05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 MART 2014 PERŞEMBE 6 HABERLER Baykal kasetinin arkasında AKP liderinin olduğunu gösteren ses kaydı internette yayımlandı Kaynak Erdoğan mı? ‘YAYIN DURDURMA YETKİSİ YOK’ Mengü: Erdoğan yalan söylüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kasedin yayınlandığı dönemde Deniz Baykal’ın avukatı olan eski CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, Erdoğan’ın dünkü açıklamalarına tepki gösterdi. Mengü, “Başbakan ‘Yarım saat içinde görüntüleri durdurdum’ diyor. Tamamen yalan. O görüntüler, gece yarım sularında servis edildi. Meclis’te anayasa görüşmeleri yapılıyordu. Görüntüler yayınlandığında AKP’liler izleyip gülüşüyorlardı. Bana 02.30 sularında telefon geldi. Sayın Baykal, ‘Bu işe müdahil olun’ dedi. Ben o sırada milletvekili olduğum için büromuzdan Mutluhan Karagözoğlu dilekçeyi yazdı ve başvuruda bulundu. Ama başvurduğumuzda sabah 09.0009.30 civarıydı. Ve savcılıktan karar öğleye doğru çıktı. TİB de yayını durdurdu” dedi. Başbakan’ın “yayın durdurma” yetkisi olmadığına işaret eden Mengü, yalan söylediğinin buradan da anlaşılabileceğini belirterek, “Başbakan, ‘Yayını ben durdurdum’ diyorsa, bu hukuk devletini çiğnediğinin de itirafıdır” diye konuştu. Erdoğan’ın, kamu görevindeki yetkilerini kullanıp, ana muhalefet partisi CHP’yi “dizayn ettiği”nin anlaşıldığını belirten Mengü, kendisiyle konuşmadığını ancak Baykal’ın isterse Erdoğan’la ilgili suç duyurusunda bulunabileceğini ifade etti. CHP’yi “dizayn” amacının altında çözüm sürecinin yattığını söyeyen Mengü, “Öcalan’a verilen sözleri yerine getirmek için CHP içindeki ulusalcıların tasfiyesi, gerekiyordu ve 6 ay içinde hepsi tasfiye edildi” görüşünü savundu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İnternette yayımlanan yeni bir ses kaydında, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal hakkındaki kasetin, doğrudan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından servis edildiği iddia edildi. Ses kaydında Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için de “çalışma yapılabileceğini” söylediği ileri sürülüyor. Video paylaşım sitesi Youtube üzerinden önceki gece geç saatlerde yayımlanan bir ses kaydı, 2010 yılındaki eski CHP lideri Baykal hakkındaki kasetin arkasında kimlerin olabileceği tartışmasını yeniden gündeme getirdi. Başba Baykal’ın avukatı yargıya gidecek İdare Edeceksiniz İki gündür hastayım, öksürük, hafif ateş, nezle... Bugün yazı günüm olduğunu bile unuttum. Size güne de uyan 19 Aralık 2011 tarihli “3 Koltuk Boşalıyor – 6; Erdoğan’a Hançer?!” başlıklı yazımı tekrar sunuyorum... HHH Bir bakan Pensilvanya’ya giderek F. Gülen’e, cemaatin devlet kadrolarına yerleşmek için doymak bilmez isteklerinden şikâyetçi olmuş, ver Allah verdikçe daha fazlasını istemelerinden rahatsızlıklarını dile getirmişti. Buradan, devlet kadrolarının cemaat tarafından yağmalandığı dışında çıkarılacak önemli bilgi, cemaat ile AKP arasındaki “bölüşüm ilişkileri”nin, AKP’yi taciz noktasına ulaştığıdır. Her zaman yazarım, cemaat ile AKP iki ayrı (siyasi) örgüttür. Tamamen farklı iki ayrı liderliği, amaç ve hedefleri vardır. Cemaat ile AKP tarihsel bir kesitte birbirleriyle örtüştü. Cemaat, AKP kabuğu altına girdi, oradan, partinin içini, üstünü, altını, Erdoğan’ı oyma faaliyeterinde önemli bir mesafe aldı. AKP giysisi içinde herhalde bakanları da vardır, parti liderleri de. Cemaat, örgütlüyeminli bir güç, din tabanlı görünüşlü büyük bir toplumsal menfaat şebekesidir. Fatih Altaylı’nın F. Gülen’e yönelttiği “yani bir Mason örgütü gibi mi” sorusuna aldığı yanıt da “öyle de diyebilirsiniz..” olmuştu! Ama aynı zamanda büyük bir siyasi örgüte dönüşmüştür cemaat. (Bknz. 12 Temmuz 2010 tarihli “Cemaat Apolitik mi?” yazım) “Mason teşkilatlanması” gibi her yere nüfuz ediyorlar ama onları katbekat aştılar. AKP içinde, toplumu dönüştürme projelerini gerçekleştiriyorlar. Bu arada tabii ki AKP’yi de. AKP bir “kabuk”tur. Kabuk içinde bir istila hareketi vardır. İşaretler, adalet mekanizmasını önemli ölçüde cemaatin denetlediği, siyasioperasyonel bütün işleri de (yargı, özel mahkemeler, polis) adamlarının yürüttüğü yönünde. HHH Erdoğan bunun ayırdında! Cemaat ile Erdoğan arasındaki gerilim, sandığımızdan çok fazla. Öyle ki bir bakan taaa Pensilvanya’ya gidiyor! Bizim günlük siyaseti izleyen gazeteci yorumcularımız sanıyor ki karşımızda bütünsel bir blok var! “Onlar en sonunda anlaşırlar ve bütünleşirler” demek, bir siyasi yorum değildir. Aralarında anlaşmauzlaşma olacaksa, bunun nasıl olacağı, belirleyici olandır! Erdoğan ile adamlarının (B. Arınç) şüphesiz ki en barizi olan gazeteci tutuklamalarındaki işgüzarlıklar, hukuksuzluklar ve bütün davaların uzayarak işkenceye dönüşmesi konusunda rahatsızlıkları ciddidir. “Gözaltılar bizim talimatımız değil, güvenlik, Emniyet, savcılık yetkilerini kullandı, bu süreçlerin süratle neticelendirilmesi arzumuzdur”, sözleri, Erdoğan’ın rahatsızlığının dışavurumuydu ve dolaylı cemaate yüklenmeydi! Çünkü bunun bütün siyasi yükünü başbakan taşıyor. İnşa ettiği “dünya politika kariyeri”nin bunları taşıyamayacağını görüyor! Yargılama sürecini kontrol eden cemaatin ise böyle sorumluluğu yok. Hile, hurda, sahtecilik, hukuksuzluk... bunların hepsi birer araç onlar için! Toplumu istedikleri yönde dönüştürmedeğiştirmenin araçları! HHH Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve parti liderliği koltuklarının 2014’te boşalması, cemaat ile Erdoğan arasındaki gerilimi tırmandırdı ve yeni saflaşmaları erken tetikledi. Şike Yasası’nı değiştirme sürecindeki yalpalanmalar, Erdoğan’ın çevresinin ne kadar kırılgan olduğunu ve çoğunun kendisini “satacağını” gösterdi! AKP büyük bir dalgalanma yaşadı! Hele Arınç! Özellikle Erdoğan’ın hastalığı döneminde sık pozisyon değiştirdi. Erdoğan’a karşı, “Biz biat eden kimseler değiliz” bile dedi! Erdoğan kesin talimatını verince, özür diledi! Bu özrün de büyük bir haslet olarak değerlendirilmesi çok komikti doğrusu! Siyasi bir derin yalpalama sonucu gelen özür ancak “durumu ve pozisyonu kurtarmak” demektir! Çünkü Erdoğan hâlâ güçlüdür ve önümüzdeki iki yıl bilinmezlikle doludur! Bu derin yalpalanma acaba şunu da gösterdi mi: Cemaatin, Erdoğan’ın yakın çevresinden bir kısmını esir aldığını ve etkisini? Erdoğan şunu gördü mü: Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün, günlük siyasette etkisinin kırıldığı bir “sürgün” yerine dönüştürülmek istendiğini? Bu amaçla, Erdoğan ve çevresinden bir kesim, Gül’ün başbakanlığına oynayacaktır. Yeni saflaşmalar bu eksenda olacak. Erdoğan’ın anayasal bakımdan güçlendirdilmiş bir başkanlık rüyası, sadece bir rüya olarak gözüküyor bugün için.. Erdoğan ya teslim olacaktır, o zaman siyasi kariyerini de sonlandıracaktır ya da gücünü en azından koruyacaktır. Bunu belirleyecek olan boşalacak 3 koltuğun nasıl ve hangi ilişkiler ve uzlaşmalar çerçevesinde doldurulacağıdır. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı koltuğu da siyaseten bir bilmecedir! AKP bu koltuğu kaybedebilir; ekonomik ve toplumsal gelişmeler bunu gösterecek. Tabii bir de muhalefetin gücü! Acaba Erdoğan, koşullar ne olursa olsun cumhurbaşkanlığına aday olur mu? Baykal’ın avukatı Muzaffer Yılmaz, bugün Ankara Başsavcılığı’na dilekçe vererek internette Başbakan Erdoğan’a ait olduğu öne sürülen bu ses kaydının araştırılmasını isteyecek. Yılmaz, ses kaydına ilişkin “O dönem seçim meydanlarında bu çok fazla kullanıldı. Biz o gün siyasi olarak bu işin rantından kim faydalandıysa kaset organizasyonunu da o yaptı dedik. Bugün de aynı düşünüyoruz. Bu kaset bu düşüncemiz ile örtüştü” dedi. kan Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen ses kaydının ortam dinlemesi ya da Erdoğan’ın yanında yer alan bir kişinin kullandığı cihazla gizlice yapıldığı belirtilirken, ses kaydında Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen konuşmalarda Baykal hakkındaki kasetin bizzat Başbakan tarafından servis edildiği duyuluyor. Baykal hakkındaki ka set, 2010’da TBMM Genel Kurulu’nda anayasa değişikliği görüşmeleri sürerken Metacafe adlı video paylaşım sitesine yüklenmişti. Kaynak Varank iddiası Söz konusu görüntüleri Türkiye’de habervaktim.com adlı internet sitesi yayımlamıştı. “Dlmhack” adlı grubun Youtube’a yüklediği ve Erdoğan’a ait olduğu belir tilen ses kaydının yer aldığı video kısa sürede kaldırıldı. Söz konusu kaydı paylaşan grup, kaydı Başbakan’ın danışmanı Mustafa Varank’ın eposta hesabının kırılmasıyla ele geçirildiğini belirtti. Söz konusu ses kaydında Erdoğan’a ait olduğu ifade edilen kişi, ellerinde yayımlanabilecek belgeler bulunduğunu belirterek yanındaki ya da telefondaki kişiye “Bunu versem nasıl yaparsınız? İnternet sitelerine mi pas ediyorsunuz?” diyor. ‘Kılıçdaroğlu için de çalışma yapılabilir’ Erdoğan’ın söz konusu ses kaydında şunları söylediği iddia edildi: “Burada bir müdahale olması lazım. CHP işin şirazesinden çıktı. Elimizde bu tarz şeyler var yayımlanabilecek belge... Bunu versem nasıl yaparsınız? İnternet sitelerine mi pas ediyorsunuz? Tabii aslında türlü türlü görüntü var. Bilmiyoruz ki böyle ahlaksız bir adam. Ülke için iyi bir şey değil. Bu ülkede CHP gibi bir partide bunun olması... Aslında evveliyatına ilişkin daha iyi şeyler elde edilse... Şimdi yalnız yani bunun süratle bilinmesi lazım. Hemen başlayın, hemen şeye yükleyin... Bir yandan bu işin görüntülerini vermek lazım. Bu önemli... Videonun devamını da verelim. O halde dediğim gibi... web sitelerinden dünyaya, gerekiyorsa televizyonlardan, belki onlar görüntü vermese de konuşmaları filan verir... CHP bitiyor. Kılıçdaroğlu için de çalışma yapılabilir ama şey yapılması lazım, gereken dersleri almaları lazım. Bunun devamıyla alakalı konu nedir? Ev içi çekim yapabiliyor musunuz? Anladım, bizim için ilişkinin şeyi önemli. Bulursanız görüntüsünü konuştuğumuz gibi. ... işte o tür şeylerde adım atmak lazım. Görüntü varsa gereği yapılır, ama görüntü lazım. Yani bu şeyin farkında artık ilişkinin.” Eski CHP lideri Baykal, genel başkanlık görevinden istifa ederken bunun iktidarın bilgisi ve onayı olmadan gerçekleşemeyeceğine işaret etmişti. Deniz Baykal ile Nesrin Baytok’a ait olduğu öne sürülen görüntülerin internette yayımlanmasına ilişkin soruşturma Ankara’da yürüyor. Kaset olayını dönemin TMK savcısı Yıldırım Bayyurt araştırıyordu. Özel yetkili mahkemeler kaldırılınca bu dosya başsavcılığa gönderildi. Ancak başsavcılık henüz dosya için bir savcı görevlendirmedi. Bu nedenle Baykal soruşturması ortada kaldı. Erdoğan, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sürecinde Baykal kasetiyle ilgili cemaati suçlamıştı. Erdoğan, 2011’de yapılan genel seçimler öncesinde Baykal kasetini miting alanlarında kullanmış ve şunları söylemişti: “Kendi eşiyle değil, buna nasıl kendi özeli dersiniz? Bu özel değil, özel değil... Bu genel genel... Bu genel bir ahlaksızlıktır, başka bir şey değil. Bu toplumu aldatmayın. Son zamanlar Sayın Bahçeli de çıkmış AK Parti insanların özeline giriyor diyor. Neden? Çünkü kendi adamlarının da bu tür kasetleri çıktı, o da rahatsız olmaya başladı. İnsanların özeline giriyorlar diyor. Böyle özel olur mu?” Seçim gezileri kapsamında Afyonkarahisar’ın Emirdağ ilçesinde halka seslenen Deniz Baykal, yayımlanan ses kayıtlarına ilişkin olarak, “Bu Türkiye’de yaşanan olayların tümünün içyüzünü anlamamıza yardımcı olacak çok büyük bir çıkış noktasıdır’ dedi. (Fotoğraf: DHA) ERDOĞAN CHP VE CEMAATİ SUÇLADI ‘Bu da montaj, ben kaldırdım ben’ DÜZCE (Cumhuriyet) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Düzce mitingi sırasında “Deniz Baykal kaseti” iddialarına ilişkin konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle: “Şimdi bu sabah arkadaşlarım bana bir şey söylediler. Malum Baykal’la ilgili bir olay vardı ya. Yahu bunu benim ayarladığımı söylüyorlar. Yine bir montaj. Ve Kılıçdaroğlu denilen ahlak yoksunu adam diyor ki ‘Açıklama yapsın.’ Yahu neyin açıklamasını yapacağım? Bunu anayasayı müzakere ederken bu sosyal medyaya düştüğü zaman onu kaldıran kim ya? Ben kaldırdım ben. Bugün tweetler’de bu ülkenin Başbakanı’na hakaret edilmesini tavsiye eden sensin. Bizzat bu işi zaten kendin yapıyorsun. Cibilliyet noktasında sıkıntısı var. Böyle montajlarla filan bir yere varamazsınız. Ve yarım saat içerisinde kalkıp onu sosyal medyadan kaldıran bir Başbakan’a bu saygısızlığı da yapamazsın. Biz inancımızın gereği bu tür ahlaksızlıkları yapacak kadar ahlaksız değiliz ama sende o var. Şu anda beraber yürüdüğünüz Pensilvanya’da da o var. Zaten kasetleri beraber hazırlıyorsunuz, CD’leri beraber hazırlıyorsunuz. Ama bizi bu oyuna getiremeyeceksiniz.” ‘Örtbas edilmesin’ AFYONKARAHİSAR (Cumhuriyet) Eski CHP Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal, kendisiyle ilgili görüntülerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla servis yapıldığı iddiasına yönelik ses kaydı hakkında açıklama yaptı. Seçim gezileri kapsamında Afyonkarahisar’ın Emirdağ ilçesinde halka seslenen Deniz Baykal, konunun örtbas edilebilecek, görmezden gelinebilecek ya da sıradan suçlamalarla inkâr edilebilecek bir konu olmadığını vurgulayarak “Ortaya atılan bu iddialar hukukun, vicdanın, mantığın izah etmesi mümkün olmayan bir davranıştır. Bu tablo ile ilgili bu aşamada benim bir şey, yorum yapmam uygun olmayacaktır. Ben bu konuda resmi değerlendirmeleri bekliyorum. Umarım derhal, en kısa zamanda bu konuda bir açıklamayı duyma imkânım sağlanır” dedi. “Bunu bilmenizi isterim, kendi adıma istiyor değilim. Türkiye’nin bunu anlaması, çözmesi ve bunun hesabını sorması gerekiyor” diyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani bu Türkiye’de hukukun meselesidir. Demokrasinin meselesidir, siyasetin meselesidir. Ahlakın meselesidir. Bunların gereği mutlaka yapılmalıdır. Önce ben, ortada bir iddia var, muhatabının açıklama yapması gerekiyor. Görelim, ondan sonra gereğini yapacağız. Tabii ki gerekeni nasıl yaparız? Gerekeni Türkiye’de ve dünyada hukukta ve siyasette bütün olanakları kullanarak hep beraber yaparız. Ama şimdi bu iddiaların muhatabının konuşmasını bekliyoruz. Derhal konuşmalıdır, derhal bir açıklama yapmalıdır. Artık bu işini sonuna gelindiği anlaşılıyor. Bu Türkiye’de yaşanan olayların tümünün içyüzünü anlamamıza yardımcı olacak, Türkiye’de tezgâhlanan kirli oyunların nereden, nasıl kaynaklandığını ortaya koyacak çok büyük bir çıkış noktasıdır. Onu bu anlayışla önemle değerlendirmemiz gerekiyor.” SAĞLAR ‘DOLMABAHÇE’Yİ ANIMSATTI: DAHA İYİ ANLADIM YENİ KAYITLARDA YİNE BABAOĞUL ‘Ben nereye gitsem benim diyorlar’ Haber Merkezi Başbakan Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarında, Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal’i Akşam Grubu’na ait stüdyolara yaptığı ziyarete ilişkin uyarı yaptığı öne sürüldü. ‘BAŞÇALAN’ adlı Twitter hesabından dün yayımlanan ses kayıtlarında, Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal arasında geçtiği iddia edilen konuşmalar yayımlandı. Kayıtlarda, TMSF’nin Akşam gazetesi ve SKY 360 televizyonuna el koymasının ardından işadamı Ethem Sancak’a satılan Akşam ve SKY stüdyolarını oğlunun ziyaret ettiğini öğrenen Başbakan Erdoğan’ın oğlunu uyardığı iddia edildi. Oğluna “Neden gittin” diye sorduğu iddia edilen Erdoğan’ın “Ne gerek var. Ben Star’a, 24’e bir kere bile gitmedim. Bilal Erdoğan’ın derler, buralar hassas yerler. Gitme sakın oralara gitme” sözlerini kullandığı ileri sürüldü. Bilal Erdoğan’ın ise Başbakan Erdoğan’a “Baba nereye gitsem benim diyorlar, ne yapayım” sözlerini kullandığı öne sürüldü. ‘Şantaj yaptırdıkları bugün ona yapıyor’ yan Büyükanıt’ın yapmış olduğu harcamaları içeren bir dosyayı Genelkurmay Başkanı’nın önüne koymuş. Dosya içeriANKARA Dolmabahçe zirvesinde esği son derece ürkütücüymüş. Eski Deniz ki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Kuvvetleri Komutanı Erdil’in başına geBüyükanıt’a şantaj yapıldığı iddialarını günlenlerin Büyükanıt’ın da başına geledeme getiren ve bu nedenle bileceği ima edilmiş!..” diye yazmıştı. davalık olan eski Kültür BakaBu yazı yargıya taşınırken, Büyükanıt ve nı, CHP PM üyesi Fikri Sağeşinin açtığı tazminat davası reddedildi. lar, Deniz Baykal kasetiyle ilSağlar, Baykal kasetinin Başbakan Ergili Başbakan Erdoğan’a ait doğan tarafından servis edildiğine ilişkin olduğu iddia edilen ses kayses kaydı üzerine, Cumhuriyet’e “Bütün dının yayımlanması üzerine, bu tapelerden açıkça görülüyor ki; “Dolmabahçe buluşmasında Başbakan ne hukuku, ne yasama orBüyükanıt’ın önüne konanlaganını, ne yargı organını, ne de devlerı şimdi daha iyi anlıyorum. te bağlı kurumları tanıyor, hepsine taBaşbakan şantajdan yakınılimatlar veriyor. Her seçim öncesinyor. Dün şantaj yaptırdıkları, de özellikle de belaltı vuruşlar orgabugün ona yapıyor” değernize ediliyor” dedi. Sağlar, şunları söylendirmesi yaptı. ledi: “Kaynaklarımın Dolmabahçe gö2007’de Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, 27 NiFikri Sağlar: rüşmesiyle ilgili aktardıklarını da şimdi daha da iyi anlıyorum. Mezara kasan e bildirisinin yayımKaynaklarımın dar gidecek olanın devlet sırrı değil, lanmasının ardından Erdoğan Dolmabahçe’de, döneDolmabahçe iki kişinin sırrı olduğu ortada. Mezara gidecek iki kişinin sırrı, tapelerin ya min Genelkurmay Başkanı görüşmesiyle ilgili da ortam dinlemesinin banda alınmaBüyükanıt’la yaklaşık 2.5 saat süren bir görüşme yapmışaktardıklarını da sı niyetlerinde saklı. Niye ortamı dinliyorlar? Onları usulsüz biçimde, özel tı. Erdoğan, bu sır görüşmeyle şimdi daha da iyi de olsa bütün bilgileri alarak şantaj ilgili olarak “Benimle mezara yapmak adına kullanmak için. Bugün gidecek” demişti. anlıyorum. Başbakan’a bunu yapanlar, dün de Sağlar, 2008’de Birgün Başbakan için şantaj yapıyorlardı. O gazetesinde yayımlanan gün de Başbakan bu bilgilerle, belgelerle “Büyükanıt’a dosya verildi mi?” başlıkbaşkalarına baskılar yapıyordu. Dün onun lı yazısında kendisine iletilen bir iddiayı akyaptırdıkları, bugün ona yapıyorlar.” tarırken “Başbakan bu görüşmede; BaTÜREY KÖSE Dosya ortada kaldı Cemaati suçlamıştı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle