04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ARALIK 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 “Dindar nesil” dediydi. Şimdi de “Herkes Osmanlıcayı öğrenecek!” diye tutturdu. Oysa Kuranıkerim Osmanlıca değil ki! “Başvekil” ise dün Polonya’ya giderken “Osmanlıcayı isteyen öğrenecek!” diye lafı değşitirdi! Birbirlerini mi işletiyorlar, yoksa bizleri mi? HHH Ortaokulda oynadığımız acımasız İnsanoğlunun en değerli “şey”i aklı ve bir oyun vardı. izanı.. Bir kurban seçerdik. Tayyip Beyimiz kendisi yetmedi, Değer verdiği bir eşyasını kapardık. yanına bir Sonra da de “Başkurbanı ortamıza vekil” aldı, alır, elden ele halkın aklı dolaştırır ve ile izanı aynı tekerlemeyi ile ortada yüz defa yineler sandık dururduk: oyunu “Ortada oynuyor. sandık... “1000 Ağlata ağlata “Sıfırlamayı yüzde 100 hızlandıracak önlem” değil, usandık!” 1150’den fazla Bu can sıkıcı odası var!” diye dalgasını geçiyor. tekrarlardan, zavallının ağlamayacağı “İtibardan tasarruf olmaz!” diye varsa bile sonunda ağlardı. Osmanlıca mı Ortada Sandık Oyunu mu? akla ziyan vecizeler yuvarlıyor. Yetmiyor: “Buckingham Sarayı’nın sadece restorasyonu bile 5 milyar pound!” diyor! ODTÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Okutmaktan önce korumaya baksan! Ferdan Ergut dün, araştırma yaptık: “Cumhurbaşkanı diye inanan falan olur” (14 Ekim 2013 tarihli İngiliz Daily diyerek düzeltti: “5 milyar değil, 50 milyon Mail’de bir haber: Restorasyon 50 pound!” milyon pound!) Sonuç: Biz yine de “Koca Cumhurbaşkanı, Tayyip Bey’de cumhurbaşkanı olduktan üstelik camdan okuyor. Danışmanları sonra müthiş bir “sallama” alışkanlığı kandıracak değil ya!” diyerek, kısa bir peyda oldu. Allah inananları korusun! Doğaya Saygı Gösterince... İktidarın doğa, çevre yağması beklenmedik boyutlara ulaştı. Yitip giden değerleri, varlıkları geri getirmek belki de yıllar alacak. Bu talana karşı ülkenin dört bir yanından tepkiler yükseliyor. İnsanlar yaşama alanlarını ve doğayı korumak için direniyor. Bazı yerel yönetimler, birçok örgüt ve platform mücadele ediyor. Bu direnişlerin bazıları olumlu sonuçlanıyor. Büyük bölümü ise ne yazık ki sonuç vermiyor, AKP bildiğini okuyor. HHH Doğa ve çevreyi koruma, esas olarak insanlığın geleceğine yatırım. Birçok çevre sorununun yaşandığı İzmir’de, yerel yönetimin çevre yatırımları öne çıkıyor. Hakkını vermek, anlatmak gerekiyor. Büyükşehir Belediyesi’nin projelerinde çevre faktörü önemli bir ölçüt. 10 yılda çevre için gerçekleştirilen yatırımlar 4 milyar düzeyinde. 2008’den bu yana biri biyolojik, 10’u ileri biyolojik olmak üzere 11 arıtma tesisi hizmete alındı. Bu, arıtmada ülke rekoru. Gediz, Nif, Bakırçay ve K. Menderes’e kurulan tesislerle İzmir’e kirlilik akışı büyük ölçüde önlendi. 2005 yılında 23 olan “mavi bayraklı” plaj sayısı 43’e ulaştı. Türkiye’nin en büyük Çamur Çürütme ve Kurutma Tesisi kuruldu. İnciraltı ve Çiğli’de İzmirlilerin “nefes aldığı” kent ormanları oluşturuldu. Bornova’da Homeros Vadisi kentin kıyısında bir vaha adeta. Sasalı’da Doğal Yaşam Parkı ziyaretçi akınına uğruyor. Kadifekale kentsel dönüşüm projesi kapsamında yıkılan yapıların ardından çıkan 42 hektarlık alanda, yeniden yapılaşmaya gidilmiyor. Bir kent ormanı daha yaratılıyor. HHH İnciraltı’nda oluşturulan kent ormanına dikkat çekerim. İstanbul ve Ankara’da depremde toplanma alanları bile imara açılırken, yeşil alanlara camiler kurulurken Aziz Kocaoğlu yönetiminin belki de en olumlu uygulamalarından birisi bu alanda yaratıldı. Bir yanda çevrenin canına okuyan AKP’li yerel yönetimler, diğer yanda yatırım ve projelerini gerçekleştirirken gelecek kuşakları düşünerek hareket eden İzmir Büyükşehir Belediyesi. Başkan Aziz Kocaoğlu, en büyük yatırımı, insanı temel alarak çevre konusunda yaptıklarını anımsatıyor. HHH İzmir’in hayallerinden birisi de, yıllar öncesi olduğu gibi körfezde yüzmek. Bir zamanlar İzmir’den Karşıyaka’ya burunları kapatmadan gitmek çok güçtü. Yüksel Çakmur, Burhan Özfatura ve Ahmet Piriştina dönemlerinde başlatılan çalışmalar, Kocaoğlu yönetiminde somut sonuçlarını verdi. Bugün körfezde canlı yaşamı dönüşmeye başladı; denizyıldızı, denizatı, karides, balıklar sürpriz rastlantılar değil artık. Kocaoğlu; Kordon’da, körfezde yüzülecek günlerin de yakın olduğunu söylüyor. Kordon’da denize girenleri, güneşlenenleri düşünün, bir kentin havası nasıl da dönüşecek. İzmir’deki yerel yönetimin neredeyse tüm yatırımlarını engellemeye çalışan iktidar, ÇED onayı verirse körfezde dip taraması yapmak ve su sirkülasyonu sağlamak için yeni bir kanal açılacak. Türkiye’de flamingoların üreyebildikleri tek alan olarak kalan İzmir Kuş Cenneti’nde yapay bir “kuluçka adası” kuruldu. Deniz suyunun karışması nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan kentin beşinci ve son dalyanı Homa Dalyanı’nın çevresi setlerle güçlendirilerek koruma altına alındı. Önemli buluyorum... Çevreyi yağmalayanları sürekli eleştireceğiz, çevreyi koruyanları da öne çıkaracağız. Hoca’sız Din Şurası Erdoğan ile Başvekili arasındaki gizli rekabet yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor. Milli Eğitim Şurası’nın üstüne “bastırsın” diye olacak “şıra” niyetine bir de “Din Şurası” düzenleniyor. Düzenleyen Diyanet İşleri Başkanlığı. Tarihi günler önceden belirleniyor. Yeni hükümette Diyanet İşleri sürpriz bir biçimde doğrudan Başbakanlığa bağlanmıştı. Ama şura ile bizzat Cumhurbaşkanı ilgilendi. Ve tarihi de Davutoğlu’nun yine çok önceden belli olan resmi Polonya gezisine denk düşürüldü! Davutoğlu’na yakın çevresi “Hoca” diyor. Başvekil Diyanet’i kendisine bağlayarak, bu sıfatın “içini” doldurmaya çalışıyor. Bu da Erdoğan’ı gıcık ediyor. Haklı, “İmam” dururken... Hırlı Hırsızlık HaftasıMaskesi İstanbul’un göbeğinden... Osmanlıcadan önce koruma! ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] Cennet, Cehennem ve Yavuz Bingöl       Cennet ve cehennem... Yüzyıllardır resimlerin, fıkraların, filmlerin konusu oldu, insanların hem aklını hem hayalini, hem de umut ve korkularını besledi. Mesela Albert Brooks’un, “Defending Your Life” veya Jerry Zucker’in “Hayalet” filmleri... Ya da Alexandre Cabanel’in “Adem ile Havva’nın Cennetten Kovuluşları” resmi veya Rodin’in “Cehennem Kapısı”... Tabii mitolojilerle başlayıp ortaçağ ile devam eden süreçte, bazen düşünen insanları cayır cayır yakarak diğer dünyaya havale eden bir terör mekanizması bile devreye girebiliyor. Bu saydıklarımın hepsi artık tarih, din tarihi veya kültür sanat konuları... Türkiye mi? Türkiye’de de cennetcehennemin sanat izdüşümleri tabii ki var... Ama bizim ülkemiz daha özel: Bizde, CennetCehennem artık doğrudan siyasetin konusu! Büyük AKP iktidarı, 6 yaşında çocukların din dersine başlamasını ve bir an önce işin özüne inerek cennetcehennem kavramlarını öğrenmelerini istiyor! İnsan dizayn etmede ustalaştığına inanan imparatorun arzuları doğrultusunda, 20 yıl sonrasının vatandaşları kontrol altına alınıyor! Artık onlar namazında niyazında, sanatfelsefeeğlence gibi dejenere ve tehlikeli konulara girmeyen, hacca giden, “cuma”yı kaçırmayan ve imparatorun tarif ettiği gibi yaşayacak uslu insanlar olacak! Cehennem korkuları da her daim cennet beklentilerinden büyük olacak! Bir ülke düşünün ki, Milli Eğitim Şurası, bu “Zihni Sinir Proceleri”ni tartışmaya kilitlenmiş. Masalların bile dini ve milli olması gerekiyormuş! Goodbye Andersen! Au revoir La Fontaine! Tabii sırf gelecek kuşağın hizaya getirilmesi yetmez. Bir de işin şimdisi var: Vatandaşları da imparatorun sözlerini anlayanlar ve anlamayanlar olarak ikiye ayırmış durumdalar! Anlayanlar, bu dünyayı cennete çevirecek yolları bulmak için uslu uslu çağrıldıkları yolun gereğini yapıyorlar. Mesela pazar günü Haluk Koç’un açıkladığı ayrıcalıklı iktidar Türkleri, sınavsız istedikleri yere atanmayı bu dünyada başarıyorlar! Terki âlem yaparken de aynı şekilde “Hamili kart yakınımdır” torpili arayacaklarına eminim! Veya alçakça Atatürk devrimlerine açık hakaret ederek provokasyon yapmayı alışkanlık edinmiş kimi rezil zibidiler, sergiledikleri bu “cesur” tavır sayesinde, kepazeliğin güncelliğinin bittiği bir gelecekte, cennetlik atamalarını bekliyor hale geliyorlar! Aynen cennette bile yapılaşma ve ihale kovalayan beton kafalı müteahhitler gibi! Bir de cennetliklerin zirvesi var tabii. O da Atatürk Orman Çiftliği’nin ortasına Kaçak Saray’ını kondurarak cennet mekânlıklarını bu dünyanın şehirlerinde görmeye soyunmuş imparatordur! 1150 odasıyla gurur duyar... İnsanın aklına gelen ilk soru şu: Osmanlı ecdadımızı sonsuz övenler, şayet harem arayışında değillerse, bu kadar odayı ne için kullanacaklar? Bir de tabii madalyonun diğer yüzü var! Mesela yine Koç’un hatırlattığı “KPSS sınavını kazanıp bir türlü atanmadığı için” intihar eden 20 genç, bu dünyada cehennem ortamına terk edilen “Yeni Türkiye”nin dışladığı, imparatorun dilinden anlamayan bahtsızlar... Yerin bin kat dibinde madenlerde üç kuruş maaşa karşılık cehenneme salınmış işçiler... Ya da imparatorun polisinin cennetlik başarılarla destan yazmasına talihsiz şekilde vesile olan ve bu dünyada gaz cop fişekle “cehenneme yollanan”, her dayatmaya karşı çıkan öğrenciler! Kaçak Saraylarla, gökdelenle, AVM’lerle kaplanmak istenen parkların bekçisi olan, öbür dünyanın da şimdiden fişli “cehennemlik” müşterileri olan o akılsızlar... Yavuz Bingöl gibi uyanık abilerinden fırsatçılık dersi alamamış bilumum vatandaşlar! Bingöl, eminim yaşananlara çok şaşırmıştır. Bu düzenden cennetlik nasibini almak istemesi, bunun için gerekli yağcılıkbeceriksiz avukatlık bulamaçlarına dalıvermesi, kimi niye rahatsız eder ki? Aslında Bingöl vakasında en ağır nokta, olaydan sonra, tekrar RTE’ye gidip icazet arayışına girebilmesidir. Cenneti diğer akillerle beraber mübarek olsun! Hayırlı konserler dileriz! (“Baba, öyle diyorsun ama ya milletvekili olursam?”) İşte böyle, cennetcehennem artık bu ülkede eğitimsel, siyasal, “cepsel” (!) ve idari bir ana başlık... İyi de, ya cennetcehennem essahtan varsa? O zaman kimler kaçacak delik arayacak, döküm alabilir miyim sizden? Ben, size bugün ana kapıdan cennete girecekleri kesin söyleyebilirim. Sevgili Talat Halman ve Rasih Nuri İleri... Birer yaşam filozofu, kültür abidesi, dürüstlük ve dik duruş simgesi olarak yaşadılar ve asırlar boyu öyle hatırlanacaklar. Birilerinin kulağına küpe olur mu dersiniz? HARBİ SEMİH POROY T.C. EZİNE İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2014/60 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Çanakkale ili, Bozcaada ilçesi 133 Ada, 109 Parsel, Eskikule mevkiinde bulunan taşınmaz üzerinde yazlık olarak kullanılmakta olduğu anlaşılan 85 m2 büyüklüğünde bir adet tek katlı yapı bulunmaktadır. Yapı 3A sınıftır. Taşınmaz sınırlarının ortalama 100 cm yüksekliğinde taş duvar ve üzeri tel örgü ile çevrilidir. Taşınmazın içerisinde muhtelif sayıda ve yaşta meyve ağaçları (zeytin, dut, çam fıstığı, iğde, erik vb.) mevcuttur. Bir dönüm civarında telli sistem 1015 yaşları arasında bağ bulunmaktadır. Arazinin yolu mevcuttur. Adresi: Çanakkale ili, Bozcaada ilçesi, Cumhuriyet Mah. Eskikule Mevkii Yüzölçümü: 1.800,89 m2 Arsa Payı: Tam İmar Durumu: İnşaat tarzı imar mevcut Kıymeti: 500.000,00 TL KDV Oranı: % 18 Kaydındaki Şerhler: Tapu kaydındaki gibidir. 1. Satış Günü: 27/02/2015 günü 10.00 10.10 arası 2. Satış Günü: 25/03/2015 günü 10.00 10.10 arası Satış Yeri: Ezine İcra Müdürlüğü Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2014/60 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 26/11/2014 (İİK m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 78637) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Sarıya çalan 1 açık kahveren2 gi. 2/ Kastamonu yöresine öz 3 gü, pirinç ve yo 4 ğurtla yapılan bir 5 tür yayla çorbası... Fas’ın plaka 6 imi. 3/ Çelik ço 7 mak oyununa ve 8 bu oyunda kullanılan değneğe 9 verilen ad... Oy 1 2 3 4 5 6 7 8 9 nak kemiklerin arasındaki açıları daral 1 K A P A N C A S tan kasların genel adı. 2 A K O R İ Y O T 4/ Kuyumculukta, al 3 Y A T A C A R A tın ve gümüş eritilen 4 N İ K O T İ N R kalıbın içine konmuş 5 A T A R M İ R çerçeveye verilen ad... L A T K İ Ç Nazilerin politikasında 6 R MA L O P E Germen ırkından kim 7 C A selere yakıştırılan ad. 8 A R T A B E L R 5/ Gözün ağtabakası. 9 Ş A K U H A Ç İ 6/ Ukrayna’nın başkenti... Bir nota. 7/ Şarkı, türkü... Osmanlı ordusunda kullanılmış bir top türü. 8/ Kirpik boyası... Tavır, davranış. 9/ Sahip... Yunan mitolojisinde, içenleri ölümsüzlüğe kavuşturan tanrı içkisi. YUKARIDAN AŞAĞlYA: 1/ Beyaz, siyah ve az kahverengi karışımından oluşmuş at donu. 2/ “ büke belimizi / Söyletmeye dilimizi / Hasta iken halimizi / Soranlara selam olsun” (Yunus Emre)... Yeşilırmak’ın antik dönemlerdeki adı. 3/ Süreç. 4/ Konut... Kimi Müslümanların boyunlarında taşıdıkları, içinde dua bulunan deri kılıf. 5/ Dünyamızın damı... İngiltere’de çok sevilen bir cins bira. 6/ Giysilerin buruşuklarını gidermekte kullanılan el aracı... Başlangıçta yer alan. 7/ Küçük kanal. 8/ Emirler, beyler... Yeniçeri kışlası. 9/ Kars’ın doğusundaki ünlü eskiçağ kenti... Paylama.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle