06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ŞUBAT 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın katilleri ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor 7 Bu dava hepimizin MEHMET ALİ SOLAK Tilki Yine Peynir Peşinde Ellerindeki tüm olanaklarla yolsuzluk dosyalarını kapatmak için çaba harcayacakları ortaya çıktı. Kızgınlıkları Cemaat’in bir “örgüt”, birlikte yapılmış işlerdeki foyasının meydana çıkmasına değildir. Koalisyonun çatlamış olması nedeniyle bu gücün yolsuzluk dosyalarıyla isyan etmiş, kendini göstermiş olmasınadır. Bu nedenle de yakın geçmişte aydınların, gazetecilerin, politikacıların hatta kendilerine yakın kimi polis şeflerinin ensesinde boza pişiren ortakları ile uğraşmayı düşünmüyorlar. Dertleri bir an önce şu yolsuzluk dosyalarının kapatılması ve bundan sonra yenilerinin açılmasının önlenmesidir. İktidarlarının devamı, kimi ortada gezinen, barış en azından ateşkes isteyen yandaş yazarların sık sık söylediği gibi “vazgeçilmezliği” buna bağlıdır. HHH Geçmişte de o “efsane” gücü, o gücün elinde birikmiş her türlü yöntemi kullanarak “askeri vesayeti bitiriyoruz” vaveylası ile liberalleri cepheye katarak kendi vesayetlerini kurmak niyetiyle hareket etmişlerdi. Yoksa faili meçhulleri ortaya çıkarmak gibi bir dertleri hiç olmadı. İş oraya doğru ne zaman kaysa hemen rotalarını düzelttiler. Bu nedenle Hrant Dink cinayetinde tetikçilerden yukarı çıkılmasına izin vermediler. Nasıl versinler? O kapıyı açsalar şimdi peşine düştüklerini iddia ettikleri örgütün, büyük işler başarmış koalisyonun foyaları dökülecek, her işi birlikte yapıp ettikleri ortaya çıkacaktı. Bu nedenle bütün dikkatlerini işin yolsuzlukların örtülmesi kapsamından taşmamasına vermişlerdir. Gazetelerin yazdığı, Başsavcıvekili’nin yalanladığı, öyle ya da böyle açılmış olan ya da açılacak bir “örgüt” soruşturmasının sınırları da bu nedenle bellidir ve yolsuzluk dosyalarını belki de intikam hırsıyla ortaya dökmüş olan örgütün bir kesimiyle sınırlı kalacaktır. Soruşturma dosyalarının savcı savcı dolaşması, polis ve savcıların görev yerlerinin sürekli değiştirilmesi bunun içindir. Eski müttefikleriyle ucu kendilerine kaçınılmaz bir şekilde uzanacak yaygın bir soruşturma yerine, nokta atışlarını, “sınırlı sorumlu” bir kavgayı yeğledikleri besbellidir. HHH Özel yetkili mahkemelerin, savcıların işlevi bitmiştir. Bu sistem artık gereksizleşmiş, tehlikeli hale gelmiştir. Şimdi bir kere daha geçmişte olduğu gibi “demokrasi” sosuna bandırılmış yöntemlerle karşımıza çıkıyorlar. Gerçekte ise hemen her alanda otokratik bir yönetimin eylemlerini görüyoruz. İdeolojik baskının tıpkı inşaat işleri gibi doğrudan merkezi bir anlayışla ele alınacağının, her alanı kapsayacağının somut belirtileri ortada. Medyaya bakın, kültür sanat alanına bakın, internet sansürüne bakın ve “dinlemeleri sınırlandırıyoruz” demagojisine bakın, yeni dönemin kanıtları oradadır. Liberallerin bir kere daha “AKP’yi korumak demokrasiyi korumaktır” sloganı altında harekete geçmeleri de yakındır. Türkiye ile demokrasiyle özdeşleştirdikleri iktidarın büyük bir tehlike ile karşı karşıya kaldığını ilan etme hazırlığındalar. Danışmanların piyasaya sürdüğü “demokrasi için AKP etrafında kenetlenme” fikirsizliğinin yaygınlaşması için harekete geçtiler. HHH Yolsuzlukların üstünün örtülmesine odaklanmış örgüt operasyonlarının amacı “iktidarın ve politikalarının vazgeçilmezliğine” halkı inandırmaktır. 11 yıldır bilmem kaç kere iflas etmiş dış politikanın, her teğet geçişinde halkı yoksullaştırmış, iflastan başı dönmüş ekonomi politikasının, canlar yakmış zorbalığın ve ayyuka çıkmış yolsuzlukların “Cemaat örgütüyle mücadele lafazanlığıyla” koyu bir sis perdesiyle örtülmek istendiği zamanlarındayız. Oyuna gelme ihtimali yüksektir. Çünkü bu masalı satın almaya teşne liberaller meşe ağacının dalında ağızlarında peynirle tilki beklemeye çoktan başladılar. O da ağacın altında sırıtıyor zaten. HATAY Gezi Direnişi sırasında 2 Haziran’da Eskişehir’de polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı bir grup tarafından dövülen ve geçirdiği beyin kanaması sonucu 10 Temmuz’da yaşamını yitiren 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail’in ölümüyle ilgili dava pazartesi günü Kayseri’de başlıyor. Acılı anne Emel Korkmaz, “Her gün oğlumun kapıyı çalıp, boynuma sarılacağını düşünüyorum. Bize bu acıyı reva görenler de benzer bir acıyı yaşasın. Oğlum karıncayı bile incitmezdi. Şimdi onu incitenler, hayallerini çalanlar, bizi ölene kadar acıya boğanlar, ellerini serbestçe sallayıp aramızda dolaşıyor. Eli kırılası iblisler, çocuklarının yüzüne nasıl bakabiliyorlar?” dedi. Ali İsmail Korkmaz’ın Hatay’ın merkez Antakya ilçesine bağlı Ekinciler beldesindeki evinin bulunduğu sokakta “Ali İsmail Ölümsüzdür”, “Katil Polis” yazıları dikkat çekiyor. Mahalle sakinleri, Gezi Direnişi’nde polis şiddetine 3 kurban (Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan) verdiklerini anımsatarak acı ve öfkelerinin hâlâ taze olduğunu anlatıyor. Ali’nin evinde ise hâlâ hüzün hâkim. Ali’nin odası hâlâ bıraktığı gibi dururken, evin bütün duvarlarını Ali’nin fotoğrafları süslüyor. Acılı anne Emel Korkmaz, ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz, yengesi Feryal Korkmaz ve Eskişehir’deki oda arkadaşı olan kuzeni Okan Korkmaz ile röportajımıza Ali’nin adını taşıyan küçük yeğeni Ali Yusuf da eşlik ediyor. Kokusunu duyuyorum Torunu “Ali Yusuf” ile teselli bulmaya çalışan Emel Korkmaz, “Böyle bir talih olur mu? 14 yaşındayken kalp ameliyatı olduğu için, biber gazından etkilenmesin diye ara sokağı seçti. Ama onlar ne yaptı? Hayatı boyunca karıncayı bile incitmeyen bir genci öldürdüler, geleceğini söndürdüler. Abisinin doğacak bebeği için, ‘Anne, Ali Yusuf nasıl bir çocuk olacak’ diye bana sürekli soru sorardı. Çok merak ettiği yeğenini göremedi. Şimdi Ali Yusuf’u her sevdiğimde, Alimin kokusu, Alimin duruşu, Alimin sözleri geliyor gözlerimin önüne. Evlat acısı hiç biter mi?” dedi. Polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı bir grup tarafından dövülen ve geçirdiği beyin kanaması sonucu 10 Temmuz’da yaşamını yitiren Ali İsmail’in ölümüyle ilgili dava pazartesi günü Kayseri’de başlıyor. Adalet sistemi sınav verecek Kuzeni Okan Korkmaz, Ali’nin gelecekle ilgili hayallerini anlattı. Gözyaşları bir an olsun dinmeyen anne Emel Korkmaz, “O hayat dolu bir insandı. Alim insanları, hayvanları, doğayı, ama herkesi çok severdi. Karıncanın bile incitilmesini istemezdi. Şimdi onu incitenler, hayallerini çalanlar, bizi ölene kadar acıya boğanlar, ellerini serbestçe sallayıp aramızda dolaşıyor. Acımız, bu adaletsiz duruma göre dinebilir mi? ‘Evlat acısı zordur’ demekle acılar dinmiyor. Hâlâ oğlum gelecek diye bekliyorum. Her gün oğlumun kapıyı çalıp, boynu Hâlâ Alimi bekliyorum ma sarılacağını düşünüyorum. Beddua etmek bize yakışmıyor ama bize bu acıyı reva görenlerin, benzer bir acıyı yaşamalarını isterim” dedi. li sevgisizliğe yenildi Ali’nin ölümünün ardından Türkiye’nin dört bir yanından tepkiler yükseldiğini anlatan Emel Korkmaz, “Bu tepki sadece Ali İsmail’in hukuk karşısındaki adaletsizliği değil elbette. Ülkemizin bütün gençlerine yönelik kısıtlamalar var. Özgürlük isteyen evlatlarımız öldürüldü, binlercesi içeri, cezaevlerine atıldı. Bu gençlere yazık değil mi? Binlerce ananın ahı, ağıdı, gözyaşları biter mi? Eşim, çocuklarımız topluma yararlı gençler olsunlar diye, halen inşaatlarda çalışıyor. 28 yıl yurtdışında kaldı. Biz çocuklarımızı sevgiyle büyüttük ama ne oldu? Onlar sevgisizliğe yenildi. Şimdi bütün annelere soruyorum, hangi anne çocuğunun bu durumuna seyirci kalabilir, hangi anne bu acıyı unutabilir? Hiçbir şeyin evladımı geri getiremeyeceğini bildiğim için, bari evladımı benden koparanlar cezalandırılsın istiyorum” dedi. A ocuklarının yüzüne nasıl bakıyorlar? Oğlunun fotoğraflarını elinden düşürmeyen Emel Korkmaz, “Ali İsmail’in bir annesi varken, binlerce annesi oldu. Yuvamdan, yüreğimden koparılan Ali İsmail’le birlikte binlerce Ali İsmail’ler oldu. Bu yaşadıklarımızın en anlamlı fotoğ Ç rafı. Ülkenin dört bir yanından yükselen tepkiler yaşanan hukuksuzluğadır. Çocuklarımızın katilleri bilindiği halde gizleniyor. Bunu artık sağır sultan biliyor, inşallah bilmesi gerekenler de öğrenir. Gözlerimin nuru Alime her baktığımda içim gidiyor. O aydınlık yüzlüm, o güzelim evladımın ‘Vurmayın, öldüm’ çığlıklarını duyuyorum. Eli kırılası iblisler, şimdi yuvalarında nasıl rahat yatabiliyor, çocuklarının yüzüne nasıl bakabiliyorlar?” dedi. Ali İsmail bu ülkenin sembolü Ali İsmail’in Eskişehir’de ev arkadaşı olan kuzeni Okan Korkmaz da Ali’nin hayallerini, geleceğe yönelik planlarını anlattı. Korkmaz, “Ali İsmail’le birlikte İngilizce öğretmenliği okuyorduk. Onun bu bölümü seçmesinin nedeni mütercim tercüman olmaktı. Çeviri yapmakla daha çok şey öğreneceğine inanıyordu. Değişik kültürlere çok meraklıydı. Okuduklarından mutlaka bir şey çıkarır, notlar alırdı. Dava süreci tam bir muamma. Davayı Kayseri’ye almakla, tepkileri azaltmak isteyenler, mutlu olacaklarını zannetmesinler. Öğrencisini sahiplenen Eskişehirliler, Ali İsmail’i Kayseri’de de, başka yerde de yalnız bırakmayacaklar. Hükümetin göstere göstere ortam hazırlamasının işe yarayacağı kanaatinde değilim. Bana kalırsa, artık Ali İsmail, bu ülkenin sembolü oldu” dedi. Ali’nin ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz da Ali’nin ölümünde de soruşturmada bir ilerleme olmadığını, kamera kayıtlarının silindiğini anımsattı. Korkmaz, “Görüntülerde yer alan 3 polis hâlâ serbest ve görevlerine devam ediyor, bellerinde silah taşıyor. Bunun hiçbir hukuki yanı yok. Dava Eskişehir’in güvenli olmadığı gerekçesiyle Kayseri’ye taşındı. Oysa ki Eskişehir, Şerzan Kurt, Uğur Kaymaz gibi toplumsal önem arz eden ve muhatabının emniyet birimlerinin oldu ğu davaların güvenlik sebebiyle taşındığı bir şehirdir. Davanın Kayseri’ye taşınması yetmedi, yargılamayı 4 farklı kente parçaladılar. Bu dava sadece Korkmaz ailesinin davası değildir. Bu dava artık özgürlük isteyen herkesin davasıdır. Davamıza sahip çıkmak zorundayız” dedi. Soruşturma sürecinde yaşanan hukuksuzluklar nedeniyle davanın sonucundan da endişe ettiklerini belirten Gürkan Kork maz, “Bu davanın işleyişi, adaletin nasıl işlediğinin de bir göstergesi. Bu davada yaralanan adalet duygusu ile birlikte adil bir sonucun çıkmaması durumunda insanlarımızda adalete olan güven duygusu da yok olacağı kanaatindeyim. Bunun bu şekilde sonuçlanmaması için Türkiye’nin dört bir yanından gelen avukatlar ve yurttaşlar var” diye konuştu. Ali İsmail davasını takip ede bilmek için sivil toplum örgütleri de harekete geçti. Davayı izlemek isteyenler için Türkiye’nin dört bir yanından otobüsler kaldırılacak. Kayseri’ye gidecek otobüsler, Eskişehir’de 2 Şubat Pazar günü saat 22.00’de Espark AVM önünden otobüsler Kayseri’ye hareket edecek. Ayrıca, Ali’nin memleketi Hatay, Ankara, İstanbul, İzmir ve Türkiye’nin pek çok ilinden de otobüslerle katılımcılar dava için Kayseri’ye gidecek. Kayseri’de oluşturulan iletişim masası 0507 145 32 70 numaralı telefondan katılımcılara yardımcı olacak. Birçok ilden otobüs kaldırılacak 78’LİLER GİRİŞİMİ Koyuncu ve Kaya anıldı KAYHAN AYHAN 78’liler Girişimi’nin 14. Dayanışma ve Dostluk Gecesi’nde Ahmet Kaya ve Kazım Koyuncu anıldı. Gecede, Türkiye’de kesintisiz 27 yıl en uzun hapis yatan Ali Oruç’a da plaket verildi. Çağlayan Salon Figaro’da önceki gece gerçekleştirilen geceye Niyazi Koyuncu, Gülten Kaya, HDP Şişli Belediye Eşbaşkan Adayı Ayşe Berktay, CHP Beyoğlu Belediye Başkan Aday Adayı Şahin Özdemir, BDP İstanbul İl Eşbaşkanı Emrullah Bingül, gazetemiz istihbarat şefi Cengiz Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. 78’liler Girişimi Türkiye Sözcüsü Celalettin Can, Türkiye’de en uzun süre kesintisiz 27 yıl hapis yatan Ali Oruç’a plaket verdi. Ardından Ahmet Kaya için hazırlanan klip gösterildi. Klibin ardından sahneye çıkan Gülten Kaya’ya plaketini Celalettin Can ve Cengiz Yıldırım verdi. Gülten Kaya burada yaptığı konuşmada, “Bizler yorulmadan yolumuza devam etmeliyiz” diye konuştu. Gecenin sonlarına doğru da Kazım Koyuncu için hazırlanan sinevizyon gösterildi. CEZAEVİ VE HAK İHLALLERİ RAPORU İSTANBUL BAROSU BAŞKANI KOCASAKAL: İşkence, tecrit ve baskı sürüyor İstanbul Haber Servisi Tecrite Karşı Mücadele Platformu, “F Tipi Hapishanelerde Yaşanan İşkence ve Hak İhlalleriOcak 2014” raporunu dün Galatasaray Meydanı’nda düzenlediği eylemde açıkladı. Platform adına Zarife Çamalan tarafından yapılan açıklamada, “Cezaevlerinde faşist yasalarınızın ve baskıcı yönetmeliklerinizin bile uygulanmadığı, tamamen keyfi uygulamaların yapıldığı açıkça ortada. Devrimci tutuklular, akıl tutulması yaratan, baskıya, tecritte psikolojik ve fiili işkencelere karşı mücadele ediyor. Çocuk yaştaki tutsaklar üzerinde uygulanan taciz, tecavüz, şiddete son verilsin. Çıplak arama, sohbet haklarının gaspına, iletişim yasaklarına, revire çıkmak isteyen tutsakların üzerinde uygulanan keyfiliklere, hasta tutsakların hücrelerde tecrit altında tutulmalarına son verilsin” denildi. Çırpındıkça bataklığa saplanıyorlar İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından yaşanan gelişmeleri “Emniyet, savcının emrini yerine getirmiyor, bu yeniçeri ayaklanmasıdır. Bataklığa düştüler çıkmak için çırpınıyorlar ama daha da batıyorlar” şeklinde değerlendirdi. Eski YÖK başkanlarından Prof. Dr. Erdoğan Teziç, “Yargı; yasama ve yürütmenin baskısından kurtarılmalı. Yargı kendi mecrasında sorunun çözümünü üretebilir” dedi. Dün Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampusu’nda “Nasıl Yargı, Kimin Yargısı” başlıklı Ulusal Yargı Sempozyumu gerçekleştirildi. Sempozyumda konuşan Kocasakal, yolsuzluk soruşturmasına değinerek “Hükümet ve cemaat birlikte yediler, birlikte hesap verecekler” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle