06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 ŞUBAT 2014 PAZAR 6 HABERLER Eski Halkbank müdürünün, verdiği kredilerle kurumun risk rekoru kırmasına neden olduğu anlaşıldı Bankayı batağa sürüklemiş u Rüşvet aldığı iddiasıyla tutuklanan Aslan’ın genel müdürü olduğu Halkbank’ın riskli kredi tutarının rekor oranda arttığını belirlendi. MAHMUT LICALI Bırakın Çöksün Umut Oran Meclis’te soru önergesi veriyor Başbakan’a, rüşvet ve yolsuzluk davaları ile ilgili... Ama hükümetin iki kurumu BTK (Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu) ile TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) bu soru önergesine yayın yasağı koyuyor. Nedeni, mahkemenin rüşvet ve yolsuzluk davasına gizlilik yasağı.. Aslında bu, Meclis’e konmuş bir konuşma yasağı! Rüşşşş ve yolsssss demek, konuşmak yasak! Duyurmak da, yazmak da! 4 bakan devrilmiş, bir kısmının oğulları içeride, yolsuzluk edebiyatımıza ayakkabı kutuları, kasalar eklenmiş, B. Erdoğan baba şemsiyesi altında tutuklanmaktan sıyırmış.. Bizzat Başbakan’a, oğullarına, bakanlarına ait olduğu söylenen ve Urla’daki villaların yapımı ve bölgenin sit alanı olmaktan çıkartılması üzerine telefon görüşmeleri, talimatlar, kaymakamın elinin kolunun bağlanması için bakanlık girişimleri internette dolaşıyor… Ama konuşmak yasak.. Belgelere, iddialara, yayına, mahkemece ve iletişim kurumlarınca, öğrenme, bilme, bilgiyi paylaşım yasakları konacak ki, çekilen siyah perdenin ardında olan bitenleri a) millet öğrenmesin, b) iddialar örtbas edilsin, c) iddialar hafifletilsin, yumuşatılsın, önemsizleştirilsin ve ortadan kaldırılsın… Amaç hükümeti temize çıkartmak ve şu karara vardırmak: Bütün bu iddialar, “devlet içinde bir çete” tarafından, Allah’ın ülkeye özel olarak gönderdiği pirüpak iktidarı ve liderini yıpratmak ve yıkmak amacıyla yapılıyor… İşte, ilk yolsuzluk ve rüşvet iddianamesi berhava noktasına getirildi. “Cemaat savcısı” yerine “iktidar savcısı” bu işe bakacak. Tabii paraları dağıtma merkezinde oturan adamı da öncelikle bıraktılar. O giderse, zaten ortada rüşvet falan da kalmaz! İktidar bu “çeteyi” orduya ve demokratlara karşı alabildiğine kullandı.. Aralarında “paylaşım savaşı” çıkınca ve kirli çamaşırlar ortaya serilince, onları “temizleme çetesi” devreye sokuldu.. Tetikçiyi de temizleme, mafya dünyasında sık seyrettiğimiz bir film senaryosudur. Ülkede yasacılık, anayasacılık oynanıyor. Aslında hiçbiri yok! O halde özellikle yasal olmayan yayın yasaklarını kimse takmamalı! Bırakalım her şeyi yasaklasınlar! Türkiye dut yemiş bülbüle dönsün! Demokrasi yasa anayasa varmış gibi yapanların üzerindeki son uyduruk elbise de düşsün, kralın çıplaklığı ortaya çıksın.. Aslında çukurun dibine düştük de, orada olmadığımız algısı sanısı var.. HHH Şu yolsuzluk ve rüşvet iddialarının onda biri bile olsa hemen istifa etmesi gereken iktidar, şimdi içeri tıktıklarının en büyük dostu. Evet şu “cemaat”in ne kötü olduğunu tam da sizden öğrenecektik! Düne kadar yarım ağızla, evet aralarında Suçsuzlar var ama ortada darbeciler de var diyenler ortalığı doldurdu.. Bu konuda yazmaktan, konuşmaktan korkan ve üstelik cemaate yamananlar.. Şimdi hepsi en büyük demokrat, cesaretlenmişler.. Artık darbe iddialarına inanan tek kişi kalmadı! Bu güzel tabii, yıkılsın hapishane kapıları, tek tek çıkıyorlar, yüreğimiz ferahlıyor, yıllardır söylediğimiz bu! Ama herkes, masum insanların içeride çürütülmesindeki öldürülmesindeki payını hesap etsin. Ne demişti Başbakan: Ulan hepiniz oradaydınız! HHH Başbakan’ın müttefiklere ihtiyacı var. Orduya kurulan tuzağı ortaya çıkarmak ve geçmiş 6 kepaze yılın izlerini silmek, en önemli “görev”. Silivri’nin acele boşaltılması gerekir.. Çünkü “paralel devlet”e yargılamalar geliyor. “Paralel yapı” olarak ün yapanlara ne kadar sansasyonel nitelikli dava açarlarsa, casusluk, devlet sırlarını satmak veya açığa çıkarmak gibi, rüşşş ve yolsss’luk davaları da o kadar çok sisler arasında kalacak… TIR’ı durduranlara casus suçlaması.. Savcı emirlerini uygulayan polislere gizli örgüt suçlaması.. Durun, bu daha başlangıç.. Çeşitli kesimler arasında ilişkiler ağını kurup dört başlı bir gizli yapı da ortaya çıkartırlar mı? Tabii bir savcı kalkıp da 1 numarayı arar mı? MİTpolis bir şema yapar, bir numarayı en tepeye oturtur mu? Savcılık taaa Pensilvanya’ya “gel ifade ver” çağrısı çıkartır mı? Kırmızı bülten falan filan?! Yukarıdaki senaryo tanıdık geliyor size, biliyorum. Bir numara bir numara diye diye dolaştılar ortalıkta.. İlhan Abi’yi, fikri bir numara diye başa oturttular. Bir canımızı daha kopartıp aldılar aramızdan. Ayşe Sucu, Diyanet’te uzun süre çalıştıktan sonra işine son verilen çağdaş ilahiyatçımız. Önceki gece sosyal medyada bir düşüncesini paylaştı: “Adalet, adalet, adalet... Adaletin olmadığı yerde ne din vardır, ne ahlak vardır ne de insanca yaşamak vardır.” İktidar savaşını sürdürenlere bakın. Her ikisi de dini referanslı yapılar. Yaşadıklarımızı Ayşe Sucu’nun yukarıdaki terazisine vurun! İyi pazarlar diyeceğim yine ve her şeye rağmen.. Çünkü ülkenin çağdaşlığa yürüyüşü engellenemeyecek… Sarraf da borcunu ödemedi 17 Aralık soruşturmasında tutuklanan İran asıllı Rıza Sarraf’ın ise Halkbankası AŞ’nin yüzde 99 ortaklık payıyla kurduğu Halk Leasing şirketine yüklü miktarda borcu olduğu ortaya çıktı. Sarraf’ın 12 turulan alt komisyona CHP’li üyeler Turgay Develi, Kamer Genç, Haydar Akar ve Alaattin Yüksel katıldı. 2012 yılı hesapları denetlenen Halkbank’ın bir yıl içinde riskli kredi tutarını yüzde 722 oranında artırdığı ortaya çıktı. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında tutuklu bulunan Süleyman Aslan’ın, Temmuz 2011 tarihinde Halkbank Genel Müdürü görevine gelmesinin ardından bankanın bir yıl içindeki riskli kredi miktarı rekor kırdı. Sayıştay raporlarına da yansıyan verilere göre 2011 yılında bankanın ticari ve bireysel bütün krediler içinde karşılığı olmayan riskli kredi tutarı 641 milyon 370 bin TL olarak gerçekleşti. Aslan’ın görev gelmesinin ardından 2012 yılında ise bireysel ve ticari bütün kredilerde risk tutarı milyon dolar değerindeki jet uçağını Halk Leasing kiralama şirketinden kiraladığı ortaya çıktı. Ancak Sarraf’ın eşi Ebru Gündeş’e hediye ettiği uçağın taksitlerini ödemediği için şirkete iade edildiği öğrenildi. yüzde 199 oranında artarak 1 milyar 910 milyon 627 bin TL’ye çıktı. Ancak Halkbank’ın asıl rekor kırdığı alan 1 milyon TL üstü ticari kredilerde yaşandı. Buna göre Halkbank 2011 yılı içinde 34 kişiye 1 milyon TL’nin üzerindeki tutarda kredi verirken riskli kredi tutarı 146 milyon 464 bin TL olarak gerçekleşti. Aslan’ın göreve gelmesinin ardından 2012 yılı içerisinde banka 69 firmaya 1 milyon TL’nin üzerinde ticari kredi verdi. 2012’de bankanın 69 firmaya verdiği kredilerdeki risk tutarı 1 milyar 204 milyon 322 bin TL oldu. Buna göre Aslan’ın göreve gelmesinin ardından bankanın 1 milyon TL üzerindeki ticari kredilerde risk yüzde 722 oranında artış gösterdi. Bankanın 2012 yılında yalnızca 69 kişiye verdiği kredilerdeki risk tutarı bankanın toplam risk tutarının yüzde 63’ünü oluşturdu. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan, Halkbank güçlendiği için operasyon yapıldığını savunurken yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında ayakkabı kutusundan milyonlarca dolar çıkan ve rüşvet almakla suçlanan Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın bu göreve gelmesinin ardından bankanın riskli kredi tutarı yüzde 722 oranında arttı. Aslan göreve geldikten sonra 1 milyon TL üstü ticari kredilerdeki karşılığı olmayan risk tutarı 146 milyon TL’den, bir yıl içinde 1 milyar 204 milyon TL’ye sıçradı. Erdoğan, 17 Aralık operasyonunun ardından, evindeki ayakkabı kutusunda 4.5 milyon dolar bulunan ve rüşvet aldığı iddiasıyla tutuklanan Aslan’ın genel müdürü olduğu Halkbank’ın dünyanın en güçlü bankalarından biri olduğu ve bu nedenle operasyon yapıldığını savunurken 2012 yılı hesaplarını denetleyen TBMM KİT Komisyonu, Aslan döneminde bankanın riskli kredi tutarının rekor oranda arttığını belirledi. KİT Komisyonu bünyesinde oluş Yüksek tutarlı ve riskli krediler bankanın 27 farklı şubesinden sağlandı. Buna göre Anadolu Kurumsal Şubesi’nden bir firmaya verilen kredinin 725 milyon 540 bin 504 TL tutarında, Başkent Kurumsal Şubesi’nden bir firmaya verilen kredinin 134 milyon 375 bin 181 TL tutarında, Antalya Ticari Şubesi’nden de bir firmaya verilen kredinin 110 milyon 738 bin 299 TL tutarında riskli olduğu belirlendi. Yalnızca söz konusu 3 kredideki risk tutarı 970 milyon 653 bin 984 TL’yle 1 milyar TL’ye yaklaştı. Sayıştay raporlarında, bankadan yüksek tutarlı kredi çeken ve AKP’ye yakın olan bir firmanın da teminat gösterdiği arazinin Hazine’ye ait olduğu yönünde tespit yapıldı. Başbakan Erdoğan, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda rüşvet aldığı iddiasıyla Genel Müdür Aslan’ın tutuklanmasının Halkbank’ı yıpratmaya yönelik olduğunu savunmuştu. Erdoğan, “Halk Bankası, 11 yıl önce millete yük oluyordu, tam 6 kat büyüttük. Piyasa değerini 25 milyar dolara çıkardık. Bu bankayı, bu kamu bankasını, milli bankayı hedefe koydular. Neden? Bu banka faiz lobisinin ayağına basıyor. Bu banka Türkiye düşmanlarını ürkütüyor” diye konuşmuştu. Aslan payı büyük şirketlere Erdoğan bankayı savunmuştu BALYOZ AVUKATI ERSÖZ TAHLİYE İSTEDİ ALEMDAROĞLU HÂL HASTANEDE Fotoğraf: SERKAN YILDIZ deliller ‘Yaratılan Ateş sorunu devam ediyor İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasından 6 aydır tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nde rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’nun tedavisi sürüyor. Avukatı Metin Çetinbaş “Ayakta duramayacak halde. Sürekli ateşi çıkıyor. Ateşini düşürmekte zorluk çekiliyor” dedi. Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 5 Ağustos 2013 tarihinde 15 yıl 8 ay 22 gün hapis cezasına çarptırılarak aynı gün tutuklanan 75 yaşındaki Kemal Alemdaroğlu, 29 Ocak Çarşamba günü eşi ile görüşmesi sırasında fenalaşmıştı. Silivri Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alan Prof. Dr. Alemdaroğlu’nun avukatı Metin Çetinbaş, dün hastaneye giderek doktorlardan bilgi aldı. Müvekkilinin idrar yollarında iltihaplanma ve prostat sorunu bulunduğunu ifade eden Çetinbaş, “Son 3 haftadır kendine iyi bakmamıştı. Bir de bunun üzerine gribal enfeksiyona da yakalandı. Bundan dolayı telefon bile kaldıramayacak duruma gelmişti. Eşi ziyaret esnasında durumunu fark etti ve hastaneye kaldırıldı” dedi. Prof. Dr. Alemdaroğlu’nun tedavisine yoğun bakımda değil normal serviste devam edildiğini anlatan Çetinbaş, “Gerekli işlemler yapılmış. Pazartesi günü tahlil sonuçları belli olacak. Bu sonuçlara göre tedavisine nasıl devam edileceği belli olacak. Ayakta duramayacak halde. Sürekli ateşi çıkıyor. Ateşini düşürmekte zorluk çekiliyor” diye konuştu. Avukat Çetinbaş, Alemdaroğlu’nun sağlık durumu nedeniyle herhangi bir tahliye başvurusu yapmayacaklarını ifade etti. hukuk dışı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Balyoz davasında Çetin Doğan ve Hakan Büyük’ün avukatı Hüseyin Ersöz, TÜBİTAK raporuyla 5 no’lu harddiskin “sahteliğinin” ortaya çıktığı gerekçesiyle başvurduğu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan, 9. Ceza Dairesi’nin onama kararına karşı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na itiraz etmesini istedi. Ersöz, müvekkilleri hakkında tahliye kararı verilmesini de talep etti. Avukat Ersöz, İstanbul Başsavcılığı aracılığıyla geçen cuma günü Yargıtay Başsavcılığı’na bir dilekçe gönderdi. Müvekkillere isnat edilen suçlamalara dayanak dijital dokümanlar arasında gösterilen 5 no’lu harddisk üzerinde Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığı ile Arsenal Consulting Inc Adli Bilişim Şirketi’nin iki rapor hazırladığını belirten Ersöz, dilekçesinde “Bu incelemeler sonucunda yaİstanbul Haber Serpılan tespitler netivisi Balyoz davasıncesinde, suç konuda suç tarihinde kamu görevlisi olduğu su manipülatif dijital dokümanların gerekçesiyle 4 yıl hasistem saati ve taripis cezası yarı oranınhi değiştirilmiş başda artırılarak 6 yıla çıkarılan emekli Albay ka bir bilgisayardan aktarıldığı ifaHakan Büyük’ün avukatı Hüseyin Ersöz, de edilmiştir. Bu müvekkilinin suç tatespit ve değerlen rihinde emekli oldu5 No’lu harddiskin ğuna dikkat çekerek hukuka aykırı delil kararın düzeltilmesini niteliğinde olduğuistedi. Ersöz dilekçenun en önemli kasinde şu açıklamaya nıtı oluşturmaktayer verdi: “Müvekkilin dır” dedi. Bu hardfiili durumu ile örtüşdiske ilişkin Poyrazmeyen ceza arttırımı köy davasına bakan yasaya aykırılık oluşİstanbul 12. Ağır Ceturmaktadır.” za Mahkemesi’nin de bilirkişi incelemesi yaptırdığını anımsatan Ersöz, TÜBİTAK’ta görevli bilirkişiler tarafından yapılan incelemenin diğer iki raporla örtüştüğünü vurguladı. Bu delillerdeki hukuka kesin aykırılık hallerinin incelenmeden Balyoz davasında karar verildiğini anımsatan Ersöz, bu rapordan hareketle İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yaptırılacak olan bir bilirkişi incelemesi neticesinde maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını sağlayacak olan bu tespitlerin, sanıkların hukuki durumlarını etkileyecek nitelikte olduğunu belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Balyoz’daki onama kararına karşı Ceza Genel Kurulu’na itiraz etmesini istedi. Müvekkili emekli Albay Hakan Büyük’ün 16 Ekim 2009’da emekli olduğunu anımsatan Ersöz, suç tarihinin ise iddianameye 21 Şubat 2011 olarak yazıldığını kaydetti. Ersöz, buna karşın müvekkilinin cezasının kamu görevlisi gibi olduğu varsayımıyla yarı oranında artırıldığını, bunun da bozma nedeni olduğunu kaydetti. Özgürlük talebi İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında yargılanan askerlerin yakınlarının oluşturduğu “Vardiya Bizde Platformu” dün birkez daha İstanbul ve İzmir’de yaptıkları eylemlerde ‘orduya kumpas kurulduğu’ iddiasını hatırlatarak bunun gereğinin yapılmasını istedi. Platform üyeleri, İstanbul Beşiktaş’taki “Demokrasi Anıtı” önünde yaptıkları “Sessiz Çığlık” eyleminde, yıllarca tutuklu olan ağır hastaların bir an önce tahliye edilmesini istedi. Buradaki eyleme CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay da katılarak destek verdi. Eylemde, Ergenekon soruşturmaları sırasında kendisine yapılan suçlamalara dayanamayarak intihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar da anıldı. Balyoz’da 18 yıl hapse çarptırılan ve Ergenekon davasından da hapis cezası verilen Albay Cengiz Köylü’nün eşi Gamze Köylü platform adına yaptığı açıklamada “Yetkili makamlarda oturanların duyarsız ve samimiyetsiz tavırları, Türk milletini çileden çıkarmaktadır” dedi. Öte yandan Balyoz Planı davası hükümlüsü TSK mensubu muvazzaf ve emekli subayların cezaevlerinde yaptıkları resim, maket, ebru sanatı çalışmaları dün Ortaköy Afife Jale Sahnesi’nde sergilendi. Vardiya Bizde Platformu tarafından oluşturulan “Özgür Tutsaklardan Tutsak Eserler”’ adını taşıyan sergide, Maltepe ve Hasdal’da tutuklu bulunan subayın eserleri yer aldı. Sergide Deniz Kurmay Albay Derya Günergin’nin eşi Nilüfer Günergin “12. sergimiz. Sergilenen eserlerde aileye, denize ve özgürlüğe duyulan özlem var” dedi. Tutsak eserler sergisi düzeltilsin Karar İstanbul Haber Servisi Balyoz davasından 18 yıl hapse çarptırılan emekli tuğamiral Cem Aziz Çakmak’ın cezası ağır hastalığı nedeniyle 6 ay ertelendi. Çakmak, dün Silivri Cezaevi’nden tahliye edildi. Çakmak, kanser nedeniyle Yedikule Göğüs Hastanesi’nde tedavi görüyordu. Çakmak’ın avukatının, 30 Ocak günü başvurduğu Bakırköy İnfaz Savcılığı, Adli Tıp’tan rapor istedi. Kurumdan alınan raporları inceleyen savcılık, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nden Çakmak’ın başka davalarda yargılanıp yargılanmadığını içeren yazının gönderilmesini istedi. Ancak TEM yazıyı geciktirdi. Bunun üzerine Silivri’deki askeri yetkililerin devreye girmesiyle TEM’in yazıyı önceki gün gönderdiği öne sürüldü. Çakmak’ın ablası, kardeşinin tedavisine Ankara GATA’da devam edeceğini söylerken anne ve babasının hastalığı bilmediğini aktardı. Çakmak’ın cezası ertelendi Alevilere yönelik Hak İhlalleri İzleme Raporu açıklandı: Baskı ve asimilasyon arttı İstanbul Haber Servisi Alevilere yönelik hak ihlalleri hakkında Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği tarafından hazırlanan “2013 Hak İhlalleri İzleme Raporu”, dün düzenlenen bir basın toplantısıyla açıklandı. Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, 2013 yılında Alevilere yönelik hak ihlallerinde yüzde 100’ün üzerinde bir artış yaşandığını belirterek “2013 yılında 142 hak ihlali yaşandı. Önceki yıla göre yüzde 100’den fazla artış var. Başbakan başta olmak üzere AKP kurmayları, Alevileri geleceğin teröristleri ilan etmeye yönelik algı çalışmaları yaptı” dedi. 2013 yılında, önceki yıllara göre Aleviler üzerinde çok farklı bir algı çalışması yürütüldüğünü savunan Ali Kenanoğlu şu değerlendirmeyi yaptı: “Aleviler yoğun olarak kriminalize operasyonlarına tabi tutuldular. 2013 yılında da Alevilere yönelik ayrımcı tutumlar, nefret söylemleri, inkâr, tahrifat ve asimilasyonun devam ettiği anlatılan raporda şu ifadeler yer aldı: “Gezi Direnişi süresince polisin şiddetiyle yaşamını yitiren altı genç de Alevi idi. Bu süreçte polis Alevi mahallelerini abluka altına alarak aşırı güç kullanımında bulundu. ” Hak İhlalleri İzleme Raporu’na göre Alevilere yönelik ayrımcı tutumlar ve asimilasyon şu biçimlerde devam etti: Aleviler sistematik olarak fişlemeye tabi tutuldu. Alevilere yönelik yaşamın tüm alanlarında okul, askeriye, işyeri, mezarlıklar, medya organları hakaret, inkâr, tahrifat ve asimilasyon devam etti. Alevilere yönelik baskılar sürdü. İstanbul’da yapılan 3. köprüye Yavuz Sultan Selim adı verildi. TSK’de Alevi askerlere hakaretler edildi, şüpheli ölümler yaşandı. Rapordan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle