Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                SAYFA	  CUMHURİYET	  27	ARALIK	2014	CUMARTESİ  6 CHP’NİN ESKİŞEHİR CEZAEVİ RAPORU  HABERLER Cemaatin ‘Diyalog Merkezi’ boşaltıldı İstanbul	Haber	Servisi		Onursal	Başkanlığını	Fethullah	Gülen’in	 yaptığı	Gazeteciler	ve	Yazarlar	Vakfı’nın	Eyüp’teki	“Kültürlerarası	 Diyalog	Merkezi”,	sözleşmesi	sona	erdiği	gerekçesiyle	polis	tarafından	boşaltıldı.	Düğmeciler	Caddesi	Kara	Süleyman	Tekke	Sokak	 Numara	7’de	bulunan	Kültürlerarası	Diyalog	Merkezi’ne	dün	sabah	 saatlerinde	gelen	polisler,	binanın	boşaltılmasını	istedi.	Bina	 çevresinde	yoğun	önlem	alan	polis,	daha	sonra	eşyaları	çıkarmaya	başladı.	Vakıf	yetkilileri	karara	tepki	gösterirken	DGP	Genel	 Başkanı	İdris	Bal	da	olay	yerine	gelerek	boşaltma	işlemine	tepki	 gösterdi.	Kara	Süleyman	Tekkesi	olarak	bilinen	bina	vakıf	tarafından	“Kültürlerarası	Diyalog	Merkezi”	olarak	kullanılıyordu.  ‘Yemekleri yıkayarak yiyoruz’ FIRAT KOZOK ANKARA		9 Aralık’taki isyanda 11 tutuklu ve hükümlünün yaralandığı Eskişehir H Tipi Cezaevi’nde tutuklu ve hükümlüler, cezaevinde çıkan yemekleri “yıkayarak	yediklerini”,	felçli tutuklunun klozet bulunmadığı için “sandalye	ile”	tuvalete gittiğini ifade etti. LGBTİ’li mahkumlar, bazı erkeklerin kendileriyle birlikte olmak için “eşcinselim” diyerek kendi koğuşlarına gelmeye çalıştıklarını ifade etti. CHP Cezaevi İnceleme ve İzleme Komisyonu üyeleri Genel Başkan Yardımcısı Veli	Ağbaba	ile milletvekilleri Özgür	Özel, Nurettin	Demir, Muharrem	Işık, kamuoyunun son isyanla tanıdığı Eskişehir H Tipi Cezaevi’ni ziyaret etti. Soruşturmanın sürmesi nedeniyle isyana karışan mahkumlarla görüşemeyen üyeler, kadın mahkumlar ile görüştü ve Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım	Kurt	tarafından hazırlanan ihtiyaç paketlerini mahkumlara teslim etti. Heyet, hazırladıkları raporunda şu çarpıcı saptamalara yer verdi: l Cezaevinde 1470 mahkum ve 70 tutuklu toplam 1540 mahpus bulunuyor. Bunların 82’si kadın 7’si çocuk. 14 kişilik koğuşlarda 16 kişi kalıyor. l Kadın mahkumlar, ekonomik durumları iyi olmadığı için kadın pedi ve çocuk bezi alamadıklarını ifade ediyor. Ayrıca, bebeklerine mama, çocuk şampuanı, pişik kremi alamadıklarını belirtiyorlar. l Çocuklara ayrı yemek çıkmadığını ve beslenmelerinin yetersiz olduğunu özellikle bebeklerin beslenme sorununa dikkat çekiyor. l Kadın mahkumlar yemeklerin yağlı ve sağlıksız olması sebebiyle yıkayarak yediklerini belirtiyorlar. Bir yıldır hiç balık yemediklerini söylüyorlar. l Kadınlardan birinin eşi hastanede yatıyor, diyalize giriyor ve kemik erimesi var. 3 çocuğu olan kadın, cezaevinde tek başına yaşamaya çalışıyor. l Hasta mahpus Kazım	Bulut	felçli, zor yürüyor. Klozet olmadığı için ihtiyacını sandalyede gideriyor. l LGBTİ’li mahkumlar tehdit edildiklerini ve diğer mahkumların kendilerine küfrettiğini ifade ediyorlar. l Kendilerine normal mahkumlar gibi davranılmadığını ifade eden LGBTİ’li mahkumlar; normal mahkumların 112 hakkının olduğunu ancak kendilerine bu imkânın tanınmadığını belirtiyorlar. “Ambulans	bile	çağıramıyoruz” diyorlar. l Cezası çok olan mahkumların kendileriyle ilişki yaşamak için kendi koğuşlarına gelmeye çalıştığını söyleyen LGBTİ’li mahkumlar, bu nedenle, ayrı cezaevleri açılmasının zaruret olduğunu söylüyorlar. l Kursların kendilerine yasak olduğunu söyleyen LGBTİ’li mahkumlar, aşçılık, berberlik vb. kurslara “durumlarından	dolayı”	gidemediklerini söylüyorlar.  14 Aralık soruşturmasında Atayün ve Yılmazer mahkemeye sevk edildi  Demokrasiye Darbe Ülkemizi ilgilendiren başlıca konularda temel görüş ayrılığımız olan, onun da ötesinde yazılarımda ağır biçimde eleştirdiğim bazı kişilerle birlikte “demokrasiye darbe” başlıklı bir bildiride imzamın bulunması, bazı yakın dostlarımı, düşündaşlarımı, arkadaşlarımı ve okurlarımı yadırgattı. Twitter hesabıma bu yönde mesajlar geldi. Bu yadırgamayı ve görebildiğim kadarıyla belli ölçülerin dışına çıkmayan eleştiri dozundaki yaklaşımları anlıyorum ve saygıyla karşılıyorum. Fakat söz konusu bildiri şu anda da aynı imzalarla karşıma gelse, imzalamakta yine de tereddüt etmezdim. Neden böyle düşündüğümü, kuşkusuz tartışmaya açık olarak, açıklamaya çalışacağım… HHH Bir anımla başlayayım… Ülkemizin 1980’e doğru hızla ilerlediği yıllardı.. Neredeyse her gün bir yazar, bir bilim insanı, bir arkadaşımız katlediliyordu… Genel yazmanı olduğum Türkiye Yazarlar Sendikası’nın Sultanahmet’teki bir işhanının genel merkezimiz olarak sığındığımız birkaç metrekarelik odasında haftada bir yönetim kurulu toplantılarımızı yapıyorduk. Sıklıkla yaptığımız şeylerden biri de bu alçakça cinayetleri lanetleyen basın bildirileri hazırlamaktı. Günün birinde, yazılarında bizlere ve inandığımız değerlere acımasızca saldıran bir yazar katledildi. Adını da söyleyeyim,	İlhan	Darendelioğlu. O bizlerden nasıl nefret ediyorsa, biz de ondan ve onun gibilerden aynı biçimde nefret ediyorduk. Fakat sonuç olarak öldürülen kişi bir gazeteci, bir yazardı. Ne yapmalı, nasıl bir tavır almalıydık? Bu soru, yönetim kurulunda bir tartışmaya yol açtı. Benim tavrım açık ve kesindi: Elbette suskun kalmamalı, öteki cinayetler gibi bu cinayeti de düşünce özgürlüğüne karşı işlenmiş bir cürüm olarak lanetlemeliydik. Tartışmada kimin hangi düşünceyi savunduğunu net olarak anımsamadığım için yanlış bir şey söylemek istemem. Fakat çoğunluğun suskun kalmaktan yana olduğunu, kınamaktan yana olan başkan Aziz Nesin’le yalnız kaldığımızı anımsıyorum… Yönetim kurulunun en geç üyesi, bir sevgili arkadaşım, yakın zamanlarda bana bu olayı anımsattı ve “O zaman senin sözlerini içimden sana öfke duyarak izliyordum” dedi… Şimdi ise benim haklı olduğumu düşünüyordu… Bir bildiri yayımladık mı, yayımlamadık mı, ne yazık ki anımsayamıyorum… HHH “Demokrasiye Darbe” bildirisinde Ahmet İsvan, Cüneyt Ülsever gibi birkaç çok saygın isim ve Mario Levi, Pelin Batu, Herkül Milas, Yavuz Baydar gibi değer verdiğim yazar ve gazeteci arkadaşlarımın imzaları da var. Fakat herhangi bir bildirinin altında imzalarımızın yan yana olacağını düşünemeyeceğim kişilerin çoğunluğu oluşturduğu da gerçek… Bu nasıl oluyor? HHH Yukarıdaki anı benim kişisel tutumumu açıklar. Kim olursa, hangi görüşten yana olursa olsun, sadece bir yazar ya da gazetecinin değil, sıradan bir yurttaşın düşüncesini şu ya da bu biçimde dile getirdiği için yargı önüne çıkarılmasını, tutuklanmasını, üstelik de deli saçması suçlamalarla karşı karşıya bırakılmasını kabul edemem. Böyle bir uygulamayı kınayan (kuşkusuz kendim yazacak olsam daha farklı bir üslup ve yaklaşımla kaleme alacak olduğum) bir bildiriyi, başka imzacılar kim olursa olsun imzalamakta tereddüt etmem, edemem… HHH Yakın zamanlara kadar siyasal iktidarın yardakçılığını yapmış, bu siyasal kliğin en temel insan haklarına karşı işlediği suçlar karşısında ya destek olup ya suskun kalmış, kimileri şu ya da bu ölçüde bugün belki hâlâ aynı konumdaki kimselerin böyle bir bildiri hazırlamış ya da imzalamış olmaları ise kendi sorunlarıdır… Sonuçta, “Demokrasiye Darbe” başlığı altındaki imzalar toplamının, bu iktidarın demokrasi karşıtı kimliğinin özellikle Türkiye dışındaki ülkelerde daha iyi görülüp anlaşılmasında, “sivil darbe”ye en başından beri tutarlılıkla karşı çıkmış ve çıkmakta olanların tepkisinden daha da etkili olabileceğini düşünmek ise sanırım yanlış olmaz…  Tutuklama talebi CANAN COŞKUN Tahşiye soruşturması şüphelilerine kumpas kurulduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında “casusluk”	 suçlamasıyla halen tutuklu bulunan eski İstanbul TEM Şube Müdürü Yurt	Atayün	 ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali	Fuat	Yılmazer terör örgütü üyeliği, iftira ve resmi belgede sahtecilik suçlarından tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi. Yılmazer ifadesinde, 2014 yılından itibaren kendisiyle ilgili kamuoyunda birçok iddia ve isnatlarda bulunulması ve hakkında soruşturmalar başlaması nedeniyle Fethullah	Gülen’in internet sitesini takip etmeye başladığını söyledi. 14 Aralık soruşturması kapsamında eski İstanbul TEM Şube Müdürleri Atayün ile Ömer	Köse, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürleri Yılmazer ile Erol	Demirhan	ve eski Mali Şube Müdür Yardımcısı Kazım	Aksoy dün şüpheli sıfatıyla ifade verdi. 22 Temmuz operasyonu kapsamında Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan şüpheliler, savcılar İrfan	Fidan	ve Hasan	 Yılmaz’ın sorgusunun ardından tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi. Savcı, Atayün’e Ocak 2010’da operasyona dönüşen Tahşiye soruşturmasının kim ya da kimlerin talimatıyla başladığını sordu. Atayün de soruşturmanın cumhuriyet savcısının talimatıyla başladığını belirterek İstanbul TEM Şube Müdürlüğü’ne 15 Temmuz 2009’da atandığını, soruşturmanın ondan önce başladığını ve Başsavcılık gözetiminde devam ettiğini kaydetti. Fidan, Atayün’e Tahşiye grubunun soAtayün Yılmazer yazıldığını belirtti. Atayün de talep yazısının imza blokunda kendi isminin yazdığını aktararak “Fotokopi	evrakta	benim	 imzama	benzeyen	imza	bulunmaktadır.	Ben	bu	kişileri	tanımıyorum.	Muhtemelen	yazıcının	sehven	yazmasından	kaynaklanmış	olabilir.	Soruşturma	 kapsamında	Şerafettin	adına	işlem	yapılmış	mıdır?	Bakılması	gerekir.	Art	niyetli	olup	olmadığım	burada	anlaşılabilir” dedi. Yılmazer’e ise savcı Hasan	Yılmaz,	 “Tahşiye” grubu ve gruptaki şahıslara ilişkin o dönem itibarıyla ne gibi önemli bilgilere sahip olduğunu sordu. Yılmazer, bugüne kadar Gülen ile hiçbir görüşmesi olmadığını belirterek “Elde	etmiş	olduğumuz	istihbari	bilgileri	Gülen’e	yahut	 yakınındaki	kişilere	bildirmem	söz	konusu	değildir”	dedi. Demirhan da “Tahşiye”	grubuna ilişkin bilginin şubelerine nereden geldiğini, evrakları göremediği için söylemesinin söz konusu olmadığını belirtti. Demirhan, jandarma, MİT veya diğer kurumlardan gelmiş olabileceğini kaydederek, “Tahşiye	grubunun	ismini	 veren	biz	değiliz.	Bu	isim	başka	yerden	 gelmiş	olabilir.	Bu	ismin	Gülen	tarafından	telaffuz	edilmesinden	şubemiz	çalışanlarının	sorumlu	tutulmaması	gerektiği	kanaati	ndeyim”	dedi. Öte yandan 5 şüphelinin mahkemedeki ifade işlemleri UYAP sisteminin bakıma alınması nedeniyle yarım kaldı. 5. Sulh Ceza Hakimi Cevdet	Özcan, 5 şüphelinin bugün saat 12.00’de hazır edilmelerini istedi. ruşturma aşamasındayken gerçekleştirmiş oldukları silahlı eylemlerinin tespit edilip edilmediğini sordu. Atayün, örgütün evinde birtakım silahlar çıktığını hatırladığını belirterek “Herhangi	bir	eylem	 gerçekleştiremeden	silahlar	ele	geçirildi.	Operasyonda	ele	geçen	videoda	silahlı	talim	görüntüsü	olduğunu	hatırlıyorum.	Ayrıca	ele	geçen	bir	notta	aklımda	kaldığı	kadarıyla	El	Kaide’nin	 canlı	bomba	eylemleriyle	ilgili	kendisine	sorulan	soruya	‘Bir cihat var, masumlar da ölebilir’ şeklinde	tasvip	edici	 örgütün	ideolojisi	yönünde	bir	not	bulunmuştu”	diye konuştu. Soruşturmayı hangi savcının yürüttüğünü hatırlamadığını söyleyen Atayün, “Ancak	o	dönemde	CMK	250.	maddeyle	yetkili	Cumhuriyet	Başsavcımız	Turan Çolakkadı	idi”	dedi. Fidan, Tahşiye soruşturmasının şüphelilerinden Fırat	 Şerafettin ile ilgili teknik takip kararının kimlik numarası hanesinde Adnan	Kutlu isimli başka bir kişinin kimlik numarasının  Aczmendi	grubuyla	benzerlik  ‘Çocuklar	yetersiz	bekleniyor’  ‘Sehven	olabilir’  ‘Felçli	sandalyeyle	tuvalete	gidiyor’  ‘İlişki	kurmak	için	eşcinselim	diyorlar’  Gülen’den Erdoğan’a özür çağrısı  Haber	Merkezi		Fethullah	Gülen, son sohbetinde isim vermeden Cumhurbaşkanı Recep	Tayyip	Erdoğan’a	“Özür	dileyip	tövbe	ederse”	barışabileceği mesajını verdi. Gülen, herkul.org sitesinde yer alan “Adanmış	ruhlar	tehditlere	teslim	olmamalı”	başlıklı son sohbetinde, dünden bugüne farklı farklı dönekliklerin olageldiğini belirterek şunları söyledi: “Adanmış	ruhlar	ruhsatları	 kullanmamalı,	zalimden	özür	dilememeli.	Özür	  şöyle	dilenir:	Deyip	ettikleri	yalanları,	iftiraları,	 intikam	duygularını,	hırsızlıklarını,	haramiliklerini	itiraf	ederek ‘Biz milletten özür diliyoruz!’ derlerse	şayet,	bu	bir	yönüyle	günah	işlemiş	 bir	insanın	tövbe	etmesi	gibidir,	Allah	onu	kabul	eder,	biz	de	kabul	ederiz.	Yoksa	onlardan	 özür	dilemek,	onlar	gibi	olmak	demektir.	Öyle	 olmaktansa	ölmek	daha	iyidir.	Çünkü	ölüm	hakiki	mümin	için	şebi	arustur.”  Bahçeli: Erdoğan sussun ANKARA	(Cumhuriyet	Bürosu)  MHP Genel Başkanı Devlet	Bahçeli, “Cumhurbaşkanı	Recep	Tayyip	Erdoğan’ın	Maksadını	Aşan,	Sabır	ve	 Tahammülleri	Zorlayan	Konuşmaları”	başlığıyla yaptığı yazılı açıklamada, “Ne	hazin	bir	gerçektir	 ki,	rüşvetçiler	revaçta;	yolsuzluk	çeteleri,	aldatma	kadroları,	haram	lobisi	kudurmuş	gibi	rezalet	yarışındadır.	Erdoğan’ın	gündem	saptırmak	 için	tedavüle	soktuğu	sapık	ve	sağlıksız	düşünceleri	artık	katlanılmayacak	boyutlardadır.	Türkçeye	şaşı	bakan,	Türkçeyi	aşağılayan,	Türk	dilini	 küçümseyen	birisinin	Türkiye	Cumhuriyeti	Cumhurbaşkanlığı	görevini	taşıyor	olması	tarihe,	millete	ve	gelecek	ülkülerine	resmen	kast	etmektir.	Erdoğan	ya	susmalı	ya	da	sakat	fikirlerinden	 çok	acil	ve	derhal	vazgeçmelidir”	dedi.  İ YEN AM! GR PRO  Dink cinayeti soruşturması  2 polis serbest  İstanbul	Haber	Servisi		Hrant	Dink cinayeti soruşturması kapsamında tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilen, o dönem Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nde komiser olan Özkan	Mumcu	ile polis memuru Muhittin	Zenit, yurtdışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı. “Şüpheli” sıfatıyla ifadelerinin alınması için çağrılan Mumcu ve Zenit, savcı Gökalp	Kökçü’ye ifade verdi. Kökçü’nün, “ihmali	davranışla	ölüme	sebebiyet	verme” ve “görevi	kötüye	kullanma” suçlarından tutuklanmaları istemiyle nöbetçi İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk etti. Hakimlik, Mumcu ve Zenit’i, “yurtdışına	çıkış	yasağı”ndan oluşan adli kontrol tedbiri uygulayarak serbest bıraktı.  Mahçupyan ifade verdi İstanbul	Haber	Servisi		25 Aralık yolsuzluk soruşturmasında görev alan polislere yönelik soruşturma kapsamında, Başbakan Ahmet	Davutoğlu’nun Başdanışmanı Etyen	Mahcupyan	tanık olarak ifade verdi. Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı İsmail	Uçar’ın daveti üzerine Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na geldiği öğrenilen Mahçupyan, adliyede yaklaşık 1 saat kaldı. Mahçupyan, adliye çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtsız bıraktı. Eski Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin	Gülerce de 17  25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında tanık olarak dinlendi.  Üniversitede Osmanlıca ERZURUM	(Cumhuriyet)	Rektör Prof. Dr. Hikmet	Koçak, Uzaktan Eğitim ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Selçuk	Karaman ile uzaktan eğitim sistemi atademix’i tanıttı. Proje kapsamında Osmanlı Türkçesi, Arapça ve Bioistatistik derslerini Türkiye’de herkesin internet üzerinden bağlantıyla görebileceğini belirten Karaman konuların videolu anlatımlarının da sunulacağını belirterek “Atademix’e		internet	bağlantısı	olan	bilgisayarların	yanı	sıra	mobil	cihazlarla	da	bağlanılabilecek.	Başarılı	olursa	sertifika	alacaklar” dedi.  FALAN FİLAN CUMARTESİ 23:00’DE tv.cnnturk.com/falanfilan twitter.com/mehmeturgut  Mehmet Turgut ile  Dumanlı’dan basın özgürlüğü mektubu Haber Merkezi  Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem	Dumanlı, Türkiye ve dünyada siyaset, medya ve iş dünyasının önde gelen isimlerine gönderdiği mektupta, demokrasiye, evrensel hukuka inanan herkesi basın özgürlüğüne sahip çıkmaya davet etti. “Tahşiyeciler	 Operasyonu”nda gözaltına alınıp, serbest bırakılan Dumanlı, kaleme aldığı mektubu, TBMM Başkanı Cemil	Çiçek, Başbakan Ahmet	Davutoğlu, Adalet Bakanı	Bekir	Bozdağ, Türkiye’deki parti liderleri, basın örgütlerinin yanısıra BM Genel Sekreteri BanKi	Moon, Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin	Schulz, Avrupa Komisyonu Başkanı JeanClaude	Juncker, Avrupa Parlamentosu grubu bulunan siyasi parti liderleri, Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati	Piri’nin de bulunduğu uluslararası bir çok isime gönderdi.  Hep işlerini konuşturdu, artık konuklarını konuşturacak.  C M Y B   
            
    
