07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2014 PAZAR 8 HABERLER n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY İngiliz firmanın proje için Türkiye’ye yolladığı 50 milyon Avro ortada yok GÜNDEM Paralar buhar oldu CANAN COŞKUN l MALATYA (Cumhuriyet) Malatya Kent Konseyi tarafından başlatılan “Hazinemiz Ailemiz” projesi kapsamında şehrin çeşitli yerlerine “Kadına köle olma, ailene reis ol” yazılı afiş asıldı. Malatya Kent Konseyi Genel Sekreterliği tarafından 12 Şubat’ta başlatılan ve “2014 yılı lokomotif projesi” olarak tanıtılan, proje için asılan afişte kadın aile içinde zaptedilmesi gereken kişiliğe büründürüldü. Kampanya, “son yıllarda boşanmalarda artış olduğu”, “madde kullanımının gittikçe arttığını”, “özellikle çocuklarda internet kullanımının çok fazla olduğu” gerekçeleriyle başlatıldı. Aile afişinde kadın düşmanlığı Yunanistan’da bir Türk daha gözaltına alındı ATİNA (AA) Yunanistan’da sürdürülen DHKPC operasyonu kapsamında Selanik’te Hasan Koşar (51) adlı Türk vatandaşının gözaltına alındığı bildirildi. “Çetin” kod adıyla bilinen Koşar’la birlikte gözaltına alınan Murat Korkut isimli kişi ise polisteki ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Türk makamlarınca hakkında tutuklama kararı bulunduğu belirtilen Koşar’ın yaklaşık 20 yıldır Yunanistan’da yaşadığı öğrenildi. Koşar, Selanik’teki Triandria Caddesi’nde meydana gelen patlamanın ardından, aralarında DHKPC’li Havva Suiçmez ve Nevzat Kalaycı’nın da bulunduğu 14 kişiyle gözaltına alınmış ancak daha sonra serbest bırakılmıştı. İngiltere merkezli Kormax Holding ve Global Investment 4 Eylül 2012’de Türkiye’de yatırım yapmak amacıyla Kormax şirketinin hissedarı Marouan Al Saftli’nin Türkiye Finans Katılım Bankası’ndaki hesabına 50 milyon Avro’ya yakın para yatırdı. Ancak şirket hissedarının danışmanı Asuman Arslan parayı almaya gittiğinde Türkiye Finans Katılım Bankası’ndan söz konusu hesapta T.C. Merkez Bankası’na gelen bir para bulunmadığı cevabını aldı. Şirket hissedarının koordinatörü Emin Dolma, 24 Haziran 2013’te paranın Mehmet Aşan isimli şahsa ait Aşan Finansman Danışmanlık Müşavirlik’in hesabına kaydırıldığını tespit etti. Aşan Finansman’ın İstanbul Ticaret Odası kayıtlarında yer alan adresinde ise böyle bir firma bulunmuyor. Kormax Holding ve Global Investment isimli şirketler Ankara Kazan PV Park isimli güneş enerjisi projesi için Kormax Holding’in hissedarının Türkiye Finans Katılım Bankası’nın İstanbul Mecidiyeköy şubesindeki hesabına 48 milyon 700 bin Avro para yatırdı. Şirketin hukuk bürosu 2 kez söz konu FİRMADAN HABERLERİ YOK Aşan Finansman Danışmanlık Müşavirlik İnşaat Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi, İstanbul Ticaret Odası kayıtlarına göre, 27 Eylül 2010’da 100 bin TL sermaye ile kuruldu. İş tanımı her türlü dayanıklı ve dayanıksız tüketim mallarının pazarlama ithalat ve ihracatını yapmak olan firmanın hissedarları ise Mehmet Aşan ve Hanife Demir. Kayıtlara göre İstanbul Kadıköy’de bulunan firmanın adresinde bir seyahat acentası bulunuyor. Seyahat acentası yetkililerinin böyle bir firmadan haberleri yok. Firmanın web sitesinde yer alan sabit telefon numarası cevap vermezken, şirketin yetkililerinden S.S., şirketin sahibinin Mehmet Aşan olup olmadığı sorusunu cevaplamak istemedi. su bankaya başvurdu ancak hesapta böyle bir para olmadığı cevabını aldı. Şirket hissedarı Marouan Al Saftli’nin danışmanı Asuman Arslan 28 Kasım 2013’te dilekçe ile paranın akıbetini sordu ancak bankadan herhangi bir cevap alamadı. 25 Kasım 2013’te 3 kez avukatları ile bankanın Mecidiyeköy şubesine dilekçe ile başvuran Arslan, bir kez daha paranın bankaya ulaşmadığı cevabını aldı. Para transferini yapan Londra’daki HSBC bankası Türkiye Finans Katılım Bankası’na 29 Kasım 2013’te yazdığı yazıda 4 Eylül 2012’de Global Investment Group adına Kormax Holding’in hissedarı Marouan Al Saftli’nin Türkiye Finans Katılım Bankası’ndaki hesabına paranın gön derildiğini belirtti. Şirket hissedarının koordinatörü Emin Dolma, şirketin hissedarı olan Marouan Al Saftli’nin kendisine elden teslim ettiği evraklara dayanarak, 50 milyon Avro’ya yakın paranın 24 Haziran 2013 tarihinde Mehmet Aşan isimli şahsa ait Aşan Finansman, Danışmanlık, Müşavirlik’in hesabına devredildiğini tespit etti. sunda bulunduğunu ancak soruşturma ile ilgili bir aşama kaydedilemediğini ifade etti. Arslan, 31 Ocak 2014’te Merkez Bankası İdare Merkezi’ne dilekçe yazarak, 50 milyon Avro’nun akıbetini sordu. Merkez Bankası’ndan gelen cevapta şu ifadelere yer verildi: “Bankamızın yurtdışı transferlerde merkez olmaması ve SWIFT sistemine üye olması dolayısıyla bilgiler bankamızda bulunmamaktadır. SWIFT mesajına taraf olan bankalar ile iletişime geçmeniz gerekmektedir.” Şirket zor durumda Merkez Bankası’nda bilgi yok Şirket hissedarının danışmanı Asuman Arslan, paranın hesabına kaydırıldığı Mehmet Aşan’a Marouan Al Saftli ya da Global Investment tarafından vekâlet verilmediğini belirterek, 30 Ocak 2014’te banka yetkilileri ve Mehmet Aşan hakkında suç duyuru Arslan, Ankara Kazan’da gerçekleştirilecek proje için Kormax Holding’e aktarılan paranın ardından 17 aydır proje devreye girmediği için anlaşmalı olunan firma ile sıkıntılar yaşandığını belirterek, firmanın Kormax Holding’in mallarına 50 milyon Avro değerinde bloke koyduğunu, bu durumun da şirketin imajını lekelediğini kaydetti. Arslan, banka yetkilileri hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşmada hiçbir adım atılmadığını, şirketin ciddi anlamda maddi ve manevi zarara uğradığını söyledi. Eylemlere destek verdiler İstanbul’daki eyleme katılarak destek veren eski Donanma Komutanı emekli Oramiral Nusret Güner “Türkiye’de demokrasi olsaydı eğer, benim sesim, Vardiya Bizde’nin sesi şu an Türkiye’ye yayılırdı” dedi. Emekli Oramiral Güner, bazı medya organlarının kendisini casus diye suçladığını anlatarak şöyle devam etti: “Sivilasker tüm vatan evlatları serbest bırakılmalıdır. Yeniden yargılama değil, yargılama istiyorum ben. Bunu yapanların yargılanmasını istiyorum ben. Gezi Parkı olayları bana tekrar güç verdi. Bütün güvencem Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği Türk gençliğidir.” Üç yılda 193 ölüm l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı Efkan Ala, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 20102013 döneminde toplam 193 can ve mal kaybı ile sonuçlanan yol kesme olayı yaşandığını bildirdi. MHP Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin soru önergesini yanıtlayan Ala, Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı sorumluluk bölgesinde 20022013 yılları arasında toplam 48, 20102013 döneminde ise toplam 31 can ve mal kaybı ile sonuçlanan yol kesme olayının yaşandığını bildirdi. Bu olaylarda 20022013 döneminde 12 vatandaşla bir geçici köy korucusu ve 9 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun da yaralandığını bildiren Ala, yol kesme olaylarının ise en fazla ağustos, en az ise şubat ayında yaşandığını aktardı. Vardiya Bizde, yurt genelinde yaptığı eylemlerle adalet istedi Kandırılıyor muyuz? İstanbul Haber Servisi Balyoz davasından yargılanan emekli ve muvazzaf askerlerin yakınlarının oluşturduğu Vardiya Bizde Platformu, Türkiye genelinde yaptığı eylemlerle bir kez daha “adalet” istedi. İstanbul’daki eylemde, Beşiktaş Demokrasi Anıtı önünde toplanarak “Kumpas?”, “Demokratikleşme paketi?”, “Yeniden Yargılama?”, “Yüzlerce masum hâlâ tutsak, kandırılıyor muyuz” yazılı pankartlar açan asker ailelerine Fenerbahçe Spor Kulübü taraftarları da destek verdi. İzmir’de de Konak Meydanı’ndaki buluşmanın dünkü bölümüne Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şubesi ve 68’liler Platformu İzmir Temsilciliği üyeleri de destek verdiler. Ellerinde, “Sahte CD’ler delil olamaz”, “Adalet istiyoruz” yazılı pankart taşıyan platform üyeleri, buluşmalarında hep bir ağızdan Andımız’ı da okudu. Açıklamada, yurtsever subayların kurulan kumpaslara tutsak edildiğine vurgu yapıldı. Kocaeli’nin Gölcük ilçesindeki etkinliğe yurttaşlar destek verdi. Eylemde Hadımköy Cezaevi’nde tutuklu Deniz Kurmay Albay Tayfun Duman’ın yazdığı mektubu ablası Deniz Özvural okudu. Albay Duman mektubunda “2009 yılından itibaren yapmış olduğumuz mücadelede, ‘Bize dokunmayan yılan bin yaşasın’ düşüncesiyle bizlerin tutuklanmasına kadar giden yolda haklarımızı savunmayan ve birçok subayının esir alınmasına müsaade eden zihniyet, işin ucu kendilerine dokununca mağdur edebiyatı yapmaktadır” dedi. Vardiya Bizde Platformu Eskişehir’de de eylem yaptı. alması gerekecek. Meclis çatısı altında adeta yasa çalışması değil, yasa çatışması yaşanıyor. İktidarın her ne pahasına olursa olsun Meclis’ten geçirmeye yemin ettiği metinlere “yasa” demek olanaksız. Bunlar olsa olsa hükümetin “geçici yönetmelikleri” olabilir. Zira her biri kullanıldıktan sonra birkaç mevsim içinde yeniden değiştirilecek icraat araçları. AKP’li vekiller sadece parmak kaldırarak, o da yetmezse kavga ederek maddeleri oylamalara katıldıkları için, zaman zaman karışıklıklar da yaşanıyor. Birçoğu geçen maddenin amacının ne olduğundan habersiz. Grup Başkanvekili Muharrem İnce, AKP milletvekillerinin evet oyu verdiği bir maddeye hayır oyu vermeye koşullandıklarını bildiği için şaka yollu etrafına dönüp şunu önerdi: “Arkadaşlar, yasadaki bu maddeye biz evet oyu verelim, AKP’liler de bize bakıp hayır oyu verir. Hükümetin getirdiği taslağı reddetmiş olurlar.” HHH Meclis’in bu haftaki çalışmasında komisyonlardan Genel Kurul’a kadar yargıyı yeniden biçimlendirme girişimleri gündemdeydi. Demokratikleşme paketi diye topluma yutturulmaya çalışılan 22 maddelik değişiklik öylesine hukuk dışı maddeler içeriyor ki, bunlardan üç örnek versek her şeyi anlatmaya yetecek. AKP sözüm ona adil yargılamayı sağlamak için hâkim ve savcıların kendi hatalarından doğan bir başka yargı kararıyla kesinleşen tazminat davalarında parayı kendilerinin ödemesi ilkesini getirmişti. Mehmet Haberal, bu ilkeye dayanarak Ergenekon savcılarını dava etmiş, tutukluluğa devam kararının haksız verildiğini, bu dava yoluyla tescil ettirmişti. Mahkeme Ergenekon yargıçlarının tazminat ödemesine hükmetmişti. Eğer bu mahkeme kararı uygulansaydı, başta Ergenekon yargıçları olmak üzere tutukluluğun ve tutukluluğa devam kararının altına imza atanlar daha dikkatli davranacaktı. Ergenekon’da tahliyelerin gelebileceği telaşına kapılan hükümet, 2010 yılında apartopar yasayı değiştirdi. Hâkim ve savcılara hükmedilen tazminatların devlet tarafından ödenmesini “ileri demokrasi”, “adil yargılama” diye Meclis’ten geçirdi. Devran döndü, aynı yargıç ve savcılar bu kez tutuklama kararlarını 17 Aralık süreci için kullanmaya başladılar. Tabii devran dönünce AKP de döndü... Gündemdeki değişikliklerle hâkim ve savcıların tazminatlarını artık devlet değil, kendileri ödeyecek. HHH Yine gündemdeki bir başka değişiklikle hakkında soruşturma yapılan bir kişinin mal varlığına el konulması için mahkeme heyetinin oybirliğiyle karar vermesi gerekecek. Bu oylamadan önce de MASAK, BDDK ve benzer kurumların raporu istenecek. Bu değişikliğin Türkçesi şu: Mallara el koymak olanaksızlaşacak. Buna karşın bir kişiye müebbet hapis cezası vermek için oybirliği değil oyçokluğu yeterli olacak. Bir başka değişiklik de katalog suçlar diye tanımlanan listede. Yasanın suç saydığı fiilleri işlemek üzere örgüt kuranlar artık katalog suçlar listesinden çıkarılıyor. Bunun Türkçesi de şu: 17 Aralık sürecindeki soruşturmalara dayanak oluşturan delillerin neredeyse tümü dosya dışına çıkartılacak. Meclis’teki pakette ayrıca adli kolluk hakkında soruşturma yetkisi de Adalet Bakanlığı’nın iznine bağlanıyor. Bütün bunları topladığımızda 17 Aralık sürecinde yolsuzlukla suçlananlar bütün koruma zırhlarının ardından ifade vermeleri gerekirse kendilerine şu sorulacak: Savcınızı nasıl alırsınız? 207 bin Suriyeli KANLI PAZAR’IN 45. YILDÖNÜMÜ Yine görevler değişti l ANKARA (ANKA) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesini yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Suriye’den Türkiye’ye giriş yapan ve 10 ildeki geçici barınma merkezlerine yerleştirilen Suriyeli sayısının 207 bin 680 olduğunu bildirdi. Atalay, “Adana’da 11 bin 712, Adıyaman’da 10 bin 178, Gaziantep’te 34 bin 128, Hatay’da 14 bin 893, Kahramanmaraş’ta 15 bin 133, Kilis’te 37 bin 106, Malatya’da 7 bin 196, Mardin’de 3 bin 157, Osmaniye’de 9 bin 99 ve Şanlıurfa’da 65 bin 78 Suriyeli bulunmaktadır” dedi. l Haber Merkezi İzmir’de Buca Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksekokulu ve Bornova Polis Eğitim Merkezi’ne yeni müdürler atandı. Buca Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksekokulu Müdürü Muzaffer Adem’in yerine Mehmet Elibol, Bornova Polis Eğitim Merkezi Müdürü Ramazan Akçay’ın yerine ise Fatih İnal atandı. Elazığ’da ise Zülfü Ağar Polis Meslek Yüksekokulu Müdürü Mustafa Soysal görevden alındı. Sosyal’ın yerine müdürlüğe Nurettin Önsoy atandı. Müdür: Şimdi elime düştünüz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP, Bolu Cezaevi’nde hasta arkadaşları için revir isteyen tutukluların dövüldüğünü öne sürdü. Revir talebi geri çevrildiği için “gürültü” eylemi yapan tutukluların, cezaevi müdürü ve gardiyanlar tarafından dövüldüklerini iddia eden BDP’ye göre, bazı tutuklular da süngerli odaya kapatıldılar. İddiaya göre, “Fatih” adlı cezaevi müdürü, tutuklulara “Ben de sizden böyle bir şey bekliyordum, şimdi elime düştünüz” dedi. BDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, dün yaptığı yazılı açıklama ile, 13 Şubat 2014’te Bolu T Tipi Cezaevi’nde yaşanan olayları kamuoyuyla paylaştı. Açıklamada, Adalet Bakanlığı’nın önlem almamasının cezaevi yönetimlerinin keyfi uygulamalarını artırdığı kaydedildi. Bolu’da, hasta bir tutuklunun revire çıkma talebinin 1 hafta geciktirilmesi ve sancılarının artması üzerine tutukluların, iki dakika süreyle mazgal ve kapıya vurma eylemi yaptıklarının belirtildiği açıklamada, “Şiddet içermeyen, pasif ve bir hakkın ihlaline dikkat çekmek amaçlı eyleme idare çok sert bir biçimde cevap vermiştir. Çok sayıda ve ‘Robokop’ diye tabir edilen özel kuvvet, ‘Fatih’ isimli cezaevi müdürü ve gardiyanlar, odalara girerek hastalar da dahil tutsakları darp etmiştir. 10 kişilik tutsak grubunun 4’ü elleri ve ayakları plastik kelepçeyle bağlanmak suretiyle süngerli odaya kapatılmış ve 24 saat orada tutulmuştur. 6 kişi ise yine elleri ve ayakları kelepçeli bir biçimde güvenlik odası olarak tabir edilen odaya kapatılmışlardır” denildi. BOLu CEZAEvİ’NDE tutuKLuLARIN REvİR tALEBİ DAYAKLA Bİttİ Soğuk, süngerli oda BDP Hukuk Komisyonu’nun olay üzerine 14 Şubat’ta tutukluları ziyaret ettiğinin ifade edildiği açıklamada, “Önceki gün yapılan müdahale ile meydana gelen darp izleri (morarma, yırtılma, kızarıklık) olduğunun görüldüğü ve yine süngerli odada kalan tutsakların tamamında soğuğa bağlı enfeksiyon ve rahatsızlıkların belirlendiği” aktarıldı. Açıklamada, “Tutsaklar tarafından müdahale esnasında ‘Fatih’ isimli cezaevi müdürünün de darp etme ve şiddet uygulamaya katıldığı ve o esnada ‘Ben de sizden böyle bir şey bekliyordum, şimdi elime düştünüz’ dediğinin aktarılması, işkence ve hak ihlallerinin ulaştığı boyut ve vahameti bakımından çarpıcıdır. Tüm sivil toplum kuruluşlarını bu uygulamalara karşı tepki göstermeye çağırıyoruz” ifadeleri kullanıldı. Depoda 17 molotof l İstanbul Haber Servisi Şişli Okmeydanı Şark Kahvesi mevkiinde bazı siyasi partilerin seçim irtibat bürolarına atılmak üzere 5 adreste molotofkokteylleri gizlendiği yönünde ihbar üzerine yapılan aramada bir depoda 17 molotofkokteyli ele geçirildi. Aramada 6 boş şişe, bir miktar tiner ve deterjan, 1 çift eldiven, 2 laptop, hafıza kartı, fotoğraf makinesi ve dijital video kayıt cihazı ele geçirildiği açıklandı. İstanbul Haber Servisi 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan, ABD’nin 6. Filosu’nu protesto için Taksim ve Dolmabahçe’de toplanan gençlere gerici saldırı sonucu 2 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı “Kanlı Pazar” olarak anılan olayın 45. yıldönümü nedeniyle bir basın açıklaması yaptı. Targan açıklamasında, 16 Şubat 1969 Pazar günü Amerikan 6. Filosu’nu protesto eden 50 bini aşkın yurtseverin düzenlediği yürüyüş ve mitinge emperyalizmin işbirlikçisi irtica odaklarının saldırdığını ifade ederek “ABD güdümlü gerici örgütlerin Taksim Gezisi’nde mevzilenerek işlediği cinayeti el altından kışkırtıp kollayan Demirel iktidarı, olaya seyirci kalmakla yetinmemiş, mitingi komünist tertibi sayarak suçluları gizlemiş, cinayeti örtbas etmiştir. İrticanın 45 yıl önce yaşanan Kanlı Pazar’da görevli militanları, sonraki yıllarda askeri darbeler ve özellikle faşist 12 Eylül cuntası eliyle yıllarca beslenerek adım adım iktidara taşınmıştır” dedi. Targan şöyle devam etti: “Gırtlağına kadar borca ve yolsuzluğa batmış olan baskıcı iktidar, özgürlük isteyen halka ve yurtseverlere dört koldan saldırısını Haziran Direnişi’nden beri artan bir şiddetle besleyerek yerel seçimler öncesinde incir yaprağına bile ihtiyaç duymaksızın iyice açığa vurmuştur. Kanlı Pazar’da öldürülen Duran Erdoğan ve Turgut Aytaç’ı işte bu bilinçle ve devrimciliğimizin olanca ateşiyle selamlıyor, tüm ilericileri çok geç olmadan gerici faşizme karşı seferber olmaya çağırıyoruz. Biz dağıtmadıkça karanlık çekip gitmeyecektir.” AB mevzuatı dikkate alınmış!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle