28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 ARALIK 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 CEBR’nin Dünya Ekonomi Ligi Tablosu’na göre Türkiye iki basamak birden düşerek 19. sıraya geriledi Türkiye artık 19. ekonomi AKP’nin 2014 karnesi zayıf dolu Ekonomi Servisi CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, ekonomide 2014’ü değerlendirirken, “Büyüme, işsizlik, enflasyon, sanayi, tarım, doğrudan yabancı sermaye, yatırımlar ve dış ticaret başta olmak üzere AKP’nin 2014 ekonomi karnesi kırıklarla dolu” dedi. Oran, 2014’ün kayıp bir olduğunu belirterek, “AKP içi boş ekonomik programlar açıklıyor. Ülkeyi demokrasi ve hukuk devletinden uzaklaştırıp dünyada yalnızlaştıran güveni tüketen hükümet, ekonomide de dizginleri tamamen elinden kaçırdı. Petrol fiyatlarında yüzde 50’ye varan düşüşe rağmen ekonomi adeta çakıldı. Böyle giderse 2015’te yolsuzluk, durgunluk, işsizlik, yoksulluk ve eşitsizlik nedeniyle tastikname yolda” diye konuştu. Ekonomi Servisi Merkezi Londra’da olan Center for Economics and Business Research (CEBR) tarafından yayımlanan “Dünya Ekonomi Ligi Tablosu 2015” raporuna göre, Türkiye 2014’te 767 milyar dolarlık gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) ile 19’uncu sıraya geriledi. Geçen yıl 827 milyar dolar GSYH ile listenin 17. sırasında yer alan Türkiye, iki basamak birden düşerken GSYH bir yılda 60 milyar dolar eridi. Hükümetin hazırladığı 20152017 Orta Vadeli Plan’a göre ise bu yıl Türkiye GSYH’sinin 810 milyar dolar olması bekleniyor. Ancak üçüncü çeyrek büyüme rakamlarıyla birlikte bu hedefin de tutturulamayacağı görülüyor. CEBR’den yapılan değerlendirmede, bu yıl Türk Lirası’nda yaşanan çöküşün, Türkiye’nin 17. sıradan 19. sıraya gerilemesine neden olduğuna dikkat çekildi. u Son büyüme rakamlarından sonra Türkiye ekonomisinin Hollanda’nın gerisinde kalarak 18. sıraya gerilemesi beklenirken Türkiye’yi geçen bir ülke de Suudi Arabistan oldu. CEBR’ye göre Türkiye’nin 2014 GSYH’si 767 milyar dolarda kalacak. Ne OVP ne de 2023 hedefleri tutacak. Geçen yıl sonunda 2.12’li seviyelerde bulunan dolar/TL kuru bu yıl 2.41 seviyesini aştıktan sonra yıl genelinde yüzde 9’a yakın yükselişle 2.32 seviyesine geldi. Bu yıl Türkiye’yi geçen iki ülke ise Hollanda ve Suudi Arabistan oldu. Suudi Arabistan GSYH’sini 28 milyar dolar artırarak 19. sıradan 18’inciliğe yükselirken, Hollanda 21 milyar dolar artışla 18’den 17. sıraya çıktı. Rapora göre Hollanda’nın 2014 GSYH’si 821, Suudi Arabistan’ın ise 773 milyar dolar. Listenin başında ise 17 trilyon 528 milyar dolarlık GSYH ile ABD bulunuyor. Bu yıl ikinci sırada yer alan Çin’in 2029’da ABD’yi geçerek ilk sıraya yerleşecek. Listede Türkiye’nin önünde yer alan diğer ülkeler ise sırasıyla şöyle: Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa, Brezilya, İtalya, Hindistan, Rusya, Kanada, Avustralya, İspanya, Kore, Meksika, Endonezya, Hollanda ve Suudi Arabistan. Rapora göre listede iki basamak düşen bir diğer ülke de rubledeki aşırı değer kaybı ve düşen petrol fiyatları nedeniyle zor günler geçiren Rusya oldu. Rusya’nın GSYH’si 2014’te 2013’e göre 2 trilyon 118 milyar dolardan 1 trilyon 932 milyar dolara gerilerken ülke ekonomisi 8. sıradan 10. sıraya ge riledi. Ancak buna rağmen Rusya mevcut ekonomik büyüklüğüyle Türkiye’yi 2.5’e katladı. Rapordaki öngörüler, AKP’nin 2023 hedeflerinin gerçekleşmekten ne kadar uzak olduğunun yeni bir göstergesi oldu. Hükümet 2023 yılında 2 trilyon 64 milyar dolar GSYH ile dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedeflerken Dünya Ekonomi Ligi Tablosu’na göre Türkiye’nin GSYH’si 2024’te bile 1 trilyon 564 milyar dolar olacak. Türkiye bu rakamla ancak 16. sıraya çıkabilecek. Diğer öngörülere göre ise Türkiye 2019’da 1 trilyon 52 milyar dolar GSYH ile 17, 2029’da 2 trilyon 343 milyar dolarla 16, 2030’da 2 trilyon 547 milyar dolarla 14. sırada yer alacak. Buna göre 2030’a kadar dünyanın en büyük 10 ekonomisine girmemiz bir hayal. Türkiye 2015 Ekonomi Yeni yıla girerken ekonominin ana göstergeleri hiç de sağlıklı değildir; kurumsal yapısı da giderek bozulmaktadır. Ek olarak, küresel kopukluk söz konusudur. Bu nedenlerle de ekonomi, tek sözcükle, kırılgandır. HHH Kırılganlığın en büyük kanıtı, ana göstergelerin, özellikle büyüme, işsizlik ve enflasyon üçlüsünün durumudur. Ekonominin büyüme oranı 2014’ün ilk dokuz ayının ortalaması olarak yüzde 2.8 ile hükümetin 2014 için öngördüğü yüzde 4’ün çok altındadır; ana üretim sektörlerinde üretim düşüşleri ya da küçülme söz konusudur. Örneğin, tarım sektörü yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 4.9; ilk dokuz ayda da yüzde 3.0 oranında küçülmüştür. Toplam işgücünün yüzde 21.5’i; kadın işgücünün yüzde 34.4’ü tarımda çalışmaktadır ve sıkı durun, tarım sektörünün toplam ulusal üretim içindeki payı yüzde dokuzun altındadır. Tarımda, işgücünün beşte birinden fazlası, toplam gelirin on birde biri için çalışıyor ki bu, gelir dağılımının ne kadar bozuk olduğunun bir başka kanıtıdır. Hükümetin hep duyarsız kaldığı işsizliğin ülke ortalamasının yüzde 10.5 olması asıl gerçeği saklamamalıdır; işsizlik 1524 yaş grubunda ortalama yüzde 19.1; aynı yaş grubu kadınları arasında yüzde 23.8’dir. Ekonomi, piyasada geçerli ücret karşılığı çalışmak isteyen her beş gencinden birini işsiz bırakıyor. Bu oran kadınlarda dörtte bire çıkıyor; Türkiye iş arayan her dört kadından birine iş bulamıyor. Çalışma olanağı bulan şanslıların da yüzde 35.7’si kayıt dışı, yani hiçbir sosyal güvencesi olmadan çalışıyor. Enflasyon ekonomiyi yeniden zorlayacak bir noktada, yıllık ortalamasıyla yüzde 10’a yaklaşıyor. Bu oran 2014 için hedeflenmiş yüzde beşin iki katına yakındır. Fiyat artışı hedefindeki bu büyük sapma, başta döviz kuru ve faiz oranı olmak üzere diğer önemli değişkenleri olumsuz etkileyecek bir yüksek ateşin göstergesidir. HHH AKP iktidarı, kapitalizmin iki temel dayanağının ve ilkesinin her geçen gün biraz daha fazla dışına çıkıyor. Kurallardan biri, devletin değişik sermaye sahiplerine eşit uzaklıkta olmasıdır. AKP iktidarı, başta kamu ihaleleri olmak üzere, devletin elindeki her türlü olanağı yandaş sermayedar yaratmak ve olanları da büyütmek için kullanıyor. Sermayenin çıkarını savunan örgütler de hükümetin bu tutumuna karşı çıkmamakla bu büyük yanlışa ortak oluyor. İkinci ilke, kapitalizmin iyi işleyen kural ve kurumlara bağımlı olması, onlara dayanmasıdır. AKP iktidarı hukuku torbalara koyarak, bağımsız denetleme ve düzenleme kurul ve kurumlarını da tamamıyla kendine bağlayarak, bu kuralları tanımıyor; kurumları işlevsiz kılıyor. Sonuçta ortaya, iş güvenliğine ve işçi haklarına kayıtsız; doğal ve tarihsel çevreye duyarsız; toplumsal konularda sorumsuz ve ilkel bir sermaye birikimi süreci yaşanıyor. HHH AKP hükümeti ekonominin küresel sularda nasıl yüzdürüleceğini bilmiyor. Hükümetin, ülke içinde hukuk, kurum ve kural tanımaz tutumu, elde edeceği kâr ve faiz tutarı ne olursa olsun, yabancı yatırımcıyı korkutuyor. Ekonomiyi ve buradan ülkeyi küresel gelişmelerden her geçen gün daha da uzaklaştıran, küresel yarıştan koparan çok önemli bir yapısal etken daha var: Türkiye’nin mal ve hizmet üretimi süreçleri küresel yarışın birincil donanımı olan teknolojik yenilikten yoksundur. Ülkede yapılan araştırma ve geliştirmeye dayalı bilgi üretimi ve yaratılan teknolojik yenilik, sağlıklı bir ekonomik gelişme için çok yetersizdir. Üretiminde ileri teknoloji kullanılan ve katma değeri yüksek ürünlerin toplam dışsatım içindeki payı yüzde ikilerde kalıyor, oysa bu oran örneğin G. Kore’de yüzde 20’lere ulaşıyor. Bunun da büyük katkısıyla, Kore’de kişi başına gelir Türkiye’nin üçdört katına çıkabiliyor; Türkiye ise on bin dolarlık orta gelir tuzağına düşmenin korkusuyla titriyor. HHH Hukuku, eğitimi, kültürü, bürokrasisi, siyaseti, sendikal hakları, dış politikası bu kadar eğri büğrü olan ülkenin ekonomisi nasıl doğru olsun? Yeni yılınızı kutlarım. 2023 hedefi hayal Ehliyetin harcı 382 lira oldu u Yeni yılda çeşitli vergi, harç ve cezalar yüzde 10.11 artacak. 1 yıllık pasaport harcı yeni yılda 140.50 liradan 154.70 liraya çıkacak. B sınıfı sürücü belgesi harcı yeni yılda 381.75 lira olacak. Ekonomi Servisi Maliye Bakanlığının Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği, Resmi Gazete’de yayımlanmış ve yeniden değerleme oranı, 2014 için yüzde 10.11 olarak belirlenmişti. Bu kapsamda motorlu taşıtlar vergisi (MTV), damga vergisi, çevre ve temizlik vergisi, harçlar, trafik ve vergi cezaları, 1 Ocak 2015’ten itibaren yüzde 10.11 artacak. Bu durumda 13 yaş grubunda yer alan ve motor silindir hacmi 1300 cm3’e kadar olan otomobillerin halen 537 lira olan motorlu taşıtlar vergisi, yılbaşında 591 liraya çıkacak. Aynı yaş grubundaki motor silindir hacmi 1301 cm3 ile 1600 cm3 arasındaki otomobillerin vergisi de 859 liradan 946 liraya yükselecek. 4001 cm3’ün üzerindekilerin ise 21 bin 517 liraya çıkacak. Damga vergisindeki maktu tutarların yeniden değerleme oranı kadar artırılması durumunda da yıllık gelir vergisi beyannamelerindeki damga vergisi 45.37 lira olacak. Bu miktar, makbuz senetlerinde 15.86 lira olarak uygulanacak. Harçların da aynı oranda zam görmesiyle 1 yıllık pasaport harcı yeni yılda 140.50 liradan 154.70 liraya çıkacak. B sınıfı sürücü belgesi harcı da yeni yılda 381.75 lira olacak. Kırmızı ışıkta geçmenin 172 lira olan cezası, yeni yılda 189 liraya yükselecek. Alkollü araç kullananlar ilk yakalamada 800 lira, ikinci yakalamada ise 1.003 lira ödemek zorunda kalacak. Emniyet kemeri takmayanlar ve park yasağını ihlal edenler 88 liralık ceza ile karşı karşıya kalacak. umudu yok Emekçinin Ekonomi Servisi İnsan kaynakları platformu Kariyer.net çalışanların 2015’te ücretlerdeki zam oranları ile ilgili beklentilerini web sitesinde düzenlediği bir anketle ortaya çıkardı. 11.016 kişinin yanıtladığı ankette çalışanlar, enflasyon oranında zam beklentileri olduğunu söyledi. “Sizce bu yıl ücret artışları geçtiğimiz yıla göre daha fazla mı olacak?” sorusuna adayların yüzde 77’si ‘Hayır’, aynı kalacak yanıtını verirken, sadece yüzde 23’ü ‘Evet’ dedi. Bu oranlar adayların 2015’teki ücret artışlarıyla ilgili çok umutlu olmadığını ortaya çıkarıyor. Diğer bir soru ise bekledikleri artışı alamayan çalışanların düşünceleriyle ilgiliydi. “Bu yıl istediğim ücret artışını alamazsam; İş aramaya başlayacağım” diyenler ankete katılanların yüzde 69’unun ortak görüşü. Çalışanlar, ücret artışlarının yüksek olamayacağını düşünüyor. Gürültüye 770 TL ceza Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca verilecek idari para cezalarına ilişkin tebliğ, Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, emisyon ölçümü yaptırmayan motorlu taşıt sahiplerine uygulanan 500 TL’lik idari para cezası, 1 Ocak 2015 itibarıyla 963 TL olacak. Yönetmeliklerle belirlenen standartlara aykırı emisyona sebep olan motorlu taşıt sahipleri için kesilen bin TL’lik idari para cezası da bu tarihten itibaren 1932 TL olarak uygulanacak. Kanunun belirlediği önlemleri almayan veya standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olan konutlar için belirlenen idari para cezası 400 TL’den 770 TL’ye; ulaşım araçları için ödenen cezalar 1200 TL’den 2 bin 321 TL’ye; işyerleri ve atölyeler için uygulanan cezalar 4 bin TL’den 7 bin 746 TL’ye; fabrika, şantiye ve eğlence gürültüsü için belirlenen ceza miktarı da 12 bin TL’den 23 bin 249 TL’ye yükseltildi. Hava kirliliği yönünden kurulması ve işletilmesi izne tabi olmayan tesislerin işletilmesi sırasında yönetmelikle belirlenen standartlara aykırı emisyona neden olanlar için daha önce 6 bin TL olan idari para cezası da 11 bin 619 TL oldu. Umuma açık yerlerde her ne şekilde olursa olsun çevreyi kirletenlere verilen 100 TL’lik idari para cezası da 186 TL’ye çıkarıldı. Yeni bir yıla girerken eskiyenin bilançosunu çıkarmak, geleceğe yönelik birtakım değerlendirmeler yapmayı denemek âdettendir. Devletlere, ekonomilere bölünmüş de olsa, dünya 20. yüzyılın başından bu yana giderek bütünsel bir sistem özellikleri sergiliyor. Her yıl, o kadar çok, “çok önemli” tanımına uygun olay yaşanıyor ki... “Böyle bir bilançoyu oluşturmaya nereden başlamalı, hangi olayları içine katmalı?” yüklü ölümü Bir derginin anlam 2014’ün, yaklaşık 35 yıl sürecek bir siyasiekonomik altüst oluş dönemini başlatan bir savaşın 100. yıldönümü olmasının simgesel yükü altında düşünürken, Amerika’da yayımlanan liberal eğilimli, ünlü The New Republic dergisinde yaşananlar dikkatimi çekti. The New Republic 1914 yılında, savaş yanlısı liberal entelektüeller tarafından, hem içe dönük bir dış politikayı savunan muhafazakârlara, hem aşırı sola, hem de liberalizmin aşırılıklarına karşı kurulmuş. ABD hegemonyasının tarihini anlatan yapıtının ikinci cildi bu yıl yayımlanan tarihçi Adam Tooze, ABD, 1916’da nihayet savaşa girdiğinde, idealist (New Republic’in, emperyalizmi liberalizm altında gizleyen görüşleri) değil, “esas olarak ekonomik kaygılarla hareket ediyordu” diyor... ABD’nin İngiltere ve Fransa’ya savaş nedeniyle verdiği borçlar, ihraç ettiği mal, bu iki ülkenin savaşı kaybetmesinin maliyetini ABD için taşınamaz bir düzeye yükseltmiş. ABD, 1916 yılında bir anlamda alacaklarını ve piyasalarını güvenceye almak için savaşa girerken o yıl ulusal hasılası, İngiltere’nin tüm imparatorluk coğrafyasından elde ettiği hasılayı geçiyor, dünyanın en büyük ekonomisi konumuna yükseliyor (The Atlantic, 24/12), hegemonya inşa süreci de başlıyormuş. The New Republic’in kuruluşundan yüz yıl sonra, 2014 Kasımı’nda, editörleri ve yazar kadrosunun çoğu, yeni yönetimin dergiyi popüler eğlence yayınına çevirme kararına tepki olarak istifa etmişler. ABD hegemonyasının doğmaya başladığı yıllarda kurulan TNR, yüz yıl sonra, bu kez bir başka ülkenin hasılasının ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi olarak birinci sıraya yerleştiği, küresel bir vizyon benimsediğini deklare ettiği bir yılda öldü. Çin’in hasılası bu yıl IMF’nin “Satın Alma Gücü Paritesi” ölçüsüyle 14.4 trilyon Avro olurken ABD’ninki, 14 trilyon Avro’da kalmış. Bu, Çin’in dünya ekonomisi içinde yükselen konumunun tek göstergesi değil. Finansekonomi sitesi Bloomberg ’de cuma günü yayımlanan bir yorum “Çin dünyanın yeni bankası olarak öne çıkıyor” başlığını taşıyordu. Yazar William Pesek, “Artık IMF, Dünya Bankası ve Asya kalkınma bankalarına (ABD hegemonyasının finansal araçları E.Y.) yapacak bir şey kalıyor” diyor. Ekonomik açıdan zor duruma düş[ürül]en ülkeleri, ABD merkezli mali yapıya tabi duruma getiren neoliberal reformları kabul etme koşuluyla “kurtaran” IMF ve Dünya Bankası’ndan 2015’e Girerken farklı olarak Çin ülkelere, ekonomik, hukuki yapılarını değiştirmeye zorlayan koşullar dayatmadan yardım ediyor. Venezüella’ya 4 milyar dolar borç, Rusya ile 24 milyar, Arjantin ile 4 milyar dolar döviz takası, Pesek’e göre Çin’in yeni konumunun ilk yansımaları. Bu ülkeler zaten ABD ile sorunlu, ama ya Avrupa Birliği ülkeleri? “Onlar da Çin’den yardım almaya başlarsa?” madan baktığımızda 2015’te klasik emperyalizmin (emperyalistler arası nüfuz alanları rekabeti) yoğunlaşacağını kolaylıkla düşünebiliriz. ABD hegemonyasının doğuşuna tanıklık etmiş bir dergi olarak The New Republic’in tam da bu yıl batmış olması gerçekten anlamlı değil mi? ‘Bir daha asla’ diyebiliyor muyuz? (25/12/2014). Kısacası, Çin, ABD hegemonyasının elindeki en önemli mali şiddet araçlarını etkisizleştiriyor, krediler, mali yardımlar yoluyla bir ittifaklar zinciri inşa ediyor. Bu zincirin aslında bir nüfuz alanı inşa projesinin parçası olduğunu, kredi ve mali yardımların sermaye ihracı, malisiyasi bağımlılık yaratan “emperyalist” araçlar olduğunu unut İki yıldır yoğun biçimde “100. Yıldönümünde I. Dünya Savaşı” temalı tartışmalar yaşanıyor. I. Dünya Savaşı’ndan sonra, büyük (emperyalist) devletler halklarına “bir daha asla” sözü vermişlerdi; Sovyet Devrimi, “Büyük Bunalım”, faşizm gibi olayların içinde yalnızca 21 yıl dayanabildiler. Emperyalist devletler, I. savaştan kalan sorunları temizlemek için 1939 yılında birbirlerine girdiler. Birinci savaş, Avrupa ile sınırlıyken ikincisi, dünya çapında yaşandı; Yahudi soykırımına, 60 milyon insanın ölümüne, iki atom bombasına, Çin ve Avrupa’nın önemli kentlerinin moloz yığınına dönüşmesine neden oldu. Bu felaketten sonra yine “bir daha asla dendi”. Yalta ve Potsdam konferansları, küresel çapta yüzlerce üssüyle ABD hegemonyası, Avrupa’da savaş olasılığını engellemeye yönelik, “Birlik” projesi, Doğu ve Batı blokları arasındaki “soğuk savaş” statükosu, nükleer denge ve en önemlisi her iki blokta da yaşanan ekonomik büyüme dönemi barış ortamına olanak verdi. Yeni yıl girerken arkamıza baktığımızda, uzun ekonomik büyümenin çoktan bitmiş, “Doğu Bloku”nun, krizi yönetemeyerek çökmüş, küresel dengelerin altüst olmuş olmasının yanı sıra 2007 mali krizinden bu yana devam eden bir “uzun durgunluk”, 2014’te derinleşen deflasyon, dünyanın en büyük ekonomisinde yavaşlama, getirdiği rekabetçi devalüasyonlar, döviz savaşları riski (büyük ekonomilerin zayıf iç talep karşısında, devalüasyon yoluyla dış talebe ulaşma, dolayısıyla deflasyonudurgunluğu rakibine ihraç etme eğilimi), bu koşullarda Roubini’ye göre, “borsalarda ve hazine kâğıtlarında oluşan devasa balon” 201516 konjonktüründe siyasi sonuçlar yaratmaya aday, sarsıntı olasılıklarına işaret ediyor. Aynı anda, Avrupa’da Rusya ile NATO yine karşı karşıya. Uzakdoğu’da Japonya pasifist anayasasını militarizme olanak verecek biçimde değiştirmeye hazırlanıyor (New York Times 24/12). ABD’nin karşısında ilk kez bir ülke, Çin, dış politikasını, Devlet Bakanı Xi’nin ağzından, küresel çıkarlar perspektifiyle kuruyor, ABD’nin siyasi baskı yaptığı ülkelere, Rusya başta olmak üzere yardıma hazır olduğunu ima ediyor, “Çok kutupluluk eğiliminden geri dönüş olamayacağını vurguluyor” (Xinhuanet, 30/11). Bu iklime, siyasal İslamın terörist damarını, bir yıldır hâlâ denetim altına alınamayan ebola salgınını, Avrupa’da başını kaldıran ırkçı ve faşist partileri ekleyelim. Ne yazık ki 2015 yılına “bir daha asla” vaadini, destekleyecek bir ortamda giremiyoruz. Denizbank 10 çiftçiye traktör hediye etti n DenizBank’ın tarımsal üreticiye destek verdiği TÜMOSAN Motor ve Traktör Sanayi ile işbirliği içerisinde ülke genelinde kampanya düzenledi. Üretici Kart sahibi çiftçiler, söz konusu tarih aralığında mazot, gübre, yem, zirai ilaç, tohum, fide gibi tüm tarımsal ürün satışı yapan anlaşmalı bayilerden tek seferde 100 TL ve üzerinde yaptıkları harcamalarla çekiliş hakkı kazandı. Üretici Kart’ın 10. yılı nedeniyle düzenlenen kampanyada 10 çiftçiye Tümosan marka traktör hediye etti. TEB, Mercedes A180 kazandırıyor n Türk Ekonomi Bankası (TEB) 15 Şubat 2015 tarihine kadar TEB kredi kartlarıyla alışveriş yapan müşterilerine yeni yıla Mercedes A180 ile girme şansı sunuyor. TEB müşterileri yapacakları her 50 TL’lik alışveriş karşılığında bir çekiliş hakkı kazanıyor. TEB kredi kartı olmayanlar 3880’e TC kimlik numaraları ile kısa mesaj atarak kart sahibi oluyor. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle