07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 2014 PAZARTESİ 12 DIŞ HABERLER [email protected] O ‘üniversite’nin unvanı alınıyor l Hollanda’da Gezi eylemcilerine hakaret eden Akgündüz’ün başında olduğu Rotterdam İslam Üniversitesi, meslek okulu statüsüne indirilecek IUR’ye sadece 2 branşta meslek yüksekokulu lisansı verildiğini belirten Kıllı, “Bakanlık yetkilileriyle yaptığımız görüşmede, ‘üniversite’ tabelasının bu yıl kaldırılacağını ve özel kuruluşların ‘üniversite’ unvanı kullanmaması için düzenleme yapılacağını söylediler” dedi. Kıllı, IUR’nin yeni lisans başvurusu sırasında, “toplumsal yaşamla barışıklık” yasasının ilk kez uygulanacağını aktardı. Kıllı, okulun “eğitim ve davranışının toplumsal barışa uygunluğunun” inceleneceğini söyledi. Kıllı, Hollanda Başbakan Yardımcısı Lodewijk Ascher’in, Akgündüz ve üniversiteye yönelik “özür dileyin” çağrısının da henüz yerine getirilmediğini söyledi. HAKDER, Akgündüz hakkında, “Kin ve nefret tohumları ekmek, Alevileri inancından dolayı rencide etmek ve kişisel vicdan özgürlüğüne tecavüz” savıyla suç duyurusunda bulundu. IUR’ye imamların Hollanda’da yetiştirilmesi amacıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen nisan ayında Hollanda’ya yaptığı ziyaret sonrasında lisans verilmişti. YUSUF ÖZKAN Umut ve Umutsuzluk Sevgili Uğur Dündar’la Müjdat Gezen’i Halk Arenası’nda izlerken jeneriğindeki Vefa Lisesi logosuna gözüm takıldı. Aklım Vefa Lisesi’ndeki yıllara gidiverdi. 1958’de Eminönü Öğrenci Lokali’nde Erenköy Kız Lisesi ile “münazara” yapmıştık. Ben Vefa’yı temsil ediyordum. Karşı takımın başında Erenköy’ün kültür kolu başkanı Neşe vardı. “Toplumsal kalkınmada teknoloji mi, yoksa sanat mı öndedir” konusunu karşı tezler olarak tartışmıştık. Felsefe hocam Belkıs Enöktem bana ödev olarak Prof. Henri Bergson’un “Sezgicilik Kuramı”nı inceletmişti; iki aylık çalışmamı sınıfta sunmuştum. Matematik hocam İhsan Irk (salla), kimi zaman derslerde, Fransız Bilimler Akademisi ile yazışmalarını anlatırdı. Merakla dinlerdik. Tarih hocam Ekrem Gürsel gençlik yıllarında annemin de muallim mektebinde (öğretmen okulunda) hocalığını yapmıştı. İngilizce hocam Süheyla Berker bana 1958 sonunda Vefa’nın bölüm birinciliği ödülünü vermişti. Aynı hocam 50 yıl sonra 2008’de de 50. yıl mezuniyet plaketimi verdi. İkimizin yan yana 50 yıl arayla çektirdiğimiz resimler Bıçak Sırtı köşemde yayımlandı. Ayrıca lisenin müzesinde de asılı duruyor. Reşat Ekrem Koçu da hocam oldu. İstanbul’un tarihini ondan, farklı bir lezzetle dinlerdim. Resim hocam Seyfi Bey (Samba) kimi sanat tarihi derslerimizi, Sinan’ın eseri Şehzadebaşı Camisi’nin içinde ve avlusunda yapardı. Fizik hocam Azade Hanım yalnız bizim hocamız değildi; İTÜ’de doktora da yapardı. Matematikçi Nusret Bey (Kürt Nusret) Ziya Gökalp’in damadıydı. Ara sıra ondan söz ederdi. Vefa’dan yetişen Mehmet Akif, Ziya Gökalp, Yahya Kemal, Hasan Âli Yücel, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu ve niceleri ile övünürdük. Prof. Eray Canberk ile Troya Vakfı’nın ödül töreninde Ocak 2014’te karşılaştığımızda İstanbul’u, eski Saraçhane’yi, Fatih’i, Aksaray’ı, Beyazıt’ı konuştuk. Gezi’nin ve gençliğinin toplumsal tarihimize damgasını vurmasından sonra lisedeki gençlik yıllarım ve etkinliklerimizi tekrar anıyorum. Uğur ve Müjdat anımsattılar, ekrandaki jenerikleriyle. Şaka değil; Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nin kültür kolu başkanı Gönül (Çapan), Galatasaray’dan Mehmet (Dülger), Erenköy’den Neşe, Darüşşafaka’dan Şener, İstanbul Kız Lisesi’nden Nejla (Arat), Çamlıca Kız Lisesi’nden Demet (Taner), İstanbul Erkek Lisesi’nden Turgay (Olcayto), Vefa Lisesi’nden bendeniz ve daha niceleri sık sık bir araya gelir etkinlikler yapardık. Ne büyük mutluluk; bazıları ile hâlâ konuşuyorum. Beyoğlu’nda, Hasnun Sokak’ta Türkiye İzciler Birliği’nin lokali vardı. Kimi cumartesi günleri orada liselerden, izci arkadaşlarla toplanırdık. Cumhuriyetin yüzü aydınlık gençleri olarak çağdaş değerleri solumaya çalışırdık. Henri Bergson’dan Ziya Gökalp’e varoluşçuluk felsefesinden Avrupa’da doğmaya başlayan “Yeni Gerçekçi” sinemaya kadar pek çok şeyi bir ucundan yakalayıp anlamaya çalışırdık. Bütün eksikliklerimize karşın özgürdük; karışanımız yoktu. Önümüzde apaçık bir dünya görürdük. Geleceğe hep umutla baktık. Bunun ne kadar önemli olduğunu bugün daha iyi anlıyorum. Özgürlüğü solumak sonsuz bir mutlulukmuş meğerse… O günün geleceğe umutla bakan gençleri arasından belki de kimileri bugün Silivri’de, Hasdal’da, Maltepe’de ve diğer yerlerde bulunuyorlar. Kumpaslar, Ergenekon’lar, Balyoz’lar olarak senaryosu önceden yazılmış bir filmi seyreder gibi… 1958’deki yeni gerçekçi sinemanın bugünkü postmodern versiyonu olarak… AMSTERDAM “Gezi dinsizlerin, Alevilerin, Ermenilerin işi” ve “Alevilerin kestiği yenmez” sözleri tepkilere neden olan Ahmet Akgündüz’ün başında bulunduğu Rotterdam İslam Üniversitesi’nin (IUR), “üniversite” unvanının geri alınacağı öğrenildi. Meslek yüksekokulu statüsüne indirilecek okulun lisans başvurusunda da “eğitim ve davranışının toplumsal barışa uygunluğu” incelenecek. Gezi protestoları sonrası yaptı ğı açıklamalarla Hollanda kamuoyunun da tepkisine neden olan Akgündüz’ün, “Aleviyle evlenilmez” dediği de basına yansımıştı. Bu haberler üzerine Hollanda Alevi Kültür Dernekleri Federasyonu (HAKDER) konuyu Hollanda parlamentosuna taşıdı. Parlamento Eğitim, Bilim ve Kültür Komisyonu, IUR’yi ve Rektör Akgündüz’ün açıklamalarını incelemeye aldı. HAKDER Başkanı Fethi Kıllı, Hollanda Eğitim Bakanlığı’nın, IUR’nin “üniversite” unvanını geri almayı kararlaştırdığını söyledi. Akgündüz’ün, “Batı karşıtı” görüşleri nedeniyle Hollanda siyaseti “imam yetiştirme” görevine kuşkuyla yaklaşmaya başladı. VVD (Halkın Özgürlük ve Demokrasi Partisi) milletvekili Pieter Duisenburg, komisyon toplantısında Akgündüz’ün açıklamalarıyla “yoldan çıkmışlara şiddet çağrısı yaptığını” savunarak “Kendisinden olmayanlara şiddet çağrısı yapmasının rahatsız edici” olduğunu dile getirdi. Duisenburg, parlamentodaki görüşmede IUR’nin denkliğinin iptal edilmesini istedi. Irak’lI Şii liderden ŞaŞIrtan karar REUTERS Sadr siyaseti bıraktı kararı “beklenmedik” olarak değerlendirilen Sadr, hareketin sosyal güvenlik, iletişim ve eğitim alanındaki faaliyetlerinin ise süreceğini belirtti. Sadr’ın kararının geçici mi yoksa kalıcı mı olduğu konusunda bir kesinlik olmadığı ifade edilirken, hareketin yetkililerinden biri “sürpriz bir karar” olduğu gerekçesiyle konu üzerinde konuşmak istemediğini belirterek “Karardan döneceğini sanmıyorum çünkü çok kesin bir karar” dedi. Kararın kesin olması durumunda Sadr’ın on yıldan fazla süren siyasi kariyeri de son bulmuş olacak. Sadr, siyasi yaşamına 2003 yılında ABD öncülüğünde Irak’ın işgaline yönelik eleştirileriyle başlamış, daha sonra hareket ülkede büyük ivme kazanarak hem parlamentoda hem de hükümette temsil edilecek güce ulaşmıştı. Sadr’ın ABD’yle defalarca çatışan Mehdi Ordusu adlı silahlı gücü ülkedeki binlerce kişinin ölümüne yol açan ŞiiSünni çatışmasında da önemli roller oynamıştı. Ancak Sadr, Irak ve ABD güçleriyle 2008 yılında girdiği çatışmaların ardından Mehdi Ordusu’nu fesh etmişti. REUTERS Dış Haberler Servisi Irak Şiilerinin ve Saddam sonrası dönemin ülkede adını taşıyan güçlü siyasal hareketinin lideri olan Mukteda el Sadr, örgütünün siyasi ve dini faaliyet gösteren tüm bürolarını kapatarak siyasi yaşamı bıraktığını açıkladı. Sadr, dün yaptığı resmi açıklamada “siyasi yaşama dahil olmama kararı” aldığını açıklayarak “Parlamento içinde ya da dışında herhangi bir siyasi poziyonum ve beni ve hareketimi temsil eden herhangi bir ittifak yoktur” dedi. Mukteda el Sadr kararına gerekçe olarak “şeriat yasalarını” ve Saddam döneminde şehit olan babası ve bir akrabasına atfen “Sadr ailesinin itibarını koruma”yı gösterdi. Seçimlere iki ay kala aldığı Kazakistan’da devalüasyon protestosu Kazakistan’ın Almatı kentinde, devalüasyon sonrası fiyatların artması üzerine hükümet karşıtı gösteriler patlak verdi. Rus haber ajansı Ria Novosti’nin haberine göre, Kazakistan’ın ikinci büyük kenti Almatı’da önceki gün başlayan gösteriler dün de sürdü. Sabah saatlerinde Bağımsızlık Anıtı önünde başlayan protestolar sırasında iki gazeteci ve bir eylemci tutuklandı. Abay heykelinin önünde toplanan protestocular, fiyatların artmasını protesto ederek sosyal sorunların çözülmesini ve iktidarın değişmesini talep eden sloganlar attılar. Kazakistan Ulusal Bankası, 11 Şubat’ta milli para birimi tengenin dolar karşısında yüzde 19 devalüe edilmesi kararı almış, bunun ardından 1 dolar, 155 tengeden 180 tengeye yükselmişti. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, devalüasyon kararının Kazak üreticileri ve ekonomiyi desteklemek amacıyla alındığını savunmuştu. Gençlik, gençlik… Türk gemisinde 10 ton haşhaş Dış Haberler Servisi İspanya’nın güneyindeki Almeria kenti açıklarında 10 ton haşhaş taşıdığı saptanan Türk bandıralı bir geminin alıkonulduğu ve içindeki dört Türk personelin gözaltına alındığı bildirildi. İspanyol haber ajansı EFE’nin verdiği bilgilere göre, Almeria’daki sahil güvenlik gümrük muhafaza ekipleri, şüpheli görülen gemiyi durdurdu. Yapılan inceleme sonucunda, her şey yasal görünmesine rağmen haşhaşın uyuşturucu amaçlı kullanımı söz konusu olduğu için gemiye el konulduğu ve Almeria limanına çekildiği belirtildi. İspanyol gümrük görevlileri, geminin Fas’tan hareket ettiğini duyurdular. ‘Acı Vatan’da yeşeren umutlar MELTEM YILMAZ BERLİN Ellerinde tahta bavulları, sararmış bıyıkları ve çok para kazanma umutlarıyla İşçi Göçü Anlaşması kapsamında Almanya’nın yolunu tutan Türkler, aradan geçen 50 yılın ardından bugün hâlâ günlük yaşamın, toplumsal tartışmaların ve siyasi parti programlarının “konusu” olacaklarını tahmin ederler miydi? Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye ve Deutsche Welle Akademie’nin ortak düzenlediği program çerçevesinde Almanya’nın farklı kentlerinde 8 gün geçirerek, siyasetten kültür sanata, toplumsal yaşamdan ekonomiye kadar çeşitli kesimlerle görüşme yapma imkânı bulduk. Bu temaslar, Almanya’da özellikle polis teşkilatı, siyasi partiler ve istihdam alanında Türk kökenlilerle olan ilişkilerde yeni bir dönem başladığının kuvvetli sinyallerini veriyordu demek yanlış olmaz. Almanya’daki ilk gündem maddemiz, 20002007 yılları arasında sekizi Türk, toplam 10 kişiyi öldürmekle suçlanan aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) hücresinin şok etkisi yaratan cinayetleri. Söz konusu cinayetler karşısında polisin takındığı tavır, ciddi eleştirileri de beraberinde getirmişti. Polis de bunun farkında ve bozulan imajını düzeltmeye çalışıyor, bunu yaparken de başta yabancılar olmak üzere birçok alanı yeniden gözden geçiriyor. Federal Almanya Polis Teşkilatı Aşırı Sağ Teröre Karşı Mücadele Birimi Şefi Jeins Beismann, NSU cinayetlerinden sonra ülkede gerçekleşen kriminal olayları önce siyasi açıdan araştırmaya başladıklarını belirterek, şöyle devam ediyor: “İtiraf etmeliyim ki, bugüne kadar ‘aşırı sağ terör’ diye bir kavram yoktu kafamızda. Çünkü aşırı sol gruplardan bildiğimiz kadarıyla eylemler üstlenilirdi, aşırı sağ Aşırı Sağ Teröre Karşı Mücadele Birimi Şefi Jeins Beismann. Sorun üstüne sorun Almanlar, Türk aile yapısında hâlâ “maço” kültürün hâkim olmasından şikâyetçi, geçen yıl yalnızca Berlin’de işlenen 20 kadar namus cinayeti olduğunu belirtiyorlar. Türklerin içe kapalı yaşam tarzları bu yaşam kültürünü besliyor. Diğer yandan, geçmişe eklenen yeni sorunlar da var. Bulgaristan’ın Avrupa Birliği’ne girmesiyle Almanya’ya çalışmaya giden Bulgar nüfus, Türklerin başını çektiği yeni bir sorunun başlangıcı olmuş. Anlatılana göre kimi Türkler, AB vatandaşı Bulgarların kimliklerini kullanarak yeme içme mekânı açıyor, gelirin büyük kısmını da kendileri alıyorlarmış. Almanya’daki Türk kökenli nüfusun hâlâ en büyük sorunu, işsizlik ve taşeron işçilik. Diğer yandan, ülkedeki sistemden ötürü eğitim alanında çok geride kaldıkları kanısındalar, sınıfların yalnızca yabancı öğrencilerden oluşmasını, gelişimlerinde büyük bir engel olarak görüyorlar. Ayrıca, başta emlak politikası olmak üzere, ülkede ayrımcılık yaratan tüm politikaların değişmesi gerektiğini belirtiyorlar. Çünkü anlatılana göre bir emlakçıya başvurduğunuzda beğendiğiniz evi tutma şansınız, Türk kökenliyseniz hayli düşüyor... u Almanya’da özellikle polis teşkilatı, siyasi partiler ve istihdam alanında Türk kökenlilerle olan ilişkilerde yeni bir dönemin başladığını söylemek yanlış olmaz. nın polis teşkilatında var olduğunu ortaya koyduğunu anlatıyor. ürklerin beklentisi değişti’ Almanya, bugün 3.5 milyonluk sayı ile Avrupa ülkeleri arasında en fazla Türk kökenli nüfusa ev sahipliği yapıyor. Türklerin sempatisi, yönetime 3 Türk’ü alarak Almanya tarihinde ilk Türk ve Müslüman Bakana Aşağı Saksonya eyaletinde yer veren Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’ne (CDU) arttı. Bu durum kendini, Eylül 2013’te gerçekleşen son seçimlerde açıkça gösterdi. Yeşiller Partisi’nden Cem Özdemir, sağ muhafazakâr partilerin de Türklere açılmaya başladığına dikkat çekerek şöyle devam ediyor: “Eskiden Türkler, partilere , ‘Türkiye’ye nasıl bakıyor’, ‘Türkiye’nin AB üyeliğine destek veriyor mu?’ diye bakardı. Ama artık durum değişti. Artık Türkler oyunu, bu parti benim için ne yapıyor, uyum yasası konusun ‘T da ne yapıyor, çifte vatandaşlık konusunda ne yapıyor algısı ile kullanıyor. CDU da Türklerin hoşuna gidecek ve onlara özel politikalar üretmeye başladı.” bu üstlenmeyi yapmayınca şüphemizi çekmemişti. Ancak artık anlamış bulunuyoruz ki ‘aşırı sağ terör’ diye bir şey var. Geçmişten bugüne 3 bin 300 aydınlatılmamış cinayeti yeniden ele almaya karar verdik, bunlar içinde 628’inin yabancı düşmanlığı olma ihtimali var. Ancak aşırı sağ, toplumun ortak çabasıyla çözülebilir. Çünkü Almanya’da günde 23 arası aşırı sağ suç işleniyor.” İstatistikler, Almanya’da aşırı sağ suçların giderek arttığını gösteriyor. Bir başka polis yetkilisi, bu süreçte Türk cemaatiyle diyaloğu artırmaya çalıştıklarını belirterek “Artık farklı kültürlere daha açığız” ifadelerini kullanıyor. Yetkili, bir araştırmanın, yabancı düşmanlığı potansiyeli İstihdamda göçmen Almanya’da son dönemlerde, kimilerine göre de krizden bu yana göçmenlerin işgücündeki potansiyelinin farkına varılmaya başlanmış. Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Suat Bakır, bugün Almanya’da 92 bin Türk kökenli şirket olduğuna dikkat çekiyor. Bu şirketlerin 400 bin kişiye istihdam sağladığını, ekonomiye 40 milyar Avro’luk katkı yaptığını belirtiyor. Bakır, Almanya’daki Türklerin ekonomide faaliyet gösterdikleri alanların 80’lerden bugüne sırasıyla film kiralama, seyahat acentaları ile restoranlar olduğunu anımsatarak, “Ancak bugün, öyle bir duruma gelindi ki, Türk döneri buradan Yunanistan’a ihraç ediliyor” diyor. Mısır’da turist otobüsüne saldırı Dış Haberler Servisi Mısır’ın Sina Yarımadası’nın İsrailMısır arasındaki Taba sınır kapısı yakınlarında Güney Koreli turistleri taşıyan bir otobüse yapılan bombalı saldırıda 3 turist ile otobüsün Mısırlı şoförü öldü, 14 kişi yaralandı. Yaralıların sınırın her iki tarafındaki hastanelere kaldırıldığı bildirildi. Otobüsün Sina Yarımadası’nda turistlerin en çok rağbet gösterdiği Aziz Catherine Manastırı’ndan İsrail’e dönerken saldırıya uğradığı bildirildi. Mısır hükümetinin kontrolü dışındaki Bedevi kabilelerin bulunduğu bölgede çok sayıda terörist grubun faaliyet gösterdiği belirtilerek saldırıyı henüz üstlenenin olmadığı kaydedildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle