07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 2014 PAZARTESİ 4 HABERLER AKP iktidarı Emniyet ve kamu kurumlarındaki değişikliklerin ardından 6 valiyi merkeze çekti Sıra ‘cemaatçi’ valilerde ALİCAN ULUDAĞ ANKARA 17 Aralık operasyonunun ardından Emniyet’te binlerce emniyet müdürünün ve polisin görev yerlerini değiştiren hükümet, bu kez valilere el atarak cemaate yakın isimleri pasifize etti. 14 kişilik valiler kararnamesi açıklayan AKP iktidarı, bu kapsamda 6 valiyi merkeze çekti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün imzaladığı 14 kişilik valiler kararnamesi dün Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararnameye göre Aksaray Valisi Selami Altınok, Bolu Valisi İbrahim Özçimen, Bilecik Valisi Halil İbrahim Akpınar, Bitlis Valisi Veysel Yurdakul, Iğdır Valisi Ahmet Pek ve Uşak Valisi Mehmet Ufuk Erden merkeze alındı. İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri Şeref Ataklı Aksaray Valiliği’ne, İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Hamdi Nayir Bilecik Valiliği’ne, Küçükçekmece Kaymakamı Orhan Öztürk Bitlis Valiliği’ne, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Zahteroğulları Bolu Valiliği’ne, Kayseri Vali Yardımcısı Davut Haner Iğdır Valiliği’ne, merkez valisi Orhan Alimoğlu Karabük Valiliği’ne, Karabük Valisi İzzettin Küçük Şanlıurfa Valiliği’ne ve Gaziosmanpaşa Kaymakamı Seddar Yavuz da Uşak Valiliği’ne atandı. yınbiraderi Vali Özçimen’in Burdur’dan Bolu’ya atanmasını sağladığını öne sürmüştü. Bolu, savcı Zekeriya Öz’ün sürgün olarak gönderildiği il olmasıyla son dönemde gündeme gelmişti. Altınok’un durumu Selami Altınok, 19 Aralık operasyonunun yapıldığı gün, İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevine vekâleten atandı. Hüseyin Çapkın ise görevinden alındı. Altınok’un kadrosu ise Aksaray Valiliği’nde kaldı. Dünkü kararname ile Altınok’un kadrosu merkeze alındı. Altınok’un önümüzdeki günlerde İstanbul Valiliği’ne atamasının asaleten yapılması bekleniyor. AKP’liye ‘zübük’ diyen vali Bilecik Valisi Halil İbrahim Akpınar’ın adı ise Bolu Valiliği döneminde AKP’li belediye başkanı Alaaddin Yılmaz ile yaşadığı anlaşmazlıkla anımsandı. Akpınar, bu kentten ayrılırken, “Sadece bir tek zübük diye adlandırdığım şahıs hariç hakkım varsa herkese helal olsun. Allah onu ıslah etsin” demişti. Kararnamede en dikkat çeken isim ise Iğdır Valiliği’nden alınan Ahmet Pek oldu. Merkeze çekilen Pek, 2007’de başlayan Ergenekon operasyonları sıra sında Emniyet GeAhmet nel Müdürlüğü’nde Pek Kayınbirader merkeze Merkeze çekilen Bolu Valisi Özçimen’in adı, “cemaatin Emniyet imamı” Osman Hilmi Özdil’in kayınbiraderi olduğu iddiasıyla gündeme gelmişti. Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun, 2010’da mülkiye müfettişlerine verdiği ifadede, Özdil’in nüfuzunu kullanarak ka Ergenekon’u yönetti kritik görevler üstlendi. Pek’in ismi, 2006 yılında dönemin Emniyet genel müdür yardımcılarından Necati Altıntaş ve personel daire başkanı İbrahim Selvi tarafından hazırlanan “Emniyet’teki FTipi Yapılanma” başlıklı raporda, “polis içindeki Fethullahçı örgütlenmenin etkin elemanları” adlı listede yer aldı. Pek, 2007’de başlayan Ergenekon operasyonları sırasında Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Dairesi Başkanı olarak görev yaptı. Pek, 21 Şubat 2011 tarihinde ise Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı görevine yükseldi. 2012’de Iğdır Valiliği’ne atanan Pek’in o dönem başında bulunduğu Emniyet KOM Dairesi, Ergenekon operasyonlarını merkezden yöneten birimdi. İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olduğu dönemde Pek, TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyelerine “Bir emir versek kötü muameleleri önleyebiliriz. Ama o zaman da müthiş bir suç patlaması olur” demişti. Suçbirliği Kolay da Güçbirliği Neden Zor? Suçbirliği her zaman çok kolay oluyor. Ortak amaçlar, ortak çıkarlar kolayca bir araya geliyor. Sonrası yaşananlardır. Ama güçbirliği her zaman çok zor oluyor. CHP içinde bile güçbirliği oluşamıyor. Yerel seçimler partiyi karıştırıyor. Aday seçimleri dağılmalara yol açıyor. Demek ki partide bir ortak ilke sorunu var. Bir partide, bir oluşumda, paylaşılmış ortak ilke yoksa, iş gelir, koltuk paylaşımına dayanır. Bu da dağılmalara yol açar. Normal koşullarda bu gelişmeler de normaldir. Ayrı partiler, kendi kimlikleriyle seçime girer. Kendi ilkeleri, kendi adayları, kendi yöntemleri vardır. Bu farklılıklar seçme zenginliği yaratır. Demokratik seçimlerin erdemi buradadır. Ama bugün, o gün değildir. HHH CHP, oy oranını yükseltme çizgisindedir. Seçimi kazanması ülkenin kaderini değiştirecektir. Türkiye İşçi Partisi hareketlidir, enerjisi yüksektir, üyeleri çok aktiftir. DSP işlevi zayıf da olsa varlığını sürdürmektedir. TKP en ilkeli parti olmalıdır. CHP dışındaki partilerin seçim barajını aşma şansları ya yoktur ya da zayıftır. Bu durumda güçbirliği nasıl yapılabilir? CHP öncülük etmeli, çağrı yapmalıdır. Güçbirliği AKP iktidarını değiştirmenin tek anahtarıdır. Soldaki bütün partiler bu çağrıya yanıt vermelidir. Bu seçimde hiçbir aday kendini öne sürmemeli, partisi için çalışmalıdır. Aday seçimleri yanlış olabilir. Seçilen aday en uygun aday olmayabilir. Bunun tartışması daha sonraya bırakılmalıdır. Parti içinde de, partiler arasında da güçbirliği yapılmaması AKP iktidarının sürmesi demektir. AKP iktidarı, kendisi için bile zararlıdır. Ancak AKP iktidar olmaya mahkumdur. Öyle bir yola girmişlerdir ki, iktidardan düşmek, siyasal sonları olacaktır. Bunu bilerek her yola başvurarak iktidarda kalmaya çalışacaklardır. Bu seçimler normal demokratik seçimler olmayacaktır. Ülke çok tehlikeli bir dönemeçtedir. Yolsuzluklar, rüşvetler ortaya çıkmıştır. İktidar ittifakı bozulmuştur. İktidar bocalamaktadır. Ülke bu iktidarın tutumuyla bölünmüştür. Dış politika iflas etmiştir. Ekonomik dengeler altüst olmuştur. AKP iktidarı düşmemek için her yola başvuracaktır. İktidarı değiştirmenin tek yolu güçbirliğidir. Güçbirliği yapmamak, AKP’ye iktidar yolunu yeniden açmak demektir. Bunun tarihsel sorumluluğu vardır. Ankara Belediye Başkanlığı geçmişte CHP ile DSP çekişmesi yüzünden AKP’ye kaptırılmıştır. Unutulmasın ki AKP’nin umudu karşısındaki güçlerin dağınıklığıdır. AKP bugün kendi yandaşlarını bile ikna etmekte zorluk çekmektedir. Bugün ülkenin kaderini değiştirme olanağı vardır. Bu olanak heba edilmemelidir. Güçbirliği. İş işten geçmeden... Prof. Dr. Ceylan, cemaatin devlet içinde devlet olduğunu AKP’nin de buna göz yumduğunu söyledi ‘İki taraf da suçlu’ TÜREY KÖSE ANKARA ODTÜ Felsefe Bölümü’nden Prof. Dr. Yasin Ceylan, AKPcemaat kavgasını, “iktidargüç savaşı” olarak değerlendirirken, “İki taraf da oportüül’e ‘İslamlaştırma nist. Cemaatin rejimin içine sızıp devlet hiyerarşisi dışında kenpolitikası çok yanlış’ dedim di hiyerarşisini yaratması gayri Kavgada “paralel devlet, çeahlakidir, suçtur. Ama buna göz te, Haşhaşi” suçlamaları dile geyuman, rıza gösteren iktidar da tiriliyor. Bu üslubu nasıl değersuçludur. Bu kavganın sonunda lendiriyorsunuz? cemaat kaybedecek” dedi. Haşhaşin. Suikast kültürü. İslam Ceylan, ilahiyat kökenli, teolodünyasında düello gelişmedi, pusu ji temel ilgi alanlarından biri. EDP, gelişti. Batı’da insan şerefi için ölüYeşiller Sol Gelecek Partisi kurucu mü göze alır, bizde pusu kurar arlarından. Referandumda, “Yetmez kadan vurur. İslami değerler üzerinama evet” demiş. Bugün, “Pişma den ikisi de birbirini suçluyor. İslanım. HSYK’ye bu kadar cemaami değerler üzerinden bir dayanıştin sızacağını, hukuku ele geçima olamaz, yaşananlar bunun fiili receklerini, bu kadar insana zulispatıdır. İslami bir iktidar var 12 yılmedeceklerini nereden bileyim? dır, ona yardım eden cemaat var... Daha adil olacağını düşünmüşBirkaç ay önce kasımda, Cumtüm. Şimdi orduya kumpas kurhurbaşkanı ile Edinburg’ha gittik. duklarını iktidardakiler söylüCumhurbaşkanı’na arz ettim, “İsyor, yazık değil mi?” diyor. Ceylamlaştırma politikası çok yanlış” lan ile iktidarcemaat kavgası üzededim. Militan İslamlaştırma politirine sohbet ettik. kasından dolayı dindar olanla olma Kavga neden kaynaklanıyor? yan arasında saygı kalmadı. Okul Kavga iktidar, güç kavgasıdır. lara mescit yanlıştır, ortaokullise Değerler bazında bir kavga değilöğrencisi teneffüste gidip mescitte dir. Ben önde olayım, güç benim namaz kılacak, öbür dünya için haelimde olsun, kavgasıdır. zırlık yapacak, bu felaket 45 yıl önce Gülen harebir şey. Daha bu dünyaketinin İslami bir hareket yı anlamayan çocuk, öbür olmaktan ziyade, siyasi dünyaya hazırlık yapabir hareket olduğunu yazcak. Suudi Arabistan’da dım. Bir yıl önceki yazımyaşamış insanım. Orada da da Gülen hareketinin da kreşte başlar kızerkek maddi nesnelere dayanayrımı. “Türkiye’deki İsdığını ve her an çökmelamlaştırma nereye kaye hazır olduğunu yazdım. dar gidecek” diye sorİşte çöküyor. Türkiye’de dum. Cumhurbaşkanı, çökerse diğer ülkelerde “Öyle olamaz” dedi. Bade çöker. İktidarla birlikte Yasin Ceylan şörtülü öğretmeni tamam geldiler. Birbirlerine yaranladık, kara çarşaflı öğdımcı oldular. Cemaatin retmene ne diyeceğiz? insani değerler bazında kabul edilmeyecek tarafı, devletin kurumlarıltın nesil de dindar na sızmasıdır. nesil de tuzak’ Başbakan’a da Gülen’e de ki taraf da oportünist’ kayıtsız şartsız bağlı olan, itaat İktidar görmüyor muydu? edenler var. Nasıl değerlendiri İktidar görüyordu da, halk göryorsunuz? müyordu. Bu kadar yargıcın, sav Bir lidere ölesiye bağlı olmak, cının cemaatçi olduğunu bilmiyoro kişinin intiharıdır. İnsanlar prenduk. Bu derece cemaatin etkin olsiplere bağlanır, kişilere değil. Ceduğunu bilmiyorduk. Mevcut sismaat, milliyetçiliği öne çıkarmaktemin içine sirayet edip o sistela inandıkları dine de muhalif davmin amaçları dışında amaçlar orranıyor. İktidarın aksak da olsa bataya koyup devleti değiştirme, rejirış süreci projesi var, buna da karşı mi değiştirme, bu başlı başına gay çıktılar. Tabii, iktidar da samimi deri ahlaki bir olaydır. Kalkıp sokakğil. İktidarla cemaatin “altın nesil”i taki adamla uğraşmıyorlar, savcıyde “dindar nesil”i de tuzaktır. la, emniyet müdürüyle, yargıçla il“Gelecek nesiller bize benzesin” gileniyorlar. Yüksek seviyede , ma diyorlar. Gençleri kimsenin yönlenkam, nüfuz, para sahipleriyle ilişki dirme misyonu yoktur. kurup güç sahibi oluyorlar. Muhalif İktidarcemaat kavgasında oldukları bir rejimin içine sızıp güç nasıl bir yerde durmak gerekir? elde etmeleri, devlet hiyerarşisi dı İktidar sandıkla geldi, sandıkla şında kendi hiyerarşilerini yaratma gidebilirler. Bunlar neyle geldi, neyları gayri ahlakidir. Bu bir suçtur. le gidecek? Sızma politikasıyla gelFakat buna rıza gösteren, göz yumişler, gidişleri de dramatik oluyor. man iktidar da bu suçu işlemiştir. Seçimler nasıl etkilenir? İkisi de oportünist davrandılar. Bir Cemaatin seçimlerde fazla etbirlerini kullanıp fırsatçılık yaptılar. kin olacağını tahmin etmiyorum. Sonunda hükümet anladı ki, onOy verenler bazında fazla güçlelar daha fazla oportünist. Hüküme ri yok. Para ve makam düzleminde ti devirmeyi göze alacak kadar güç etkinlikleri var. sahibi olmuşlar. Bu kavganın sonu ne olacak? Ortaya konan yolsuzlukları Cemaat mağlup olacak. AB’de nasıl değerlendiriyorsunuz? desteklediler Erdoğan’ı. Fazla gü Ortaya koydukları yolsuzluklavendikleri için değil, meşru bir hürın soruşturulması gerekir, suçlular kümet olduğu için. cezalandırılmalı. Bunun için onlara teşekkür mü edelim? Bir bakıma edelim. Bir bakıma da hangi niyetle ortaya koyduklarına bakalım, niye şimdiye kadar gizlediniz de hesabınıza geldiği zaman yapıyorsunuz. G Balbay: Savunma suç oldu BARIŞ YAMAN ILAN:Layout 1 14/02/14 10:59 Page 1 KONYA CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, cezaevinden çıkmasına karşın “özgürlüğünün yarım” olduğunu belirterek “Silivri’deyken kendime ‘Sen buradan dimdik çıkmalısın ve insanların karşısında da dimdik olmalısın’ dedim. Öyle de oldu. Benim özgürlüğüm yarımdır. Hapislerdeki tüm yurtseverler serbest kalmadıkça özgürlüğümü hissetmeyeceğim. Onlar çıkınca özgür olacağım. Bizler salonlara sığmayacak kadar büyüdük. Onlar ise ayakkabı kutularına sığmayacak kadar küçüldü” dedi. CHP Selçuklu İlçe Başkanlığı’nın esnaf ve sanatkârlar odası salonunda düzenlediği “Dünden Bugüne Türkiye” ko nulu konferansta konuşan Balbay, Silivri Cezaevi’ndeki insanların savunmaları yüzünden cezaya çaptırıldığını dile getirerek “Silivri’de yatan insanların yüzde 20’si 2 ile 24 yıl arasında cezaya çaptırıldı. Kendilerini savunmaları bir suç oldu. Savunmanın suç olduğu bir mahkeme var. Savunmanın cezalandırıldığı mahkemelerde yeniden yargılanma olsa da işe yaramayacaktır” diye konuştu. CHP Milletvekili Atilla Kart ise TBMM’nin artık görev yapamaz hale geldiğini belirterek “Meclis’te iktidar sayısal gücüyle eşkıyalık yaptı. Arkadaşlarımız yaralı, orada mücadele devam ediyor. Silivri’de insanlarımız tutsaktır. Parti olarak mücadelemiz yeni başlıyor. 30 Mart dönemi ülkemizde yeni bir dönem olacak” dedi. YURTDIŞINDA RANDEVUYLA OY ‘A ‘İ Büyükelçiler seçmen arıyor DUYGU GÜVENÇ ANKARA Yurtdışında yaşayan yurttaşların ilk kez oy kullanacağı Cumhurbaşkanlığı seçimleri için hazırlıklar başladı. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), seçmen sayısı 500’ün üzerinde olan ülkelerde sandık kurulmasına karar verince büyükelçiler de seçmen arayışına başladı. Büyükelçiler yurttaşları seçmen kütüğüne kaydolmaları için ikna etmeye çalışıyor. Halen yurtdışı seçmen sayısı 2 milyon 700 bin civarında olmasına karşın, sandık açılması için seçmen sayısının en az 500 olması koşulu nedeniyle şu anda Türkiye’nin temsilciliklerinin bulunduğu 123 ülkeden sadece 56’sında 118 sandık açılması planlanıyor. Yurtdışında seçimler için birinci turun 31 Temmuz1 Ağustos tarihlerinde, ikinci turun ise 1720 Ağustos tarihlerinde yapılması planlanırken, sandıkların 4 gün süreyle açık kalması hedefleniyor. Türkiye’deki sandık kurullarına uygun alanı bulunan temsilciliklerde sandık kurulacak, ancak yeterli mekânın olmadığı temsilciliklerde kiralama yöntemine gidilecek. Türkiye’nin 13 temsilciliğinin bulunduğu Almanya’da sadece 7 ilde sandık kurulacak. Yani 16 eyaletten oluşan Almanya’ya yayılan seçmenler, oy kullanmak için randevu almak ve sandık bölgesi yaşadığı bölgede değilse seyahat etmek zorunda kalacak. Sadece Berlin’de yaşayanlar, burada oy kullanabilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle