Katalog

13 ŞUBAT 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER İzmir İl Genel Meclisi Başkanı Değirmenci: Urla’daki villalar Hazine arazisi üzerinde BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş: 7 ‘O villalar kaçak’ EMRE DÖKER İZMİR İzmir İl Genel Meclisi Başkanı Serdar Değirmenci, kamuoyuna çeşitli iddialarla yansıyan Urla’daki villaların Hazine arazisi üzerine yapılmadığını öne süren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı, “Oradaki villalardan bir bölümü Hazine arazisine kaçak olarak yapılmış. Başbakan, kaçak yerde tatilini yapıyor” sözleriyle yalanladı. Villaların sahibi Mustafa Latif Topbaş ise konuyla ilgili ilk kez yaptığı açıklamada, bölgede Başbakan’ın villası olmadığını savladı. Değirmenci, geçen hafta yaptığı açıklamada, Başbakan Erdoğan’a da armağan edildiği savlanan Urla Zeytineli Hacılar Koyu’ndaki villalardan bir bölümünün, Maliye Hazinesi üzerine kaçak olarak inşa edildiğini söylemişti. Villaların yapıldığı arazinin Sit oranlarının, 1. dereceden 3. dereceye düşürülmesine karşı çıkan ve yıkımını isteyen eski İzmir Valisi Cahit Kıraç’tan eski çevre ve şehircilik il müdürüne kadar birçok u Erdoğan’ın kendisine ‘armağan’ edildiği öne sürelen villlara ilişkin ‘Hazine arazisi değildir’ açıklamasının gerçekleri yansıtmadığını söyleyen İzmir İl Genel Meclisi Başkanı Serdar Değirmenci, Hazine arazisi üzerine yapılan bu kaçak villaların yıkımıyla ilgili yazıların geçen yıllar içinde Defterdarlık Milli Emlak Dairesi Başkanlığı’na gönderildiğini söyledi. Değirmenci, ‘Başbakan kaçak durumdaki bir yerde tatilini yapıyor’ dedi. Villaların sahibi Mustafa Latif Topbaş ise bölgede Erdoğan’ın villasının olmadığını savundu. yerde tatilini yapıyor. Oradaki iki villanın Başbakan’a armağan edildiği savlanıyor. Bunu bilemeyiz ama sonuçta burasının Sit derecesinin 1’den 3’e dönüştürülmesi için çalışmalar yapıldığını duyuyoruz. İş kitabına uydurulmaya çalışılıyor.” Erdoğan, buradaki villaların 35 yıldır var olduğunu öne sürmesine karşın bazı villaların yapımının devam etmesi ise dikkat çekiyor. Başbakan’ın “dostum” diye nitelediği Topbaş ise dün kamuoyuna yansıyan iddialarla ilgili ilk kez açıklama yaptı. Yazılı açıklamasında Topbaş, Zeytineli’nde Demokratik özerkliği inşa edeceğiz MAHMUT ORAL DİYARBAKIR BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Özerklik projesine belediyelerde artık fiilen hayata geçme aşamasına geldik. Biz artık bütün kentin kaderini sadece bir belediye başkanının iki dudağı arasına bırakmıyoruz, kentin kaderini tüm halk belirleyecek. Artık anadilimizle hizmet alma aşamasına geldik” dedi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan Kültür ve Kongre Merkezi’nin temel atma ve açılış töreninde konuşan Demirtaş, özerklik projesini belediyelerde fiilen hayata geçirme aşamasına geldiklerini belirterek “Biz artık bütün kentin kaderini sadece bir belediye başkanının iki dudağı arasına bırakmıyoruz, kentin kaderini tüm halk belirleyecek. Artık anadilimizle hizmet alma aşamasına geldik. Biz bunu yaparken devletten asla bir şey beklemeyeceğiz. Kendi kitaplarımızı çıkartıp çocuklarımıza okutacağız. Bu yapacaklarımız anayasaya aykırı da değildir. Sadece yaşama hakkımıza sahip çıkıyoruz.” diye konuştu. Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın fotoğraflarının bulunduğu afişlerin mahkeme kararıyla kaldırılmasını eleştiren Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu anlayışla barış ve müzakere yürütülebilir mi? Öcalan’ın tek bir çağrısı ile 1 yıldır tek bir insan ölmüyor ve çatışmalar bu dağlarda yaşanmıyor. Barışa saygınız varsa mimarına da saygı duyun” bürokratın sürüldüğünü de anımsatarak “Villalara değen yanıyor” demişti. Ancak Başbakan Erdoğan, önceki gün gazetecilerin sorularını yanıtlarken Sit derece değişikliği konusunun yargıda olduğunu belirterek “Oranın sahipleri 35 yıldır oraya sahiptir. Yaptıkları evleridir, köydür. Bunların hepsi yargısı süren konulardır” demişti. Başbakan’ın açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Değirmenci, Hazine arazisi üzerine yapılan kaçak villaların yıkımıyla ilgili yazıların geçen yıllar içinde Defterdarlık Milli Emlak Dairesi Başkanlığı’na gönderildiğini söyledi. Yaklaşık 6 bin 700 metrekare olan 1819 numaralı parselin Hazine’ye ait olduğunu vurgulayan Değirmenci şöyle konuştu: “Özel idare olarak, bu parsel üzerine yapılan villaların yıkılması için defterdarlık milli emlak dairesi başkanlığına 3 kez yazılı olarak başvurduk. Ancak şu ana kadar milli emlak yıkımı gerçekleştirmedi. İl özel idaresi encümeni, Hazine arazisi olduğu için yıkım kararı alamadı, bunun yerine para cezası kesti. Buradaki yapıların hepsi ruhsatsız ve kaçak. Bir kısmı da Hazine arazisi üzerinde. Başbakan, ‘Hazine arazisi değil’ diyerek yalan söylüyor. Başbakan, kaçak durumdaki bir Topbaş’tan açıklama Erdoğan’a ait villa olmadığını, Başbakan’ı bugüne kadar burada 3 kez ağırladığını belirtti. Fezlekeye de giren ses kayıtlarıyla ilgili de “Benim, akraba ve dostlarımı zaman zaman misafir ettiğim, 30 yıl evvel yapılan bir evin restorasyonu sırasında misafirlerimin isteklerini öğrenme inceliğimin farklı yorumlanmasından duyduğum üzüntüyü de ayrıca belirtmek isterim. Bu anlamda bu haberlere kaynaklık eden konuşmalar, herhangi bir kimsenin sosyal ilişkileri çerçevesinde haklılığına inandığı bir konuda yaptığı samimi konuşma ve aslında yakınmalardır” dedi. TANAL YANIT ALAMADI Etiler Polis Okulu arazisi ve Bosphorus 360 şirketine ilişkin iddiaları içeren ses kaydı yayımlandı Vekilin villa ve yalısı sırmış ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milletvekilleri ve bakanların 2002’den bu yana edindikleri yalı ve villaları öğrenmek isteyen CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, “Türkiye’de ve yurtdışında villası olan vekillerin kimler olduğuna” ilişkin soru önergesi TBMM Başkanlığı’na takıldı. Meclis Başkanlığı, mal bildirimlerindeki “gizlilik” gerekçesiyle soru önergesini geri çevirdi. Tanal, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in yanıtlaması istemiyle verdiği önergede, “2002 yılından önerge tarihine kadar görev yapan milletvekilleri, bakanlardan, TBMM Başkanlığı’na yapılan mal bildirimlerine göre, Türkiye’de yalı sahibi olan var mıdır? 2002 yılından önerge tarihine kadar görev yapan milletvekilleri ile bakanlardan TBMM Başkanlığı’na yapılan mal bildirimlerine göre yurtdışında villa sahibi olan var mıdır? Türkiye’de yalısı veya yurtdışında villası olanlar varsa bunlar kimlerdir? Bu gayrimenkulleri hangi tarihte ne kadara satın almışlardır?” sorularını yöneltmişti. Çiçek adına önergeyi yanıtlayan Meclis Başkanvekili Sadık Yakut ise yazısında, bu sorulara yanıt vermezken “Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’nun 8’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 174’üncü maddesi hükümleri uyarınca TBMM Başkanlığı’na verilen mal bildirimleri, anılan kanunun 9’uncu maddesine göre, 20’nci madde hükümleri dışında gizlidir” dedi. Yakut, bakan ve vekillerin yalı ve villalarının “gizlilik” kapsamında olduğunu yazısında, “Mal bildirimleri, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla bildirimde bulunanın özel dosyasında saklanır. Bildirimlerin içeriği hakkında, 20. madde hükmü dışında hiçbir şekilde açıklama yapılamaz ve bilgi verilemez. Ayrıca mal bildirimlerindeki bilgiler ve kayıtlar esas alınarak içeriği hakkında yayında bulunulamaz” diye gerekçelendirdi. ‘Gizli ortak Bilal’ Eğitime katılma oranını artırmaya çalışan Türkiye, gerekli kaynaklar aktarılmadığı için hâlâ özellikle ilköğretimdeki kalabalık sınıflar ve altyapı sorunlarını çözemiyor. Haber Merkezi Türkiye’yi sarsan 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından ses kayıtları internete düşmeye devam ediyor. İnternete düşen yeni kayıtlarda Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Etiler Polis Okulu arazisinin Bosphorus şirketine devri konusunda bizzat dönemin Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala’yı görevlendirdiği iddia ediliyor. Konuşmalarda Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da iş takibi yapılan şirketin ‘gizli ortağı’ olduğu öne sürülüyor. Bosphorus 360 şirketi 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ikinci dalgasında soruşturma dosyasına fiziki takipte fotoğraflarla girmiş; savcılık şirketin malvarlığına el konulmasını istemişti. Sızdırılan ses kayıtlarında Etiler Polis Okulu arazisiyle ilgili Yasin elKadı ve Bilal Erdoğan’ın ortak olduğu yatırımı bizzat Başbakan Erdoğan’ın takip ettiği iddia ediliyor. Bilal Erdoğan’ın ‘gizli ortağı’ olduğu Bosphorus’tan yüzde 10 komisyon istediği, ortakların ise bu duruma isyan ettiği öne sürülüyor. Başbakan Erdoğan’ın 12 Mart 2013 tarihinde önce Usame Kutub ile ardından Ş.K. isimli şahısla 29 Kasım 2013 tarihinde Etiler Polis Okulu arazisi ile ilgili telefon görüşmelerine yer veriliyor. İddiaya göre 2013’ün kasım ayında Etiler Polis Okulu arazisini ihalesiz almak için önce Bilal Erdoğan sonra da Ş.K. ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 8. maddesinin ‘b’ bendinde yapılması planlanan yasal düzenleme hakkında görüştüğü, Ş.K.’nin konuyu Başbakan Erdoğan’a ilettiği, Erdoğan’ın da dönemin Başbakanlık Müsteşarı şimdiki İçişleri Bakanı Efkan Ala’yı görevlendirdiği iddia ediliyor. Emniyet arazisinin önce Hazine’ye sonra KİPTAŞ’a devredilmesi ardındanda söz konusu şirketlere verilmesinin planlandığı öne sürülüyor. Başbakan Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen kayıtlarda Erdoğan’ın konuyla ilgili taleplere “onu Efkan’a havale ettim” dediği öne sürülüyor. İşadamı Cengiz Aktürk’e ait olduğu öne sürülen kayıtlarda ise Aktürk’ün farklı kişilerle yaptığı telefon konuşmalarında Bilal Erdoğan’ın şirketlerine gizli ortak olduğu ancak bunun kimseyle paylaşılmaması gerektiği iddia ediliyor. Aygün’den fişleme raporuna şerh ‘Kendilerine uygun insan yaratıyorlar’ AYŞE SAYIN ANKARA TBMM Hozat Alt Komisyonu Üyesi CHP’li Hüseyin Aygün, Hozat’taki fişleme olayını “paralel yapı”ya yükleyerek sorumluluktan kurtulmaya çalışan AKP’nin, “Yeni Türkiye projesine uygun insan yaratmak için toplu fişleme” yaptığını ve AKP’nin Tunceli ve çevresini “hizaya getirme” anlayışı doğrultusunda Hozat’ta fişleme yapıldığına dikkat çekti. Tunceli Milletvekili Aygün, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu içinde oluşturulan Hozat Alt Komisyonu’nun raporuna koyduğu muhalefet şerhinde, 12 Eylül askeri darbesi ile AKP hükümeti dönemindeki “fişlemeleri” karşılaştırdı. AKP’nin 12 Eylül darbecilerinin yöntemlerini kullanarak ancak daha geniş kapsamlı “kitlesel fişleme” yaptığı saptamasına yer veren Aygün, AKP’li üyelerin görüşleri doğrultusunda hazırlanan alt komisyon raporunda, AKP’nin fişlemeleri “paralel yapı”ya ihale ederek sorumluluktan kaçmaya çalışırken, fişlemede sorumluluğu bulunan Emniyet görevlileri ile ilgili ise hiçbir işlem yapılmadığına dikkat çekti. Aygün, muhalefet şerhinde şu çarpıcı saptamalara yer verdi: Gerçeği tahrif: Alt komisyon raporunda “paralel yapı” adına çalıştığı ileri sürülecek bir hedef olarak tespit edilen Malatya cumhuriyet savcısı hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur. Fişlemeleri, 2007’den 2011’e kadar düzenli olarak Hozat Emniyet Amirliği yetkilileri yaptığı halde, raporda Emniyet’in sorumluluğuna dair bir tespit dahi yoktur. Hatta rapor, alakasız şekilde 34 yıl önceye giderek, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesine yaptığı gönderme ile askerlerin sorumluluğunu ima ederek gerçeği tahrif etmeye bile yeltenmektedir. Mizah konusu: Fişleme gibi ciddi bir suç eylemi, mevcut rapor ile AKPCemaat kavgasına malzeme edilmek istenmiştir. Mizah konusu olacak başka bir hususiyet şudur ki, AKP’li milletvekilleri Fethullah Gülen cemaatinin yönetimindeki “Paralel Devlet”in “1980 yılından beri insanları fişlediğini” ileri sürmüşlerdir. Oysa TÜBİTAK raporuna göre, Hozat’ta ortaya çıkan fişlemelerin başlangıç tarihi 15 Eylül 2007 tarihidir. 21 Nisan 2010’da fişler yeniden kaydedilmiş, 2011 yılında yeniden güncellenmiştir. Bu tarihler, AKP’nin tam iktidarda olduğu bir dönemdir. Eğitim fakiriyiz TEDMEM araştırmasına göre, öğrenci başına yapılan harcamada Türkiye, Lüksemburg’un onda biri düzeyinde FİGEN ATALAY Türkiye, OECD verilerine göre 615 yaş aralığında öğrenci başına yapılan harcamada, 19 bin 821 dolar ile en son sırada! Lüksemburg ise 197 bin 598 dolar ile ilk sırada yer alıyor. 9. sınıfta çeşitli nedenlerle “okulu terk eden” kız ve erkek öğrenci sayısı ise yaklaşık 120 bin. Bu rakam, çağ nüfusuna oranla oldukça yüksek ve ürkütücü. Türk Eğitim Derneği’nin (TED) düşünce kuruluşu TEDMEM tarafından hazırlanan Türkiye Eğitim Atlası, basın toplantısıyla tanıtıldı. Toplantıya, TEDMEM Direktörü Prof. Dr. Ziya Selçuk ve TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu katıldı. Atlasta yer alan bilgilerden bazıları şöyle: 4 Türkiye’de evlerinde eğitim kaynağı az düzeyde olan öğrenci oranı yüzde 54. Bu oran uluslararası ortalamada yüzde 21, Rusya Federasyonu’nda yüzde 19. 4 4. sınıf düzeyinde temel beslenme eksikliği nedeniyle öğretimi aksayan öğrenci oranı Türkiye’de yüzde 74, uluslararası ortalamada yüzde 29. 4 4. sınıf düzeyini içeren okullarda kütüphanesi olmayan okul oranı Türkiye’de yüzde 24 iken, uluslararası ortalama yüzde 13. 4 2011 yılında Türkiye’deki yetişkin nüfusun yüzde 68’i ortaöğretim düzeyi altında eğitime sahip. OECD ortalaması ise yüzde 25. 4 615 yaş aralığında öğrenci başına yapılan harcamada Türkiye, Lüksemburg’un onda biri düzeyinde. Harcama sıralamasında Türkiye 19.821 dolar ile son sırada, Lüksemburg 197.598 dolar ile ilk sırada yer almaktadır. 4 Sosyal, kültürel ve ekonomik (ESCS indeksi) olarak alt düzeydeki (1 altı) öğrenci oranı Türkiye’de yüzde 69, OECD ülkeleri ortalamasında ise yüzde 15’tir. 4 2011 yılında yetişkin kadın istihdam oranı Türkiye’de yüzde 31 OECD ortalaması yüzde 65. 4 34 yaş nüfusunda bir eğitim kurumuna kayıtlı nüfus oranı Türkiye’de yüzde 12, OECD ülkeleri ortalamasında yüzde 74’tür. 4 20002011 yılları arasında Türkiye’de 1519 yaş arasındaki bireylerin eğitime katılımlarında 41 yüzde puan artış sağlanırken OECD ülkeleri ortalamasında 8 yüzde puandır. Dün çıkan kayıtları değerlendiren CHP Sözcüsü Haluk Koç, “Konuşmalar ortada. Sonra Başbakan yolsuzluk, hırsızlık için tanım yapmaya çalışıyor. Oysa yolsuzluğun da hırsızlığın da tam ortasında oturuyor. Gün geçtikçe de bu ilişkiler Başbakan’ı maalesef bu sıfatlarla siyaseten karşı karşıya bırakıyor” dedi. Koç: Başbakan yolsuzluğun ortasında CHP’li Midyat’ta 8. sınıf öğrencilerine Süryani ve Ermenilerin devlete ihanet ettiği anlatılıyor Batıkent Cemevi’ne vize ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yenimahalle’de CHP’li belediyenin arazisi üzerine cemevi yaptığı gerekçesiyle imar kirliliği suçundan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Yenimahalle Şubesi Başkanı Cevahir Canpolat’ın yargılandığı davada sürpriz bir gelişme yaşandı. Yenimahalle Belediyesi, arazinin kullanım amacını “sosyal kültürel tesise” dönüştürerek cemevinin önünü açtı. Ancak kararın hayata geçmesi için Anakent Belediyesi’nin onayı gerekiyor. Canpolat, yerel seçimler öncesi alınan kararın “manidar” olduğunu vurgulayarak “Seçimden önce bu sorun çözülmediği takdirde Aleviler gereğini yapacaktır” dedi. Süryaniye din dersi dayatması Haber Merkezi Türkiye’de okullarda gayrimüslim çocuklara dayatılan zorunlu din dersi uygulamalarının bir örneği Midyat’ta yaşanıyor. ANF’nin Midyat’da 8. sınıfta okuyan Süryani öğrencilere zorunlu din dersi uygulaması dayatıldığına ilişkin haberine göre, 10. sınıfta okuyan öğrencilere ise tarih derslerinde Süryani ve Ermenilerin devlete ihanet ettikleri anlatılıyor. ANF’nin haberine göre Midyat’ta 8. sınıflarda okuyan yaklaşık üç yüz Süryani öğrenci zorunlu olarak din dersine alınıyor. Derslere girmeyen öğrenciler “derse girmedi” diye yazılarak notları düşürülüyor. 10. sınıflarda okuyan öğrencilere ise Ermeni ve Süryanilerin kurtuluş savaşında devlete ihanet ettikleri anlatılıyor. Bu durumun bir an önce sona erdirilmesini isteyen Süryani Diba Gabriel (48) “Çocuklarımız zorunlu din dersi dayatılarak asimile edilmek isteniyor. Derslere girmek istemediklerinde de notları düşürülüyor” şeklinde bilgi verdi. 10. sınıflarda okutulan tarih kitaplarında ise Ermeni ve Süryanilerin devlete ihanet ettiklerinin aktarıldığına dikkat çeken Gabriel, “Bu nefret söylemi tarih kitaplarından çıkarılsın. AKP inançlara, halklara hoşgörüden bahsediyor ama pratikte tam tersi yaşanıyor. AKP döneminde her şey daha da olumsuz oldu” dedi. Gabriel, bu durumun son bulmaması halinde, “Konuyu bir an önce Meclis’e de taşıyacağız” diye konuştu.