05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 MART 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET [email protected] SAYFA KÜLTÜR 15 Kim bu Arturo Ui sizce! Tiyatroadam’ın sahnelediği Bertolt Brecht’in ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’ bugün Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Merkezi’nde ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Benim Oyum Çok Değerli Yine bir çocuğu vurdular... Başbakan istediği kadar destan yazan polisiyle övünsün, polis silahını doğrultmadan önce teröristin yaşına bakılmayacağını ilan etsin... Vurulan bir çocuktu... Silvan’da BDP mitinginden sonra polisle çıkan çatışmada, polisin attığı ve başına saplanan gaz kapsülüyle vuruldu çocuk... Mehmet Ezer, şimdi 10 yaşında. Ama hastaneden çıktığında artık on yaşında olmayacak, buna inanabilirsiniz! Bu millet, polisin vurduğu ya da siyasilerin vurdurttuğu her çocuğu, kendi çocuğunun yerine koymazsa korkarım ki bu şiddet sarmalından kurtulamayacağız! Bu yazıyı yazarken gelen haberler, Mehmet Ezer’in hayati tehlikeyi atlattığı doğrultusunda... Umarım doğrudur. Onun yaşama sağlıklı dönmesi, biliyorum öldürülen öteki çocuklarımızı geri getirmeyecek ama bundan sonra belki çocukların öldürülmeyeceği en azından polis şiddetiyle öldürülmeyeceği umudunu içimde yeşertecek... HHH Benim oyum çok değerli, tıpkı sizinki, sizinki, sizinki, sizinki, yani hepimizinki gibi... Dört gün sonraki seçimlerde sadece yerel yönetimleri seçmiyoruz. Kurtulmamız gereken bir zihniyeti geriletmeye çalışıyoruz. Daha açık söylemem gerekirse: “Devlet benim, kanun benim, hukuk benim, anayasa benim” diyen... “AKP demek ben demek” diye övünen... “Bakanlarım yerine de, milletvekillerim yerine de, hâkimler yerine de, belediye başkanlarının yerine de, generallerim yerine de ben karar veririm” imasından hiç çekinmeyen, uygulamalarıyla bunun böyle olduğunu ortaya koyan... “Dilediğim baskıyı yapar, istediğim yasağı getiririm, dünya bana vız gelir” diye böbürlenmekten hiç vazgeçmeyen... Sanattan mühendisliğe, futboldan doğa bilimlerine, jinekolojiden psikolojiye, her alanda iddia ve söz sahibi olan... Çifte standardı, ikiyüzlülüğü doğallaştırmaya çalışan... (Baykal kayıtlarıyla kendi kayıtlarına gösterdiği tepkiye bakın!) Yalandan ve talandan medet uman... Bugün iddia ettiğinin tam tersini ertesi gün savunabilen... Her alanda milleti bölen, ayrıştıran... Yıllardır nefret dilini kullanan, nefret ve öfke dilini yayan... Sürekli şiddeti tırmandıran, şiddeti kışkırtan... Bir diktatöre karşı oy kullanıyoruz. HHH Bu seçimde önemli olan Erdoğan’ın oylarının ne kadar gerileyeceğidir. Bakın AKP’nin bile diyemiyorum. Çünkü sadece Türkiye’nin değil, AKP’nin de Erdoğan’dan kurtulması gerektiğine inanıyorum. Bunun da şimdiki konjonktürde ancak ve ancak oyların CHP’de buluşmasıyla sağlanabileceğine inanıyorum. Bir yanda seçimde ne gibi hileler yapılabileceği ortalığa yayılmışken, öte yanda şu rastlantıya bakın ki tam da miting sırasında Suriye uçağının düşürüldüğü “müjdesi” millete verilirken, yani savaş tamtamları çalınırken... Bunlar yetmezmiş gibi, “Bu adam sırf seçim kazanmak için iç savaş bile çıkarır” söylemi ağızdan ağıza yayılırken... Her oyun çok ama çok değerli olduğuna inanıyorum. Başlığa “Benim oyum çok değerli” demem bundandır. Tiyatroadam 7 sezondur tiya troseyircisiyle buluşuyor. Düşündüren, sarsan ve güldüren oyunlarıyla adından söz ettiren Tiyatroadam’ın son oyunu Bertolt Brecht’in “Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı”... Çevirisi Yücel Erten’e ait olan oyunun yönetmenliğini Ümit Aydoğdu üstleniyor. 8 oyuncunun yaklaşık 36 farklı kişiyi dönüşümlü bir şekilde oynadığı, müziklerin yine oyuncular tarafından, akapella (insan sesi) ile yapıldığı epik tiyatronun özüne uygun çağdaş bir yorum. Oyun 27 Mart Dünya Tiyatro Günü etkinliği kapsamında bu akşam saat 20.00’de Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Merkezi’nde sahnelenecek. Oyunda, günübirlik çıkarlar adına iktidar ve sermaye sahiplerinin yasaları çiğneyerek işbirliği yapması; ülke siyasetinin, toplumsal düzenin onarılmaz ve geri dönülemez bir baskı rejimine dönüşebileceği gerçeği gözler önüne seriliyor. Aydoğdu ve Tiyaroadam oyuncularının ortak düşüncesinden yola çıkarak sahnelemeye karar verdikleri oyun, yüksek enerjili, üretime dayalı, tiyatro tadı yüksek ve aynı zamanda da gündemi ıskalamayan bir oyun. Brecth’in 1941 yılında yazdığı oyun, u Oyunda, günübirlik çıkarlar adına iktidar ve sermaye sahiplerinin yasaları çiğneyerek işbirliği yapması; ülke siyasetinin, toplumsal düzenin onarılmaz ve geri dönülemez bir baskı rejimine dönüşebileceği gerçeği gözler önüne seriliyor. Brecth’in 1941 yılında yazdığı oyun, neredeyse bugünü anlatıyor bize. Brecht, seyirciyi olanlar karşısında ne oldu sorusundan çok nasıl oldu sorusuna yöneltiyor. neredeyse bugünü anlatıyor bize. Brecht, seyirciyi olanlar karşısında ne oldu sorusundan çok nasıl oldu sorusuna yöneltiyor. Oyunda kişilerden çok o kişileri var eden koşullara dikkat çekiyor. Aydoğdu, oyunun konusunun günümüzle neredeyse birebir aynı olduğunu söylüyor. “Seyircilerden bazıları bugün yaşadığımız olaylar doğrultusunda güncellemeler yaptığımızı bile düşünüyorlar, ancak böyle bir şey yapmadık. Metinde pek çok değişiklik söz konusu, ancak bunların hiçbirisi gündeme yönelik değil, sahnelemenin temel yaklaşımının belirginleşmesine yönelik.” Oyunda I. Dünya Savaşı’nın ardından, 1929 dünya ekonomik bunalımı sürecinde büyük şirketlerin çıkar savaşında oyuna gelerek suçlu durumuna düşen ve yargılanan bir belediye başkanının, aklanmak için çete lideri Arturo Ui ile işbirliği yapması sonucunda Arturo Ui’nin hızla gelişen büyümesi, bu kez onun bir sömürü çarkı oluşturması ve karanlık işlerin karanlık ilişkilerle bir ülke kaderini nasıl değiştirebildiği anlatılıyor. Oyunun yönetmeni, “Üzerinde konuştuğumuz ilk metnin bu kriterler açısından yeterince güçlü olmadığına hep birlikte ikna olduktan sonra benim üzerinde ayrıntılı olarak çalışmış olduğum ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’ oyununu ekibin önüne koydum. Ekibin kafasındaki beklentileri karşılayabileceği ve güçlü bir sahnesel anlatıma sahip bir uygulamaya yöneleceğimiz konusunda ekibim bana güvendi ve zorlu bir çalışma sürecine dalmış olduk” diyor. Oyunun başında 8 oyuncunun söylediği replikler tüylerimizi ürpertiyor. Oyunu özetleyen, koltukta kasılmamıza sebep olan bu cümleleri günümüz hükümeti için birileri söyler mi bilmiyorum, ama tüm siyasetcilerin seyretmesi gereken bir oyun “Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı”... “Peki kimdir bu Arturo Ui? Bir gangster mi, bir kahraman mı? Yük selmek için her yolu deneyen bir politikacı mı? Her yaptığı yanına ve cebine kâr kalan bir işadamı mı? Yoksa yalnızca bir maceracı mı? Ne fark eder? Çünkü Arturo Ui bir kişi değil. O yalnızca bir çerçeve. Büyük ve küçük çıkarların yan yana gelmesiyle oluşan bir resim çerçevesi. Çerçevenin içindeki resimler değişebilir, değişti de. Hitler mesela; kim diyebilir ki ya da hanginiz diyebilirsiniz ki Hitler olmasaydı onca yıkım, kıyım olmazdı. Emin olun o olmasaydı da o çerçeve boş kalmazdı. İşte bu yüzden; kişilerin yoktur bir önemi, çerçevelerdir var eden o dönemi. Alın işte; yan yana koyduk iki hikâyeyi, ama siz de görün, resmi değil onu içine alan çerçeveyi.” 36’dan fazla rolü aksatmadan yüksek tempoda ve enerjik biçimde sahneleyen oyuncular takdiri fazlasıyla hak ediyor. Oyunda, Aşkın Şenol, Ayça Koyunoğlu, Berk Yaygın, Çetin Kaya, Deniz Özmen, Fatih Koyunoğlu, Gökhan Azlağ ve Neslihan Arslan rol alıyor. Oyunun müzik direktörlüğü Oktay Köseoğlu, ışık tasarımı Yüksel Aymaz, dekor ve kostüm tasarımı ise Barış Dinçel’e ait. Ankara 9. İdare Mahkemesi’nin ‘Tiyatrolara Gezi cezasını’ durduran kararı tartışılıyor ‘Davamız emsal teşkil eder’ SELDA GÜNEYSU ANKARA “27 Mart Dünya Tiyatro Günü”nde tiyatrocular, Ankara 9. İdare Mahkemesi’nin “özel tiyatrolara Gezi cezasını durdurma kararını” tartışıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, mahkemenin Ferhan Şensoy’un kurucusu olduğu Ortaoyuncular Tiyatrosu’nun açtığı dava sonucu verdiği yürütmeyi durdurma kararına itiraz etti ve kararın “bakanlığın karar sonrasında adı geçen tiyatronun ya da tiyatroların destek başvurularını yeniden değerlendireceği ve bunun üzerine yardım yapacağı anlamını ta u Bakanlık, ‘Karar yardım yapılacak anlamına gelmez’ derken; Oyuncular Sendikası’nın avukatı Kadıgil bunun tersini savundu. Ortaoyuncular’ın kurucusu Ferhan Şensoy da kararın diğer tiyatrolar için de emsal teşkil edeceğini belirtti. şımadığını” savundu. Oyuncular Sendikası’nın ve bakanlığa aynı gerekçelerle dava açan avukat Sera Kadıgil ise kararın “davalı tiyatrolara bakanlıkça yardım yapılabileceği” anlamına gelebileceğine dikkat çekiyor. Tiyatro sanatçısı Şensoy da kararı “Biz ülkede, son dönemlerde ne yazık ki adalet beklemiyorduk ancak hukuk vermesi gereken bir kararı aldı. Bu karar bizim için de sürpriz oldu” sözleriyle yorumladı. Şensoy’un kurucusu olduğu Ortaoyuncular Tiyatrosu, gazetemizde yer alan “Tiyatrolara Gezi cezası” başlıklı haberin ardından, Türkiye Barolar Birliği’nin de desteğiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı hakkında, “bakanlığın Ortaoyuncular’a BELEDİYE SEÇİMİNİ MİLLİ CEPHE KAZANIRSA, ÜNLÜ AVIGNON FESTİVALİ TEHLİKEYE GİRECEK Festivale aşırı sağ tehdidi u Belediye seçimlerinde Milli Cephe adayı, sosyalist belediye başkanının az PARİS Avignon Festivali’nin yönetimini bu yıl devralan yazar, oyuncu ve tibir farkla önünde gidiyor. yatro yönetmeni Olivier Py, 1947 yılında Avignon Festivali’nin ünlü festivali kuran ve 22 yıl boyunca yöneten yönetmeni Olivier Py ise aşırı ünlü tiyatro adamı Jean Vilar’ın (1912sağcı bir belediye ile çalışmanın 71) “vatandaş tiyatro” kavramına sadık bir yaklaşımla, Fransa’da geçen pazar güolanaksız olduğu kanısında. nü ilk turu yapılan yerel seçimlerin sonuçlarına köktenci bir tepki gösterdi. “Belediye seçimlerinin ikinci turunu Milli Cephe (Front national) kazanırsa, festivalin Avignon’dan ayrılarak başka bir kente gitmesinden başka çaresi olamaz” diyen Olivier Py şunları söyledi: “Açılımcı felsefesiyle farklılıklara kucak açan, yabancı sanatçıları konuk eden bir festival, aşırı sağ belediye ile birlikte nasıl çalışabilir, düşüncelerini nasıl savunabilir ki ?..” Paris’te OdéonAvrupa Tiyatrosu’nu 5 yıl boyunca yenilikçi bir açılımla yöneten tiyatro sanatçısı Olivier Py’nin görevi, 2 yıl önce tartışmalı bir süreç sonunda yenilenmemişti. Yerini İsviçreli tiyatro yönetmeni Luc Bondy’ye (1948) bırakmak zorunda kalan Olivier Py (1965), 2014 yılından başlayarak Avignon Festivali yönetimine getirilerek, bir anlamda, kendisini görevden alan o günkü Kültür Bakanı Frédéric Mitterrand tarafından ödüllendirilmiş oluyordu. Bu görev değişimi bir ilki de beraberinde getirmekteydi. Kurucusu Jean Vilar’dan bu yana, Avignon ilk kez bir tiyatro adamına emanet edilmiş olmaktaydı. Bu yaz 427 Temmuz tarihleri arasında 68. kez gerçekleştirilecek olan festival, yeni yöneticisi Py’nin sahneye koyduğu 3 oyun yanında, Belçika, Brezilya, Güney Afrika, Hollanda, İtalya, Mısır, Romanya ve Yeni Zelanda gibi farklı ülkelerden gelen sanatçıları da konuk edecek. Ana programda yer alan Julie Nioche imzalı dans gösterisi “Matter”, ParisİstanbulMarakeşOsloStockholm güzergâhlı bir ortak yapım olarak dikkat çekiyor. Belediye seçimlerinin ilk turunda, Milli Cephe adayı, yüzde 29.6 oy oranıyla, bugünkü sosyalist belediye başkanının çok Olivier Py MEHMET BASUTÇU haksız ve hukuka aykırı olarak yardım yapmadığı ve bu durumun siyasi içerikli olduğunu” belirterek, kararın iptali ve yürütmesinin durdurulması için Ankara 9. İdare Mahkemesi’nde dava açmıştı. Tiyatronun başvurusunu değerlendiren mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ancak bakanlık söz konusu karara itiraz etti. Bakanlık yetkilileri Cumhuriyet’e yaptıkları açıklamada, “Bakanlık bünyesinde destek yardımlarına ilişkin oluşturulan değerlendirme kurulu bağımsız bir kuruldur. Bakanlık, ilgili yönetmelikle hangi tiyatroya yardım yapılacağını bu kurulun yetkisine devretmiştir. Ayrıca bakanlığın her yıl, her tiyatroya, aynı tiyatrolara, yardım yapacağına ilişkin bir hüküm yönetmelikte yoktur. Dolayısıyla mahkeme, ‘yerindelik denetimi’ yapamaz ve bize ‘yardım yapın’ diyemez” görüşünü dile getirdiler. Oyuncular Sendikası’nın ve bakanlığa aynı gerekçelerle dava açan Kumbaracı 50’nin avukatı Sera Kadıgil ise aksi görüşte. Kadıgil, tiyatroların bakanlığa açtığı davanın idari işlemin durdurulmasına yönelik olduğunu belirterek, “Açılan davanın anlamı şu: Ortada bakanlığın yaptığı bir idari işlem var ve bu işlem hukuka aykırı. Mahkeme de bu işlemin hukuka aykırılığına ve geçersiz olduğuna dikkat çekmiş” dedi. az bir farkla önüne geçmişti. Üçüncü sırada yer alan, Sarkozy’nin partisinin desteklediği adayın ikinci turdan çekilmemesi, Avignon belediyesinin bu pazar günü aşırı sağa kayma olasılığını güçlendiriyor. Seçim sonuçları ne olursa olsun, festivalin bu yaz Avignon’da yapılmasının, imzalanan anlaşmalar gereği kaçınılmaz olduğunu, ancak, belediye Milli Cephe’ye geçerse, gelecek yıldan başlayarak başka bir kente taşınmasının kaçınılmazlığını vurgulayan Olivier Py, gerekirse istifa edeceğini söyledi. Festivalin resmi programının, diğer tanımıyla “İn” bölümünün, 12 milyon Avro olan bütçesinin yüzde 58’i sübvansiyonlardan oluşmakta. Kamu desteğinin yarısını devlet, geriye kalanını da belediye ve diğer yerel yönetimler karşılıyor. Toplam 1200 gösteri sunan devasa programıyla başlı başına bir şenlik olan “Avignon Off” programı da göz önüne alınınca, festivalin Avignon kenti ve çevresi için 25 milyon avroluk bir kaynak oluşturduğu hesaplanmakta. Son sözü, 30 Mart günü Avignon’lu seçmenler söyleyecek. ‘İdari işlem hukuka aykırı’ n Kültür Servisi Karikatürcüler Derneği üyelerinden çizer Ahmet Erkanlı (61) dün tedavi gördüğü hastanede öğle saatlerinde yaşamını yitirdi. Sol eğilimli dergi ve gazetelerde çizgileri yayımlanmış olan Erkanlı’nın ulusal ve uluslararası yarışmalarda birçok ödülü de bulunuyordu. 19931994 yıllarında, çizdiği karikatürler nedeniyle hakkında davalar açılmış olan Erkanlı 30 ay hapis cezasına çarptırılmış, 4,5 ay yattıktan sonra Karikatürcüler Derneği’nin girişimleriyle salıverilmişti. Erkanlı’nın cenazesi bugün öğle vaktinde Karacaahmet Şakirin Camisi’nden kaldırılacak. Çizer Ahmet Erkanlı’yı kaybettik ‘Hükümetin değil, devletin yardımı...’ Tiyatro sanatçısı Ferhan Şensoy da kararı şu sözlerle yorumladı: “Biz bu davayı açarken dilekçemizde, ‘Bu yardımlar bir hükümetin ya da iktidarın kültür bakanının görüşü doğrultusunda verilen yardımlar değil, devletin verdiği yardımlardır’ demiştik. Biz devlete zaten verdiği yardımdan çok vergi veriyoruz. Ayrıca bizler, A kalite tiyatrolarız. Ne yazık ki A kalite tiyatrolar bu yardımda saf dışı bırakıldı. Böyle bir hakları yok.” Kararın diğer tiyatrolar açısından da “emsal teşkil edebileceğine” dikkat çeken Şensoy, yardım yapılan tiyatrolara bu yıl getirilen “ahlak kriteri” için de “Benim ne yaptığım hükümeti hiç ilgilendirmez. Bu resmen bir sansürdür ve kabul edilemez” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle