Katalog

SAYFA CUMHURİYET 13 ŞUBAT 2014 PERŞEMBE 12 DIŞ HABERLER [email protected] Türkiye’ye tatbikatlı mesaj ortak askeri tatbikat yapan Rum tarafı, doğalgaz ve petrol arama bölgesinde ‘düşman unsurları’ hedef aldı Askeri tatbikatı, Rum Savunma Bakanı Fotis Fotiu (sağdan ikinci), Rum Milli Muhafız Ordusu ve İsrail ordusunun üst düzey yetkilileri izledi. l Kıbrıs’ta barış müzakerelerinin başladığı gün İsrail ile ‘Alo Fatih’in Sıradanlığı… “Kötülüğün Sıradanlığı”nı keşfeden Hannah Arendt’ın filmini yeni gördüm. Festivalde kaçırmıştım… ’50’li yıllarda yazdığı “Totalitarizmin Kökenleri” isimli kitabıyla baskıcı sistemlerin çözümlenmesinde çığır açan ve sağ/sol “totalitarizmlerin” mantığını, işleyişini mercek altına tutan ilk büyük düşünür olan Arendt, arkadan “Kötülüğün Sıradanlığı” adındaki diğer ünlü eseriyle dünyayı sarstı. Alman yönetmen Margarethe von Trotta, iki yıl önce bu olay düşünürle kitabını filme aldı. Nicedir izlemeyi düşündüğüm filmi dün gördüm. Mutlaka sizin de DVD/internetten izlemenizi salık veririm. Film, SS subayı Adolf Eichmann’ın yakalanması ve İsrail’de yargılanmasıyla başlıyor. Nazizmden kaçarak ABD’ye sığınan Arendt, o yıllarda New York’ta New School’da ders veriyor ve New Yorker tarafından Eichmann davasını izlemek üzere İsrail’e Kudüs’e gönderiliyor. Mahkemede Eichmann’ın ifadeleri ve sergilediği sıradan tavırların doğrudan tanığı olan Arendt New York’a dönüşünde, siyasi düşünce tarihinde devrim yaratan “Kötülüğün Sıradanlığını” yazıyor. Aslında insanlar, Nazizmin en has temsilcilerinden olan Eichmann’ın, diğer insanlardan farklı bir “öcü” olmasını bekliyor. Ama Arendt, “Hayır yanılıyorsunuz!” diyor: “O içinizden biri. Sizden hiç farklı değil. O bu kadar içinizden biri olduğu için; aslında kötülük hep bu kadar alelade ve sıradandır!” Bu kadar sıradan biri o korkunç cürümleri peki nasıl işliyor/işleyebiliyor… sorusuna ise Arendt, “Basit”yanıtını veriyor: “Aklını kiraya vererek!” Eichmann, sisteme seferber ettiği “aklını” bizzat kendi adına kullanmaktan kaçındığı için, artık “iyikötü”/“doğru/yanlış” farkını ayırt etmeyi unutuyor! “Büyüklere sadakat” her şeyin üstüne çıkıyor… Bu, kariyer kaygısıyla birleştiğinde, ahlaki tüm değerler uyuşuyor. Herkes az çok, bu akıl tutulması sonunda “Eichmannlaşıyor”. “Benim” diyerek kendisini savunuyor Eichmann: “Yahudilerle alıp veremediğim yok. Ben yalnız bana verilen emirleri ifa ettim!” Bunu faşizmin, (“Eichmann sorununun”) en can alıcı yönü olarak tanımlayan Arendt, bu şekilde kötülüğün rutinleştirildiğini / sıradanlaştırıldığını söylüyor: “Eichmann sorununun en feci tarafı; Eichmann gibi nicelerinin olması ki bu kişilerin hepsi, ürkütücü ölçüde ‘normaller’” diyor: “Sadist ya da sapık değiller. Bu ‘normallik’, yapılan tüm canavarlıkların toplamından daha ürkütücü. Çünkü ‘normallik’ şablonuyla hareket eden şahıslar, beter suçları işlerken bir ‘yanlış’ içinde olduklarının ayırdına varmıyorlar…” REŞAT AKAR LEFKOŞA Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, ABD’li mevkidaşı John Kerry’ye, Kıbrıs sorununun çözümünü amaçlayan kapsamlı müzakere sürecinde, Barbaros Hayrettin Paşa gemisinin, Kıbrıslı Rumların doğalgaz ve petrol arama bölgesine gönderilmeyeceğine ilişkin güvence verdiği iddia edildi. Bu iddiaların ardından ise Rum tarafının İsrail Hava Kuvvetleri ile ortak tatbikat haberleri basına yansıdı. İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait 32 adet F15 ve F16 savaş uçağının katıldığı “ONİSİLOSGEDEON” kod isimli tatbikatın zamanlaması ise KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Rum lideri Nikos Anastasiadis’in önceki gün yaptıkları görüşme saatine denk getirildi. İsrail uçakları, Güney Kıbrıs’ın “Münhasır Ekonomik Bölgesi” (MEB) üzerinde uçuş yaparak doğalgaz çalışmalarına olası Türkiye müdahalesine karşı sanal mermiler kullanarak hedefi yok etti. Anastasiadis’e yakınlığı ile bilinen Alithia gazetesi “Türklerin MEB’teki voltalarına son” başlıklı manşet haberinde, Davutoğlu ile Kerry’nin geçen pazar günü yaptıkları telefon görüşmesine yer verdi. Gazete, bu görüşmede Ankara’nın, müzakerelerin yapıldığı dönem içerisinde Barbaros Hayrettin Paşa gemisini, doğalgaz ve petrol araştırmalarının yapıldığı “Kıbrıs” MEB’ine göndermeyeceği vaadinde bulunduğunu savundu. Kıbrıs soru nundaki yeni sürecin büyük beklentilerle başladığı kaydedilen haberde “Türkler, müzakereler devam ettiği müddetçe Güney Kıbrıs MEB’indeki tahriklerini durdurmayı taahhüt etti. Kerry ve Davutoğlu prosedürü zedeleyebilecek tek taraflı adımlardan kaçınılması gerektiğinde uzlaştı” ifadesini kullandı. rtak tatbikat 2 gün öne alındı Türkiye’nin bu jestine karşılık, Rum tarafı İsrail ile önceden anlaştığı askeri tatbikatı iptal etmedi. Tam tersi 1314 Şubat O ANKARA Adada taraflar yeniden müzakerelere başlarken, Rum lider Nikos Anastasiadis’in Güven Artırıcı Önlemler önerisine AB ve ABD’den destek geldi. Anastasiadis’in bu önerisi, Maraş’ı da kapsayan Magosa’nın, ‘kapalı bölgenin BM kontrolünde, havaalanının ise AB denetiminde’ açılmasını öngörüyor. Rum Kesimi, Maraş’ın açılması halinde ise TürkiyeAB müzakerelerinde fasıllara koyduğu blokajı kaldıracağını açıklamıştı. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada müzekerelerin başlamasına ilişkin memnuniyet bildirilirken ABD’nin iki toplumun da kabul etmesi halinde Magosa’nın yeniden canlandırılmasını amaçlayan önlemler dahil çözüm müzakarelerini destekleyeceği ve mümkün olan inisiyatifleri ortaya çıkaracak, taraflar arasındaki diplomasiye dahil olacağı belirtildi. ABD’den Maraş çağrısı DUYGU GÜVENÇ tarihlerinde yapılacağı açıklanan tatbikat, sürpriz bir değişiklikle 11 Şubat’taki liderler görüşmesinin yapıldığı güne çekildi. İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait savaş uçaklarının da katıldığı tatbikat, saat 11.00’de başlayıp 13.00’te sona erdi. İsrail savaş uçakları Limasol’un güney bölgesi, Vasiliko ve Hirokita üzerinden alçak uçuş yaptı. Baf Askeri Üssü’ne kadar yayılan, kara ve deniz hedeflerine yönelik tatbikatta sanal hedeflere karşı ateş edildi. Lefkoşa FIR hattı içerisinde icra edilmekte olduğu belirtilen müşterek tatbikat kapsamında İsrail’in F15 ve F16 savaş uçaklarıyla sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik sahası ve MEB parselleri üzerinde alçak uçuş icra edildi. Rum Kesimi Savunma Bakanı Fotis Fotiu, iki ülke arasında yıllık planlı işbirliği çerçevesinde yapılan tatbikatın büyük bir başarıyla sonuçlandığını ve tatbikata İsrail Hava Kuvvetleri’ne bağlı 32 adet savaş uçağının yanı sıra havada yakıt ikmali sağlayan 6 destek uçağının katıldığını açıkladı. Fileleftheros gazetesi “Türkiye’ye güçlü mesaj” başlıklı manşet haberinde, tatbikatın özellikle karadaki enerji yerleşkeleriyle, Güney Kıbrıs’ın sözde MEB’inde bulunan doğalgaz çıkarmaya ilişkin denizdeki yerleşkelerin güvenliğiyle ilgili savunma anlaşmalarına dayandığını bildirdi. Gazete, tatbikat sırasında özellikle Vasiliko’daki yerleşkeler ve olası bir saldırıda gösterilecek tepki üstünde durulduğunu belirtti. Faşizmin dayanağı Rusya veto edecek Dış Haberler Servisi Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK), Suriye’ye insani yardım konusundaki karar tasarısını veto edeceğini duyurdu. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Gennadi Gatilov, mevcut haliyle onay vermeyeceklerini söylediği tasarının, Beşşar Esad yönetimine karşı bir askeri müdahalenin yolunu açmayı amaçladığını savundu. Gatilov, askeri müdahale için, tasarıda yer alan taleplerin Şam yönetimi tarafından yerine getirilmemesinin gerekçe gösterileceğini öne sürdü. Tasarı, Suriye’deki kentlerde kuşatmaların kaldırılması, rejim tarafından yaptıkları hava saldırılarına son verilmesi, okul ve hastanelerin asker ve silahtan arındırılması ve insani yardımlara izin verilmesini içeriyor. Suriye’de iç savaşın başladığı 2011’den beri Rusya ve Çin, Batılı ülkelerin sunduğu, Esad yönetiminin kınanması ve yaptırımlara başvurulması yönündeki 3 tasarıyı reddetti. Suriye’nin Humus kentine yardım ve sivillerin tahliyesi ise dün yeniden başladı. Operasyon önceki gün “lojistik güçlükler” nedeniyle askıya alınmıştı. (AFP) SURİYE’YE İNSANİ YARDIM TASARISI Dış Haberler Servisi Tayland kralının en küçük kızı prenses Çulabhorn Mahidol’un sosyal medyada yayımladığı fotoğrafları ülkede tartışmaya yol açtı. Fotoğraflarından birinde saçında kırmızı, mavi ve beyaz renkler bulunan prensesin, Tayland bayrağının renkleri olan ancak muhaliflerce de kullanılan bu renk seçiminden ötürü protestoculara destek verdiği tahminleri yapılıyor. Olumlu ya olumsuz hiçbir açıklama yapmamasına Tayland’da muhalefete monarşi desteği rağmen prensesin tutumu muhaliflere destek verdiği şeklinde yorumlanıyor. Tayland’da hükümetin kazandığı 2 Şubat seçimlerinin sonuçlarını kabul etmeyerek iptali için mahkemeye yaptığı başvuru anayasa mahkemesince kabul edilmedi. Tayland hükümeti son zamanların en önemli seçimlerinden birisini kazanarak yeni kabine kurma çabalarına girdi. n Dış Haberler Servisi İspanya hükümeti, sorgu hâkimlerinin uluslararası yargı ilkesine dayanarak yabancılar hakkında arama ve tutuklama çıkarmasının önüne geçecek bir kanun teklifi hazırladı. Girişimin ardında, Çin liderleri ve eski Devlet Başkanı Jiang Zemin hakkında çıkarılan kararlar nedeniyle Pekin’in İspanya’ya ekonomik baskı yapması yatıyor. İspanyol sorgu yargıcı Baltasar Garzon da, Şili’de cunta döneminin lideri Augusto Pinochet hakkında tutuklama kararı çıkarmıştı. Uluslararası tutuklamaya engel geliyor ‘Rezaletin sorumlusu ben miyim?’ Filmden çıkıp eve döndüğümde, Fatih Altaylı’nın 5N1K’da Cüneyt Özdemir’e verdiği “ses kayıtları” söyleşisiyle karşı karşıya geldim. Altaylı’ya “Nazi” yakıştırması yapmıyorum ama maşallahı var; o da var gücüyle “Alo Fatih”in sıradanlığına sığınıyor! “Hiçbirimizin birbirimizden farkı yok!” diyor: “Hepimize baskı var. Özel sohbetlerimizde bunları birbirimize ifade etmiyor muyuz? Medyaya baskı nedir başka türlü? Rica ederiz bunları kullanmaz mısınız mı diyorlar sanıyorlardı… Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu total rezaletin sorumlusu ben miyim? Ben olabildiğince onurlu bir şekilde bu gazeteyi çıkarmaya çalışıyorum. Bugün gazetecilik onuru ayaklar altındadır, her gün bir yerlerden talimatlar yağıyor… Bu olay, bilinen medyaya baskının ortaya çıkmasıdır. Neil Armstrong’un aya ayak basması gibidir… Ben gidersem gazete kalır mı, emin değilim… Ben namuslu bir gazeteci olarak bugünlerin elverdiği ortamda elimden geleni yaptım… Herhalde Türkiye’de 20 tane onurlu gazeteci varsa onlardan biriyim. Kimse de bana ruhunu şeytana satmışsın demiyor.” “Yoktur farkımız! Hepimiz aynı şartlardayız. Şartlar ne elverdiyse ben onu yaptım!” kontenjanından kendisini bir çırpıda aklayan Altaylı; bu “rasyonalizasyonu” öyle noktalara vardırıyor ki “Armstrong’un aya ayak basmasıyla” örnek biçtiği olaydan neredeyse kendisine bir kahramanlık payesi çıkarıyor. Krizin en korkunç yönü bu. Olan bitenden kimsenin utanıp sıkılmaması… Bir kez olsun bir vicdan muhasebesi, yüzleşme gereksinimi duymaması... Niye? Çünkü toplu akıl tutulmasında, herkes aklını rutine dönüşen “Alo Fatih”e teslim etmiş… “Toplu rezaletin sorumlusu ben miyim?” deyip çıkıveriyor işin içinden… Sorun, münferit Fatih Altaylı meselesi değil. “Alo Fatih” dalgasını Türkiye, bir doğa olgusu izler gibi izliyor. Güneşin doğuşu ve batışını izler gibi veya bir doğa afeti izlercesine olayların arkasından sürükleniyor. Baskının bunca sıradanlaştırılması, rutinleştirilmesi ve içselleştirilmesi, son kertede baskıyı yapanı güçlendiriyor. Daha cesaretlendirerek pervasızlaştırıyor. Öyle olmasa Başbakan hodri meydan çıkıp, “Habertürk’ü aradıysam ben aradım!” der mi? İstibdadın “tabu” olmaktan çıkması, maskeye artık gerek bırakmıyor. Müslümanlar ‘Avustralya’yı vatan yapamayacaksınız’ Orta Afrika’da din savaşı camiye sığındı Obama’dan Paris ve Londra’ya ‘evlat muhabbeti’ Dış Haberler Servisi ABD Başkanı Barack Obama,Washington’ın yakın müttefikleri Fransa ve İngiltere’yi, birbirleri arasında seçim yapamayacağı kızlarına benzetti. Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande’ın Washington’a gerçekleştirdiği ziyarete ilişkin bir gazetecinin, ABD’nin ziyarete verdiği öneme işaret ederek “Bu Fransa’nın ABD’nin Avrupa’daki en iyi müttefiki olmaya başladığı ve İngiltere’nin yerine geçtiği anlamına mı geliyor” sorusu üzerine Obama şu yanıtı verdi: “İki tane kızım var benim, ikisi de harika çocuklar ve hiçbir zaman aralarında seçim yapmam. Seçkin Avrupalı ortaklarımıza ilişkin de aynı hislere sahibim. Hepsi kendilerine göre harikalar.” Dış Haberler Servisi Seleka olarak tanınan Müslüman grubun bir üyesinin linç edildiği Orta Afrika’da din çatışması yayılıyor. Başkent Bangui’de Hıristiyan grupların saldırısından kaçan 4 bin Müslümanın camiye sığındığı bildirildi. Çad sınırına gitmek istedikleri belirtilen Müslümanların camide kendilerine yardım edecek Afrika Birliği Barış Gücü (MISCA) askerlerini bekledikleri kaydedildi. Evleri yağmalanan, yıkılan sığınmacıların su ve yiyecek sıkıntısı çektikleri belirtilirken bölgedeki Fransız askerlerinin Hıristiyan AntiBalaka militanlarının uyguladığı şiddete göz yumduğu ileri sürülüyor. Seleka Müslüman isyancı güçler koalisyonunun Hıristiyan Devlet Başkanı François Bozize’yi geçen yıl mart ayında askeri darbeyle devirmelerinden bir yıl sonra Hıristiyan ve Müslüman gruplar arasında şiddetli çatışmalar başlamıştı. nDış Haberler Servisi İspanya’da iktidardaki Sosyalist Parti hükümetinin kürtaj karşıtı yasası muhafazakâr Halk Partisi içinde çatlağa yol açtı. Kadın hakları örgütleri başta olmak üzere büyük bir kesimin karşı çıktığı yasaya parlamentoda yapılan gizli oylamada Halk Partisi içinden beklenen destek gelmedi. Kürtaja muhafazakâr destek İstibdat ‘tabu’ olmayınca A vustralya hükümeti ülkeye kaçak yollarla girmeye çalışan Afgan sığınmacılara yönelik kampanya başlattı. Kampanyada kullanılan çizimlerde “Kaçak Girişe Geçit Yok” , “Avustralya’yı Vatan Yapamayacaksınız” sloganları yer aldı. Avustralya Gümrük ve Sınır Koruma Birimi’nin internet sitesinde de yayımlanan kampanyada “İnsan kaçakçıları yalancıdır, onlara paranızı kaptırmayın” denildi. nDış Haberler Servisi Pakistan’da insansız hava araçlarına (İHA) karşı başlattığı kampanyayla tanınan aktivist Kerim Han’ın, kimliği bilinmeyen silahlı kişilerce Ravalpindi’deki evinden kaçırıldığı bildirildi. Han’ın Pakistan istihbaratınca kaçırıldığı öne sürüldü. İHA karşıtı aktivist kayıp