, üyeler Hıfzı Tüz ve Nahit Hatipoğlu’nun karşı oylarına karşın çoğunluk oyuyla dosya Anayasayı İhlal Davası ile birleştirildi. HHH Okurlarımızdan anımsayacaklar olacaktır. Ustalarımızdan Cihat Baban, anılarında (Politika Galerisi Cumhuriyet) Menderes’e çok yorulduğunu söyleyerek ayrılmasını istediğinde şu yanıtı aldığını açıklamıştı. “İstifa edemem, çünkü ben bu memleketi hızla kalkındırmak için yüreğimdeki bu ateşle her işe birden saldırdım. Her işi de 2490 sayılı kanuna (Devlet İhale Yasası) uygun yapmadım. ..... Bugün istifa etsem o sağır, o İsmet Paşa yok mu, beni kulağımdan tuttuğu gibi Divanı Âli’nin (Yüce Divan’ın) karşısına çıkarır.” (Cumhuriyet 25 Eylül 2006) Polisler buhar oldu ANTALYA (DHA) Antalya’da Gezi olayları sırasında müzisyen Mustafa Düştegör’ü (29) sopa ve coplarla öldüresiye döven polisler için yapılan suç duyurusunda, şüpheli 40 polisten 33’ünün kimliği aylar geçmesine karşın henüz belirlenemedi. Düştegör’ün avukatı Hakan Evcin, “33 polis sanki uzaydan gelmiş de tespit edilemedi” dedi. Antalya’da Gezi olayları sırasında 3 Haziran gece yarısı müzisyen Mustafa Düştegör’ü, Kaleiçi’ndeki bir ara sokakta cop ve sopalarla dövüp işkence yaptıkları gerekçesiyle bölgedeki işyerlerinin kameralarında görülen sivil ve resmi kıyafetli 40 polis hakkında Antalya Savcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu. Suçlanan amir, müdür, komiser ve polis memurları hakkındaki suç duyurusu üzerine Antalya Cumhuriyet Savcılığı, Emniyet Müdürlüğü’nden olay yerine ait Mobese kayıtlarını istedi. Emniyet Müdürlüğü “Olay yerinde Mobese kamerası yok” yanıtı verince, şikâyetçi Düştegör’ün avukatları olay yerindeki güvenlik kameralarının fotoğraflarını çekip savcılığa verdi. Bunun üzerine Emniyet Müdürlüğü, olayın Mobese kamerasının ‘açısında görünmediği’ gerekçesini ileri sürdü ve sonuçta 40 polisten sadece 7’sinin kimliğine ulaşıldı. Kimliği saptanan bu polisler de “dövmedik”, “dokunmadık” diye ifade verdi. Savcılığa, haklarında ‘işkence’ suçlamasıyla 40 polisin yanı sıra Emniyet Müdürü ve Vali hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu belirten Mustafa Düştegör’ün avukatı Hakan Evcin, savcının olay günü Cumhuriyet Meydanı’nda görev alan tüm polislerin görüntülerini istediğini ve 849 polise ait kimlik fotoğraflarının gönderildiğini anlattı. Suç duyurusunda bulunulan Evcin, “Soruşturma halen sürüyor ama diğer 33 polis sanki uzaydan gelmiş ki tespit edilemedi” dedi. Evcin, “Polislerin sokaklara girerken görüntüleri tespit edildi. Bana göre failler saklanmaya çalışılıyor” ifadelerini kullandı. Gezi eylemleri sırasında yapılan ev baskınlarında tutuklanan 36 genç 8 ay boyunca tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. İddianamesi hâlâ hazırlanmayan, gizli tanık ifadesiyle 8 ay tutuklu kalan gençler şimdi hayatlarına kaldıkları yerden devam etmeye çalışıyor. En büyük mutlulukları içerideyken, aynı mahallede oturup birbirlerini tanımayan ailelerinin onlar için bir araya gelip dayanışma göstermesi. Politik bir kimliği olmayan birçok anne baba çocukları için 35 hafta boyunca Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapıp çocuklarına sahip çıktı. Gezi Tutuklu Aileleri Platformu bu eylemlerini tutuklu genç kalmadığı için sonlandırdı, ancak şimdi hasta tutuklular için mücadele etmeye başlayacaklar. Hayri Aydın ve oğlu İmran Aydın, Gezi sürecinin insanları nasıl politikleştirdiğinin en çarpıcı örneklerinden biri. Market işleten Hayri Aydın, kendini bir anda oğlu için meydanlarda slogan atarken TOMA’ların karşısında buldu. Çünkü 22 yaşındaki oğlu İmran Aydın, 18 Haziran 2013 günü sabaha karşı evine yapılan baskında gözaltına alınıp 20 Haziran’da tutuklanarak Edirne F Tipi Cezaevi’ne gönderildi. İmran Aydın, “Ailelerimizi dost olmuş, kaynaşmış bulduk. Dışarda olsak böyle olmazdı” diyor. Gazetecilik bölümünde okuyan İmran Aydın, Gezi eylemleri boyunca da ETHA için çalıştı. Gezi eylemlerinin ilk görüntülerini çekenlerden biri oldu. Getto Sinema Kolektifi’nin hazırladığı “Çapulcu Zamanlar” belgeselinde İmran’ın da birçok fotoğrafı var. Aydın için içerideki en büyük sıkıntı da teknoloji olmuş. “Biz 90 kuşağıyız. İnternet bilgisayar bizim hayatımız” diyen Aydın, Bakanlık’tan izin çıkmasına karşın internet üzerinden “uzaktan eğitim” hakkından da yararlanamadı. Aydın içeride yaşadıklarını da bir belgesele dönüştürmeyi planlıyor. 21 yaşındaki ses teknisyeni Hasan Tunç ise, içeride kendilerini ayakta tutun tek şeyin ailelerin dayanışması olduğunu dile getiriyor. Sorgusunda 1 Mayıs mitingine, Gezi eylemlerine katılıp katılmadığının sorulduğunu ifade eden Tunç, “Gezi eylemlerini bizim başlatttığımızı söylediler. Halkı siz galeyana getirdiniz, hükümeti devirmeye teşebbüs ettiniz dediler” diyor. Politik bir kimliği olmayan birçok anne, baba 35 hafta boyunca Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapıp çocuklarına sahip çıktı. Baba Hayri Aydın da Gezi Tutuklu Aileleri Platformu’nun kurulmasında büyük emeği olan Haydar Tunç ile yıllarca aynı mahallede yaşamalarına karşın Çağlayan Adliyesi’nde tanıştı. Aydın, “Tutuklama kararını duyunca hepimiz yıkılmıştık. Aileler olarak ne yapabileceğimizi konuşmaya başladık. Cesur aileler varmış çocuklarının arka sında duran. Ben de oğlumla birlikte değiştim” diyor. Platform kurucularından Haydar Tunç, “Benim politik bir kimliğim vardı, ama çocuğu tutuklanan ailelerin çoğunun politik kimliği yoktu, işinde gücünde insanlardı. Ben aileleri bir araya toplamak için çabaladım. Eylemler öyle başladı” diye konuşuyor. ‘Çapulcu Zamanlar’ ‘Adalet uykuda’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gezi eylemi sırasında polis tarafından öldürülen Ethem Sarısülük davasında, hâkim ve savcının uyuduğu anın görüntülerini yayımlayan gazeteciler hakkında soruşturma başlatıldı. Gezi eyleminde Ethem Sarısülük’ü vurarak öldüren polis Ahmet Şahbaz’ın yargılandığı 2 Aralık’taki duruşmaya savcı ile bir hâkimin uyuduğu görüntüler damgasını vurmuştu. Davada yaşananlar ertesi günkü Cumhuriyet’te “Adalet uykuda” manşetiyle yayımlandı. Hâkimlerin uyuduğu fotoğraf ise sosyal paylaşım sitelerinden alındı. Aynı şekilde çok sayıda gazetede de heyetin uyuması aynı fotoğraflarla haberleştirildi. Savcılık, mahkeme sa haberi suç sayıldı lonunda heyetin uyuduğu anın fotoğraflanması ve yayımlanmasına ilişkin soruşturma başlattı. Bu kapsamda savcılar, Cumhuriyet’in haberinde imzası bulunan muhabirler Alican Uludağ ve Sinan Tartanoğlu ile Milliyet muhabiri Türker Karapınar’ın şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınması için Ankara Başsavcılığı’na talimat gönderdi. Talimat yazısında, şüphelilerin “kovuşturma sırasında ses ve görüntülerin kayda alınması ve yayınlanması suçundan savunmalarının alınması” istendi. Türk Ceza Yasası’nda duruşma salonlarında ses kaydedenler veya görüntü çekenlere 6 aya kadar hapis cezası verileceği hükmü yer alıyor. Foto muhabirlerini kutluyorum Gazetemiz ilk sayfası istisna olmak üzere genellikle siyahbeyaz fotoğraflar kullanmaktadır. Fotoğrafta her renk kullanılır, onun için fotoğrafların renkli ya da renksiz olması sorun değildir bana göre. Gazetemizin çevreye çok duyarlı olduğunu gösteren iki basit örnek şunlardır: Gezi Direnişi’nin fotoğrafları ve ODTÜ’nün içindeki ağaç katliamının fotoğraflarıdır. Gazetemizde Sayın Vedat Arık’ın çektiği (19 ve 24 Şubat 2014) tarihli fotoğraflar beni gerçekten etkiledi. Pulitzer ödüllü fotoğrafçılarımız yok belki ama değerli fotoğrafçılarımız var. Çektikleri fotoğraflarla fazla söze gerek bırakmıyorlar. Gazetemizin fotoğrafçılarından çok memnunum. Nice başarılı fotoğraflara... Sürdürülebilir Yaşam eki, gazetemizin çevreye duyarlılığının ayrı bir göstergesidir. Nice yaşamlara... Karikatürler de ayrı bir zevk... Özellikle Musa Kart çizgileriyle... “Her doğan günümün CUMHURİYET IŞIĞI ile aydınlanmasını sağlayanlara minnetle...” Anıl Vural 22 Şubat’ı unutmak iyi olmadı 22 Şubat’ın yıldönümü, yönetimlerin zamanında gerçek darbelere nasıl direnebildikleri konusunda Cumhuriyet’te bile bir hatırlatma vesilesi olamıyor. 22 Şubat ve 21 Mayıs gibi yakın tarihimizin en önemli olayları unutturuldu. Önümüzdeki 28 Şubat’ta, sözde darbelere meydan okuyan çığırtkanlar Ergenekon, Balyoz gibi kurguların her gün haber olduğu medyada yine çarşaf çarşaf yer alacak. Cumhuriyet’in böyle önemli günlerdeki yayın politikasında duyarlı olmasını beklerim. Saygılarımla. Necat Özgür Haftanın Kısa Dökümü Kayıtlar: Geçen hafta yoğun bir haftaydı. Akşam yasal ya da yasadışı kayıtlarla yattık, sabah yine kayıtlarla uyandık. Anlaşılıyor ki devam edecektir. Kamu yararı açısından bu kayıtlardan öğrenilecek ve aktarılmasında yarar bulunan pek çok belge, bilgi, itiraf var. Kuşkusuz kayıtların gerçek olup olmadığı da herkesin merak ettiği bir konudur. Birbirini izleyen ve doğrulayan kayıtlar, uzmanlar tarafından yapılan incelemeler sonucunda gerçek oldukları konusundaki algıyı güçlendiriyor. Aynı şekilde yandaş medyanın gerçekdışılık iddiaları da sahteliği ortaya çıkan raporlarla epeyce zedelendi. Bekir Coşkun: Değerli yazarımız Bekir Coşkun geçen hafta gazetemizden ayrıldı. İstifasını da okurlarına Facebook aracılığıyla duyurdu. Okurlarımız “Cumhuriyet neden bir açıklama yapmadı?” diye soruyorlar. Söz konusu istifa olduğu için, açıklama hakkı da değerli yazarımıza aitti. Yazarımızın gazetemizden ayrılmaması için yönetimin elinden geleni yaptığının tanığıyım. Ama istifa kişisel bir tercihtir. Geçen üç yıl içinde yazılarıyla ilgili herhangi bir sorun yaşanmamıştır. Bekir Coşkun nerede yazarsa yazsın bizim yazarımız olmayı sürdürecektir. Aydınlık gazetesi geçen günlerde gazetemize hiç kimsenin inanmayacağı bir iftirayla saldırdı. Cumhuriyet’in “Cemaatçi olduğunu” yazdı. Gülsek mi Aydınlık gazetesinin haline ağlasak mı bilemedik. Cumhuriyet bir yazıyla bu saçma sapan iftiraya yanıt verdi. Tekrarı gerekmez. Ama bir zamanların cefakâr solcularının, komünistlerinin dergisinin adını taşıyan gazetenin sayfalarını böyle kuru iftiralarla kirletmenin kime ne yararı var ki? Sporda da yolsuzluklara gözünüzü kapatmayın Cumhuriyet ve benzeri Atatürk ilkelerine bağlı medya az sayıda da olsa direniyor, takdir ediyoruz; ancak siyasetteki yolsuzlukların üzerine giderken sporda taraftarı olduğunuz kulübün yöneticilerinin yolsuzluklarına ses çıkarmamanız hatta onlara destek vermeniz çifte standart değil midir? Bunu Sözcü, Aydınlık, Yurt gazeteleri de yapıyor hatta en az Cumhuriyet yapıyor ama özellikle Cumhuriyet’in yapmasını kabullenemiyorum. Teşekkürler, Saygılar... Orhan Yeğinsü Okur Temsilcisi’nin notu: Değerli Yeğinsü, Cumhuriyet’in kurum olarak yandaşı olduğu bir spor kulübü yok. Ama son zamanlarda özellikle Gezi Direnişi’nden sonra kulüplerin taraftarlarının yolsuzluklar ve çevre konularında aktif ve ülke yararına bir tutum izlemesi haklı olarak gazetemizde ve diğer gazetelerde geniş yer aldı. Yolsuzluk nerede varsa dediğiniz gibi yapmak, karşı çıkmak, deşifre etmek gerekir. Gazetemizde çalışanlar farklı kulüpleri tutuyorlar; Fenerlisi de var, Galatasaraylısı da Beşiktaşlısı da. Ben örneğin Eskişehirspor maçlarında heyecanlanırım. SARIHAN SALONU TERK ETTİ Aydınlık gazetesi: CKD’de kavgalı genel kurul ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) 7. Dönem Genel Kurulu’nda olaylar yaşandı. CKD Genel Başkanı Şenal Sarıhan CKD tarihinde ilk kez böyle bir durum yaşandığını belirterek salonu terk etti. CKD’nin 7. Dönem Olağan Genel Kurulu, 2 Mart Cumartesi günü Alba Ankara Otel’de düzenlendi. Pek çok milletvekili ve STK temsilcisinin bulunduğu genel kurulda, divan oluşturma sırası geldiğinde tartışma başladı. Sarıhan ile başkan adayı eski CHP milletvekili Canan Arıtman’ın listelerinin oylanmasına geçilmesi fitili ateşledi. Sözlü hakaretlerin yanı sıra itiş kakış da yaşandı. Polisin de geldiği genel kurulda Sarıhan, “Usulüne uygun bir şekilde başlamayan, usulsüz bir genel kurulu meşrulaştırmak istemedim ve aday olmadım” diyerek salondan ayrıldı. Genel kurula Arıtman ve ekibi devam etti. Tartışmanın divan oluşumu sırasında başladığını söyleyen Sarıhan, “Arıtman ve bazı üyeler anlaştığımız bir liste olmasına rağmen ayrı bir divan önerisi verdiler. Delege kartı olmayanlar da oylamaya katıldı” dedi. Kürsüye hücum edildiğini, elindeki mikrofonun alınıp yere atılarak kırıldığını söyleyen Sarıhan, “Ortamı sakinleştirmek istedim, ‘İki listeyi ortaklaştıralım’ dedim ancak kabul edilmedi” diye konuştu. Sarıhan genel kurulun “usulsüz” yapıldığı gerekçesiyle hukuki süreç başlatacaklarını kaydetti. Uzman görüşlerini aktardınız, sağ olun 26 Şubat tarihli gazetenizdeki Meltem Yılmaz’ın “Montaj ihtimali sıfır” başlıklı yazısını okudum. Muhalefet dahil herkesin “montaj olmadığını ispatlasın” diye, güvenilirliği şüphe götürmez, topu Sn. Başbakan’a attığı bir günde uzmanların görüşünü okurlara aktarması nedeniyle kendisine teşekkür ederim. Ancak yazının ilk dört paragrafı tekrarlarla dolu. Bu durum haberin ciddiyetine zarar veriyor. Biraz daha özen lütfen. Saygılarımla. Ufuk Özgelen Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni unutmayın Cumhuriyet gazetesi araştırmalar konusunda ilk sırada. Bilmediğimiz birçok konuyu bu sayede öğrendik. Kanımca incelenmesi gereken iki konu daha var. Birincisi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu ilk yıllarda İ. Melih Gökçek’in soruşturulmasının dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından önlenmesi. İkincisi ise merkez sağı temsil etmek amacıyla birleşme aşamasına gelen Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu’nun 2007 seçimlerinin öncesinde ayrılmaları. Bildiğim kadarıyla bu iki siyasi olayı araştırmak isteyen gazeteci çıkmadı. Saygılarımla. A. Tarık Emre
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle