04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
C 23 ARALIK 2014 SALI www.cumhuriyet.com.tr Yiğit Kolat, Japonya’da yapılan prestijli müzik yarışmasında finale kaldı Türk besteciden büyük başarı Kültür Servisi Amerika’da doktora çalışmalarını sürdüren 30 yaşındaki besteci Yiğit Kolat, bir bestesiyle, kompozisyon alanında en prestijli yarışmalardan biri olan Toru Takemitsu Yarışması’nda finale kaldı. 44 ülkeden sanatçının, 151 eserle katıldığı yarışmada ilk dörde giren Kolat’ın eseri, diğer finalistlerin eserleriyle birlikte 30 Mayıs 2015’te Tokyo Filarmoni Orkestrası tarafından seslendirilecek ve nihai sonuç o zaman belirlenecek. Bu yarışmanın özelliklerinden biri, yalnızca tek bir jüri üyesi olması. Bu yılki jüri Fin besteci Kaija Saariaho. Kolat’ın eserinden övgüyle bahseden Saariaho, “Daha partisyonu ilk okuduğum anda, bu parçanın şiirselliğini ve olağandışı formsal gelişimini etkileyici buldum. Her iki öğe de hem etkili hem de inandırıcı şekilde kullanılmış. Eser son derece özgün; dingin ancak kendinden emin bir yoğunluğa sahip” yorumunu yaptı. Kolat, öncesinde de Dutilleux, Quienn Elisabeth gibi önemli uluslararası yarışmalarda dereceye girmişti. ‘Devlet Dersinde Öldürülen Çocuklar İçin’ Ağıt... Yeni bir yıla girmemize gülümsedi. az kaldı. Koca bir yıl içinde Yolum bu kez bir triko çocukları devlet dersinde atölyesine düştü. Triko öldürülen analar yüreklerinde atölyesinde gencecik on inanılmaz acılarla o kadın işçi çalışıyordu, birden mahkemeden bu mahkemeye ezan sesi atölyeyi doldurdu, o koştular. O meydandan o zaman kadınlardan biri kalktı, meydana yürüdüler, ama ne çantasından çerçevelenmiş bir yazık ki adalet utanç içinde fotoğraf çıkardı; fotoğraf Ali’nin onların bu yürüyüşlerini izledi. cenazesinde çekilmiş ağlayan Sustu. Ben onların önünde analarımızın fotoğrafıydı, hepsi saygıyla eğiliyorum ve sadece fotoğrafın başında toplandı ağlayan yüreğimi onlara ve sessizce dua etmeye sunuyorum: başladılar. Ben usulca oradan Anacığım, bilirim yüreğin ayrıldım. Onları dualarıyla baş yanar, tarlada mısın, başa bıraktım. kardeşlerime yemek mi Birden canım öylesine bir hazırlıyorsun ya da fotoğrafıma türkü çağırıp semah yapmak bakıp başımı okşadığın istedi ki, anlatamam. Dualarınız günlerin haylaz oğlunu mu için sağ olun. düşünüyorsun, o zaman acını Dostlarım, denizi ne kadar dindirmek için bir su kenarına çok sevdiğimi bilirsiniz. Bu kez git ve bana seslen, ben su denizlere doğru yürüdüm. Bir olup gelirim yanına, ellerin sahil kasabasında, bir motorlu suyu okşar ve birlikte en teknenin yanında durdum. güzel günlerin hayalini kurarız. Teknenin arka yüzünde Anacığım su, acını dindirir ve kocaman bir bez asılıydı, bezin beni sana getirir... Bir su başına üstündeki yazıları okumaya git anacığım. başladım ve kahkahalarla Kız kardeşlerim, nasıl da güldüm. Bezin üstünde şunlar güzelsiniz, sakın ola ki hayata yazılıydı: “Gezi eyleminde küsmeyin onu öyle doyasıya bulunanlara yüzde 50 indirim. yaşayın ki, çevreniz şenlik Cop yiyenlere bedava. Çarşı sesleriyle dolsun, şenlik Grubu’na bedava. Direnişte bulaşıcıdır ve bir yeryüzü insanlara yardım eden çocuğudur, onu çoğaltın. doktorlara bedava.” Boynunuzda Gidin sade bir çoluk çocuk madalyonda teknelere benim binin ve gülümseyen her denize bir atlayışınızda fotoğrafım adlarımızı olsun, bir haykırın, gün âşık deniz olduğunuzda, onları çok sevdiğinize uzaklara, hiç Bu sadece bir spor ayakkabı değildir. bilmediğimiz bir sır verir gibi coğrafyalara madalyondaki fotoğrafı gösterin götürür ve bir gün o çok ve birlikte benim için bir kadeh uzaklardan sesler gelir ve hepsi şarap için. Aşk ve hayat için. de aynı sihirli sözcüğü haykırır: Babacığım, hep gizli “Özgürlük!” gizli ağladın, seni gördüm, Bir ofisteyim, şaşkınlık içinde adımı binlerce kez yineledin etrafıma bakıyorum, ofisin ve gözyaşların bir ipek duvarları Gezi sloganlarıyla sessizliğinde yol oldu. dolu. Tek boş yer yok ve tam Ağabeylerim, arkadaşlarım, ortada Abdullah’ın, Ethem’in, dostlarım sana emanet. Zeynep’in, Mehmet’in ve Onlar nasihatı sevmezler, benim fotoğraflarım, altında bir bilirsin ama senin bilgeliğin yazı: “Gezi ölümlerini unutma!” onların yolunu açar, acıya Yurdumun bütün ofisleri Gezi dayanmalarını sağlar ve olmuş, bilenler bilmeyenlere yeniden hayatı, sevmelerini anlatsın! kolaylaştırır. Onlardan bilgeliğini Anacığım gördün mü bak, esirgeme, yüreklerine kin ne kadar çok oğlun, ne kadar bulaşmasın, yeniden türkülerini çok kızın olmuş. Dağlardan, söyleyebilsinler. ovalardan, denizlerden, dört Ben her yerdeyim. Bunu bir tarafı kapalı ofislerden her bilmenizi isterim. Geçenlerde, gün sana selam söylüyorlar. uçsuz bucaksız bir vadide Anacığım bir oğul yitirdin, bin koyunlarını otlatan 13 oğlun, bin kızın oldu... Anacığım yaşında bir çobana rastladım. bereket tanrıçası Kibele seni Koyunları köpeğine emanet selamlıyor. Bereketin oğulları ve etmiş ders çalışıyordu, sonra kızları adına. defterinin bir sayfası açıldı, bir Not: Bu ağıdı ilk kez 14 de baktım, benim fotoğrafım, Temmuz 2013 yılında yazdım. sayfaya yapıştırmış, altında el “Devlet dersinde öldürülen yazısıyla yazılmış bir slogan: çocukları” bir kez daha anıp, “Her yer Gezi!” Ona bir selam bu muhteşem dizeleri bizim vermek isterdim, ama ölüler muhalif edebiyatımıza armağan selam veremezler, ben de yel eden Ece Ayhan’ı da saygıyla olup usulca sırtını okşadım, selamlamak isterim. Yiğit Kolat Her şey 53 çocuk için FİGEN ATALAY 24 gönüllü, Bakırköy Kadın İnfaz Kurumu’nda anneleriyle kalan çocukların yaşam koşullarını iyileştirmeye çalışıyor Cezaevlerinde kalan çocuklar, anneleriyle aynı yatağı, aynı yemeği paylaşıyor. Anneler, gelen yemekleri, çok salçalı ve baharatlı olduğu için çocuklarına yedirmeden önce “yıkıyor”. Çocukların, oyuncakları da yok, kitapları da, anneleriyle baş başa zaman geçirebilecekleri bir alanları da. Gönüllüler, amaçlarını şöyle anlatıyor: “Önce ‘eğitim ve çocuk’ dedik. Bütün çocukların eşit eğitim haklarına sahip olması gerektiğini savunuyoruz. Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı ile tanıştık. Bakırköy Kadın Ceza İnfaz Kurumu’nda anneleri ile Oyuncakları olsun... Proje gönüllüsü Sertaç Eliyürekli’nin verdiği bilgilere göre, kurumdaki anaokulu, çocukların bütün günlerini geçirebilecekleri, daha iyi eğitim alabilecekleri biçimde yenilenecek. Eğitim malzemeleri tamamlanacak, mutfak yapılacak, parkeler, tuvaletler, perdeler, masalar, sandalyeler elden geçecek, çocuk parkı, kum alanı yapılacak. Eliyürekli “İsteyenler, gönüllerinden ne koparsa Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı hesabına bağış yapabilir. Nakdi bağış alıyoruz ama ihtiyaçlar belirlendikten sonra perde, bilgisayar, masa, oyun parkı gibi bağışlar da alabiliriz” diyor. Bakırköy Kadın İnfaz Kurumu’ndan sonra sıra diğer kadın mahpusların kaldığı cezaevlerindeki kreşlere gelecek. Parkeden tuvalete... Yü ka rü m rd az e or k d Bu yazı bir “bağış çağrısı”. Ne kadar çok bağış yapılırsa, cezaevlerinde anneleriyle kalmak zorunda olan o kadar çok küçük çocuk oyuncağa kavuşacak, daha iyi beslenecek, daha kaliteli okulöncesi eğitim görebilecek. 24 kişilik gönüllü grubu, Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı işbirliğiyle, öncelik Bakırköy Kadın İnfaz Kurumu’nda anneleriyle kalan 53 çocuk olmak üzere “İçerde Çocuk Var” adlı bir proje başlattı. Bu kurumda, bir bölümü yabancı olan 06 yaş grubu çocuklar için yokluklar içinde bir anaokulu var. Projenin amacı, toplanacak bağışlarla anaokulunun eksiklerinin giderilmesi. Kurumda anneleriyle kalan çocukların, yemek, uyku gibi yaşamsal gereksinimlerinin kalitesinin iyileştirilmesi için de çalışma yapılacak. ur ABANT yaşayan 06 yaş arası 53 çocuk olduğunu öğrendik. Bu çocuklar anneleri mahkum olduğu için cezaevinde büyüyorlar. Burada çıkan yemekler ile besleniyor, annelerinin yatağında uyuyor ve mevcut imkânlar dahilinde cezaevi bünyesindeki anaokulunda eğitiliyorlar. Biz de Bakırköy Kadın Ceza İnfaz Kurumu içerisinde bulunan anaokulunu, en iyi standartlarda yeniden yapmayı hedefledik. Buradaki 53 çocuğun yaşam koşullarını iyileştirmek için gönüllü olduk. Önce Bakırköy ve daha sonra Türkiye genelinde bulunan 7 kadın ceza infaz kurumunda yaşayan çocukların ihtiyaçlarını karşılayacağız.’’ l 1996 genç var Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin yaş gruplarına göre dağılımlarına yönelik istatistiğe göre, 1 Aralık itibarıyla cezaevlerinde 134 bin 49’u hükümlü, 22 bin 494’ü tutuklu olmak üzere toplam 156 bin 543 kişi var. Bu kişilerden 107’si hükümlü, 17’si tutuklu olmak üzere toplam 124’ü, 80 yaşın üzerinde. Cezaevlerinde, 1217 yaş arasında toplam 1996 tutuklu bulunurken 110 kişinin yaş grubu ise bilinmiyor. l Yurt Haberleri Servisi Bolu Abant Tabiat Parkı’nda kar kalınlığı 20 santimetreye ulaşırken doğa, kartpostal güzelliğine büründü. Otellerde konaklayan tatilciler sabah bembeyaz bir Abant ile karşılaşınca gezinULUDAĞ tiye çıktılar. Tatilciler, Abant’ta kar yağışı altında yürürken hatıra fotoğrafları çektiler. Bazı tatilciler ise faytonlarla göl etrafında gezdi. Hava sıcaklığının sıfırın altında 15 dereceye kadar düştüğü Ardahan’da, Çıldır Gölü’nün büyük bir bölümü dondu. Göl kenarında balık lokantası işleten Atalay Uzunkaya, “Bir hafta sonra atlı kızaklar bile çıkabilir” dedi. Safranbolu’da da beyaza bürünen tarihi konaklar, seyri doyumsuz görüntüler oluşturdu. Zonguldak’ta hızı saatte 39 kilometreye ulaşan rüzgâr nedeniyle dalgalar mendireği aştı, Karadeniz’e akan derelerin taşıdığı çamurlu su, deniz yüzeyini kapladı. Uludağ’da ise kar kalınlığı 28 santimetreye ulaştı. Tatilciler karın keyfini sürerken Bolu Dağı’ndaki kazada kayan otomobil, önündeki bir araca çarptı. Kazayı görerek durmaya çalışan 4 araç ise birbirine çarparken, yaralanan 1 kişi tedavi altına alındı. (AA / DHA) Siyaset biliminin babası veda etti Kültür Servisi Ünlü Fransız anayasa hukuku uzmanı, siyaset bilimci ve sosyolog Maurice Duverger, 97 yaşında hayata veda etti. 19891994 yılları arasında Avrupa Sosyalist Partisi grubunun üyesi olarak Avrupa Parlamentosu’nda görev yapan Duverger, bir dönem siyaset bilim alanında düşünceleriyle çok etkili olmuştu. Duverger, Türkiye’de de “Siyasi Partiler”, “Siyaset Sosyolojisi”, “Sosyal Bilimlere Giriş” ve “Devlet ve Hukuk Üzerine Yazılar” adlı kitaplarıyla tanınıyordu. 1948’de Fransa’daki Bordeaux Üniversitesi’nde ilk Siyaset Bilim Fakültesi’ni kuran Duverger, başta Le Monde olmak üzere Corriere della Sera, Repubblica ve El Pais gibi saygın gazetelerde uzun yıllar makaleler yazmıştı. Sorbonne Üniversitesi onursal profesörü olan Duverger, çok sayıdaki kitaplarında, farklı ülkelerdeki politik sistemler ve kurumların evrimini incelemiş, araştırmalarında felsefi akıl yürütmeden çok deneysel yöntemleri yeğlemişti. “Duverger kanunu” olarak bilinen bir teori geliştirmiş olan Duverger, “yarı başkanlık sistemi’ terimini ortaya atmıştı. Cocker kansere yenildi Ünlü İngiliz şarkıcı Joe Cocker 70 yaşında hayata veda etti. 1944’te Britanya’da doğan ve dün ABD’nin Colorado eyaletindeki evinde hayata gözlerini yuman Cocker’ın ölüm nedeni “uzun zamandır mücadele ettiği akciğer kanseri” olarak açıklandı. 40 yıldan uzun bir döneme yayılan kariyerinde, Cocker, 1968’de The Beatles’ın “With A Little Help From My Friends”inin cover’ıyla ilk çıkışını yapmış ve ertesi yıl Woodstock Festivali’nde de seslendirerek dönemin simge isimlerinden biri haline gelmişti. 1975’te “You Are So Beautiful”la çıkışını devam ettiren, 1983’te “Subay ve Centilmen” filminin “Up Where We Belong” şarkısıyla Oscar ve Grammy kazanan, 1987’ye Ray Charles’tan “Unchain My Heart” cover’ıyla damgasını vuran Cocker, 22 albüm çıkardı, her kuşağın kulaklarına yer eden pek çok hiti seslendirdi. Özgün gırtlağı ve yorumları ve sıcak performanslarıyla en iyi popüler soul ve blues şarkıcılarından biri kabul edildi. Orangutana insan hakkı l Yedi kadın cezaevinde, 06 yaş arasında 340 çocuk anneleriyle birlikte kalıyor. Dış Haberler Servisi Arjantin’de bir mahkeme, 20 yılını hayvanat bahçesinde geçiren Sumatra orangutanı “Sandra”yı, özgürlük hakkına sahip bir birey olarak tanıyıp serbest bırakılmasına karar verdi. Kararda, temel insan haklarına sahip “insan olmayan kişi” diye tanımlanan 29 yaşındaki “Sandra”, Buenos Aires’teki hayvanat bahçesinden Brezilya’daki bir doğal parka götürülecek. Mahkeme geçen ay “kanıtlanmış anlama yetisine sahip bir hayvanı adil olmayan şekilde hapsetme” gerekçesiyle Hayvan Hakları Avukatlar Birliği tarafından açılmıştı. Avukatlar, Sandra’nın duygusal bağlar geliştirebildiğini, muhakeme yeteneğine sahip olduğunu, karar verebildiğini, zamanın ve kendinin farkında olduğunu, bütün bu nedenlerle Sandra’nın hayvanat bahçesinde tutulmasının özgürlük hakkının ihlali anlamına geldiğini savundular. REUTERS C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle