03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 2014 SALI 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada ... günden bir gün önce Başbakan AD çeşitli yorumlara yol açan bir konuşma yaptı. Konuşmasında, “Kim” diyordu “şu veya bu gerekçeyle milli hazinemize, kaynaklarımıza yolsuzluk niyetiyle yaklaşırsa, kim herhangi bir şekilde harama bulaşırsa… ….kardeşimiz de olsa onun kolunu koparmaya kararlıyız”. Düne kadar eski Başbakan RTE’den bu türden nutuklar dinleyenler bu kez bu konuşmaya, yeni başbakanın aynı türden bir palavrası deyip geçemediler. Zira dört bakanla ilgili yolsuzluk ve rüşvet olayları yalnız içeride değil dünyada da o denli dal budak saldı ki... Kimileri bu nedenle dün saat 15.00’te toplanacak soruşturma komisyonundan çıkmasını bekledikleri Yüce Divan olası kararlarına AD’nin son konuşmasını önsöz diye yorumladılar. HHH Bu olasılıkları elbette dikkate almak gerekiyor ama lakin.. …halkın gözünde rüşveti ve yolsuzluk yapanları himaye eden bir iktidar olmamak için, şimdiden dört bakanı veya içlerinden bir ikisini beraat ettireceği suçlamalarla Yüce Divan’a göndermesi de olası bu iktidarın ve… …seçimden önce bunların beraat etmesi ya da yargılanmalarının devam etmesi durumunda; işte rüşveti ve yolsuzlukları, bakan da olsa yargıya teslim eden iktidar diye propagandaya hazırlanmış olması da elbette güçlü bir olasılık. Soruşturma komisyonuna üye AKP’li vekillerin tepeden gelen siyasal stratejik emirler doğrultusunda mı, yoksa gerçekten vicdanlarının sesine uyarak mı oy kullandıkları ancak dün akşamüzeri, bu satırlar yazıldıktan çok sonra gündeme düşecek... HHH Bu iktidarın ülkeyi ne hale getirdiğini medya haberleri hemen her gün yeni bir örnekle sergiliyor. İktidar, RTE’den devraldığı zorbalığı öylesine kullanıyor ki, bırakalım toplantı ve yürüyüş özgürlüğünü kullanmayı… halk herhangi bir konuda hakkını ve adaleti aramak için sokağa çıktı mı… başta tazyikli su ve diğer baskı olanaklarıyla engelliyor. Bu ülkede laikliğin ve laik eğitimin karşılaştığı engelleri protesto etmek için başkentte toplanan, Meclis’e ya da Milli Eğitim Bakanlığı’na yürümeyi ve orada protesto nedenlerini iktidara duyurmayı amaçlayan binlerce öğretmen polis şiddeti ile karşılaştı. Coplandılar, laikliği savunan öğretmenlerden 177’sini polis gözaltına aldı. Ertesi gün gazetelere baktım; ne yazık ki hiçbirinde gözaltına alınan öğretmelerle ilgili tek satır yoktu! HHH Bir başka alanda, üstelik vatandaşın her açıdan güvencesi olan yargının ne hallerde olduğunu bir kez daha ortaya koyan haber dün ne yazık kiyalnız Zaman’da yer aldı. Daha öncede yazdım. Zaman gazetesi ve sözcüsü konumunda olduğu öne sürülen Gülen’le uzak yakın hiçbir zaman ilişkim olmadı. Ama ben öncelikle hangi grubun yayın organında çalışırsa çalışsın hiçbir gazetecinin, hangi suçtan olursa olsun gözaltına alınmasına, tutuklanmasına yanlı değilim. HHH Yargının iktidarın emrinde olduğu durmadan yineleniyor. Bunun son örneğini Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın savcılıkça tutuklanması istemiyle sevk edildildiği sulh ceza mahkemesindeki duruşmada tanık olduk. Olay şöyle: Dumanlı, hâkime sordu: “Bana isnat edilen suç nedir?” Hâkim Bekir Altun, “Anlatacağım” dedi ve suçlama kanıtları olarak Nisan 2009’da yayımlanan iki makale ve bir haberi gösterdi. Dumanlı’nın “Bu kadar mı” sorusuna hâkimin yanıtı, “Evet bu kadar”. “Yani hakkımdaki iddia bu kadar mı” sorusuna hâkim “Evet” diyor. Yargının düştüğü şu acıklı duruma bakınız. Bu ülkede savcı, bir genel yayın müdürünün, iki makale ve bir haberle suçlayarak tutuklanmasını isteyebiliyor. HHH Nasıl bir demokrasiyle yönetildiği her gün kanıtlanan ahı gitmiş vahı kalmış bir ülkede yaşıyoruz! HABERLER İstanbul Bahçelievler’deki 3 binanın kaçak olduğu ortaya çıktı GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Hastane, vakıf ve lise ÖZLEM GÜVEMLİ n Baştarafı 1. Sayfada ... biliniyor. Öyle ki; sadece bu iktidar döneminde kullanılan örtülü ödenek önceki tüm iktidarların toplamından daha fazla... Sık sık diyorlar ya; biz, 90 yıllık dönemden daha fazla icraat yaptık... Kimi konularda haklılar. Bu haklı örneklerin başında örtülü ödenek geliyor. AKP döneminde bütçe rakamlarındaki artışla örtülü ödenekteki artış karşılaştırıldığında durum daha net anlaşılıyor. 12 yılda bütçe 4 kart artarken örtülü ödenek harcaması tam 12 kat arttı. Örtülü Ödenek Bakanlığı diye ayrı bir bakanlık kurulsa yeridir. Adı üstünde; yasa gereği buna ayrılan paranın nereye, niçin harcandığını sorma yetkisi kimsede yok. Ama ayrı bakanlık olursa hiç değilse, Başbakan kendi hesabını bilir! İşin kara mizahı bir yana, genel bütçenin de örtülü ödenekten farkı yok. Dün 2015 yılı bütçesi Meclis’ten AKP’nin oylarıyla geçti. Giderek denetleme gücünü yitiren bütçe, bu yıl da rakamlardan ibaretti. HHH Bir bütçe elbette rakamlardan oluşacak, başka neden oluşacaktı, denebilir. Oysa işin aslı öyle değil. Parlamenter sistemin kökenlerinde bütçe vardır. İngiltere’de kralın her şeye hâkim olduğu dönemde, halktan alınan vergilerin artmasına koşut olarak sarayın harcamalarının da artması üzerine, halk sesini yükseltti. Dedi ki; “bizim vergilerimiz nereye gidiyor? Kralın bu kadar lüks harcama yapmaya, saraylarına saraylar eklemeye hakkı yok.” Buna karşılık kral da dedi ki; “vergi benim, hazine benim. İstediğim yere harcarım.” Halk dedi dedi ki; “olmaz böyle şey, biz, sırtımızdan alınan verginin nereye harcandığını bilmek istiyoruz.” Sonunda halk kazandı. Kralın vergi gelirlerini nereye harcadığını denetlemek üzere bir kurul oluşturuldu. Bu kurul zaman içinde kurumlaştı, gelişti ve parlamenter yapı oluştu. Denetim, bütçenin yanı sıra yönetimi de kapsadı. Bugün demokrasi tarifinde üç temel esas vardır; Denetlenebilirlik, şeffaflık, istikrar. İlk ikisini atan iktidar, üçüncünün arkasına dayatma ve zorbalığı koydu, gidiyor. HHH TBMM’de dün bütçe oylamasının yanı sıra 4 eski bakanla ilgili kurulan Soruşturma Komisyonu’nun karar oylaması vardı. Daha önce 15.00’te başlayacağı duyurulan oylama, önce yarım saat ertelendi. Devamında da 5 Ocak 2015’e bırakıldı. Bütçenin tümüyle denetim dışı tutulması da en azından her türlü soru işaretine gebedir. Zira bütçe, kurumların harcadığı paradan ve varlıklarının alt alta yazılmasından ibaret. Harcamayı denetleyen Sayıştay raporları ya çok eksik ya hiç yok. AKP’liler konu yolsuzluğa, hırsızlığa gelince pişkin bir yanıt vermenin yolunu buldular. Şunu söylüyorlar: “Dedikleriniz doğru olsa, halk bize oy verir mi?” Bir bakıma yolsuzlukları halkla örtmeye çalışıyorlar. Yıllar önce bir mikrobiyologdan dinlemiştim... O günkü yazımda balık baştan kokar, deyimi vardı. Mikrobiyolog dedi ki; gerçekte balık baştan değil gövdeden kokar, ama koku baştan çıkar. Bu, ülkeler için de böyle midir? Toplum kirlendiği için mi kirli yönetimler ayakta durur? yeşil alana yapılmış Bahçelievler’de E5 üzerindeki Hizmet Hastanesi, Böbrek Vakfı ile Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin kamuya yeşil alan olarak terk edilen ve tapusu özel mülkiyette olan parsel üzerinde hukuka aykırı şekilde inşa edildiği ortaya çıktı. Kaçak ve ruhsatsız binalara karşı 18 yıldır devam eden yargılama süreci de tamamen tıkanmış durumda. Müteahhit Oral Baran’ın başlattığı hukuk mücadelesinin geçmişi 1980’li yıllara dayanıyor. 1984 yılında, Bahçelievler’deki 83 bin metrekarelik yapı adası, 1978 tarihli mevzi imar planına göre işlem görerek küçük parsellere bölündü. Bu parsellerin bir kısmı imara açılırken bir kısmı da verilen imar hakkından doğan değer artışı karşılığı, yol, yeşil alan gibi fonksiyonlarla kamuya bedelsiz terk edildi. İmar kanununa göre, bu işlem sonucu yeşil alana terk edilen yerlerin daha sonra plan değişikliği yapılarak imara açılması mümkün değil. Bahçelievler Osmaniye Mahallesi’ndeki bu imar düzenlemesi sonucu oluşan parsellerden biri de eğitim fonksiyonu olarak işaretlendi. Mülkiyetinin yarısı Eserkent Kooperatifi’ne yarısı da müteahhit Oral Baran’a verildi. 90’lı yıllarda, birbirlerine komşu olan tapulu eğitim parseli ile yeşil alan parsellerinde Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Hizmet Hastanesi ve Böbrek Vakfı binası inşaatı başladı. İnşaat devam ederken kooperatif ve Oral Baran adına kayıtlı kalan ve eğitim tesisi olarak gözüken parsel için İl Özel İdaresi tapu iptal ve tescil davası açtı. Temyiz aşamasında, Yargıtay istemi reddetti ve tapunun İl Özel İdaresi’ne geçemeyeceğine hükmetti. Böylece binaların tapulu arsaya, işgalle yapıldığı hukuken kesinleşti. Tapu hakları kesinleştikten sonra, 2000 yılına gelindiğinde Oral Baran ve Eserkent Kooperatifi, eğitim parselindeki Böbrek Vakfı binası, lise ve hastanenin yıkımı ve işgale karşılık tazminat ödenmesi istemi ile mahkemeye başvurdu. 10 yıl süren yargılama sonucu, binalar hakkında mahkemece yıkım kararı verildi. Fakat dosya temyiz aşamasında Yargıtay’a gönderildiğinde, yıkım kararından sonra eğitim parseli ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığı kamulaştırma işlemi başlattı. En son, Yargıtay, kamulaştırma işleminin tamamlanmasının beklenmesine karar verdi. Eğitim parselindeki kamulaştırma gerçekleşse bile yeşil alanlara taşan binalar için ayrı bir yıkım davası devam ediyor. Bu davada, bilirkişi yeşil alan parseli üzerindeki binaların yıkılması yönünde görüş bildirdi. Eğitim fonksiyonundaki bir parselin özel hastane tarafından kullanılması nedeniyle Oral Baran, amacı dışında yapıldığı gerekçesiyle kamulaştırmanın iptali için ayrı bir dava da açtı. Tapu iptal, yıkım, kamulaştırmasız el atma, kamulaştırma iptal istemi, tazminat olmak üzere 5 ayrı dava 18 yıldır sürüyor. Arap saçına dönen hukuki süreci şimdi Oral Baran’ın oğulları takip ediyor. Yıkım davası POLAT HOLDİNG’DEN DİRENEN PİYALEPAŞA SAKİNLERİNE KAMULAŞTIRMA TEHDİDİ Paşa’da rant oyunu HAZAL OCAK n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 14 Aralık operasyonu ile ilgili olarak AB’nin tepkileri karşısında daha önce “AB’nin kapıkulu değiliz. Alamazlarsa almasınlar” açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kasım ayında göreve başlayan AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’i haftalar sonra telefonla arayarak tebrik etti ve AB üyeliği konusunda ilerleme kaydedilmesi konusunda gayret edecekleri mesajını verdi. AB üyeliğinin Türkiye için stratejik bir tercih olduğuna dikkat çekti. Erdoğan, AB Komisyonu Başkanı Juncker’ı Türkiye’ye davet etti. Juncker da bundan mutluluk duyacağını, ziyareti ilkbaharda gerçekleştirmeye çalışacağını söyledi. Erdoğan’dan AB’ye zeytin dalı İstanbul’un merkezinde yer alan ve 2012’de birdenbire riskli alan ilan edilen Beyoğlu Piyalepaşa Mahallesi’nde Galatasaray Spor Kulübü’nün eski başkanlarından Adnan Polat’ın yönetim kurulu başkanı olduğu şirket, 80 dönümlük alan üzerinde yapmak istediği konut, rezidans, mağaza, otel ve ofis için mahalle sakinlerinin 3’te 1’ini ikna edemedi. Polat Holding, direnen mahalle sakinlerine geçen günlerde gönderdiği ihtarnamede haklarını devretmeye zorunlu kıldı. 15 gün içinde haklarını devretmezse kamulaştırma tehdidiyle karşı karşıya kalan mahalle halkı ihtarnameleri kabul etmeyince süreç durdu. Polat Holding, Kasımpaşa yakınlarındaki Piyalepaşa bölgesinde 2007 yılında yatırım amaçlı arsa toplamaya başladı. 2012 yılında da Polat Holding’in arsa topladığı Piyalepaşa Mahallesi “riskli alan” ilan edildi ve kentsel dönüşüm için ilk adım atıldı. Holding geçen yıl boyunca projesini gerçekleştirebilmek için mahallede geri kalan evleri almak için uğraştı. Ancak mahalle halkı evlerini satmaya yanaşmadı. Polat Holding de son olarak, direnen mahalleliye geçen hafta bir ihtarname gönderdi. Riskli alanda uygulama yapılabilmesi için bölgede 3’te 2 çoğunluğun elde edildiği gerekçe gösterilerek, direnen mahalleliden 15 gün içinde Polat Holding tarafından hazırlanan sözleşmenin imzalanması istendi. İmzalanmaması durumunda ihtarnameyi uyuşmazlık tutanağı sayarak mahalle sakinlerinin evlerinin kamulaştırılması ya da açık artırma usulü ile satılması için sürecin başlatılacağı belirtildi. BUGÜN MENEMEN’DE TÖREN Piyalepaşa mahalle sakinleri yerinde dönüşüm istediklerini belirterek, “Haklarımız gasp ediliyor. Psikolojik baskı yapılıyor, evimizi terk etmiyoruz” diye isyan ettiler. Devrim şehidi Kubilay anılıyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Devrim şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’la bekçiler Hasan ve Şevki, katledilişlerinin 84. yılında, bugün Menemen’deki Kubilay Anıtı önünde törenle anılacak. Buluşma öncesi “Demokrasi ve Laiklik Yürüyüşü” gerçekleştirilecek. Gericiler tarafından katledilen Kubilay ve arkadaşları için düzenlenen ilk etkinlik saat 08.00’de başlayacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 8.’sini gerçekleştireceği “Cumhuriyet Şehitleri Ulusal Koşusu”, Çanakkale Asfaltı’ndan başlayacak ve Kubilay Anıtı önünde sona erecek. Saat 09.30’da da Menemen Tren Garı önünde “Demokrasi ve Laiklik Yürüyüşü” başlayacak. Katılımcılar buradan, Kubilay Anıtı’nın bulunduğu Yıldıztepe’ye kadar yürüyecek. Resmi törenin ardından saat 12.45’te Menemen Belediyesi Kültür Merkezi’nde, “Kubilay Olayı Tarihi Fotoğraf Sergisi” açılacak. “5. Kubilay’a Mektup Yarışması” ödül töreni ve “Devrim Işığına Katliam Gölgesi” paneli de burada olacak. Panelde, ADD Genel Sekreteri Öner Tanık, ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan ve Prof. Dr. Ergün Aybars konuşacak. Mahalle halkı bu anlaşma yolunu kabul etmediklerini kamulaştırma konusunda da muhatabın kendileri olmadığını söyleyince süreç şimdilik durdu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi CHP Grup Başkanvekili ve Beyoğlu Belediyesi’nin CHP’li meclis üyesi olan Ertuğrul Gülsever, yaşanan sürece itiraz ederek “Devletin bütün imkânlarını arkasına almış. Kamulaştırmayla tehdit ediyor. Sen orada hastane, okul yapmıyorsun ki. Zengine konut yapıyorsun” dedi. Mahalle sakinlerinden Rukiye Akşan, 80 yıldır aynı evde yaşıyor, oturduğu sokakta doğmuş. Akşan yerinde dönüşüm istediklerini belirterek “Haklarımız gasp ediliyor. Psikolojik baskı yapılıyor. İsterse gelsin yıksın. Evimi terk etmiyo rum” diye isyan etti. Birçok deprem gördüğünü ama evinde çatlak dahi olmadığını söyleyen Akşan, “Büyükşehir seçimden önce ‘müteahhidinizi bulun bize gelin’ dedi. 5 6 hane buluşup gittik, yerinde dönüşüm istedik. İzin vermediler. Ben şeker ve tansiyon hastasıyım. Artık dayanamıyorum. Şimdi mahkeme kâğıdı göndermişler. Bu bizi korkutamaz. Dava açacağız” dedi. 70 yıldır mahallede oturan Zafer Nert ise “1080 lira emekli maaşı alıyorum. Aidatlarını karşılayamam buranın. Evin sahibi onlar, ben kiracıyım sanki. Adnan Polat’la da konuşmak istedim. Yanında avukatı vardı, konuşturmadı” dedi. ‘Ben kiracıyım sanki’ n ADANA (Cumhuriyet) Adana’da hâkim ve savcılar ile polislerin yasadışı olarak dinlenmesiyle ilgili 31 polis hakkında dördüncü bir davanın daha açıldığı ortaya çıktı. Polisler hakkında, “Haberleşmenin gizliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği” suçlarından 238’er yıla kadar hapis cezası istendi. Davanın dün yapılan ilk duruşmasına 31 sanığın 24’ü katıldı. Duruşmaya sanıkların 1. derece yakınlarının dışında kimse alınmadı. Yasadışı dinlemeye 238 yıl istendi KOZA MADENCİLİK ÇANAKKALE ÇAN’DA ALTIN ARAMAK İÇİN BAŞVURU YAPTI 16 hektarlık orman yok olacak ÖZLEM GÜVEMLİ İşçiler santralları terk etmeyecek! EMRE DÖKER İZMİR Yatağan Termik Santralı’nın özelleştirilme sürecinin tamamlanmasının ardından gözler diğer santrallara çevrildi. 26 Aralık’ta İçtaş Enerji’ye devredilmesi gereken Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarında işçilerin taleplerinin şu ana kadar yerine getirilmediği öğrenildi. “Taşeron çalışma sisteminin yasaklanmasını ve tüm çalışanların haklarının korunmasını” istediklerini belirten Tesİş Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik, “Eğer bu taleplerimiz yerine getirilmezse, iki santralda çalışan toplam bin işçi arkadaşımızla birlikte, santralları terk etmeme kararı aldık” dedi. Yatağan Termik Santralı’nı satın alan Bereket Enerji bünyesindeki Elsan Elektrik, işçilerle 10 madde üzerinde anlaşmış, bu nedenle yaklaşık bir yıldır sürdürülen direniş sona erdirilmişti. Kemerköy ve Yeniköy santrallarının taşınmazları ise özelleştirme ihalesinde 2 milyar 671 milyon dolarla en yüksek teklifi veren IC İçtaş Enerji Üretim ve Ticaret AŞ’ye satılmıştı. Özelleştirme sürecinde devir teslimin 26 Aralık’a kadar yapılması gerekiyor. Ancak şirket, işçilerin isteklerini görmezden geliyor. n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 Emniyet görevlisi hakkında “görevi kötüye kullanmak” suçundan iddianame düzenledi. Emniyet mensuplarının, Dış İlişkiler Daire Başkanlığı’nda görev tanımı bulunmayan “bölge ve ülke polis uzmanı” teşkilatlanması yaptıkları belirlendi. Adı geçen şüphelilerden 10’unun emniyet müdürü, birinin Emniyet amiri birinin ise polis memuru olduğu belirtildi. ‘Görevi suiistimal’ iddianamesi Libyalı öğrenciler elçilik bastı n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bir grup Libyalı öğrenci, burslarını alamadıkları için Libya’nın Ankara Büyükelçiliği’ne zorla girdi. Polis önlem aldı. Öğrenciler Büyükelçi Abdurrezzak Muhtar’ın sorunu çözmesini bekleyeceklerini belirtti. Koza Madencilik, Çanakkale Çan’da altın, gümüş ve kurşun madeni aramak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurdu. Dondurma Köyü’nde maden araması yapılacak 2 işletme sahasından 14 hektarlık olan kısmı özel şahıs arazilerinde, 16 hektarlık olan bölümü ise tamamen ormanlık alanda kalıyor. Açık ocak işletmeciliği ile cevher üretimi yapılacak olan arazide bitki örtüsünün kaldırılması, toprağın sıyrılması, cevherle ekonomik olmayan kayanın üretimi ve depolanması sonucunda arazinin görünümü ve topografyası değişecek. Maden işletme sahası 1. derece arkeolojik sit alanına da 750 metre mesafede buluyor. Biga Yarımadası’nın verimli topraklarına, ormanlarına, havasını yok edecek termik santral ve altın madenciliği projelerine her geçen gün bir yenisi ek leniyor. En son Koza Altın İşletmeleri AŞ’nin Dondurma Köyü mevkisinde altın, gümüş, kurşun madeni arama projesi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca uygun bulunarak 19 Aralık’ta Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci başlatıldı. Gülen Cemaati’ne yakınlığı ile bilinen Koza Madencilik’in yeni projesi için hazırlanan ÇED Başvuru Dosyası’na göre çevre düzeni planında proje alanı, orman ve tarım arazisinde kalıyor. Çanakkale’de çıkarıp İzmir’de işleyecekler Proje kapsamında yer alan 1. işletme sahası içerisinde tarla niteliği taşıyan özel şahıs arazileri mevcut. 2. işletme sahası ise tümüyle orman alanı. Bu sahalarda basamaklı çalışılması nedeniyle, faaliyet bittiğinde alanın tekrar ormana dönmesi mümkün değil. Dondurma Köyü’nden çıkarılacak altın, gümüş ve kurşun Koza’nın İzmir Ovacık Altın Madeni’ne taşınarak burada zenginleştirilecek. Arazinin maden işletmesine hazırlanması için önce Balıkesir Orman Bölge Müdürlüğü tarafından izin verilen ağaçlar kesilecek. Arazideki otsu türler ve ağaç kökleri temizlendikten sonra bitkisel toprak tabakası sıyrılacak. Şahıs arazilerinde ise kiralama ya da satın alma işlemleri tamamlandıktan sonra, mevcut olması durumunda ağaç, çalı, otsu bitki türleri temizlendikten sonra bitkisel toprak tabakası sıyrılarak depolama sahasına nakledilecek. Çan’ın Karadağ köyünde de altın madeni işletme çalışmaları gündemde. Köylüler, altın madenine karşı direniş başlatmış durumda. Köylerinin merasına kurulmak istenen madene karşı eylem yapan yurttaşlar, köyleri için temsili cenaze töreni düzenlemişti. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle