25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 ARALIK 2014 PAZARTESİ 4 HABERLER Metiner’den iş dünyasına operasyon mesajı Yurt Haberleri Servisi AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, partisinin Adıyaman’ın Kahta ilçesinde düzenlenen istişare toplantısına katıldı. Paralel yapının sadece medya ayağına değil, iş dünyasına da operasyon yapılacağını anlatan Metiner, “Burada paralel çeteler için de bir söz söyleyeceğim. Pensilvanya’daki zat ne derse desin. Utanmadan sıkılmadan hâlâ ayetler okuyor. Sanki kendisi peygamberimsi bir misyonun sürdürücüsü, bizler de Yezid’iz, Firavun’uz. Paralel yapı hiçbir şekilde devlet yapılandırmasında yer alamayacaktır. Paralel yapının sadece medya ayağına değil, iş dünyasına da her türlü hukuki operasyon yapılacaktır. Paralel suç şebekesi çökertilecektir” diye konuştu. 4 eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmesine izin verilmemesi gerektiğini dile getiren Metiner, “Şimdi bize siyasi bir tuzak kuruyorlar. İhsası rey’de bulunuyorum. Suç bile olsa ‘ihsası rey’de bulunuyorum. Bakanlarımızın Yüce Divan’a gönderilmesi siyasi bir kapandır. Siyasi bir tuzaktır. Buna izin vermemek gerekiyor. 17 Aralık, 25 Aralık bir yolsuzluk operasyonu değil, hükümetimizi alaşağı etmeye çalışan alçakça paralel şebekesinin bir kalkışmasıdır” dedi. Şırnak’ın Paralel yapı tutuklamalarını anlatan Metiner, kürt sorununu çözdüklerini ileri sürerek, ‘aç kürtçe okul, eğitim yap’ dedi Hepimiz Yalan Makinesi Olduk... Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Türklere özel yalan makinesi” yapacaklarını açıklamış. Aslında çok yerinde bir girişim. Çünkü bizim doğruyalan cetvelimiz Batı normlarına göre hazırlanmış “Yalan Makinesi” yazılımlarına uymaz. Batılının “yalan” kabul ettiği pek çok şey bizim için “doğru”dur. Bizim “doğru” kabul ettiğimiz pek çok şey de Batılı için “doğru kabul edilemez”dir. Örnek pek çok ya. Hadi bakalım, “yalancı şahit” olayını gel de Batılıya anlat. Boşanma davalarının ısmarlama “yalancı şahitleri” olmasa dava sonuçlanmaz. Yalancı şahit çıkar, herkesin gözüne baka baka yalan söyler, bu yalanlar da doğru kabul edilir de dava sonuçlanır. Okul müdürü son sınıf öğrencilerine “gidip rapor alın da sınavlara hazırlanın” der. Öğrenciler de gidip “sahte doktor raporu” alırlar. Tayini çıkan memur gidip “doktor raporu” alır, gitmesini geciktirir. “Doktor raporu” cankurtaran simidi gibidir, doktor da ne yapsın alışılmışın dışına çıkmaz, raporu verir. Meşrulaşmış ortak bir yalandır bu. Öğrencinin kopya çekmesi hiç de sahtecilik sayılmaz, öğrencilik döneminin zekâ belirtisi kabul edilir, yıllar yılı övünerek anlatılır. Naylon fatura bizim icadımızdır. Ortada hiçbir işlem yokken bir fatura alınıp parası cebe indirilir. Kurnazlıktır, zekâvet sayılır. Yıllar yılı “hayali ihracat” ile zenginler yaratıldı. Dürüst insanlar düşük gelirlerle artan fiyatlar arasında ezilirken sahtecilerin zenginliği aynı dürüst insanlar tarafından hayranlıkla izlendi. Böyle böyle sevgili dostlar, “yalancı sahtekâr işbilir”ler toplumun “akıllı becerikli insanları” sayılırken dürüstlükle işini yapan yurttaşlar “enayi, aptal, beceriksiz” durumuna düştüler. Dahası, kendileri de kendilerini öyle kabul ettiler. Daha sonrası da artık hepimizin bir “Yalan Makinesine Dönüşmesi” ile tamamlandı. Artık hepimiz, yetkililerin her demecini, dinlediğimiz her haberi, okuduğumuz her satırı kuşku ile karşılıyoruz, altında ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Artık kimseye, hiçbir şeye, birbirimize bile güvenmiyoruz, inanmıyoruz. Nasıl güvenelim, nasıl inanalım? AKP hükümetinin dört bakanı “yolsuzluk, rüşvet, yasadışı işler yaparak gelir sağlama” ile suçlandı. Sonuç; yalanlandı, yalanlanıyor, yalanlanacak. Tak “Yalan Makinesi”ne, sonuç; iddialar doğru. Ortaya çıkan para dolu ayakkabı kutuları, para sayma makineleri, konuşma tapeleri. Yalanlandı, yalanlanıyor, yalanlanacak. Tak “Yalan Makinesi”ne. Sonuç; iddialar doğru. Böyle yalan makinesi olur mu? Yapalım bir Türk yalan makinesi. Bakalım sonuçlar ne oluyor? Bakanlar ne diyorsa onlar “doğru”. Başbakan ne diyorsa “dosdoğru”. Cumhurbaşkanı ne diyorsa “en doğru”. Bitti gitti. Bu sonuçlara inanmazsanız kendi “Özyalan Makinesi”ne başvurun. “Özyalan Makinesi”, kendi vicdanınızdır. Bakın bakalım, yalanlardan vazgeçerseniz, bu ülkede hayatınız nasıl değişecektir? Bakın bakalım, olan bitene katlanabilecek misiniz? Bakın bakalım, içinde yaşadığınız sistemi içinize sindirebilecek misiniz? Bakın bakalım, ekranda gördüklerinize dayanabilecek misiniz? Bakın bakalım, rahat rahat yaşayabilecek misiniz? Eğer bunları yapamayacaksanız, Siz gelin, yalanları doğru kabul edin, Doğruları da yalan sayın, Milyonlar nasıl yaşıyorsa siz de öyle yaşayın. HHH Eğer böyle yaşamak istemiyorsanız, ki istemeyin, Ayağa kalkın, yalanları yalancıların yüzüne vurun, Yalancılardan hesap sorun, Gerçek hayatınızı yaşayın… Cizre ilçesinde PKK’nin gençlik yapılanması Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDGH) ile Hür Dava Partisi (HüdaPar) üyeleri arasında çıkan ve 3 kişinin öldüğü çatışmaya değinen Metiner, “Kürt meselesini çözdük, PKK meselesini de çözeceğiz. Sen silaha para buluyorsun da niye okula para bulamıyorsun? Aç bir Kürtçe okul eğitim yap. Kim engelleyebilir?” ifadelerini kullandı. HAZİRAN HAREKETİ’NDEN BİLDİRİ: Çocuklarımızı teslim etmeyeceğiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Birleşik Haziran Hareketi Türkiye Meclisi toplantısının sonuç bildirgesinde, “15 yaşında bir çocuğu öldürtüyor ve sonra meydanlarda yuhalatıyorlar. Kendi çocuklarına ise para sıfırlatıyorlar. Bu kokuşmuş düzene karşı ayaktayız. Sokaksa sokak, boykotsa boykot. Bizi kavgaya davet ediyorlar, davetleri kabulümüzdür” ifadeleri kullanıldı. Gezi Parkı protesto gösterileri sırasında yaşamını yitirenleri anmak ve yaşananları unutturmamak için bir araya gelen Birleşik Haziran Hareketi, Türkiye genelinde yaptığı toplantılarının ardından, dün Ankara’da 1500 delege ile bir araya gelerek Türkiye Meclisi toplantısını gerçekleştirdi. Türkiye’nin 46 ilinden ve 143 forumdan seçilen delegelerle oluşan Türkiye Meclisi, sonuç bildirgesini açıkladı. Eylemler sırasında ölen gençlere karşın sorumluların kendi çocuklarına para sıfırlattığının vurgulandığı sonuç bildirgesinde yaşananların unutturulmayacağı belirtildi. Sonuç bildirgesinde, “2013 Haziranı’nda tüm ülkenin üzerine doğan güneşi yeniden okullara, işyerlerine, sokaklara taşımaya kararlıyız. Kadınların özgürce dolaşacağı, cinsiyet ve cinsel yönelimi nedeniyle öldürülmediği, şiddet ve tacize uğramayacağı sokaklar yaratmak için ayaktayız. Çocuklarımızı ortaçağ karanlığına teslim etmeyeceğiz. Dindar ve kindar bir nesil yaratmak için dayatılan eğitimde gericiliğe izin vermeyeceğiz” ifadelerine yer verildi. Katiller ve hırsızlar iktidarı ile karşı karşıya olunduğunun belirtildiği bildirgede, “15 yaşında bir çocuğu öldürtüyor ve sonra meydanlarda yuhalatıyorlar. Kendi çocuklarına ise para sıfırlatıyorlar. Bu kokuşmuş düzene karşı ayaktayız. Dayatılan ahlaksızlığa suç ortağı olmak, onursuz bir yaşama boyun eğmek zorunda değiliz” denildi. Bildirgede son olarak “Sokaksa sokak, boykotsa boykot. Bizi kavgaya davet ediyorlar, davetleri kabulümüzdür” ifadelerinin kullanılması dikkat çekti. Okul arkadaşı HAZAL OCAK Erdoğan’ın imam hatipten arkadaşı, lüks villalar için 208 ağacı kesti ancak yetmedi, parsel dışında kalan çam ağaçlarını da katletti yüzlerce ağacı kesti YEŞİL ALAN İNŞAAT OLDU Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imam hatipten arkadaşı ve hemşerisi Mehmet Emin Erkan’a ait Erkan İnşaat tarafından yapılan Üsküdar Kısıklı’daki lüks villalar için kesilen 208 ağaç yetmedi, yeşil alana terk ettikleri ağaçları da kestiler. Çocukluğunun burada geçtiğini belirten İBB’nin CHP’li Meclis Üyesi Nezih Küçükerden, “208 ağaç yetmemiş. Yeşil alan için terk ettikleri parsel dışı ağaçları da kesmişler. Orası ormandı. Çam ağaçlarından gökyüzünü göremezdik” dedi. Erdoğan’ın imam hatipten arkadaşı ve hemşerisi Mehmet Emin Erkan’a ait Erkan İnşaat tarafından yapılan Üsküdar Kısıklı’daki lüks villalar için geçen 1 yıl içinde yüzlerce ağaç kesildi. Lüks villaların inşaatı ise bitmek üzere. Konuyu Üsküdar Belediyesi meclisine verdiği soru önergesiyle gündeme taşıyan Küçükerden’in önergesine belediye tarafından cevap verildi. Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen imzalı önerge cevabında söz konusu alan olan Küçükçamlıca Mahallesi 22 ada 102 parsel üzerindeki inşaatın yol ve yeşil alan terki yapıldığı belirtildi. Raporda ayrıca parsel üzerinde 208 ağaç bulun duğuna da dikkat çekti. 50 YILLIK AĞAÇLIK ALAN bile görünüyor Kesim Google Earth’den CHP’li Meclis Üyesi Küçükerden inşaat sırasında parsel üzerindeki 208 ağacın da kesildiğini belirterek Google Earth’ten dahi bakıldığında yeşil alana terk edilen alanlar dahil yüzlerce ağacın 1 yıl içinde kesildiğinin görülebileceğini ifade etti. Küçükerden, “Yeşil alan terkine ellerini sürmemeleri lazım. Orası bir ormandı. Arazinin içine herhangi bir şey yapılmamalıydı. Oralar hep ormanlık alandı. O ağaçların hepsi 50 yaşın üzerinde. Terk ettikleri yeşil alana bilinçli olarak zarar veriyorlar. Çamlıca’nın ortasında ismini çam ağacından alan bir bölgeden söz ediyoruz. Bir yapı stoğu için çam ağaçları katledilmiştir” diye konuştu. Arınç, yeniçeri’den türgev’in mal varlığını vakfa sormasını istedi CHP’li Balbay, Suriyelilerin kamplarını gezdi, izlenimlerini aktardı Servet sorusu yine yanıtsız MAHMUT LICALI ‘Kamplar da siyasi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Suriyelilerin yaşadığı kamplarla ilgili izlenimlerini aktardı. Suriye tarafından Barzani’ye yakın olduğu söylenen kesimlerin devletin kamplarında yaşamayı tercih ettiğini, diğer kesimlerin ise Suruç Belediyesi’nin kampında kaldığını aktaran Balbay, “Kamplar da kampa bölünmüş durumda. Kamp tercihi siyasi tercih anlamına gelmiş” değerlendirmesini yaptı. Balbay, Suriyeli göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Suruç’u Mürşitpınar Sınır Kapısını, sınır köylerini ve Kobani Mülteci Kampını ziyaret etti. Balbay’ın bölgeden edindiği izlenimler şöyle: Kamplar da kamplaşmış: Kamplar kampa bölünmüş durumda. Yerel halkın söylemiyle, Suriye tarafında Barzani’ye yakın olan kesimler Türkiye’de devlet kamplarını tercih etmiş. Onların dışındaki kesimlerse Suruç Belediyesi’nin, bir başka deyimle HDP örgütlenmesinin içindeki kamplarda kalıyor. Kamp tercihi de bir anlamda siyasi bir tercih anlamına gelmiş. Kobani ‘fısıltıları’: Suruç’un önceki yıllarda belediye başkanlığını yapan CHP’li Salih Fotoğraf: DHA ANKARA Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetiminde yer aldığı Türkiye Gençlik ve Eğitim Hizmet Vakfı (TÜRGEV) tarafından kurulacağı açıklanan İbni Haldun adlı vakıf üniversitesi kapsamında vakfın sahip olması gerektiği mal varlığı sınırını YÖK’ün belirlediğini belirterek TÜRGEV’in mal varlığının TÜRGEV’e sorulmasını talep etti. 1725 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamındaki iddialarla gündeme gelen TÜRGEV’le ilgili milletvekillerinin sorularına TÜRGEV adeta “devlet sırrı” kapsamındaymış gibi yanıt veriliyor. TÜRGEV’in kuracağı açıklanan vakıf üniversitesi için sahip olması gereken mal varlığı sınırıyla ilgili milletvekillerinin soruları yanıtsız kaldı. MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, vakıflardan sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Üniversite kurmak isteyen vakıfların sahip olmaları gereken minimum mal varlığı alt sınırı TL cinsinden ne kadardır? TÜRGEV tarafından kurulacağı kamuoyuna ilan edilen İbni Haldun adlı vakıf üniversitesinden hareketle anılan vakfın mal varlıklarının toplamı kurulduğu günden bu yana, yıllara göre TL cinsinden ne kadardır” sorularını yöneltti. MHP’li Yeniçeri’nin sorusunu yanıtlayan Arınç, vakıf üniversitesi kuracağını duyuran TÜRGEV’in sahip olduğu mal varlığını açıklamak yerine milletvekilinin bu soruyu TÜRGEV’e sormasını talep etti. Arınç, amaç ve faaliyetleri arasında yükseköğretim kurumları kurmaya ilişkin senedinde hüküm bulunan vakıfların üniversite ve meslek yüksekokulu kurabileceğini kaydetti. kamplara bölünmüş’ Tekinalp’in 2 ay önce öldürülmesinin yankıları hala sürüyor. Fısıltı gazetesine göre 30 Mart seçimlerinde Suruç Belediyesi’ni AKP kazansaydı Kobani çoktan, tümüyle IŞİD’in eline geçerdi. HDP kazandığı için durum dengede devam ediyor. Suruç’un siyasal dengelerini etkileyen Tekinalp’in öldürülümesi bu tartışmalarla ilişkilendiriliyor. Aranızda doktor var mı?: En büyük gereksinim doktor. Kampta kalan kadınlar dışardan bir heyet gelince ilk şu soruyu soruyorlar: “Aranızda doktor var mı?” Olmadığını öğrendikten sonra bile çocukların durumunu anlatıp, bir çözüm bulup bulamayacağımızı soruyorlar. Çadır eğitimi: Kamplarda eğitim, ya yok ya da tüm çocukların aynı anda aynı çadırda eğitim görüyor. Suruç Belediyesi’nin bir kampında birinci sınıftan 8’e kadar tüm öğrenler aynı çadırın altındaydı. Oyun parkı çadırlar: Suriye’den göçün başlıca esiri çocuklar. Onların kamptan çıkmasına izin verilmiyor. Park alanı da olmadığı için çadırların içindeki ikinci kat bezleri saklambaç yeri olarak kullanıyorlar. Birkaç metrekarelik çadır içleri aynı zamanda çocukların oyun parkı. Dönüş veya dönüş ortamının yaratılması: Yüz bin nüfuslu Suruç’un nüfusunu 4’e katlayan Suriyeli göçmenlerin başlıca özlemi, bir an önce ülkelerine dönmek. “Bir şey istermisiniz” sorusuna ilk verdikleri yanıt “bir an önce dönme ortamının yaratılması” oluyor. Çamaşırlar ipten inmiyor: Suruçta hava günlerdir, kapalı ve zaman zaman yağmurlu. Dün de öyleydi. Çadır kamplardan birinde iki çadır arasına gerilmiş iplere asılı çamaşırlar yağmurla birlikte ıslanıyordu. Çadırda kalan Fatma anneye, “Yağmur yağıyor bunlar zor kurur” deyince, “Güneş çıkınca kuruyacak. Bu çamaşırlar 10 gündür ipte. Güneş çıkıp kurumak üzereyken bir yağmur daha çıkınca yeniden ıslanıyor” karşılığını verdi. Yaşam devam ediyor: Her türlü gerilime karşın yaşam da devam ediyor. Bir kamptan ötekine giderken düğün eviyle karşılaştık. Kadınlı erkekli semt sakinleri, omuz omuza oynayarak davul zurna eşliğinde yeni bir aileyi müjdeliyordu. Bizi de aralarına davet ettiler, katılmaya kalmadan etrafımızda 8 tane kutlayıcı belirdi. Burada düğün kutlamasının başlıca sembolü, havaya şarjör boşaltmak. Çocukların da başlıca eğlenecesi boş kovanları toplayıp en yüksek sayıya ulaşma oyunu oynamak. AYM’NİN KARARINI UYGULAMIŞTI Rennan Pekünlü Komitesi işbaşında İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) türban kararlarını uyguladığı için hapse giren Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü’ye destek için Pekünlü Komitesi kuruldu. Komiteden yapılan açıklamada, “Pekünlü ile birlikte hukuk devletini, laikliği, aydınlanmayı, üniversite kavramını mahkum ettiklerini sananlar hayal kırıklığına uğrayacaklar” denildi. İzmir Barosu’nda bir araya gelen komite üyeleri, basın açıklamasıyla komitenin kuruluş gerekçeleri ve amaçlarını duyurdu. Avukat İrfan Koçana, “Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerini hedef alan, hukukun ayaklar altına alındığı davaların en açık örneklerinden biri olan Pekünlü davasının takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyururuz” dedi. Rennan Pekünlü Komitesi, 5 Şubat 2015’te görülecek Pekünlü davası için laikliği savunan herkesi İzmir Adliyesi’ne çağırdı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle