04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 ŞUBAT 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 Kira Gelirine ‘İstisna’ Gol! Kiracı olmaktansa, borca girip ev sahibi olmak daha iyidir anlamında sıkça kullandığımız bir özlü sözümüz “Borç ödenir, kira ödenmez” şeklindedir. Ama takdir edersiniz ki durum herkes için böyle değil. Türkiye’de 2013 yılsonu itibarıyla 1 milyon 550 bin faal gayrimenkul sermaye iradi mükellefi var ve şimdi onlar için vergi zamanı yaklaşıyor. Biliyorsunuz, gelir vergisi mart ayı, kurumlar vergisi nisan ayı içinde beyan edilir. Hatta, basit usule tabi gelir vergisi mükellefleri beyana başladı bile. Ancak bu sene konut kira gelirlerinin beyanı biraz farklı. Nedeni, istisna uygulamasında yapılan değişiklik. 15 Haziran 2012’de Resmi Gazete’de yayımlanan 6322 sayılı kanun 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren elde edilecek konut kira gelirlerinde istisna uygulamasını değiştirdi. Mükellef aleyhine bir durum oluştu. Biliyoruz ki, uygulamada her yıl belirlenen belli bir rakam istisna kabul edilir ve bu rakamın altındaki konut kira gelirleri vergilendirilmez. 2013 yılı için istisna tutarı 3 bin 200 lira. Ancak bazı mükelleflerin istisnadan yararlanması kanunen mümkün değil. Çünkü değişiklikle istisnadan yararlanamayacak olan mükelleflerin kapsamı genişledi. Eski uygulamada ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan etmek zorunda olanların bu istisnadan yararlanması mümkün değildi. Yani konut kira gelirinin yanında, ticari kazancı, zirai kazancı ya da serbest meslek kazancı olanlar bu istisnadan yararlanamıyordu. Ayrıca konut kirası elde etmesine rağmen bu gelirini beyan etmediği veya eksik beyan ettiği tespit edilen mükelleflerin, istisnadan yararlanmasına izin verilmiyordu. Bu durum aynen devam ediyor. Ancak 2013 yılında elde edilecek konut gelirlerinde istisna uygulayamayacak olanların kapsamı genişletildi. Buna göre, beyan edilsin veya edilmesin 94 bin lirayı aşan konut dışındaki kira geliri, ücret, menkul sermaye iradı ve diğer kazanç ve iratları elde edenler bu istisnadan yararlanamayacak. Örneğin, 2013 yılında 50 bin lira ücret geliri ve 50 bin lira mevduat faizi geliri elde eden bir kişi konut kira geliri de elde ettiyse 3 bin 200 liralık istisnadan Eski uygulama nasıldı? Hesap kitap! yararlanamayacak. Bu gelirleri elde eden kişinin, stopaj yapılmış ve tek işverenden alınmış ücreti ve bankaca vergi kesintisi yapılmış mevduat faizi gelir vergisi beyanına konu edilmez. Bu gelirlerin beyan edilmeyecek olmasına rağmen yapılan kanun değişikliği sonrasında konut kira gelirleri istisnasından da yararlanmak mümkün olamayacak. Aynı kazançlar 2012 yılında elde edilmiş olsa idi, konut kira gelirleri istisnasından faydalanılabilecekti. Yapılan değişiklik ile istisnanın uygulanması engellenmiş oldu. Düzenleme ile Maliye’nin sineğin yağını çıkarma niyetinde olduğunu söyleyebiliriz. “Kira geliri elde edenler zaten kayıtlı mükellefler. Bunlardan mümkün olduğu kadar fazla vergi almak gerekir” mantığından uzaklaşılmadığı sürece sağlıklı bir vergi sisteminden de bahsetmek mümkün olamaz. GÖRÜŞ KASIM AVCI Eğitimci Zoru Yenmeyi Öğrenmek Sap ayrı, saman ayrı... Dal ayrı, yaprak ayrı... Parmak ayrı, kol ayrı... Yer ayrı, uzay ayrı... Yağmur ayrı, damla ayrı... Varsıl ayrı, yoksul ayrı... Koyun ayrı, kuzu ayrı... Dost ayrı, düşman ayrı... Say sayabildiğin, anlat anlatabildiğin kadar... Diline bereket... Bilgine aydınlık, anlatımına tat kat... Her akta bir kara; her güzelde bir çirkinlik var... Varsıl, yoksulu doğurmakta; yoksul varsılı yaratmakta... Gün, güne bakmakta... Zaman, an an birbirini tamamlamakta... Güneş, durmadan, usanmadan aydınlığa koşmakta... Evrende her varlık, birbiriyle yarış yapmakta... Bütünleşmek için savaş yapmakta... Zıtlarıyla barışmakta... Elbet, armutun sapı, üzümün çöpü, sapın samanı, dalın yaprağı, elin parmağı; yolun yakını, ırağı; her güzelin bir rengi, farklı bir hoşlanırlığı var... Saptan, saman olmakta... Taneleriyle bütünleşmekte... Birbirini tamamlamakta... Armut, kendi kökünden güç almakta; dalına, sapına tutunmakta... Tasayı, sevinci ortaklaşa bölüşmekte... Bütünleşmenin mutluluğunu duymakta... Güzdüz geceyi; gece gündüzü izlemekte... Gündüz, geceye tohum ekmekte; aydınlıkta ürün biçmektedir... “Sap döner keser döner, gün gelir hesap döner” olsa da, umudu bulunsa da... Yaşam zıtlıklar içinde... Üstünlük yarışında... Senben savaşında... Egemenler üstünlüklerini sürekli korumak, yetkilerini artırmak istemekte... Halklarının haklarını, olanaklarını daraltmakta özgürlüklerini kısmaktadır... Sap, her zaman varsıldan yana olmamakta; egemenden yana dönmemektedir... Sapla saman, gerektiğinde birleşmesini bilmekte, bütünleşmesini gerçekleştirmektedir... Uyanmakta, bilinçlenmekte, direnmektedir... Yenile yenile yenmesini öğrenmektedir... Hesapları tersine döndürmektedir... Kendini egemen kılmaktadır... Egemen oldukça dirilmekte, bilinçlenmekte; egemen kaldıkça yaşam olanaklarını artırmakta... Özgürlüğüne özgürlükler katmaktadır... Yaşamda bu kadar zıtlık varken, olumsuzluklar sürerken; kavgalar olurken, savaşlar yapılırken, sömürü azgınlaşmışken: karamsarlık, umutsuzluk içimize sinmiş, kötümserlik ufkumuzu daraltmış, görüş açılarımızı sıfırlamışken... Sapla samanı nasıl birleştireceğiz? Diriltip bütünleştireceğiz? Bunu nasıl yapacağız? Elbet de kendi gücümüz, kendi bilincimizle... Kendi direncimizle... Güneşten ışık alacağız, bilimle aydınlanacağız... Zoru yenmesini bileceğiz... Öğreneceğiz... Biz çoğuz... Çoğunluktayız... Toprağa can veren, üretimi yapan biz değil miyiz? Tanrılarımızı yaratan, yaşatan; egemenlerimizi seçen, sandıktan çıkaran biz değil miyiz? Bizi sap sap böldüklerini, kıya kıya saman ettiklerini ne zaman göreceğiz? Ne zaman öğreneceğiz? Sapı dirilten, samanı canlı kılan, halkı egemen eden biz olacağız... Yeter ki kendi gücümüzün farkına varalım... Bilincimizin erdemine erelim... Etkinliğini anlayalım... Özgür, demokratik, çağdaş, uygar cumhuriyet yönetimleri, halkı tarafından seçilmektedir. Sandıktan çıkmaktadır... Halk egemen olmakta, egemen kalmaktadır... SOSYAL GÜVENLİK İşveren Eşit Davranmak Zorunda niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem uygulayamaz. Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret de kararlaştırılamaz. İşçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanması, daha düşük bir ücretin uygulanmasını haklı kılmaz. İş ilişkisi veya sona ermesinde anlatılan durumlara aykırı davranıldığında işçi, dört aya kadar ücreti tutarındaki uygun bir tazminattan başka yoksun bırakıldığı haklarını da talep edebilir. Ancak işverenin ayrımcılık yaptığını ispat etmek gerekir. Ya da işçi bir ihlalin varlığı ihtimalini güçlü bir biçimde ortaya koyabiliyorsa, bu kez işveren bir ihlalin mevcut olmadığını ispatla yükümlü olur. SORU CEVAP İşyerinde çalışanlar arasında ayrımcılık yapılması, sıklıkla karşılaşılan bir durum. İş Kanunu’na göre bu yaklaşım yasak ve iş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz. Aynı ayrımcı tavır; tam süreli çalışan işçi karşısında kısmi süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye de uygulanamaz. Burada amaç, aynı şartlara sahip oldukları halde daha iyi işlem gören işçilerle aynı haklara sahip olunmasıdır. Yoksa farklı niteliklerdeki çalışanlar farklı ücret alabilir. İşveren, biyolojik veya işin İsteğe bağlı sigorta ile emeklilik Eşim 47 yaşında ve hiç sigortalı çalışmadı. İsteğe bağlı sigortalı yaptırsak ne zaman emekli olur, nasıl bir yöntem izlemeliyiz? Metin Örper 2014 yılında isteğe bağlı sigorta primi aylık 342 ile 2 bin 227 lira arasındadır. 5510 sayılı kanunun 28. maddesine göre 63 yaşında 5400 gün prim ödeyerek emekli olabilir. SGK müdürlüğüne başvurulmalı. Sorularınız için [email protected] adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. Cinsiyet ayrımcılığı Susturan Demokrasi?! PERİHAN ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Birkaç gün önce binmek istediğim taksinin şoförüne sonradan laf etmemesi için gideceğim yerin yakın olduğunu söylediğimde “Ben de böyle bir müşteri istiyordum. Çünkü canım çok sıkkın, bu halimle uzun süre direksiyonda kalamam” deyince nedenini sordum. Cevabı; “Durakta arkadaşlar yok yere birbirlerine girdiler. Ekranda Başbakan her zamanki gibi ‘Başta söz ve fikir özgürlüğü gibi demokrasinin temel unsurları bizim iktidarımızla geldi’ deyince arkadaşlardan biri, ‘Daha geçenlerde bir kanalda muhalefet liderinin seni eleştiren konuşmasını haberlerden görevli kişiye kestirmedin mi?’ diye karşı çıkınca başka bir arkadaş da ona ağır sözlerle saldırıya geçti, durak altüst oldu, sinirler bozuldu. Bundan ötürü şu açık çay bahçesinde biraz dinlendikten sonra işe çıkabileceğim” oldu. Bu basit gibi görünen ama çok az kalan yürekli yazılı ve görüntülü medyada toplumu toz duman içinde bırakan olayları izlerken, bizim kutsalımız olan laik, demokratik cumhuriyetimizin bu denli yıpratılarak yok edilmeye çalışılmasına tepkiyle kurtuluş yollarını arama tüm yurtseverlerin görevidir, diyoruz. Bu arayışta Atatürk’ün kendilerine armağanla Cumhuriyeti emanet ettiği gençliğimiz, 2013’ün Haziranı’nda Gezi Direnişi’yle sahipliğini kanıtladı.Yazık ki iktidar gerçeği görerek ulusun özgürlük, bağımsızlık, işsizlik ve ekonomik kalkınma düzeyindeki istemleri yönünde çalışmalara gideceği yerde, bunları toplu yürüyüşlerle anlatmak isteyen halkımızı, sanki karşısında işgal güçleri varmışçasına zehirli gaz bombalarıyla, onları yerlere seren basınçlı sularla, coplarla, hatta canlarını alıcı kurşunlarla sindirip yok sayma yolunu seçti. Bu durum da doğal olarak halkın devlete güveninin yitirilmesine neden oldu. HHH AKP iktidarının tek sözcüsü haline gelen Sayın Başbakan’ın övündüğü konulardan biri de sağlık hizmetlerine getirdikleri büyük yatırımların olduğudur. Oysa gazetede gördüğüm ve üç gazetecinin işlerinden atılmasına neden olan iç yakıcı bir haber bunu yadsımakta. Şöyle ki; üç gazetecinin “Bu mu sağlıkta çağ atlayan Türkiye” dedikleri habere göre; 3 yaşında olduğu halde kilo alamayıp 3.5 kiloyla yaşama savaşı veren S. bebeğin durumuna değinmeleri Başbakan’ın öfkelenmesine neden olunca işten atılmaları emri yerine getirilmiş. Çocuğunun derdini birçok hekime teşhis ettiremeyen baba, Sağlık Bakanlığı’na yardım istemiyle başvurmasına karşın hiçbir cevap ve ilgi görmemiş. İşte o üç gazetecinin kınayıcı haberi de buymuş. Bu konunun üzüntü veren bir yanı da demokrasiyle yönetilen ülkelerin temel taşı olan söz ve yazın özgürlüğünün bizde yalnızca söylemde kalmış olmasıdır. HHH TBMM’den iktidarın oylarıyla çıkarılan engellemeli kararın biri de mahremiyet kuralına dayandırılarak internetteki özgürlüğe getirilen sansürdür. Tüm dünyada özgürce kullanılan, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne dayanan internetteki, başta Twitter hakkı sansürlenemez ve bu yasak uzun süremez. Aksi halde uluslararası birçok yasa ve düzenlemelere başvurma hakkı doğar. HHH Geçen hafta dikkat çeken bir konu da 6 Ocak’ta Ulusal Kanal’da başlayıp dörtbeş program devam eden, A. Öcalan’ın İmralı’da 1999’da Albay Hasan Atilla Uğur tarafından sorgulanması olayının ekrana yansıması oldu. PKK’lilerin asparagas tanımıyla karşı çıktıkları kasetler için açıklamacılar “Gelsinler kendilerine de verelim” diyerek gerçeği kanıtladılar. Apo, cevaplamalarında sütten çıkmış kaşık tavrındaydı. Örneğin; “Ben Kürt kimliği yerine, anayasal vatandaşlık kavramı cumhuriyet ilkelerine dayandığına göre, her zaman kendimi Türkten de Türk sayarım. Türk ulusu ağacın köküdür” gibi çokça cevapla sorgulamayı sürdürmekle beraber, bu yayını yadsıyan BDP’liler İmralı’ya gidip kendisine sorduklarında; sorgulamanın gayri ciddi olduğunu söyleyerek taraftarlarına karşı inkâra kalkmış. İşte bu da Apo’nun gerçek çehresi. HARBİ SEMİH POROY BULMACA SEDAT YAŞAYAN Bir çocuk daha okusun diye... 21. YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel: 0212.274 15 02 0212. 213 74 02 Fax: 0212.275 52 44 www.yekuv.org [email protected] Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi 00158007287986476 T.C. İZMİR 9. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN İPOTEĞİN HADALA ÇEVRİLMESİ YOLU İLE TAKİP TALEPLERİNDE İCRA EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİ Dosya No: 2013/26 Alacaklı: Sınırlı Sorumlu İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi. Borçlu: Gökhan Kuruçaylı Borç Miktarı: 63.843,21 TL Asıl alacak Tutarı: 63.050,00 TL. 04.01.2013 tarihinden itibaren, İşleyen faiz: 17.747,11 TL İhtar masrafı 161,83 TL. Toplam: 80.958,94 TL alacağın icra gideri, vekâlet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek %25,75 yıllık faiz ve faize işleyecek %5 BSMV. ile tahsilat emridir. (Fazlaya dair ve faiz oranlarındaki artıştan doğan hakkımız saklıdır.) BK. 84 Md. Gereği kısmi ödemeler öncelikle faiz, masraf ve ferilere mahsup edilecektir. Borcun Sebebi: Kredi. Merhumun Ne Olduğu: İzmir ili, Bayraklı ilçesi, Kazımdirik Mahallesi, 9/1 Pafta, 53 Parsel, 629 Ada. 56 Cilt No’lu, 5507 sayfa nolu mesken vasfındaki gayrimenkul. Takip Tarihi: 04.01.2013 Yukarıda adresinize çıkarılan ödeme emri bila tebliğ iade edilmiş olması üzerine zabıta araştırması yaptırılmış olup adreste tanınmadığınız ve bilinmediğinizden dolayı adresinizin meçhul kalması nedeni ile Tebligat Kanunu’nun hükümleri dairesinde icra emrinin gazete ile ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla işbu icra emrinin tebliği tarihinden itibaren 60 gün içerisinde borcu ödemeniz, bu süre içinde borç ödenmez veya İcra Hâkimliği’nden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmezse alacaklının gayrimenkulün satışını isteyebileceği ilanen ihtar olunur. 04.02.2014 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 9225) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Marma 1 ris ilçesine 2 bağlı turis tik bir köy. 3 2/ Bir kim 4 seye biriyle 5 gönderilen 6 eşya... Radyum elemen 7 tinin simge 8 si. 3/ Bir no 9 ta... Ejderha takımyıldı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 zının en parlak 1 Ş İ R İ N K A R yıldızı. 4/ Nâzım 2 E S A M E L E Ş Hikmet’in bir ti 3 Ş A N S H A Y A yatro oyunu... 4 H T A R A T O R Yassı ve dar bi5 A H K O F A N A çimli metal parB ça. 5/ Çelikço 6 N A M K A V mak oyununa ve 7 E Ş E L E K M İ A S İ T A N E bu oyunda kulla 8 nılan değneğe ve 9 S T A R NO T A rilen ad... Mimarlıkta duvar içinde bırakılan girintiye verilen ad. 6/ MÖ II. binyılda İtalya’ya gelen HintAvrupa topluluklarına ve bunların konuştuğu dile verilen ad... Hayat arkadaşı. 7/ Bir tür börülce... Çıplak, yoksun. 8/ Bir şeyin erebileceği uzaklık; menzil... “Delice” de denilen, taneleri zehirli olan ve ekin tarlalarını saran bir ot. 9/ Tarihsel koşullar ne olursa olsun devletin ortadan kaldırılmasını savunan öğreti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İpek ve pamuk ipliği karışık olarak dokunan bir kumaş türü. 2/ Korunmak için bir yere bırakılan eşya... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 3/ Lantan elementinin simgesi... Seyrek dokunmuş bir kumaş. 4/ Argoda çok çalışan öğrenciye verilen ad... Tibet Budacılığında dinsel önder. 5/ Eskişehir yöresine özgü, çubuk biçiminde yapılan bir tür helva... Ekolojide, bir canlının varlığını sürdürebildiği yaşama ortamının en küçük birimi. 6/ Üstten sağa doğru eğik basım harfi... Birbirine çok benzeyen şeylerden her biri. 7/ Tahıl, kepek ve keten tohumu karışımından oluşan at yemi... Nazilerin politikasında Germen ırkından kimselere yakıştırılan ad. 8/ İyi bir şeye işaret olan durum... Acı badem ağacı. 9/ Kurulu düzenlere “karşıt bir kültür” oluşturma anlayışı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle