07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2014 PAZAR [email protected] 16 KÜLTÜR Kuzeyden gelen Junip topluluğu bu akşam Babylon sahnesinde Melez olma halleri da her u Junip, müzikal bağlam zeyin uluk. Ku daim açık fikirli bir topl neyselliğin müzik coğrafyasında de taşıyor. beklenmedik renklerini nip, gerek şarkı sözleriyle, gerek onlarca farklı müzikal bileşenden oluşan soundlarıyla aklımı çelmişti. Günümüz Kuzey Avrupa müzik sahnesinin en kendine özgü topluluklarından biri olan Junip, müzik atlaslarında indie pop’dan Amerikan folk müziğinin uçsuz bucaksız coğrafyasına, psikodelik klavye tonlarından tekrarlar içeren ostinato ritimlere onlarca farklı denemeye yer veriyordu. Davulda Elias Araya, tuşlu çalgılarda SAMİ KISAOĞLU Bireysel müzik bohçamızı dolduran onca konserin pek azı bizimle birlikte yılları aşar ve dost ortamlarında sohbetlere konu olur. 2007 yılında bir pazar akşamı Şan Tiyatrosu diye bildiğimiz yerde, Surp Agop Hastanesi Acil Servisi’nin hemen bitişiğindeki mekânda izlediğim Jose Gonzales konseri de benim için bu unutulmaz konserlerden biriydi. Bu konserden sonra puslu bir ses renginin içinde sükuneti besleyen, gitarında ise meraklı kulaklara olmadık zenginlikler sunan aslen Arjantinli, doğduğu coğrafya nedeniyle ise İsveçli olan Jose Gonzales’i uzun yıllar takip ettim. Keşif radarımın yakaladığı onca isim arasında Gonzales kadar özel bir yere sahip olan bir diğer isim ise müzisyenin iki arkadaşı ile birlikte kurduğu ‘Junip’ idi. Bu akşam saat 18.00’de yeniden Babylon sahnesine konuk olacak JuTobias Winterkorn ve gitar & vokalde Jose Gonzales’den oluşan Junip, müzikal bağlamda her daim açık fikirli bir topluluk portresi oluşturuyordu. Gonzales’in bir röportajında söylemiş olduğu aşağıdaki sözler de bu düşünceyi destekliyor: “Sound konusu kendimizi kısıtladığımız bir şey değil. Gürültüye ya da müzikal anlamda doğru bilinen şeylere dair herhangi bir kısıtlamamız söz konusu değil. Bizim endişemiz daha çok bir duygu yaratmak ya da bir kıvılcım oluşturabilmeye dair. Yaptığımız müzik iyi hissettirdiği sürece ne yapmış olduğumuzun çok da bir önemi yok. Afrikalı bir pop grubu ile Alman bir caz grubunun ortasında bir yerlerde olabiliyoruz.” İlk EP’lerini 2006 yılında Black Refuge ismi ile kaydeden topluluk, takvimler 2010 yılını gösterdiğinde yeni bir EP ve ardından da 12 parçadan oluşan ‘Fields’ albümünü yayımlar. Albüm Gonzales’in fısıldayan vokali, flamenko müziğine selam gönderen gitar rifleri, krautrock’a özgü tekrarlar içeren ritimsel denemeler ve şiirsel şarkı sözleriyle olumlu eleştiriler alır. Bu albümün sonrasında topluluk bir sonraki albümleri için 3 yıl bekler. Her yeni çalışmada sınırlarını biraz daha genişleten Junip, özellikle kendi isimlerini taşıyan 2013 tarihli son albümleriyle müzikte melez olma halleri üzerine birbirinden başarılı parçalar ortaya koyar. Utanmazlığın Kişileşmiş Halleri... “İnsan utanır yahu!..” Her yerde duyuyorum bu sözü... Ama yok. Bunlar utanmıyorlar. Gözümüzün içine baka baka çalıp çırpan utanmıyor. Hırsızlığı, yolsuzluğu ayyuka çıkan utanmıyor, yalan söyleyen utanmıyor. Yalanı yüzüne vurulduğunda yine utanmıyor. Ayakkabı kutusundan utanmıyor. Evindeki çelik kasalar, para sayma makinelerinden utanmıyor. TV kanalına gazeteciye şunu koy, şunu kaldır, şunu yaz, şunu yazma diyen utanmıyor. Tamamdır, emredersiniz efendim diyen gazeteci utanmıyor. Milletin anasına küfür eden utanmıyor. Milyarlara “önemli değil, üç beş kuruş” diyen genç utanmıyor. Çocuğuna dolandırıcılık öğüdü verenler utanmıyor. Rüşvet alan da veren de utanmıyor. Aday gösterilmediği için partisini terk edip başka bir partiye geçen utanmıyor. Urla’daki villalara ilişkin yalanları yalnız millet değil Google haritaları görüyor: Kabataş’ta “bacımıza saldırdılar” yalanını kameralar görüyor. Yine utanan yok! Çocuklar, gençler ölüyor, açlıktan, yokluktan, yoksulluktan, ilgisizlikten, polis şiddetinden, “kaçınılmaz hata” yapıp bombalama yüzünden. Utanan yok. Günaşırı kadınlar öldürülüyor, ahlak namus diyerekten. Yine utanan yok... İnsan yaşamını, insanlık onurunu, insan emeğini ayaklar altında çiğniyorlar ve yine utanmıyorlar. Çevremiz utanmazlığın kişileşmiş halleriyle dolu... Utanmazlar egemenliğinde yaşar olduk. Okulda, lise öğrencisiyken okuduğumuz psikoloji derslerinden hatırlıyorum ki utanma duygusu, insanın kendine koyduğu ilkelerle ilgilidir. Değer ölçüsü hiyerarşisiyle ilgilidir. Kendimize koyduğumuz doğrular ve yanlışlarla ilgilidir... Utanma duygusu iyidir, yararlıdır. İnsanı daha çok yanlış yapmaktan alıkoyar. Yanlışı durdurabilir. Yanlış yapıp ayıplanmak ya da gülünç duruma düşmek istemediğimizde... Yanlış yapıp suça itilmek istemediğimizde utanma duygusu devreye girip fren mekanizmasına dönüşebilir. Utanma duygusu insana acaba neyi yanlış yaptım sorusunu sordurur. Yanıtını ararken de gerilimi azaltır. Çevrenizdekilerle olan ilişkileri düzeltir. Utanma duygusu, uzmanlara göre çocuk yaşlarda insana yerleşir. Ancak çocukluklarında horlanmış, baskı ve şiddet görmüş olanlar bu duygudan yoksun kalıyor. Latin dünyasının çok sevdiğim bir sözü var: “Utanmasını bilmemek, utanç verici bir şeydir” der. Bizim Şair Eşref’imiz ise “Ademin payesi arttıkça, hicabı azalır” demiş ki, günümüze tam da cuk oturuyor. Sevgili okurlar, Doğu’nun ve Batı’nın nice bilgeleri utanç ve utanma duygusu üzerine neler demişler neler. Buyurun size bin yıllık seçmelerden bir demet: 1. Utanmaya utanmaya vezir bile olursun. 2. Kim ki utanmaz, o ıslah olmaz. 3. Utanmayanın parası bol, günahı çoktur. 4. Utanmaz , köprüyü geçtikten sonra dayıya “Ayı” der. 5. Utanmaz, utanmazla çadır kurar. Ya da: Utanmaz ulur, birbirini bulur. 6. Hayvan vardır utanır, insan vardır utanmaz. 7. Küçük boy utanmazlar vardır, aile boyu utanmazlar vardır. 8. Utanmazın yüzüne tükürmüşler “yağmur yağıyor” demiş. 9. Utanmazlık, ahlaksızlığın mayasıdır. Ve sonuncusu: 10. Allah utandırsın! Utanma duygusu yararlıdır SERGİ SANAL MİMARLIK MÜZESİ’NDE ‘Batılılaşan İstanbul’un İŞ SANAT’TA MART PROGRAMI Ermeni Mimarları’ İstanbul’un şekillenmesinde rol oynayan ve bugün adı unutulmuş Ermeni mimarların katkılarını ortaya koymayı amaçlıyor. Sergide, Hasan Kuruyazıcı’nın Kurtuluş, Pangaltı, Taksim, Cihangir, Tarlabaşı, Tünel, Galata, Eminönü ve Mahmutpaşa’da sokak sokak gezerek yaptığı taramalarla, İstanbul’un mimari çehresinin Batılı anlamda değişmesinde Ermeni mimarların oynadığı rol gözler önüne seriliyor. Dönemin mimarisi ve mimarlar hakkındaki makaleler ile sergide yer alan binaların fotoğraflarını içeren, TürkçeİngiBezmiâlem Valide Sultan Camii lizce ve Ermeniceİngilizce basılan ve sergiyAjansı, İstanbul Modern Sanat Müle aynı ismi taşıyan kitapta Edhem zesi, Hrant Dink Vakfı ve HAYCAR Mimarlar ve Mühendisler Dayanışma Eldem, Afife Batur, Ahmet Ersoy, Derneği’nin düzenlediği, küratörlü Alyson Wharton, Elmon Hançer ve ğünü Mimar Hasan Kuruyazıcı’nın Lora Baytar tarafından yazılmış 6 üstlendiği sergi ilk olarak 2010 yılı makale yer alıyor. Editörlüğünü HaAralık ayında İstanbul Modern Sanat san Kuruyazıcı’nın, tasarımını ErMüzesi’nde yer almıştı. Sergi, www. kal Yavi’nin üstlendiği “Batılılamimarlikmuzesi.org adresinde Türk şan İstanbul’un Ermeni Mimarçe, www.archmuseum.org adresinde ları” kitabı, Hrant Dink Vakfı’ndan İngilizce olarak izlenebilecek. Sergi, ve kitabevlerinden satın alınabilir. Kültür Servisi YapıEndüstri Merkezi tarafından sanal ortamda kurulan Mimarlık Müzesi, “Batılılaşan İstanbul’un Ermeni Mimarları” sergisine ev sahipliği yapıyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Utanmasını bilmemek İlkbahara renkli başlangıç Kültür Servisi İş Sanat, zengin içeriğiyle ilkbahara renkli bir başlangıç yapıyor. İş Sanat’ta bahar programı modern dans topluluğu Limon Dance Company’nin iki özel gösterisiyle başlıyor. Topluluk, 78 Mart saat 20.00’de gösterisini sunacak. Hemen ardından Turgut Uyar’ın şiirleri 10 Mart saat 20.00’de İş Sanat’ın şiir dinletileri kapsamında sahneye taşınıyor. İş Sanat’ın yerli konser serisi mart ayında sevilen sanatçı Funda Arar’ın Türk sanat müziği konseriyle devam ediyor. Arar, 12 Mart saat 20.00’de konser verecek. Baharın ilk dünya müziği konseri de, “kristal sesli şarkıcı” Teresa Salgueiro’dan geliyor. Salgueiro, 20 Mart saat 20.00’de izleyiciyle buluşacak. İş Sanat klasik müzik konserlerine, Frankfurt Radyo Senfoni Orkestrası ve solist Hilary Hahn ile devam edecek. Milli Reasürans’ta gerçekleşen Parlayan Yıldızlar konserlerinin mart ayındaki konuğuysa genç kemancı Deniz Şensoy olacak. Şensoy, 13 Mart saat 20.00’de sanatseverlerle buluşacak. İş Sanat’ın minik izleyicilerine sunduğu “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” müzikali de 23 Mart saat 15.00’te bir kere daha sahnelenecek. Funda Arar Sürücü jargonundaki tekinsiz bir tabir, rock müziğinin öldürücü trafiğinden bunalanlara kısa ara yollar gösteriyor. İstanbul’un doğu yakasından vapura binmeden gelen genç topluluk Peygamber Vitesi, kendi isimlerini taşıyan ilk albümle büyük mağazaların değil, alternatif dükkânların gösterişsiz vitrinlerinde görücüye çıkıyor. Pürüzlü, boğuk, çatlak vokalleriyle Kutay Soyocak, distorsiyonlu çapaklı gitarlarıyla Barış Can Cüce, homurtulu baslarıyla Koray Kocabaş ve yuvarlak formlu davullarıyla Mustafa Şahin, sizi oldukça kısa (25 dakika kadar) bir yolculuğa davet ediyor. Hücum kayıtla gerçekleştirilmiş beş Türkçe parçada dozunda bir saldırganlıkla yoğrulmuş karanlık bir sound var; Siouxsie’nin karamsar gotik ikliminden, Radiohead’in dramatik yapısına uzanan… Boynu bükük Dark Indie çiçeği ile umarsızlık içindeki Post Punk pekmezinden elde edilmişçesine... Az ses, az söz ama adam olana çok bile; topluluk klostrofobik dünyasını minimal bir dille anlatıyor, eksiksiz hissettiriyor. Bu davete icabet edin, eğer nereye varacağı meçhul bir rock otobanında otostop yapmaya cesaret edebiliyorsanız bu arabaya binin; Peygamber Vitesi ile yokuş aşağı uçuşa geçin. Emniyet kemerlerinizi lütfen bağlamayın… ‘Peygamber Vitesi’ (Müzik Hayvanı) Adına aldanmayın; “Second Nature” 2010 yılında Toronto’da kurulan topluluğun ilk albümü. Kuruluşunun ardından bir yıl sonra basılan albüm, memlekette ancak vitrine çıkabildi. Dünyanın iki yakasını bir araya getiriyor Minor Empire; Anadolu’nun acı dolu kıraç toprağı ile Batı’nın asfalt kokan hipnotik seslerini buluşturuyor; Trakya’dan Karadeniz’e, Malatya’dan Sivas’a bizim ezgileri caz ve poprock tınılarıyla yorumluyor. Repertuvar tercihleri çok iyi. Türküleri modern soundlarla çalma konusu dozunda tadında bırakılmış, günümüzün getirdiği imkânlar değerlendirilmiş, cılkı çıkarılmadan. Müziklerinde zorlama yok, batı özentiliği hiç yok. Vokalde Özgü Özman, gitarda Ozan Boz, utta İsmail Hakkı Fencioğlu, kanunda Didem Başar var. Çıktığı ülkenin “En İyi Dünya Grubu” ödülünü kazanan albüme, Kanadalı gitarcı Michael Occhipinti, basçı Chris Gartner, perküsyoncu Debashis Sinha eşlik ediyor. Ayrıca usta klarnetçi Selim Sesler. Şarkıların altında ezilmeyen, kişiliklerini ortaya koyarak tınlayan çalgılarla, türkülerin özünü bozmadan çalıyor Minor Empire; sağlam altyapıları, rengi güzel kadifemsi bir vokaliyle çok uyumlu bir topluluk. Erkan Oğur ile İsmail Hakkı Demircioğlu’nun tahtına yeni varis gelmiş. Minor Empire ‘Second Nature’ (Z Yapım) n ANKARA (AA) Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Çin Halk Cumuhuriyeti’nden Nobel Edebiyat Ödüllü Mo Yan’ı ağırlayacak. Bakanlık tarafından kendisi için hazırlanan program kapsamında İstanbul’un tarihi ve turistik yerlerini gezecek Mo Yan, Bakan Çelik ile de bir araya gelecek. Çelik’in kültürel diplomasi stratejisi nedeniyle Türkiye’ye davet edilen önde gelen isimler, ülkenin tarihi ve doğal güzelliklerini, kültürel değerlerle birlikte tanıma imkânı bulacağı bildirildi. Mo Yan da Bakanlığın 2013’te başlattığı “100 Çinli Entelektüel” projesi kapsamında yarın Türkiye’de olacak. Nobel ödüllü Mo Yan Türkiye’ye geliyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle